ABOUT THE SPEAKER
Matthieu Ricard - Monk, author, photographer
Sometimes called the "happiest man in the world," Matthieu Ricard is a Buddhist monk, author and photographer.

Why you should listen

After training in biochemistry at the Institute Pasteur, Matthieu Ricard left science behind to move to the Himalayas and become a Buddhist monk -- and to pursue happiness, both at a basic human level and as a subject of inquiry. Achieving happiness, he has come to believe, requires the same kind of effort and mind training that any other serious pursuit involves.

His deep and scientifically tinged reflections on happiness and Buddhism have turned into several books, including The Quantum and the Lotus: A Journey to the Frontiers Where Science and Buddhism Meet. At the same time, he also makes sensitive and jaw-droppingly gorgeous photographs of his beloved Tibet and the spiritual hermitage where he lives and works on humanitarian projects.

His latest book on happiness is Happiness: A Guide to Developing Life's Most Important Skill; his latest book of photographs is Tibet: An Inner Journey.

More profile about the speaker
Matthieu Ricard | Speaker | TED.com
TED2004

Matthieu Ricard: The habits of happiness

Matthieu Ricard'dan mutluluk alışkanlıkları üzerine

Filmed:
9,314,836 views

Mutluluk nedir ve nasıl hepimiz ondan bir parça alabiliriz? Biyokimyagerlikten Budist keşişliğe geçen Matthieu Ricard, mutluluk alışkanlıkları konusunda zihinlerimizi eğiterek gerçek bir huzur ve tatmin hissi yaratabileceğimizi söylüyor.
- Monk, author, photographer
Sometimes called the "happiest man in the world," Matthieu Ricard is a Buddhist monk, author and photographer. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
So, I guesstahmin it is a resultsonuç of globalizationküreselleşme that you can find
0
0
5000
Sanırım Everest'in tepesinde Coca-Cola tenekeleri ve Monterey'de Budist bir keşiş bulabilmek
00:17
Coca-ColaCoca-Cola tinsteneke on topüst of EverestEverest and a BuddhistBudist monkkeşiş in MontereyMonterey.
1
5000
5000
küreselleşmenin bir sonucu.
00:22
(LaughterKahkaha)
2
10000
3000
(Gülüşmeler)
00:25
And so I just camegeldi, two daysgünler agoönce, from the HimalayasHimalayalar to your kindtür invitationdavet.
3
13000
6000
Nazik davetiniz üzerine henüz iki gün önce Himalayalar'dan geldim.
00:31
So I would like to inviteDavet etmek you, alsoAyrıca, for a while, to the HimalayasHimalayalar themselveskendilerini.
4
19000
4000
Sizi de bir süreliğine Himalayalar'a davet etmek ve
00:37
And to showgöstermek the placeyer where meditatorsmeditasyon, like me,
5
25000
6000
meditasyon yapanların,
00:43
who beganbaşladı with beingolmak a molecularmoleküler biologistbiyolog in PasteurPasteur InstituteEnstitüsü,
6
31000
4000
Pasteur Enstitüsü'nde moleküler biyolog olarak başlayan benim gibi,
00:47
and foundbulunan theironların way to the mountainsdağlar.
7
35000
4000
yolunun nasıl dağlara düştüğünü göstermek isterim.
00:52
So these are a fewaz imagesGörüntüler I was luckyşanslı to take and be there.
8
40000
5000
İşte orada bulunma şansına sahip olup çektiğim fotoğraflardan bazıları.
00:58
There's the MountMount KailashKailash in EasternDoğu TibetTibet -- wonderfulolağanüstü settingayar.
9
46000
6000
Doğu Tibet'te Kailash Dağı- olağanüstü bir manzara.
01:04
This is from MarlboroMarlboro countryülke.
10
52000
2000
Bu Marlboro ülkesinden.
01:06
(LaughterKahkaha)
11
54000
5000
(Gülüşmeler)
01:11
This is a turquoiseTurkuaz lakegöl.
12
59000
2000
Bu Turkuaz Gölü.
01:13
A meditatorMeditator.
13
61000
2000
Meditasyon yapan biri.
01:16
This is the hottestsıcak day of the yearyıl somewherebir yerde in EasternDoğu TibetTibet, on AugustAğustos 1.
14
64000
5000
Bu Doğu Tibet'te bir yerlerde 11 Ağustos'ta, yılın en sıcak günü.
01:21
And the night before, we campedkamp, and my TibetanTibet friendsarkadaşlar said,
15
69000
5000
Bir gece önce kamp yaptık ve Tibetli arkadaşlarım dışarıda uyuyacağımızı söyledi.
01:26
"We are going to sleepuyku outsidedışında." And I said, "Why? We have enoughyeterli spaceuzay in the tentçadır."
16
74000
4000
Ben de "Neden? Çadırda yeterince yer var" dedim.
01:30
They said, "Yes, but it's summertimeYaz Zamanı."
17
78000
2000
"Evet, ama şu anda yaz" dediler.
01:32
(LaughterKahkaha)
18
80000
4000
(Gülüşmeler)
01:37
So now, we are going to speakkonuşmak of happinessmutluluk.
19
85000
3000
Şimdi, mutluluktan bahsedeceğiz.
01:40
As a FrenchmanFransız, I mustşart say that there are a lot of FrenchFransızca intellectualsaydınlar
20
88000
4000
Bir Fransız olarak söylemeliyim ki, mutluluğun hiç de ilginç olmadığını düşünen
01:44
that think happinessmutluluk is not at all interestingilginç.
21
92000
4000
birçok Fransız entelektüel var.
01:48
(LaughterKahkaha)
22
96000
1000
(Gülüşmeler)
01:49
I just wroteyazdı an essaykompozisyon on happinessmutluluk, and there was a controversytartışma.
23
97000
3000
Mutlulukla ilgili henüz bir makale yazdım ve bir tartışma çıktı.
01:52
And someonebirisi wroteyazdı an articlemakale sayingsöz, "Don't imposeempoze on us the dirtykirli work of happinessmutluluk."
24
100000
5000
Ve biri de "Bizi mutluluğun kirli işlerini kabul etmeye zorlama" diyen bir yazı yazdı.
01:57
(LaughterKahkaha)
25
105000
2000
(Gülüşmeler)
01:59
"We don't carebakım about beingolmak happymutlu. We need to livecanlı with passiontutku.
26
107000
4000
Biz mutlu olmayı önemsemiyoruz. Biz tutkuyla yaşamak zorundayız.
02:03
We like the upsUPS and downsçıkışlar of life.
27
111000
3000
Hayatın iniş çıkışlarını seviyoruz.
02:06
We like our sufferingçile because it's so good when it ceasesdurur for a while."
28
114000
3000
Istırabımızı seviyoruz; çünkü bir süreliğine dindiğinde bu gerçekten çok güzel.
02:09
(LaughterKahkaha)
29
117000
4000
(Gülüşmeler)
02:13
This is what I see from the balconybalkon of my hermitageHermitage in the HimalayasHimalayalar.
30
121000
5000
Himalayalar'daki keşiş kulübemin balkonundan gördüğüm şey bu.
02:18
It's about two metersmetre by threeüç, and you are all welcomeHoşgeldiniz any time.
31
126000
3000
İki metreye üç metreye boyutlarında ve hepiniz istediğiniz zaman buyurabilirsiniz.
02:21
(LaughterKahkaha)
32
129000
2000
(Gülüşmeler)
02:23
Now, let's come to happinessmutluluk or well-beingsağlık.
33
131000
6000
Şimdi, mutluluğa ya da refaha gelelim.
02:29
And first of all, you know, despiterağmen what the FrenchFransızca intellectualsaydınlar say,
34
137000
4000
Öncelikle, bilirsiniz, Fransız entelektüellerinin söylediklerinin aksine,
02:33
it seemsgörünüyor that no one wakesuyanır up in the morningsabah thinkingdüşünme,
35
141000
3000
görünüşe göre kimse sabah kalkıp da
02:36
"MayMayıs I sufferacı çekmek the wholebütün day?"
36
144000
2000
"Bütün gün acı çekebilir miyim?" diye düşünmüyor.
02:38
(LaughterKahkaha)
37
146000
1000
(Gülüşmeler)
02:39
WhichHangi meansanlamına geliyor that somehowbir şekilde -- consciouslybilinçli olarak or not,
38
147000
5000
Bu da demek oluyor ki bir şekilde- bilinçli olarak ya da bilinçsizce,
02:44
directlydirekt olarak or indirectlydolaylı olarak, in the shortkısa or the long termterim,
39
152000
4000
doğrudan ya da dolaylı olarak, kısa vadede ya da uzun vadede,
02:48
whateverher neyse we do, whateverher neyse we hopeumut, whateverher neyse we dreamrüya --
40
156000
4000
ne yaparsak yapalım, neyi umut edersek edelim, neyin hayalini kurarsak kuralım-
02:52
somehowbir şekilde, is relatedilgili to a deepderin, profoundderin desirearzu etmek for well-beingsağlık or happinessmutluluk.
41
160000
8000
bu bir şekilde, bu derin ve yoğun bir mutluluk ya da refah isteğiyle ilişkili.
03:00
As PascalPascal said, even the one who hangstakılıyor himselfkendisi,
42
168000
4000
Pascal'ın dediği gibi, kendini asan kişi bile,
03:04
somehowbir şekilde, is looking for cessationbırakma of sufferingçile -- he findsbuluntular no other way.
43
172000
7000
bir şekilde acısını dindirmenin bir yolunu arar- başka bir seçenek bulamamaktadır.
03:11
But then, if you look in the literatureEdebiyat, EastDoğu and WestBatı,
44
179000
3000
Doğu ve Batı edebiyatına bakacak olursanız,
03:14
you can find incredibleinanılmaz diversityçeşitlilik of definitiontanım of happinessmutluluk.
45
182000
5000
mutluluğun tanımıyla ilgili inanılmaz bir çeşitlilik bulursunuz.
03:19
Some people say, I only believedinanılır in rememberinganımsama the pastgeçmiş,
46
187000
5000
Bazıları der ki; ben sadece geçmişi hatırlamaya,
03:24
imagininghayal the futuregelecek, never the presentmevcut.
47
192000
2000
asla şimdiyi değil, geleceği hayal etmeye inandım.
03:26
Some people say happinessmutluluk is right now;
48
194000
3000
Bazıları mutluluğun tam bu anda olduğunu söyler;
03:29
it's the qualitykalite of the freshnesstazelik of the presentmevcut momentan.
49
197000
4000
mevcut anın diriliğinin niteliğindedir.
03:33
And that led to HenriHenri BergsonBergson, the FrenchFransızca philosopherfilozof, to say,
50
201000
4000
Ve bu da, Fransız filozof Henri Bergson'un şöyle demesine yol açmıştır;
03:37
"All the great thinkersdüşünürler of humanityinsanlık have left happinessmutluluk in the vaguebelirsiz
51
205000
4000
"İnsanlığın tüm büyük düşünürleri tanımlamak için- kendi tanımlarını yapabilmek için
03:41
so that they could definetanımlamak -- eachher of them could definetanımlamak theironların ownkendi termsşartlar."
52
209000
4000
mutluluğu belirsizlikte bırakmışlardır."
03:46
Well, that would be fine if it was just a secondaryikincil preoccupationmeşgul in life.
53
214000
5000
Şey, eğer bu hayatta sadece ikincil bir meşguliyet olsa iyi olabilirdi.
03:52
But now, if it is something that is going to determinebelirlemek
54
220000
3000
Ama şimdi, bu hayatımızdaki her anın niteliğini
03:55
the qualitykalite of everyher instantanlık of our life,
55
223000
3000
belirleyecek bir şeyse,
03:58
then we better know what it is, have some clearerdaha net ideaFikir.
56
226000
5000
o zaman onun ne olduğunu bilmemiz ve onun hakkında daha net bir fikir sahibi olmamız daha iyi olur.
04:03
And probablymuhtemelen, the factgerçek that we don't know that is why, so oftensık sık,
57
231000
5000
Ve muhtemelen, onun ne olduğunu bilmediğimiz gerçeği, çoğu zaman,
04:08
althougholmasına rağmen we seekaramak happinessmutluluk, it seemsgörünüyor we turndönüş our back to it.
58
236000
3000
mutluluğu aradığımız halde ona sırt çevirmemizin nedenidir.
04:11
AlthoughHer ne kadar we want to avoidönlemek sufferingçile, it seemsgörünüyor we are runningkoşu somewhatbiraz towardskarşı it.
59
239000
5000
Acı çekmeyi önlemek istediğimiz halde, görünen o ki bir şekilde ona doğru koşuyoruz.
04:16
And that can alsoAyrıca come from some kindtür of confusionskarışıklıklara.
60
244000
4000
Bu bazı karışıklıklardan da kaynaklanabilir.
04:20
One of the mostçoğu commonortak onesolanlar is happinessmutluluk and pleasureZevk.
61
248000
4000
Bunlardan en yaygın olanlardan biri mutluluk ve zevktir.
04:24
But, if you look at the characteristicskarakteristikleri of those two,
62
252000
3000
Ama bu ikisinin özelliklerine bakarsak,
04:27
pleasureZevk is contingentBirlik uponüzerine time, uponüzerine its objectnesne, uponüzerine the placeyer.
63
255000
8000
zevk; zamana, nesneye ve yere bağlıdır.
04:35
It is something that -- changesdeğişiklikler of naturedoğa.
64
263000
4000
Maddenin doğasını değiştiren bir şeydir.
04:40
BeautifulGüzel chocolateçikolata cakekek: first servingservis is deliciouslezzetli,
65
268000
4000
Güzel bir çikolatalı pasta: ilk porsiyon lezizdir,
04:44
secondikinci one not so much, then we feel disgustiğrenme/tiksinme.
66
272000
3000
ikincisi o kadar da değildir, sonra da tiksinti duyarız.
04:47
(LaughterKahkaha)
67
275000
2000
(Gülüşmeler)
04:49
That's the naturedoğa of things. We get tiredyorgun.
68
277000
4000
Bu maddenin doğasıdır: onlardan sıkılırız.
04:53
I used to be a fanyelpaze of BachBach. I used to playoyun it on the guitargitar, you know.
69
281000
4000
Bir Bach hayranıydım. Gitarla çalardım, bilirsiniz.
04:57
I can hearduymak it two, threeüç, fivebeş timeszamanlar.
70
285000
2000
İki, üç, beş kere dinleyebilirim.
04:59
If I had to hearduymak it 24 hourssaatler, non-stopkesintisiz, it mightbelki be very tiringyorucu.
71
287000
5000
Eğer 24 saat durmaksızın dinlemek zorunda olsaydım çok sıkıcı olabilirdi.
05:04
If you are feelingduygu very coldsoğuk, you come nearyakın a fireateş, it's so wonderfulolağanüstü.
72
292000
5000
Eğer çok üşümüşseniz, ateşin yanına gelirsiniz, şahanedir.
05:09
Then, after some momentsanlar, you just go a little back, and then it startsbaşlar burningyanan.
73
297000
3000
Birkaç dakika sonra, biraz uzaklaşırsınız ve sonra da yakmaya başlar.
05:13
It sortçeşit of useskullanımları itselfkendisi as you experiencedeneyim it.
74
301000
4000
Siz onu deneyimledikçe bir şekilde kendini tüketir.
05:19
And alsoAyrıca, again, it can -- alsoAyrıca, it's something that you --
75
307000
4000
Ve aynı zamanda, bu-
05:23
it is not something that is radiatingyayılan outsidedışında.
76
311000
2000
bu dışarıya yayılan bir şey değildir.
05:25
Like, you can feel intenseyoğun pleasureZevk
77
313000
2000
Mesela, siz yoğun bir haz hissederken
05:27
and some othersdiğerleri around you can be sufferingçile a lot.
78
315000
5000
etrafınızda bazıları çok acı çekiyor olabilir.
05:32
Now, what, then, will be happinessmutluluk?
79
320000
3000
Şimdi, o zaman, mutluluk ne olacaktır?
05:35
And happinessmutluluk, of coursekurs, is suchböyle a vaguebelirsiz wordsözcük, so let's say well-beingsağlık.
80
323000
5000
Ve mutluluk, tabii ki, çok belirsiz bir kelime, o yüzden refah diyelim.
05:42
And so, I think the besten iyi definitiontanım, accordinggöre to the BuddhistBudist viewgörünüm,
81
330000
4000
Bence en iyi tanım, Budist görüşe göre,
05:46
is that well-beingsağlık is not just a meresırf pleasurablezevkli sensationduygu.
82
334000
7000
refahın yalnızca zevk veren bir his olmadığıdır.
05:53
It is a deepderin senseduyu of serenitySerenity and fulfillmentyerine getirilmesi,
83
341000
5000
Bütün duygu durumlarını, kişinin karşılaşabileceği bütün sevinçleri ve üzüntüleri
05:58
a statebelirtmek, bildirmek that actuallyaslında pervadesyayılıyor and underliesaltında yatan all emotionalduygusal statesdevletler,
84
346000
11000
aslında istila eden ve onların temelini oluşturan
06:09
and all the joyssevinçleri and sorrowsacılarını that can come one'sbiri way.
85
357000
4000
yoğun bir huzur ve tamamlanma hissidir.
06:13
For you, that mightbelki be surprisingşaşırtıcı.
86
361000
2000
Bu sizin için şaşırtıcı olabilir.
06:15
Can we have this kindtür of well-beingsağlık while beingolmak sadüzgün? In a way, why not?
87
363000
6000
Mutsuzken bu tür bir refaha sahip olabilir miyiz? Bir bakıma, neden olmasın?
06:21
Because we are speakingkonuşuyorum of a differentfarklı levelseviye.
88
369000
3000
Çünkü farklı bir seviyeden bahsediyoruz.
06:27
Look at the wavesdalgalar cominggelecek here to shoreShore.
89
375000
4000
Sahile gelen dalgalara bakın.
06:31
When you are at the bottomalt of the wavedalga, you hitvurmak the bottomalt.
90
379000
4000
Dalganın altındayken, dibe vurursunuz.
06:35
You hitvurmak the solidkatı rockKaya.
91
383000
2000
Sert kayalara çarparsınız.
06:37
When you are surfingsörf on the topüst, you are all elatedsevinçli.
92
385000
2000
Dalganın üstünde sörf yaparken, coşkunsunuzdur.
06:39
So you go from elationsevinç to depressiondepresyon -- there's no depthderinlik.
93
387000
3000
Dolayısıyla coşkudan bunalıma geçersiniz, derinlik yoktur.
06:44
Now, if you look at the highyüksek seadeniz, there mightbelki be beautifulgüzel, calmsakin oceanokyanus, like a mirrorayna.
94
392000
6000
Şimdi, eğer açık denize bakarsanız, güzel, ayna gibi dingin bir okyanus olabilir.
06:50
There mightbelki be stormsfırtınalar, but the depthderinlik of the oceanokyanus is still there, unchangeddeğişmeden.
95
398000
7000
Fırtınalar da olabilir, ama okyanusun derinliği hala mevcuttur, değişmemiştir.
06:58
So now, how is that?
96
406000
2000
Peki şimdi, bu nasıl oluyor?
07:00
It can only be a statebelirtmek, bildirmek of beingolmak, not just a fleetingkısacık emotionduygu, sensationduygu.
97
408000
5000
Sadece bir varolma durumu olabilir, geçici bir duygu, his değil.
07:05
Even joysevinç -- that can be the springbahar of happinessmutluluk.
98
413000
4000
Mutluluğun kaynağı olabilen sevinç bile böyledir.
07:09
But there's alsoAyrıca wickedkötü joysevinç, you can rejoicesevinirler in someone'sbirisi var sufferingçile.
99
417000
4000
Ama aynı zamanda habis sevinç de vardır, başkasının çektiği acıdan memnun olabilirsiniz.
07:13
So how do we proceedilerlemek in our questQuest for happinessmutluluk? Very oftensık sık, we look outsidedışında.
100
421000
8000
Öyleyse mutluluk arayışımıza nasıl devam ederiz? Çoğu kez dışarıya bakarız.
07:21
We think that if we could gathertoplamak this and that, all the conditionskoşullar,
101
429000
5000
Düşünürüz ki eğer şunu bunu, bütün koşulları
07:26
something that we say, "Everything to be happymutlu --
102
434000
3000
söylediğimiz bir şeyi, mutlu olmak için gereken her şeyi toplayabilirsek-
07:29
to have everything to be happymutlu."
103
437000
3000
Her şeye sahip olmak, mutlu olmak.
07:32
That very sentencecümle alreadyzaten revealsortaya çıkarır the doomkader of destructionimha of happinessmutluluk.
104
440000
4000
Bu cümlenin kendisi zaten mutluluğun yıkımının kaçınılmaz sonunu ortaya koyuyor.
07:36
To have everything. If we missbayan something, it collapsesçöker.
105
444000
5000
Her şeye sahip olmak. Bir şeyi ıskalarsak, bozulur.
07:41
And alsoAyrıca, when things go wrongyanlış, we try to fixdüzeltmek the outsidedışında so much,
106
449000
4000
Ve aynı zamanda, işler yolunda gitmediğinde dışarıdakini düzeltmek için çok uğraşırız;
07:45
but our controlkontrol of the outerdış worldDünya is limitedsınırlı, temporarygeçici, and oftensık sık, illusoryhayali.
107
453000
9000
ama dış dünya üzerindeki kontrolümüz kısıtlı, geçici ve çoğu zaman, aldatıcıdır.
07:54
So now, look at inner conditionskoşullar. Aren'tDeğil they strongergüçlü?
108
462000
4000
O zaman şimdi, içsel koşullara bakalım. Daha güçlü değiller mi?
07:58
Isn't it the mindus that translatesçevirir the outerdış conditionşart into happinessmutluluk and sufferingçile?
109
466000
6000
Harici koşulları mutluluk ve ıstırap olarak yorumlayan zihin değil midir?
08:04
And isn't that strongergüçlü?
110
472000
2000
Ve bu daha güçlü değil midir?
08:06
We know, by experiencedeneyim, that we can be what we call "a little paradisecennet,"
111
474000
5000
Deneyimlere dayanarak biliyoruz ki, "küçük cennet" dediğimiz bir yerde olabilir
08:11
and yethenüz, be completelytamamen unhappymutsuz withiniçinde.
112
479000
4000
ve yine de için için tamamen mutsuz olabiliriz.
08:16
The DalaiDalay LamaLama was oncebir Zamanlar in PortugalPortekiz,
113
484000
3000
Dalay Lama bir keresinde Portekiz'deydi
08:19
and there was a lot of constructioninşaat going on everywhereher yerde.
114
487000
2000
ve her yerde bir sürü inşaat devam ediyordu.
08:21
So one eveningakşam, he said, "Look, you are doing all these things,
115
489000
3000
Bir akşam şöyle dedi, "Bakın, bütün bu şeyleri yapıyorsunuz,
08:24
but isn't it niceGüzel, alsoAyrıca, to buildinşa etmek something withiniçinde?"
116
492000
3000
ama içinizde bir şeyler inşa etmek de güzel değil mi?"
08:27
And he said, "UnlessSürece that -- even you get high-techyüksek teknoloji flatdüz
117
495000
5000
Ve dedi ki, "Son derece modern ve rahat bir binanın yüzüncü katında
08:32
on the 100thinci floorzemin of a super-modernsüper modern and comfortablerahat buildingbina,
118
500000
5000
yüksek teknolojiye sahip bir daire alsanız bile-
08:37
if you are deeplyderinden unhappymutsuz withiniçinde,
119
505000
2000
eğer içten içe gerçekten mutsuzsanız,
08:39
all you are going to look for is a windowpencere from whichhangi to jumpatlama."
120
507000
3000
arayacağınız tek şey, atlamak için bir pencere olacaktır."
08:44
So now, at the oppositekarşısında,
121
512000
2000
Şimdi, bunun aksine,
08:46
we know a lot of people who, in very difficultzor circumstanceskoşullar,
122
514000
4000
pek çok insanın çok zor koşullarda
08:50
manageyönetmek to keep serenitySerenity, inner strengthkuvvet, inner freedomözgürlük, confidencegüven.
123
518000
6000
huzur, iç kuvvet, iç özgürlük ve güvenlerini korumayı başardıklarını biliyoruz.
08:57
So now, if the inner conditionskoşullar are strongergüçlü --
124
525000
2000
Öyleyse, eğer manevi koşullar daha güçlüyse-
08:59
of coursekurs, the outerdış conditionskoşullar do influenceetki,
125
527000
3000
tabii, harici koşulların da etkisi vardır,
09:02
and it's wonderfulolağanüstü to livecanlı longeruzun, healthierdaha sağlıklı,
126
530000
4000
ve daha uzun, daha sağlıklı yaşamak,
09:06
to have accesserişim to informationbilgi, educationEğitim, to be ableyapabilmek to travelseyahat,
127
534000
3000
bilgiye ve eğitime erişebilmek, seyahat edebilmek,
09:09
to have freedomözgürlük. It's highlybüyük ölçüde desirableçekici.
128
537000
5000
özgür olmak harikadır ve son derece arzu edilir.
09:14
HoweverAncak, this is not enoughyeterli. Those are just auxiliaryyardımcı, help conditionskoşullar.
129
542000
6000
Ancak, bu yeterli değildir; bunlar sadece yardımcı unsurlar, durumlardır.
09:20
The experiencedeneyim that translatesçevirir everything is withiniçinde the mindus.
130
548000
5000
Her şeyi yorumlayan deneyim zihindedir.
09:25
So then, when we asksormak oneselfkendini how to nurturebeslemek the conditionşart for happinessmutluluk,
131
553000
6000
O zaman, mutluluğun koşulunu,içsel koşulları nasıl besleyeceğimizi
09:31
the inner conditionskoşullar, and whichhangi are those whichhangi will underminebaltalamak happinessmutluluk.
132
559000
5000
ve mutluluğun altını kazacak olanların hangileri olduğunu sorduğumuzda,
09:37
So then, this just needsihtiyaçlar to have some experiencedeneyim.
133
565000
3000
bu biraz deneyim sahibi olmayı gerektirir.
09:40
We have to know from ourselveskendimizi, there are certainbelli statesdevletler of mindus
134
568000
3000
Bu serpilmeye, bu refaha olanak sağlayan
09:43
that are conduciveyardım eden to this flourishingBayındır, to this well-beingsağlık,
135
571000
3000
Yunanlılar'ın "eudaimonia", serpilmek dedikleri
09:46
what the GreeksYunanlılar calleddenilen eudaimoniaartırabilirse, flourishingBayındır.
136
574000
5000
belirli zihinsel durumlar olduğunu kendimizden bilmemiz gerekir.
09:51
There are some whichhangi are adverseolumsuz to this well-beingsağlık.
137
579000
4000
Bu refaha zıt olan bazı zihinsel durumlar da vardır.
09:56
And so, if we look from our ownkendi experiencedeneyim,
138
584000
3000
Öyleyse, kendi deneyimlerimizden yola çıkarsak-
09:59
angeröfke, hatredkin, jealousykıskançlık, arrogancekibir, obsessiveobsesif desirearzu etmek, stronggüçlü graspingaçgözlü,
139
587000
9000
öfke, nefret, kıskançlık, kibir, saplantılı arzular, güçlü doyumsuzluklar-
10:08
they don't leaveayrılmak us in suchböyle a good statebelirtmek, bildirmek after we have experienceddeneyimli it.
140
596000
5000
onları deneyimledikten sonra bizi çok da iyi bir halde bırakmazlar.
10:13
And alsoAyrıca, they are detrimentalzararlı to others'başkalarının happinessmutluluk.
141
601000
3000
Ve aynı zamanda, başkalarının mutluluklarına da zarar verirler.
10:17
So we mayMayıs ayı considerdüşünmek that the more those are invadingistila our mindus,
142
605000
4000
O zaman, bunlar zihnimizi daha çok işgal ettikçe
10:21
and, like a chainzincir reactionreaksiyon, the more we feel miserablesefil, we feel tormentedişkence.
143
609000
5000
bir zincirleme reaksiyon gibi daha perişan, ıstırap içinde hissettiğimizi düşünebiliriz.
10:27
At the oppositekarşısında, everyoneherkes knowsbilir deepderin withiniçinde that an actdavranmak of selflessözverili generositycömertlik,
144
615000
6000
Buna karşılık, herkes bilir ki çıkar gözetmeden, uzaktan,
10:33
if from the distancemesafe, withoutolmadan anyonekimse knowingbilme anything about it,
145
621000
5000
kimse bilmeden yapılan cömert bir davranışla
10:38
we could savekayıt etmek a child'sçocuğun life, make someonebirisi happymutlu.
146
626000
4000
bir çocuğun hayatını kurtarabilir, birini mutlu edebiliriz.
10:42
We don't need the recognitiontanıma. We don't need any gratitudeŞükran.
147
630000
3000
Başkalarının takdirine ihtiyaç yoktur. Minnettarlığa ihtiyaç yoktur.
10:45
Just the meresırf factgerçek of doing that fillsdolguları suchböyle a senseduyu of adequationTabiatımızı with our deepderin naturedoğa.
148
633000
8000
Yalnızca bunu yaptığımız gerçeği, tabiatımızı yeterlilik duygusuyla doldurur.
10:53
And we would like to be like that all the time.
149
641000
3000
Ve her zaman bu şekilde olmak isteriz.
10:56
So is that possiblemümkün, to changedeğişiklik our way of beingolmak, to transformdönüştürmek one'sbiri mindus?
150
644000
6000
Öyleyse, varoluş şeklimizi değiştirmek, zihnimizi dönüştürmek,
11:02
Aren'tDeğil those negativenegatif emotionsduygular, or destructiveyıkıcı emotionsduygular,
151
650000
4000
ve zihnin doğasında olan o olumsuz, yıkıcı duyguları
11:06
inherentdoğal to the naturedoğa of mindus?
152
654000
3000
değiştirmek mümkün müdür?
11:09
Is changedeğişiklik possiblemümkün in our emotionsduygular, in our traitsözellikleri, in our moodsruh halleri?
153
657000
6000
Duygularımızda, özelliklerimizde, ruh hallerimizde bunu yapabilmek mümkün müdür?
11:15
For that we have to asksormak, what is naturedoğa of mindus?
154
663000
3000
Bunun için şunu sormalıyız; Zihnin doğası nedir?
11:18
And if we look from the experientialdeneysel pointpuan of viewgörünüm,
155
666000
4000
Ve eğer deneysel bakış açısından bakacak olursak,
11:22
there is a primarybirincil qualitykalite of consciousnessbilinç
156
670000
3000
bilinçliliğin öncelikli bir niteliği vardır;
11:25
that's just the meresırf factgerçek to be cognitivebilişsel, to be awarefarkında.
157
673000
5000
o da salt kavramsal, farkında olma gerçeğidir.
11:30
ConsciousnessBilinç is like a mirrorayna that allowsverir all imagesGörüntüler to riseyükselmek on it.
158
678000
5000
Bilinçlilik, bütün imgelerin kendi üzerinde ortaya çıkmasına izin veren bir ayna gibidir.
11:35
You can have uglyçirkin facesyüzleri, beautifulgüzel facesyüzleri in the mirrorayna.
159
683000
3000
Çirkin ve güzel yüzler olabilir.
11:38
The mirrorayna allowsverir that, but the mirrorayna is not taintedkusurlu,
160
686000
4000
Ayna buna izin verir, ama ayna kusurlu değildir,
11:42
is not modifieddeğiştirilme tarihi, is not altereddeğişmiş by those imagesGörüntüler.
161
690000
4000
değiştirilmiş değildir, bu imgeler tarafından başkalaştırılmamıştır.
11:46
LikewiseAynı şekilde, behindarkasında everyher singletek thought there is the bareçıplak consciousnessbilinç, puresaf awarenessfarkında olma.
162
694000
8000
Aynı şekilde, her düşüncenin arkasında yalın bilinçlilik, saf farkındalık vardır.
11:54
This is the naturedoğa. It cannotyapamam be taintedkusurlu intrinsicallydoğal olarak with hatredkin or jealousykıskançlık because,
163
702000
6000
Bu tabiatıdır. Özünde nefret ya da kıskançlık tarafından kirletilemez çünkü;
12:00
then, if it was always there -- like a dyeboya that would permeatenüfuz the wholebütün clothbez --
164
708000
5000
her zaman orada olsaydı- bütün kumaşa nüfuz eden bir boya gibi-
12:05
then it would be foundbulunan all the time, somewherebir yerde.
165
713000
3000
o halde daima, bir yerlerde bulunurdu.
12:08
We know we're not always angrykızgın, always jealouskıskanç, always generouscömert.
166
716000
5000
Her zaman kızgın, kıskanç, cömert olmadığımızı biliyoruz.
12:13
So, because the basictemel fabrickumaş of consciousnessbilinç
167
721000
3000
O yüzden, bilinçliliğin esas dokusu, onu bir taştan ayıran
12:16
is this puresaf cognitivebilişsel qualitykalite that differentiatesdiferansiyatları it from a stonetaş,
168
724000
4000
saf kavramsal nitelik olduğu için,
12:20
there is a possibilityolasılık for changedeğişiklik because all emotionsduygular are fleetingkısacık.
169
728000
4000
değişim için bir olasılık vardır; çünkü bütün duygular geçicidir.
12:24
That is the groundzemin for mindus trainingEğitim.
170
732000
3000
Zihin eğitiminin temeli budur.
12:27
MindZihin trainingEğitim is basedmerkezli on the ideaFikir that two oppositekarşısında mentalzihinsel factorsfaktörler
171
735000
5000
Zihin eğitimi, iki karşıt zihinsel etkenin aynı anda
12:32
cannotyapamam happenolmak at the sameaynı time.
172
740000
2000
gerçekleşemeyeceği düşüncesi üzerine kuruludur.
12:34
You could go from love to hatenefret.
173
742000
2000
Aşktan nefrete geçebilirsiniz.
12:36
But you cannotyapamam, at the sameaynı time, towardkarşı the sameaynı objectnesne,
174
744000
3000
Ama aynı nesneye, aynı kişiye
12:39
the sameaynı personkişi, want to harmzarar and want to do good.
175
747000
4000
aynı anda hem zarar vermek hem de iyilik yapmak isteyemezsiniz.
12:43
You cannotyapamam, in the sameaynı gesturejest, shakesallamak handel and give a blowdarbe.
176
751000
4000
Aynı anda hem el sıkışıp hem de önemsemezlik edemezsiniz.
12:47
So, there are naturaldoğal antidotespanzehir to emotionsduygular
177
755000
4000
İçsel refahımızı tahrip edici
12:51
that are destructiveyıkıcı to our inner well-beingsağlık.
178
759000
3000
duyguların doğal panzehirleri vardır.
12:54
So that's the way to proceedilerlemek. RejoicingSevindirici comparedkarşılaştırıldığında to jealousykıskançlık.
179
762000
6000
İşte bu şekilde ilerleriz. Kıskançlığa kıyasla sevinç.
13:00
A kindtür of senseduyu of inner freedomözgürlük as oppositekarşısında to intenseyoğun graspingaçgözlü and obsessiontakıntı.
180
768000
7000
Yoğun doyumsuzluk ve takıntıya karşılık bir çeşit içsel özgürlük hissi.
13:08
BenevolenceYardımseverlik, lovingseven kindnessnezaket againstkarşısında hatredkin.
181
776000
5000
Nefrete karşı iyilik ve merhamet.
13:13
But, of coursekurs, eachher emotionduygu then would need a particularbelirli antidotepanzehir.
182
781000
5000
Ama tabii, bu şekilde her duygu belirli bir panzehire ihtiyaç duyardı.
13:18
AnotherBaşka bir way is to try to find a generalgenel antidotepanzehir to all emotionsduygular,
183
786000
5000
Başka bir yol da, tabiatlarına bakarak bütün duygulara karşı
13:23
and that's by looking at the very naturedoğa.
184
791000
3000
genel bir panzehir bulmaya çalışmaktır.
13:26
UsuallyGenellikle, when we feel annoyedkızgın, hatredkin or upsetüzgün with someonebirisi,
185
794000
6000
Genellikle, birine sinirlenmiş, ondan nefret etmiş ya da onun yüzünden üzülmüşsek
13:32
or obsessedkafayı takmış with something, the mindus goesgider again and again to that objectnesne.
186
800000
4000
ya da bir şeyi saplantı haline getirmişsek, zihin tekrar tekrar o nesneye yönelir.
13:36
EachHer time it goesgider to the objectnesne, it reinforcespekiştiriyor that obsessiontakıntı or that annoyancesıkıntı.
187
804000
6000
O nesneye her yöneliğinde, o takıntıyı ya da sıkıntıyı pekiştirir.
13:42
So then, it's a self-perpetuatingkendi kendini devam ettiren processsüreç.
188
810000
4000
Dolayısıyla, bu kendi kendini devam ettiren bir süreçtir.
13:46
So what we need to look now is, insteadyerine of looking outwarddışa doğru, we look inwardiçe doğru.
189
814000
5000
O zaman şimdi bakmamız gereken yer, dışa doğru yerine içe doğrudur.
13:51
Look at angeröfke itselfkendisi.
190
819000
2000
Öfkenin kendisine bakın;
13:53
It looksgörünüyor very menacingtehditkar, like a billowingbillowing monsoonmuson cloudbulut or thunderstormFırtına.
191
821000
6000
kabaran bir muson bulutu ya da fırtına gibi tehdit edici görünür.
13:59
But we think we could sitoturmak on the cloudbulut -- but if you go there, it's just mistsis.
192
827000
4000
Bulutun üstünde oturabileceğimizi zannederiz; ama oraya giderseniz, sadece sistir.
14:03
LikewiseAynı şekilde, if you look at the thought of angeröfke,
193
831000
3000
Aynı şekilde, öfkenin düşüncesine bakacak olursanız,
14:06
it will vanishkaybolmak like frostFrost underaltında the morningsabah sunGüneş.
194
834000
4000
sabah güneşi altındaki çiğ gibi kaybolacaktır.
14:10
If you do this again and again, the propensityeğilimi,
195
838000
3000
Eğer bunu tekrarlarsanız, öfkenin tekrar
14:13
the tendencieseğilimler for angeröfke to ariseortaya again
196
841000
3000
ortaya çıkma eğilimi,
14:16
will be lessaz and lessaz eachher time you dissolveeritmek it.
197
844000
3000
siz onu her çözümlediğinizde daha az olacaktır.
14:19
And, at the endson, althougholmasına rağmen it mayMayıs ayı riseyükselmek, it will just crossçapraz the mindus,
198
847000
4000
Ve sonunda, ortaya çıksa bile, bir iz bırakmadan gökyüzünden geçen bir kuş gibi
14:23
like a birdkuş crossinggeçit the skygökyüzü withoutolmadan leavingayrılma any trackiz.
199
851000
3000
sadece zihinden geçecektir.
14:26
So this is the principalAsıl adı of mindus trainingEğitim.
200
854000
4000
Zihin eğitiminin esası budur.
14:30
Now, it takes time because we -- it tookaldı time for all those faultshataları in our mindus,
201
858000
9000
Şimdi, bu zaman alır- zihnimizdeki hataların, eğilimlerin ortaya çıkması
14:39
the tendencieseğilimler, to buildinşa etmek up, so it will take time to unfoldaçılmak them as well.
202
867000
4000
zaman almıştır, o yüzden onları çözmek de zaman alacaktır.
14:43
But that's the only way to go.
203
871000
2000
Ama takip edilecek tek yol budur.
14:45
MindZihin transformationdönüşüm -- that is the very meaninganlam of meditationmeditasyon.
204
873000
5000
Zihin dönüşümü: meditasyonun anlamı tam olarak budur.
14:50
It meansanlamına geliyor familiarizationalışma with a newyeni way of beingolmak,
205
878000
3000
Yeni bir varoluş şekline alışmak, varlığımızın ve bilinçliliğimizin olduğu
14:53
newyeni way of perceivingalgılama things, whichhangi is more in adequationTabiatımızı with realitygerçeklik,
206
881000
4000
gerçekliğe, karşılıklı bağımlılığa,
14:57
with interdependenceDayanışma, with the streamakım and continuoussürekli transformationdönüşüm,
207
885000
4000
akışa ve devamlı bilgiye daha uygun
15:01
whichhangi our beingolmak and our consciousnessbilinç is.
208
889000
3000
yeni bir algılama şekli demektir.
15:04
So, the interfacearayüzey with cognitivebilişsel scienceBilim,
209
892000
2000
Ve bilişsel bilimle ortak noktası.
15:06
sincedan beri we need to come to that, and it was, I supposevarsaymak, the subjectkonu of --
210
894000
3000
Zira o noktaya gelmek zorundayız ve sanırım bu,
15:09
we have to dealanlaştık mı in suchböyle a shortkısa time
211
897000
2000
bu kadar kısa süre içerisinde değinmemiz gereken konuydu.
15:11
with brainbeyin plasticityplastisite. The brainbeyin was thought to be more or lessaz fixedsabit.
212
899000
4000
Beyin esnekliğiyle birlikte, beynin az çok sabitlenmiş olduğu düşünülüyordu.
15:15
All the nominalNominal connectionsbağlantıları, in numberssayılar and quantitiesmiktarları, were thought --
213
903000
4000
Bütün sözel bağlantıların, sayısal ve niceliksel olarak, son 20 yıla kadar
15:19
untila kadar the last 20 yearsyıl -- thought to be more or lessaz fixedsabit when we reachedulaştı adultyetişkin ageyaş.
214
907000
6000
erişkin yaşa ulaştığımızda sabitlendiği düşünülüyordu.
15:25
Now, recentlyson günlerde, it has been foundbulunan that it can changedeğişiklik a lot.
215
913000
3000
Son zamanlarda, bunun çok fazla değişebileceği keşfedildi.
15:28
A violinistkemancı, as we heardduymuş, who has donetamam 10,000 hourssaatler of violinkeman practiceuygulama,
216
916000
4000
10.000 saatlik çalışma yapan bir kemancı için
15:32
some areaalan that controlskontroller the movementshareketler of fingersparmaklar in the brainbeyin changedeğişiklik a lot,
217
920000
5000
beyinde parmakların hareketini kontrol eden bir merkez, sinaptik bağlantıların
15:37
increasingartan reinforcementtakviye of the synapticSinaptik connectionsbağlantıları.
218
925000
4000
pekiştirilmesinin artmasıyla birlikte çok fazla değişir.
15:41
So can we do that with humaninsan qualitiesnitelikleri?
219
929000
4000
Peki beşeri özelliklerle bunu yapabilir miyiz?
15:45
With lovingseven kindnessnezaket, with patiencesabır, with opennessaçıklık?
220
933000
4000
Merhamet, sabır ve açıklıkla bunu yapabilir miyiz?
15:49
So that's what those great meditatorsmeditasyon have been doing.
221
937000
4000
Meditasyon yapan büyük kişilerin yaptıkları budur.
15:53
Some of them who camegeldi to the labslaboratuarları, like in MadisonMadison, WisconsinWisconsin, or in BerkeleyBerkeley,
222
941000
7000
Madison, Wisconsin ya da Berkeley'de laboratuarlara gelenlerden bazıları
16:00
did 20 to 40,000 hourssaatler of meditationmeditasyon.
223
948000
5000
20 saatten 40.000 saate kadar meditasyon yaptılar.
16:05
They do, like, threeüç years'yıl retreatgeri çekilme, where they do meditatemeditasyon 12 hourssaatler a day.
224
953000
3000
Üç senelik inzivada olduğu gibi günde 12 saat meditasyon yaptılar.
16:08
And then, the restdinlenme of theironların life, they will do that threeüç or fourdört hourssaatler a day.
225
956000
4000
Sonra, hayatlarının geri kalanında bunu günde 3 yada 4 saat yapacaklar.
16:12
They are realgerçek OlympicOlimpiyat championsŞampiyonlar of mindus trainingEğitim.
226
960000
3000
Onlar zihin eğitiminin gerçek Olimpiyat şampiyonları.
16:15
(LaughterKahkaha)
227
963000
3000
(Gülüşmeler)
16:18
This is the placeyer where the meditatorsmeditasyon -- you can see it's kindtür of inspiringilham verici.
228
966000
4000
Bu meditasyon yapanların olduğu yer- gördüğünüz gibi ilham verici.
16:22
Now, here with 256 electrodeselektrotlar.
229
970000
3000
Burada, 256 elektrotla birlikte.
16:25
(LaughterKahkaha)
230
973000
4000
(Gülüşmeler)
16:31
So what did they find? Of coursekurs, sameaynı thing.
231
979000
4000
Peki, ne buldular? Tabii ki, aynı şeyi.
16:35
The scientificilmi embargoAmbargo -- if ever has been to submittedgönderilmiş to "NatureDoğa,"
232
983000
4000
Eğer doğa üzerine bilimsel bir ambargo konulmuşsa,
16:39
hopefullyinşallah, it will be acceptedkabul edilmiş.
233
987000
3000
umarım, bu kabul edilir.
16:42
It dealsfırsatlar with the statebelirtmek, bildirmek of compassionmerhamet, unconditionalkoşulsuz compassionmerhamet.
234
990000
3000
Bu şefkat durumuyla, koşulsuz şefkatle ilgileniyor.
16:45
We askeddiye sordu meditatorsmeditasyon, who have been doing that for yearsyıl and yearsyıl and yearsyıl,
235
993000
4000
Yıllardır bunu yapan kişilerden, zihinlerini şefkatten başka
16:49
to put theironların mindus in a statebelirtmek, bildirmek where there's nothing but lovingseven kindnessnezaket,
236
997000
5000
hiçbir şeyin olmadığı bir duruma- duygusal mevcudiyete müsait olmaya-
16:54
totalGenel Toplam availabilitykullanılabilirlik to sentientduygulu beingolmak.
237
1002000
2000
sokmalarını istedik.
16:56
Of coursekurs, duringsırasında the trainingEğitim, we do that with objectsnesneleri.
238
1004000
2000
Tabii, biz eğitim esnasında bunu nesnelerle yaparız.
16:58
We think of people sufferingçile, we think of people we love,
239
1006000
3000
Acı çeken insanları, sevdiğimiz insanları düşünürüz; ama
17:01
but at some pointpuan, it can be a statebelirtmek, bildirmek whichhangi is all pervadingpervading.
240
1009000
4000
bir noktada, hepsini istila eden bir durum olabilir.
17:05
Here is the preliminaryön hazırlık resultsonuç, whichhangi I can showgöstermek because it's alreadyzaten been showngösterilen.
241
1013000
5000
İşte ilk sonuçlar, zaten gösterildikleri için onları gösterebiliyorum.
17:10
The bellçan curveeğri showsgösterileri 150 controlskontroller, and what is beingolmak lookedbaktı at
242
1018000
7000
Çan eğrisi 150 kontrol gösteriyor ve bakılan şey,
17:17
is the differencefark betweenarasında the right and the left frontalön lobeLOB.
243
1025000
4000
sağ ve sol frontal lob arasındaki fark.
17:21
In very shortkısa, people who have more activityaktivite in the right sideyan of the prefrontalprefrontal cortexkorteks
244
1029000
5000
Kısaca, prefrontal korteksin sağ tarafında daha çok faaliyeti olan kişiler,
17:26
are more depressedbunalımlı, withdrawngeri alınmış. They don't describetanımlamak a lot of positivepozitif affectetkilemek.
245
1034000
6000
daha fazla bunalımlı ve çekingenler- çok fazla olumlu etki tanımlamıyorlar.
17:33
It's the oppositekarşısında on the left sideyan: more tendencyeğilim to altruismözgecilik,
246
1041000
5000
Sol tarafta ise tam tersi söz konusu: daha fazla fedakarlık,
17:38
to happinessmutluluk, to expressekspres, and curiositymerak and so forthileri.
247
1046000
5000
mutluluk, kendini ifade etme, merak, vs. eğilimi.
17:43
So there's a basictemel linehat for people. And alsoAyrıca, it can be changeddeğişmiş.
248
1051000
4000
Yani insanlar için temel bir çizgi var. Ve o da değiştirilebilir.
17:47
If you see a comickomik moviefilm, you go off to the left sideyan.
249
1055000
2000
Eğer komik bir film izlerseniz, sol tarafa geçersiniz.
17:49
If you are happymutlu about something, you'llEğer olacak go more to the left sideyan.
250
1057000
3000
Bir şey sizi mutlu ediyorsa, sol tarafa daha fazla geçersiniz.
17:52
If you have a boutPeki ya of depressiondepresyon, you'llEğer olacak go to the right sideyan.
251
1060000
4000
Bir bunalım devresindeyseniz, sağ tarafa geçersiniz.
17:56
Here, the -0.5 is the fulltam standardstandart deviationsapma
252
1064000
6000
Burada -0.5, şefkat üzerine meditasyon yapan birinin
18:02
of a meditatorMeditator who meditatedmeditasyon on compassionmerhamet.
253
1070000
3000
tam standard sapmasıdır.
18:05
It's something that is totallybütünüyle out of the bellçan curveeğri.
254
1073000
4000
Çan eğrisinin tamamen dışında olan bir şey.
18:09
So, I've no time to go into all the differentfarklı scientificilmi resultsSonuçlar.
255
1077000
4000
Tüm farklı bilimsel sonuçları irdeleyecek zaman yok.
18:13
HopefullyUmut verici bir biçimde, they will come.
256
1081000
2000
Umarım gelecekler.
18:15
But they foundbulunan that -- this is after threeüç and a halfyarım hourssaatler in an fMRIfMRI,
257
1083000
4000
Ama şunu buldular- bu MR'da üç büçuk saat geçirdikten sonra,
18:19
it's like cominggelecek out of a spaceuzay shipgemi.
258
1087000
3000
bir uzay gemisinden çıkmak gibi.
18:24
AlsoAyrıca, it has been showngösterilen in other labslaboratuarları --
259
1092000
2000
Aynı zamanda, başka laboratuarlarda-
18:26
for instanceörnek, PaulPaul Ekman'sEkman'ın labslaboratuarları in BerkeleyBerkeley --
260
1094000
4000
Paul Ekman'ın Berkeley'deki laboratuarında olduğu gibi-
18:30
that some meditatorsmeditasyon are ableyapabilmek, alsoAyrıca,
261
1098000
2000
meditasyon yapan bazı kişilerin duygusal tepkilerini zannedilenden
18:32
to controlkontrol theironların emotionalduygusal responsetepki more than it could be thought.
262
1100000
4000
daha fazla kontrol edebildikleri gösterildi.
18:36
Like the startlekorkutmak experimentsdeneyler, for exampleörnek.
263
1104000
2000
Örneğin irkiltme deneylerinde olduğu gibi.
18:38
If you sitoturmak a guy on a chairsandalye with all this kindtür of apparatusaparatı measuringölçme your physiologyfizyoloji,
264
1106000
4000
Eğer bir adamı vücut fonksiyonlarını ölçen bütün bu aletlerin olduğu bir sandalyeye oturtursanız
18:42
and there's kindtür of a bombbomba that goesgider off, it's so instinctiveiçgüdüsel responsetepki that,
265
1110000
5000
ve patlayan bir bomba varsa, buna tepki vermek son derece içgüdüseldir,
18:47
in 20 yearsyıl, they never saw anyonekimse who will not jumpatlama.
266
1115000
4000
20 senedir zıplamayan kimse görülmemiştir.
18:51
Some meditatorsmeditasyon, withoutolmadan tryingçalışıyor to stop it,
267
1119000
3000
Meditasyon yapan bazı kişiler, bunu durdurmaya çalışmadan
18:54
but simplybasitçe by beingolmak completelytamamen openaçık,
268
1122000
3000
basitçe tamamen buna açık olarak,
18:57
thinkingdüşünme that that bangpatlama is just going to be just a smallküçük eventolay like a shootingçekim starstar,
269
1125000
5000
patlamanın kayan bir yıldız gibi sadece küçük bir olay olacağını düşünerek,
19:02
they are ableyapabilmek not to movehareket at all.
270
1130000
2000
hiç hareket etmemeyi başarabilmektedir.
19:04
So the wholebütün pointpuan of that is not, sortçeşit of, to make, like,
271
1132000
4000
Bunun anlamı, bir çeşit sirk gibi bir şey
19:08
a circussirk thing of showinggösterme exceptionalolağanüstü beingsvarlıklar who can jumpatlama, or whateverher neyse.
272
1136000
7000
yapıp zıplayabilen olağanüstü bireyler göstermek değildir.
19:15
It's more to say that mindus trainingEğitim mattershususlar. That this is not just a luxurylüks.
273
1143000
6000
Daha çok, zihin eğitiminin önemli olduğunu söylemektir. Bu sadece bir lüks değildir.
19:21
This is not a supplementarytakıma giren vitaminvitamin for the soulruh.
274
1149000
5000
Ruh için tamamlayıcı bir vitamin değildir;
19:26
This is something that's going to determinebelirlemek the qualitykalite of everyher instantanlık of our liveshayatları.
275
1154000
6000
bu hayatımızın her anının niteliğini belirleyecek olan bir şeydir.
19:32
We are readyhazır to spendharcamak 15 yearsyıl achievingelde educationEğitim.
276
1160000
4000
15 yılımızı eğitimde başarılı olmak için geçirmeye hazırız.
19:36
We love to do joggingkoşu yapmak, fitnessFitness.
277
1164000
3000
Koşu, egzersiz yapmayı seviyoruz.
19:39
We do all kindsçeşit of things to remainkalmak beautifulgüzel.
278
1167000
4000
Güzel kalabilmek için her türlü şeyi yapıyoruz.
19:43
YetHenüz, we spendharcamak surprisinglyşaşırtıcı biçimde little time takingalma carebakım of what mattershususlar mostçoğu --
279
1171000
7000
Yine de şaşırtıcı bir şekilde, en önemli şey için çok az zaman harcıyoruz:
19:50
the way our mindus functionsfonksiyonlar --
280
1178000
3000
zihnimizin çalışma şekli.
19:53
whichhangi, again, is the ultimatenihai thing that determinesbelirleyen the qualitykalite of our experiencedeneyim.
281
1181000
5000
Bu da, tekrar ediyorum, deneyimimizin niteliğini belirleyen nihai şeydir.
19:58
Now, our compassionmerhamet is supposedsözde to be put in actionaksiyon.
282
1186000
4000
Öyleyse, merhametimizin harekete geçirilmesi gerekir.
20:02
That's what we try to do in differentfarklı placesyerler.
283
1190000
3000
Farklı yerlerde yapmaya çalıştığımız şey bu.
20:05
Just this one exampleörnek is worthdeğer a lot of work.
284
1193000
4000
Bu örnek, çok fazla çalışmaya değerinde.
20:09
This ladybayan with bonekemik TBTB, left aloneyalnız in a tentçadır, is going to dieölmek with her only daughterkız evlat.
285
1197000
6000
Kemik tüberkülozu olan bu bayan, bir çadırda yalnız bırakılmış ve tek kızıyla ölmek üzere.
20:15
One yearyıl latersonra, how she is.
286
1203000
3000
Bir sene sonra, işte böyle.
20:20
DifferentFarklı schoolsokullar and clinicsklinikler we'vebiz ettik been doing in TibetTibet.
287
1208000
4000
Farklı okullar ve Tibet'teki kliniğimiz.
20:26
And just, I leaveayrılmak you with the beautygüzellik of those looksgörünüyor
288
1214000
4000
Ve sadece, sizi mutluluk hakkında benim söyleyebileceklerimden çok
20:30
that tellsanlatır more about happinessmutluluk than I could ever say.
289
1218000
5000
daha fazlasını anlatan bu bakışların güzelliğiyle bırakıyorum.
20:35
And jumpingatlama monkskeşişler of TibetTibet.
290
1223000
2000
Ve Tibet'in zıplayan keşişleri.
20:37
(LaughterKahkaha)
291
1225000
2000
(Gülüşmeler)
20:39
FlyingUçan monkskeşişler.
292
1227000
2000
Uçan keşişler.
20:47
Thank you very much.
293
1235000
2000
Çok teşekkür ederim.
Translated by Cagla Taskin
Reviewed by Ramazan Gurer

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Matthieu Ricard - Monk, author, photographer
Sometimes called the "happiest man in the world," Matthieu Ricard is a Buddhist monk, author and photographer.

Why you should listen

After training in biochemistry at the Institute Pasteur, Matthieu Ricard left science behind to move to the Himalayas and become a Buddhist monk -- and to pursue happiness, both at a basic human level and as a subject of inquiry. Achieving happiness, he has come to believe, requires the same kind of effort and mind training that any other serious pursuit involves.

His deep and scientifically tinged reflections on happiness and Buddhism have turned into several books, including The Quantum and the Lotus: A Journey to the Frontiers Where Science and Buddhism Meet. At the same time, he also makes sensitive and jaw-droppingly gorgeous photographs of his beloved Tibet and the spiritual hermitage where he lives and works on humanitarian projects.

His latest book on happiness is Happiness: A Guide to Developing Life's Most Important Skill; his latest book of photographs is Tibet: An Inner Journey.

More profile about the speaker
Matthieu Ricard | Speaker | TED.com