ABOUT THE SPEAKER
Carolyn Steel - Food urbanist
Food is a shared necessity -- but also a shared way of thinking, argues Carolyn Steel. Looking at food networks offers an unusual and illuminating way to explore how cities evolved.

Why you should listen

The question of how to feed cities may be one of the biggest contemporary questions, yet it's never asked: we take for granted that if we walk into a store or a restaurant, food will be there, magically coming from somewhere. Yet, think of it this way: just in London, every single day, 30 million meals must be provided. Without a reliable food supply, even the most modern city would collapse quickly. And most people today eat food of whose provenance they are unaware.

Architect and author Carolyn Steel uses food as a medium to "read" cities and understand how they work. In her book Hungry City she traces -- and puts into historical context -- food's journey from land to urban table and thence to sewer. Cities, like people, are what they eat.

More profile about the speaker
Carolyn Steel | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2009

Carolyn Steel: How food shapes our cities

Carolyn Steel: Yiyecekler şehirlerimizi nasıl şekillendiriyor

Filmed:
1,235,739 views

Londra büyüklüğündeki bir şehirde, her gün, 30 milyon öğün servis edilmektedir. Fakat tüm bu yiyecekler nereden gelmektedir? Mimar Carolyn Steel bir şehri beslemenin günlük mucizesini ele alıyor ve antik yiyecek yollarının modern dünyayı nasıl şekillendirdiğini gösteriyor.
- Food urbanist
Food is a shared necessity -- but also a shared way of thinking, argues Carolyn Steel. Looking at food networks offers an unusual and illuminating way to explore how cities evolved. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
How do you feedbesleme a cityŞehir?
0
0
4000
Bir şehri nasıl beslersiniz?
00:16
It's one of the great questionssorular of our time.
1
4000
2000
Zamanımızın en büyük sorularından biridir bu.
00:18
YetHenüz it's one that's rarelynadiren askeddiye sordu.
2
6000
2000
Hâlâ nadiren sorulanlardan biri.
00:20
We take it for grantedverilmiş that if we go into a shopDükkan
3
8000
3000
Alışverişe veya bir restorana gittiğimizde,
00:23
or restaurantrestoran, or indeedaslında into this theater'sTiyatro foyerfuaye in about an hour'ssaatlik time,
4
11000
4000
ya da sinema salonunda beklerken,
00:27
there is going to be foodGıda there waitingbekleme for us,
5
15000
3000
yiyebileceğimiz bir şeylerin olmasını çok doğal ve olağan karşılarız,
00:30
havingsahip olan magicallysihirle come from somewherebir yerde.
6
18000
2000
sihirli bir şekilde bir yerlerden gelir bize.
00:32
But when you think that everyher day for a cityŞehir the sizeboyut of LondonLondra,
7
20000
5000
Ancak, Londra büyüklüğünde bir şehrin her gününü düşündüğünüzde,
00:37
enoughyeterli foodGıda has to be producedüretilmiş,
8
25000
3000
yeterli miktarda yiyecek üretilmeli,
00:40
transportedtaşınan, boughtsatın and soldsatıldı,
9
28000
3000
nakledilmeli, alınmalı ve satılmalı,
00:43
cookedpişmiş, eatenyemiş, disposedbertaraf of,
10
31000
4000
pişirilmeli, yenilmeli, atıklar ayrılmalı
00:47
and that something similarbenzer has to happenolmak everyher day
11
35000
2000
ve her gün buna benzer şeyler
00:49
for everyher cityŞehir on earthtoprak,
12
37000
2000
dünya üzerindeki her şehir için yapılmalıdır.
00:51
it's remarkabledikkat çekici that citiesşehirler get fedfederasyon at all.
13
39000
3000
Şehirlerin beslenmesi gerçekten harikuladedir.
00:54
We livecanlı in placesyerler like this as if
14
42000
2000
Bunu dünyadaki
00:56
they're the mostçoğu naturaldoğal things in the worldDünya,
15
44000
3000
en doğal şeymiş gibi gören yerlerde yaşıyoruz
00:59
forgettingunutma that because we're animalshayvanlar
16
47000
2000
ve tıpkı ilkel atalarımız gibi
01:01
and that we need to eatyemek,
17
49000
2000
yemeğe ihtiyaç duyan ve
01:03
we're actuallyaslında as dependentbağımlı on the naturaldoğal worldDünya
18
51000
4000
doğal yaşama bağlı
01:07
as our ancienteski ancestorsatalarımız were.
19
55000
2000
hayvanlar olduğumuzu unutuyoruz.
01:09
And as more of us movehareket into citiesşehirler,
20
57000
2000
Şehirlere göçen insan sayımız arttıkça,
01:11
more of that naturaldoğal worldDünya is beingolmak
21
59000
3000
doğa da, arkamda gördüğünüz gibi,
01:14
transformeddönüştürülmüş into extraordinaryolağanüstü landscapesmanzaralar like the one behindarkasında me --
22
62000
3000
olağanüstü manzaralara dönüşmeye artarak devam edecektir.
01:17
it's soybeansoya fieldsalanlar in MatoMato GrossoGrosso in BrazilBrezilya --
23
65000
3000
Bu, Brezilya, Mata Grosso'daki bizi besleyen
01:20
in ordersipariş to feedbesleme us.
24
68000
3000
soya fasülyesi arazileri.
01:23
These are extraordinaryolağanüstü landscapesmanzaralar,
25
71000
2000
Bunlar olağanüstü manzaralar.
01:25
but fewaz of us ever get to see them.
26
73000
2000
Ancak çok azımız bunları görüyor.
01:27
And increasinglygiderek these landscapesmanzaralar
27
75000
2000
ve artarak devam eden bu manzaralar
01:29
are not just feedingbesleme us eitherya.
28
77000
2000
sadece bizi beslemek için kullanılmıyor.
01:31
As more of us movehareket into citiesşehirler,
29
79000
2000
Şehirlere taşınan insan sayımız arttıkça,
01:33
more of us are eatingyemek yiyor meatet,
30
81000
2000
et yiyen insan sayımız da artıyor,
01:35
so that a thirdüçüncü of the annualyıllık graintahıl cropekin globallyküresel
31
83000
3000
bu yüzden de dünyada bir yılda üretilen tahıl ürünlerinin üçte biri
01:38
now getsalır fedfederasyon to animalshayvanlar
32
86000
2000
"insan hayvanları" yani bizleri beslemektense
01:40
ratherdaha doğrusu than to us humaninsan animalshayvanlar.
33
88000
2000
hayvanları beslemek için kullanılıyor.
01:42
And givenverilmiş that it takes threeüç timeszamanlar as much graintahıl --
34
90000
4000
Ve bu tahıl insanı beslemek yerine önce hayvanlardan geçiriliyorsa,
01:46
actuallyaslında tenon timeszamanlar as much graintahıl --
35
94000
2000
tahminen üç kat daha fazla tahıl --
01:48
to feedbesleme a humaninsan if it's passedgeçti throughvasitasiyla an animalhayvan first,
36
96000
3000
aslında on kat daha fazla tahıl-- gerekmektedir.
01:51
that's not a very efficientverimli way of feedingbesleme us.
37
99000
5000
Bu, bizi beslemek için hiç de verimli bir yol değil.
01:56
And it's an escalatingtırmanan problemsorun too.
38
104000
2000
Ve bu, üstelik, artarak devam eden bir problem.
01:58
By 2050, it's estimatedtahmini that twiceiki defa the numbernumara
39
106000
3000
Tahminlere göre 2050'de bizim iki katımız
02:01
of us are going to be livingyaşam in citiesşehirler.
40
109000
2000
kadar insan şehirlerde yaşayacaktır.
02:03
And it's alsoAyrıca estimatedtahmini that there is going to be twiceiki defa as much
41
111000
2000
Ve yine tahminlere göre et, süt ve süt ürünlerinin
02:05
meatet and dairysüt consumedtüketilen.
42
113000
2000
tüketimi de iki kat artacaktır.
02:07
So meatet and urbanismŞehircilik are risingyükselen handel in handel.
43
115000
5000
Bu yüzden et ve şehircilik beraberce artmaktadır.
02:12
And that's going to posepoz an enormousmuazzam problemsorun.
44
120000
2000
Ve bu devasa bir problemi ortaya çıkaracaktır.
02:14
SixAltı billionmilyar hungry carnivoresetobur to feedbesleme,
45
122000
3000
2050 yılında beslenmesi gereken altı milyar
02:17
by 2050.
46
125000
4000
etobur insan.
02:21
That's a bigbüyük problemsorun. And actuallyaslında if we carrytaşımak on as we are,
47
129000
2000
Bu büyük bir problem. Ve aslında şu anki gibi devam edersek,
02:23
it's a problemsorun we're very unlikelyolası olmayan to be ableyapabilmek to solveçözmek.
48
131000
3000
bu problem çözülmesi çok zor bir hâl alacak.
02:26
NineteenOn dokuz millionmilyon hectareshektar of rainforestyağmur ormanı are lostkayıp everyher yearyıl
49
134000
4000
Tarıma elverişli yeni araziler yaratmak için her yıl 19 milyon hektar
02:30
to createyaratmak newyeni arablesürülebilir landarazi.
50
138000
2000
yağmur ormanı kaybedilmektedir.
02:32
AlthoughHer ne kadar at the sameaynı time we're losingkaybetme an equivalenteşdeğer amounttutar
51
140000
3000
Bununla birlikte aynı zamanda hâli hazırdaki aynı miktar
02:35
of existingmevcut arablesBununla to salinizationtuzlanma and erosionerozyon.
52
143000
4000
tarım alanını da tuzlanma ve erezyonla kaybediyoruz.
02:39
We're very hungry for fossilfosil fuelsyakıtlar too.
53
147000
3000
Ayrıca fosil yakıtlar konusunda da çok açız.
02:42
It takes about 10 calorieskalori to produceüretmek everyher caloriekalori
54
150000
3000
Batıda, tükettiğimiz yiyeceklerin her kalorisi için
02:45
of foodGıda that we consumetüketmek in the WestBatı.
55
153000
4000
10 kalori harcanıyor.
02:49
And even thoughgerçi there is foodGıda that we are producingüreten at great costmaliyet,
56
157000
4000
Ve yüksek maliyetlerle ürettiğimiz yiyecekler bulunmasına rağmen
02:53
we don't actuallyaslında valuedeğer it.
57
161000
2000
bunları gerçekten değerlendiremiyoruz.
02:55
HalfYarısı the foodGıda producedüretilmiş in the USAABD is currentlyşu anda thrownatılmış away.
58
163000
4000
Bugünkü durumda ABD'de üretilen yiyeceklerin yarısı israf edilmektedir.
02:59
And to endson all of this, at the endson of this long processsüreç,
59
167000
3000
Ve buna son vermek için, bu uzun işlemlerin neticesinde,
03:02
we're not even managingyönetme to feedbesleme the planetgezegen properlyuygun şekilde.
60
170000
3000
gezegeni tam anlamıyla beslemeyi başaramıyoruz bile.
03:05
A billionmilyar of us are obeseaşırı şişman, while a furtherayrıca billionmilyar starveAçlıktan.
61
173000
5000
Bir milyarımız obez iken, diğer bir milyarımız aç durumda.
03:10
NoneHiçbiri of it makesmarkaları very much senseduyu.
62
178000
2000
Bunların hiçbiri anlamlı değil.
03:12
And when you think that 80 percentyüzde of globalglobal tradeTicaret in foodGıda now
63
180000
3000
Ve gıdadaki küresel ticaretin yüzde 80'inin sadece beş çok uluslu
03:15
is controlledkontrollü by just fivebeş multinationalçok uluslu corporationsşirketler,
64
183000
5000
şirket tarafından kontrol edildiğini düşündüğünüzde,
03:20
it's a grimgaddar pictureresim.
65
188000
2000
ortaya korkunç bir tablo çıkıyor.
03:22
As we're movinghareketli into citiesşehirler, the worldDünya is alsoAyrıca embracingkucaklama a WesternWestern dietdiyet.
66
190000
3000
Biz şehirlere taşındıkça, dünya da batı diyetini benimsiyor.
03:25
And if we look to the futuregelecek,
67
193000
3000
Ve geleceğe baktığımızda
03:28
it's an unsustainablesürdürülemez dietdiyet.
68
196000
2000
bu sürdürülebilir bir diyet değil.
03:30
So how did we get here?
69
198000
2000
Peki bu noktaya nasıl geldik?
03:32
And more importantlyönemlisi, what are we going to do about it?
70
200000
3000
Ve daha da önemlisi, bunun hakkında neler yapacağız?
03:35
Well, to answerCevap the slightlyhafifçe easierDaha kolay questionsoru first,
71
203000
4000
Güzel, biraz daha kolay olan birinci sorunun
03:39
about 10,000 yearsyıl agoönce, I would say,
72
207000
2000
cevabı olarak, bu sürecin başlangıcı
03:41
is the beginningbaşlangıç of this processsüreç
73
209000
2000
yaklaşık 10,000 yıl öncesine dayanıyor derdim
03:43
in the ancienteski NearYakın: EastDoğu,
74
211000
2000
Verimli Hilâl olarak da bilinen
03:45
knownbilinen as the FertileVerimli CrescentHilal.
75
213000
2000
Antik Yakın Doğu'da başlıyor.
03:47
Because, as you can see, it was crescentHilal shapedbiçimli.
76
215000
2000
Çünkü gördüğünüz gibi hilâl şeklindeydi.
03:49
And it was alsoAyrıca fertilebereketli.
77
217000
2000
Ve ayrıca verimliydi.
03:51
And it was here, about 10,000 yearsyıl agoönce,
78
219000
3000
Ve tam burada, yaklaşık 10,000 yıl önce
03:54
that two extraordinaryolağanüstü inventionsbuluşlar,
79
222000
2000
iki olağanüstü keşif,
03:56
agriculturetarım and urbanismŞehircilik, happenedolmuş
80
224000
3000
tarım ve şehircilik, gerçekleşti.
03:59
roughlykabaca in the sameaynı placeyer and at the sameaynı time.
81
227000
3000
Yaklaşık olarak aynı yerde ve aynı zamanda.
04:02
This is no accidentkaza,
82
230000
2000
Bu bir rastlantı değil.
04:04
because agriculturetarım and citiesşehirler are boundciltli togetherbirlikte. They need eachher other.
83
232000
4000
Çünkü tarım ve şehir birbirine bağlıdır. Birbirlerine ihtiyaçları vardır.
04:08
Because it was discoverykeşif of graintahıl
84
236000
2000
Çünkü çok eski atalarımız tarafından
04:10
by our ancienteski ancestorsatalarımız for the first time
85
238000
3000
tahıl ilk kez keşfedildiğinde,
04:13
that producedüretilmiş a foodGıda sourcekaynak that was largegeniş enoughyeterli
86
241000
3000
kalıcı yerleşim yerlerini ayakta tutabilecek
04:16
and stablekararlı enoughyeterli to supportdestek permanentkalıcı settlementsyerleşim.
87
244000
4000
sürekli ve yeterli miktarda yiyecek kaynağı üretmişlerdi.
04:20
And if we look at what those settlementsyerleşim were like,
88
248000
2000
Ve bu yerleşim yerlerinin nasıl olduğuna baktığımızda,
04:22
we see they were compactkompakt.
89
250000
2000
kompakt bir yapıda olduklarını görürüz.
04:24
They were surroundedçevrili by productiveüretken farmÇiftlik landarazi
90
252000
2000
Üretken tarım arazileri ile çevrilmiş
04:26
and dominatedhakim by largegeniş templetapınak complexeskonut projeleri
91
254000
3000
ve büyük tapınak yapılarının hakimiyetinde yerlerdi,
04:29
like this one at UrSenin,
92
257000
2000
aslında bunlar
04:31
that were, in factgerçek, effectivelyetkili bir şekilde,
93
259000
2000
tıpkı Ur'daki gibi, verimli,
04:33
spiritualizedSpiritualized, centralmerkezi foodGıda distributiondağıtım centersmerkezleri.
94
261000
3000
manevi ve merkezi yiyecek dağıtım bölgeleriydi;
04:36
Because it was the templestapınaklar that organizedörgütlü the harvesthasat,
95
264000
3000
çünkü hasatı organize eden,
04:39
gatheredtoplanmış in the graintahıl, offeredsunulan it to the godstanrılar,
96
267000
2000
tahılı toplayan, tanrılara sunan,
04:41
and then offeredsunulan the graintahıl that the godstanrılar didn't eatyemek back to the people.
97
269000
4000
tanrıların yemediklerini de insanlara geri veren bu tapınaklardı.
04:45
So, if you like,
98
273000
2000
Dikkat ederseniz,
04:47
the wholebütün spiritualmanevi and physicalfiziksel life of these citiesşehirler
99
275000
2000
bu şehirlerin tüm maddi ve manevi yaşamı
04:49
was dominatedhakim by the graintahıl and the harvesthasat
100
277000
3000
onların hayatta kalmasını sağlayan tahıl ve hasat
04:52
that sustainedsürekli them.
101
280000
3000
tarafından şekillendirilmektedir.
04:55
And in factgerçek, that's truedoğru of everyher ancienteski cityŞehir.
102
283000
3000
Ve bu aslında tüm antik şehirlerin gerçeğidir.
04:58
But of coursekurs not all of them were that smallküçük.
103
286000
2000
Ancak hepsi bu kadar küçük değildi.
05:00
FamouslyÜnlü, RomeRoma had about a millionmilyon citizensvatandaşlar
104
288000
3000
Ve, en bilineni olan Roma M.S. birinci yüzyılda
05:03
by the first centuryyüzyıl A.D.
105
291000
2000
bir milyon nüfusa sahipti.
05:05
So how did a cityŞehir like this feedbesleme itselfkendisi?
106
293000
4000
Peki bunun gibi bir şehir kendini nasıl besler?
05:09
The answerCevap is what I call "ancienteski foodGıda milesmil."
107
297000
3000
Cevap, "antik yiyecek yolları."
05:12
BasicallyTemel olarak, RomeRoma had accesserişim to the seadeniz,
108
300000
3000
Temel olarak, Roma'nın denize erişimi vardı,
05:15
whichhangi madeyapılmış it possiblemümkün for it to importithalat foodGıda from a very long way away.
109
303000
3000
bu da onun çok uzun mesafelerden yiyecek ihraç etmesini olanaklı kılıyordu.
05:18
This is the only way it was possiblemümkün to do this in the ancienteski worldDünya,
110
306000
3000
Bu, antik dünyada bunu yapabilmenin tek yoluydu
05:21
because it was very difficultzor to transporttaşıma foodGıda over roadsyollar,
111
309000
3000
çünkü engebeli yollarda yiyecek taşımak
05:24
whichhangi were roughkaba.
112
312000
2000
çok zordu.
05:26
And the foodGıda obviouslybelli ki wentgitti off very quicklyhızlı bir şekilde.
113
314000
2000
Ve böylece yiyecekler çok hızlı bir şekilde taşınabildi.
05:28
So RomeRoma effectivelyetkili bir şekilde wagedyürütülmesi warsavaş
114
316000
2000
Bundan dolayı da Roma, Kartaca ve Mısır gibi yerlerde
05:30
on placesyerler like CarthageCarthage and EgyptMısır
115
318000
3000
sadece onların tahıl rezervlerini ele geçirerek
05:33
just to get its pawspençeleri on theironların graintahıl reservesrezervler.
116
321000
2000
savaşı etkili bir şekilde sürdürebildi.
05:35
And, in factgerçek, you could say that the expansiongenişleme of the Empireİmparatorluğu
117
323000
3000
Ve aslında, İmparatorluğun genişlemesini bir nevi uzun,
05:38
was really sortçeşit of one long, drawnçekilmiş out
118
326000
3000
yorucu, askerileştirilmiş bir alışveriş çılgınlığına
05:41
militarizedMilitarize shoppingalışveriş yapmak spreeçılgınlığı, really.
119
329000
2000
benzetebilirsiniz, gerçekten.
05:43
(LaughterKahkaha)
120
331000
2000
(Gülüşmeler)
05:45
In factgerçek -- I love the factgerçek, I just have to mentionsöz etmek this:
121
333000
2000
Gerçekte -- Gerçeği seviyorum, bundan bahsetmem gerekiyor:
05:47
RomeRoma in factgerçek used to importithalat oystersistiridye from LondonLondra,
122
335000
3000
Roma aslında bir zamanlar Britanya'dan istridye
05:50
at one stageevre. I think that's extraordinaryolağanüstü.
123
338000
2000
ithal etmişti. Bence bu olağanüstü bir şey.
05:52
So RomeRoma shapedbiçimli its hinterlandHinterland
124
340000
3000
Bu yüzden Roma, iç bölgelerini
05:55
throughvasitasiyla its appetiteiştah.
125
343000
2000
iştahına göre şekillendirdi.
05:57
But the interestingilginç thing is that the other thing alsoAyrıca
126
345000
2000
Ama aslında endüstri öncesi dönemde de yaşanmış
05:59
happenedolmuş in the pre-industrialöncesi sanayi worldDünya.
127
347000
2000
ilginç olan başka bir şey daha var.
06:01
If we look at a mapharita of LondonLondra in the 17thinci centuryyüzyıl,
128
349000
3000
Londra'nın 17. yüzyıldaki haritasına bakarsak,
06:04
we can see that its graintahıl, whichhangi is cominggelecek in from the ThamesThames,
129
352000
3000
Thames'ten gelen tahıllarını haritanın
06:07
alonguzun bir the bottomalt of this mapharita.
130
355000
2000
alt kısmı boyunca görebiliriz.
06:09
So the graintahıl marketspiyasalar were to the southgüney of the cityŞehir.
131
357000
3000
Bu yüzden tahıl pazarları şehrin güneyine doğruydu.
06:12
And the roadsyollar leadingönemli up from them
132
360000
2000
Ve tüm yollar buradan başlayıp,
06:14
to CheapsideCheapside, whichhangi was the mainana marketpazar,
133
362000
2000
tahıl pazarlarının da olduğu ana pazara, Cheapside'a
06:16
were alsoAyrıca graintahıl marketspiyasalar.
134
364000
2000
doğru gidiyordu.
06:18
And if you look at the nameisim of one of those streetssokaklar,
135
366000
2000
Ve buradaki caddelerden birinin ismine bakarsanız,
06:20
BreadEkmek StreetSokak, you can tell
136
368000
3000
Ekmek Caddesi, 300 yıl önce orada
06:23
what was going on there 300 yearsyıl agoönce.
137
371000
3000
neler olup bittiğini söyleyebilirsiniz.
06:26
And the sameaynı of coursekurs was truedoğru for fishbalık.
138
374000
2000
Ve aynısı balık için de geçerli tabii ki.
06:28
FishBalık was, of coursekurs, cominggelecek in by rivernehir as well. SameAynı thing.
139
376000
3000
Balık da aynı şekilde nehirden geliyordu. Aynı şey.
06:31
And of coursekurs BillingsgateBillingsgate, famouslyünlü, was London'sLondra'nın fishbalık marketpazar,
140
379000
3000
Ve tabii ki Billingsgate, 1980'lerin ortalarına kadar işletilmiş olan,
06:34
operatingişletme on-siteYerinde here untila kadar the mid-orta1980s.
141
382000
4000
Londra'nın meşhur balık pazarıydı.
06:38
WhichHangi is extraordinaryolağanüstü, really, when you think about it.
142
386000
2000
Düşündüğünüzde gerçekten de olağanüstü.
06:40
EverybodyHerkes elsebaşka was wanderinggöçebe around
143
388000
2000
Herkes etrafta kütük gibi cep telefonları
06:42
with mobileseyyar phonestelefonlar that lookedbaktı like brickstuğla
144
390000
2000
ile yürüyor,
06:44
and sortçeşit of smellypis kokulu fishbalık happeningolay down on the portLiman.
145
392000
3000
ve oldukça ağır kokan balıklarla ilgileniyorlardı.
06:47
This is anotherbir diğeri thing about foodGıda in citiesşehirler:
146
395000
3000
Bu da şehirlerdeki yiyeceklerle ilgili diğer bir mevzu:
06:50
OnceBir kez its rootskökleri into the cityŞehir are establishedkurulmuş,
147
398000
3000
Bir kere şehrin içine doğru köklerini saldığında,
06:53
they very rarelynadiren movehareket.
148
401000
2000
bir daha yer değiştirmesi ender görülür.
06:55
MeatEt is a very differentfarklı storyÖykü
149
403000
2000
Et ise farklı bir hikâye,
06:57
because, of coursekurs, animalshayvanlar could walkyürümek into the cityŞehir.
150
405000
2000
çünkü, hayvanlar hâliyle şehirlerin içine kadar yürüyebiliyorlardı.
06:59
So much of London'sLondra'nın meatet
151
407000
2000
Londra'daki etin büyük çoğunluğu
07:01
was cominggelecek from the northwestKuzey Batı,
152
409000
2000
kuzeybatıdan, İskoçya ve Galler'den
07:03
from Scotlandİskoçya and WalesGaller.
153
411000
2000
geliyordu.
07:05
So it was cominggelecek in, and arrivinggelen at the cityŞehir at the northwestKuzey Batı,
154
413000
3000
Bu yüzden de et geliyor ve kuzeybatıdaki şehre varıyordu.
07:08
whichhangi is why SmithfieldSmithfield,
155
416000
2000
Bu da Londra'nın en meşhur et marketi olan Smithfield'ın
07:10
London'sLondra'nın very famousünlü meatet marketpazar, was locatedbulunan up there.
156
418000
3000
neden burada olduğunu açıklıyor.
07:13
PoultryKümes hayvanları was cominggelecek in from EastDoğu AngliaAnglia and so on, to the northeastKuzeydoğu.
157
421000
4000
Poultry, İngiltere'nin doğusundan gelip, kuzeydoğuya doğru uzanıyordu.
07:17
I feel a bitbit like a weatherhava womankadın doing this. AnywayYine de,
158
425000
1000
Bu halimle kendimi hava durumu sunuyorum gibi hissettim. Neyse.
07:18
and so the birdskuşlar were cominggelecek in
159
426000
4000
Ve kuşlar ayakları ufak kumaş ayakkabılarla
07:22
with theironların feetayaklar protectedkorumalı with little canvastuval shoesayakkabı.
160
430000
3000
kaplanmış şekilde getiriliyorlardı.
07:25
And then when they hitvurmak the easterndoğu endson
161
433000
2000
Ve daha sonra Cheapside'ın doğu ucuna
07:27
of CheapsideCheapside, that's where they were soldsatıldı,
162
435000
2000
ulaştıklarında, burada satılıyorlardı.
07:29
whichhangi is why it's calleddenilen PoultryKümes hayvanları.
163
437000
2000
Bu da buraya Poultry (kümes hayvanları) denmesinin sebebidir.
07:31
And, in factgerçek, if you look at the mapharita of any cityŞehir
164
439000
3000
Ve, aslında, endüstri çağından önce kurulmuş,
07:34
builtinşa edilmiş before the industrialSanayi ageyaş,
165
442000
4000
herhangi bir şehrin haritasına baktığınızda,
07:38
you can traceiz foodGıda cominggelecek in to it.
166
446000
2000
oraya gelen yiyeceklerin izini sürebilirsiniz.
07:40
You can actuallyaslında see how it was physicallyfiziksel olarak shapedbiçimli by foodGıda,
167
448000
3000
Yiyecekler tarafından nasıl şekillendiğini tam olarak görebilirsiniz.
07:43
bothher ikisi de by readingokuma the namesisimler of the streetssokaklar, whichhangi give you a lot of cluesİpuçları.
168
451000
3000
Cadde isimlerine bakarak bu konuda bir çok ipucu elde edebilirsiniz.
07:46
FridayCuma StreetSokak, in a previousönceki life,
169
454000
2000
Cuma (Friday) Caddesi, geçmişte,
07:48
is where you wentgitti to buysatın almak your fishbalık on a FridayCuma.
170
456000
2000
Cumaları gidip balık aldığınız yerdi.
07:50
But alsoAyrıca you have to imaginehayal etmek it fulltam of foodGıda.
171
458000
2000
Bir de buranın yiyeceklerle dolu olduğunu hayal edin.
07:52
Because the streetssokaklar and the publichalka açık spacesalanlarda
172
460000
3000
Çünkü caddeler ve halka açık mekânlar,
07:55
were the only placesyerler where foodGıda was boughtsatın and soldsatıldı.
173
463000
3000
yiyeceklerin alınıp satıldığı tek yerlerdi.
07:58
And if we look at an imagegörüntü of SmithfieldSmithfield in 1830
174
466000
3000
Ve Smithfield'ın 1830 yılındaki resmine baktığımızda,
08:01
you can see that it would have been very difficultzor to livecanlı in a cityŞehir like this
175
469000
3000
gördüğünüz gibi yiyeceğinizin nereden geldiğinin farkında olmadan
08:04
and be unawarehabersiz of where your foodGıda camegeldi from.
176
472000
2000
böyle bir şehirde yaşamanız oldukça zor olurdu.
08:06
In factgerçek, if you were havingsahip olan SundayPazar lunchöğle yemeği,
177
474000
2000
Aslında, Pazar günü bir öğle yemeği yiyecekseniz,
08:08
the chancesşansı were it was mooingmöleme or bleatingmeleme outsidedışında your windowpencere
178
476000
2000
muhtemelen pencerenizin dışından melemeler ve anırmalar
08:10
about threeüç daysgünler earlierdaha erken.
179
478000
2000
üç gün öncesinden başlayacaktır.
08:12
So this was obviouslybelli ki an organicorganik cityŞehir,
180
480000
3000
İşte açıkça görülüyor ki, bu, organik
08:15
partBölüm of an organicorganik cycledevir.
181
483000
3000
bir çevrimin parçası olan organik bir şehir.
08:18
And then 10 yearsyıl latersonra everything changeddeğişmiş.
182
486000
3000
Ve 10 yıl sonra her şey değişti.
08:21
This is an imagegörüntü of the Great WesternWestern in 1840.
183
489000
3000
Bu, Great Western demiryolunun 1940'taki resmi.
08:24
And as you can see, some of the earliesten erken traintren passengersyolcu
184
492000
2000
Ve görüldüğü gibi, ilk tren yolcularının bazıları
08:26
were pigsdomuzlar and sheepkoyun.
185
494000
2000
domuzlar ve koyunlardı.
08:28
So all of a suddenani, these animalshayvanlar are no longeruzun walkingyürüme into marketpazar.
186
496000
4000
Bu yüzden bir anda bu hayvanlar pazarlara yürümemeye başladı.
08:32
They're beingolmak slaughteredkesilen out of sightgörme and mindus,
187
500000
2000
Artık kırsal kesimde bir yerlerde, gözden uzak bir şekilde
08:34
somewherebir yerde in the countrysidekırsal.
188
502000
2000
kesiliyorlar.
08:36
And they're cominggelecek into the cityŞehir by raildemiryolu.
189
504000
2000
Ve şehre demiryolu ile geliyorlar.
08:38
And this changesdeğişiklikler everything.
190
506000
3000
Ve bu her şeyi değiştiriyor.
08:41
To startbaşlama off with, it makesmarkaları it possiblemümkün
191
509000
2000
Buradan hareket edildiğinde bu, şehirlerin
08:43
for the first time to growbüyümek citiesşehirler,
192
511000
1000
her yerde, her büyüklükte ve şekilde
08:44
really any sizeboyut and shapeşekil, in any placeyer.
193
512000
2000
büyümelerini mümkün kılıyor.
08:46
CitiesŞehirler used to be constrainedzoraki by geographyCoğrafya;
194
514000
4000
Şehirler coğrafi koşullar tarafından kısıtlanırdı:
08:50
they used to have to get theironların foodGıda throughvasitasiyla very difficultzor physicalfiziksel meansanlamına geliyor.
195
518000
3000
yiyeceklerini çok zor fiziki araçlar ile elde etmekteydiler.
08:53
All of a suddenani they are effectivelyetkili bir şekilde emancipatedazat edilmiş from geographyCoğrafya.
196
521000
4000
Birdenbire verimli bir şekilde coğrafyadan bağımsız hâle gelmişlerdir.
08:57
And as you can see from these mapsharitalar of LondonLondra,
197
525000
3000
Ve Londra haritalarında gördüğünüz gibi,
09:00
in the 90 yearsyıl after the trainstrenler camegeldi,
198
528000
2000
trenler geldikten 90 yıl sonra,
09:02
it goesgider from beingolmak a little blobBLOB that was quiteoldukça easykolay to feedbesleme
199
530000
4000
şehir hayvanların yürütülerek getirildiği, beslenmesi nispeten kolay olan
09:06
by animalshayvanlar cominggelecek in on footayak, and so on,
200
534000
2000
ufacık bir yapıdan,
09:08
to a largegeniş splurgesavurganlık,
201
536000
2000
hem hayvan için hem de insan için,
09:10
that would be very, very difficultzor to feedbesleme with anybodykimse on footayak,
202
538000
3000
yaya olarak beslenmenin çok zor hâle geldiği
09:13
eitherya animalshayvanlar or people.
203
541000
3000
büyük, şaşaalı bir yapıya dönüşmüştür.
09:16
And of coursekurs that was just the beginningbaşlangıç. After the trainstrenler camegeldi carsarabalar,
204
544000
3000
Ve tabii ki bu sadece bir başlangıçtı. Daha sonra trenler arabaya dönüştü.
09:19
and really this marksizler the endson of this processsüreç.
205
547000
4000
Ve bu, bu süreçin sona erdiğini gösteriyor.
09:23
It's the finalnihai emancipationkurtuluşu of the cityŞehir
206
551000
2000
Bu şehrin, doğa ile olan tüm ilişkilerinden
09:25
from any apparentbelirgin relationshipilişki with naturedoğa at all.
207
553000
3000
kesinlikle kurtuluşudur.
09:28
And this is the kindtür of cityŞehir that's devoidyoksun of smellkoku,
208
556000
3000
Ve bu öyle bir şehir ki, kokudan yoksun,
09:31
devoidyoksun of messdağınıklık, certainlykesinlikle devoidyoksun of people,
209
559000
2000
kargaşadan yoksun ve tabiiki de insanlardan yoksun.
09:33
because nobodykimse would have dreamedhayal of walkingyürüme in suchböyle a landscapepeyzaj.
210
561000
3000
Çünkü kimse böyle bir manzarada yürüyeceğini hayal etmiyordu.
09:36
In factgerçek, what they did to get foodGıda was they got in theironların carsarabalar,
211
564000
3000
Aslında, yiyeceği elde etmek için yaptıklarına bakıldığında; arabalarına binip,
09:39
drovesürdü to a boxkutu somewherebir yerde on the outskirtsdisi,
212
567000
3000
kentin dışında bir yere gider,
09:42
camegeldi back with a week'shafta worthdeğer of shoppingalışveriş yapmak,
213
570000
2000
haftalık alışverişini yapmış bir şekilde geri gelirler,
09:44
and wonderedmerak what on earthtoprak to do with it.
214
572000
2000
ve niye bunları yaptım ki şimdi derlerdi kendi kendilerine.
09:46
And this really is the momentan when our relationshipilişki,
215
574000
3000
İşte bu hem yiyeceklerimizle hem de şehirlerimizle olan
09:49
bothher ikisi de with foodGıda and citiesşehirler, changesdeğişiklikler completelytamamen.
216
577000
3000
ilişkimizin ne kadar değiştiğini gösteren andır.
09:52
Here we have foodGıda -- that used to be the centermerkez,
217
580000
3000
Daha önceden merkezde bulunan, şehrin sosyal merkezini oluşturan
09:55
the socialsosyal coreçekirdek of the cityŞehir -- at the peripheryçevre.
218
583000
3000
yiyeceklerimiz, burada daha dışarıda kalıyor.
09:58
It used to be a socialsosyal eventolay, buyingalış and sellingsatış foodGıda.
219
586000
2000
Eskiden yiyeceklerin alınması ve satılması sosyal bir olaydı.
10:00
Now it's anonymousanonim.
220
588000
2000
Şimdi ise anonim bir şekilde gerçekleştiriliyor.
10:02
We used to cookpişirmek; now we just addeklemek waterSu,
221
590000
2000
Eskiden gerçek anlamda yemek pişirilirdi; şimdi ise sadece su ekliyoruz
10:04
or a little bitbit of an eggYumurta if you're makingyapma a cakekek or something.
222
592000
5000
ya da kek veya benzeri bir şey yapıyorsanız birazcık yumurta ekliyorsunuz.
10:09
We don't smellkoku foodGıda to see if it's okay to eatyemek.
223
597000
4000
Yemeğin olup olmadığını anlamak için koklamıyoruz.
10:13
We just readokumak the back of a labeletiket on a packetpaket.
224
601000
3000
Sadece paketin arkasındaki etiketi okuyoruz.
10:16
And we don't valuedeğer foodGıda. We don't trustgüven it.
225
604000
3000
Ve gıdalara yeterli değeri vermiyoruz. Onlara güvenmiyoruz.
10:19
So insteadyerine of trustinggüvenme it, we fearkorku it.
226
607000
2000
Böyle olunca güvenmek yerine onlardan korkuyoruz.
10:21
And insteadyerine of valuingdeğer vermek it, we throwatmak it away.
227
609000
4000
Ve değerlendirmek yerine onları çöpe atıyoruz.
10:25
One of the great ironiesIronies of modernmodern foodGıda systemssistemler
228
613000
3000
Modern gıda sistemlerinin en büyük ironilerinden bir tanesi,
10:28
is that they'veonlar ettik madeyapılmış the very thing they promisedsöz verdim
229
616000
2000
daha kolay hâle getireceklerini söyledikleri şeyleri
10:30
to make easierDaha kolay much harderDaha güçlü.
230
618000
2000
daha da zorlaştırmaları.
10:32
By makingyapma it possiblemümkün to buildinşa etmek citiesşehirler anywhereherhangi bir yer and any placeyer,
231
620000
4000
Şehirleri herhangi bir yere herhangi bir bölgeye inşa edebilmeyi mümkün hale getirerek
10:36
they'veonlar ettik actuallyaslında distanceduzak us from our mostçoğu importantönemli relationshipilişki,
232
624000
4000
aslında, en önemlisi, bizi biribirimizle ve doğayla olan
10:40
whichhangi is that of us and naturedoğa.
233
628000
3000
ilişkilerimizden uzaklaştırıyorlar.
10:43
And alsoAyrıca they'veonlar ettik madeyapılmış us dependentbağımlı on systemssistemler that only they can deliverteslim etmek,
234
631000
3000
Ve bizi sadece kendilerinin dağıtım yapabileceği sistemlere bağımlı hâle getirdiler,
10:46
that, as we'vebiz ettik seengörüldü, are unsustainablesürdürülemez.
235
634000
2000
Bunlar bizim sürdürülemez olarak gördüğümüz sistemler.
10:48
So what are we going to do about that?
236
636000
3000
Peki bunun için neler yapacağız?
10:51
It's not a newyeni questionsoru.
237
639000
2000
Bu yeni bir soru değil.
10:53
500 yearsyıl agoönce it's what ThomasThomas More was askingsormak himselfkendisi.
238
641000
4000
Thomas More'un 500 yıl önce kendisine sorduğu bir soru bu.
10:57
This is the frontispiecefrontispiece of his bookkitap "UtopiaÜtopya."
239
645000
3000
Bu onun "Utopia" kitabının ilk sayfasını oluşturan şeydi.
11:00
And it was a seriesdizi of semi-independentyarı bağımsız city-statesŞehir Devletleri,
240
648000
3000
Ve bu bir dizi yarı-bağımlı şehir-devletlerdi.
11:03
if that soundssesleri remotelyUzaktan familiartanıdık,
241
651000
2000
Biraz olsun tanıdık gelebilir bu terimler.
11:05
a day'sgünün walkyürümek from one anotherbir diğeri where everyoneherkes was basicallytemel olarak farming-madTarım-mad,
242
653000
3000
Bir yerden diğerine bir günlük yürüme mesafesinde, herkesin deli gibi çiftçilik yaptığı
11:08
and grewbüyüdü vegetablessebzeler in theironların back gardensbahçeleri,
243
656000
2000
ve arka bahçelerinde sebze-meyve yetiştirdiği
11:10
and ateyemek yedi communaltoplumsal mealsyemek togetherbirlikte, and so on.
244
658000
2000
ve beraber topluca yemeklerin yendiği bir yaşam.
11:12
And I think you could arguetartışmak that
245
660000
2000
Ve bence, Utopia'yı temel anlamda şekillendiren
11:14
foodGıda is a fundamentaltemel orderingsipariş principleprensip of UtopiaÜtopya,
246
662000
3000
şeyin yiyecek olduğunu düşünebilirsiniz,
11:17
even thoughgerçi More never framedçerçeveli it that way.
247
665000
3000
kaldı ki More bunu böyle bir çerçeveye oturtmamıştır.
11:20
And here is anotherbir diğeri very famousünlü "UtopianÜtopik" visionvizyon,
248
668000
3000
Ve burada bir başka ütopik görüş vardır,
11:23
that of EbenezerEbenezer HowardHoward, "The GardenBahçe CityŞehir."
249
671000
2000
o da Ebenezer Howar'ın "Yeşil Şehir"'i.
11:25
SameAynı ideaFikir: seriesdizi of semi-independentyarı bağımsız city-statesŞehir Devletleri,
250
673000
3000
Fikir aynı. Bir dizi yarı-bağımlı şehir-devlet.
11:28
little blobslekeler of metropolitanbüyükşehir stuffşey with arablesürülebilir landarazi around,
251
676000
4000
Büyük şehire ait ve onun etrafında bulunan tarıma elverişli küçük yerler,
11:32
joinedkatıldı to one anotherbir diğeri by railwayDemiryolu.
252
680000
2000
demiryolu ile birbirlerine bağlanıyor.
11:34
And again, foodGıda could be said to be
253
682000
2000
Ve yine, görüşünün temel presibi olarak
11:36
the orderingsipariş principleprensip of his visionvizyon.
254
684000
3000
yiyecek gösterilebilir.
11:39
It even got builtinşa edilmiş, but nothing to do with
255
687000
2000
Bunlar inşa edildi bile ancak Howard'ın görüşü ile
11:41
this visionvizyon that HowardHoward had.
256
689000
2000
iligili yapılabilcek bir şey yok.
11:43
And that is the problemsorun with these UtopianÜtopik ideasfikirler,
257
691000
3000
Ve problem, ütopik olan
11:46
that they are UtopianÜtopik.
258
694000
2000
bu ütopik fikirler ile alakalıdır.
11:48
UtopiaÜtopya was actuallyaslında a wordsözcük that ThomasThomas MooreMoore used deliberatelykasten.
259
696000
3000
Ütopya aslında Thomas Moore'un incelikli bir şekilde kullandığı bir kelimeydi.
11:51
It was a kindtür of jokeşaka, because it's got a doubleçift derivationtüretme from the GreekYunanca.
260
699000
4000
Bu bir espriydi. Çünkü bunun Yunanca'da çift anlamı vardı.
11:55
It can eitherya mean a good placeyer, or no placeyer.
261
703000
2000
Hem "iyi bir yer" hem de "olmayan yer" anlamına geliyordu.
11:57
Because it's an idealideal. It's an imaginaryhayali thing. We can't have it.
262
705000
4000
Çünkü bu bir idealdir. Hayali bir şeydir. Ona sahip olamayız.
12:01
And I think, as a conceptualkavramsal toolaraç
263
709000
2000
Ve bence, insanların derin yerleşim problemleri üzerine düşünürken
12:03
for thinkingdüşünme about the very deepderin problemsorun of humaninsan dwellingKonut,
264
711000
3000
bunu kavramsal bir araç olarak görmek
12:06
that makesmarkaları it not much use.
265
714000
2000
hiç de kullanışlı değildir.
12:08
So I've come up with an alternativealternatif,
266
716000
3000
Bu yüzden, bunun alternatifini ele aldım.
12:11
whichhangi is SitopiaStopia, from the ancienteski GreekYunanca,
267
719000
3000
Bu da Sitopia'dır. Antik Yunan'dan,
12:14
"sitossitos" for foodGıda, and "topostopos" for placeyer.
268
722000
2000
yiyecek için "sitos" ve yer için "topos.
12:16
I believe we alreadyzaten livecanlı in SitopiaStopia.
269
724000
2000
Şu an hâlihazırda Sitopia'da yaşadığımıza inanıyorum.
12:18
We livecanlı in a worldDünya shapedbiçimli by foodGıda,
270
726000
3000
Yiyeceklerle şekillenen bir dünyada yaşıyoruz,
12:21
and if we realizegerçekleştirmek that, we can use foodGıda as a really powerfulgüçlü toolaraç --
271
729000
3000
ve bunu fark edersek, Yiyecekleri dünyayı farklı bir şekilde şekillendirmek için,
12:24
a conceptualkavramsal toolaraç, designdizayn toolaraç, to shapeşekil the worldDünya differentlyfarklı olarak.
272
732000
4000
kavramsal bir araç, çok güçlü bir tasarım aracı olarak kullanabiliriz.
12:28
So if we were to do that, what mightbelki SitopiaStopia look like?
273
736000
5000
Peki bunu böyle yapabilseydik, Stopia nasıl bir şey olurdu?
12:33
Well I think it looksgörünüyor a bitbit like this.
274
741000
2000
Bence bunun gibi gözükürdü.
12:35
I have to use this slidekaymak. It's just the look on the faceyüz of the dogköpek.
275
743000
2000
Sadece köpeğin yüzünde görülen ifade için bu slaytı kullanmak zorundaydım.
12:37
But anywayneyse, this is -- (LaughterKahkaha)
276
745000
3000
Ama her neyse, işte bu -- (Gülüşmeler)
12:40
it's foodGıda at the centermerkez of life,
277
748000
2000
Hayatın merkezindeki şey yiyecektir,
12:42
at the centermerkez of familyaile life, beingolmak celebratedünlü,
278
750000
2000
aile hayatının merkezinde, kutlanan,
12:44
beingolmak enjoyedzevk, people takingalma time for it.
279
752000
2000
tadı çıkarılan, insanların zaman harcadığı bir şey.
12:46
This is where foodGıda should be in our societytoplum.
280
754000
3000
Toplumumuzda yiyeceğin olması gereken yer burası.
12:49
But you can't have scenessahneler like this unlessolmadıkça you have people like this.
281
757000
5000
Ancak bu tür insanlar olmadan bu tür manzaraları göremezsiniz.
12:54
By the way, these can be menerkekler as well.
282
762000
2000
Bu arada, bunlar erkek de olabilirdi.
12:56
It's people who think about foodGıda,
283
764000
3000
Bunlar yemek için düşünen,
12:59
who think aheadönde, who planplan,
284
767000
2000
ilerisi için düşünen, plan yapan,
13:01
who can starebakıyorum at a pileistif of rawçiğ vegetablessebzeler
285
769000
2000
bir yığın ham sebzeye uzunca bakabilen,
13:03
and actuallyaslında recognizetanımak them.
286
771000
2000
ve gerçekten onların farkında olan insanlardır.
13:05
We need these people. We're partBölüm of a network.
287
773000
3000
Bu tür insanlara ihtiyacımız var. Biz bir ağın parçasıyız.
13:08
Because withoutolmadan these kindsçeşit of people we can't have placesyerler like this.
288
776000
3000
Çünkü bu tür insanlar olmadan bu tür yerlere kavuşamayız.
13:11
Here, I deliberatelykasten choseseçti this because it is a man buyingalış a vegetablesebze.
289
779000
3000
Burada bunu bilerek seçtim çünkü bu sebze satın alan bir adam.
13:14
But networksağlar, marketspiyasalar where foodGıda is beingolmak grownyetişkin locallylokal olarak.
290
782000
4000
Ancak ağlar, pazarlar her şeyin yerel olarak yetiştirildiği yerler.
13:18
It's commonortak. It's freshtaze.
291
786000
2000
Ortak. Taze.
13:20
It's partBölüm of the socialsosyal life of the cityŞehir.
292
788000
2000
Şehrin sosyal yaşamının bir parçası.
13:22
Because withoutolmadan that, you can't have this kindtür of placeyer,
293
790000
3000
Çünkü o olmadan bu tür bir yere sahip olamazsınız,
13:25
foodGıda that is grownyetişkin locallylokal olarak and alsoAyrıca is partBölüm of the landscapepeyzaj,
294
793000
3000
yerel olarak yetiştirilen bu gıdalar aynı zamanda manzaranın da bir parçası,
13:28
and is not just a zero-sumsıfır toplamı commodityemtia
295
796000
2000
hiç bir şekilde görünmeyen iç karartıcı bir yere ayrılmış
13:30
off in some unseengörünmeyen hell-holecehennem deliği.
296
798000
2000
değersiz ürünler değillerdir,
13:32
Cowsİnekler with a viewgörünüm.
297
800000
2000
İneklerle olan bir manzara.
13:34
SteamingDumanı tüten pilesbasur of humusHumus.
298
802000
2000
Buhar üreten hayvan ve bitki atıkları yığını.
13:36
This is basicallytemel olarak bringinggetiren the wholebütün thing togetherbirlikte.
299
804000
3000
İşte bu, parçaların bir araya getirilmesini sağlıyor
13:39
And this is a communitytoplum projectproje
300
807000
2000
Ve bu, daha yeni Toronto'da ziyaret
13:41
I visitedziyaret recentlyson günlerde in TorontoToronto.
301
809000
2000
ettiğim bir toplum projesi.
13:43
It's a greenhouseyeşil Ev, where kidsçocuklar get told
302
811000
2000
Çocuklara, gıdalarla ve onları yetiştirmekle ilgili
13:45
all about foodGıda and growingbüyüyen theironların ownkendi foodGıda.
303
813000
3000
her şeyin anlatıldığı bir sera bu.
13:48
Here is a plantbitki calleddenilen KevinKevin, or maybe it's a
304
816000
3000
Bu da ismi Kevin olan bir bitki, ya da belki
13:51
plantbitki belongingait to a kidçocuk calleddenilen KevinKevin. I don't know.
305
819000
2000
ismi Kevin olan bir çocuğa ait bir bitki. Bilmiyorum.
13:53
But anywayneyse, these kindsçeşit of projectsprojeler
306
821000
3000
Her halükârda, doğa ile olan bağımızı yeniden
13:56
that are tryingçalışıyor to reconnectyeniden us with naturedoğa is extremelyson derece importantönemli.
307
824000
4000
kurmaya çalışan bu tür projeler son derece önemlidir.
14:00
So SitopiaStopia, for me, is really a way of seeinggörme.
308
828000
2000
Bu yüzden Stopia, benim için gerçekten bir görme biçimidir.
14:02
It's basicallytemel olarak recognizingtanıyan that SitopiaStopia
309
830000
4000
Temel olarak Sitopia'nın her köşede
14:06
alreadyzaten existsvar in little pocketscepler everywhereher yerde.
310
834000
2000
hâlihazırda bulunduğunun farkına olmaktır.
14:08
The trickhile is to joinkatılmak them up,
311
836000
2000
Bunu yapabilmek içinse ufak bir numara var:
14:10
to use foodGıda as a way of seeinggörme.
312
838000
3000
yiyecekleri görme biçimi olarak kullanmak.
14:13
And if we do that, we're going to stop seeinggörme citiesşehirler
313
841000
3000
Ve eğer bunu yaparsak, bunun gibi üretken olmayan
14:16
as bigbüyük, metropolitanbüyükşehir, unproductiveverimsiz blobslekeler, like this.
314
844000
3000
büyük şehir yığınlarını görmekten kurtulacağız.
14:19
We're going to see them more like this,
315
847000
2000
Genelde bunun gibileri göreceğiz,
14:21
as partBölüm of the productiveüretken, organicorganik frameworkiskelet
316
849000
3000
üretken, organik bir çerçevenin
14:24
of whichhangi they are inevitablykaçınılmaz a partBölüm,
317
852000
2000
kaçınılmaz bir parçası olan
14:26
symbioticallysimbiyotik connectedbağlı.
318
854000
2000
simbiyotik olarak bağlanmış bir yapı.
14:28
But of coursekurs, that's not a great imagegörüntü eitherya,
319
856000
2000
Ama tabii ki bu, büyük resmi göstermiyor.
14:30
because we need not to be producingüreten foodGıda like this anymoreartık.
320
858000
3000
Çünkü artık gıdaları bu şekilde üretmeye ihtiyacımız yok.
14:33
We need to be thinkingdüşünme more about permaculturepermakültür,
321
861000
2000
Daha çok kalıcı tarım üzerinde düşünmeye ihtiyacımız var.
14:35
whichhangi is why I think this imagegörüntü just
322
863000
2000
O yüzden bu resim yapılması gerekenlerin
14:37
sumstoplamları up for me the kindtür of thinkingdüşünme we need to be doing.
323
865000
2000
güzel bir özetini sunuyor.
14:39
It's a re-conceptualizationyeniden kavramsallaştırma
324
867000
2000
Bu yiyeceklerin yaşamımızı
14:41
of the way foodGıda shapesşekiller our liveshayatları.
325
869000
3000
şekillendiriş biçiminin yeniden kavramsallaştırılmasıdır.
14:44
The besten iyi imagegörüntü I know of this is from 650 yearsyıl agoönce.
326
872000
3000
Bu konuda bildiğim en iyi resim 650 yıl önce yapılmıştır.
14:47
It's AmbrogioAmbrogio Lorenzetti'sLorenzetti'yi'nın "AllegoryAlegori of Good GovernmentHükümet."
327
875000
3000
Bu Ambrogio Lorenzetti'nin "İyi Bir Devletin Alegorisi"
14:50
It's about the relationshipilişki betweenarasında the cityŞehir and the countrysidekırsal.
328
878000
3000
Şehir ve kırsal bölge arasındaki ilişki hakkındadır.
14:53
And I think the messagemesaj of this is very clearaçık.
329
881000
3000
Ve bence buradaki mesaj çok açık.
14:56
If the cityŞehir looksgörünüyor after the countryülke,
330
884000
2000
Eğer şehir kırsal bölgeye göz kulak olursa,
14:58
the countryülke will look after the cityŞehir.
331
886000
2000
kırsal bölge de şehre göz kulak olur.
15:00
And I want us to asksormak now,
332
888000
2000
Ve şimdi şunu sormak istiyorum:
15:02
what would AmbrogioAmbrogio LorenzettiLorenzetti'yi paintboya
333
890000
3000
Ambrogio Lorenzetti bugünkü durumu resmetseydi
15:05
if he paintedboyalı this imagegörüntü todaybugün?
334
893000
2000
nasıl bir şey ortaya çıkarırdı.
15:07
What would an allegoryalegori of good governmenthükümet look like todaybugün?
335
895000
3000
İyi bir devletin alegorisi bugün nasıl bir şeye benzerdi?
15:10
Because I think it's an urgentacil questionsoru.
336
898000
2000
Çünkü bence bu acilen cevaplanması gereken bir soru.
15:12
It's one we have to asksormak,
337
900000
2000
Sormamız gereken,
15:14
and we have to startbaşlama answeringcevap veren.
338
902000
2000
ve de hemen cevaplamaya başlamamız gereken bir soru.
15:16
We know we are what we eatyemek.
339
904000
3000
Biliyoruz ki ne yiyorsak oyuz.
15:19
We need to realizegerçekleştirmek that the worldDünya is alsoAyrıca what we eatyemek.
340
907000
2000
Aynı zamanda bu dünyanın da ne yediğimizle ilintili olduğunun farkına varmalıyız.
15:21
But if we take that ideaFikir, we can use foodGıda
341
909000
2000
Ancak bu fikri ele alırsak, yiyecekleri
15:23
as a really powerfulgüçlü toolaraç to shapeşekil the worldDünya better.
342
911000
4000
dünyamızı daha iyi şekillendirebilmek için çok güçlü bir araç olarak kullanabiliriz.
15:27
Thank you very much.
343
915000
2000
Çok teşekkür ediyorum.
15:29
(ApplauseAlkış)
344
917000
3000
(Alkışlar)
Translated by Caner Dönertaş
Reviewed by Seda Demirel

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Carolyn Steel - Food urbanist
Food is a shared necessity -- but also a shared way of thinking, argues Carolyn Steel. Looking at food networks offers an unusual and illuminating way to explore how cities evolved.

Why you should listen

The question of how to feed cities may be one of the biggest contemporary questions, yet it's never asked: we take for granted that if we walk into a store or a restaurant, food will be there, magically coming from somewhere. Yet, think of it this way: just in London, every single day, 30 million meals must be provided. Without a reliable food supply, even the most modern city would collapse quickly. And most people today eat food of whose provenance they are unaware.

Architect and author Carolyn Steel uses food as a medium to "read" cities and understand how they work. In her book Hungry City she traces -- and puts into historical context -- food's journey from land to urban table and thence to sewer. Cities, like people, are what they eat.

More profile about the speaker
Carolyn Steel | Speaker | TED.com