ABOUT THE SPEAKER
Margaret Heffernan - Management thinker
The former CEO of five businesses, Margaret Heffernan explores the all-too-human thought patterns -- like conflict avoidance and selective blindness -- that lead organizations and managers astray.

Why you should listen

How do organizations think? In her book Willful Blindness, Margaret Heffernan examines why businesses and the people who run them often ignore the obvious -- with consequences as dire as the global financial crisis and Fukushima Daiichi nuclear disaster.

Heffernan began her career in television production, building a track record at the BBC before going on to run the film and television producer trade association IPPA. In the US, Heffernan became a serial entrepreneur and CEO in the wild early days of web business. She now blogs for the Huffington Post and BNET.com. Her latest book, Beyond Measure, a TED Books original, explores the small steps companies can make that lead to big changes in their culture.

More profile about the speaker
Margaret Heffernan | Speaker | TED.com
TEDxDanubia

Margaret Heffernan: The dangers of willful blindness

Margaret Heffernan: İstemli körlüğün tehlikeleri

Filmed:
1,773,982 views

Gayla Benefield sadece işini yapıyordu - kasabasına ait korkunç bir sırrı ortaya çıkarana kadar, ki bu sır kasabanın ölüm oranı ABD'deki herhangi bir yerde 80 kat daha fazla olmasıydı. Ama bu konuda insanlarla konuşmaya çalıştığında, daha da şok edici bir gerçekle karşılaştı: İnsanlar bilmek istemiyorlardı. Bir parça tarih dersi, bir parça eylem çağrısı olan bu konuşmada, Margaret Heffernan istemli körlüğün tehlikesini ortaya koyuyor ve sesini duyurmaya gönüllü Benefield gibi sıradan insanlara şükrediyor.
- Management thinker
The former CEO of five businesses, Margaret Heffernan explores the all-too-human thought patterns -- like conflict avoidance and selective blindness -- that lead organizations and managers astray. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
In the northwestKuzey Batı cornerköşe of the UnitedAmerika StatesBirleşik,
0
1268
3585
Birleşik Devletler'in kuzeybatı köşesinde
00:16
right up nearyakın the CanadianKanada bordersınır,
1
4853
2874
Kanada sınırının hemen yanında,
00:19
there's a little townkasaba calleddenilen LibbyLibby, MontanaMontana,
2
7727
3826
Libby, Montana adında küçük bir kasaba var
00:23
and it's surroundedçevrili by pineçam treesağaçlar and lakesGöller
3
11553
4485
ve dört bir tarafı çam ağaçları, göller,
00:28
and just amazingşaşırtıcı wildlifeyaban hayatı
4
16038
4723
muhteşem yaban hayatı
00:32
and these enormousmuazzam treesağaçlar that screamçığlık up into the skygökyüzü.
5
20761
5338
ve göğe doğru yükselen kocaman ağaçlar ile kaplıdır.
00:38
And in there is a little townkasaba calleddenilen LibbyLibby,
6
26099
3519
Ve daha önce ziyaret ettiğim, biraz yalnız
00:41
whichhangi I visitedziyaret, whichhangi feelshissediyor kindtür of lonelyyalnız,
7
29618
4345
ve biraz soyutlanmış hisseden
00:45
a little isolatedyalıtılmış.
8
33963
2397
Libby adında küçük bir kasaba var.
00:48
And in LibbyLibby, MontanaMontana, there's a ratherdaha doğrusu unusualolağandışı womankadın
9
36360
3652
Ve Libby, Montana'da, Gayla Benefield adında
00:52
namedadlı GaylaGayla BenefieldBenefield.
10
40012
2027
oldukça sıradışı bir kadın var.
00:54
She always feltkeçe a little bitbit of an outsideryabancı,
11
42039
2363
Rus kökenli bir kadın olarak,
00:56
althougholmasına rağmen she's been there almostneredeyse all her life,
12
44402
2564
neredeyse hayatı boyunca orada yaşamış
00:58
a womankadın of RussianRusça extractionayıklama.
13
46966
2448
olmasına rağmen, her zaman biraz yabancı hissetti.
01:01
She told me when she wentgitti to schoolokul,
14
49414
1633
Bana anlattığına göre, okula giderken
01:03
she was the only girlkız who ever choseseçti
15
51047
1773
mekanik çizim yapmak isteyen
01:04
to do mechanicalmekanik drawingçizim.
16
52820
3354
tek kız kendisiymiş.
01:08
LaterDaha sonra in life, she got a job going houseev to houseev
17
56174
3898
Daha sonraki hayatında, evden eve giderek
01:12
readingokuma utilityyarar metersmetre -- gasgaz metersmetre, electricityelektrik metersmetre.
18
60072
4110
çeşitli sayaçları okuyordu - gaz sayaçları, elektrik sayaçları, gibi.
01:16
And she was doing the work in the middleorta of the day,
19
64182
3000
Ve bu işi günün ortasında yapıyordu,
01:19
and one thing particularlyözellikle caughtyakalandı her noticeihbar, whichhangi was,
20
67182
3427
ve dikkatini çeken özellikle bir şey şuydu,
01:22
in the middleorta of the day she metmet a lot of menerkekler
21
70609
4106
günün ortasında evde olan, orta yaşlı, geç orta yaşlı,
01:26
who were at home, middleorta agedyaşlı, lategeç middleorta agedyaşlı,
22
74715
4390
bir sürü adamla karşılaştı, ve bunların bir çoğu
01:31
and a lot of them seemedgibiydi to be on oxygenoksijen tankstanklar.
23
79105
5443
oksijen tankına bağlıydı.
01:36
It struckvurdu her as strangegarip.
24
84548
2763
Bu ona çok tuhaf geldi.
01:39
Then, a fewaz yearsyıl latersonra, her fatherbaba diedvefat etti at the ageyaş of 59,
25
87311
3611
Sonra, bir kaç yıl geçince, babası 59 yaşında öldü,
01:42
fivebeş daysgünler before he was duenedeniyle to receiveteslim almak his pensionemeklilik.
26
90922
3930
emeklilik ikramiyesini almasına beş gün kala.
01:46
He'dO istiyorsunuz been a minermadenci.
27
94852
1088
Bir madenciydi.
01:47
She thought he mustşart just have been wornsöz konusu ürün out by the work.
28
95940
5442
İşinden dolayı yıpranmış olmalı diye düşündü.
01:53
But then a fewaz yearsyıl latersonra, her motheranne diedvefat etti,
29
101382
3732
Ancak bir kaç yıl sonra, annesi öldü,
01:57
and that seemedgibiydi strangeryabancı still,
30
105114
3017
ve bu daha da tuhaf geldi,
02:00
because her motheranne camegeldi from a long linehat of people
31
108131
2834
çünkü annesi sonsuza dek yaşıyormuş gibi görünen
02:02
who just seemedgibiydi to livecanlı foreversonsuza dek.
32
110965
3861
bir aileden geliyordu.
02:06
In factgerçek, Gayla'sGayla'nın uncleamca dayı is still alivecanlı to this day,
33
114826
3569
Aslında, Gayla'nın amcası hala yaşıyor,
02:10
and learningöğrenme how to waltzvals.
34
118395
2174
ve vals yapmayı öğreniyor.
02:12
It didn't make senseduyu that Gayla'sGayla'nın motheranne
35
120569
3435
Gayla'nın annesinin bu kadar erken yaşta
02:16
should dieölmek so younggenç.
36
124004
2454
ölmesi mantıklı gelmiyordu.
02:18
It was an anomalyanomali, and she kepttuttu puzzlingşaşırtıcı over anomaliesanomaliler.
37
126458
4244
Bu aykırı bir durumdu ve aykırı durumlar üzerinde düşünmeden edemiyordu.
02:22
And as she did, other onesolanlar camegeldi to mindus.
38
130702
2056
Ve böyle düşündükçe, diğerleri aklına geldi.
02:24
She rememberedhatırladı, for exampleörnek,
39
132758
1728
Örneğin, annesi bir bacağını kırdığında
02:26
when her motheranne had brokenkırık a legbacak and wentgitti into the hospitalhastane,
40
134486
3099
ve hastaneye gittiklerinde ve bir çok röntgen
02:29
and she had a lot of x-raysx-ışınları,
41
137585
1775
çekildiğini hatırlıyordu,
02:31
and two of them were legbacak x-raysx-ışınları, whichhangi madeyapılmış senseduyu,
42
139360
2955
iki tanesi bacaklarının röntgeniydi, bu anlamlıydı,
02:34
but sixaltı of them were chestgöğüs x-raysx-ışınları, whichhangi didn't.
43
142315
4810
ama altısı göğüs röntgeniydi, bu da anlamsızdı.
02:39
She puzzledşaşkın and puzzledşaşkın over everyher pieceparça
44
147125
2982
Hayatının her parçası ve anne babasını
02:42
of her life and her parents'Anne babamın life,
45
150107
2376
hayatlarının her parçası üzerinde
02:44
tryingçalışıyor to understandanlama what she was seeinggörme.
46
152483
4001
kafa patlattı, ne gördüğünü anlamaya çalıştı.
02:48
She thought about her townkasaba.
47
156484
1711
Yaşadığı kasaba hakkında düşündü.
02:50
The townkasaba had a vermiculitevermikülit mineMayın in it.
48
158195
2988
Kasabanın içinde bir vermikülit madeni vardı.
02:53
VermiculiteVermikülit was used for soiltoprak conditionersKlima cihazları,
49
161183
2833
Vermikülit toprak kondisyonlayıcı olarak,
02:56
to make plantsbitkiler growbüyümek fasterDaha hızlı and better.
50
164016
3280
bitkilerin daha hızlı ve iyi büyümesi için kullanılıyordu.
02:59
VermiculiteVermikülit was used to insulateizole loftsLofts,
51
167296
3058
Vermikülit çatı katlarının izolasyonu için
03:02
hugeKocaman amountsmiktarlar of it put underaltında the roofçatı
52
170354
2647
kullanılıyordu, uzun Montana kışları
03:05
to keep housesevler warmIlık, hafif sıcak duringsırasında the long MontanaMontana winterskışları.
53
173001
3851
boyunca evleri sıcak tutmak için büyük miktarlarda kullanılıyordu.
03:08
VermiculiteVermikülit was in the playgroundoyun alanı.
54
176852
2367
Vermikülit çocuk parkındaydı.
03:11
It was in the footballFutbol groundzemin.
55
179219
1396
Futbol sahasındaydı.
03:12
It was in the skatingbuz pateni rinkpisti.
56
180615
2490
Buz pateni alanındaydı.
03:15
What she didn't learnöğrenmek untila kadar she startedbaşladı workingçalışma this problemsorun
57
183105
3829
Bu sorunla ilgili çalışmaya başlayana kadar öğrenmediği ise
03:18
is vermiculitevermikülit is a very toxictoksik formform of asbestosasbest.
58
186934
7085
vermikülitin asbestosun çok toksik bir formu olduğuydu.
03:26
When she figuredanladım out the puzzlebulmaca,
59
194019
1779
Bulmacayı çözdüğünde,
03:27
she startedbaşladı tellingsöylüyorum everyoneherkes she could
60
195798
2906
neler olduğunu anlatabildiği herkese
03:30
what had happenedolmuş, what had been donetamam to her parentsebeveyn
61
198704
2667
anlatmaya çalıştı, bunun anne ve babasına ne yaptığını
03:33
and to the people that she saw on oxygenoksijen tankstanklar
62
201371
3070
ve öğleden sonraları evlerinde oksijen tanklarıyla
03:36
at home in the afternoonsöğleden sonra.
63
204441
3161
gördüğü insanlara ne yaptığını.
03:39
But she was really amazedşaşırmış.
64
207602
1401
Ama hayret içindeydi.
03:41
She thought, when everybodyherkes knowsbilir, they'llacaklar want to do something,
65
209003
2453
Herkes bildiğinde, bir şey yapmak isteyeceklerini düşünmüştü,
03:43
but actuallyaslında nobodykimse wanted to know.
66
211456
2841
ama aslında kimse bilmek istemiyordu.
03:46
In factgerçek, she becameoldu so annoyingCan sıkıcı
67
214297
2115
Aslında, komşularına, arkadaşlarına,
03:48
as she kepttuttu insistingısrar eden on tellingsöylüyorum this storyÖykü
68
216412
2437
topluluktaki diğer insanlara bu hikayeyi
03:50
to her neighborsKomşular, to her friendsarkadaşlar, to other people in the communitytoplum,
69
218849
3128
anlatma konusunda ısrarlı davranınca sinir bozucu olmaya başladı,
03:53
that eventuallysonunda a bunchDemet of them got togetherbirlikte
70
221977
1916
bunun sonucunda bir kaç tanesi bir araya gelerek
03:55
and they madeyapılmış a bumpertampon stickeretiket,
71
223893
1799
bir araba çıkartması yaptılar,
03:57
whichhangi they proudlygururla displayedgörüntülenen on theironların carsarabalar, whichhangi said,
72
225692
3268
bunun arabalarına gururla yapıştırdılar, şöyle yazıyordu,
04:00
"Yes, I'm from LibbyLibby, MontanaMontana,
73
228960
2146
'Evet, Libby, Montana'danım,
04:03
and no, I don't have asbestosisasbest."
74
231106
5540
ve hayır, asbestozis değilim.'
04:08
But GaylaGayla didn't stop. She kepttuttu doing researchAraştırma.
75
236646
3380
Ama Gayla durmadı. Araştırma yapmaya devam etti.
04:12
The adventAdvent of the InternetInternet definitelykesinlikle helpedyardım etti her.
76
240026
3191
Internetin gelişmesi kesinlikle ona yardımcı oldu.
04:15
She talkedkonuştuk to anybodykimse she could.
77
243217
2020
Konuşabildiği herkesle konuştu.
04:17
She arguedsavundu and arguedsavundu, and finallyen sonunda she struckvurdu luckyşanslı
78
245237
3275
Tartıştı ve tartıştı ve neticede şans kapıyı çaldı,
04:20
when a researcheraraştırmacı camegeldi throughvasitasiyla townkasaba
79
248512
2200
bir araştırmacı bölgedeki madenlerin
04:22
studyingders çalışıyor the historytarih of minesmayınlar in the areaalan,
80
250712
2434
tarihi hakkında araştıma yapmak için
04:25
and she told him her storyÖykü, and at first, of coursekurs,
81
253146
3142
kasabaya geldiğinde ona hikayesini anlattı ve en başında,
04:28
like everyoneherkes, he didn't believe her,
82
256288
2271
elbette, herkes gibi, ona inanmadı,
04:30
but he wentgitti back to SeattleSeattle and he did his ownkendi researchAraştırma
83
258559
2317
ama Seattle'a döndü ve kendi araştırmasını yaptı
04:32
and he realizedgerçekleştirilen that she was right.
84
260876
4486
ve haklı olduğunu anladı.
04:37
So now she had an allyMüttefik.
85
265362
4062
Böylece artık bir müttefiği vardı.
04:41
NeverthelessYine de, people still didn't want to know.
86
269424
2590
Yine de, insanlar hala bilmek istemiyorlardı.
04:44
They said things like, "Well, if it were really dangeroustehlikeli,
87
272014
3724
'Peki, eğer gerçekten tehlikeli olsaydı,
04:47
someonebirisi would have told us."
88
275738
3033
birileri bize söylerdi' gibi şeyler söylüyorlardı.
04:50
"If that's really why everyoneherkes was dyingölen,
89
278771
3022
'Eğer gerçekten herkes bu yüzden ölüyorsa,
04:53
the doctorsdoktorlar would have told us."
90
281793
4576
doktorlar bunu bize söylerdi.'
04:58
Some of the guys used to very heavyağır jobsMeslekler said,
91
286369
3376
Çok ağır işlerde çalışanlardan bazıları
05:01
"I don't want to be a victimkurban.
92
289745
1811
'Bir kurban olmak istemiyorum.
05:03
I can't possiblybelki be a victimkurban, and anywayneyse,
93
291556
2018
Kesinlikle bir kurban olamam, ve zaten,
05:05
everyher industrysanayi has its accidentskazalar."
94
293574
6933
her endüstrinin kazaları olur.' diyorlardı.
05:12
But still GaylaGayla wentgitti on, and finallyen sonunda she succeededbaşarılı
95
300507
3806
Ama Gayla yine de devam etti, ve sonunda federal bir
05:16
in gettingalma a federalfederal agencyAjans to come to townkasaba
96
304313
2612
devlet dairesini kasabaya getirmeyi ve
05:18
and to screenekran the inhabitantssakinleri of the townkasaba --
97
306925
4288
kasabada yaşayanları taratmayı başardı --
05:23
15,000 people -- and what they discoveredkeşfedilen
98
311213
4728
15 bin insan -- ve buldukları şey şuydu;
05:27
was that the townkasaba had a mortalityölüm oranı rateoran
99
315941
3419
kasabanın ölüm oranı, ABD'deki
05:31
80 timeszamanlar higherdaha yüksek than anywhereherhangi bir yer in the UnitedAmerika StatesBirleşik.
100
319360
6058
herhangi bir yerden 80 kat daha fazlaydı.
05:37
That was in 2002, and even at that momentan,
101
325418
4016
Bu 2002'deydi, ve bu anda bile,
05:41
no one raisedkalkık theironların handel to say, "GaylaGayla,
102
329434
3690
kimse elini kaldırıp, 'Gayla, torunlarının
05:45
look in the playgroundoyun alanı where your grandchildrentorunlar are playingoynama.
103
333124
4315
oynadıkları oyun parkına baksana, vermikülitler
05:49
It's linedastarlı with vermiculitevermikülit."
104
337439
4704
çevrilmiş.' demiyordu.
05:54
This wasn'tdeğildi ignorancecehalet.
105
342143
3067
Bu cehalet değildi.
05:57
It was willfulkasıtlı blindnesskörlük.
106
345210
2769
Bu istemli körlüktü.
05:59
WillfulKasıtlı blindnesskörlük is a legalyasal conceptkavram whichhangi meansanlamına geliyor,
107
347979
3479
İstemli körlük hukuki bir terim, eğer bilebileceğin
06:03
if there's informationbilgi that you could know and you should know
108
351458
2934
ya da bilmen gereken bir bilgi varsa ama sen bir şekilde
06:06
but you somehowbir şekilde manageyönetmek not to know,
109
354392
3470
bilmemeyi başarıyorsan, kanun
06:09
the lawhukuk deemsgördüğü that you're willfullykasten blindkör.
110
357862
2746
senin istemli bir şekilde kör olduğuna hükmediyor.
06:12
You have chosenseçilmiş not to know.
111
360608
3775
Bilmemeyi seçmiş oluyorsun.
06:16
There's a lot of willfulkasıtlı blindnesskörlük around these daysgünler.
112
364383
4399
Şu günlerde bir çok istemli körlük var.
06:20
You can see willfulkasıtlı blindnesskörlük in banksbankalar,
113
368782
2851
İstemli körlüğü bankalarda,
06:23
when thousandsbinlerce of people soldsatıldı mortgagesipotek to people
114
371633
3057
binlerce insan onları ödeyemeyecek insanlara
06:26
who couldn'tcould affordparası yetmek them.
115
374690
1708
ev kredisi verdiğinde görebilirsiniz.
06:28
You could see them in banksbankalar
116
376398
1658
Onları bankalarda kredi oranları
06:30
when interestfaiz ratesoranları were manipulatedmanipüle
117
378056
2164
manipüle edildiğinde ve orada olan
06:32
and everyoneherkes around knewbiliyordum what was going on,
118
380220
2412
herkesin neler olduğunu bildiğinde
06:34
but everyoneherkes studiouslystudiously ignoredihmal it.
119
382632
3174
ama herkes titizlikle görmezden geldiğinde görebilirsiniz.
06:37
You can see willfulkasıtlı blindnesskörlük in the CatholicKatolik ChurchKilise,
120
385806
3424
İstemli körlüğü Katolik Kilisesinde görebilirsiniz,
06:41
where decadeson yıllar of childçocuk abusetaciz wentgitti ignoredihmal.
121
389230
4621
on yıllarca çocuk istismarına göz yumulur.
06:45
You could see willfulkasıtlı blindnesskörlük
122
393851
2295
İstemli körlüğü Irak Savaşı
06:48
in the run-upRun-up to the IraqIrak WarSavaş.
123
396146
4511
tırmandığında görebilirsiniz.
06:52
WillfulKasıtlı blindnesskörlük existsvar on epicepik scalesterazi like those,
124
400657
3639
İstemli körlük bunun gibi epik ölçeklerde olabilir,
06:56
and it alsoAyrıca existsvar on very smallküçük scalesterazi,
125
404296
2895
ve aynı zamanda çok küçük ölçeklerde olabilir,
06:59
in people'sinsanların familiesaileleri, in people'sinsanların homesevler and communitiestopluluklar,
126
407191
3928
insanların ailelerinde, evlerinde ve topluluklarda,
07:03
and particularlyözellikle in organizationsorganizasyonlar and institutionskurumlar.
127
411119
5478
ve özellikle organizasyonlar ve kurumlarda.
07:08
CompaniesŞirketler that have been studiedokudu for willfulkasıtlı blindnesskörlük
128
416597
4242
İstemli körlükle ilgili çalışılan şirketlerde
07:12
can be askeddiye sordu questionssorular like,
129
420839
2283
şuna benzer sorular sorulabilir,
07:15
"Are there issuessorunlar at work
130
423122
2826
'İş yerinde insanların
07:17
that people are afraidkorkmuş to raiseyükseltmek?"
131
425948
3430
konusunu açmaktan korktuğu konular var mı?
07:21
And when academicsakademisyenler have donetamam studiesçalışmalar like this
132
429378
2192
Ve akademisyenler ABD'deki şirketlerde
07:23
of corporationsşirketler in the UnitedAmerika StatesBirleşik,
133
431570
2320
bu tarz çalışmalar yaptıklarında dahi
07:25
what they find is 85 percentyüzde of people say yes.
134
433890
5248
insanların yüzde 85'inin evet dediğini bulmuşlar.
07:31
Eighty-fiveSeksen beş percentyüzde of people know there's a problemsorun,
135
439138
3008
İnsanların yüzden seksen beşi bir sorun olduğunu biliyor,
07:34
but they won'talışkanlık say anything.
136
442146
2075
ama hiçbir şey söylemiyor.
07:36
And when I duplicatedçoğaltılamaz the researchAraştırma in EuropeEurope,
137
444221
3387
Ve bu çalışmayı Avrupa'da uyguladığımda,
07:39
askingsormak all the sameaynı questionssorular,
138
447608
2662
aynı soruları sorduğumda,
07:42
I foundbulunan exactlykesinlikle the sameaynı numbernumara.
139
450270
3090
tam olarak aynı sayıya ulaştım.
07:45
Eighty-fiveSeksen beş percentyüzde. That's a lot of silenceSessizlik.
140
453360
4051
Yüzde seksen beş. Bu çok fazla sessizlik demek.
07:49
It's a lot of blindnesskörlük.
141
457411
2082
Çok fazla körlük.
07:51
And what's really interestingilginç is that when I go to companiesşirketler in Switzerlandİsviçre,
142
459493
3446
Ve gerçekten ilginç olan, İsviçre'de şirketlere gittiğimde
07:54
they tell me, "This is a uniquelybenzersiz Swissİsviçre problemsorun."
143
462939
3616
'Bu sadece İsviçre'ye özgü bir sorun.' diyorlardı.
07:58
And when I go to GermanyAlmanya, they say, "Oh yes, this is the GermanAlmanca diseasehastalık."
144
466555
4200
Ve Almanya'ya gittiğimde, 'Ah evet, bu Alman hastalığı.' diyorlardı.
08:02
And when I go to companiesşirketler in Englandİngiltere, they say,
145
470755
2272
Ve İnglitere'deki şirketlere gittiğimde, 'Ah evet, İngilizler
08:05
"Oh, yeah, the Britishİngiliz are really badkötü at this."
146
473027
3777
bu işte gerçekten kötüler.' diyorlardı.
08:08
And the truthhakikat is, this is a humaninsan problemsorun.
147
476804
4670
Ve gerçek şu ki, bu bir insan sorunu.
08:13
We're all, underaltında certainbelli circumstanceskoşullar, willfullykasten blindkör.
148
481474
6365
Hepimiz, belli koşullar altında, istemli olarak körüzdür.
08:19
What the researchAraştırma showsgösterileri is that some people are blindkör
149
487839
2484
Araştırmanın gösterdiği, bazılarının korkudan dolayı
08:22
out of fearkorku. They're afraidkorkmuş of retaliationmisilleme.
150
490323
3669
kör olduğu. Misillemeden korkuyorlar.
08:25
And some people are blindkör because they think, well,
151
493992
3375
Ve bazı insanlar kör çünkü, şey, bir şeyleri görmenin
08:29
seeinggörme anything is just futilebeyhude.
152
497367
2418
sadece anlamsız olduğunu düşünüyorlar.
08:31
Nothing'sHiçbir şey ever going to changedeğişiklik.
153
499785
1856
Hiçbir şey değişmeyecek.
08:33
If we make a protestprotesto, if we protestprotesto againstkarşısında the IraqIrak WarSavaş,
154
501641
2814
Eğer protesto edersek, eğer Irak Savaşını protesto edersek,
08:36
nothing changesdeğişiklikler, so why botherrahatsız?
155
504455
1770
hiçbir şey değişmez, o zaman neden uğraşasın?
08:38
Better not to see this stuffşey at all.
156
506225
4542
Bu tarz şeyleri hiç görmemek daha iyi.
08:42
And the recurrenttekrarlayan themetema that I encounterkarşılaşma all the time
157
510767
2999
Ve her zaman karşılaştığım tekrar eden tema
08:45
is people say, "Well, you know,
158
513766
2479
insanların 'Şey, biliyorsun,
08:48
the people who do see, they're whistleblowerswhistleblowers,
159
516245
3500
gören insanlar, bunlar muhbirler, ve hepimiz
08:51
and we all know what happensolur to them."
160
519745
2624
onlara ne olduğunu biliyoruz' demesidir.
08:54
So there's this profoundderin mythologymitoloji around whistleblowerswhistleblowers
161
522369
4049
Yani muhbirler etrafında bu derin mitoloji vardır,
08:58
whichhangi saysdiyor, first of all, they're all crazyçılgın.
162
526418
4313
her şeyden önce, onların çılgın olduğunu söyler.
09:02
But what I've foundbulunan going around the worldDünya
163
530731
2313
Ama tüm dünyayı gezerken ve muhbirlerle
09:05
and talkingkonuşma to whistleblowerswhistleblowers is, actuallyaslında,
164
533044
3187
konuşurken gördüğüm, aslında,
09:08
they're very loyalsadık and quiteoldukça oftensık sık very conservativemuhafazakâr people.
165
536231
4755
çok sadık ve sıklıkla çok muhafazakar insanlar oldukları.
09:12
They're hugelyderece dedicatedadanmış to the institutionskurumlar that they work for,
166
540986
3905
Kendilerini çalıştıkları kurumlara çok fazla adıyorlar,
09:16
and the reasonneden that they speakkonuşmak up,
167
544891
2307
ve ortaya çıkıp konuşmalarının nedeni,
09:19
the reasonneden they insistısrar on seeinggörme,
168
547198
2882
görmekte ısrar etmelerinin nedeni,
09:22
is because they carebakım so much about the institutionkurum
169
550080
3497
kurumu çok fazla önemsemeleri ve kurumu
09:25
and want to keep it healthysağlıklı.
170
553577
3586
sağlıklı tutmak istemeleri.
09:29
And the other thing that people oftensık sık say
171
557163
2163
Ve insanların muhbirlerle ilgili
09:31
about whistleblowerswhistleblowers is, "Well, there's no pointpuan,
172
559326
3228
sıklıkla söylediği diğer şey ise 'Hiç anlamı yok,
09:34
because you see what happensolur to them.
173
562554
2569
çünkü onlara ne olduğunu görüyorsun.
09:37
They are crushedezilmiş.
174
565123
1314
Eziliyorlar.
09:38
NobodyKimse would want to go throughvasitasiyla something like that."
175
566437
3742
Kimse böyle bir durumda olmak istemez.' oluyor.
09:42
And yethenüz, when I talk to whistleblowerswhistleblowers,
176
570179
3327
Ve yine de, muhbirlerle konuştuğunuzda,
09:45
the recurrenttekrarlayan toneton that I hearduymak is pridegurur.
177
573506
5160
tekrar eden bir şekilde duyduğum şey gurur.
09:50
I think of JoeJoe DarbyDarby.
178
578666
2385
Joe Darby'i düşünüyorum.
09:53
We all rememberhatırlamak the photographsfotoğraflar of AbuAbu GhraibGarib,
179
581051
3452
Hepimiz Abu Ghraib fotoğraflarını hatırlıyoruz,
09:56
whichhangi so shockedşok the worldDünya and showedgösterdi the kindtür of warsavaş
180
584503
3722
Irak'ta ne tür bir savaşın sürdüğünü gösteren
10:00
that was beingolmak foughtkavga etti in IraqIrak.
181
588225
2664
ve dünyayı şok eden fotoğraflar.
10:02
But I wondermerak etmek who remembershatırlar JoeJoe DarbyDarby,
182
590889
3011
Ama bu fotoğrafları bulan ve teslim eden
10:05
the very obedientitaatkar, good soldierasker
183
593900
3496
çok itaatkar, iyi asker Joe Darby'yi
10:09
who foundbulunan those photographsfotoğraflar and handedeli them in.
184
597396
4763
kim hatırlıyordur merak ediyorum.
10:14
And he said, "You know, I'm not the kindtür of guy
185
602159
3718
Ve şöyle demişti, 'İnsanları yüzüstü bırakan
10:17
to ratsıçan people out, but some things just crossçapraz the linehat.
186
605877
4226
türde bir insan değilim, ama bazı şeyler sınırı aştı.
10:22
IgnoranceCehalet is blissmutluluk, they say,
187
610103
2096
Cehalet büyük mutluluktur, derler,
10:24
but you can't put up with things like this."
188
612199
3728
ama böyle bir şey bir kenara atamazsınız.'
10:27
I talkedkonuştuk to SteveSteve BolsinBolsin, a Britishİngiliz doctordoktor,
189
615927
3035
Steve Bolsin ile konuştum, İngiliz bir doktor,
10:30
who foughtkavga etti for fivebeş yearsyıl to drawçekmek attentionDikkat
190
618962
4306
bebekleri öldüren tehlikeli bir cerraha
10:35
to a dangeroustehlikeli surgeoncerrah who was killingöldürme babiesbebekler.
191
623268
5023
dikkat çekmek için beş yıl boyunca savaşan doktor.
10:40
And I askeddiye sordu him why he did it, and he said,
192
628291
1926
Ve ona neden yaptığını sördum, ve şöyle cevap verdi,
10:42
"Well, it was really my daughterkız evlat who promptedistendiğinde me to do it.
193
630217
4232
'Şey, aslında beni harekete geçiren kızımdır.
10:46
She camegeldi up to me one night, and she just said,
194
634449
2264
Bir gece yanıma geldi ve şöyle dedi,
10:48
'DadBaba, you can't let the kidsçocuklar dieölmek.'"
195
636713
3429
'Baba çocukların ölmesine izin veremezsin.'
10:52
Or I think of CynthiaCynthia ThomasThomas,
196
640142
2751
Ya da Cynthis Thomas aklıma geliyor,
10:54
a really loyalsadık armyordu daughterkız evlat and armyordu wifekadın eş,
197
642893
3985
gerçekten sadık bir asker kızı ve eşi,
10:58
who, as she saw her friendsarkadaşlar and relationsilişkiler
198
646878
2952
Irak Savaşından dönen arkadaşlarını ve akrabalarını
11:01
cominggelecek back from the IraqIrak WarSavaş, was so shockedşok
199
649830
4302
görüyor ve onların ruhsal durumundan ve askeriyenin
11:06
by theironların mentalzihinsel conditionşart
200
654132
1888
bunu fark etmek ve
11:08
and the refusalret of the militaryaskeri to recognizetanımak and acknowledgekabul
201
656020
4031
travma sonrası stres sendromunu onaylamayı reddetmesinden
11:12
post-traumaticTravma sonrası stressstres syndromesendrom
202
660051
2664
dolayı şok oldu, öyle ki,
11:14
that she setset up a cafeCafe in the middleorta of a militaryaskeri townkasaba
203
662715
5608
askeri bir kasabanın orta yerinde bir onlara hukuki,
11:20
to give them legalyasal, psychologicalpsikolojik and medicaltıbbi assistanceyardım.
204
668323
5630
psikolojik ve tıbbi yardım sunan bir kafe açtı.
11:25
And she said to me, she said, "You know, MargaretMargaret,
205
673953
2940
Ve bana şöyle dedi, 'Biliyor musun Margaret,
11:28
I always used to say I didn't know what I wanted to be
206
676893
3793
her zaman büyürken ne olacağımı bilemediğimi
11:32
when I growbüyümek up.
207
680686
2288
söyler dururdum.
11:34
But I've foundbulunan myselfkendim in this causesebeb olmak,
208
682974
4493
Ama bu amaçta kendimi buldum,
11:39
and I'll never be the sameaynı."
209
687467
5017
ve asla aynı olamam artık.'
11:44
We all enjoykeyfini çıkarın so manyçok freedomsözgürlükler todaybugün,
210
692484
3296
Hepimiz bir çok özgürlüğün tadını çıkarıyoruz artık,
11:47
hard-wonzor kazandı freedomsözgürlükler:
211
695780
1956
zorlukla kazanılan özgürlükler:
11:49
the freedomözgürlük to writeyazmak and publishyayınlamak withoutolmadan fearkorku of censorshipsansür,
212
697736
3468
yazma ve sansür korkusu olmadan basma özgürlüğü,
11:53
a freedomözgürlük that wasn'tdeğildi here the last time I camegeldi to HungaryMacaristan;
213
701204
3775
en son Macaristan'a geldiğimde olmayan bir özgürlük;
11:56
a freedomözgürlük to voteoy, whichhangi womenkadınlar in particularbelirli
214
704979
2486
oy kullanma özgürlüğü, özellikle kadınların
11:59
had to fightkavga so hardzor for;
215
707465
2479
kazanmak için çok savaştığı;
12:01
the freedomözgürlük for people of differentfarklı ethnicitiesetnikler and cultureskültürler
216
709944
2848
farklı etnik ve kültürel geçmişi olan ve farklı cinsel eğilimi
12:04
and sexualcinsel orientationYönlendirme to livecanlı the way that they want.
217
712792
4990
olan insanların istedikleri şekilde yaşayabilme özgürlüğü.
12:09
But freedomözgürlük doesn't existvar olmak if you don't use it,
218
717782
4834
Ama eğer kullanmazsanız özgürlük yoktur,
12:14
and what whistleblowerswhistleblowers do,
219
722616
2341
ve muhbirlerin yaptığı,
12:16
and what people like GaylaGayla BenefieldBenefield do
220
724957
2567
ve Gayla Benefield gibi insanların yaptığı
12:19
is they use the freedomözgürlük that they have.
221
727524
4606
sahip oldukları özgürlüğü kullanmalarıdır.
12:24
And what they're very preparedhazırlanmış to do is recognizetanımak
222
732130
3482
Ve yapmaya hazır oldukları şey, evet, bir tartışma
12:27
that yes, this is going to be an argumenttartışma,
223
735612
2630
olacağının ve evet, komşularımla
12:30
and yes I'm going to have a lot of rowssatır
224
738242
2992
ve iş arkadaşlarımla ve arkadaşlarımla
12:33
with my neighborsKomşular and my colleaguesmeslektaşlar and my friendsarkadaşlar,
225
741234
3989
kavgalar edeceğimin ama bu anlaşmazlıkta
12:37
but I'm going to becomeolmak very good at this conflictfikir ayrılığı.
226
745223
3222
çok iyi olacağımın farkında olmak.
12:40
I'm going to take on the naysayersMuhaliflere,
227
748445
2343
Huysuzlarla uğraşacağım,
12:42
because they'llacaklar make my argumenttartışma better and strongergüçlü.
228
750788
4920
çünkü benim görüşümü daha iyi ve daha güçlü kılıyorlar.
12:47
I can collaborateişbirliği yapmak with my opponentsrakipler
229
755708
2432
Yaptığım işte daha iyi olabilmek için
12:50
to becomeolmak better at what I do.
230
758140
4482
muhaliflerimle iş birliği yapabilirim.
12:54
These are people of immenseengin persistencesebat,
231
762622
2822
Bu insanlar kör olmamak ve sessiz kalmamak için
12:57
incredibleinanılmaz patiencesabır, and an absolutekesin determinationbelirleme
232
765444
4903
muazzam bir inat, inanılmaz sabır ve kesin kararlılık
13:02
not to be blindkör and not to be silentsessiz.
233
770347
5471
gösteren insanlar.
13:07
When I wentgitti to LibbyLibby, MontanaMontana,
234
775818
3193
Libby, Montana'ya gittiğimde,
13:11
I visitedziyaret the asbestosisasbest clinicklinik
235
779011
3361
Gayla Benefield'in hayata geçirdiği
13:14
that GaylaGayla BenefieldBenefield broughtgetirdi into beingolmak,
236
782372
3921
asbestozis kliniğini ziyarete gittim,
13:18
a placeyer where at first some of the people
237
786293
2880
başlangıçta yardım isteyen
13:21
who wanted help and neededgerekli medicaltıbbi attentionDikkat
238
789173
3242
ve tıbbi ilgiye ihtiyacı olan bazılarının
13:24
wentgitti in the back doorkapı
239
792415
2630
sırf onun haklı olduğunu
13:27
because they didn't want to acknowledgekabul
240
795045
2485
kabul etmemek için
13:29
that she'do ediyorum been right.
241
797530
2445
arka kapıdan girdiği bir yer.
13:31
I satoturdu in a dinerlokanta, and I watchedizledi
242
799975
3173
Bir lokantaya oturdum ve
13:35
as truckskamyonlar drovesürdü up and down the highwaykarayolu,
243
803148
4028
kamyonlar otobandan gelip giderken izledim,
13:39
cartingcarting away the earthtoprak out of gardensbahçeleri
244
807176
4254
bahçelerden toprağı çıkarıp taşıyorlar
13:43
and replacingyerine it with freshtaze, uncontaminatedkirlenmemiş soiltoprak.
245
811430
6912
ve taze, kirlenmemiş toprakla değiştiriyorlardı.
13:50
I tookaldı my 12-year-old-yaşında daughterkız evlat with me,
246
818342
2260
12 yaşındaki kızımı benimle birlikte götürdüm,
13:52
because I really wanted her to meetkarşılamak GaylaGayla.
247
820602
3387
çünkü gerçekten Gayla ile tanışmasını istiyordum.
13:55
And she said, "Why? What's the bigbüyük dealanlaştık mı?"
248
823989
2916
Ve şöyle dedi, 'Neden? Ne önemi var?'
13:58
I said, "She's not a moviefilm starstar,
249
826905
2185
Dedim ki, 'O bir film yıldızı değil,
14:01
and she's not a celebrityşöhret, and she's not an expertuzman,
250
829090
4287
ve ünlü biri de değil, ve bir uzman değil,
14:05
and Gayla'sGayla'nın the first personkişi who'dkim olur say
251
833377
2738
ve Gayla bir azize olmadığını söyleyecek
14:08
she's not a saintaziz.
252
836115
2944
ilk kişi olacaktır.
14:11
The really importantönemli thing about GaylaGayla
253
839059
3140
Gayla ile ilgili asıl önemli olan şey,
14:14
is she is ordinarysıradan.
254
842199
2667
sıradan olması.
14:16
She's like you, and she's like me.
255
844866
4826
Sizin gibi ve benim gibi.
14:21
She had freedomözgürlük, and she was readyhazır to use it."
256
849692
5963
Özgürlüğe sahipti ve bunu kullanmaya hazırdı.'
14:27
Thank you very much.
257
855655
1499
Çok teşekkürler.
14:29
(ApplauseAlkış)
258
857154
4724
(Alkışlar)
Translated by Serap Cakil
Reviewed by Yusuf Pasha

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Margaret Heffernan - Management thinker
The former CEO of five businesses, Margaret Heffernan explores the all-too-human thought patterns -- like conflict avoidance and selective blindness -- that lead organizations and managers astray.

Why you should listen

How do organizations think? In her book Willful Blindness, Margaret Heffernan examines why businesses and the people who run them often ignore the obvious -- with consequences as dire as the global financial crisis and Fukushima Daiichi nuclear disaster.

Heffernan began her career in television production, building a track record at the BBC before going on to run the film and television producer trade association IPPA. In the US, Heffernan became a serial entrepreneur and CEO in the wild early days of web business. She now blogs for the Huffington Post and BNET.com. Her latest book, Beyond Measure, a TED Books original, explores the small steps companies can make that lead to big changes in their culture.

More profile about the speaker
Margaret Heffernan | Speaker | TED.com