ABOUT THE SPEAKER
Anna Deavere Smith - Actor, playwright, social critic
Anna Deavere Smith's ground-breaking solo shows blur the lines between theater and journalism, using text from real-life encounters to create gripping portraits.

Why you should listen

Hailed by Newsweek as "the most exciting individual in American theater," Anna Deavere Smith uses solo performance as a public medium to explore issues of race, identity and community in America. Her grandfather once told her, "Say a word often enough, and it becomes you."

Inspired by this and Walt Whitman's idea "to absorb America," Deavere Smith began interviewing people (more than 2,000 now) across the country some 20 years ago. Without props, sets or costumes, she translates those encounters into profound performances, each drawing verbatim from the original recorded interview. She has an uncanny ability to inhabit the characters -- or rather the people -- she's representing onstage, regardless of their race, gender or age. And while her approach to cultural commentary is now widely imitated, she remains the master of the form. Her play, Let Me Down Easy, premiered this year at the Long Wharf Theater.

Deavere Smith is perhaps best known for her examination of race relations, having written and performed Fires in the Mirror, a raw view of those affected by the Crown Heights riots of 1991, and Twilight: Los Angeles, which tackled the 1992 Los Angeles riots. Along the way, she's earned two Obies, a MacArthur "genius" grant, and several Tony nominations, while also teaching at Stanford and NYU, and roles on such shows as The West Wing and HBO's Life Support. Her most recent book is Letters to a Young Artist: Straight Up Advice on Making a Life in the Arts, and she is the founding director of the Institute on the Arts and Civic Dialogue, a group that brings together artists to make works about social change.

More profile about the speaker
Anna Deavere Smith | Speaker | TED.com
TED2005

Anna Deavere Smith: Four American characters

Anna Deavere Smith'in Amerikan karakteri

Filmed:
1,201,832 views

Yazar ve oyuncu Anna Deavere Smith, yazar Studs Terkel'e, hükümlü Paulette Jenkins, Koreli bir dükkancı ve de bir rodeo binicisine hayat veriyor. Smith, solo oyunu ''Yolda: Amerikan Karakterini Arayış''tan seçtiği parçaları sunuyor.
- Actor, playwright, social critic
Anna Deavere Smith's ground-breaking solo shows blur the lines between theater and journalism, using text from real-life encounters to create gripping portraits. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:25
So my grandfatherBüyük baba told me when I was a little girlkız,
0
0
2000
Büyükbabam bana, ben küçük bir kızken dedi ki,
00:27
"If you say a wordsözcük oftensık sık enoughyeterli, it becomesolur you."
1
2000
3000
''Eğer bir sözü çok söylersen, ona bürünürsün.''
00:30
And havingsahip olan grownyetişkin up in a segregatedayrılmış cityŞehir, BaltimoreBaltimore, MarylandMaryland,
2
5000
3000
Ve tecrit edilmiş bir şehirde, Baltimore, Maryland'de büyüdüğüm için
00:33
I sortçeşit of use that ideaFikir to go around AmericaAmerika with a tapebant recorderses kayıt cihazı --
3
8000
3000
bu fikirden yola çıkarak Amerika'yı bir teyple gezmeye karar verdim--
00:36
thank God for technologyteknoloji --
4
11000
2000
Tanrı'ya şükür teknoloji var--
00:38
to interviewröportaj people, thinkingdüşünme that if I walkedyürüdü in theironların wordskelimeler --
5
13000
3000
insanlarla röportaj yapmak için, eğer onların söyledikleriyle yürüyebilirsem --
00:41
whichhangi is alsoAyrıca why I don't weargiyinmek shoesayakkabı when I performyapmak --
6
16000
2000
oynarken ayakkabı giymememin sebebi de budur --
00:43
if I walkedyürüdü in theironların wordskelimeler, that I could sortçeşit of absorbemmek AmericaAmerika.
7
18000
4000
eğer onların sözcükleriyle yürüyebilirsem, sanki Amerika'yı içime çekebilirim.
00:47
I was alsoAyrıca inspiredyaratıcı by WaltWalt WhitmanWhitman,
8
22000
1000
Aynı zamanda Walt Whitman'dan da etkilendim,
00:48
who wanted to absorbemmek AmericaAmerika and have it absorbemmek him.
9
23000
3000
kendisi de Amerika'yı içine çekmek ve Amerika'nın onu içine çekmesini istemişti.
00:51
So these fourdört characterskarakterler are going to be from that work
10
26000
4000
İşte, bu dört karakter bu oyunumdan alınmıştır
00:55
that I've been doing for manyçok yearsyıl now,
11
30000
1000
yıllardan beri oynamaktayım bunları,
00:56
and well over, I don't know, a coupleçift of thousandbin people
12
31000
3000
ve yaklaşık --- bilemeyeceğim, bir kaç bin insanla
00:59
I've interviewedgörüşülen.
13
34000
1000
röportaj yaptım.
01:00
AnybodyKimseyi out here oldeski enoughyeterli to know StudsÇıtçıt TerkelTerkel'in başı, that oldeski radioradyo man?
14
35000
5000
Aranızda Studs Terkel'i bilecek kadar yaşlı olan var mı, o eski radyo adamını?
01:05
So I thought he would be the perfectmükemmel personkişi
15
40000
2000
Neyse, kendisinin en yetkin kişi olacağını düşündüm
01:07
to go to to asksormak about a definingtanımlarken momentan in AmericanAmerikan historytarih.
16
42000
4000
gidip de Amerikan tarihini tanımlayan noktanın ne olduğunu sormak için.
01:11
You know, he was "borndoğmuş in 1912, the yearyıl the TitanicTitanic sankbattı,
17
46000
4000
Biliyorsunuz, 1912'de doğmuş, "inşa edilmiş en büyük geminin,
01:15
greatestEn büyük shipgemi everyher builtinşa edilmiş. HitsSayısı the tipbahşiş of an icebergbuzdağı,
18
50000
3000
Titanik'in battığı yılda. Buz dağının ucuna çarptı
01:18
and bambam, it wentgitti down. It wentgitti down and I camegeldi up. WowVay canına, some centuryyüzyıl."
19
53000
8000
ve paldır küldür, aşağıya indi. O aşağıya indi ve ben çıktım yüzeye. Vay be, ne biçim bir asır.''
01:26
(LaughterKahkaha)
20
61000
2000
(Kahkaha)
01:28
So this is his answerCevap about a definingtanımlarken momentan in AmericanAmerikan historytarih.
21
63000
4000
Amerikan tarihini tanımlayan anı böyle anlatır.
01:32
"DefiningTanımlama momentan in AmericanAmerikan historytarih, I don't think there's one;
22
67000
5000
Amerikan tarihini tanımlayan an, bence bir tane değil;
01:37
you can't say HiroshimaHiroşima, that's a bigbüyük one --
23
72000
2000
Hiroşima sayılmaz, o çok büyük bir olaydı --
01:39
I can't think of any one momentan I would say is a definingtanımlarken momentan.
24
74000
3000
Sadece tek bir an aklıma gelmiyor, tanımlayan bir an olarak.
01:42
The gradualkademeli slippagekayma -- 'slippage''Kayma' is the wordsözcük
25
77000
3000
Yavaş yavaş kayma -- kayma kelimesi
01:45
used by the people in WatergateWatergate, moralmanevi slippagekayma --
26
80000
3000
Watergate kişileri tarafından kullanılan bir kelime, ahlaki kayma --
01:48
it's a gradualkademeli kindtür of thing, combinationkombinasyon of things.
27
83000
2000
yavaş yavaş oluşan bir şeydir, bir çok şeylerin birleşimidir.
01:50
You see, we alsoAyrıca have the technologyteknoloji.
28
85000
3000
Görüyorsunuz ya, biz bir de teknolojiye sahibiz.
01:53
I say, lessaz and lessaz the humaninsan touchdokunma.
29
88000
3000
Ben derim ki, gün geçtikçe insan teması azalıyor.
01:56
"Oh, let me kindtür of tell you a funnykomik little playoyun bitbit.
30
91000
3000
Ah, size şöyle komik bir hikaye anlatayım.
01:59
The AtlantaAtlanta airporthavalimanı is a modernmodern airporthavalimanı,
31
94000
2000
Atlanta havaalanı çok modern bir hava alanıdır,
02:01
and they should leaveayrılmak the gatekapı there.
32
96000
1000
hakkını vermek lazım.
02:02
These trainstrenler that take you out to a concourseizdiham and on to a destinationhedef.
33
97000
5000
Seni yolcu alanına götüren ve gideceğin yere yollayan trenler var.
02:07
And these trainstrenler are smoothpürüzsüz,
34
102000
2000
Ve bu trenler çok hoş,
02:09
and they're quietsessiz and they're efficientverimli.
35
104000
3000
ve de çok sessiz ve etkinler.
02:12
And there's a voiceses on the traintren, you know the voiceses was a humaninsan voiceses.
36
107000
4000
Ve trenden bir ses geliyor, biliyorsunuz ses bir insan sesi.
02:16
You see in the oldeski daysgünler we had robotsrobotlar, robotsrobotlar imitatedtaklit humansinsanlar.
37
111000
5000
Eskiden robotlar vardı, robotlar insanları taklit ederdi.
02:21
Now we have humansinsanlar imitatingtaklit robotsrobotlar.
38
116000
5000
Şimdi de robotları taklit eden insanlar var.
02:26
So we got this voiceses on this traintren: ConcourseKalabalık One: OmahaOmaha, LincolnLincoln.
39
121000
6000
İşte bu trendeki ses diyor ki: 1. Birinci durak: Omaha, Lincoln.
02:32
ConcourseKalabalık Two: DallasDallas, FortFort WorthDeğer. SameAynı voiceses.
40
127000
3000
2. İkinci durak: Dallas, Fort Worth. Aynı ses.
02:35
Just as a traintren is about to go, a younggenç coupleçift rushacele in
41
130000
5000
Tren tam kalkarken, genç bir çift içeri girdi
02:40
and they're just about to closekapat the pneumaticpnömatik doorskapılar.
42
135000
3000
tam da basınçlı kapıları kapanırken.
02:43
And that voiceses, withoutolmadan losingkaybetme a beatdövmek, saysdiyor,
43
138000
3000
Ve o ses de, hiç mola vermeden, dedi ki,
02:46
'Because of lategeç entrygiriş, we're delayedgecikmiş 30 secondssaniye.'
44
141000
3000
''Geç giriş nedeniyle, 30 saniye geç kalkacağız.''
02:49
Just then, everybody'sherkesin looking at this coupleçift with hatefulnefret dolu eyesgözleri
45
144000
5000
Tabii herkes bu çifte nefret edercesine bakmaya başladı
02:54
and the couple'sçiftin going like this, you know, shrinkingbüzülür.
46
149000
2000
ve çift de ezilip büzülmeye başladı.
02:56
Well, I'd happenedolmuş to have had a coupleçift of drinksiçecekler before boardingyatılı --
47
151000
3000
Şey, ben de trene binmeden önce biraz içki içmiştim --
02:59
I do that to steelçelik my nervessinirler -- and so
48
154000
3000
bunu sinirleri yatıştırmak için yapıyorum -- ve işte
03:02
I imitatetaklit etmek a traintren call, holdingtutma my handel on my --
49
157000
3000
bir tren anonsunu taklit ettim, elimi şöyle tutup --
03:05
'GeorgeGeorge OrwellOrwell, your time has come,' you see.
50
160000
4000
''George Orwell, geldi sana sıra en sonunda."
03:09
Well, some of you are laughinggülme. EverybodyHerkes laughsgülüyor
51
164000
2000
Ha, birkaçınız gülüyorsunuz.
03:11
when I say that, but not on this traintren. SilenceSessizlik.
52
166000
4000
Ben bunu söylediğimde herkes güler, ama bu trende başaramadık. Çıt yok.
03:15
And so suddenlyaniden they're looking at me.
53
170000
1000
Ve birden bire herkes bana da bakmaya başladı.
03:16
So here I am with the coupleçift, the threeüç of us
54
171000
3000
Al işte, ben de bu çiftle birlikte, üçümüz beraber
03:19
shrinkingbüzülür at the footayak of CalvaryCalvary about to be up, you know.
55
174000
4000
ezilip büzüldük, sanki Kalvari Haçı'nın dibine batıyoruz da yeniden yukarı çıkacağız.
03:23
"Just then I see a babybebek, a little babybebek in the lapkucak of a motheranne.
56
178000
7000
Tam o anda bir bebek görüyorum, annesinin kucağında minicik bir bebek.
03:30
I know it's Hispanicİspanyol because she's speakingkonuşuyorum Spanishİspanyolca to her companionyoldaş.
57
185000
5000
İspanyol olduğunu biliyorum çünkü yanındaki arkadaşı ile İspanyolca konuşuyordu.
03:35
So I'm going to talk to the babybebek. So I say to the babybebek,
58
190000
3000
İşte, ben de bebekle konuşacağım. Bebeğe döndüm,
03:38
holdingtutma my handel over my mouthağız because my breathnefes mustşart be 100 proofkanıt,
59
193000
4000
elimle ağzımı kapayarak, çünkü nefesim her şeyi ele verebilir,
03:42
I say to the babybebek, 'Sir' Efendim or MadamBayan,
60
197000
4000
bebeğe dedim ki, ''Bayım, ya da Hanımefendi,
03:46
what is your considereddüşünülen opiniongörüş of the humaninsan speciesTürler?'
61
201000
5000
sizin insan türleri hakkındaki düşünceleriniz nedir?''
03:51
And the babybebek looksgörünüyor, you know, the way babiesbebekler look at you clearlyAçıkça,
62
206000
2000
Ve bebek bana baktı, bebekler öyle bakar ya size net bir şekilde,
03:53
startsbaşlar laughinggülme,
63
208000
1000
ve gülmeye başladı,
03:54
startsbaşlar bustingbozma out with this crazyçılgın little laughgülmek.
64
209000
3000
hem de kıkır kıkır.
03:57
I say, 'Thank' Teşekkür ederim God for a humaninsan reactionreaksiyon, we haven'tyok lostkayıp yethenüz.'
65
212000
4000
Dedim ki, "Herhangi bir insan tepkisi için Tanrıya şükür, henüz kaybetmiş değiliz.''
04:01
"But you see, the humaninsan touchdokunma, you see, it's disappearingyok olan.
66
216000
2000
Ama bakın, insan sıcaklığı kaybolup gidiyor.
04:03
You know, you see, you've got to questionsoru the officialresmi truthhakikat.
67
218000
3000
Biliyorsunuz, resmi gerçeği sorgulamamız lazım.
04:06
You know the thing that was so great about MarkMark TwainTwain --
68
221000
3000
Biliyorsunuz, Mark Twain'i en harika kılan yanıydı bu --
04:09
you know we honorOnur MarkMark TwainTwain, but we don't readokumak him.
69
224000
4000
Mark Twain'e çok saygı duyarız, ama onu hiç okumayız.
04:13
We readokumak 'Huck' Huck FinnFinn,' of coursekurs, we readokumak 'Huck' Huck Finn'Finn' of coursekurs.
70
228000
3000
Huck Finn'i okuruz, tabii ki, Huck Finn'i okuruz.
04:16
I mean, HuckHuck, of coursekurs, was tremendousmuazzam.
71
231000
2000
Bence, Huck, tabii ki, muazzamdı.
04:18
RememberHatırlıyorum that great scenefaliyet alani, sahne on the raftSal, rememberhatırlamak what HuckHuck did?
72
233000
3000
Hatırlıyor musunuz o harika sahneyi, salın üstünde, Huck'ın ne yaptığını?
04:21
You see, here'sburada HuckHuck; he's an illiteratecahil kidçocuk; he's had no schoolingeğitim,
73
236000
3000
Bakın, işte Huck, okuma yazması olmayan bir çocuk, hiç okul görmemiş,
04:24
but there's something in him.
74
239000
2000
ama içinde bir şeyler var.
04:26
And the officialresmi truthhakikat, the truthhakikat was, the lawhukuk was,
75
241000
3000
Ve resmi belgelere göre, yasalar ve doğrulara göre,
04:29
that a blacksiyah man was a propertyözellik, was a thing, you see.
76
244000
3000
zenci bir adam mülk niteliğindeydi, bir maldı, anlıyor musunuz?
04:32
And HuckHuck getsalır on the raftSal with a propertyözellik namedadlı JimJim, a slaveköle, see.
77
247000
4000
Ve Huck salda adı Jim olan bir malla beraberdi, bir köle, görüyor musunuz?
04:36
And he hearsduyar that JimJim is going to go and take his wifekadın eş and kidsçocuklar
78
251000
4000
Ve duyuyor ki, Jim karısını ve çocuklarını geri almayı planlıyor
04:40
and stealçalmak them from the womankadın who ownssahibi them,
79
255000
2000
onlara sahip olan kadından kaçırmayı planlıyor,
04:42
and HuckHuck saysdiyor, 'Ooh' Ooh, oh my God, oohooh, oohooh --
80
257000
4000
ve Huck diyor ki ''Aa aa, aman Tanrım, ah, ah --
04:46
that womankadın, that womankadın never did anybodykimse any harmzarar.
81
261000
3000
o kadın, o kadının kimseye bir kötülüğü dokunmadı ki.
04:49
OohOoh, he's going to stealçalmak; he's going to stealçalmak;
82
264000
1000
Ah, o gidip kaçırıcak, gidip kaçırıcak,
04:50
he's going to do a terriblekorkunç thing.'
83
265000
2000
çok korkunç bir şey yapıcak.''
04:52
Just then, two slaversköleci caughtyakalandı up, guys chasingtakip slavesköle, looking for JimJim.
84
267000
5000
Tam o sırada, iki köleci onlara yetişir, köleleri kovalayan herifler, Jim'i arıyorlar.
04:57
'AnybodyKimseyi up on that raftSal with you?' HuckHuck saysdiyor, 'Yeah' Evet.'
85
272000
9000
''Başka biri var mı salda seninle?'' Huck diyor ki, ''Evet.''
05:06
'Is he blacksiyah or whitebeyaz?' 'White' Beyaz.' And they go off.
86
281000
7000
''Zenci mi, beyaz mı?'' ''Beyaz.'' Ve çekip gidiyorlar.
05:13
And HuckHuck said, 'Oh' Oh my God, oh my God, I liedYalan, I liedYalan, oohooh,
87
288000
4000
Ve Huck der ki, ''Ah, aman Tanrım, yalan söyledim, yalan döyledim, ahh,
05:17
I did a terriblekorkunç thing, did a terriblekorkunç thing -- why do I feel so good?'
88
292000
5000
Çok korkunç birşey yaptım, korkunç bir şey -- ama neden kendimi iyi hissediyorum?''
05:22
"But it's the goodnessiyilik of HuckHuck, that stuffşey that Huck'sHuck'ın been madeyapılmış of,
89
297000
2000
Ama bu Huck'ın iyiliğidir, Huck'ı oluşturan şeylerdir,
05:24
you see, all been buriedgömülü; it's all been buriedgömülü.
90
299000
2000
bakın, hepsi gömülmüş, herşey dibe gömülmüş.
05:26
So the humaninsan touchdokunma, you see, it's disappearingyok olan.
91
301000
3000
Yani insan sıcaklığı yok oluyor.
05:29
So you asksormak about a definingtanımlarken momentan --
92
304000
2000
Siz de tarihi tanımlayan o an nedir diye soruyorsunuz.
05:31
ain'tdeğil no definingtanımlarken momentan in AmericanAmerikan historytarih for me.
93
306000
2000
Amerika'yı tanımlayan öyle bir an yok benim için.
05:33
It's an accretionbüyüme of momentsanlar that addeklemek up to where we are now,
94
308000
3000
Çoğaldıkça artan anlar bizi bu noktaya getiren,
05:36
where triviaönemsiz şeyler becomesolur newshaber.
95
311000
2000
ıvır zıvırın habere dönüştüğü bir zaman.
05:38
And more and more, lessaz and lessaz awarenessfarkında olma of the painAğrı of the other.
96
313000
6000
Ve gün geçtikçe başkalarının acısının daha da az farkındayız
05:44
Huh. You know, I don't know if you could use this or not,
97
319000
4000
Eh. İşte, bilmiyorum şu söylediklerim sizin işinize yarar mı,
05:48
but I was quotingalıntı yapmak WrightWright MorrisMorris, a writeryazar from NebraskaNebraska, who saysdiyor,
98
323000
4000
ama Wright Morris'ten bahsetmiştim, kendisi Nebraska'lı bir yazar, der ki,
05:52
'We're more and more into communicationsiletişim
99
327000
3000
iletişim biçimlerine giderek önem veriyoruz ve
05:55
and lessaz and lessaz into communicationiletişim.'
100
330000
5000
iletişimin kendisini unutuyoruz.
06:00
Okay, kidsçocuklar, I got to scramçek git, got to go see my cardiologistkardiyolog."
101
335000
5000
Tamam, çocuklar, gitmem lazım, kardiyoloğuma görünmem gerekiyor.
06:05
And that's StudsÇıtçıt TerkelTerkel'in başı.
102
340000
1000
Studs Terkel budur, işte.
06:06
(ApplauseAlkış)
103
341000
6000
(Alkış)
06:12
So, talk about riskrisk takingalma. I'm going to do somebodybirisi that nobodykimse likesseviyor.
104
347000
7000
Riske girmekten bahsederken. Sizlere kimsenin hoşlanmadığı bir karakteri canlandıracağım.
06:19
You know, mostçoğu actorsaktörler want to do characterskarakterler that are likeablesempatik --
105
354000
5000
Biliyorsunuz çoğu oyuncular hoşa giden karakterlerleri canlandırmak isterler --
06:24
well, not always, but the notionkavram, especiallyözellikle at a conferencekonferans like this,
106
359000
3000
tabii, her zaman değil, ama bu görüş, özellikle de böyle bir konferansda,
06:27
I like to inspireilham vermek people.
107
362000
2000
insanlara esin kaynağı olmak isterim.
06:29
But sincedan beri this was calleddenilen "riskrisk takingalma,"
108
364000
2000
Ama konumuz riske girmek olduğu için
06:31
I'm doing somebodybirisi who I never do, because she's so unlikeablesevimsiz
109
366000
4000
hiç yapmadığım birini canlandırıcağım, kendisi o kadar sevimsiz biri ki
06:35
that one personkişi actuallyaslında camegeldi backstagekulis
110
370000
1000
seyircinin biri bir gün sahne arkasına geldi
06:36
and told me to take her out of the showgöstermek she was in.
111
371000
4000
ve bu karakteri bu oyunumdan çıkarmamı söyledi.
06:40
And I'm doing her because I think we think of riskrisk,
112
375000
3000
Bu kişiyi halen canlandırıyorum, çünkü riskin
06:43
at a conferencekonferans like this, as a good thing.
113
378000
2000
böyle bir konferansta, alınması gereken bir şey olduğunu düşünürüm.
06:45
But there are certainbelli other connotationsçağrışımları to the wordsözcük "riskrisk,"
114
380000
3000
Fakat risk kelimesinin farklı çağrışımları var
06:48
and the sameaynı thing about the wordsözcük "naturedoğa." What is naturedoğa?
115
383000
3000
aynen tabiat kelimesi gibi. Nedir tabiat?
06:51
MaxineMaxine GreeneGreene, who'skim a wonderfulolağanüstü philosopherfilozof
116
386000
3000
Maxine Greene, kendisi harika bir filozoftur
06:54
who'skim as oldeski as StudsÇıtçıt, and was the headkafa of a philosophyFelsefe --
117
389000
4000
Studs kadar yaşlı, ve bir felsefenin başkanıydı--
06:58
great, bigbüyük philosophyFelsefe kindtür of an organizationorganizasyon --
118
393000
4000
meşhur, önemli bir felsefenin, bir nevi organizasyonun
07:02
I wentgitti to her and askeddiye sordu her what are the two things
119
397000
2000
onu ziyaret ettim ve kendisinin bilmediği iki şeyin
07:04
that she doesn't know, that she still wants to know.
120
399000
3000
ne olduğunu sordum, halen bilmek istediği iki şey.
07:07
And she said, "Well, personallyŞahsen, I still feel like I have to curtseyreverans
121
402000
2000
Ve dedi ki, ''Kişisel olarak, halen üniversitemin başkanını
07:09
when I see the presidentDevlet Başkanı of my universityÜniversite.
122
404000
3000
görünce reverans yapma gereğini duyuyorum.
07:12
And I still feel as thoughgerçi I've got to get coffeeKahve
123
407000
2000
Ve halen gidip de erkek mesteklaşlarım için kahve getirmem gerekiyormuş
07:14
for my maleerkek colleaguesmeslektaşlar, even thoughgerçi I've outlivedgömdü mostçoğu of them."
124
409000
2000
gibi geliyor, çoğundan daha büyük olmama rağmen.''
07:16
And she said, "And then intellectuallyentelektüel,
125
411000
3000
Ve dedi ki, ''Ve entelektüel açıdan
07:19
I don't know enoughyeterli about the negativenegatif imaginationhayal gücü.
126
414000
3000
olumsuz hayal gücü hakkında halen bilmediğim çok şey var.
07:22
And SeptemberEylül 11thinci certainlykesinlikle taughtöğretilen us
127
417000
2000
Ve 11 Eylül bize bunu öğretti kesinlikle
07:24
that that's a wholebütün areaalan we don't investigateincelemek."
128
419000
2000
bu tam soruşturmadığımız bir alan.''
07:26
So this pieceparça is about a negativenegatif imaginationhayal gücü.
129
421000
3000
Yani bu kısım olumsuz hayal gücü hakkında.
07:29
It raisesyükseltmeler questionssorular about what naturedoğa is, what MotherAnne NatureDoğa is,
130
424000
4000
Tabiatın ne olduğunu, Tabiat Ana'nın ne olduğunu sorguluyor,
07:33
and about what a riskrisk can be.
131
428000
2000
ve bir riskin ne olabileceğini sorguyor.
07:35
And I got this in the MarylandMaryland CorrectionalIslah InstituteEnstitüsü for WomenKadınlar.
132
430000
2000
Ve bunu Maryland Kadın Cezalandırma Kurumu'ndan aldım.
07:37
Everything I do is wordsözcük for wordsözcük off a tapebant.
133
432000
3000
Yaptığım her şey kelimesi kelimesine teypten alınmadır.
07:40
And I titleBaşlık things because I think people speakkonuşmak in organicorganik poemsşiirler,
134
435000
4000
Verdiğim başlıklar herkesin organik şiir gibi konuştuğunu düşündüğümdendir,
07:44
and this is calleddenilen "A MirrorAyna to Her MouthAğız."
135
439000
1000
bunun başlığı "Ağzına bir Ayna".
07:45
And this is an inmatetutuklu namedadlı PaulettePaulette JenkinsJenkins.
136
440000
3000
Bu Paulette Jenkins isimli bir mahkumdur.
07:56
"I beganbaşladı to learnöğrenmek how to coverkapak it up,
137
451000
4000
''Her şeyin nasıl üstünü örtebilirim öğrendim,
08:00
because I didn't want nobodykimse to know that this was happeningolay in my home.
138
455000
5000
çünkü kimsenin benim yuvamda bunların olduğunu bilmesini istemedim.
08:05
I want everybodyherkes to think we were a normalnormal familyaile.
139
460000
3000
Herkes biz normal bir aileyiz diye düşünsün istedim.
08:08
I mean we had all the materialisticmaddi things,
140
463000
3000
Tabii, ihtiyacımız olan bütün maddi şeylere sahiptik,
08:11
but that didn't make my childrençocuklar painAğrı any lessaz;
141
466000
3000
ama bunlar çocuklarımın acısını azaltmadı;
08:14
that didn't make theironların fearsendişe subsideçökmek.
142
469000
3000
onların korkularını dindirmedi.
08:17
I ranran out of excusesbahane about how we got blacksiyah eyesgözleri
143
472000
3000
Göz morluklarımızın nasıl oluştuğuna dair söyleyecek yalanım kalmadı
08:20
and bustedbaskın lipsdudaklar and bruisesçürükler. I didn't had no more excusesbahane.
144
475000
4000
ve patlamış dudaklarımız ve çürüklerimiz için. Mazeretlerim kalmadı.
08:24
And he beatdövmek me too. But that didn't changedeğişiklik the factgerçek
145
479000
3000
Beni de döverdi. Ama bu ortadaki doğruyu değiştirmedi
08:27
that it was a nightmarekâbus for my familyaile; it was a nightmarekâbus.
146
482000
4000
bu ailem için bir kabustu, bir kabus.
08:31
And I failedbaşarısız oldu them dramaticallydramatik,
147
486000
2000
Ve herkesi yüzüstü bıraktım.
08:33
because I allowedizin it to go on and on and on.
148
488000
4000
çünkü bunun devam etmesine ben izin verdim.
08:37
"But the night that MyeshaMyesha got killedöldürdü --
149
492000
2000
Ama Myesha'nın öldürüldüğü gece --
08:39
and the intensityyoğunluk just grewbüyüdü and grewbüyüdü and grewbüyüdü,
150
494000
4000
bunun şiddeti büyüdü de büyüdü,
08:43
untila kadar one night we camegeldi home from gettingalma drugsilaçlar,
151
498000
5000
ve bir akşam uyuşturucuları alıp eve gelince,
08:48
and he got angrykızgın with MyeshaMyesha, and he startedbaşladı beatingdayak her,
152
503000
3000
ve o Myesha'ya çok kızdı, ve başladı dövmeye onu,
08:51
and he put her in a bathtubküvet. Oh, he would use a beltkemer.
153
506000
3000
ve kızı küvete koydu. Ah, kemerini kullanırdı dövmek için.
08:54
He had a beltkemer because he had this warpedçarpık pervertedsapık thing
154
509000
3000
Kemerini kullandı, çünkü kendisi sapıkça bi düşünceyle
08:57
that MyeshaMyesha was havingsahip olan sexseks with her little brothererkek kardeş
155
512000
2000
Myesha'nın erkek kardeşiyle seks yaptığı düşüncesindeydi
08:59
and they was fondlingokşama eachher other -- that would be his reasonneden.
156
514000
2000
birbirlerini okşadıklarının -- onun nedeni buydu.
09:01
I'm just talkingkonuşma about the particularbelirli night that she diedvefat etti.
157
516000
4000
Ben onun öldüğü akşamdan bahsediyorum sadece.
09:05
And so he put her in the bathtubküvet,
158
520000
3000
Neyse işte kızı küvetin içine koydu,
09:08
and I was in the bedroomyatak odası with the babybebek.
159
523000
1000
ben de yatak odasında bebekleydim.
09:09
"And fourdört monthsay before this happenedolmuş, fourdört monthsay before MyeshaMyesha diedvefat etti,
160
524000
4000
Bu olmadan dört ay önce, Myesha ölmeden dört ay önce,
09:13
I thought I could really fixdüzeltmek this man. So I had a babybebek by him -- insanedeli --
161
528000
6000
bu adamı yola getiririm diye düşünmüştüm. Ve birlikte bebeğimiz oldu -- delice --
09:19
thinkingdüşünme that if I gaveverdi him his ownkendi kidçocuk, he would leaveayrılmak mineMayın aloneyalnız.
162
534000
3000
Düşündüm ki eğer onun bebeği olursa, benimkileri yanlız bırakır.
09:22
And it didn't work, didn't work.
163
537000
4000
Ve öyle olmadı, olmadı.
09:26
And I endedbitti up with threeüç childrençocuklar, HoustonHouston, MyeshaMyesha and DominicDominic,
164
541000
4000
Ve üç çocukla bitiverdim, Houston, Myesha ve Dominic,
09:30
who was fourdört monthsay oldeski when I camegeldi to jailhapis.
165
545000
3000
Dominic dört aylıktı ben hapise girdiğimde.
09:33
"And I was in the bedroomyatak odası. Like I said, he had her in the bathroombanyo
166
548000
2000
Ve ben yatak odasındaydım. Dediğim gibi, onu banyoya götürdü
09:35
and he -- he -- everyher time he hitvurmak her, she would falldüşmek.
167
550000
5000
ve o -- o -- her bir vurmasıyla, kızım yere düştü.
09:40
And she would hitvurmak her headkafa on the tubküvet. It happenedolmuş continuouslydevamlı olarak, repeatedlydefalarca.
168
555000
5000
Ve kafasını küvete vurup durdu. Aralıksız olarak sürdü bu, defalarca.
09:45
I could hearduymak it, but I daredcesaret not to movehareket. I didn't movehareket.
169
560000
4000
Duyabiliyordum, ama hareket etmeye teşebbüs edemedim. Hareket edemedim.
09:49
I didn't even go and see what was happeningolay.
170
564000
2000
Gidip bakmadım bile ne oluyor diye.
09:51
I just satoturdu there and listeneddinlenen.
171
566000
3000
Orda öyle oturdum ve dinledim.
09:54
And then he put her in the hallwaykoridor.
172
569000
5000
Ve sonra onu koridora götürdü.
09:59
He told her, just setset there. And so she setset there for about fourdört or fivebeş hourssaatler.
173
574000
7000
Ona dedi ki, otur burda. Ve o da dört ya da beş saat kadar orda oturdu.
10:06
And then he told her, get up.
174
581000
3000
Sonra ona dedi ki, kalk.
10:09
And when she got up, she saysdiyor she couldn'tcould see.
175
584000
3000
Kalkınca kızım gözlerinin göremediğini söyledi.
10:12
Her faceyüz was bruisedbereli. She had a blacksiyah eyegöz.
176
587000
5000
Suratı çürük içindeydi. Gözü morarmıştı.
10:17
All around her headkafa was just swollenşişmiş;
177
592000
2000
Bütün kafası şişmişti;
10:19
her headkafa was about two sizesboyutları of its ownkendi sizeboyut.
178
594000
6000
kafası iki misli büyümüştü.
10:25
I told him, 'Let' İzin her go to sleepuyku.' He let her go to sleepuyku.
179
600000
7000
Ona dedim ki, bırak uyusun. O da bıraktı kızı, uyuması için.
10:32
"The nextSonraki morningsabah she was deadölü.
180
607000
5000
Ertesi gün, ölü bulduk.
10:37
He wentgitti in to checkKontrol on her for schoolokul, and he got very excitedheyecanlı.
181
612000
3000
Okula gitsin diye kaldırmaya gitti, ve çok heyecanlandı.
10:40
He saysdiyor, 'She' O won'talışkanlık breathenefes almak.'
182
615000
2000
Dedi ki, nefes almıyor kız.
10:42
I knewbiliyordum immediatelyhemen that she was deadölü.
183
617000
4000
Anında anladım öldüğünü.
10:46
I didn't even want to acceptkabul etmek the factgerçek that she was deadölü, so I wentgitti in
184
621000
3000
Ben bile öldüğünü kabullenemedim, o yüzden içeri girdim
10:49
and I put a mirrorayna to her mouthağız --
185
624000
2000
ve ağızına bir ayna yaklaştırdım --
10:51
there was no thing, nothing, cominggelecek out of her mouthağız.
186
626000
4000
hiç birşey yoktu, hiç birşey gelmiyordu ağzından.
10:55
He said, he said, he said,
187
630000
1000
Ve dedi ki, dedi ki, dedi ki,
10:56
'We can't, we can't let nobodykimse find out about this.'
188
631000
2000
hiç kimse, hiç kimsenin bilmemesi gerekiyor bunu.
10:58
He say, 'You've' Sen got to help me.' I agreeanlaşmak. I agreeanlaşmak.
189
633000
4000
Dedi ki, bana yardım etmelisin. Ben de kabul ettim. Kabul ettim.
11:02
"I mean, I've been keepingkoruma a secretgizli for yearsyıl and yearsyıl and yearsyıl,
190
637000
3000
Yani, ben yıllardır ve yıllardır bir sır saklıyordum,
11:05
so it just seemedgibiydi like secondikinci handel to me, just to keep on keepingkoruma it a secretgizli.
191
640000
4000
o yüzden alışkanlık haline gelmişti, bir sır olarak saklamaya devam etmek.
11:09
So we wentgitti to the mallalışveriş Merkezi and we told a policepolis that we had, like, lostkayıp her,
192
644000
6000
Sonra alışveriş merkezine gittik ve oradaki polise, kızımızı kaybettiğimizi
11:15
that she was missingeksik.
193
650000
3000
onun kayıp olduğunu söyledik.
11:18
We told a securitygüvenlik guardbekçi that she was missingeksik,
194
653000
6000
Güvenlik görevlisine kızımızın kayıp olduğunu söyledik;
11:24
thoughgerçi she wasn'tdeğildi missingeksik.
195
659000
2000
kayıp olmadığı halde.
11:26
And we told the securitygüvenlik guardbekçi what we had put on her
196
661000
2000
Ve güvenlik görevlisine onun o gün üstünde ne olduğunu anlattık
11:28
and we wentgitti home and we dressedgiyinmiş her in exactlykesinlikle the sameaynı thing
197
663000
3000
ve eve gidip aynı şekilde üstünü değiştirdik onun
11:31
that we had told the securitygüvenlik guardbekçi that we had put on her.
198
666000
4000
güvenlik görevlisine söylediğimiz gibi giydirdik onu.
11:35
"And then we got the babybebek and my other childçocuk,
199
670000
5000
Ve bebeğimizi ve öbür çocuğumuzu da alıp
11:40
and we drovesürdü out to, like, I-95.
200
675000
7000
arabayla I-95'e doğru yola çıktık.
11:47
I was so petrifiedtaşlaşmış and so numbuyuşmuş,
201
682000
3000
Ben put gibi kesilmiştim, donakalmıştım,
11:50
all I could look was in the rear-viewdikiz mirrorayna.
202
685000
5000
bakabildiğim tek şey dikiz aynasıydı.
11:55
And he just laidkoydu her right on the shoulderomuz of the highwaykarayolu.
203
690000
10000
Ve kızı otobanın kenarına yatırdı öylece.
12:05
My ownkendi childçocuk, I let that happenolmak to."
204
700000
6000
Benim kendi yavrum, ben de izin verdim bunun olmasına.
12:15
So that's an investigationsoruşturma of the negativenegatif imaginationhayal gücü.
205
710000
5000
Evet bu da olumsuz hayal gücünün bir sorgulanmasıdır.
12:20
(ApplauseAlkış)
206
715000
5000
(Alkış)
12:25
When I startedbaşladı this projectproje
207
720000
2000
Bu projeye başladığımda
12:27
calleddenilen "On the RoadYol: A SearchArama For an AmericanAmerikan CharacterKarakter"
208
722000
2000
Yolda: Amerikan Karakterini Arayış isimli oyunum,
12:29
with my tapebant recorderses kayıt cihazı, I thought that I was going to go around AmericaAmerika
209
724000
2000
bir teyple, Amerika'nın her yerine gideceğimi düşünüp
12:31
and find it in all its aspectsyönleri -- bullBoğa ridersbinici, cowboysKovboylar, pigdomuz farmersçiftçiler,
210
726000
5000
her yönüyle karşılaşacağımı-- boğa binicileri, kovboylarını, domuz çiftçilerini,
12:36
drumdavul majorettesbandolar -- but I sortçeşit of got trippedtakıldı on raceyarış relationsilişkiler,
211
731000
4000
bando kızlarını -- düşündüm fakat bir şekilde ırk ilişkilerine takıldım,
12:40
because my first bigbüyük showgöstermek was a showgöstermek about a raceyarış riotisyan.
212
735000
3000
çünkü ilk büyük gösterim bir ırk ayaklanması hakkındaydı.
12:43
And so I wentgitti to bothher ikisi de -- two raceyarış riotsayaklanmalar,
213
738000
3000
Ve ben ikisine de gittim -- iki ırk ayaklanması,
12:46
one of whichhangi was the LosLos AngelesAngeles riotisyan. And this nextSonraki pieceparça is from that.
214
741000
3000
birincisi Los Angeles ayaklanmasıydı. Bu parça o ayaklanmadan alınmadır.
12:49
Because this is what I would say
215
744000
2000
Çünkü şunu söylemek istiyorum
12:51
I've learnedbilgili the mostçoğu about raceyarış relationsilişkiler, from this pieceparça.
216
746000
4000
Irk ilişkileri hakkında öğrendiğim en çok şey bu parça sayesinde.
12:55
It's a kindtür of an ariaarya, I would say, and in manyçok tapesbantlar that I have.
217
750000
4000
Bütün teyplerimde olan, demek istediğim, bir arya gibi.
12:59
EverybodyHerkes knowsbilir that the LosLos AngelesAngeles riotsayaklanmalar happenedolmuş
218
754000
3000
Herkes bilir Los Angeles ayaklanmasının gerçekleştiğini
13:02
because fourdört copspolisler beatdövmek up a blacksiyah man namedadlı RodneyRodney KingKral.
219
757000
3000
çünkü dört polis siyah bir adamı dövdü, ismi Rodney King'di.
13:05
It was capturedyakalanan on videotapevideo kaseti -- technologyteknoloji --
220
760000
2000
Video teype kaydedildi -- teknoloji --
13:07
and it was playedOyunun all over the worldDünya.
221
762000
2000
ve dünyanın dört bir yanında gösterildi.
13:09
EverybodyHerkes thought the fourdört copspolisler would go to jailhapis.
222
764000
1000
Herkes bu dört polisin hapse atılacağını sandı.
13:10
They did not, so there were riotsayaklanmalar.
223
765000
3000
Hapse atılmadılar, ve bu da ayaklanmalara neden oldu.
13:13
And what a lot of people forgetunutmak, is there was a secondikinci trialDeneme,
224
768000
2000
Ve çoğu kişinin unuttuğu ikinci bir duruşma oldu,
13:15
ordereddüzenli by GeorgeGeorge BushBush, SrSR.
225
770000
2000
Baba George Bush'un emrettiği.
13:17
And that trialDeneme camegeldi back with two copspolisler going to jailhapis
226
772000
5000
Ve bu duruşmanın sonunda iki polis hapse gitti
13:22
and two copspolisler declaredbeyan innocentmasum. I was at that trialDeneme.
227
777000
3000
ve iki polis masum olarak görüldü. Ben de bu duruşmadaydım.
13:25
And I mean, the people just danceddans in the streetssokaklar
228
780000
2000
Ve demek istediğim, insanlar sokaklarda dans ediyorlardı
13:27
because they were afraidkorkmuş there was going to be anotherbir diğeri riotisyan.
229
782000
2000
çünkü herkes yeni bir ayaklanmanın çıkacağından korkuyordu.
13:29
ExplosionPatlama of joysevinç that this verdictkarar had come back this way.
230
784000
3000
Mahkeme kararının bu yönde verilmesi çok büyük sevince yol açtı.
13:32
So there was a communitytoplum that didn't -- the Korean-AmericansKorece-Amerikalılar,
231
787000
4000
Aynı zamanda bir başka topluluk o sevinci hissetmedi -- Koreli Amerikalılar,
13:36
whosekimin storesdepolar had been burnedyanmış to the groundzemin.
232
791000
2000
onların dükkanları yerle bir edildi.
13:38
And so this womankadın, MrsBayan. Young-SoonYoung-Soon HanHan,
233
793000
2000
Ve bu bayan, Young-Soon Han Hanım,
13:40
I supposevarsaymak will have taughtöğretilen me the mostçoğu that I have learnedbilgili about raceyarış.
234
795000
4000
sanıyorum bana ırk hakkında bilmem gereken en büyük unsuru öğretti.
13:44
And she askssorar alsoAyrıca a questionsoru that StudsÇıtçıt talksgörüşmeler about:
235
799000
3000
Ve kendisi Studs'ın bahsettiği bir konuyu da sorguluyor:
13:47
this notionkavram of the "officialresmi truthhakikat," to questionsoru the "officialresmi truthhakikat."
236
802000
3000
şu resmi doğruluk fikri, resmi doğruluğu sorgulamak.
13:50
So what she's questioningsorgulama here, she's takingalma a chanceşans
237
805000
2000
Kendisinin sorguladığı şey, kendisi bir riske giriyor
13:52
and questioningsorgulama what justiceadalet is in societytoplum.
238
807000
3000
ve bir toplumda adaletin ne olduğunu sorguluyor.
13:55
And this is calleddenilen, "SwallowingYutma the BitternessAcı."
239
810000
4000
Ve bu parçanın ismi ''Acıları Yutmak.''
13:59
"I used to believe AmericaAmerika was the besten iyi.
240
814000
5000
Eskiden Amerika'nın en iyisi olduğuna inanırdım.
14:04
I watchedizledi in KoreaKore manyçok luxuriouslüks HollywoodHollywood lifestyleyaşam tarzı moviefilm.
241
819000
8000
Kore'deyken bir sürü şaşaalı Hollywood hayat tarzında film izledim.
14:12
I never saw any poorfakir man, any blacksiyah.
242
827000
5000
Hiçbir zaman ne yoksul adam gördüm, ne de siyah.
14:17
UntilKadar 1992, I used to believe AmericaAmerika was the besten iyi -- I still do;
243
832000
4000
1992'ye kadar Amerika'nın en iyisi olduğuna inanırdım -- halen inanırım,
14:21
I don't denyreddetmek that because I am a victimkurban.
244
836000
4000
Bir mağdur bile olsam bunu inkar etmiyorum.
14:25
But at the endson of '92, when we were in suchböyle turmoiltelaş,
245
840000
5000
Ama 92'nin sonunda, o karışıklığın içindeyken,
14:30
and havingsahip olan all the financialmali problemssorunlar, and all the mentalzihinsel problemssorunlar,
246
845000
4000
ve geçirdiğimiz finansal zorluklar, ve de ruhsal problemler,
14:34
I beganbaşladı to really realizegerçekleştirmek that KoreansKoreliler
247
849000
4000
yavaş yavaş gerçekten anladım ki Koreliler
14:38
are completelytamamen left out of this societytoplum and we are nothing.
248
853000
7000
bu toplumdan tamamen dışlanmıştır ve biz bir hiçiz.
14:45
Why? Why do we have to be left out?
249
860000
3000
Neden? Neden dışlanmak zorundayız?
14:48
We didn't qualifynitelemek for medicaltıbbi treatmenttedavi, no foodGıda stampkaşe, no GRGR,
250
863000
6000
Tıbbi tedavi için kabul edilmedik, ne bir gıda pulu, ne bir Genel Yardım,
14:54
no welfarerefah, anything. ManyBirçok African-AmericansAfrika-Amerikalı who never work
251
869000
7000
hiç sosyal yardım, hiç birşey. Birçok işsiz Afrika-Amerikalı
15:01
got minimumasgari amounttutar of moneypara to survivehayatta kalmak.
252
876000
4000
asgari miktarda para aldılar, ayakta kalabilecek kadar.
15:05
We didn't get any because we have a cararaba and a houseev.
253
880000
8000
Biz hiç bir şey alamadık çünkü bizim arabamız var ve evimiz var.
15:13
And we are highyüksek taxpayervergi mükellefi. Where do I find justiceadalet?
254
888000
11000
Ve biz yüksek vergi ödeyen kişileriz. Nerede bulabilirim adaleti?
15:24
"OK. OK? OK. OK.
255
899000
7000
Tamam. Tamam. Tamam. Tamam.
15:31
ManyBirçok African-AmericansAfrika-Amerikalı probablymuhtemelen think that they wonwon by the trialDeneme.
256
906000
4000
Bir çok Afrika-Amerikalı bu davayı kazandıklarını sanıyorlardır.
15:35
I was sittingoturma here watchingseyretme them the morningsabah after the verdictkarar,
257
910000
3000
Kararın verildiği sabah ben burda oturup izledim onları,
15:38
and all the day they were havingsahip olan a partyParti, they celebratedünlü,
258
913000
4000
ve bütün gün bir parti verdiler, kutladılar,
15:42
all of SouthGüney CentralMerkez, all the churcheskiliseler. And they say,
259
917000
3000
bütün Merkezi Güney, bütün kiliseler. Ve dediler ki,
15:45
'Well, finallyen sonunda justiceadalet has been donetamam in this societytoplum.'
260
920000
6000
evet, en sonunda adalete kavuştuk bu toplumda.
15:51
Well, what about victims'kurbanlar rightshaklar?
261
926000
3000
Ee, peki mağdurların haklarından ne haber?
15:54
They got theironların rightshaklar by destroyingtahrip innocentmasum KoreanKore dili merchantstüccarlar.
262
929000
7000
Onlar masum Koreli satıcıyı tahrip ederek haklarına kavuştular.
16:07
They have a lot of respectsaygı, as I do, for DrDr. MartinMartin KingKral.
263
942000
7000
Onlar Dr. Martin King'e çok saygı duyarlar, benim gibi.
16:14
He is the only modelmodel for blacksiyah communitytoplum; I don't carebakım JesseJesse JacksonJackson.
264
949000
7000
O siyah topluluk için tek rol modeli; Jesse Jackson'ı umursamam.
16:21
He is the modelmodel of non-violenceolmayan şiddet, non-violenceolmayan şiddet --
265
956000
4000
Şiddete başvurmama da kendisi eşsiz bir örnek, şiddete başvurmama--
16:25
and they would all like to be in his spiritruh.
266
960000
5000
ve onların hepsi de King'in ruhuna sahip olmak isterler.
16:30
"But what about 1992? They destroyedyerlebir edilmiş innocentmasum people.
267
965000
7000
Peki 1992'da ne oldu? Bir sürü masum insanı tahrip ettiler.
16:37
And I wondermerak etmek if that is really justiceadalet
268
972000
4000
Ve ben merak ediyorum
16:41
for them, to get theironların rightshaklar in that way.
269
976000
7000
onların bu şekilde haklarına kavuşmaları gerçekten adil mi?
16:48
I was swallowingyutma the bitternessacılık, sittingoturma here aloneyalnız and watchingseyretme them.
270
983000
9000
Acıları yutuyordum, burada otururken ve onları izlerken.
16:57
They becameoldu so hilariousneşeli, but I was happymutlu for them.
271
992000
7000
Çok gülünç geldiler bana, ama onlar için mutluydum.
17:04
I was gladmemnun for them. At leasten az they got something back, OK.
272
999000
5000
Onlar için hoşnuttum. En azından onlar bir sonuca vardılar, Tamam.
17:09
Let's just forgetunutmak about KoreanKore dili victimskurbanlar and other victimskurbanlar
273
1004000
7000
Hadi Koreli mağdurları unutalım ve onlar tarafından tahrip edilen
17:16
who were destroyedyerlebir edilmiş by them.
274
1011000
5000
diğer mağdurları da unutalım.
17:21
They foughtkavga etti for theironların rightshaklar for over two centuriesyüzyıllar,
275
1016000
9000
Onlar hakları için iki asır savaştılar,
17:30
and maybe because they sacrificekurban other minoritiesazınlıklar,
276
1025000
3000
ve belki de diğer azınlıkları gözden çıkardıkları için,
17:33
Hispanicİspanyol, AsianAsya, we would sufferacı çekmek more in the mainstreamana akım.
277
1028000
5000
İspanyollar, Asyalılar, biz ortalıkta daha çok acı çekiyoruz.
17:38
That's why I understandanlama;
278
1033000
1000
O yüzden anlıyorum,
17:39
that's why I have a mixedkarışık feelingduygu about the verdictkarar.
279
1034000
3000
bu yüzden benim verilen karara karşı duygularım karmaşık.
17:42
"But I wishdilek that, I wishdilek that, I wishdilek that
280
1037000
5000
Ama isterdim ki, isterdim
17:47
I could be partBölüm of the enjoymenthoşlanma.
281
1042000
3000
bu sevince katılabilmeyi.
17:50
I wishdilek that I could livecanlı togetherbirlikte with blacksiyah people.
282
1045000
7000
İsterdim siyah insanlarla yaşayabilmeyi.
17:57
But after the riotisyan, it's too much differencefark.
283
1052000
10000
Ama bu ayaklanmadan sonra, aramızdaki farklılık çok.
18:07
The fireateş is still there. How do you say it? [UnclearBelirsiz].
284
1062000
7000
Ateş hala yanıyor. Nasıl dersiniz? [Anlaşılmıyor].
18:14
IgnitingTutuşabilme, ignitingateşlenmesini, ignitingateşlenmesini fireateş. IgnitingTutuşabilme fireateş.
285
1069000
8000
Tutuşuyor, tutuşuyor, tutuşuyor ateş. Tutuşuyor ateş.
18:22
It's still there; it can burstpatlamak out anytimeistediğin zaman."
286
1077000
7000
Halen orada; her an patlak verebilir.
18:34
MrsBayan. Young-SoonYoung-Soon HanHan.
287
1089000
2000
Young-Soon Han Hanım.
18:36
(ApplauseAlkış)
288
1091000
8000
(Alkış)
18:44
The other reasonneden that I don't weargiyinmek shoesayakkabı
289
1099000
3000
Ayakkabı giymememin başka bir nedeni ise
18:48
is just in casedurum I really feel like I have to cuddlesarılmak up
290
1103000
3000
yani tam tamına sokulup sarılmak istersem diye
18:51
and get into the feetayaklar of somebodybirisi,
291
1106000
2000
bir başkasının ayaklarına bürünebilmeyi,
18:53
walkingyürüme really in somebodybirisi else'sbaşka var shoesayakkabı.
292
1108000
2000
tam olarak başkasının ayakkabılarını giyip yürümek için.
18:55
And I told you that in -- you know, I didn't give you the yearyıl,
293
1110000
3000
Söylemiştim size -- biliyorsunuz, size yılını söylememiştim,
18:58
but in '79 I thought that I was going to go around
294
1113000
3000
ama 79'da her yeri gezeceğimi zannediyordum
19:01
and find bullBoğa ridersbinici and pigdomuz farmersçiftçiler and people like that,
295
1116000
2000
ve rodeo binicilerini ve domuz çiftçilerini ve bu çeşit insanları bulabilmek için,
19:03
and I got sidetrackedertelediği on raceyarış relationsilişkiler.
296
1118000
3000
ama ırk ilişkileri beni başka yöne çevirdi.
19:06
FinallySon olarak, I did find a bullBoğa riderbinici, two yearsyıl agoönce.
297
1121000
3000
En sonunda, bir rodeo binicisini buldum, iki yıl önce.
19:09
And I've been going to the rodeosrodeo with him, and we'vebiz ettik bondedbağlı.
298
1124000
3000
Ve rodeolara gitmeye başladık onunla, ve bağlandık birbirimize.
19:12
And he's the leadöncülük etmek in an op-edkürsü I did about the RepublicanCumhuriyetçi ConventionKongre.
299
1127000
5000
Ve kendisi Cumhuriyetçi Konvansiyonu hakkındaki makalemin baş kahramanıydı.
19:17
He's a RepublicanCumhuriyetçi -- I won'talışkanlık say anything about my partyParti affiliationüyelik, but anywayneyse --
300
1132000
5000
Kendisi Cumhuriyetçi -- ben hangi partiye üye olduğumu söylemeyeceğim, neyse
19:22
so this is my dearSayın, dearSayın BrentBrent WilliamsWilliams,
301
1137000
4000
bu benim sevgili, sevgili Brent Williams'ım,
19:26
and this is on toughnessdayanıklılık,
302
1141000
1000
ve bu bıçkınlık hakkında,
19:27
in casedurum anybodykimse needsihtiyaçlar to know about beingolmak toughsert
303
1142000
3000
eğer biri bilmek isterse bıçkınlığın ne olduğunu
19:30
for the work that you do. I think there's a realgerçek lessonders in this.
304
1145000
3000
yaptığınız meslek için. Bence burdan çıkarılacak büyük bir ders var.
19:33
And this is calleddenilen "ToughnessTokluk."
305
1148000
3000
Ve bunun ismi ''Bıçkınlık.''
19:36
"Well, I'm an optimistiyimser. I mean basicallytemel olarak I'm an optimistiyimser.
306
1151000
5000
Evet, ben iyimser biriyim. Yani esas olarak ben iyimserimdir.
19:41
I mean, you know, I mean, it's like my wifekadın eş, JoleneJolene,
307
1156000
2000
Yani, biliyorsun, yani, benim karım gibi, Jolene,
19:43
her family'sailenin always sayingsöz,
308
1158000
2000
onun ailesi sürekli der ki,
19:45
you know, you ever think he's just a borndoğmuş loserezik?
309
1160000
2000
yani işte, onun doğuştan kaybeden biri olduğunu hiç düşündün mü,
19:47
It seemsgörünüyor like he has so much badkötü luckşans, you know.
310
1162000
2000
şimdiye dek şansı pek yaver gitmemiş gibi.
19:49
But then when that bullBoğa steppedbasamaklı on my kidneyböbrek, you know,
311
1164000
2000
Ama o boğa benim böbreğimi ezdiğinde, biliyorsun,
19:51
I didn't losekaybetmek my kidneyböbrek -- I could have lostkayıp my kidneyböbrek,
312
1166000
2000
böbreğimi kaybetmedim -- böbreğimi kaybedebilirdim,
19:53
I kepttuttu my kidneyböbrek, so I don't think I'm a borndoğmuş loserezik.
313
1168000
2000
böbreğim duruyor, o yüzden bence doğuştan kaybeden biri değilim ben.
19:55
I think that's good luckşans.
314
1170000
1000
Bence bu iyi şansı gösteriyor.
19:56
(LaughterKahkaha)
315
1171000
2000
(Kahkaha)
19:58
"And, I mean, funnykomik things like this happenolmak.
316
1173000
2000
Evet, yani, çok komik şeyler oluyor bu türden.
20:00
I was in a doctor'sdoktorda officeofis last CATKEDİ scantaramak,
317
1175000
4000
Bir doktordaydım en son tomografi çekiliceği zaman,
20:04
and there was a Reader'sOkuyucunun DigestÖzet, OctoberEkim 2002.
318
1179000
3000
ve Ekim 2002'nin Reader's Digest'i vardı orda.
20:07
It was like, 'seven'Yedi waysyolları to get luckyşanslı.' And it saysdiyor
319
1182000
3000
yedi şekilde şansı yakalamak gibi bir başlık vardı. Ve şöyle diyordu
20:10
if you want to get luckyşanslı,
320
1185000
1000
eğer talihiniz açılsın istiyorsanız,
20:11
you know, you've got to be around positivepozitif people.
321
1186000
2000
işte, olumlu insanlarla beraber olmalısınız.
20:13
I mean, like even when I told my wifekadın eş that you want to come out here
322
1188000
4000
Yani, mesela eşime bile söylediğimde sizin buraya gelmek istediğinizi
20:17
and talk to me, she's like, 'She's' O just talkingkonuşma;
323
1192000
2000
ve benimle konuşmak istediğinizi, dedi ki, konuşuyor sadece,
20:19
she's just beingolmak niceGüzel to you. She's not going to do that.'
324
1194000
2000
sana karşı nazik davranıyor. Buralara niye gelsin o.
20:21
"And then you calleddenilen me up and you said you wanted to come out here
325
1196000
2000
Ama sonra siz beni aradınız ve buraya gelmek istediğinizi söylediniz
20:23
and interviewröportaj me and she wentgitti and lookedbaktı you up on the InternetInternet.
326
1198000
2000
ve benimle röportaj yapmak istediğinizi söylediniz ve gidip size internetten baktı.
20:25
She said, 'Look' Bak who she is.
327
1200000
2000
Dedi ki, bak bakalım kim bu.
20:27
You're not even going to be ableyapabilmek to answerCevap her questionssorular.'
328
1202000
2000
Sorduğu sorulara cevap bile veremeyeceksin ki.
20:29
(LaughterKahkaha)
329
1204000
4000
(Kahkaha)
20:33
And she was sayingsöz you're going to make me look like an idiotsalak
330
1208000
2000
Ve dedi ki beni bir budala gibi göstereceksin
20:35
because I've never been to collegekolej,
331
1210000
1000
çünkü ben üniversiteye gitmedim,
20:36
and I wouldn'tolmaz be talkingkonuşma professionalprofesyonel or anything.
332
1211000
2000
ve ben profesyonel gibi falan da konuşamam.
20:38
I said, 'Well' De look, the womankadın talkedkonuştuk to me for fourdört hourssaatler.
333
1213000
2000
Dedim ki, al bak, bu kadın benle dört saat konuştu.
20:40
You know, if I wasn'tdeğildi talkingkonuşma -- you know,
334
1215000
2000
İşte, eğer konuşmasaydım -- biliyorsun,
20:42
like, you know, she wanted me to talk,
335
1217000
1000
işte, biliyorsun, benim konuşmamı istedi,
20:43
I don't think she would even come out here.'
336
1218000
5000
O zaman buraya gelmezdi bile.
20:48
"ConfidenceGüven? Well, I think I ridebinmek
337
1223000
3000
Kendine güven? Ya, ben sanırım boğaya
20:51
more out of determinationbelirleme than confidencegüven.
338
1226000
3000
daha çok kararlılıktan biniyorum, kendime güvendiğimden değil.
20:54
I mean, confidencegüven is like, you know,
339
1229000
1000
Kendine güvenmek bak işte şöyle bir şey,
20:55
you've been on that bullBoğa before; you know you can ridebinmek him.
340
1230000
2000
o boğaya daha önceden bindin, biliyorsun ki onu sürebilirsin.
20:57
I mean, confidencegüven is kindtür of like beingolmak cockykendini beğenmiş, but in a good way.
341
1232000
4000
Yani, kendine güvenmek ukalalık gibi bir şey, ama daha iyi açıdan.
21:01
But determinationbelirleme, you know, it's like just, you know, 'Fuck' Lanet olsun the formform,
342
1236000
3000
Fakat kararlılık, bak, şey gibi, bak, ''Siktir et usulü,
21:04
get the hornBoynuz.'
343
1239000
2000
yakala boynuzu.''
21:06
(LaughterKahkaha)
344
1241000
4000
(Kahkaha)
21:10
That's TuffTüf HedemanHedeman, in the moviefilm '8 SecondsSaniye.'
345
1245000
2000
Bu Tuff Hedeman, 8 Saniye filminde.
21:12
I mean, like, PatPat O'MealeyO'Mealey always said when I was a boyoğlan,
346
1247000
2000
Yani, işte, Pat O'Mealey dedi ki: ben çocukken
21:14
he say, 'You' Sen know, you got more try than any kidçocuk I ever seengörüldü.'
347
1249000
3000
sende hiçbir çocukta görmediğim kadar deneyim var.
21:17
And try and determinationbelirleme is the sameaynı thing.
348
1252000
2000
Ve deneyim ile kararlılık aynı şey.
21:19
DeterminationBelirlenmesi is, like, you're going to hangasmak on that bullBoğa,
349
1254000
2000
Kararlılık şey gibi, o boğaya tutunacaksın,
21:21
even if you're ridingbinme upsideüst taraf down.
350
1256000
2000
tepetaklak olsan bile.
21:23
Determination'sAzim'ın like, you're going to ridebinmek
351
1258000
2000
Kararlılık şey gibidir, o boğayı sürüceksin
21:25
tillkadar your headkafa hitsisabetler the back of the dirtkir.
352
1260000
3000
kafan kire bulanana kadar.
21:28
"FreedomÖzgürlük? It would have to be the rodeorodeo.
353
1263000
4000
Özgürlük? Rodeo olmalı bence.
21:32
"BeautyGüzellik? I don't think I know what beautygüzellik is.
354
1267000
5000
Güzellik? Güzelliğin ne olduğunu bildiğimi sanmıyorum.
21:37
Well, you know, I guesstahmin that'do ediyorum have to be the rodeorodeo too.
355
1272000
2000
Ha, bak, sanırım o da rodeo olmalı.
21:39
I mean, look how we are, the roughyroughy familyaile,
356
1274000
1000
Yani, bize baksana, haşin bir aile gibiyiz,
21:40
pallingPalling around and shakingsallama handseller and wrestlinggüreş around me.
357
1275000
3000
takılıyoruz ve el sıkışıyoruz ve güreşiyoruz her tarafta.
21:43
It's like, you know, rackingraf up our creditkredi cardskartları on entrygiriş feesharç and gasgaz.
358
1278000
3000
Şey gibi, bak, kredi kartlarının puanlarını giriş ücreti ve benzinle arttırıyoruz.
21:46
We ridebinmek togetherbirlikte, we, you know, we, we eatyemek togetherbirlikte
359
1281000
3000
Birlikte biniyoruz, biz, bak, biz, birlikte yemek yiyoruz
21:49
and we sleepuyku togetherbirlikte.
360
1284000
1000
ve birlikte uyuyoruz.
21:50
I mean, I can't even imaginehayal etmek what it's going to be like
361
1285000
3000
Yani, nasıl olacağını tahmin edemiyorum bile
21:53
the last day I rodeorodeo. I mean, I'll be alrightPeki.
362
1288000
2000
en son rodeo yapacağım günün. Yani, bana bir şey olmaz.
21:55
I mean, I have my ranchçiftlik and everything,
363
1290000
1000
Yani, çiftliğim var en azından,
21:56
but I actuallyaslında don't even want to think the day that comesgeliyor.
364
1291000
3000
ama aslında o gün ne zaman gelir düşünmek bile istemiyorum.
21:59
I mean, I guesstahmin it just be like --
365
1294000
2000
Yani, sanırım şey gibi olur --
22:01
I guesstahmin it be like the day my brothererkek kardeş diedvefat etti.
366
1296000
4000
Sanırım abimin öldüğü gün gibi bir gün olur.
22:05
"ToughnessTokluk? Well, we was in WestBatı JordanÜrdün, UtahUtah, and this bullBoğa
367
1300000
5000
Bıçkınlık? Ya, West Jordan'daydık, Utah, ve şu boğa
22:10
shoveditti my faceyüz right throughvasitasiyla the metalmetal shootssürgünler in a --
368
1305000
3000
yüzümü metal sürgüye bindirdi --
22:13
you know, bustedbaskın my faceyüz all up and had to go to the hospitalhastane.
369
1308000
3000
işte, yüzüm parçalandı ve hastaneye gitmek zorunda kaldım.
22:16
And they had to sewdikmek me up and straightendüzleştirmek my noseburun out.
370
1311000
2000
Ve bana dikiş atmaları gerekti ve burnumu düzelttiler.
22:18
And I had to go and ridebinmek in the rodeorodeo that night,
371
1313000
2000
Ve o akşam rodeoya gidip tekrar binmem gerekiyordu,
22:20
so I didn't want them to put me underaltında anesthesiaanestezi,
372
1315000
3000
ve bana anestezi yapmalarını
22:23
or whateverher neyse you call it. And so they seweddikilmektedir my faceyüz up.
373
1318000
3000
ya da neyse ismi, istemedim. Ve işte yüzüme dikiş attılar.
22:26
And then they had to straightendüzleştirmek out my noseburun,
374
1321000
2000
Ve sonra da burnumu düzelttiler,
22:28
and they tookaldı these rodsçubuklar and shoveditti them up my noseburun
375
1323000
3000
ve şöyle çubukları getirdiler ve soktular burnuma
22:31
and wentgitti up throughvasitasiyla my brainsbeyin
376
1326000
2000
ta beynime kadar soktular çubukları
22:33
and feltkeçe like it was cominggelecek out the topüst of my headkafa,
377
1328000
2000
ve başımın tepesinden çıkacaklarmış gibime geldi,
22:35
and everybodyherkes said that it should have killedöldürdü me,
378
1330000
2000
ve herkes bunun beni öldürmesi gerektiğini söyledi
22:37
but it didn't, because I guesstahmin I have a highyüksek tolerancehata payı for painAğrı.
379
1332000
4000
ama öldürmedi, çünkü sanırım acıya karşı toleransım çok yüksek.
22:41
(LaughterKahkaha)
380
1336000
3000
(Kahkaha)
22:44
But the good thing was, oncebir Zamanlar they shoveditti those rodsçubuklar up there
381
1339000
3000
Ama en güzel yanı, o çubukları burnuma soktuklarından
22:47
and straighteneddoğruldu my noseburun out, I could breathenefes almak,
382
1342000
2000
ve burnumu düzelttiklerinden sonra artık nefes alabiliyordum,
22:49
and I hadn'tolmasaydı been ableyapabilmek to breathenefes almak
383
1344000
2000
ve ben çoktandır nefes alamıyordum
22:51
sincedan beri I brokekırdı my noseburun in the highyüksek schoolokul rodeorodeo."
384
1346000
3000
ta lisedeyken burnumu kırdığımdan beri.
22:54
Thank you.
385
1349000
2000
Teşekkür ederim.
22:56
(ApplauseAlkış)
386
1351000
17000
(Alkış)
Translated by Esra Guler
Reviewed by Didem Kizen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Anna Deavere Smith - Actor, playwright, social critic
Anna Deavere Smith's ground-breaking solo shows blur the lines between theater and journalism, using text from real-life encounters to create gripping portraits.

Why you should listen

Hailed by Newsweek as "the most exciting individual in American theater," Anna Deavere Smith uses solo performance as a public medium to explore issues of race, identity and community in America. Her grandfather once told her, "Say a word often enough, and it becomes you."

Inspired by this and Walt Whitman's idea "to absorb America," Deavere Smith began interviewing people (more than 2,000 now) across the country some 20 years ago. Without props, sets or costumes, she translates those encounters into profound performances, each drawing verbatim from the original recorded interview. She has an uncanny ability to inhabit the characters -- or rather the people -- she's representing onstage, regardless of their race, gender or age. And while her approach to cultural commentary is now widely imitated, she remains the master of the form. Her play, Let Me Down Easy, premiered this year at the Long Wharf Theater.

Deavere Smith is perhaps best known for her examination of race relations, having written and performed Fires in the Mirror, a raw view of those affected by the Crown Heights riots of 1991, and Twilight: Los Angeles, which tackled the 1992 Los Angeles riots. Along the way, she's earned two Obies, a MacArthur "genius" grant, and several Tony nominations, while also teaching at Stanford and NYU, and roles on such shows as The West Wing and HBO's Life Support. Her most recent book is Letters to a Young Artist: Straight Up Advice on Making a Life in the Arts, and she is the founding director of the Institute on the Arts and Civic Dialogue, a group that brings together artists to make works about social change.

More profile about the speaker
Anna Deavere Smith | Speaker | TED.com