ABOUT THE SPEAKER
Dame Ellen MacArthur - Circular economy advocate
After setting a record for sailing around the world, Dame Ellen MacArthur has turned her attention toward creating a more "circular" economy -- where resources and power recirculate and regenerate.

Why you should listen

It's a tradition among British citizens: If you circumnavigate the globe by sail, you'll earn royal honors. Ellen MacArthur was made a dame in 2005 after the fastest solo sail around the world. But when you sail alone around the world, things come into focus. Dame Ellen, at the top of her sailing career, had become acutely aware of the finite nature of the resources our linear economy relies on.

In 2010, she launched the Ellen MacArthur Foundation, which works with education and business to accelerate the transition to a regenerative circular economy. She also runs the Ellen MacArthur Cancer Trust, using sailing to build confidence for kids following cancer treatment.

More profile about the speaker
Dame Ellen MacArthur | Speaker | TED.com
TED2015

Dame Ellen MacArthur: The surprising thing I learned sailing solo around the world

Dame Ellen MacArthur: Dünya'nın etrafında tek başıma yelkenliyle turlarken öğrendiğim şaşırtıcı şey

Filmed:
2,007,003 views

Tek başına dünyanın etrafında yelkenliyle turlasan ne öğrenirsin? Bireysel yelkenci Ellen MacArthur yedeğinde ihtiyacı olan her şeyle birlikte yerküreyi dolaştığında- sonlu kaynakların devrinin birbirine kenetlendiği, bugün aldığımız kararların yarını etkileyeceği dünyada işlerin nasıl yürüdüğü hakkında yeni bir anlayış getirdi. O, dünyanın ekonomik sistemlerine yeni, cesur bir yol öneriyor: doğrusal değil, her şeyin tekrar tekrar meydana geldiği döngüsel bir ekonomi.
- Circular economy advocate
After setting a record for sailing around the world, Dame Ellen MacArthur has turned her attention toward creating a more "circular" economy -- where resources and power recirculate and regenerate. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
When you're a childçocuk,
0
597
1881
Çocukken,
00:14
anything and everything is possiblemümkün.
1
2478
3599
her şey mümkündür.
00:18
The challengemeydan okuma, so oftensık sık,
is hangingasılı on to that as we growbüyümek up.
2
6147
4039
Zorluklar, sık sık,
biz büyüdükçe ortaya çıkar.
00:22
And as a four-year-oldDört yaşındaki,
3
10596
1585
Dört yaşındayken,
00:24
I had the opportunityfırsat
to sailyelken for the first time.
4
12181
2660
ilk kez denize
açılma fırsatım oldu.
00:27
I will never forgetunutmak
the excitementheyecan as we closedkapalı the coastsahil.
5
15671
4207
Kıyıya yaklaştığımızdaki heyecanımı
hiç bir zaman unutmayacağım.
00:31
I will never forgetunutmak
6
19878
1765
İlk kez bota çıktığım
00:33
the feelingduygu of adventuremacera
as I climbedtırmandı on boardyazı tahtası the boattekne
7
21643
2995
ve küçük kamaraya
bakakaldığım andaki macera hissini
00:36
and staredbaktı into her tinyminik cabinkabin
for the first time.
8
24638
3642
hiçbir zaman unutmayacağım.
Fakat en inanılmaz duygu
özgürlük duygusuydu,
00:40
But the mostçoğu amazingşaşırtıcı feelingduygu
was the feelingduygu of freedomözgürlük,
9
28280
3208
00:43
the feelingduygu that I feltkeçe
when we hoistedçekilen her sailsyelken.
10
31488
3738
onun yelkenlerini açtığımızdaki
hissettiğim duygu.
00:47
As a four-year-oldDört yaşındaki childçocuk,
11
35226
2374
Dört yaşındaki bir çocuk olarak,
bu, hayal edebileceğim en
büyük özgürlük hissiydi.
00:49
it was the greatestEn büyük senseduyu of freedomözgürlük
that I could ever imaginehayal etmek.
12
37600
3849
00:53
I madeyapılmış my mindus up there and then
that one day, somehowbir şekilde,
13
41449
3343
Orada kararımı verdim
ve bir gün, bir şekilde
00:56
I was going to sailyelken around the worldDünya.
14
44792
3058
dünyanın etrafını yelkenli
ile dolaşacaktım.
01:00
So I did what I could in my life
to get closeryakın to that dreamrüya.
15
48530
3830
Bu hayale ulaşmak için hayatım boyunca
elimden geldiği kadarını yaptım.
01:04
AgeYaş 10, it was savingtasarruf my schoolokul
dinnerakşam yemegi moneypara changedeğişiklik.
16
52360
3066
10 yaşımda, okul yemeğinden
artan paramı biriktiriyordum.
01:07
EveryHer singletek day for eightsekiz yearsyıl,
I had mashedpüresi potatopatates and bakedpişmiş beansfasulye,
17
55426
3918
8 yıl boyunca her Allah’ın günü
patates püresi ve fırında pişmiş

kurufasulye yedim, her biri
4 peniydi ve sos da bedavaydı.
01:11
whichhangi costmaliyet 4p eachher, and gravyet suyu was freeücretsiz.
18
59344
2653
01:13
EveryHer day I would pileistif up the changedeğişiklik
on the topüst of my moneypara boxkutu,
19
61997
3017
Bunlar 1 pound olunca kutuya atacak,
01:17
and when that pileistif reachedulaştı a poundpound,
I would dropdüşürmek it in
20
65014
2590
her gün bozuk paraları kumbaramın
üzerine dizecektim,
01:19
and crossçapraz off one of the 100 squareskareler
I'd drawnçekilmiş on a pieceparça of paperkâğıt.
21
67604
4563
önceden bir kağıdın üstüne çizdiğim 100
kareden birinin üstünü çizecektim.
01:24
FinallySon olarak, I boughtsatın a tinyminik dinghysandal.
22
72167
3251
Sonunda küçük bir bot satın aldım.
01:27
I spentharcanmış hourssaatler sittingoturma on it in the gardenBahçe
dreamingrüya görmek of my goalhedef.
23
75418
3963
Hedefimi hayal ederek bahçede
onun içinde saatlerce oturdum.
01:31
I readokumak everyher bookkitap I could on sailingyelkencilik,
24
79381
3119
Yelkencilik hakkında bulabildiğim
her kitabı okudum
01:34
and then eventuallysonunda,
havingsahip olan been told by my schoolokul
25
82500
2995
ve sonunda okulum tarafından bana
veteriner olmak için yeterince
zeki olmadığım söylenince
01:37
I wasn'tdeğildi cleverzeki enoughyeterli to be a vetVeteriner,
26
85495
2276
01:39
left schoolokul ageyaş 17 to beginbaşla
my apprenticeshipçıraklık in sailingyelkencilik.
27
87771
4683
17 yaşında, yelkenci çıraklık
eğitimi için okulu bıraktım.
01:44
So imaginehayal etmek how it feltkeçe
just fourdört yearsyıl latersonra
28
92739
4091
Sadece dört yıl sonra hayalinizi
gerçekteştirebileceğini
01:48
to be sittingoturma in a boardroomToplantı odası
29
96830
1676
bildiğiniz birinin yönetim kurulu
toplantı odasının önünde
01:50
in frontön of someonebirisi who I knewbiliyordum
could make that dreamrüya come truedoğru.
30
98506
4009
oturmanın nasıl bir his
olduğunu bir hayal edin.
01:54
I feltkeçe like my life
dependedbağlı on that momentan,
31
102895
3108
Hayatımın o ana bağlı
olduğunu hisseder gibiydim
01:58
and incrediblyinanılmaz, he said yes.
32
106003
2641
ve inanılmaz bir şekilde,
o evet dedi.
02:00
And I could barelyzar zor containiçermek my excitementheyecan
as I satoturdu in that first designdizayn meetingtoplantı
33
108644
4110
Ve ilk tasarım toplantısında
otururken heyecanımı zor bastırabildim,
02:04
designingtasarım a boattekne
on whichhangi I was going to sailyelken
34
112754
2810
dünyanın etrafında tek başıma,
hiç durmadan
02:07
solosolo nonstopHiç durmadan around the worldDünya.
35
115564
2879
yelken açabileceğim botun tasarımı.
02:10
From that first meetingtoplantı
to the finishbitiş linehat of the raceyarış,
36
118443
2856
İlk toplantıdan yarışın
bitiş çizgisine kadar
02:13
it was everything I'd ever imaginedhayal.
37
121299
2298
her şey hayal ettiğim gibiydi.
02:15
Just like in my dreamsrüyalar, there were
amazingşaşırtıcı partsparçalar and toughsert partsparçalar.
38
123597
3901
Tam da hayal ettiğim gibi,
harika ve zor kısımları vardı.
Neredeyse 6 metre ötedeki
buz dağına çarpacaktık.
02:19
We missedcevapsız an icebergbuzdağı by 20 feetayaklar.
39
127498
2160
02:21
NineDokuz timeszamanlar, I climbedtırmandı to the topüst
of her 90-foot-ayak mastmast.
40
129658
3273
Dokuz defa 27 metrelik direğin
en üstüne kadar tırmandım.
Güney Okyanusu'nda rüzgar
bizden tarafa doğru esti.
02:24
We were blownşişmiş on our sideyan
in the SouthernGüney OceanOkyanus.
41
132931
2369
02:27
But the sunsetsgün batımı, the wildlifeyaban hayatı,
and the remotenessuzaklık
42
135300
2972
Fakat gün batımları,
vahşi yaşam ve uzaklık
02:30
were absolutelykesinlikle breathtakingnefes kesen.
43
138272
3325
kesinlikle nefes kesiciydi.
02:33
After threeüç monthsay at seadeniz, ageyaş just 24,
44
141857
2647
Denizdeki üç aydan sonra,
daha henüz 24 yaşımda

02:36
I finishedbitmiş in secondikinci positionpozisyon.
45
144504
2295
yarışı ikinci olarak bitirdim.
02:39
I'd lovedsevilen it, so much so
that withiniçinde sixaltı monthsay
46
147359
3391
Bu o kadar hoşuma gitti ki altı ay içinde
02:42
I decidedkarar to go around the worldDünya again,
but this time not in a raceyarış:
47
150750
4576
dünyanın etrafını yalnız başına en hızlı
turlayan kişi olmak için tekrar
02:47
to try to be the fastestEn hızlı personkişi ever
to sailyelken solosolo nonstopHiç durmadan around the worldDünya.
48
155326
4888
dünyanın etrafını turlamaya karar verdim,
fakat bu sefer bir yarışta değil.
02:52
Now for this, I neededgerekli a differentfarklı craftzanaat:
49
160789
2861
Bunun için daha farklı
bir tekneye ihtiyacım vardı:
02:55
biggerDaha büyük, widerDaha geniş, fasterDaha hızlı, more powerfulgüçlü.
50
163650
3594
Daha büyük, daha geniş,
daha hızlı ve daha güçlü.
02:59
Just to give that boattekne some scaleölçek,
I could climbtırmanış insideiçeride her mastmast
51
167244
3715
Bu botun ölçüsünü şöyle tarif edeyim,
yelken direğinin en üstüne
kadar tırmanabiliyordum.
03:02
all the way to the topüst.
52
170959
1904
03:04
Seventy-fiveYetmiş beş footayak long, 60 footayak widegeniş.
53
172863
3110
Uzunluğu 23 metre, genişliği 19 metre.
03:08
I affectionatelysevgiyle calleddenilen her MobyMoby.
54
176253
2119
Sevgiyle ona Moby ismini verdim.
03:10
She was a multihullmultihull.
55
178552
1579
Çok gövdeli bir yelkenliydi.
03:12
When we builtinşa edilmiş her, no one had ever
madeyapılmış it solosolo nonstopHiç durmadan
56
180311
3581
Onu yaptığımızda, birçoklarının
denemesine rağmen henüz hiç kimse
tek başına hiç durmadan dünyanın
etrafında tur yapmamıştı,
03:15
around the worldDünya in one,
thoughgerçi manyçok had trieddenenmiş,
57
183892
2299
03:18
but whilstiken we builtinşa edilmiş her, a FrenchmanFransız
tookaldı a boattekne 25 percentyüzde biggerDaha büyük than her
58
186191
4872
Fakat biz onu bitirdiğimizde, bir Fransız
benimkinden %25 daha büyük bir botla
03:23
and not only did he make it,
but he tookaldı the recordkayıt from 93 daysgünler
59
191063
3789
bunu sadece başarmakla kalmadı,
ayrıca 93 gün olan rekoru da
03:26
right down to 72.
60
194852
2496
72 güne düşürdü.
03:29
The barbar was now much, much higherdaha yüksek.
61
197568
2587
Çıta şimdi çok daha fazla yüksekti.
03:32
And these boatstekneler were excitingheyecan verici to sailyelken.
62
200155
1950
Ve bu botlar yelken açmaya can atıyordu.
03:34
This was a trainingEğitim sailyelken
off the FrenchFransızca coastsahil.
63
202105
3367
Bu, Fransa sahillerindeki
yelken yarışı deneme yelkeniydi.
03:37
This I know well because I was one
of the fivebeş crewmürettebat membersüyeler on boardyazı tahtası.
64
205472
3715
Bunu çok iyi biliyorum çünkü güvertedeki
beş mürettebattan biri bendim.
03:41
FiveBeş secondssaniye is all it tookaldı
from everything beingolmak fine
65
209187
4351
Beş saniye içinde her şey berbat oldu,
03:45
to our worldDünya going blacksiyah
as the windowspencereler were thrustitme underwatersualtı,
66
213538
3079
pencerelerimiz suya batarken
hayatımız karardı
03:48
and that fivebeş secondssaniye goesgider quicklyhızlı bir şekilde.
67
216617
2159
ve bu beş saniye o kadar
çabuk geçiyor ki.
03:50
Just see how faruzak belowaltında
those guys the seadeniz is.
68
218776
2903
O insanların ne kadar denizin
altında olduklarını görmek.
03:53
ImagineHayal that aloneyalnız
in the SouthernGüney OceanOkyanus
69
221679
4113
Karadan binlerce kilometre uzakta
Güney Okyanusu'nda
03:57
plungeddaldı into icybuzlu waterSu,
thousandsbinlerce of milesmil away from landarazi.
70
225792
4158
buzlu suya doğru battığınızı
bir hayal edin.
04:03
It was ChristmasNoel Day.
71
231270
2290
Noel günüydü.
Avustralya'nın altında
Güney Okyanusu'na doğru ilerliyordum.
04:05
I was forgingSıcak dövme into the SouthernGüney OceanOkyanus
underneathaltında AustraliaAvustralya.
72
233560
3373
04:08
The conditionskoşullar were horrendouskorkunç.
73
236933
2617
Şartlar korkunçtu.
04:11
I was approachingyaklaşıyor a partBölüm in the oceanokyanus
74
239550
1981
Okyanusun en yakın kasabadan 3200 km
04:13
whichhangi was 2,000 milesmil away
from the nearesten yakın townkasaba.
75
241531
3901
uzakta bulunan bir bölümüne
doğru yaklaşıyordum.
04:17
The nearesten yakın landarazi was AntarcticaAntarktika,
and the nearesten yakın people
76
245432
2879
En yakın kara Antarktika’ydı ve
bana en yakın insanlar da
04:20
would be those manningpersonel
the EuropeanAvrupa SpaceUzay Stationİstasyonu aboveyukarıdaki me.
77
248311
2869
muhtemelen üzerimdeki Avrupa Uzay
İstasyonunda çalışanlardı.
04:23
(LaughterKahkaha)
78
251180
1380
(Gülüşmeler)
04:24
You really are in the middleorta of nowhereHiçbir yerde.
79
252560
2809
Gerçekten hiçbir yerin
tam ortasındasınız.
04:27
If you need help,
80
255369
1811
Eğer yardıma ihtiyacınız olsa
04:29
and you're still alivecanlı,
81
257180
1556
ve hâlâ hayattaysanız,
04:30
it takes fourdört daysgünler
for a shipgemi to get to you
82
258736
2995
bir geminin sizi alması dört günü alıyor
04:33
and then fourdört daysgünler for that shipgemi
to get you back to portLiman.
83
261731
3414
ve bir de o geminin seni limana
geri götürmesi de dört gün.
04:37
No helicopterhelikopter can reachulaşmak you out there,
84
265145
2321
Hiçbir helikopter sana orada ulaşamaz
ve hiçbir uçak inemez.
04:39
and no planeuçak can landarazi.
85
267466
1844
04:41
We are forgingSıcak dövme aheadönde of a hugeKocaman stormfırtına.
86
269310
3274
Çok büyük bir fırtınaya doğru ilerliyoruz.
04:44
Withinİçinde it, there was 80 knotsdeniz mili of windrüzgar,
87
272944
2426
Fırtınanın hızı saatte 148 km/h idi ki
04:47
whichhangi was faruzak too much windrüzgar
for the boattekne and I to copebaşa çıkmak with.
88
275370
2926
bununla ne ben ne de
teknem başa çıkabilirdi.
04:50
The wavesdalgalar were alreadyzaten 40 to 50 feetayaklar highyüksek,
89
278296
3041
Dalgaların boyu zaten
12-15 metreyi bulmuştu
04:53
and the spraysprey from the breakingkırma crestsarmalar
90
281337
2090
ve dalga tepesinden gelen su,
04:55
was blownşişmiş horizontallyyatay olarak
like snowkar in a blizzardBlizzard.
91
283427
3065
tipideki kar gibi yatay
bir şekilde esiyordu.
04:58
If we didn't sailyelken fasthızlı enoughyeterli,
we'devlenmek be engulfedyutulmuş by that stormfırtına,
92
286492
3878
Eğer yeterince hızlı yol almasaydık,
fırtınada batardık,
05:02
and eitherya capsizedalabora or smashedparçalanmış to piecesparçalar.
93
290370
3157
ya alabora olurduk ya da
teknemiz parçalara ayrılırdı.
05:05
We were quiteoldukça literallyharfi harfine
hangingasılı on for our liveshayatları
94
293527
2787
Tabiri caizse hayata
pamuk ipiyle bağlıydık
05:08
and doing so on a knifebıçak edgekenar.
95
296314
3204
ve bıçağın sırtında
devam ediyorduk yola.
05:11
The speedhız I so desperatelyumutsuzca neededgerekli
broughtgetirdi with it dangerTehlike.
96
299518
3833
Çok ihtiyacım olan hız tehlikeyi
de beraberinde getirdi.
05:15
We all know what it's like drivingsürme a cararaba
20 milesmil an hoursaat, 30, 40.
97
303351
4224
Biz arabayla saatte 30, 50, 60 km/h
gitmenin nasıl bir şey olduğunu biliyoruz.
05:19
It's not too stressfulstresli.
We can concentrateyoğunlaşmak.
98
307575
2879
Çok zor değil.
Konsantre olabiliriz.
05:22
We can turndönüş on the radioradyo.
99
310454
1788
Radyoyu açabiliriz.
Hızlanın ve bu 80, 95, 110 km/h’i
130, 145, 160 km/h’e çıkarın.
05:24
Take that 50, 60, 70, acceleratehızlandırmak throughvasitasiyla
to 80, 90, 100 milesmil an hoursaat.
100
312242
4458
05:28
Now you have whitebeyaz knuckleseklemleri
and you're grippingkavrama the steeringyönetim wheeltekerlek.
101
316700
3274
Şimdi biraz gerildiniz, direksiyona
sıkıca yapıştınız.
05:31
Now take that cararaba off roadyol at night
102
319974
2563
Şimdi geceleyin bu arabayı
araziye çıkarın
05:34
and removeKaldır the windscreenön cam wiperssilecekler,
the windscreenön cam,
103
322537
2336
ve ön cam sileceklerini,
ön camı çıkarın,
05:36
the headlightsfarlar and the brakesfrenler.
104
324873
1625
farları ve frenleri de.
05:38
That's what it's like
in the SouthernGüney OceanOkyanus.
105
326498
2206
İşte Güney Okyanusu aynen böyle.
05:40
(LaughterKahkaha) (ApplauseAlkış)
106
328704
3488
(Gülüşmeler) (Alkışlar)
05:45
You could imaginehayal etmek
107
333172
869
Böyle bir durumda
05:46
it would be quiteoldukça difficultzor
to sleepuyku in that situationdurum,
108
334041
2790
uyumanın yolcu olarak bile
ne kadar zor olacağını
05:48
even as a passengeryolcu.
109
336831
1680
hayal edebilirsiniz.
Fakat sen bir yolcu değilsin.
05:50
But you're not a passengeryolcu.
110
338781
1525
Üzerinde güç bela ayakta
durabildiğin botta yalnızsın
05:52
You're aloneyalnız on a boattekne
you can barelyzar zor standdurmak up in,
111
340306
2399
05:54
and you have to make
everyher singletek decisionkarar on boardyazı tahtası.
112
342705
2508
ve güvertedeki her kararı
sen vermek zorundasın.
05:57
I was absolutelykesinlikle exhaustedbitkin,
physicallyfiziksel olarak and mentallyzihinsel.
113
345213
3274
Fiziksel ve ruhsal olarak
tamamen tükenmiştim.
06:00
EightSekiz sailyelken changesdeğişiklikler in 12 hourssaatler.
114
348487
2113
12 saatte sekiz defa yelken değişimi.
06:02
The mainsailAna yelken weighedtartılır
threeüç timeszamanlar my bodyvücut weightağırlık,
115
350600
2530
Ana yelken benim ağırlığımdan
üç kat fazlaydı
06:05
and after eachher changedeğişiklik,
116
353130
1697
ve her değişimden sonra
06:06
I would collapseçöküş on the floorzemin
soakedbatırılmış with sweatter
117
354827
2297
genzimi yakan Güney Okyanusu’nun
dondurucu havası ile
06:09
with this freezingbuz gibi SouthernGüney OceanOkyanus airhava
burningyanan the back of my throatboğaz.
118
357124
4597
kan ter içinde neredeyse
yere yığılıyordum.
06:13
But out there, those lowesten düşük of the lowsalçak
119
361721
2555
Fakat orada, sıklıkla
06:16
are so oftensık sık contrastedtezat
with the highesten yüksek of the highsyüksek.
120
364276
3320
ifrat ve tefrit birbirine karışıyor.
06:19
A fewaz daysgünler latersonra, we camegeldi out
of the back of the lowdüşük.
121
367596
4063
Birkaç gün sonra en kötü
durumu atlatmıştık.
06:23
AgainstKarşı all oddsolasılık, we'devlenmek been ableyapabilmek
to drivesürücü aheadönde of the recordkayıt
122
371659
3738
Bütün tuhaflıklara karşın
bu kadar depresyonunun içinde
06:27
withiniçinde that depressiondepresyon.
123
375397
2067
rekoru egale edebilmeyi
başardık.
06:29
The skygökyüzü clearedtemizlenir, the rainyağmur stoppeddurduruldu,
124
377464
2786
Hava açıldı, yağmur durdu
06:32
and our heartbeatkalp atışı, the monstrouskorkunç
seasdenizler around us were transformeddönüştürülmüş
125
380250
4319
ve kalp atışlarımız, etrafımızdaki
korkunç denizler
06:36
into the mostçoğu beautifulgüzel moonlitay ışığının aydınlattığı mountainsdağlar.
126
384569
3599
en güzel mehtaplı dağlara dönüştü.
06:40
It's hardzor to explainaçıklamak, but you entergirmek
a differentfarklı modekip when you headkafa out there.
127
388168
4597
Açıklaması zor, ama yola çıkınca
bambaşka bir moda giriyorsun.
06:44
Your boattekne is your entiretüm worldDünya,
128
392765
1985
Teknen senin tüm dünyan
06:46
and what you take with you
when you leaveayrılmak is all you have.
129
394750
2845
ve ayrılırken yanına aldığıkların
sahip olduğun her şeydir.
06:49
If I said to you all now,
"Go off into VancouverVancouver
130
397595
3017
Şimdi hepinize: “Vancouver’a gidin
06:52
and find everything you will need for
your survivalhayatta kalma for the nextSonraki threeüç monthsay,"
131
400612
3736
ve gelecek üç ayda yaşamınızı sürdürmek
için ihtiyacınız olan her şeyi bulun.”
06:56
that's quiteoldukça a taskgörev.
132
404348
1768
desem bu epey bir iş yani.
06:58
That's foodGıda, fuelyakıt, clothesçamaşırlar,
133
406116
2438
Bu, yiyecek, yakıt, elbise,
07:00
even toilettuvalet rollrulo and toothpastediş macunu.
134
408554
2415
hatta tuvalet kağıdı
ve diş macunu demek.
07:02
That's what we do,
135
410969
1463
İşte bizim yaptığımız bu
07:04
and when we leaveayrılmak we manageyönetmek it
136
412432
1904
ve ayrıldığımızda yakıtın
son damlasından

07:06
down to the last dropdüşürmek of dieseldizel
and the last packetpaket of foodGıda.
137
414336
3664
son paket yiyeceğe kadar
her şeyi idare ediyoruz.
Hayatımdaki hiçbir tecrübe bana
07:10
No experiencedeneyim in my life
138
418000
1833
07:11
could have givenverilmiş me a better understandinganlayış
of the definitiontanım of the wordsözcük "finitesınırlı."
139
419833
3907
“sonlu” kelimesinin tarifini
daha güzel anlatamazdı.
Sahip olduğumuz her şey
sadece orada olan şeyler.
07:15
What we have out there is all we have.
140
423740
2112
07:17
There is no more.
141
425852
1719
Dahası yok.
07:19
And never in my life had I ever
translatedtercüme that definitiontanım of finitesınırlı
142
427571
3320
Bitiş çizgisinde rekoru kırmış olarak
bottan aşağı inene kadar
07:22
that I'd feltkeçe on boardyazı tahtası
to anything outsidedışında of sailingyelkencilik
143
430891
3320
güvertede yelkenin dışındaki
her şeye karşı hissetmiş olduğum
07:26
untila kadar I steppedbasamaklı off the boattekne at
the finishbitiş linehat havingsahip olan brokenkırık that recordkayıt.
144
434211
4598
sonlu olmak kavramını hayatımda
hiç tercüme etmemiştim.
07:30
(ApplauseAlkış)
145
438809
3146
(Alkışlar)
07:36
SuddenlyAniden I connectedbağlı the dotsnoktalar.
146
444265
2670
Birden noktaları birleştirdim.
07:38
Our globalglobal economyekonomi is no differentfarklı.
147
446935
2229
Küresel ekonomimiz
bundan pek de farklı değil.
O, insanlık tarihinde yalnızca
bir kez sahip olduğumuz

07:41
It's entirelyBaştan sona dependentbağımlı
on finitesınırlı materialsmalzemeler
148
449774
2502
07:44
we only have oncebir Zamanlar
in the historytarih of humanityinsanlık.
149
452276
2588
sonlu olan maddelere
tamamen bağımlı durumda.
07:46
And it was a bitbit like seeinggörme something
you weren'tdeğildi expectingbekliyor underaltında a stonetaş
150
454864
3774
Ve bu biraz bir taşın altında
ummadığın bir şeyi görmek
07:50
and havingsahip olan two choicesseçimler:
151
458638
1509
ve iki seçeneğin olmak
gibi bir şey:
07:52
I eitherya put that stonetaş to one sideyan
152
460147
2554
Ya bu taşı bir tarafa koyarım
ve onun hakkında
07:54
and learnöğrenmek more about it,
or I put that stonetaş back
153
462701
3413
daha fazla şeyler öğrenirim ya da
taşı geri koyar hayalimdeki iş olan
07:58
and I carrytaşımak on with my dreamrüya job
of sailingyelkencilik around the worldDünya.
154
466114
3762
dünyanın etrafında yelkenliyle
dolaşmaya devam ederim.
08:02
I choseseçti the first.
155
470526
1602
Ben ilkini seçtim.
08:04
I put it to one sideyan and I beganbaşladı
a newyeni journeyseyahat of learningöğrenme,
156
472128
3483
Taşı bir tarafıma koydum
ve küresel ekonomimizin

08:07
speakingkonuşuyorum to chiefşef executivesYöneticiler,
expertsuzmanlar, scientistsBilim adamları, economistsekonomistler
157
475611
3506
nasıl işlediğini anlamak için
yöneticiler, uzmanlar, bilim adamları,
08:11
to try to understandanlama just how
our globalglobal economyekonomi worksEserleri.
158
479117
3622
ekonomistlerle konuşarak yeni
bir öğrenme macerasına çıktım.
08:14
And my curiositymerak tookaldı me
to some extraordinaryolağanüstü placesyerler.
159
482739
3692
Ve merakım beni sıra dışı
yerlere götürdü.
08:18
This photoFotoğraf was takenalınmış in the burnerbrülör
of a coal-firedkömür yakıtlı powergüç stationistasyon.
160
486431
3552
Bu fotoğraf bir termik
santralin ocağında çekildi.
Kömür, küresel enerji ihtiyacının
temeli olması ve fakat aynı zamanda
08:23
I was fascinatedbüyülenmiş by coalkömür,
fundamentaltemel to our globalglobal energyenerji needsihtiyaçlar,
161
491183
3134
08:26
but alsoAyrıca very closekapat to my familyaile.
162
494317
2957
aileme çok yakın olmasıyla beni şaşırttı.
08:29
My great-grandfatherbüyük büyükbaba was a coalkömür minermadenci,
163
497274
2006
Benim büyük büyükbabam
bir kömür madencisiydi
08:31
and he spentharcanmış 50 yearsyıl
of his life undergroundyeraltı.
164
499280
3320
ve yaşamının 50 yılını
yer altında geçirdi.
Bu onun bir fotoğrafı
ve bu fotoğrafı gördüğünüzde,
08:35
This is a photoFotoğraf of him,
and when you see that photoFotoğraf,
165
503520
2795
08:38
you see someonebirisi from anotherbir diğeri eraçağ.
166
506315
2165
başka bir çağdan birisini görürsünüz.
08:40
No one wearsgiyer trouserspantolon
with a waistbandkemer quiteoldukça that highyüksek
167
508800
3018
Bugün bu çağda hiç kimse
bu kadar yüksek belli

08:43
in this day and ageyaş. (LaughterKahkaha)
168
511818
2485
bir pantolon giymez. (Gülüşmeler)
08:46
But yethenüz, that's me
with my great-grandfatherbüyük büyükbaba,
169
514303
2670
Buna rağmen, bu ben ve büyük büyük babam.
08:48
and by the way, they are not
his realgerçek earskulaklar. (LaughterKahkaha)
170
516973
4133
Bu arada onlar gerçek
kulakları değil. (Gülüşmeler)
08:53
We were closekapat. I rememberhatırlamak sittingoturma on
his kneediz listeningdinleme to his miningmadencilik storieshikayeleri.
171
521106
4458
Biz çok yakındık. Dizinde oturup maden
hikayelerini dinlediğimi hatırlıyorum.
08:57
He talkedkonuştuk of the camaraderiedostluk undergroundyeraltı,
172
525564
2252
O, yer altındaki arkadaşlıktan
08:59
and the factgerçek that the minersmadenciler used to savekayıt etmek
the crustskabuklar of theironların sandwichessandviç
173
527816
3437
ve sandviçlerinin hamurunu
bozulmasın diye orada
09:03
to give to the poniesMidilli
they workedişlenmiş with undergroundyeraltı.
174
531253
3088
birlikte çalıştıkları midilli atlarına
verdiklerinden bahsederdi.
09:06
It was like it was yesterdaydün.
175
534341
2391
Sanki dün gibi.
09:08
And on my journeyseyahat of learningöğrenme,
176
536732
1788
Ve öğrenme maceramda,
09:10
I wentgitti to the WorldDünya
CoalKömür AssociationDerneği websiteWeb sitesi,
177
538520
2322
Dünya Kömür Birliği’nin
web sitesine girdim
09:12
and there in the middleorta
of the homepageanasayfa, it said,
178
540842
2322
ve anasayfanın ortasında
şöyle diyordu:
09:15
"We have about 118 yearsyıl of coalkömür left."
179
543164
3158
”Yaklaşık 118 yıllık kömürümüz kaldı.”
09:18
And I thought to myselfkendim, well,
that's well outsidedışında my lifetimeömür,
180
546322
3134
Ve kendi kendime düşündüm, peki,
bu benim ömrümden daha fazla
09:21
and a much greaterbüyük figureşekil
than the predictionstahminler for oilsıvı yağ.
181
549456
2879
ve petrol hakkındaki
tahminlerden çok, çok fazla.
09:24
But I did the mathmatematik, and I realizedgerçekleştirilen
that my great-grandfatherbüyük büyükbaba
182
552335
3065
Bir hesap yaptım, büyük
büyükbabamın tam olarak
09:27
had been borndoğmuş exactlykesinlikle 118 yearsyıl
before that yearyıl,
183
555400
4574
o yıldan 118 yıl önce
doğduğunu fark ettim
09:31
and I satoturdu on his kneediz
untila kadar I was 11 yearsyıl oldeski,
184
559974
2763
ve ben onun kucağında
11 yaşına kadar oturmuştum
09:34
and I realizedgerçekleştirilen it's nothing
185
562737
1904
ve bunun ne şimdi ne de tarihte
09:36
in time, norne de in historytarih.
186
564641
2322
hiçbir şey olmadığını fark ettim.
09:38
And it madeyapılmış me make a decisionkarar
I never thought I would make:
187
566963
3158
Bu, bana yapacağımı hiç
düşünmediğim bir karar aldırdı:
09:42
to leaveayrılmak the sportspor
of solosolo sailingyelkencilik behindarkasında me
188
570121
2345
bireysel yelkencilik
sporunu arkada bırakmak
09:44
and focusodak on the greatestEn büyük challengemeydan okuma
I'd ever come acrosskarşısında:
189
572466
3065
ve hayatımda karşılaştığım
en büyük zorluğa odaklanmak:
09:47
the futuregelecek of our globalglobal economyekonomi.
190
575531
2330
küresel ekonomimizin geleceğine.
09:49
And I quicklyhızlı bir şekilde realizedgerçekleştirilen it wasn'tdeğildi
just about energyenerji.
191
577861
2709
Bunun sadece enerjiyle alakalı
olmadığı hemen fark ettim.
09:52
It was alsoAyrıca materialsmalzemeler.
192
580570
2043
Aynı zamanda materyallerle alakalıydı.
2008'de elime değerli madenleri
çıkarmak için
09:54
In 2008, I pickedseçilmiş up a scientificilmi studyders çalışma
193
582613
2159
09:56
looking at how manyçok yearsyıl we have
194
584772
2044
kaç yılımız olduğunu anlatan
09:58
of valuabledeğerli materialsmalzemeler
to extractözüt from the groundzemin:
195
586816
2716
bir bilimsel çalışma aldım:
10:01
copperbakır, 61; tinteneke, zincçinko, 40; silvergümüş, 29.
196
589532
4389
bakır, 61; kalay, çinko, 40; gümüş, 29.
10:05
These figuresrakamlar couldn'tcould be exactkesin,
but we knewbiliyordum those materialsmalzemeler were finitesınırlı.
197
593921
4016
Bu rakamlar tam olmayabilir, fakat
biz bunların sonlu olduğunu biliyorduk.
Biz onlara bir defalık sahibiz.
10:09
We only have them oncebir Zamanlar.
198
597937
1737
Ve maalesef bu materyalleri
kullanma hızımız süratle,
10:11
And yethenüz, our speedhız that we'vebiz ettik used
these materialsmalzemeler has increasedartmış rapidlyhızla,
199
599674
3534
10:15
exponentiallykatlanarak.
200
603208
1742
katlanarak arttı.
Dünyadaki daha fazla insan ve
nesneyle gerçekten gördük ki
10:16
With more people in the worldDünya
with more stuffşey,
201
604950
2856
10:19
we'vebiz ettik effectivelyetkili bir şekilde seengörüldü
100 yearsyıl of pricefiyat declinesdüşüşler
202
607806
2774
bu temel emtialardaki
100 yılın fiyat düşüşü
10:22
in those basictemel commoditiesHediyelik eşyalar
erasedsildim in just 10 yearsyıl.
203
610580
2845
sadece 10 yılda bitti.
10:25
And this affectsetkiler all of us.
204
613425
1787
Ve bu hepimizi etkiliyor.
10:27
It's broughtgetirdi hugeKocaman volatilityuçuculuk in pricesfiyatları,
205
615212
2020
Bu fiyatları uçurdu,
10:29
so much so that in 2011,
206
617232
2849
öyle ki 2011’de,
10:32
your averageortalama EuropeanAvrupa cararaba manufacturerüretici firma
207
620081
2538
ortalama bir Avrupalı araç üreticisi
10:34
saw a rawçiğ materialmalzeme pricefiyat increaseartırmak
208
622619
2554
tamamen kontrollerinin
dışındaki bir şeyden dolayı
10:37
of 500 millionmilyon EurosEuro,
209
625173
2206
faaliyet kârlarının yarısını
silip süpüreren
10:39
wipingsilme away halfyarım theironların operatingişletme profitskar
210
627379
2322
500 milyon Avroluk
10:41
throughvasitasiyla something they have
absolutelykesinlikle no controlkontrol over.
211
629701
3559
bir ham madde fiyat artışı gördü.
10:45
And the more I learnedbilgili, the more
I startedbaşladı to changedeğişiklik my ownkendi life.
212
633260
3130
Daha fazla öğrendikçe hayatımı
daha fazla değiştirmeye başladım.
Daha az seyahat etmeye, daha az şey
yapmaya ve kullanmaya başladım.
10:48
I startedbaşladı travelingseyahat lessaz,
doing lessaz, usingkullanma lessaz.
213
636560
2289
10:50
It feltkeçe like actuallyaslında doing lessaz
was what we had to do.
214
638849
3541
Daha az şey yapmayı yapmak zorunda
olduğumuz bir şeymiş gibi hissettim.
10:54
But it satoturdu uneasyhuzursuz with me.
215
642390
2350
Fakat bu beni rahatsız etti.
Doğru olmadığı hissi uyardı.
10:56
It didn't feel right.
216
644740
1122
10:57
It feltkeçe like we were
buyingalış ourselveskendimizi time.
217
645862
2496
Zamana oynadığımızı hissettim.
11:00
We were ekingeking things out a bitbit longeruzun.
218
648358
1892
Resmen top çeviriyorduk.
11:02
Even if everybodyherkes changeddeğişmiş,
it wouldn'tolmaz solveçözmek the problemsorun.
219
650250
3227
Herkes değişse bile,
bu problemi çözmeyecektir.
11:05
It wouldn'tolmaz fixdüzeltmek the systemsistem.
220
653477
2044
Sistemi tamir etmeyecektir.
11:07
It was vitalhayati in the transitiongeçiş,
but what fascinatedbüyülenmiş me was,
221
655521
3041
Bu, geçiş aşamasında önemliydi,
fakat beni asıl meraklandıran şey

11:10
in the transitiongeçiş to what?
What could actuallyaslında work?
222
658562
4389
neye geçildiğiydi.
Aslında ne işe yarabilirdi?
11:14
It struckvurdu me that the systemsistem itselfkendisi,
the frameworkiskelet withiniçinde whichhangi we livecanlı,
223
662951
4295
Beni asıl vuran çerçevesi
içinde yaşadığımız
11:19
is fundamentallyesasen flawedkusurlu,
224
667246
2299
temeli çatlamış sistemin kendisiydi.
11:21
and I realizedgerçekleştirilen ultimatelyen sonunda
225
669545
3259
Ve sonunda anladım ki,
11:24
that our operatingişletme systemsistem,
the way our economyekonomi functionsfonksiyonlar,
226
672804
3033
işletme sistemimiz,
ekonomimizin işleme biçimi,
11:27
the way our economy'sekonominin been builtinşa edilmiş,
is a systemsistem in itselfkendisi.
227
675837
3483
ekonomimizin kuruluş biçimi
kendi içinde bir sistemdir.
11:31
At seadeniz, I had to understandanlama
complexkarmaşık systemssistemler.
228
679320
2902
Denizdeyken karmaşık sistemleri
anlamak zorunda kalmıştım.
11:34
I had to take multipleçoklu inputsgirişler,
229
682222
1878
Birden fazla girdiyi almak,
11:36
I had to processsüreç them,
230
684100
1512
onları işlemek
11:37
and I had to understandanlama the systemsistem to winkazanmak.
231
685612
2888
ve kazanmak için sistemi
anlamak zorundaydım.
Onu anlamlandırmalıydım.
11:40
I had to make senseduyu of it.
232
688500
1733
11:42
And as I lookedbaktı at our globalglobal economyekonomi,
I realizedgerçekleştirilen it too is that systemsistem,
233
690233
4063
Küresel ekonomimize baktığımda
fark ettim ki o da bir sistem,
11:46
but it's a systemsistem that effectivelyetkili bir şekilde
can't runkoş in the long termterim.
234
694296
4412
fakat uzun vadede etkili bir şekilde
sürdürülebilir olmayan bir sistem.
11:50
And I realizedgerçekleştirilen we'vebiz ettik been perfectingMükemmelleştirici
what's effectivelyetkili bir şekilde a lineardoğrusal economyekonomi
235
698708
3761
Ve fark ettim ki 150 yıldır
doğrusal ekonomiyi
11:54
for 150 yearsyıl,
236
702469
1870
geliştirmeye çalışıyoruz.
11:56
where we take a materialmalzeme
out of the groundzemin,
237
704339
2031
Bir materyali yerin
altından çıkardığımızda
11:58
we make something out of it,
and then ultimatelyen sonunda
238
706370
2508
ondan bir şey yapıyoruz
ve en sonunda
12:00
that productürün getsalır thrownatılmış away,
and yes, we do recyclegeri dönüşüm some of it,
239
708878
3274
bu ürün atılıyor, evet,
bazısını geri dönüştürüyoruz,
12:04
but more an attemptgirişim to get out
what we can at the endson,
240
712152
2995
başta öyle planlandığı için değil,
12:07
not by designdizayn.
241
715147
2206
başka çare olmadığı için.
12:09
It's an economyekonomi that fundamentallyesasen
can't runkoş in the long termterim,
242
717353
3204
Bu öyle bir ekonomi ki aslında
uzun vadede sürdürülemez
12:12
and if we know that we
have finitesınırlı materialsmalzemeler,
243
720557
3033
ve sonlu materyellerimizin
olduğunu da biliyorsak,
12:15
why would we buildinşa etmek an economyekonomi
that would effectivelyetkili bir şekilde use things up,
244
723590
3329
peki o zaman neden
nesneleri tüketen
12:18
that would createyaratmak wasteatık?
245
726919
1858
ve çöp üreten bir
ekonomi kuralım ki?
12:20
Life itselfkendisi has existedvar
for billionsmilyarlarca of yearsyıl
246
728777
2925
Hayat milyarlarca yıl önce oluştu
12:23
and has continuallysürekli olarak adapteduyarlanmış
to use materialsmalzemeler effectivelyetkili bir şekilde.
247
731702
3622
ve sürekli materyalleri etkin bir şekilde
kullanmaya adapte oldu.
12:27
It's a complexkarmaşık systemsistem,
but withiniçinde it, there is no wasteatık.
248
735324
3321
Çok karmaşık bir sistem ama
içinde bir tane bile çöp yok.
12:30
Everything is metabolizedmetabolize.
249
738645
2229
Her şey metabolize ediliyor.
12:33
It's not a lineardoğrusal economyekonomi
at all, but circulardairesel.
250
741244
3539
Bu kesinlikle doğrusal bir ekonomi değil,
fakat döngüsel.
12:37
And I feltkeçe like the childçocuk in the gardenBahçe.
251
745934
2997
Ve ben bahçedeki o çocuk gibi hissettim.
12:40
For the first time on this newyeni journeyseyahat,
I could see exactlykesinlikle where we were headedbaşlı.
252
748931
4667
Bu yeni maceramda ilk kez, nereye
yöneldiğimizi tam olarak görebiliyordum.
12:45
If we could buildinşa etmek an economyekonomi that would
use things ratherdaha doğrusu than use them up,
253
753598
3784
Nesneleri tüketmekten ziyade
kullanan bir ekonomi kurabilsek,
12:49
we could buildinşa etmek a futuregelecek that really
could work in the long termterim.
254
757382
3228
gerçekten uzun vadede işleyecek
bir gelecek inşa edebiliriz.
12:52
I was excitedheyecanlı.
255
760610
1904
Heyecanlanmıştım.
12:54
This was something to work towardskarşı.
256
762514
2159
Bu çözüm üretecek bir şeydi.
12:56
We knewbiliyordum exactlykesinlikle where we were headedbaşlı.
We just had to work out how to get there,
257
764673
3777
Nereye doğru gittiğimizi tam
olarak biliyorduk. Oraya ulaşmak için
13:00
and it was exactlykesinlikle with this in mindus
258
768450
1930
çok çalışmak zorunda kaldık.
Bu duygu ve düşüncelerle
13:02
that we createdoluşturulan the EllenEllen MacArthurMacArthur
FoundationVakfı in SeptemberEylül 2010.
259
770380
3715
2010 yılı Eylül ayında Ellen MacArthur
Vakfı'nı kurduk.
13:07
ManyBirçok schoolsokullar of thought fedfederasyon our thinkingdüşünme
and pointedişaretlendi to this modelmodel:
260
775485
3863
Bir çok düşünce okulu düşüncemizi besledi
ve bizi bu modele yönlendirdi:
13:11
industrialSanayi symbiosisSymbiosis, performanceperformans economyekonomi,
sharingpaylaşım economyekonomi, biomimicrybiyomimikri,
261
779348
4620
Sanayisel ortak yaşam, performans
ekonomisi, paylaşım ekonomisi, biyomimikri
13:15
and of coursekurs, cradle-to-cradlebeşik beşik designdizayn.
262
783968
2756
ve elbette, “beşikten beşiğe
tasarım” anlayışı.
13:18
MaterialsMalzemeleri would be definedtanımlanmış
as eitherya technicalteknik or biologicalbiyolojik,
263
786894
3685
Materyaller ya teknik ya da
biyolojik olarak tarif edilecek.
13:22
wasteatık would be designedtasarlanmış out entirelyBaştan sona,
264
790579
3021
Çöp tamamen düzenlenecek
13:25
and we would have a systemsistem
that could functionfonksiyon
265
793600
2512
ve biz uzun vadede işleyecek
13:28
absolutelykesinlikle in the long termterim.
266
796112
2182
bir sisteme sahip olacaktık.
13:30
So what could this economyekonomi look like?
267
798294
2067
Peki bu ekonomi neye benzetilebilir?
13:33
Maybe we wouldn'tolmaz buysatın almak lightışık fittingsbağlantı parçaları,
but we'devlenmek payödeme for the servicehizmet of lightışık,
268
801151
3938
Belki aydınlatma cihazlarını
satın almazdık, fakat elektrik
13:37
and the manufacturersüreticileri
would recoverkurtarmak the materialsmalzemeler
269
805089
2443
hizmeti için para öderdik,
üreticiler materyalleri tamir eder
13:39
and changedeğişiklik the lightışık fittingsbağlantı parçaları
when we had more efficientverimli productsÜrünler.
270
807532
3161
ve daha iyi ürünler olduğunda
cihazları değiştirirlerdi.
13:42
What if packagingpaketleme was so nontoxicnontoxic
it could dissolveeritmek in waterSu
271
810693
3297
Ya ambalajlar toksik olmasa
ve suda çözülebilse
13:45
and we could ultimatelyen sonunda drinkiçki it?
It would never becomeolmak wasteatık.
272
813990
3112
ve biz onu içebilsek ve
hiç çöp olmasa?
13:49
What if enginesmotorlar were re-manufacturableyeniden manufacturable,
273
817102
2113
Ya motorlar tekrar üretilebilir olsa
13:51
and we could recoverkurtarmak
the componentbileşen materialsmalzemeler
274
819215
2275
ve biz bileşen malzemeleri
tamir edebilsek
13:53
and significantlyanlamlı reduceazaltmak energyenerji demandtalep.
275
821490
2230
ve enerji talebini önemli
bir oranda azaltabilsek?
13:55
What if we could recoverkurtarmak componentsbileşenler
from circuitdevre boardspanoları, reutilizereutilize them,
276
823720
3440
Ya devre kartlarının bileşen
malzemeleri tamir edebilsek,
13:59
and then fundamentallyesasen recoverkurtarmak
the materialsmalzemeler withiniçinde them
277
827160
2663
ikinci bir aşama yoluyla
içindeki materyalleri
14:01
throughvasitasiyla a secondikinci stageevre?
278
829823
1402
tamamıyla tamir edebilsek?
14:03
What if we could collecttoplamak
foodGıda wasteatık, humaninsan wasteatık?
279
831225
2292
Ya yiyecek ve insan
artıklarını toplayabilsek?
14:05
What if we could turndönüş that
into fertilizergübre, heatsıcaklık, energyenerji,
280
833517
3181
Ya onlardan gübre, ısı, enerji,
14:08
ultimatelyen sonunda reconnectingyeniden bağlanma nutrientsbesinler systemssistemler
281
836698
2996
nihayetinde besleyici sistemleri
tekrar birbirine bağlasak
14:11
and rebuildingYeniden oluşturma naturaldoğal capitalBaşkent?
282
839694
3111
ve doğal sermayeyi tekrar kursak?
14:14
And carsarabalar -- what we want
is to movehareket around.
283
842805
2902
Ve arabalar -- istediğimiz şey
bir yerlere gitmek.
14:17
We don't need to ownkendi
the materialsmalzemeler withiniçinde them.
284
845707
2643
İçindeki materyallere
sahip olmamız gerekmiyor.
14:20
Could carsarabalar becomeolmak a servicehizmet
285
848350
1639
Arabalar bir hizmet olabilir
14:21
and providesağlamak us with
mobilityhareketlilik in the futuregelecek?
286
849989
2554
ve gelecekte bize hareketlilik
sağlayabilir mi?
14:25
All of this soundssesleri amazingşaşırtıcı, but these
aren'tdeğil just ideasfikirler, they're realgerçek todaybugün,
287
853033
4197
Bunlar kulağa çok hoş geliyor, fakat
bunlar sadece fikir değil, artık gerçek
14:29
and these lieYalan at the forefrontön planda
of the circulardairesel economyekonomi.
288
857230
2720
ve bunlar döngüsel ekonominin
başında yer alıyor.
14:31
What liesyalanlar before us is to expandgenişletmek them
and scaleölçek them up.
289
859950
4504
Bizim önümüzde olan şey
bunları genişletmek ve büyütmek.
14:36
So how would you shiftvardiya
from lineardoğrusal to circulardairesel?
290
864454
2975
Peki doğrusaldan döngüsele
nasıl geçiş yapardınız?
14:39
Well, the teamtakım and I at the foundationvakıf
thought you mightbelki want to work
291
867899
3296
Takımım ve ben vakıfta düşündük ki
siz dünyanın en iyi üniversiteleriyle
14:43
with the topüst universitiesüniversiteler in the worldDünya,
292
871195
1874
dünyadaki öncü işletmelerle,
14:45
with leadingönemli businessesişletmeler withiniçinde the worldDünya,
293
873069
2020
dünyada bir çok kişinin
katıldığı platformlarla
14:47
with the biggesten büyük conveningtoplanması
platformsplatformlar in the worldDünya,
294
875089
2348
ve hükümetlerle çalışmak istersiniz.
14:49
and with governmentshükümetler.
295
877437
1002
14:50
We thought you mightbelki want
to work with the besten iyi analystsAnalistler
296
878439
2620
Düşündük ki, en iyi analistlerle çalışıp
onlara şunu sormak istersiniz:
14:53
and asksormak them the questionsoru,
297
881059
1254
"Döngüsel ekonomi büyümeyi
kaynak kısıtlılığından ayrıştırabilir mi?
14:54
"Can the circulardairesel economyekonomi decoupledecouple
growthbüyüme from resourcekaynak constraintskısıtlamaları?
298
882313
3201
14:57
Is the circulardairesel economyekonomi ableyapabilmek
to rebuildyeniden inşa etmek naturaldoğal capitalBaşkent?
299
885514
3622
Döngüsel ekonomi doğal
sermayeyi yeniden kurabilir mi?
15:01
Could the circulardairesel economyekonomi
replacedeğiştirmek currentşimdiki chemicalkimyasal fertilizergübre use?"
300
889136
3645
Döngüsel ekonomi mevcut kimyasal
gübre kullanımının yerini alabilir mi?"
15:04
Yes was the answerCevap to the decouplingayırımı,
301
892781
2346
Ayrıştırabilmeye olan cevap evetti,
15:07
but alsoAyrıca yes, we could replacedeğiştirmek
currentşimdiki fertilizergübre use
302
895127
3018
mevcut kimyasal gübre kullanımının
değiştirilmesine de evetti,
15:10
by a staggeringşaşırtıcı 2.7 timeszamanlar.
303
898145
3785
çarpıcı bir şekilde 2.7 kat fazla.
Fakat bana döngüsel ekonomi hakkında
en çok ilham veren şey
15:14
But what inspiredyaratıcı me mostçoğu
about the circulardairesel economyekonomi
304
902690
2560
15:17
was its abilitykabiliyet to inspireilham vermek younggenç people.
305
905250
2989
gençlere ilham verme yeteneğiydi.
15:20
When younggenç people see the economyekonomi
throughvasitasiyla a circulardairesel lenslens,
306
908779
3135
Gençler ekonomiyi dairesel
bir lensle görürlerse,
15:23
they see brandmarka newyeni opportunitiesfırsatlar
on exactlykesinlikle the sameaynı horizonufuk.
307
911914
4536
tamamen aynı ufukta
yepyeni fırsatları görürler.
15:28
They can use theironların creativityyaratıcılık
and knowledgebilgi
308
916488
2605
Onlar sistemin tümünü
yeniden kurmak için
15:31
to rebuildyeniden inşa etmek the entiretüm systemsistem,
309
919093
2387
yaratıcılık ve bilgilerini
kullanabilirler
15:33
and it's there for the takingalma right now,
310
921480
2113
ve işte orada şu an
sizin almanızı bekliyor,
15:35
and the fasterDaha hızlı we do this, the better.
311
923593
2456
ve bunu ne kadar hızlı yaparsak
o kadar iyi.
15:38
So could we achievebaşarmak this
in theironların lifetimesyaşam süreleri?
312
926049
3070
Buna ulaşmaya onların ömrü yeter mi?
15:41
Is it actuallyaslında possiblemümkün?
313
929119
2136
Bu gerçekten mümkün mü?
Ben inanıyorum ki evet.
15:43
I believe yes.
314
931255
1510
15:45
When you look at the lifetimeömür of
my great-grandfatherbüyük büyükbaba, anything'sHer şey possiblemümkün.
315
933105
3839
Büyük büyükbabamın hayatına
bakarsanız, her şey mümkün.
15:49
When he was borndoğmuş, there were only
25 carsarabalar in the worldDünya;
316
937574
3736
O doğduğunda dünyada
sadece 25 tane araba vardı;
15:53
they had only just been inventedicat edildi.
317
941310
2430
daha yeni icat edilmişlerdi.
O 14 yaşındayken, tarihte ilk kez uçtuk.
15:55
When he was 14, we flewuçtu
for the first time in historytarih.
318
943740
3931
15:59
Now there are 100,000 charterCharter flightsuçuşlar
319
947671
2489
Şimdiyse her gün 100 bin adet
16:02
everyher singletek day.
320
950160
1946
çarter uçuşu yapılıyor.
16:04
When he was 45, we builtinşa edilmiş
the first computerbilgisayar.
321
952106
3994
O 45 yaşındayken, ilk bilgisayarı yaptık.
16:08
ManyBirçok said it wouldn'tolmaz catchyakalamak on,
but it did, and just 20 yearsyıl latersonra
322
956100
3157
Çokları “Tutmaz bu.” dediler, fakat tuttu,
sadece 20 yıl sonra onu bir
mikroçipe dönüştürdük
16:11
we turneddönük it into a microchipmikroçip
323
959257
2021
ki bugün bu salonda binlercesi var.
16:13
of whichhangi there will be thousandsbinlerce
in this roomoda here todaybugün.
324
961278
4202
16:17
TenOn yearsyıl before he diedvefat etti,
we builtinşa edilmiş the first mobileseyyar phonetelefon.
325
965480
2879
O ölmeden 10 yıl önce ilk
taşınabilir telefonunu yaptık.
16:20
It wasn'tdeğildi that mobileseyyar, to be fairadil,
326
968359
1974
Açıkçası çok da taşınabilir değildi,
16:22
but now it really is,
327
970333
1974
fakat şimdi gerçekten de öyle.
16:24
and as my great-grandfatherbüyük büyükbaba
left this EarthDünya, the InternetInternet arrivedgeldi.
328
972307
3970
Büyük büyükbabam dünyadan
göçtüğünde, internet geldi.
16:28
Now we can do anything,
329
976277
2113
Şimdi her şeyi yapabiliriz,
16:30
but more importantlyönemlisi,
330
978390
1280
fakat daha da önemlisi,
16:31
now we have a planplan.
331
979670
2315
şimdi bizim bir planımız var.
Teşekkür ederim.

16:33
Thank you.
332
981985
2005
(Alkışlar)
16:36
(ApplauseAlkış)
333
984640
8641
Translated by Hüseyin Özkay
Reviewed by Ramazan Şen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Dame Ellen MacArthur - Circular economy advocate
After setting a record for sailing around the world, Dame Ellen MacArthur has turned her attention toward creating a more "circular" economy -- where resources and power recirculate and regenerate.

Why you should listen

It's a tradition among British citizens: If you circumnavigate the globe by sail, you'll earn royal honors. Ellen MacArthur was made a dame in 2005 after the fastest solo sail around the world. But when you sail alone around the world, things come into focus. Dame Ellen, at the top of her sailing career, had become acutely aware of the finite nature of the resources our linear economy relies on.

In 2010, she launched the Ellen MacArthur Foundation, which works with education and business to accelerate the transition to a regenerative circular economy. She also runs the Ellen MacArthur Cancer Trust, using sailing to build confidence for kids following cancer treatment.

More profile about the speaker
Dame Ellen MacArthur | Speaker | TED.com