ABOUT THE SPEAKER
Robert Neuwirth - Author
Robert Neuwirth’s writings on the street-level reality of the developing world have opened a new dialogue on development and economics.

Why you should listen

For too many people in the world, Robert Neuwirth suggests, the world's globalized economic system has turned out to be a capitalism of decay. Only by embracing true sharing strategies, he argues, can people develop an equitable vision of the future.

Neuwirth is the author of two previous books: Stealth of Nations (2011), on the global growth of the street markets and cross-border smuggling, and Shadow Cities (2005), on the power of squatter communities and shantytowns. His work has appeared in documentary films, on radio and television, and in many publications. In addition to writing, he has taught at Rikers Island, New York City’s jail, and at Columbia University’s Graduate School of Journalism. 

More profile about the speaker
Robert Neuwirth | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2005

Robert Neuwirth: The hidden world of shadow cities

Robert Neuwirth - "gölge kentler" üzerine

Filmed:
860,367 views

Robert Neuwirth, Shadow Cities (Gölgedeki Şehirler)'in yazarı, bir milyar insanın şu an evlerini kurdukları, yaratıcılığın ve yeniliğin başarılı merkezleri olacak dünyanın gecekondu alanlarını buluyor. Bizi bir tura çıkarıyor.
- Author
Robert Neuwirth’s writings on the street-level reality of the developing world have opened a new dialogue on development and economics. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:24
Let me showgöstermek you some imagesGörüntüler
0
0
1000
Size yarının şehirleri olacağını düşündüğüm yerlerin
00:25
of what I considerdüşünmek to be the citiesşehirler of tomorrowyarın.
1
1000
3000
bazı resimlerini göstereyim.
00:28
So, that's KiberaKibera, the largesten büyük squattergecekonducu communitytoplum in NairobiNairobi.
2
4000
9000
Evet, burası Kibera, Nairobi’deki en büyük gecekondu bölgesi.
00:38
This is the squattergecekonducu communitytoplum in SanjaySanjay GandhiGandi NationalUlusal ParkPark
3
14000
5000
Burası, Hindistan’da bu günlerde “Mumbai” denilen Bombay’daki
00:43
in BombayBombay, IndiaHindistan, what's calleddenilen MumbaiMumbai these daysgünler.
4
19000
4000
Sanjay Gandi Milli Park’ta gecekondu bölgesi.
00:47
This is HosiniaHosinia, the largesten büyük and mostçoğu urbanizedkentleşmiş favelaGecekondo
5
23000
4000
Burası Rocinha, Rio de Janerio’daki
00:51
in RioRio dede JaneiroJaneiro.
6
27000
2000
en büyük ve en şehirleşmiş varoş.
00:53
And this is SultanbelyiSultanbelyi,
7
29000
2000
Ve burası Sultanbeyli,
00:55
whichhangi is one of the largesten büyük squattergecekonducu communitiestopluluklar in IstanbulIstanbul.
8
31000
4000
İstanbul’daki en büyük gecekondu bölgelerinden birisi.
01:02
They are what I considerdüşünmek to be the citiesşehirler of tomorrowyarın,
9
38000
2000
Bunlar, yarının şehirleri olacağını düşündüğüm
01:04
the newyeni urbankentsel worldDünya.
10
40000
2000
yeni kent dünyası.
01:06
Now, why do I say that?
11
42000
2000
Şimdi, neden böyle diyorum?
01:08
To tell you about that I have to talk about this fellowadam here,
12
44000
3000
Size bunu anlatmam için, buradaki delikanlıdan bahsetmem gerek,
01:11
his nameisim is JuliusJulius.
13
47000
2000
adı Julius.
01:13
And I metmet JuliusJulius the last weekhafta that I was livingyaşam in KiberaKibera.
14
49000
5000
Ve Julius’la geçen hafta Kibera’da yaşarken tanıştım.
01:18
So, I had been there almostneredeyse threeüç monthsay,
15
54000
3000
Yani, neredeyse üç aydır oradaydım
01:21
and I was touringgezici around the cityŞehir going to differentfarklı squattergecekonducu areasalanlar
16
57000
4000
ve farklı gecekondu alanlarına giderek şehri turluyordum
01:25
and JuliusJulius was taggingetiketleme alonguzun bir, and he was bugböcek eyedgözlü
17
61000
3000
ve Julius peşime takılmıştı ve patlak gözleri vardı
01:28
and at certainbelli pointsmakas we were walkingyürüme around,
18
64000
3000
ve belirli noktalarda gezinirken,
01:31
he grabbedyakaladı my handel for supportdestek,
19
67000
2000
destek olmak için elimi kapmıştı
01:33
whichhangi is something mostçoğu KenyansKenyalıların would never considerdüşünmek doing.
20
69000
3000
ki bu çoğu Kenyalının yapmayı asla düşünmediği bir şeydir.
01:36
They're very politekibar and they don't get so forwardileri so quicklyhızlı bir şekilde.
21
72000
5000
Çok kibarlar ve o kadar hızlı hareket etmezler.
01:41
And I foundbulunan out latersonra that it was Julius'Julius first day in NairobiNairobi,
22
77000
6000
Ve daha sonra fark ettim ki o gün Julius’un Nairobi’deki ilk günüydü
01:47
and he's one of manyçok.
23
83000
4000
ve Julius nicesinden biri.
01:51
So, closekapat to 200,000 people a day
24
87000
4000
Pekâlâ, bir günde 200.000’e yakın insan
01:55
migrategöç from the ruralkırsal to the urbankentsel areasalanlar.
25
91000
3000
kırsal bölgeden kentlere göç ediyor.
01:59
That's, and I'm going to be fairadil to the statisticiansistatistikçiler
26
95000
3000
Yani, bu sabah konuşan istatistikçilere karşı sadık kalacağım,
02:02
who talkedkonuştuk this morningsabah, not almostneredeyse 1.5 millionmilyon people a weekhafta,
27
98000
3000
bu, bir haftada neredeyse 1,5 milyon insan değil,
02:05
but almostneredeyse 1.4 millionmilyon people a weekhafta but I'm a journalistgazeteci,
28
101000
3000
bir haftada 1,4 milyon ediyor ama ben bir gazeteciyim
02:08
and we exaggerateabartmak, so almostneredeyse 1.5 millionmilyon people a weekhafta,
29
104000
4000
ve biz abartırız, öyleyse haftada 1,5 milyon,
02:12
closekapat to 70 millionmilyon people a yearyıl.
30
108000
3000
yılda ise 70 milyona yakın insan göç ediyor.
02:16
And if you do the mathmatematik, that's 130 people everyher minutedakika.
31
112000
4000
Ve eğer matematiğe dökerseniz, bu, bir dakikada 130 kişi ediyor.
02:20
So, that'llo olacak be -- in the 18 minutesdakika that I'm givenverilmiş to talk here,
32
116000
3000
Öyleyse, burada konuşma yaptığım 18 dakika içinde
02:23
betweenarasında two and threeüç thousandbin people will have journeyedyolculuk to the citiesşehirler.
33
119000
4000
iki ila üç bin insan şehirlere göç etmiş olacak.
02:27
And here are the statisticsistatistik.
34
123000
3000
Ve işte istatistikler.
02:30
TodayBugün -- a billionmilyar squattersişgalciler,
35
126000
2000
Bugün, bir milyar gecekonducu,
02:32
one in sixaltı people on the planetgezegen.
36
128000
2000
gezegendeki altı kişiden biri.
02:34
2030 -- two billionmilyar squattersişgalciler,
37
130000
3000
2030 -- iki milyar gecekonducu,
02:37
one in fourdört people on the planetgezegen.
38
133000
2000
gezegendeki dört kişiden biri.
02:39
And the estimatetahmin is that in 2050, there'llorada olacak be threeüç billionmilyar squattersişgalciler,
39
135000
3000
Ve 2050’deki tahmin ise, üç milyar gecekonducu olacak
02:42
better than one in threeüç people on earthtoprak.
40
138000
4000
ve bu yeryüzündeki üç kişiden biri olmasından daha iyi.
02:46
So, these are the citiesşehirler of the futuregelecek, and we have to engagetutmak them.
41
142000
9000
Öyleyse, bunlar geleceğin şehirleri ve onları birbirine bağlamalıyız.
02:55
And I was thinkingdüşünme this morningsabah of the good life,
42
151000
6000
Ve bu sabah iyi hayatı düşünüyordum
03:01
and before I showgöstermek you the restdinlenme of my presentationsunum,
43
157000
2000
ve size sunumumun devamını göstermeden önce,
03:03
I'm going to violateihlal etmek TEDTED ruleskurallar here,
44
159000
2000
TED’in kurallarını ihlal edeceğim,
03:05
and I'm going to readokumak you something from my bookkitap as quicklyhızlı bir şekilde as I can.
45
161000
6000
size olabildiğince hızlı bir şekilde kitabımdan bir şeyler okuyacağım.
03:11
Because I think it saysdiyor something about reversinggeri our perceptionalgı
46
167000
5000
Çünkü iyi hayat diye düşündüğümüz şeyle ilgili algımızı
03:16
of what we think the good life is.
47
172000
4000
tersine çevirecek bir şeyler söylüyor.
03:23
So -- "The hutkulübe was madeyapılmış of corrugatedoluklu metalmetal, setset on a concretebeton padped.
48
179000
5000
Öyleyse -- “Kulübe oluklu metalden yapılmıştı, beton zemine kurulmuştu.
03:28
It was a 10 by 10 cellhücre.
49
184000
3000
10a 10 bir hücreydi.
03:31
ArmstrongArmstrong O'BrianO'Brian, JrJr. sharedpaylaşılan it with threeüç other menerkekler.
50
187000
4000
Armstrong O’Brian, Jr. onu üç kişiyle paylaşıyordu.
03:35
ArmstrongArmstrong and his friendsarkadaşlar had no waterSu --
51
191000
3000
Armstrong ve arkadaşlarının suyu yoktu --
03:38
they boughtsatın it from a nearbyyakında tapmusluk ownersahip --
52
194000
2000
yakınlardaki bir musluk sahibinden su alıyorlardı --
03:40
no toilettuvalet -- the familiesaileleri in this compoundbileşik sharedpaylaşılan a singletek pit-latrinepit-hela --
53
196000
5000
tuvaletleri yoktu -- bu yerleşkedeki aileler tek bir helayı paylaşıyordu --
03:45
and no sewersKanalizasyon or sanitationsanitasyon.
54
201000
2000
ne lağım vardı ne de hıfzıssıhha.
03:47
They did have electricityelektrik,
55
203000
2000
Elektrikleri vardı,
03:49
but it was illegalyasadışı servicehizmet tappeddağılmış from someonebirisi else'sbaşka var wiresteller,
56
205000
3000
ama başka birinin hattından kaçak çekilmiş yasadışı bir hizmetti,
03:52
and could only powergüç one feeblecılız bulbampul.
57
208000
3000
ve sadece cılız bir lambayı çalıştırabiliyordu.
03:55
This was SouthlandSouthland, a smallküçük shantygecekondu communitytoplum
58
211000
3000
Burası Southland’di, Kenya’nın Nairobi kentinin batısında
03:58
on the westernbatı sideyan of NairobiNairobi, KenyaKenya.
59
214000
2000
küçük bir varoş bölgeydi.
04:00
But it could'veolabilirdin been anywhereherhangi bir yer in the cityŞehir,
60
216000
3000
Ama şehirdeki herhangi bir yer de olabilirdi,
04:03
because more than halfyarım the cityŞehir of NairobiNairobi liveshayatları like this.
61
219000
3000
çünkü Nairobi şehrinin yarısından fazlası böyle yaşıyor.
04:06
1.5 millionmilyon people stuffeddolma into mudçamur or metalmetal hutskulübe
62
222000
4000
Hiçbir hizmet alamayan, hakları olmayan ve tuvaletsiz,
04:10
with no servicesHizmetler, no toiletstuvaletler, no rightshaklar.
63
226000
3000
çamur ve metal kulübelere tıkılmış 1,5 milyon insan.
04:13
"ArmstrongArmstrong explainedaçıkladı the brutalacımasız realitygerçeklik of theironların situationdurum:
64
229000
4000
“Armstrong, durumlarının acı gerçeğini şöyle açıklıyordu:
04:17
they paidödenmiş 1,500 shillingsşilin in rentkira, about 20 bucksdolar a monthay,
65
233000
3000
Kiraya ayda 1500 şilin, yaklaşık 20 papel ödüyorlardı
04:20
a relativelyNispeten highyüksek pricefiyat for a KenyanKenya shantytownGecekondu,
66
236000
3000
ki bir Kenya gecekondu şehri için oldukça yüksek bir fiyat,
04:23
and they could not affordparası yetmek to be lategeç with the moneypara.
67
239000
3000
ve parayı ödemekte de geç kalamıyorlardı.
04:26
'In casedurum you oweborçlu one monthay, the landlordkiraya veren will come with his henchmenuşakları
68
242000
2000
"Bir aylık borçlanırsanız, ev sahibi adamlarıyla gelir,
04:28
and bundledemet you out. He will confiscateel koyma your things,' ArmstrongArmstrong said.
69
244000
4000
gelir ve sizi dışarı sepetler. Eşyalarınıza el koyar” diyordu Armstrong.
04:32
'Not one monthay, one day,' his roommateoda arkadaşı HilaryHilary KibagendiKibagendi OnsomuOnsomu,
70
248000
5000
“Bir ay değil, bir gün” diye lafa girdi,
04:37
who was cookingyemek pişirme ugaliUgali, the spongysüngersi whitebeyaz cornmealmısır unu concoctionkarışım
71
253000
3000
ülkedeki temel yiyecek olan, süngerimsi, beyaz mısır unu karışımı
04:40
that is the stapleElyaf foodGıda in the countryülke, cutkesim into the conversationkonuşma.
72
256000
4000
ugali’yi pişiren oda arkadaşı Hilary Kibagendi Onsomu.
04:44
They calleddenilen theironların landlordkiraya veren a WabenziWabenzi, meaninganlam that he is a personkişi
73
260000
3000
Ev sahiplerine, Mercedes-Benz kullanacak kadar parası olan adam
04:47
who has enoughyeterli moneypara to drivesürücü a Mercedes-BenzMercedes-Benz.
74
263000
4000
anlamına gelen Wabenzi diyorlardı.
04:53
HilaryHilary servedhizmet the ugaliUgali with a frykızartma of meatet and tomatoesdomates;
75
269000
3000
Hilary, ugali’yi et ve kızartmasıyla servis ediyordu;
04:56
the sunGüneş slammedçarptı down on the thinince steelçelik roofçatı;
76
272000
3000
güneş ince çelikten tavana vuruyordu,
04:59
and we perspiredterleyen as we ateyemek yedi.
77
275000
2000
ve biz yedikçe ter döküyorduk.
05:01
"After we finishedbitmiş, ArmstrongArmstrong straighteneddoğruldu his tiekravat,
78
277000
3000
“Bitirdikten sonra, Armstrong kravatını düzeltti,
05:04
put on a woolyün sportsSpor Dalları jacketceket, and we headedbaşlı out into the glareparıltı.
79
280000
4000
yünden bir spor ceket giydi ve göz kamaştıran ışığa doğru ilerledi.
05:08
OutsideDışarıda a moundtümsek of garbageçöp formedoluşturulan the bordersınır
80
284000
3000
Dışarda bir çöp yığını
05:11
betweenarasında SouthlandSouthland and the adjacentbitişik legalyasal neighborhoodKomşuluk of LangataLangata.
81
287000
3000
Southland ile bitişik bir yasal mahalle olan Langata arasındaki sınırı çiziyordu.
05:14
It was perhapsbelki eightsekiz feetayaklar talluzun boylu, 40 feetayaklar long, and 10 feetayaklar widegeniş.
82
290000
5000
Yığın muhtemelen 2,5 metre yükseklikte, 12 metre uzunluğunda ve 3 metre genişliğindeydi.
05:19
And it was setset in a widerDaha geniş waterysulu oozesızmak.
83
295000
4000
Daha geniş bir bataklığa kurulmuştu.
05:23
As we passedgeçti, two boysçocuklar were climbingTırmanmak the mountdağ KenyaKenya of trashçöp.
84
299000
4000
Biz yanından geçerken, iki çocuk Kenya’nın bu çöplük dağına tırmanıyordu.
05:27
They couldn'tcould have been more than fivebeş or sixaltı yearsyıl oldeski.
85
303000
2000
Yaşları beş ya da altıdan daha fazla olamazdı.
05:29
They were barefootyalınayak, and with eachher stepadım theironların toesayak parmakları sankbattı into the muckgübre
86
305000
4000
Yalın ayaktılar ve her bir adımda ayak parmakları,
05:33
sendinggönderme hundredsyüzlerce of fliessinekler scatteringsaçılma from the rancidacımış pileistif.
87
309000
4000
yüzlerce sineği kokuşmuş yığından savurarak çamura gömülüyordu.
05:37
I thought they mightbelki be playingoynama KingKral of the HillHill, but I was wrongyanlış.
88
313000
4000
Tepenin Kralı oyununu oynadıklarını düşünmüştüm ama yanılmıştım.
05:41
OnceBir kez atopüstünde the pileistif, one of the boysçocuklar loweredalçaltılmış his shortsşort,
89
317000
4000
Yığının tepesine ulaştıklarında, çocuklardan biri şortunu indiriyor,
05:45
squattedişgal, and defecatedpisliyorsunuz.
90
321000
2000
çömeliyor ve kakasını yapıyordu.
05:47
The fliessinekler buzzedvızıldadığınız hungrilyiştahla around his legsbacaklar.
91
323000
4000
Sinekler iştahla bacaklarının arasına toplanıyordu.
05:51
When 20 familiesaileleri -- 100 people or so -- sharepay a singletek latrinelatrine,
92
327000
5000
20 ailenin -- 100 kadar insanın – tek bir helayı paylaştığını düşününce,
05:56
a boyoğlan poopingpooping on a garbageçöp pileistif is perhapsbelki no bigbüyük thing.
93
332000
4000
bir çocuğun çöp yığını üzerine kakasını yapması muhtemelen büyük bir şey değil.
06:00
But it stooddurdu in jarringsarsıcı contrastkontrast
94
336000
2000
Ama Armstrong’un yemek yerken söylediği
06:02
to something ArmstrongArmstrong had said as we were eatingyemek yiyor --
95
338000
3000
şeyin tam tersinde duruyordu --
06:05
that he treasureddeğerli the qualitykalite of life in his neighborhoodKomşuluk.
96
341000
3000
Armstrong, hayat kalitesini mahallesine hazine olarak gömmüştü.
06:08
"For ArmstrongArmstrong, SouthlandSouthland wasn'tdeğildi constrainedzoraki by its materialmalzeme conditionskoşullar.
97
344000
5000
“Armstrong için, Southland, fiziki şartlarıyla kısıtlanamazdı.
06:13
InsteadBunun yerine, the humaninsan spiritruh radiatedyayılan out
98
349000
3000
Bunun yerine, metal duvarlardan
06:16
from the metalmetal wallsduvarlar and garbageçöp heapsyığınları to offerteklif something
99
352000
3000
ve çöp dağlarından süzülen insan ruhu,
06:19
no legalyasal neighborhoodKomşuluk could: freedomözgürlük.
100
355000
3000
hiçbir yasal mahallenin veremeyeceği şeyi sunuyordu: Özgürlük.
06:22
'This placeyer is very addictivebağımlılık yapan,' he had said.
101
358000
3000
‘Bu yer bağımlılık yapar” demişti.
06:25
'It's a simplebasit life, but nobodykimse is restrictingkısıtlayan you.
102
361000
3000
“Sade bir yaşam ama hiç kimse seni kısıtlamaz.
06:28
NobodyKimse is controllingkontrol what you do.
103
364000
3000
Kimse ne yaptığını kontrol etmez.
06:31
OnceBir kez you have stayedkaldı here, you cannotyapamam go back.'
104
367000
3000
Buraya bir kez geldin mi, geri gidemezsin.”
06:35
He meantdemek back beyondötesinde that mountaindağ of trashçöp,
105
371000
2000
Geri’den kastı, çöp dağının ötesi,
06:37
back in the legalyasal cityŞehir, of legalyasal buildingsbinalar,
106
373000
3000
yasal şehirler,
06:40
with legalyasal leaseskiralamalar and legalyasal rightshaklar.
107
376000
3000
yasal kiraları, yasal hakları olan yasal binalardı.
06:43
'OnceBir kez you have stayedkaldı here,' he said,
108
379000
3000
“Buraya bir kez geldin mi,” derdi,
06:46
'you can staykalmak for the restdinlenme of your life.'"
109
382000
3000
“hayatının sonuna dek burada kalırsın.”
06:50
So, he has hopeumut, and this is where these communitiestopluluklar startbaşlama.
110
386000
5000
Evet, umudu var ve işte burası bu toplulukların başladığı yer.
06:55
This is perhapsbelki the mostçoğu primitiveilkel shantygecekondu that you can find in KiberaKibera,
111
391000
5000
Burası muhtemelen Kibera’da bulabileceğiniz en ilkel varoş, çöplük yığınının yanındaki
07:00
little more than a stick-and-mudsopa-and-çamur hutkulübe nextSonraki to a garbageçöp heapyığın.
112
396000
4000
sopa ve çamurdan kulübeden biraz daha ilkel.
07:05
This is gettingalma readyhazır for the monsoonmuson in BombayBombay, IndiaHindistan.
113
401000
3000
Hindistan-Bombay’da muson için hazırlanıyor.
07:08
This is home improvementgelişme iyilesme duzelme ilerleme:
114
404000
2000
Bu bir ev dekorasyonu:
07:10
puttingkoyarak plasticplastik tarpsbrandalar on your roofçatı.
115
406000
4000
Çatıya çekilmiş naylon branda.
07:14
This is in RioRio dede JaneiroJaneiro, and it's gettingalma a bitbit better, right?
116
410000
4000
Burası Rio de Janerio’da ve biraz daha iyiye gidiyor, değil mi?
07:18
We're seeinggörme scavengedscavenged terraterra cottacotta tilefayans and little piecesparçalar of signsişaretler,
117
414000
6000
Pişirilmiş topraktan, toplanmış tuğlaları ve küçük tabela parçalarını
07:24
and plasterAlçı over the bricktuğla, some colorrenk,
118
420000
3000
ve tuğla üzerindeki alçıyı görüyoruz
07:27
and this is SulaySulay Montakaya'sMontakaya'nın houseev in SultanbelyiSultanbelyi, and it's gettingalma even better.
119
423000
5000
ve bu Süleyman Akkaya’nın Sultanbeyli’deki evi ve çok daha iyiye gidiyor.
07:32
He's got a fenceçit; he scavengedscavenged a doorkapı;
120
428000
2000
Bir çiti var; bir kapıyı bulup getirmiş;
07:34
he's got newyeni tilefayans on the roofçatı.
121
430000
3000
çatısında yeni kiremiti var.
07:37
And then you get RocinhaRocinha
122
433000
2000
Ve sonra Rocinha’dasınız
07:39
and you can see that it's gettingalma even better.
123
435000
4000
ve daha iyiye gittiğini görebiliyorsunuz.
07:43
The buildingsbinalar here are multi-storyçok katlı.
124
439000
2000
Buradaki binalar çok katlı.
07:45
They developgeliştirmek -- you can see on the faruzak right
125
441000
3000
Kat çıkıyorlar -- sağda uzaklarda
07:48
one where it seemsgörünüyor to just stackyığın on topüst of eachher other,
126
444000
3000
her birinin tepesinde kat çıkılmış bir tane görebilirsiniz,
07:51
roomoda, after roomoda, after roomoda.
127
447000
2000
oda berisinde oda, oda berisinde oda.
07:53
And what people do is they developgeliştirmek theironların home on one or two storieshikayeleri,
128
449000
4000
Ve insanların yaptıkları şey, bir ya da iki kat üzerine evlerini yapmak
07:57
and they sellsatmak theironların loggiasundurma or roofçatı rightshaklar,
129
453000
3000
ve avlu veya çatı haklarını satıyorlar
08:00
and someonebirisi elsebaşka buildskurar on topüst of theironların buildingbina,
130
456000
1000
ve binalarının tepesine bir başkası inşa ediyor,
08:01
and then that personkişi sellssatar the roofçatı rightshaklar,
131
457000
2000
ve sonra bu kişi çatı haklarını satıyor,
08:03
and someonebirisi elsebaşka buildskurar on topüst of theironların buildingbina.
132
459000
2000
ve başka birisi binalarının tepesine ev yapıyor.
08:05
All of these buildingsbinalar are madeyapılmış out of reinforcedtakviyeli concretebeton and bricktuğla.
133
461000
4000
Bu binaların hepsi betonarme ve tuğladan.
08:09
And then you get SultanbelyiSultanbelyi, in TurkeyTürkiye, where it's even builtinşa edilmiş
134
465000
4000
Ve sonra Türkiye’de, Sultanbeyli’desiniz, çok daha yüksek düzey bir dizaynla
08:13
to a higherdaha yüksek levelseviye of designdizayn.
135
469000
1000
dizaynla kurulan yerde.
08:14
The crudrezil in the frontön is mattressyatak stuffingİstifleme,
136
470000
3000
Ön taraftaki çöplük, minder içleri,
08:17
and you see that all over TurkeyTürkiye.
137
473000
2000
ve bunu bütün Türkiye’de görebilirsiniz.
08:19
People drykuru out or airhava out theironların mattressyatak stuffingİstifleme on theironların roofsçatılar.
138
475000
4000
İnsanlar çatılarında minder içlerini kuruturlar ya da havalandırırlar.
08:23
But the greenyeşil buildingbina, on behindarkasında,
139
479000
2000
Ama gerideki yeşil bina,
08:25
you can see that the topüst floorzemin is not occupiedmeşgul,
140
481000
2000
şu son katının henüz işgal edilmediğini görebiliyorsunuz,
08:27
so people are buildingbina with the possibilityolasılık of expansiongenişleme.
141
483000
3000
bu yüzden insanlar genişletme olasılığıyla inşa ediyorlar.
08:30
And it's builtinşa edilmiş to a prettygüzel highyüksek standardstandart of designdizayn.
142
486000
3000
Ve oldukça yüksek dizayn standartlarıyla inşa ediliyor.
08:33
And then you finallyen sonunda get squattergecekonducu homesevler like this,
143
489000
2000
Ve şimdi son olarak banliyö modeliyle inşa edilmiş
08:35
whichhangi is builtinşa edilmiş on the suburbanbanliyö modelmodel.
144
491000
2000
bunun gibi gecekondu evlerindesiniz.
08:37
Hey, that's a singletek familyaile home in the squattergecekonducu communitytoplum.
145
493000
3000
Hey, gecekondu bölgesindeki tek bir aile evi bu.
08:40
That's alsoAyrıca in IstanbulIstanbul, TurkeyTürkiye.
146
496000
2000
Bu da İstanbul, Türkiye’de.
08:42
They're quiteoldukça vitalhayati placesyerler, these communitiestopluluklar.
147
498000
2000
Bu bölgeler oldukça yaşamsal yerler.
08:44
This is the mainana dragsürüklemek of RocinhaRocinha, the EstradaEstrada dada GaveaAsgari,
148
500000
4000
Burası Rocinha’nın ana caddesi, Estrada da Gavea
08:48
and there's a busotobüs routerota that runskoşar throughvasitasiyla it,
149
504000
2000
ve bu cadde boyunca giden bir otobüs rotası var,
08:50
lots of people out on the streetsokak.
150
506000
2000
bir sürü insan dışarıda, caddede.
08:52
These communitiestopluluklar in these citiesşehirler are actuallyaslında more vitalhayati
151
508000
3000
Bu şehirlerdeki bu bölgeler aslında
08:55
than the illegalyasadışı communitiestopluluklar.
152
511000
2000
yasadışı bölgelerden daha canlı.
08:57
They have more things going on in them.
153
513000
3000
Oralarda gerçekleşen daha fazla şeyleri var.
09:00
This is a typicaltipik pathwaypatika in RocinhaRocinha calleddenilen a "becobeco'ait" --
154
516000
3000
Bu Rocinha’da “beco” denilen tipik bir yol --
09:03
these are how you get around the communitytoplum.
155
519000
2000
işte bu şekilde bölge etrafında dolaşıyorsunuz.
09:05
It's on very steepdik groundzemin.
156
521000
2000
Oldukça dik bir zemin üzerinde.
09:07
They're builtinşa edilmiş on the hillstepeler, inland from the beachesSahiller in RioRio,
157
523000
3000
Rio’daki sahillerin iç kesimlerindeki tepelere kurulmuşlar,
09:10
and you can see that the housesevler are just cantileveredkonsol over the naturaldoğal obstructionsengel.
158
526000
4000
ve evlerin sadece doğal setler üzerine çıkıldığını görebilirsiniz.
09:14
So, that's just a rockKaya in the hillsideyamaç.
159
530000
2000
Bu yüzden, bu sadece yamaçtaki bir kaya.
09:16
And these becosbecos are normallynormalde very crowdedkalabalık,
160
532000
4000
Ve bu beco’lar normalde çok kalabalıktır
09:20
and people humpkambur furnituremobilya up them, or refrigeratorsbuzdolapları up them,
161
536000
3000
ve insanlar onların yukarılarına mobilyalarını taşırlar veya buzdolaplarını taşırlar,
09:23
all sortssıralar of things.
162
539000
2000
bu tür şeyleri.
09:25
BeerBira is all carriedtaşınan in on your shouldersomuzlar.
163
541000
2000
Bira tamamen omuzlarınızda taşınır.
09:27
BeerBira is a very importantönemli thing in BrazilBrezilya.
164
543000
3000
Bira, Brazilya’da çok önemli bir şey.
09:30
This is commerceticaret in KenyaKenya, right alonguzun bir the traintren tracksraylar,
165
546000
5000
Burası, Kenya’daki bir ticaret yeri, tam tren rayları boyunca,
09:35
so closekapat to the traintren tracksraylar that the merchantstüccarlar
166
551000
2000
tren raylarına o kadar yakın ki
09:37
sometimesara sıra have to pullÇek the merchandisemal out of the way.
167
553000
3000
tüccarlar bazen mallarını yoldan çekmek zorunda kalıyorlar.
09:40
This is a marketplacepazar, alsoAyrıca in KenyaKenya, ToiToi MarketPazar,
168
556000
3000
Burası bir pazar yeri, bu da Kenya’da, Toi Pazarı,
09:43
lots of dealersbayiler, in almostneredeyse everything you want to buysatın almak.
169
559000
4000
bir sürü tacir, neredeyse almak istediğiniz her şey burada.
09:47
Those greenyeşil things in the foregroundön plan are mangoesMango.
170
563000
3000
Bu ön taraftaki yeşil şeyler mango.
09:50
This is a shoppingalışveriş yapmak streetsokak in KiberaKibera,
171
566000
2000
Burası Kibera’da bir alışveriş caddesi,
09:52
and you can see that there's a sodasoda dealersatıcı, a healthsağlık clinicklinik,
172
568000
5000
ve orada bir gazoz satıcısını, bir kliniği, iki güzellik salonunu, bir barı,
09:57
two beautygüzellik salonssalonlar, a barbar, two groceryBakkal storesdepolar, and a churchkilise, and more.
173
573000
5000
iki manav dükkânını ve bir kiliseyi ve daha fazlasını görebilirsiniz.
10:02
It's a typicaltipik downtownşehir merkezinde streetsokak; it just happensolur to be self-builtkendini inşa.
174
578000
5000
Tipik bir şehir caddesidir, kendi kendine kurulmuştur sadece.
10:07
This here, on the right-handsağ el sideyan,
175
583000
3000
Şu sağ kol üzerindeki yere
10:10
is what's calleddenilen a -- if you look at the fine printbaskı underaltında the awningtente --
176
586000
3000
şey diyorlar -- eğer tentenin altındaki dipnotlara bakarsanız --
10:13
it's a hotelotel.
177
589000
2000
burası bir otel.
10:15
And what hotelotel meansanlamına geliyor, in KenyaKenya and IndiaHindistan, is an eating-placeyemek mekanı.
178
591000
6000
Ve Kenya’da ve Hindistan’da otel demek yemek yeri demektir.
10:21
So, that's a restaurantrestoran.
179
597000
2000
O zaman burası bir restoran.
10:23
People stealçalmak electricalelektrik powergüç -- this is RioRio.
180
599000
2000
İnsanlar burada elektriği çalıyorlar -- burası Rio.
10:25
People tapmusluk in and they have thieveshırsızlar who are calleddenilen "grillosGrillos" or "cricketscırcır,"
181
601000
7000
Kaçak hat çekiyorlar ve “grillo” veya “çekirge” dedikleri hırsızları var
10:32
and they stealçalmak the electricalelektrik powergüç
182
608000
2000
ve bunlar elektriği çalıp
10:34
and wiretel the neighborhoodKomşuluk.
183
610000
2000
mahallelerine bağlıyorlar.
10:36
People burnyanmak trashçöp to get ridkurtulmuş of the garbageçöp,
184
612000
3000
Çöplükten kurtulmak için çöplerini yakıyorlar,
10:39
and they digkazmak theironların ownkendi sewerlağım channelskanallar.
185
615000
4000
ve kendi lağım kanallarını kazıyorlar.
10:43
Talk about more plasticplastik bagsçantalar than planktonplankton.
186
619000
3000
Planktondan çok poşet torbalardan bahsedebiliriz.
10:46
And sometimesara sıra they have naturaldoğal trash-disposalçöp bertaraf.
187
622000
4000
Ve bazen doğal çöp-imha yöntemleri var.
10:50
And when they have more moneypara they cementçimento theironların streetssokaklar,
188
626000
3000
Ve daha fazla paraları olduğunda, caddelerine beton döküyorlar,
10:53
and they put in sewersKanalizasyon and good waterSu pipesborular, and stuffşey like that.
189
629000
4000
ve lağımlar veya iyi su boruları ve bunun gibi şeyler kuruyorlar.
10:57
This is waterSu going to RioRio. People runkoş theironların waterSu pipesborular all over the placeyer,
190
633000
6000
Bu Rio’ya giden su. İnsanlar her yere su borularını uzatıyorlar,
11:03
and that little hutkulübe right there has a pumppompa in it, and that's what people do:
191
639000
3000
ve şuradaki küçük kulübenin de bir pompası var ve işte insanların yaptıkları şey bu:
11:06
they stealçalmak electricityelektrik; they installkurmak a pumppompa
192
642000
2000
elektriği çalıyorlar; bir pompa kuruyor,
11:08
and they tapmusluk into the waterSu mainana, and pumppompa waterSu up to theironların housesevler.
193
644000
4000
su şebekesinden kaçak su alıyorlar ve suyu kendi evlerine pompalıyorlar.
11:12
So, the questionsoru is how do you go from the mud-hutçamur kulübe villageköy,
194
648000
6000
Öyleyse, soru şu, çamurdan kulübeli köylerden
11:18
to the more developedgelişmiş cityŞehir, to the even highlybüyük ölçüde developedgelişmiş SultanbelyiSultanbelyi?
195
654000
5000
daha büyümüş şehre, hatta çok daha büyümüş Sultanbeyli’ye nasıl gidersiniz?
11:23
I say there are two things.
196
659000
2000
İki şey olduğunu söylüyorum.
11:25
One is people need a guaranteegaranti they won'talışkanlık be evictedtahliye.
197
661000
2000
Birisi, insanların tahliye edilmeyeceklerine dair bir garantiye ihtiyaçları olduğu.
11:27
That does not necessarilyzorunlu olarak mean propertyözellik rightshaklar,
198
663000
2000
Bu tam olarak mülk hakkı demek değil,
11:29
and I would disagreekatılmıyorum with HernandoHernando dede SotoSoto on that questionsoru,
199
665000
4000
ve bu soru konusunda Hernando de Soto ile aynı fikirde değilim,
11:33
because propertyözellik rightshaklar createyaratmak a lot of complicationskomplikasyonlar.
200
669000
2000
çünkü mülk hakları birçok güçlük yaratır.
11:35
They're mostçoğu oftensık sık soldsatıldı to people, and people then windrüzgar up in debtborç
201
671000
4000
Çok sık insanlara satılırlar ve daha sonra insanlar borç içinde tasfiye ederler
11:39
and have to payödeme back the debtborç,
202
675000
2000
ve borçlarını geri ödemek zorunda kalırlar,
11:41
and sometimesara sıra have to sellsatmak theironların propertyözellik
203
677000
2000
ve bazen borçlarını geri ödeyebilmek için
11:43
in ordersipariş to payödeme back the debtborç.
204
679000
2000
mülklerini satmak zorunda kalırlar.
11:45
There's a wholebütün varietyvaryete of other reasonsnedenleri why propertyözellik rightshaklar
205
681000
2000
Mülk haklarının bazen bu durumlarda neden işe yaramadığının
11:47
sometimesara sıra don't work in these casesvakalar,
206
683000
2000
birçok başka çeşitli nedenleri vardır
11:49
but they do need securitygüvenlik of tenuregörev süresi.
207
685000
2000
ama insanların mülkiyet hakkı güvenliğine ihtiyaçları vardır.
11:51
And they need accesserişim to politicssiyaset, and that can mean two things.
208
687000
4000
Ve politikaya ulaşma ihtiyaçları vardır ve bu iki şey demektir.
11:55
That can mean communitytoplum organizingdüzenleme from belowaltında,
209
691000
4000
Aşağıdan örgütlenen topluluk anlamına gelebilir,
11:59
but it can alsoAyrıca mean possibilitiesolasılıklar from aboveyukarıdaki.
210
695000
3000
ama yukardan sağlanan olanaklar anlamına da gelebilir.
12:02
And I say that because the systemsistem in TurkeyTürkiye is notabledikkate değer.
211
698000
5000
Ve böyle diyorum çünkü Türkiye’deki sistem muteberdir.
12:07
TurkeyTürkiye has two great lawsyasalar that protectkorumak squattersişgalciler.
212
703000
2000
Türkiye’nin gecekonduları koruyan iki büyük yasası var.
12:09
One is that -- it's calleddenilen "gecekondugecekondu" in TurkishTürkçe,
213
705000
3000
Birisi, Türkçede “gecekondu” denilen
12:12
whichhangi meansanlamına geliyor "builtinşa edilmiş overnightbir gecede," and if you buildinşa etmek your houseev overnightbir gecede
214
708000
4000
ve “gece kurulmuş” anlamına gelendir ve eğer Türkiye’de gece ev kurarsanız
12:16
in TurkeyTürkiye, you can't be evictedtahliye withoutolmadan duenedeniyle processsüreç of lawhukuk,
215
712000
4000
ve sizi gece yakalamazlarsa, hukuki usule aykırı olduğundan
12:20
if they don't catchyakalamak you duringsırasında the night.
216
716000
3000
evden tahliye edilemezsiniz.
12:23
And the secondikinci aspectGörünüş is that oncebir Zamanlar you have 2,000 people
217
719000
4000
Ve ikincisi ise, bir toplulukta 2000 kişi varsa,
12:27
in the communitytoplum, you can petitiondilekçe the governmenthükümet
218
723000
2000
yasal bir ilçe belediyesi olarak tanınmak için
12:29
to be recognizedtanınan as a legalyasal sub-municipalityalt belediye.
219
725000
4000
hükümete dilekçe verebilirsiniz.
12:33
And when you're a legalyasal sub-municipalityalt belediye, you suddenlyaniden have politicssiyaset.
220
729000
3000
Ve yasal olarak bir ilçe belediyesi olduğunuzda birden politikanız olur.
12:36
You're allowedizin to have an electedseçildi governmenthükümet, collecttoplamak taxesvergileri,
221
732000
2000
Seçilmiş bir yönetiminizin olmasına, vergi toplamanıza,
12:38
providesağlamak municipalbelediyeye ait servicesHizmetler, and that's exactlykesinlikle what they do.
222
734000
4000
belediye hizmetleri sunmanıza izin verilir ki bu tam da yaptıkları şeydir.
12:42
So, these are the civickent leadersliderler of the futuregelecek.
223
738000
3000
Bu yüzden, bunlar istikbalin kentsel liderleridir.
12:46
The womankadın in the centermerkez is GeetaGeeta JiwaJiwa.
224
742000
1000
Ortadaki kadın Geeta Jiwa.
12:47
She liveshayatları in one of those tentsçadır on the highwaykarayolu medianmedyan in MumbaiMumbai.
225
743000
6000
Bombay’ın merkez otoyolu üzerindeki şu çadırlardan birinde yaşıyor.
12:53
That's SurekaAkın GundiGundi; she alsoAyrıca liveshayatları with her familyaile
226
749000
2000
Bu, Sureka Gundi; o da ailesiyle
12:55
on the tentçadır alonguzun bir the sameaynı highwaykarayolu medianmedyan.
227
751000
2000
aynı merkez otoyoldaki çadırda ailesiyle yaşıyor.
12:57
They're very outspokenaçık sözlü. They're very activeaktif.
228
753000
2000
Çok dobralar. Çok etkinler.
12:59
They can be communitytoplum leadersliderler.
229
755000
2000
Bölge lideri olabilirler.
13:02
This womankadın is NineDokuz, whichhangi meansanlamına geliyor "grandmabüyükanne" in TurkishTürkçe.
230
758000
3000
Bu kadın, Nine, Türkçe’de “büyükanne” anlamına geliyor.
13:05
And there were threeüç oldeski ladiesBayan who livedyaşamış in --
231
761000
2000
Ve arkasındaki kendi kurdukları evlerinde
13:07
that's her self-builtkendini inşa houseev behindarkasında her -- and they'veonlar ettik livedyaşamış there for 30 or 40 yearsyıl,
232
763000
5000
üç yaşlı kadın kalıyordu ve orada 30, 40 yıl yaşamışlar,
13:12
and they are the backboneomurga of the communitytoplum there.
233
768000
3000
ve oradaki topluluğun bel kemiğiler.
13:15
This is RichardRichard MuthamaMuthama PeterPeter,
234
771000
2000
Bu Richard Muthama Peter,
13:17
and he is an itinerantseyyar streetsokak photographerfotoğrafçı in KiberaKibera.
235
773000
3000
ve Kibera’da gezgin bir sokak fotoğrafçısı.
13:20
He makesmarkaları moneypara takingalma picturesresimler of the neighborhoodKomşuluk,
236
776000
3000
Mahallelerin ve mahallelerdeki insanların
13:23
and the people in the neighborhoodKomşuluk,
237
779000
2000
fotoğraflarını çekerek para kazanıyor,
13:25
and is a great resourcekaynak in the communitytoplum.
238
781000
2000
ve bölgede kaynak çok.
13:27
And finallyen sonunda my choiceseçim to runkoş for mayorBelediye Başkanı of RioRio is CezinioCezinio,
239
783000
4000
Ve son olarak, Rio’nun başkanlığına adaylığa koyma seçimim Cezinio,
13:31
the fruitmeyve merchanttüccar with his two kidsçocuklar here,
240
787000
2000
iki çocuklu bir meyve satıcısı
13:33
and a more honestdürüst and givingvererek and caringsempatik man I don't know.
241
789000
5000
ve ondan daha dürüst ve gönlü bol ve şefkatli birini tanımıyorum.
13:38
The futuregelecek of these communitiestopluluklar is in the people
242
794000
2000
Bu bölgelerin geleceği bu insanlarda
13:40
and in our abilitykabiliyet to work with those people.
243
796000
4000
ve bu insanlarla çalışabilme yeteneğimizde.
13:44
So, I think the messagemesaj I take, from what I readokumak from the bookkitap,
244
800000
4000
Bu yüzden, sanırım kitaptan çıkardığım, Armstrong’un dediklerinden çıkardığım,
13:48
from what ArmstrongArmstrong said, and from all these people,
245
804000
2000
ve tüm bu insanlardan çıkardığım mesaj
13:50
is that these are neighborhoodsmahalleler.
246
806000
2000
bunların komşuluk olduğu.
13:52
The issuekonu is not urbankentsel povertyyoksulluk.
247
808000
2000
Konu kent yoksulluğu değil.
13:54
The issuekonu is not the largerdaha büyük, over-archingAşırı kavis thing.
248
810000
3000
Konu, daha büyük, daha kapsayıcı bir şey değil.
13:57
The issuekonu is for us to recognizetanımak that these are neighborhoodsmahalleler --
249
813000
3000
Konu, bizim bu mahalleleri tanımamız --
14:00
this is a legitimatemeşru formform of urbankentsel developmentgelişme --
250
816000
3000
bu kentsel gelişimin yasal bir şekli --
14:03
and that citiesşehirler have to engagetutmak these residentssakinleri,
251
819000
3000
ve şehirlerin bu sakinleri bir araya getirmesi,
14:06
because they are buildingbina the citiesşehirler of the futuregelecek.
252
822000
3000
çünkü onlar geleceğin şehirlerini inşa ediyorlar.
14:09
Thank you very much.
253
825000
1000
Çok teşekkür ederim.
Translated by Hediye Aydogan
Reviewed by Diba Szamosi

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Robert Neuwirth - Author
Robert Neuwirth’s writings on the street-level reality of the developing world have opened a new dialogue on development and economics.

Why you should listen

For too many people in the world, Robert Neuwirth suggests, the world's globalized economic system has turned out to be a capitalism of decay. Only by embracing true sharing strategies, he argues, can people develop an equitable vision of the future.

Neuwirth is the author of two previous books: Stealth of Nations (2011), on the global growth of the street markets and cross-border smuggling, and Shadow Cities (2005), on the power of squatter communities and shantytowns. His work has appeared in documentary films, on radio and television, and in many publications. In addition to writing, he has taught at Rikers Island, New York City’s jail, and at Columbia University’s Graduate School of Journalism. 

More profile about the speaker
Robert Neuwirth | Speaker | TED.com