ABOUT THE SPEAKER
Lisa Kristine - Photographer
Lisa Kristine uses photography to expose deeply human stories.

Why you should listen

Lisa Kristine took an early interest in anthropology and 19th-century photographic printing techniques -- passions that have since predominated her work. In 1999, and again in 2000, she presented her photography at the State of the World Forum. In 2003, she published her first book, A Human Thread, capturing and "intimate and honest portrait of humanity." In 2007, her second book, This Moment, won the bronze metal at the Independent Publisher Book Awards. She also produced two documentary films to accompany each book -- exposing her techniques and the stories behind her photographs. In 2010, Kristine travelled the world in collaboration with Free the Slaves to document the harrowing lives of the enslaved. Slavery was published in 2010.

More profile about the speaker
Lisa Kristine | Speaker | TED.com
TEDxMaui

Lisa Kristine: Photos that bear witness to modern slavery

Lisa Kristine: Günümüz köleliğine tanıklık eden fotoğraflar

Filmed:
2,875,833 views

Geçtiğimiz iki yıl boyunca, fotoğrafçı Lisa Kristine günümüz köleliğinin dayanılmayacak derecede şiddetli gerçeklerini belgelendirmek için dünyayı gezdi. İnsanı dehşete düşüren güzel resimleri paylaşıyor - Kongo'daki madenciler, Nepal'deki tuğla yuğunları - ve dünya çapındaki 27 milyon kölenin ruhlarına ışıklık ediyor. (TEDxMaui'de filme alındı.)
- Photographer
Lisa Kristine uses photography to expose deeply human stories. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:16
I'm 150 feetayaklar down an illegalyasadışı mineMayın shaftşaft in GhanaGana.
0
723
6400
Gana'da 45 metre aşağıdaki yasadışı maden kuyusundayım.
00:23
The airhava is thickkalın with heatsıcaklık and dusttoz,
1
7123
4121
Hava çok sıcak ve tozlu
00:27
and it's hardzor to breathenefes almak.
2
11244
3409
ve nefes almak çok zor.
00:30
I can feel the brushfırça of sweatyterli bodiesbedenler passinggeçen me
3
14653
3262
Karanlığın içinde, etrafımdan geçen ter içindeki insanların
00:33
in the darknesskaranlık, but I can't see much elsebaşka.
4
17915
4246
bana değdiklerini hissedebiliyorum fakat daha fazlasını göremiyorum.
00:38
I hearduymak voicessesleri talkingkonuşma, but mostlyçoğunlukla the shaftşaft
5
22161
3970
Etrafta konuşmalar duyuyorum, fakat daha çok
00:42
is this cacophonykakofoni of menerkekler coughingöksürme,
6
26131
3988
öksüren insanların ve ilkel aletlerle kırılan taşın
00:46
and stonetaş beingolmak brokenkırık with primitiveilkel toolsaraçlar.
7
30119
3911
yarattığı gürültü etrafa hakim.
00:49
Like the othersdiğerleri, I weargiyinmek a flickeringtitreşen, cheapucuz flashlightel feneri
8
34030
4055
Diğerleri gibi benim kafamda da titrek ışık saçan, liğmelenmiş haldeki
00:53
tiedbağlı to my headkafa with this elasticElastik, tatteredlime lime bandgrup,
9
38085
4796
elastik bandajla bağlanmış bir fener vardı
00:58
and I can barelyzar zor make out the slickkaygan treeağaç limbsbacaklarda
10
42881
3340
ve güçlükle kaygan ağaç dallarına basarak
01:02
holdingtutma up the wallsduvarlar of the three-footÜç taş squarekare holedelik
11
46221
3029
3 adım genişliğindeki deliğin duvarlarına tutunarak
01:05
droppingbırakarak hundredsyüzlerce of feetayaklar into the earthtoprak.
12
49250
4626
yerin yüzlerce feet altına indim.
01:09
When my handel slipspaket fişi, I suddenlyaniden rememberhatırlamak a minermadenci
13
53876
3080
Ve ellerim kaydığında, aniden günler önce tanıştığım
01:12
I had metmet daysgünler before who had lostkayıp his gripkavrama
14
56956
4281
elleri kayarak metrelerce aşağı düşen
01:17
and felldüştü countlesssayısız feetayaklar down that shaftşaft.
15
61237
4621
madenciyi hatırladım.
01:21
As I standdurmak talkingkonuşma to you todaybugün,
16
65858
2531
Bugün sizlerle konuşurken,
01:24
these menerkekler are still deepderin in that holedelik,
17
68389
3504
bu insanlar hala bu kuyunun içinde.
01:27
riskingriske theironların liveshayatları withoutolmadan paymentödeme or compensationtazminat,
18
71893
3515
Ücret veya tazminat almadan hayatlarını riske atıyorlar,
01:31
and oftensık sık dyingölen.
19
75408
3140
ve çoğu zaman ölüyorlar.
01:34
I got to climbtırmanış out of that holedelik, and I got to go home,
20
78548
5188
O kuyudan dışarı çıkabildim ve eve gidebildim,
01:39
but they likelymuhtemelen never will, because they're trappedhapsolmuş in slaverykölelik.
21
83736
6182
fakat onlar belki de hiçbir zaman bunu yapamayacaklar, çünkü kölelik tuzağına düşmüşler.
01:45
For the last 28 yearsyıl, I've been documentingbelgeleme
22
89918
2907
Son 28 yıldan beri, 70'ten fazla ülkede ve 6 kıtada
01:48
indigenousyerli cultureskültürler in more than 70 countriesülkeler
23
92825
2561
yerel kültürlerin belgesellerini yapıyorum.
01:51
on sixaltı continentskıtalar, and in 2009 I had the great honorOnur
24
95386
3795
ve 2009'da Vancouver Barış zirvesindeki tek sinemacı
01:55
of beingolmak the soleTek exhibitorKatılımcı at the VancouverVancouver PeaceBarış SummitZirve.
25
99181
4412
olma onurunu yaşadım.
01:59
AmongstArasında all the astonishingşaşırtıcı people I metmet there,
26
103593
3572
Orada şaşırtıcı insanların arasında
02:03
I metmet a supporterdestekçisi of FreeÜcretsiz the SlavesKöle, an NGOSİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ
27
107165
3170
Kölelere Özgürlük adlı günümüz modern köleliğini ortadan
02:06
dedicatedadanmış to eradicatingEradicating modernmodern day slaverykölelik.
28
110335
5327
kaldırmayı amaçlayan sivil bir örgütün taraftarıyla karşılaştım.
02:11
We startedbaşladı talkingkonuşma about slaverykölelik, and really,
29
115662
2889
Kölelik hakkında konuşmaya başladık
02:14
I startedbaşladı learningöğrenme about slaverykölelik,
30
118551
2864
ve köleliği gerçekten öğrenmeye başladım,
02:17
for I had certainlykesinlikle knownbilinen it existedvar in the worldDünya,
31
121415
3209
köleliğin dünyada var olduğunu tabii ki biliyordum
02:20
but not to suchböyle a degreederece.
32
124624
3011
fakat bu derecede olduğunu değil.
02:23
After we finishedbitmiş talkingkonuşma, I feltkeçe so horriblekorkunç
33
127635
3743
Konuşmamız bittikten sonra kendimi çok korkunç hissettim
02:27
and honestlydürüstçe ashamedutanmış at my ownkendi lackeksiklik of knowledgebilgi
34
131378
3376
ve hayatım boyunca bu vahşetten habersiz
02:30
of this atrocityvahşet in my ownkendi lifetimeömür, and I thought,
35
134754
3510
kaldığım için gerçekten utandım. Dedim ki,
02:34
if I don't know, how manyçok other people don't know?
36
138264
4868
eğer ben bile bunu bilmiyorsam başka kaç kişi bunu bilmiyor?
02:39
It startedbaşladı burningyanan a holedelik in my stomachmide, so withiniçinde weekshaftalar,
37
143132
3815
Bu konu içimi kemirmeye başladı ve haftalar sonra
02:42
I flewuçtu down to LosLos AngelesAngeles to meetkarşılamak with the directoryönetmen
38
146947
2976
Los Angeles'a Kölelere Özgürlük örgütünün
02:45
of FreeÜcretsiz the SlavesKöle and offerteklif them my help.
39
149923
3271
başkanıyla görüşmek ve ona yardım teklif etmek üzere gittim.
02:49
ThusBöylece beganbaşladı my journeyseyahat into modernmodern day slaverykölelik.
40
153194
4570
böylece günümüz köleliğine yolculuğum başladı.
02:53
OddlyGarip bir şekilde, I had been to manyçok of these placesyerler before.
41
157764
3142
İşin garibi, bu yerlerde daha önceden bulunmuştum.
02:56
Some I even considereddüşünülen like my secondikinci home.
42
160906
3481
Hatta bazıları ikinci evim gibiydi.
03:00
But this time, I would see the skeletonsiskeletler hiddengizli in the closetdolap.
43
164387
7435
Fakat bu sefer, perdenin arkasını görecektim.
03:07
A conservativemuhafazakâr estimatetahmin tellsanlatır us there are more than
44
171822
2305
İyimser bir tahminle bugün dünyada
03:10
27 millionmilyon people enslavedköle in the worldDünya todaybugün.
45
174127
4155
27 milyon insan köle durumunda.
03:14
That's doubleçift the amounttutar of people takenalınmış from AfricaAfrika
46
178282
3480
Bu sayı atlantik denizi üzerinden
03:17
duringsırasında the entiretüm trans-AtlanticTrans-Atlantik slaveköle tradeTicaret.
47
181762
4125
Afrika'dan getirilen kölelerin sayısının iki katı
03:21
A hundredyüz and fiftyelli yearsyıl agoönce, an agriculturaltarım slaveköle
48
185887
3144
150 yıl önce bir tarım kölesinin fiyatı
03:24
costmaliyet about threeüç timeszamanlar the annualyıllık salarymaaş
49
189031
3494
bir Amerikan işçisinin 3 yıllık maaşına
03:28
of an AmericanAmerikan workerişçi.
50
192525
2746
eşitti.
03:31
That equateseşittir to about $50,000 in today'sbugünkü moneypara.
51
195271
3993
Bugünün parasıyla yaklaşık 50 bin dolar ediyor.
03:35
YetHenüz todaybugün, entiretüm familiesaileleri can be enslavedköle for generationsnesiller
52
199264
4392
Fakat günümüzde bütün aile sadece 18 dolar borçla
03:39
over a debtborç as smallküçük as $18.
53
203656
4868
nesiller boyunca köle yapılabiliyor.
03:44
AstonishinglyŞaşırtıcı derecede, slaverykölelik generatesüretir profitskar
54
208524
3032
Şaşılacak derecede, kölelikten dünya çapında 13 milyar dolardan
03:47
of more than $13 billionmilyar worldwideDünya çapında eachher yearyıl.
55
211556
5746
fazla gelir elde ediliyor.
03:53
ManyBirçok have been trickedhokkabazlık by falseyanlış promisessözler
56
217302
2852
Çoğu iyi bir eğitim, iyi bir iş gibi
03:56
of a good educationEğitim, a better job, only to find
57
220154
4546
sahte vaatlerle kandırılmış ve karşılaştıkları
04:00
that they're forcedzorunlu to work withoutolmadan payödeme
58
224700
3508
şiddet altında, bırakıp gidemeyecekleri, ücret almadan
04:04
underaltında the threattehdit of violenceşiddet, and they cannotyapamam walkyürümek away.
59
228208
5668
çalışmak zorunda olmuş.
04:09
Today'sBugünün slaverykölelik is about commerceticaret,
60
233876
3282
Bugün kölelik ticaret için yaptırılıyor,
04:13
so the goodsmal that enslavedköle people produceüretmek have valuedeğer,
61
237158
4030
yani kölelerin ürettiği malların değeri var,
04:17
but the people producingüreten them are disposableTek kullanımlık.
62
241188
4998
ama kölelerin yok, onlar elden çıkarılabilir.
04:22
SlaveryKölelik existsvar everywhereher yerde, nearlyneredeyse, in the worldDünya,
63
246186
4390
Kölelik dünyada her yerde mevcut, aynı zamanda
04:26
and yethenüz it is illegalyasadışı everywhereher yerde in the worldDünya.
64
250576
6967
dünyada her yerde yasak.
04:33
In IndiaHindistan and NepalNepal, I was introducedtanıtılan to the bricktuğla kilnsfırınlar.
65
257543
4790
Hindistan ve Nepal'de tuğla fabrikalarına götürüldüm.
04:38
This strangegarip and awesomemüthiş sightgörme was like
66
262333
2791
Bu değişik ve korkunç manzarayı eski Mısır'ın
04:41
walkingyürüme into ancienteski EgyptMısır or Dante'sDante'nin InfernoInferno.
67
265124
3890
ya da Dante'nin Cehennemi'ne girmek gibi tarif edebilirim.
04:44
EnvelopedZarflı in temperaturessıcaklıklar of 130 degreesderece,
68
269014
4151
130 derece sıcaklığın içinde,
04:49
menerkekler, womenkadınlar, childrençocuklar, entiretüm familiesaileleri in factgerçek,
69
273165
4095
erkek, kadın, çocuk aslında bütün aile,
04:53
were cloakedgizlenmiş in a heavyağır blanketbattaniye of dusttoz,
70
277260
3151
toz bulutu içinde
04:56
while mechanicallymekanik olarak stackingyığınlama brickstuğla on theironların headkafa,
71
280411
2620
makinalar gibi hareket ederek tuğlaları kafalarının üstüne yerleştirip
04:58
up to 18 at a time, and carryingtaşıma them
72
283031
3121
18 tuğlaya kadar tek seferde kavurucu fabrikanın içinden
05:02
from the scorchingkavurucu kilnsfırınlar to truckskamyonlar hundredsyüzlerce of yardskilometre away.
73
286152
4950
yüzlerce metre uzaklıktaki kamyonlara götürüyolardı.
05:07
DeadenedDeadened by monotonymonotonluk and exhaustionyorgunluk,
74
291102
3527
Monotonluktan ve yorgunluktan bitmiş bir şekilde,
05:10
they work silentlysessizce, doing this taskgörev over and over
75
294629
5585
sessizce çalışıp aynı işi tekrar tekrar günde 16-17
05:16
for 16 or 17 hourssaatler a day.
76
300214
3353
boyunca yapıyorlardı.
05:19
There were no breakssonları for foodGıda, no waterSu breakssonları,
77
303567
3719
Su molası, yemek molası yoktu
05:23
and the severeşiddetli dehydrationsu kaybı madeyapılmış urinatingidrar
78
307286
2552
ve aşırı su kaybı işemeyi
05:25
prettygüzel much inconsequentialÖnemsiz.
79
309838
2872
oldukça acıverici yapıyordu.
05:28
So pervasiveyaygın was the heatsıcaklık and the dusttoz
80
312710
2432
Sıcaklık ve toz o kadar etkiliydi ki,
05:31
that my camerakamera becameoldu too hotSıcak to even touchdokunma
81
315142
3751
kameram dokunulmayacak kadar sıcak oldu
05:34
and ceasedkesildiği tarih workingçalışma.
82
318893
2452
ve çalışmayı durdurdu.
05:37
EveryHer 20 minutesdakika, I'd have to runkoş back to our cruiserkruvazör
83
321345
2772
20 dakikada bir, arabamıza geri dönüp
05:40
to cleantemiz out my geardişli and runkoş it underaltında an airhava conditionerSaç Kremi
84
324117
3349
ekipmanımı temizliyor ve diri kalmasını sağlamak için klimanın altında tutuyordum.
05:43
to revivecanlandırmak it, and as I satoturdu there,
85
327466
3055
Bu esnada oturuken
05:46
I thought, my camerakamera is gettingalma faruzak better treatmenttedavi
86
330521
4610
kameramın bu insanlardan daha iyi muamele
05:51
than these people.
87
335131
2326
gördüğünü düşündüm.
05:53
Back in the kilnsfırınlar, I wanted to cryağlamak,
88
337457
2872
Fabrikaya döndüğümde ağlamak istedim,
05:56
but the abolitionistköle hakları savunucusu nextSonraki to me quicklyhızlı bir şekilde grabbedyakaladı me
89
340329
3178
fakat yanımdaki kölelik karşıtı kişi hemen beni yakaladı
05:59
and he said, "LisaLisa, don't do that. Just don't do that here."
90
343507
4304
ve dedi ki "Lisa, lütfen yapma. Bunu burada lütfen yapma."
06:03
And he very clearlyAçıkça explainedaçıkladı to me that emotionalduygusal displaysgörüntüler
91
347811
3893
ve bana çok net bir biçimde böyle duygusal hareketlerin
06:07
are very dangeroustehlikeli in a placeyer like this,
92
351704
2534
böyle bir yerde sadece kendim için değil köleler
06:10
not just for me, but for them.
93
354238
3854
için de tehlikeli olacağını söyledi.
06:13
I couldn'tcould offerteklif them any directdirekt help.
94
358092
3650
Onlara doğrudan yardım edemezdim.
06:17
I couldn'tcould give them moneypara, nothing.
95
361742
2793
Onlara para ya da herhangi bir şey veremezdim.
06:20
I wasn'tdeğildi a citizenvatandaş of that countryülke.
96
364535
1797
bu ülkenin vatandaşı değildim.
06:22
I could get them in a worsedaha da kötüsü situationdurum
97
366332
3088
onları bulundukları halden
06:25
than they were alreadyzaten in.
98
369420
2780
daha kötü bir pozisyona sokardım.
06:28
I'd have to relygüvenmek on FreeÜcretsiz the SlavesKöle to work
99
372200
2256
Kölelere Özgürlük örgütüne sistem içinde onların özgürlüğü
06:30
withiniçinde the systemsistem for theironların liberationkurtuluş,
100
374456
2842
için çalışacağına güvenmek zorundaydım
06:33
and I trustedgüvenilir that they would.
101
377298
3469
ve öyle olacağına güvendim
06:36
As for me, I'd have to wait untila kadar I got home
102
380767
3437
Bana gelince, kalbimin acısını hissetmem
06:40
to really feel my heartbreakkalp kırıklığı.
103
384204
3962
eve geldiğim zaman oldu.
06:44
In the HimalayasHimalayalar, I foundbulunan childrençocuklar carryingtaşıma stonetaş
104
388166
2873
Himalayalar'da, çocukları aşağıdaki yolda
06:46
for milesmil down mountainousDağlık terrainarazi
105
391039
2750
bekleyen kamyonlara dağlık arazide
06:49
to truckskamyonlar waitingbekleme at roadsyollar belowaltında.
106
393789
2898
kilometrelerce aşağı kaya taşırken gördüm.
06:52
The bigbüyük sheetsçarşaflar of slatekayrak were heavierdaha ağır
107
396687
2518
Taş bloklar, onları taşıyan
06:55
than the childrençocuklar carryingtaşıma them,
108
399205
2666
çocuklardan daha ağırdı
06:57
and the kidsçocuklar hoistedçekilen them from theironların headskafalar
109
401871
2029
ve çocuklar onları sopalardan, halatlardan ve
06:59
usingkullanma these handmadeel yapımı harnesseskoşum takımı of stickssopa and ropeHalat
110
403900
4444
yırtık kumaşlardan elle yapılmış düzenekleri boyunlarına
07:04
and tornyırtık clothbez.
111
408344
1847
asmışlardı.
07:06
It's difficultzor to witnesstanık something so overwhelmingezici.
112
410191
3675
Böylesine olağanüstü şeylere şahit olmak zordur.
07:09
How can we affectetkilemek something so insidioussinsi,
113
413866
2647
Nasıl böylesine haince fakat bir o kadar da yaygın
07:12
yethenüz so pervasiveyaygın?
114
416513
3212
bir şeyi yapabiliyoruz?.
07:15
Some don't even know they're enslavedköle,
115
419725
2712
Bazıları köle olduklarının farkında bile değil,
07:18
people workingçalışma 16, 17 hourssaatler a day withoutolmadan any payödeme,
116
422437
5006
para almadan 16-17 saat çalışıyorlar,
07:23
because this has been the casedurum all theironların liveshayatları.
117
427443
3213
çünkü bu, bütün yaşamları boyunca böyleydi zaten.
07:26
They have nothing to comparekarşılaştırmak it to.
118
430656
4282
Yaşadıklarını karşılaştıracakları başka bir hayat bilmiyorlar zaten.
07:30
When these villagersköylüler claimediddia etti theironların freedomözgürlük,
119
434938
3374
Köylüler özgürlüklerini istediklerinde,
07:34
the slaveholdersSlaveholders burnedyanmış down all of theironların housesevler.
120
438312
5415
köle sahipleri hepsinin evini yaktı.
07:39
I mean, these people had nothing,
121
443727
1962
Yani,bu insanların hiçbir şeyi yok
07:41
and they were so petrifiedtaşlaşmış, they wanted to give up,
122
445689
3649
ve öylesine taşlaşmışlardı ki, vazgeçmek istediler,
07:45
but the womankadın in the centermerkez ralliedyürüdü for them to perseveresebat,
123
449338
4047
fakat içlerinde bir kadın azmetmeleri için onlara koştu
07:49
and abolitionistskölelik karşıtları on the groundzemin
124
453385
1496
ve oradaki kölelik karşıtları
07:50
helpedyardım etti them get a quarrytaş ocağı leasekira of theironların ownkendi,
125
454881
2659
onlara kendi kiralık taş ocaklarını elde etmeleri için yardım etti,
07:53
so that now they do the sameaynı back-breakingarka-son dakika work,
126
457540
3113
bu sayede, aynı ağır işi yapmaya devam ediyorlar
07:56
but they do it for themselveskendilerini, and they get paidödenmiş for it,
127
460653
4507
fakat bu sefer kendileri için ve para alıyorlar
08:01
and they do it in freedomözgürlük.
128
465160
3423
ve özgürce yapıyorlar.
08:04
SexSeks traffickingkaçakçılık is what we oftensık sık think of
129
468583
2068
Kölelik kelimesini duyduğumuzda
08:06
when we hearduymak the wordsözcük slaverykölelik,
130
470651
1901
genellikle seks ticaretinin düşünürüz
08:08
and because of this worldwideDünya çapında awarenessfarkında olma,
131
472552
1959
ve bu küresel farkındalık yüzünden
08:10
I was warneduyardı that it would be difficultzor for me to work safelygüvenli bir şekilde
132
474511
3136
özellikle bu sektörde güvenli olarak çalışmamın
08:13
withiniçinde this particularbelirli industrysanayi.
133
477647
2822
zor olacağı konusunda uyarıldım.
08:16
In KathmanduKatmandu, I was escortedeşlik by womenkadınlar who had
134
480469
2842
Kathmandu'da daha önce seks kölesi olan
08:19
previouslyÖnceden been sexseks slavesköle themselveskendilerini.
135
483311
3536
kadınlar bana eşlik ettiler
08:22
They usheredbaşlatmıştır me down a narrowdar setset of stairsmerdiven
136
486847
2358
Beni dar sonu pis, cılız yanan lambayla aydınlatılmış
08:25
that led to this dirtykirli, dimlyloş fluorescentFloresan litAydınlatılmış basementBodrum kat.
137
489205
5613
bodruma çıkan merdivenlere yönelttiler.
08:30
This wasn'tdeğildi a brothelgenelev, perbaşına sese.
138
494818
1832
Bir geneleve benzemiyordu.
08:32
It was more like a restaurantrestoran.
139
496650
2311
Daha çok restorana benziyordu.
08:34
CabinKabin restaurantsrestoranlar, as they're knownbilinen in the tradeTicaret,
140
498961
2260
Ticarette bilindiğine göre kabin restoranlar
08:37
are venuesmekanları for forcedzorunlu prostitutionfuhuş.
141
501221
2622
zorla fuhuş mekanları.
08:39
EachHer has smallküçük, privateözel roomsOdalar, where the slavesköle,
142
503843
3032
Her birinde küçük odalar var, burada
08:42
womenkadınlar, alonguzun bir with younggenç girlskızlar and boysçocuklar,
143
506875
2631
köleler yani kadınlar, küçük kız ve erkekler
08:45
some as younggenç as sevenYedi yearsyıl oldeski,
144
509506
2779
hatta bazıları 7 yaşında, müşterileri eğlendirmeye,
08:48
are forcedzorunlu to entertaineğlendirmek the clientsistemciler,
145
512285
1990
onları daha çok
08:50
encouragingteşvik edici them to buysatın almak more foodGıda and alcoholalkol.
146
514275
3780
yiyecek ve içki satın almaya teşvik etmeye zorlanıyor.
08:53
EachHer cubicleKabin is darkkaranlık and dingypis,
147
518055
3039
Bütün localar karanlık ve pis,
08:56
identifiedtespit with a paintedboyalı numbernumara on the wallduvar,
148
521094
3939
duvarına boyayla yazılmış numaraları var
09:00
and partitionedbölümlenmiş by plywoodkontrplâk and a curtainperde.
149
525033
4105
ve kontrplak ve perdeyle bölümlendirilmiş.
09:05
The workersişçiler here oftensık sık enduretahammül tragictrajik sexualcinsel abusetaciz
150
529138
3551
Burada çalışanlar müşterileri tarafından sık sık
09:08
at the handseller of theironların customersmüşteriler.
151
532689
2582
cinsel istismara maruz kalıyolar.
09:11
StandingAyakta in the nearyakın darknesskaranlık, I rememberhatırlamak feelingduygu
152
535271
3066
Neredeyse tamamen karanlıkda dururken o an hızlı ve sıcak
09:14
this quickhızlı, hotSıcak fearkorku, and in that instantanlık,
153
538337
4086
korkuyu hissedişimi anımsıyorum,
09:18
I could only imaginehayal etmek what it mustşart be like
154
542423
2345
sadece böyle bir cehennemde sıkışmış
09:20
to be trappedhapsolmuş in that hellcehennem.
155
544768
2663
olmayı hayal edebiliyordum.
09:23
I had only one way out: the stairsmerdiven from where I'd come in.
156
547431
4602
Tek bir çıkışım vardı: geldiğim merdivenler
09:27
There were no back doorskapılar.
157
552033
1856
Arka kapı yoktu.
09:29
There were no windowspencereler largegeniş enoughyeterli to climbtırmanış throughvasitasiyla.
158
553889
2543
içinden geçebilecek kadar geniş pencereler yoktu.
09:32
These people have no escapekaçış at all,
159
556432
4260
Bu insanların hiçbir kaçışı yoktu.
09:36
and as we take in suchböyle a difficultzor subjectkonu,
160
560692
3060
Böyle zor bir konuyu ele alırken
09:39
it's importantönemli to noteNot that slaverykölelik, includingdahil olmak üzere sexseks traffickingkaçakçılık,
161
563752
4611
kölelik, seks köleliği dahil, bizim kendi
09:44
occursoluşur in our ownkendi backyardarka bahçe as well.
162
568363
2929
arka bahçemizde de olduğunu vurgulamamız lazım.
09:47
TensOn of hundredsyüzlerce of people are enslavedköle in agriculturetarım,
163
571292
4624
Binlerce insan restoranlarda, iç hizmet
09:51
in restaurantsrestoranlar, in domesticyerli servitudekölelik,
164
575916
2672
ve pek çok alanda köle
09:54
and the listliste can go on.
165
578588
2632
olmuş durumda.
09:57
RecentlySon zamanlarda, the NewYeni YorkYork TimesKez reportedrapor that
166
581220
2639
Son zamanlarda, New York Times her yıl
09:59
betweenarasında 100,000 and 300,000 AmericanAmerikan childrençocuklar
167
583859
5806
100.000 ile 300.000 arasında Amerikalı çocuğun
10:05
are soldsatıldı into sexseks slaverykölelik everyher yearyıl.
168
589665
3961
seks kölesi olarak satıldığının haberini verdi.
10:09
It's all around us. We just don't see it.
169
593626
6543
Bu her yerde. Sadece biz görmüyoruz
10:16
The textileTekstil industrysanayi is anotherbir diğeri one we oftensık sık think of
170
600169
3382
Köle işgücünü duyduğumuzda aklımıza gelen diğer bir
10:19
when we hearduymak about slaveköle laboremek.
171
603551
2886
konu da tekstil endüstrisidir.
10:22
I visitedziyaret villagesköyler in IndiaHindistan where entiretüm familiesaileleri were enslavedköle
172
606437
4323
Hindistan'da bütün ailenin ipek ticaretinde köle olduğu
10:26
in the silkipek tradeTicaret.
173
610760
2645
köyleri ziyaret ettim
10:29
This is a familyaile portraitportre.
174
613405
2292
Bu bir aile portresi.
10:31
The dyedboyalı blacksiyah handseller are the fatherbaba, while the bluemavi
175
615697
3888
Siyah boyalı eller babanın, mavi ve
10:35
and redkırmızı handseller are his sonsoğulları.
176
619585
2789
kırmızı eller ise oğullarının.
10:38
They mixkarıştırmak dyeboya in these bigbüyük barrelsvaril,
177
622374
2724
Bu büyük fıçılarda boyaları karıştırıyorlar
10:40
and they submergedaldırın the silkipek into the liquidsıvı up to theironların elbowsdirsek,
178
625098
3965
ve ipeği dirseklerine kadar bu boyaya batırıyorlar,
10:44
but the dyeboya is toxictoksik.
179
629063
4962
fakat boya zehirli.
10:49
My interpreterTercüman told me theironların storieshikayeleri.
180
634025
3305
Çevirmenim bana hikayelerini anlattı.
10:53
"We have no freedomözgürlük," they said.
181
637330
3602
"Özgür değiliz" dediler.
10:56
"We hopeumut still, thoughgerçi, that we could leaveayrılmak this houseev
182
640932
3104
"Buna rağmen, umarız bir gün bu terkedebilir
10:59
somedaybirgün and go someplacebir yere elsebaşka
183
644036
1654
ve boyama karşılığında gerçekten
11:01
where we actuallyaslında get paidödenmiş for our dyeingBoyama."
184
645690
6664
ücret alabileceğimiz başka bir yere gideriz.."
11:08
It's estimatedtahmini that more than 4,000 childrençocuklar
185
652354
4939
Volta Gölü'nde 4,000'den fazla çocuğun
11:13
are enslavedköle on LakeGöl VoltaVolta,
186
657293
2157
köleleştirildiği tahmin ediliyor.
11:15
the largesten büyük man-madeinsan yapımı lakegöl in the worldDünya.
187
659450
4086
Burası dünyanın en büyük suni gölü.
11:19
When we first arrivedgeldi, I wentgitti to have a quickhızlı look.
188
663536
2974
İlk vardığımızda, kısaca bir göz atmaya gittik.
11:22
I saw what seemedgibiydi to be a familyaile fishingBalık tutma on a boattekne,
189
666510
3368
Bir aile teknede balık tutuyormuş gibi gördüm
11:25
two olderdaha eski brothersKardeşler, some youngerdaha genç kidsçocuklar, makesmarkaları senseduyu right?
190
669878
4165
iki büyük kardeş, birkaç küçük kardeş, mantıklı değil mi?
11:29
WrongYanlış. They were all enslavedköle.
191
674043
4048
Yanlış. Onların hepsi köleydi.
11:33
ChildrenÇocuk are takenalınmış from theironların familiesaileleri
192
678091
2829
Çocuklar ailelerinden alınmış,
11:36
and traffickedticareti and vanishedyok oldu,
193
680920
2507
satılmış ve ortadan kaybolmuşlardı,
11:39
and they're forcedzorunlu to work endlesssonsuz hourssaatler on these boatstekneler
194
683427
2912
bu göldeki teknelerde bitmek bilmeyen saatlerce
11:42
on the lakegöl, even thoughgerçi they do not know how to swimyüzmek.
195
686339
4547
çalışmaya zorlanmışlardı, üstelik yüzme bilmedikleri halde.
11:46
This younggenç childçocuk is eightsekiz yearsyıl oldeski.
196
690886
2335
Bu çocuk sekiz yaşında.
11:49
He was tremblingtitreyen when our boattekne approachedyaklaştı,
197
693221
2656
Teknemiz yaklaştığında titriyordu,
11:51
frightenedkorkmuş it would runkoş over his tinyminik canoeKano.
198
695877
2655
küçük kanosunun üzerinden geçeceği korkusu vardı.
11:54
He was petrifiedtaşlaşmış he would be knockedçaldı in the waterSu.
199
698532
3339
Suya düşeceği korkusuyla taş kesilmişti.
11:57
The skeletaliskelet treeağaç limbsbacaklarda submergedsular altında in LakeGöl VoltaVolta
200
701871
3285
Volta gölünde suyun altında cılız ağaç dalları
12:01
oftensık sık catchyakalamak the fishingBalık tutma netsfileler, and wearyyorgun,
201
705156
3965
sık sık ağlara takılır ve yorgun,
12:05
frightenedkorkmuş childrençocuklar are thrownatılmış into the waterSu
202
709121
3733
korkmuş çocuklar ağları çözmek için
12:08
to untetherelma the lineshatlar.
203
712854
2151
suya atılır.
12:10
ManyBirçok of them drownboğulmak.
204
715005
2847
Çoğu boğulur.
12:13
For as long as he can recallhatırlama, he's been forcedzorunlu to work
205
717852
3340
Kendisini bildi bileli, bu gölde çalışmaya
12:17
on the lakegöl.
206
721192
2173
zorlanıyor.
12:19
TerrifiedDehşete of his masterana, he will not runkoş away,
207
723365
3464
Efendisinde korktuğu için asla kaçmayacak,
12:22
and sincedan beri he's been treatedişlenmiş with crueltyacımasızlık all his life,
208
726829
3488
hayatı boyunca kendisine zalimce davranıldığı için
12:26
he passesgeçer that down to the youngerdaha genç slavesköle
209
730317
2432
kendisi de idare ettiği genç kölelere
12:28
that he managesyönetir.
210
732749
3005
aynısını yapıyor.
12:31
I metmet these boysçocuklar at fivebeş in the morningsabah,
211
735754
2104
Bu çocuklarla sabah 5'te son ağlarını
12:33
when they were haulingÇekme in the last of theironların netsfileler,
212
737858
2461
toplarken karşılaştım,
12:36
but they had been workingçalışma sincedan beri 1 a.m.
213
740319
2861
gece 1'den beri soğuk, rüzgarlı
12:39
in the coldsoğuk, windyrüzgarlı night.
214
743180
3575
havada çalışıyorlardı.
12:42
And it's importantönemli to noteNot that these netsfileler weightartmak
215
746755
3266
Şunun altını çizmem gerekir,bu ağlar
12:45
more than a thousandbin poundspound when they're fulltam of fishbalık.
216
750021
4416
tamamen balıkla dolduğunda 455 kilodan daha fazla geliyor.
12:50
I want to introducetakdim etmek you to KofiKofi.
217
754437
4503
Sizi Kofi ile tanıştırmak istiyorum.
12:54
KofiKofi was rescuedkurtarıldı from a fishingBalık tutma villageköy.
218
758940
3246
Kofi böyle bir balıkçı köyünde kurtarıldı.
12:58
I metmet him at a shelterbarınak where FreeÜcretsiz the SlavesKöle
219
762186
2592
Onunla Kölelere Özgürlük örgütünün kölelik
13:00
rehabilitatesıslah victimskurbanlar of slaverykölelik.
220
764778
3929
kurbanlarını tedavi ettiği bir barınakta karşılaştım.
13:04
Here he's seengörüldü takingalma a bathbanyo at the well,
221
768707
2081
Burada kuyu suyuyla banyo yaparken görünüyor,
13:06
pouringdökme bigbüyük bucketskovalar of waterSu over his headkafa,
222
770788
2903
başından aşağı büyük kovayla su dökerken,
13:09
and the wonderfulolağanüstü newshaber is,
223
773691
1921
güzel haber ise,
13:11
as you and I are sittingoturma here talkingkonuşma todaybugün,
224
775612
1998
sizler ve ben burada oturup konuşurken,
13:13
KofiKofi has been reunitedtekrar bir araya with his familyaile,
225
777610
3235
Kofi ailesine tekrar kavuştu,
13:16
and what's even better, his familyaile has been givenverilmiş toolsaraçlar
226
780845
3152
daha da iyisi, ailesine yaşamını sürdürebilmeleri
13:19
to make a livingyaşam and to keep theironların childrençocuklar safekasa.
227
783997
5727
ve çocuklarını güvende tutmak için araçlar verildi.
13:25
KofiKofi is the embodimentşekillenme of possibilityolasılık.
228
789724
4453
Kofi olabilirliğin sembolü.
13:30
Who will he becomeolmak because someonebirisi tookaldı a standdurmak
229
794177
4571
Birisinin sorumluluk alıp onun hayatında değişiklik
13:34
and madeyapılmış a differencefark in his life?
230
798748
3592
yapması sayesinde nasıl biri olacak?
13:38
DrivingSürüş down a roadyol in GhanaGana
231
802340
2228
Kölelere Özgürlük üyeleriyle
13:40
with partnersortaklar of FreeÜcretsiz the SlavesKöle,
232
804568
2088
Gana'da ilerlerken,
13:42
a fellowadam abolitionistköle hakları savunucusu on a mopedMotosiklet suddenlyaniden spedhızlandırdı up
233
806656
3042
motosikletli bir kölelik karşıtı hızla cipimize yaklaştı
13:45
to our cruiserkruvazör and tappeddağılmış on the windowpencere.
234
809698
2947
ve cama tıkladı.
13:48
He told us to followtakip et him down a dirtkir roadyol into the jungleorman.
235
812645
4780
Bize, kendisini ormana giden toprak yolda takip etmemizi söyledi.
13:53
At the endson of the roadyol, he urgedçağırdı us out of the cararaba,
236
817425
2789
Yolun sonunda arabamızdan inmemizi istedi
13:56
and told the driversürücü to quicklyhızlı bir şekilde leaveayrılmak.
237
820214
2679
ve şöföre hemen terk etmesini söyledi.
13:58
Then he pointedişaretlendi towardkarşı this barelyzar zor visiblegözle görülür footpathpatika,
238
822893
3345
Sonra, zar zor görünen patika yolu işaret etti,
14:02
and said, "This is the pathyol, this is the pathyol. Go."
239
826238
3897
ve "Bu yoldan, bu yoldan, hadi." dedi.
14:06
As we startedbaşladı down the pathyol, we pusheditilmiş asidebir kenara the vinesüzüm
240
830135
3669
Patikadan aşağı inerken yolu kapatan asma yapraklarını
14:09
blockingengelleme the way, and after about an hoursaat of walkingyürüme in,
241
833804
3800
kenara ittik ve yaklaşık 1 saat yürüyüşten sonra,
14:13
foundbulunan that the trailiz had becomeolmak floodedsular altında by recentson rainsyağmurlar,
242
837604
5526
yolun devamının son yağmurlarla su altında kaldığını gördük
14:19
so I hoistedçekilen the photoFotoğraf geardişli aboveyukarıdaki my headkafa
243
843130
1816
Bu yüzden göğsüme kadar suya batarken
14:20
as we descendedindi into these watersdeniz up to my chestgöğüs.
244
844946
4586
fotoğraf makinemi başımın üzerinde tuttum.
14:25
After anotherbir diğeri two hourssaatler of hikingHiking, the windingsarma trailiz
245
849532
3785
İki saatlik başka bir tırmanistan sonra dolambaçlı yol
14:29
abruptlyaniden endedbitti at a clearingtakas, and before us
246
853317
4296
aniden açık bir alanda son buldu ve önümüzde
14:33
was a masskitle of holesdelikler
247
857613
2016
bir futbol sahasına sığacak kadar çok
14:35
that could fituygun into the sizeboyut of a footballFutbol fieldalan,
248
859629
3820
sayıda kuyular vardı
14:39
and all of them were fulltam of enslavedköle people laboringyorucu.
249
863449
5594
ve bunların hepsi köle insanlarla doluydu.
14:44
ManyBirçok womenkadınlar had childrençocuklar strappedsarılı to theironların backsyedekler
250
869043
3145
Altın elerken ve civayla zehirlenmiş suyun
14:48
while they were panningçevrinme for goldaltın,
251
872188
2040
içinde dolaşırken kadınların sırtında bağlanmış
14:50
wadinggölet ve göllerde in waterSu poisonedzehirlenmiş by mercuryCıva.
252
874228
4303
çocukları vardı.
14:54
MercuryMercury is used in the extractionayıklama processsüreç.
253
878531
4878
Civa çıkarma işleminde kullanılıyor.
14:59
These minersmadenciler are enslavedköle in a mineMayın shaftşaft
254
883409
3156
Bu madenciler Gana'nın başka bir bölgesindeki
15:02
in anotherbir diğeri partBölüm of GhanaGana.
255
886565
3074
maden kuyusunda çalışıyor.
15:05
When they camegeldi out of the shaftşaft, they were soakingiliklerine kadar wetıslak
256
889639
2821
Kuyudan çıktıklarında kendi terleriyle
15:08
from theironların ownkendi sweatter.
257
892460
2278
sırılsıklam haldeydiler.
15:10
I rememberhatırlamak looking into theironların tiredyorgun, bloodshotkan çanağı eyesgözleri,
258
894738
4003
Onların yorgun, kan çanağına dönmüş gözlerine
15:14
for manyçok of them had been undergroundyeraltı for 72 hourssaatler.
259
898741
5741
baktığımı hatırlıyorum, çoğu 72 saattir toprağın altındaydı.
15:20
The shaftsmilleri are up to 300 feetayaklar deepderin, and they carrytaşımak out
260
904482
3975
Bazı kuyular 92 metraye kadar iniyor,
15:24
heavyağır bagsçantalar of stonetaş that latersonra will be transportedtaşınan
261
908457
3569
altın çıkarmak için, parçalanmak üzere başka bir yere
15:27
to anotherbir diğeri areaalan, where the stonetaş will be poundeddövülerek
262
912026
2601
götürülecek olan taş çuvallarını
15:30
so that they can extractözüt the goldaltın.
263
914627
3945
buradan dışarı taşıyorlar.
15:34
At first glancebakış, the poundingvurma siteyer seemsgörünüyor fulltam
264
918572
4105
İlk bakışta, bu hengame güçlü insanlarla doluymus
15:38
of powerfulgüçlü menerkekler, but when we look closeryakın,
265
922677
4893
gibi görünüyor, fakat yakından bakınca,
15:43
we see some lessaz fortunateşanslı workingçalışma on the fringessaçaklar,
266
927570
4867
bazı talihsizlerin ve çocukların zincirlerle
15:48
and childrençocuklar too.
267
932437
2143
çalıştığını görüyoruz
15:50
All of them are victimkurban to injuryhasar, illnesshastalık and violenceşiddet.
268
934580
7142
Hepsi yaralanma, hastalık ve şiddete maruz kalmış.
15:57
In factgerçek, it's very likelymuhtemelen that this muscularkas personkişi
269
941722
3980
Gerçekte, büyük olasılıkla bu kaşlı adamında sonu, veremden
16:01
will endson up like this one here, rackedracked with tuberculosisTüberküloz
270
945702
4535
mahvolmuş şu adamınki gibi olacak,
16:06
and mercuryCıva poisoningzehirleme in just a fewaz yearsyıl.
271
950237
4971
civa sadece birkaç yılda zehirler.
16:11
This is ManuruManuru. When his fatherbaba diedvefat etti,
272
955208
4277
Bu Manuru. Babası öldüğünde,
16:15
his uncleamca dayı traffickedticareti him to work with him in the minesmayınlar.
273
959485
3082
amcası kendisiyle birlikte çalışmak üzere onu sattı.
16:18
When his uncleamca dayı diedvefat etti, ManuruManuru inheritedmiras his uncle'samcamın debtborç,
274
962567
4596
Amcası öldüğünde ,onu madende köle olarak çalışmasına
16:23
whichhangi furtherayrıca forcedzorunlu him into beingolmak enslavedköle in the minesmayınlar.
275
967163
4942
neden olan borcunu miras olarak aldı.
16:28
When I metmet him, he had been workingçalışma in the minesmayınlar
276
972105
2833
Onunla karşılaştığımda, madenlerde 14 yıldır
16:30
for 14 yearsyıl, and the legbacak injuryhasar that you see here
277
974938
4793
çalışıyordu ve burada gördüğünüz ayak yarası
16:35
is actuallyaslında from a miningmadencilik accidentkaza,
278
979731
2013
aslında bir maden kazasından kalma,
16:37
one so severeşiddetli doctorsdoktorlar say his legbacak should be amputatedbacağı.
279
981744
5117
o kadar ciddi ki doktorlar, ayağının kesilmesi gerektiğini söylüyorlar.
16:42
On topüst of that, ManuruManuru has tuberculosisTüberküloz,
280
986877
3950
Üstüne üstlük, Manuru verem hastası,
16:46
yethenüz he's still forcedzorunlu to work day in and day out
281
990827
3044
hala bütün gün bu madende
16:49
in that mineMayın shaftşaft.
282
993871
2244
çalışmaya zorlanıyor.
16:52
Even still, he has a dreamrüya that he will becomeolmak freeücretsiz
283
996115
5163
Ve hala, özgür olacağı ve Kölelere Özgürlük örgütü gibi
16:57
and becomeolmak educatedeğitimli with the help of localyerel activistseylemciler
284
1001278
3113
yerel gönüllüler yardımıyla eğitileceği
17:00
like FreeÜcretsiz the SlavesKöle,
285
1004391
2428
hayalini taşıyor
17:02
and it's this sortçeşit of determinationbelirleme,
286
1006819
2352
ve en kötü şartlar altında
17:05
in the faceyüz of unimaginabledüşünülemez oddsolasılık,
287
1009171
3878
bu tarz bir kararlılık
17:08
that fillsdolguları me with completetamamlayınız awehuşu.
288
1013049
7360
beni hayretler içinde bırakıyor.
17:16
I want to shineparlaklık a lightışık on slaverykölelik.
289
1020409
3300
Köleliği biraz olsun aydınlatmak istedim.
17:19
When I was workingçalışma in the fieldalan,
290
1023709
2255
Bu alanda çalışırken,
17:21
I broughtgetirdi lots of candlesmumlar with me,
291
1025964
2681
yanımda mumlar getirdim
17:24
and with the help of my interpreterTercüman,
292
1028645
2722
ve tercümanımın yardımıyla,
17:27
I impartedöğretilir to the people I was photographingfotoğraflama
293
1031367
2316
fotoğrafını çektiğim insanlara
17:29
that I wanted to illuminateaydınlatmak theironların storieshikayeleri
294
1033683
3111
hikayelerini aydınlatmak istediğimi söyledim
17:32
and theironların plightvâât,
295
1036794
2067
ve durumlarını,
17:34
so when it was safekasa for them, and safekasa for me,
296
1038861
3505
ben ve onlar için güvenli olduğunda
17:38
I madeyapılmış these imagesGörüntüler.
297
1042366
3341
bu görüntüleri yaptık.
17:41
They knewbiliyordum theironların imagegörüntü would be seengörüldü
298
1045707
2233
Fotoğraflarının dünyadaki siz özgür insanlar
17:43
by you out in the worldDünya.
299
1047940
1829
tarafında görülceğini biliyorlardı.
17:45
I wanted them to know that we will be bearingyatak witnesstanık
300
1049769
3744
Onların bilmelerini istiyordum ki, biz onlara şahidiz
17:49
to them, and that we will do whateverher neyse we can
301
1053513
3929
ve onların yaşamlarında değişiklik yapmak için
17:53
to help make a differencefark in theironların liveshayatları.
302
1057442
4690
elimizden geleni yapacağız.
17:58
I trulygerçekten believe, if we can see one anotherbir diğeri
303
1062132
3480
Gerçekten inanıyorum ki, eğer birbirimiz
18:01
as fellowadam humaninsan beingsvarlıklar, then it becomesolur very difficultzor
304
1065612
4484
insanoğlu olarak görüyorsak, kölelik gibi vahşeti
18:05
to toleratekatlanmak atrocitieszulüm like slaverykölelik.
305
1070096
5204
hoş görmemiz çok zor olacaktır.
18:11
These imagesGörüntüler are not of issuessorunlar. They are of people,
306
1075300
3684
Bu görüntüler herhangi bir konu hakkında değil,
18:14
realgerçek people, like you and me, all deservinghak
307
1078984
3265
insanlar hakkında, gerçek insanlar, sen ben gibi ve
18:18
of the sameaynı rightshaklar, dignityhaysiyet and respectsaygı
308
1082249
3480
hepsi hayatlarında onur ve saygı gibi aynı
18:21
in theironların liveshayatları.
309
1085729
2229
hakları hak ediyorlar.
18:23
There is not a day that goesgider by that I don't think
310
1087958
3235
Tanışmaktan büyük onur duyduğum
18:27
of these manyçok beautifulgüzel, mistreatedkötü muamele people
311
1091193
5279
bu güzel, kötü muamelede bulunulmuş insanları
18:32
I've had the tremendousmuazzam honorOnur of meetingtoplantı.
312
1096472
4569
düşünmeden geçirdiğim tek gün dahi yok.
18:36
I hopeumut that these imagesGörüntüler awakenuyandırmak a forcekuvvet
313
1101041
3530
Umarım bu görüntüler sizin gibi bunları
18:40
in those who viewgörünüm them, people like you,
314
1104571
3046
izleyen insanlar arasında bir güç hissi uyandırır
18:43
and I hopeumut that forcekuvvet will ignitetutuşturmak a fireateş,
315
1107617
4276
ve umarım bu güç köleliğe ışık tutacak bir ateşi
18:47
and that fireateş will shineparlaklık a lightışık on slaverykölelik,
316
1111893
4923
yakan bir güç olur,
18:52
for withoutolmadan that lightışık, the beastcanavar of bondageesaret
317
1116816
4009
çünkü bu ışık olmazsa esaret canavarı
18:56
can continuedevam et to livecanlı in the shadowsgölgeler.
318
1120825
3184
gölgeler içinde yaşamaya devam edebilir.
18:59
Thank you very much.
319
1124009
2977
Çok teşekkür ederim.
19:02
(ApplauseAlkış)
320
1126986
13253
(Alkış) (Ç.N. "Köleler nihayet azad olduklarında,
biz gerçekten özgür olacağız."
-Başpiskopos Desmond Tutu)
Translated by Yakup Merdan
Reviewed by Meric Aydonat

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Lisa Kristine - Photographer
Lisa Kristine uses photography to expose deeply human stories.

Why you should listen

Lisa Kristine took an early interest in anthropology and 19th-century photographic printing techniques -- passions that have since predominated her work. In 1999, and again in 2000, she presented her photography at the State of the World Forum. In 2003, she published her first book, A Human Thread, capturing and "intimate and honest portrait of humanity." In 2007, her second book, This Moment, won the bronze metal at the Independent Publisher Book Awards. She also produced two documentary films to accompany each book -- exposing her techniques and the stories behind her photographs. In 2010, Kristine travelled the world in collaboration with Free the Slaves to document the harrowing lives of the enslaved. Slavery was published in 2010.

More profile about the speaker
Lisa Kristine | Speaker | TED.com