ABOUT THE SPEAKER
Andrew Bastawrous - Eye surgeon, inventor
Andrew Bastawrous studies eye health -- and builds accessible new tools to bring eye care to more people.

Why you should listen

Andrew Bastawrous is cofounder and CEO of Peek Vision, a social impact organization that uses smartphone technology to radically increase access to eye care in some of the most challenging places in the world. Bastawrous is also an ophthalmologist (eye surgeon) and Associate Professor in International Eye Health at the London School of Hygiene and Tropical Medicine.

Peek's vision app, Peek Acuity, is being used to transform eye health in more than 150 countries. The organization ran one of the top-ten all-time Indiegogo crowd-funding campaigns in the health sector -- for Peek Retina, a smartphone ophthalmoscope -- and was voted "best social-impact start-up in Europe" by Google and McKinsey in 2016. All prize money has been re-invested in Peek.

Bastawrous is working with astrophysicists to crowdsource retinal data; with National Geographic explorers to reach isolated communities; and with artists and activists to advocate for eye care globally. He and his wife Madeleine have established a social enterprise healthy bakery in Kenya that provides employment, with profits paying for eye care.

In 2018, Bastawrous was invited to deliver the Commonwealth Address in the presence of the British Royal Family, where he announced the creation of a new one-billion-dollar Vision Catalyst Fund -- a new vision for international aid.

More profile about the speaker
Andrew Bastawrous | Speaker | TED.com
TED Salon Optum

Andrew Bastawrous: A new way to fund health care for the most vulnerable

Andrew Bastawrous: Korunmasız insanların sağlık hizmetlerini karşılamak için yeni bir yol

Filmed:
1,415,863 views

2011 yılında, göz cerrahı Andrew Bastawrous, uzak topluluklara kaliteli göz bakımı sağlayan ve insanların tedavi edilebilir veya iyileştirilebilir koşullarda görüşlerini kaybetmelerine engel olan bir akıllı telefon uygulaması geliştirdi. Yol boyunca bir sorun olduğunu fark etti: Katı fon düzenlemeleri, yalnızca belirli hastalıklara sahip kişiler üzerinde çalışabileceği, bu hastalıklar haricindekilerin tedavi kapsamı dışında kalacağı anlamına geliyordu. Bu tutkulu konuşmada Bastawrous, ihtiyaçları ne olursa olsun herkese daha iyi sağlık hizmeti sağlamak için esnek ve iddialı olan yeni bir sağlık hizmeti fonlama modeli çağrısında bulunuyor.
- Eye surgeon, inventor
Andrew Bastawrous studies eye health -- and builds accessible new tools to bring eye care to more people. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
These two KenyanKenya ladiesBayan were besten iyi friendsarkadaşlar
0
1785
3774
Bu iki Kenyalı kadın en iyi arkadaşlardı,
00:17
from neighboringkomşu villagesköyler,
1
5583
1904
komşu köylerden
00:19
but they'dgittiklerini stoppeddurduruldu seeinggörme eachher other,
literallyharfi harfine, for 10 yearsyıl,
2
7511
3773
fakat 10 yıldır birbirlerini görmüyorlardı
00:23
because bothher ikisi de had gonegitmiş blindkör
from a curabletedavi edilebilir conditionşart calleddenilen cataractsKatarakt.
3
11308
3725
çünkü tedavisi mümkün olan bir durum
olan katarakt yüzünden kör olmuşlardı.
00:27
They hadn'tolmasaydı been awarefarkında they'dgittiklerini been
satoturdu togetherbirlikte for over an hoursaat
4
15778
3079
Onlara, en yakın hastanede
ameliyat olmayı teklif ettiğimizde
00:30
when we offeredsunulan them surgerycerrahlık
at the nearesten yakın hospitalhastane.
5
18881
2731
bir saati aşkındır yan yana
olduklarının farkında değillerdi.
00:33
MamaAnne JaneJane, on the right, told me
6
21636
2146
Mama Jane, sağda olan,
00:35
her biggesten büyük fearkorku was that
she would poisonzehir her grandsontorunu,
7
23806
3237
en büyük korkusunun,
hiç görmediği torununu,
00:39
whomkime she'do ediyorum never seengörüldü,
8
27067
1798
ne yemek yaptığını göremediği için
00:40
because she couldn'tcould see
what she was cookingyemek pişirme for him.
9
28889
2854
zehirleyebileceği olduğunu söyledi.
00:43
Her armssilâh were coveredkapalı in burnsyanıklar
from cookingyemek pişirme on a charcoalmangal kömürü stovesoba, fırın, ocak,
10
31767
3815
Kolları kömür sobasında yemek
pişirmekten dolayı yanıklarla kaplıydı
00:47
and she despairedumutsuzluğa that she was robbingsoymak
her six-year-oldaltı yaşında grandsontorunu of his childhoodçocukluk
11
35606
4104
ve 6 yaşındaki torununu çocukluğunu
yaşamaktan alıkoyduğu için üzgündü
00:51
because he was effectivelyetkili bir şekilde her eyesgözleri.
12
39734
2379
çünkü o büyükannesinin gözleriydi.
00:55
The effectEfekt of her blindnesskörlük
was going throughvasitasiyla the generationsnesiller.
13
43240
3818
Büyükannenin körlüğünün etkisi
nesiller boyunca gidiyordu.
00:59
He wasn'tdeğildi ableyapabilmek to go to schoolokul
or breakkırılma the cycledevir of povertyyoksulluk.
14
47082
3513
Torunu okula gidemiyor ya da
fakirlik döngüsünü kıramıyordu.
01:03
All of this, despiterağmen cost-effectivemaliyetli
solutionsçözeltiler existingmevcut.
15
51262
3616
Bütün bunlar, ucuz çözümler
olmasına rağmen yaşanıyordu.
01:06
CataractKatarakt surgerycerrahlık can be donetamam
in underaltında 10 minutesdakika
16
54902
2839
Katarakt ameliyatı
10 dakikadan daha az sürede
01:09
for just a hundredyüz dollarsdolar.
17
57765
1793
ve sadece 100 dolara yapılabilir.
01:11
FourDört in everyher fivebeş people
who are blindkör don't need to be;
18
59582
3482
Kör olan her 5 kişiden 4'ü,
tedavi ve önlemler varken
01:15
curativeIyileştir -ici or preventiveönleyici
treatmentstedaviler alreadyzaten existvar olmak.
19
63088
3192
bu şekilde yaşamak zorunda değil.
01:19
FortunatelyNeyse ki for MamaAnne JaneJane and her friendarkadaş,
20
67108
2453
Neyse ki Mama Jane ve arkadaşı için
01:21
a donordonör had providedsağlanan treatmenttedavi
21
69585
1827
bir yardımsever tedaviyi üstlendi.
01:23
so that we could take them
to the nearesten yakın hospitalhastane
22
71436
2334
Böylece onları 3 saat uzaklıktaki
01:25
threeüç hourssaatler away.
23
73794
1544
en yakın hastaneye götürebildik.
01:27
But in that very sameaynı clinicklinik,
24
75362
1814
Fakat aynı klinikte,
01:29
I metmet TheresaTheresa,
25
77200
1675
Theresa ile karşılaştım,
01:30
a shyutangaç younggenç womankadın who couldn'tcould
look me in the eyesgözleri,
26
78899
3087
gözlerime bakamayan
utangaç genç bir kadın,
01:34
not because she couldn'tcould see,
27
82010
1881
göremediği için değil
01:35
but the appearancegörünüm of the growthbüyüme
on her eyesgözleri calleddenilen pterygiumPterjium
28
83915
3154
Pterygium adı verilen, gözündeki
büyümenin görüntüsünden dolayı
01:39
meantdemek she'do ediyorum lostkayıp her confidencegüven,
29
87093
1775
öz güvenini
01:40
and with it, her placeyer in her communitytoplum.
30
88892
2366
ve toplumdaki yerini kaybettiği için.
01:43
She had no prospectsumutlar
for marriageevlilik or childrençocuklar
31
91282
2556
Evlilik ya da çocuk için bir umudu yok
01:45
and had been completelytamamen ostracizedostracized.
32
93862
2033
ve tamamen toplumdan dışlanmış.
01:48
I knewbiliyordum how to treattedavi etmek her conditionşart;
it was prettygüzel straightforwardbasit.
33
96381
3142
Onun nasıl tedavi edileceğini
biliyordum; oldukça açıktı.
01:51
But we had strictsıkı instructionstalimatlar
that the fundspara we had
34
99547
2745
Ama sahip olduğumuz fonlarla ilgili
katı kurallar vardı.
01:54
were for people with cataractsKatarakt.
35
102316
1629
Fonlar kataraktlı insanlar içindi.
01:56
What was I supposedsözde to do?
36
104945
1896
Ne yapmalıydım?
01:58
IgnoreYoksay her?
37
106865
1374
Onu görmezden mi gelmeliydim?
02:01
My wifekadın eş and I managedyönetilen to raiseyükseltmek the fundspara
to coverkapak her treatmenttedavi,
38
109071
3125
Eşim ve ben tedavisini karşılamak
için fonu artırmayı başardık
02:04
but situationsdurumlar like TheresaTheresa
were commonortak everyher day,
39
112220
2832
ama Therasa'nın durumu insanların
yanlış hastalık sahibi olduğu yerde,
02:07
where people had the wrongyanlış diseaseshastalıklar.
40
115076
2503
günlük hayatta çok yaygındı.
02:10
And by the "wrongyanlış diseaseshastalıklar,"
41
118068
1595
"Yanlış hastalık" ile kastım
02:11
I mean conditionskoşullar for whichhangi
fundingfinansman hadn'tolmasaydı been earmarkedayrılmış.
42
119687
3910
ödenek ayrılmamış durumda olanlar.
02:17
EarmarkingTahsisli mayMayıs ayı seemgörünmek like smartakıllı business
or smartakıllı philanthropyhayırseverlik on paperkâğıt,
43
125055
4394
Ödenek ayırma, kâğıt üzerinde akıllı
bir iş veya akıllı yardım gibi görünebilir
02:21
but it doesn't make any senseduyu
when you're looking the personkişi in the eyegöz.
44
129473
3482
fakat insanların gözünün içine
bakarken hiç bir anlam ifade etmez.
02:24
YetHenüz, this is how we deliverteslim etmek healthsağlık carebakım
to millionsmilyonlarca of people the worldDünya over.
45
132979
4826
Ancak şimdiye kadar dünyadaki milyonlarca
insana sağlık hizmeti verme şeklimiz bu.
02:31
I've been thinkingdüşünme about this problemsorun
for a very long time.
46
139513
3230
Bu problemle ilgili olarak
uzun zamandır düşünüyordum.
02:35
Things happenedolmuş to me at the ageyaş of 12
that completelytamamen transformeddönüştürülmüş my life.
47
143466
4349
12 yaşımda hayatımı tamamıyla
değiştiren bir şeyler oldu.
02:39
My teachersöğretmenler insistedısrar
that I would go for an eyegöz testÖlçek.
48
147839
3417
Öğretmenlerim bir göz testine
gitmem için ısrar etmişlerdi.
02:43
I resisteddirendi it for as manyçok yearsyıl as I could
49
151280
2059
Elimden geldiğince yıllarca direndim
02:45
because as the only
brownkahverengi boyoğlan in the schoolokul,
50
153363
2212
çünkü okuldaki tek esmer çocuk olarak
02:47
I alreadyzaten feltkeçe like
a chocolateçikolata chipyonga in ricepirinç puddingpuding,
51
155599
2825
zaten sütlaçtaki çikolata parçacığı
gibi hissediyordum
02:50
and the ideaFikir of looking more differentfarklı
was not particularlyözellikle appealingçekici.
52
158448
3975
ve daha farklı görünme
fikri hiç cazip değildi.
02:54
You see, I'd associatedilişkili
an eyegöz testÖlçek with wearinggiyme glassesgözlük
53
162447
2663
Yani kendimi, farklı gördüğüm değil,
02:57
and looking differentfarklı,
54
165134
1373
gözlüklü ve farklı göründüğüm
02:58
not with seeinggörme differentlyfarklı olarak.
55
166531
1582
bir göz testiyle ilişkilendirmiştim.
03:00
When eventuallysonunda I was persuadedikna to go,
56
168708
2138
En sonunda gitmek için ikna olduğumda
03:02
the optometristgöz doktoru fitteduygun me
with the trialDeneme lenseslensler
57
170870
2348
doktor bana uyan deneme lenslerini taktı
03:05
and was shockedşok
at just how poorfakir my sightgörme was.
58
173242
2748
ve görüş alanımın ne kadar
zayıf olduğunu görünce şok oldu.
03:08
He sentgönderilen me outsidedışında
to reportrapor what I could see.
59
176014
2628
Ne görebildiğimi anlatmam için
beni dışarıya gönderdi.
03:10
I rememberhatırlamak looking up and seeinggörme
treesağaçlar had leavesyapraklar on them.
60
178666
4808
Yukarıya baktığımı ve üzerinde yapraklar
olan ağaçları gördüğümü hatırlıyorum.
03:15
I had never knownbilinen this.
61
183498
1681
Bunu hiç bilmiyordum.
03:18
LaterDaha sonra that weekhafta, for the first time,
I saw starsyıldızlar in the night skygökyüzü.
62
186068
4030
O haftadan sonra, ilk defa,
gece gökyüzündeki yıldızları görmüştüm.
03:22
It was breathtakingnefes kesen.
63
190122
1439
Nefes kesiciydi.
03:24
In factgerçek, the entiretüm trajectoryYörünge
of my life changeddeğişmiş.
64
192163
3337
Doğrusu, hayatımın bütün gidişatı değişti.
03:27
I wentgitti from a failinghata childçocuk at schoolokul
who was constantlysürekli told I was lazytembel
65
195524
3565
Okulda sürekli tembel
ve ilgisiz olduğu söylenen
03:31
and not payingödeme yapan attentionDikkat
66
199113
1215
başarısız bir çocukken
03:32
to suddenlyaniden beingolmak a childçocuk
with opportunityfırsat and potentialpotansiyel.
67
200352
2956
birden bire fırsat ve potansiyele
sahip bir çocuğa dönüştüm.
03:36
But I soonyakında realizedgerçekleştirilen that
this opportunityfırsat was not universalevrensel.
68
204340
3358
Fakat çok geçmeden anladım ki
bu fırsat evrensel değildi.
03:39
That sameaynı summeryaz, in EgyptMısır,
69
207722
1893
Aynı yaz, ailemin
03:41
the home where my parentsebeveyn
are originallyaslında from,
70
209639
2308
aslen geldiği yer olan Mısır'da
03:43
I was with childrençocuklar that lookedbaktı
a lot more like me
71
211971
2763
bana daha çok benzeyen
çocuklarla beraberdim
03:46
but couldn'tcould have been more differentfarklı.
72
214758
2192
ama daha farklı olamazdı.
03:48
What separatedayrıldı us was opportunityfırsat.
73
216974
2091
Bizi ayıran şey şanstı.
03:51
How is it that I had this life
and they had theirsonların?
74
219740
3198
Nasıl ben bu hayatı yaşarken
onlar kendilerininkini yaşıyordu?
03:54
It still makesmarkaları no senseduyu to me.
75
222962
1825
Hâlâ bana anlamsız geliyor.
03:57
How is it we'vebiz ettik --
76
225306
1159
Nasıl oluyor da
03:58
in a worldDünya where glassesgözlük,
that completelytamamen changeddeğişmiş my life
77
226489
3711
benim hayatımı tamamen değiştiren
04:02
have been around for 700 yearsyıl,
78
230224
2309
ve 700 yıldır dünyada var olan gözlüklere
04:04
yethenüz two and a halfyarım billionmilyar people
still can't accesserişim them.
79
232557
3351
2,5 milyar insan hâlâ ulaşamıyordu.
04:08
This deepderin senseduyu of injusticeadaletsizlik
drovesürdü me to becomeolmak a doctordoktor,
80
236503
3672
Bu derin adaletsizlik duygusu
beni doktor olmak için sürükledi,
04:12
eventuallysonunda an eyegöz surgeoncerrah,
81
240199
1677
daha doğrusu bir göz cerrahı
04:13
and in 2012, my wifekadın eş and I
packedpaketlenmiş our bagsçantalar and movedtaşındı to KenyaKenya
82
241900
4531
ve 2012'de denemek ve
bazı şeyleri geri vermek için
04:18
to try and give something back.
83
246455
1631
eşim ve ben Kenya'ya taşındık.
04:20
We startedbaşladı by settingayar up
a hundredyüz eyegöz clinicsklinikler
84
248797
2285
Mama Jane ve Theresa gibi
kişilerle karşılaştığımız yer olan
04:23
acrosskarşısında the Great RiftYarık ValleyVadi,
85
251106
1447
Büyük Rift Vadisi boyunca
04:24
where we metmet people
like MamaAnne JaneJane and TheresaTheresa.
86
252577
2506
100 tane göz kliniği kurarak işe başladık.
04:27
We foundedkurulmuş a newyeni organizationorganizasyon
calleddenilen PeekGöz VisionVizyon,
87
255855
2498
Peek Vision adında yeni
bir organizasyon kurduk,
04:30
a socialsosyal enterpriseKurumsal where
we builtinşa edilmiş smartphoneSmartphone technologyteknoloji
88
258377
3628
akıllı telefon teknolojisi
geliştirdiğimiz sosyal bir girişim.
04:34
that makesmarkaları it possiblemümkün
for people in the communitytoplum
89
262029
2597
Bu girişim topluluktaki insanların
04:36
to find people in theironların homesevler,
90
264650
1727
kendi evlerinden,
04:38
the mostçoğu vulnerablesavunmasız groupsgruplar
who are beingolmak missedcevapsız,
91
266401
2695
gözden kaçırılan en çaresiz
insanları bulmalarını sağlıyor
04:41
and createdoluşturulan newyeni toolsaraçlar that madeyapılmış it
easierDaha kolay to diagnoseteşhis koymak them
92
269120
2845
ve geliştirilen yeni araçlarla
teşhis etmeyi kolaylaştırıp
04:43
and connectbağlamak them to servicesHizmetler.
93
271989
1849
onları servise bağlayabiliyordu.
04:45
Inspiredİlham by the challengeszorluklar
I'd had as a childçocuk,
94
273862
2296
Çocukken yaşadığım zorluklardan
ilham alarak
04:48
we equippeddonanımlı teachersöğretmenler,
25 of them, with smartphonesakıllı telefonlar
95
276182
2892
öğretmenlerimizden 25’ini
çocukları okulda görüntülemeleri için
04:51
to screenekran childrençocuklar in schoolsokullar.
96
279098
1867
akıllı telefonlarla donattık.
04:52
Our first programprogram resultedsonuçlandı
in 21,000 childrençocuklar
97
280989
2398
İlk programımız 21.000 çocuğun
04:55
beingolmak screenedekranlı in just ninedokuz daysgünler.
98
283411
2152
sadece günde görüntülenmesiyle sonuçlandı.
04:58
That sameaynı programprogram was replicatedçoğaltılan
to reachulaşmak 200,000 childrençocuklar,
99
286149
3420
Aynı program 200.000 çoçuğa
ulaşmak amacıyla
05:01
coveringkapsayan the entiretüm districtilçe.
100
289593
1845
bütün bölgeyi kapsayacak
şekilde tekrarlandı.
05:03
SoonYakında we were ableyapabilmek to repeattekrar et this
in sixaltı newyeni programsprogramlar
101
291462
2569
Daha sonra bunu 6 yeni programda
05:06
in differentfarklı countriesülkeler.
102
294055
1350
farklı ülkelerde tekrarladık.
05:08
But now, I was facedyüzlü with the very
sameaynı problemssorunlar I had with TheresaTheresa
103
296106
3918
Fakat şimdi, Theresa'dakine çok benzeyen
ayrılmış ödenek problemiyle
05:12
of earmarkedayrılmış fundspara,
104
300048
1788
şimdi bir organizasyon olarak
05:13
but now as an organizationorganizasyon.
105
301860
1799
karşı karşıyaydım.
05:16
People wanted to fundfon, sermaye specificözel projectsprojeler
106
304374
3396
İnsanlar belirli projeleri
finanse etmek istedi
05:19
or particularbelirli diseaseshastalıklar
107
307794
1755
ya da belirli hastalıkları
05:21
or subsetsalt kümeleri of the populationnüfus.
108
309573
1939
veya populasyonun alt gruplarını.
05:24
But it didn't make senseduyu,
109
312178
1595
Ama bu mantıklı değildi.
05:25
because what we neededgerekli to do
was buildinşa etmek an incredibleinanılmaz teamtakım
110
313797
2680
Çünkü yapmamız gereken şey,
ihtiyaçları ne olursa olsun
05:28
who could createyaratmak the systemssistemler
that would changedeğişiklik the liveshayatları
111
316501
2713
milyonlarca insanın
hayatını değiştirebilecek
05:31
of millionsmilyonlarca of people,
whateverher neyse theironların needsihtiyaçlar were.
112
319238
2395
sistemi oluşturacak inanılmaz
bir takım kurmaktı.
05:34
But it didn't work that way.
113
322385
1495
Ancak bu şekilde yürümedi.
05:38
SoonYakında, we were ableyapabilmek to alignhizalama ourselveskendimizi
with partnersortaklar who understoodanladım,
114
326166
5023
Sonra, kendimizi bizi anlayan
ortaklarla aynı çizgiye getirebildik
05:43
because I understandanlama the challengemeydan okuma.
115
331213
2057
çünkü zor olduğunu anlıyordum.
05:45
UltimatelySonuçta, you need to trustgüven
where your money'sParanın going,
116
333294
3275
sonuçta, paranızın gittiği yere
güvenmeniz gerekir
05:48
and that trustgüven usuallygenellikle manifestsbildirimleri
throughvasitasiyla the requirementgereklilik
117
336593
2620
ve bu güven genellikle detaylı planlar
oluşturma ihtiyacıyla ortaya çıkar,
05:51
to createyaratmak detailedDetaylı plansplanları --
lots of paperworkevrak.
118
339237
2451
birçok evrak işi olur.
05:53
But what happensolur
if the dynamicdinamik needsihtiyaçlar of people
119
341712
2340
Peki ya insanların değişken ihtiyaçları
05:56
don't fituygun with the planplan that you createdoluşturulan,
120
344076
2042
yaptığınız planla uyuşmaz
05:58
and your fundingfinansman is dependentbağımlı
on deliveringteslim the planplan?
121
346142
2929
ve ayırdığınız bütçe teslim ettiğinız
plana göreyse ne olur?
06:01
You endson up with a choiceseçim:
122
349095
1452
Bir seçim ile sonuçlanır:
06:03
Do you serveservis the planplan, the funderfinansörlerden biridir,
123
351079
2484
Plana, finansman kaynağına
göre mi hizmet edersiniz
06:05
or do you serveservis the need?
124
353587
1411
yoksa gereksinimlere göre mi?
06:07
This is not a choiceseçim
we should have to make,
125
355482
2427
Bu bir seçim değildi yapmak zorundaydık,
06:09
because ultimatelyen sonunda,
we can only serveservis one masterana.
126
357933
3061
çünkü sonuçta, sadece
tek bir esasa hizmet edebiliriz.
06:14
The measureölçmek of our humanityinsanlık
127
362633
2107
İnsanlığımızın ölçüsü
06:16
is how we serveservis the mostçoğu
vulnerablesavunmasız amongstarasında us.
128
364764
2837
aramızdaki en korunmasızla
nasıl ilgilendiğimizdir.
06:20
CurrentlyŞu anda, the systemsistem is not workingçalışma,
and too manyçok people are beingolmak left behindarkasında.
129
368033
4462
Mevcut durumda, sistem çalışmıyor
ve geride kalan çok fazla insan var.
06:25
We'veBiz ettik been fortunateşanslı to find
incredibleinanılmaz supportersdestekçileri and partnersortaklar,
130
373245
3473
2021'in sonuna kadar, okul çağındaki
her çocuğun bakılıp tedavi göreceği
06:28
whichhangi led to a newyeni programprogram in BotswanaBotsvana,
131
376742
2770
ki bu da bir neslin tüm çocuklarının
06:31
in whichhangi everyher singletek schoolchildçuval
is beingolmak screenedekranlı and treatedişlenmiş
132
379536
3342
iyi bir vizyon edinme şansına sahip
olabileceği anlamına gelir,
06:34
by the endson of 2021,
133
382902
2354
Botswana'daki yeni programa
öncülük edecek
06:37
meaninganlam an entiretüm generationnesil of childrençocuklar
134
385280
2064
inanılmaz sayıda destekçi
06:39
will have the opportunityfırsat
that good visionvizyon affordstanıyor.
135
387368
2481
ve ortak bulabildiğimiz için şanslıyız.
06:42
But this tookaldı yearsyıl of work.
136
390423
2079
Ancak bu uzun yıllar çalışarak oldu.
06:44
It tookaldı multipleçoklu feasibilityfizibilite studiesçalışmalar,
137
392526
2094
Cazip gelen farklı ortaklar ve paydaşlarla
06:46
engagingçekici differentfarklı
partnersortaklar and stakeholderspaydaşlar,
138
394644
2594
hükûmeti de aramıza katılmaya
ikna etmek için
06:49
business casesvakalar, economicekonomik analysesanalizleri,
139
397262
2262
birçok fizibilite çalışması,
06:51
to persuadeikna etmek the governmenthükümet
to eventuallysonunda come on boardyazı tahtası.
140
399548
2793
iş planı, ekonomik analiz yapıldı
06:54
But they're now leadingönemli and fundingfinansman this
in theironların ownkendi nationalUlusal budgetbütçe.
141
402365
3916
ama onlar şimdi bunu kendi ulusal
bütçeleriyle yönetip finanse ediyorlar.
06:58
But we did not have
the resourceskaynaklar to do this.
142
406305
3219
Ancak biz bunu yapabilecek
kaynaklara sahip değildik.
07:01
Our visionarydüşsel fundersfon and partnersortaklar
camegeldi alongsideyanında us,
143
409937
3380
Vizyon sahibi sponsor ve ortaklarımız
bizim yanımızda yer aldılar
07:05
and the keyanahtar ingredientsmalzemeler were
we were alignedhizalanmış on missionmisyon,
144
413341
3325
ve bizi birbirimize böylesine
bağlamış temel şeyler ise,
07:08
on the why we were doing it.
145
416690
1629
tüm bu işlerimizin sebebi olan
görevlerimizdi.
07:11
We agreedkabul on the outcomesonuç,
what had to be donetamam.
146
419071
3800
Ne yapılması gerektiği
sonucunda anlaşmıştık.
07:14
But criticallyciddi olarak, they were flexibleesnek
and gaveverdi us autonomyözerklik
147
422895
4037
Fakat en önemlisi, esneklerdi
ve bizi sonuca ulaştıracak
07:18
to work out how we got there,
148
426956
2248
çözümleri üretmek için
serbest bırakmaları,
07:21
givingvererek us the spaceuzay to be creativeyaratıcı,
ambitiousiddialı and take riskrisk.
149
429228
3976
bize yaratıcı, tutkulu olabileceğimiz
ve risk alabileceğimiz bir alan sağladı.
07:25
What if all healthsağlık carebakım lookedbaktı like this?
150
433795
2364
Ya tüm sağlık hizmetleri
bu şekilde olsaydı?
07:28
What would it mean for all
the socialsosyal causesnedenleri we're tryingçalışıyor to solveçözmek?
151
436183
4096
Çözmeye çalıştığımız bütün toplumsal
davalar ne ifade ederdi?
07:33
Businessİş knowsbilir this.
152
441171
1667
Bunu işletmeler bilir.
07:34
By takingalma a long-termuzun vadeli, ambitiousiddialı viewgörünüm
153
442862
2579
Uzun vadeli, iddialı bir hedef koyarak
ve insanlara dünyanın en zorlu
problemlerini çözmek için
07:37
and givingvererek people
the autonomyözerklik to be creativeyaratıcı
154
445465
2279
07:39
to solveçözmek our world'sDünyanın en biggesten büyük challengeszorluklar,
155
447768
2008
yaratıcı olabilmeleri adına
bağımsızlık vererek
07:41
we'vebiz ettik disruptedbozulduğu entiretüm industriesEndüstriyel.
156
449800
2072
bütün endüstrileri bozduk.
07:43
Look at AmazonAmazon, GoogleGoogle.
157
451896
2151
Amazon ve Google'a bakın.
07:46
SurelyKesinlikle, we need the sameaynı levelseviye of ambitionhırs
158
454071
2131
Eğer toplumdaki korunmasızlara
hizmet edeceksek
07:48
if we're going to serveservis the mostçoğu
vulnerablesavunmasız in our societiestoplumlar.
159
456226
2967
elbette, aynı ölçüde
tutkuya ihtiyacımız olacak.
07:51
As a planetgezegen, we'vebiz ettik setset a targethedef,
160
459574
2344
Dünya olarak bir hedef belirledik,
07:53
the SustainableSürdürülebilir DevelopmentGeliştirme GoalsGol,
161
461942
2396
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri.
07:56
yethenüz we're spendingharcama lessaz than halfyarım
the amounttutar on tacklingmücadele the globalglobal goalshedefleri
162
464362
4131
Ancak global hedeflere ulaşmak için
harcadığımız zamanın yarısından fazlasını,
08:00
than we are on conflictfikir ayrılığı resolutionçözüm,
163
468517
1935
çoğunlukla neden olmadığımız
08:02
whichhangi mostlyçoğunlukla arisesortaya çıkan from
the very inequalitieseşitsizlikler we're not servingservis.
164
470476
3696
büyük eşitsizliklerden kaynaklanan
çatışmaların çözümü için harcıyoruz.
08:07
It's time for changedeğişiklik.
165
475140
1429
Değişim zamanı.
08:09
It's not just commonortak senseduyu as well --
it makesmarkaları business senseduyu.
166
477015
3732
Bu sadece sağduyu değil aynı zamanda
ticari anlam ifade eder.
08:12
Our work in BotswanaBotsvana showedgösterdi
167
480771
1761
Botswana'daki çalışmamız
08:14
for a modestmütevazi investmentyatırım, the economyekonomi
would gainkazanç 1.3 billionmilyar dollarsdolar
168
482556
3920
basit bir yatırımla, çocukların
yaşamı boyunca, ekonominin
08:18
over the lifetimeömür of the childrençocuklar.
169
486500
1864
1,3 milyar dolar
kazanabileceğini gösterdi.
08:20
That was 150 timeszamanlar returndönüş on investmentyatırım.
170
488388
2697
Bu, yatırımın 150 kat geri dönüşü demekti.
08:23
But partBölüm of the problemsorun is
that valuedeğer is generatedoluşturulan in the futuregelecek,
171
491681
3549
Fakat problemin bir kısmı da
bu değerin gelecekte üretilecek olması,
08:27
but we need the moneypara now to deliverteslim etmek it.
172
495254
1993
bizimse paraya şimdi ihtiyacımız var.
08:30
TurnsDöner out, this is not a newyeni problemsorun.
173
498424
2352
Anlaşılan o ki bu yeni bir problem değil.
08:32
BanksBankalar have been solvingçözme it for centuriesyüzyıllar.
174
500800
2232
Bankalar bunu yüzyıllardan beri çözüyor.
08:35
SimplySadece put, it's calleddenilen financingfinansman.
175
503056
1970
Basitçe söylersek bunun adı finansman.
08:38
If you want to buysatın almak a houseev
176
506192
1336
Eğer ev almak istiyorsanız
08:39
but you can't affordparası yetmek
to payödeme for it up frontön,
177
507552
2366
ama ön ödeme için paranız yoksa
08:41
the bankbanka financiersfinansörler, you see,
can realizegerçekleştirmek that futuregelecek valuedeğer now.
178
509942
3371
banka finansörleri, gelecekteki değeri
şimdiden bilebilirler.
08:45
In other wordskelimeler, you can livecanlı
in the houseev straightawayhemen.
179
513337
3008
Diğer bir deyişle
eve hemen yerleşebilirsiniz.
08:48
But what if you couldn'tcould?
180
516369
1255
Ancak ya yapamasaydınız?
08:49
What if you had to wait untila kadar you'dşimdi etsen raisedkalkık
all of the moneypara to movehareket into the houseev,
181
517648
4102
Ya ev için gereken tüm parayı biriktirene
kadar beklemek zorunda olsaydınız
08:53
and you were kepttuttu homelessevsiz
whilstiken tryingçalışıyor to savekayıt etmek the moneypara
182
521774
2790
ve parayı biriktirmeye çalışırken
08:56
to get there in the first placeyer?
183
524588
1547
ilk etapta evsiz kalsaydınız?
08:58
You'dOlur endson up in an impossibleimkansız cycledevir,
never ableyapabilmek to get there,
184
526159
2927
Amacına ulaşamayan
kısır bir döngüyle sonlanacaktı.
09:01
yethenüz that's this very sameaynı bindbağlamak
we'vebiz ettik put on ourselveskendimizi.
185
529110
2783
Şimdiye kadar üzerimize
kuşandığımızla çok benzer.
09:04
Inspiredİlham by the changedeğişiklik in BotswanaBotsvana
186
532694
1973
Botswana'daki değişimden esinlenerek
09:06
and by the visionarydüşsel supportdestek
of our fundersfon and partnersortaklar,
187
534691
2954
ve finansör ve ortaklarımızın
vizyoner desteğiyle
09:09
we'vebiz ettik come togetherbirlikte --
two world-leadingdünyanın önde gelen banksbankalar,
188
537669
2872
tasarımıyla güven veren bir fon olan
09:12
for-profitkar amacı gütmeyen and privateözel,
not-for-profitdeğil, kar amacı gütmeyen organizationsorganizasyonlar,
189
540565
3367
Vizyon Katalizör Fonu'nu kurmak için
bir araya geldik;
09:15
foundationsVakıflar and philanthropistshayırsever --
190
543956
1874
iki dünya lideri banka,
09:17
to launchbaşlatmak the VisionVizyon CatalystKatalizör FundFonu,
191
545854
2419
-kâr amaçlı ve özel,
09:20
a fundfon, sermaye whichhangi will have trustgüven
builtinşa edilmiş in by designdizayn.
192
548297
2737
kâr amacı gütmeyen kuruluşlar,
vakıflar ve hayırseverler-
09:23
It will make fundingfinansman availablemevcut now
193
551693
2547
şimdi bu fon ihtiyaç sahiplerine
hizmet edecek organizasyonlar için
09:26
to the organizationsorganizasyonlar that can serveservis
the need of the mostçoğu vulnerablesavunmasız.
194
554264
3863
finansmanı mümkün kılacak.
09:30
It will ensuresağlamak that those organizationsorganizasyonlar
can work togetherbirlikte in partnershiportaklık,
195
558151
3915
Bu organizasyonların,
kısıtlı bir fon için yarışmaktansa
09:34
ratherdaha doğrusu than competingrakip for limitedsınırlı fundspara,
196
562090
2436
birlikte ortaklık içinde
çalışabilmelerini,
09:36
servingservis the priorityöncelik needsihtiyaçlar
of an entiretüm populationnüfus,
197
564550
2803
bütün nüfusun ne olursa olsun
09:39
whateverher neyse they are,
198
567377
1532
öncelikli ihtiyaçlarını
09:40
so that ultimatelyen sonunda
the individualsbireyler affectedetkilenmiş
199
568933
2519
karşılayabilmelerini sağlayacak,
böylece kişiler hak ettikleri
bakımı alabileceklerdi.
09:43
can receiveteslim almak the carebakım that they deservehak etmek.
200
571476
2247
09:46
And as we'vebiz ettik showngösterilen,
201
574176
1702
Gösterdiğimiz gibi,
09:47
it doesn't make just a healthsağlık
and socialsosyal differencefark,
202
575902
2739
bu sadece sağlık alanında
ve sosyal alanda farklılık getirmez,
09:50
it createsyaratır hugeKocaman economicekonomik benefityarar.
203
578665
2381
çok büyük ekonomik faydalar da oluşturur.
09:53
This benefityarar in itselfkendisi
will createyaratmak sustainabilitySürdürülebilirlik
204
581070
2865
Gelişim ve değişimin verimli döngüsünü
devam ettirmek için
09:55
to perpetuatesürdürmek a virtuousErdemli,
catalytickatalitik cycledevir of improvementgelişme iyilesme duzelme ilerleme and changedeğişiklik.
205
583959
5144
bu yararlar kendi içerisinde
sürdürebilirlik oluşturacak.
10:01
Because when we do this,
206
589749
1870
Çünkü bunu yaptığımız zaman,
10:03
the individualbireysel needsihtiyaçlar of people
like myselfkendim can be metmet.
207
591643
3269
tıpkı benimki gibi insanların
kişisel ihtiyaçları da karşılanabilir.
10:07
And this coalitionkoalisyon
has come togetherbirlikte this yearyıl
208
595979
4159
Bu koalisyon herkesin
10:12
to make a commitmenttaahhüt
with 53 headskafalar of governmenthükümet,
209
600162
2788
kaliteli göz bakımına
erişmesini sağlamak adına
10:14
who have now committedtaahhüt to take actionaksiyon
210
602974
2042
harekete geçen 53 devlet başkanıyla
10:17
towardskarşı achievingelde accesserişim
to qualitykalite eyegöz carebakım for all.
211
605040
2888
sözleşme yapmak için bir araya geldi.
10:20
We'veBiz ettik had incredibleinanılmaz commitmentstaahhütler
212
608417
1769
200 milyon çift gözlükten
10:22
of 200 millionmilyon pairsçiftleri
of glassesgözlük to the fundfon, sermaye
213
610210
2797
milyon dolarlara varana kadar
10:25
and millionsmilyonlarca of dollarsdolar,
214
613031
1673
inanılmaz sözler aldık,
10:27
so that the dynamicdinamik
and individualbireysel needsihtiyaçlar of people --
215
615807
3145
böylece insanların değişken
ve kişisel ihtiyaçları
10:30
like my ownkendi issuessorunlar that I had as childçocuk,
216
618976
2551
-tıpkı benim çocukken yaşadığım
10:33
and like TheresaTheresa, who just
requiredgereklidir simplebasit surgerycerrahlık --
217
621551
2982
ve sadece basit bir ameliyata
ihtiyacı olan Theresa'daki gibi-
10:36
can be metmet.
218
624557
1327
karşılanabilecek.
10:38
For TheresaTheresa, it meantdemek
her placeyer back in societytoplum,
219
626475
4002
Bunun Theresa için anlamı,
onun ailesi ve çocuklarıyla birlikte
10:42
now with her ownkendi familyaile and childrençocuklar.
220
630501
2418
toplumda eski yerini almasıydı.
10:45
And for MamaAnne JaneJane,
it wasn'tdeğildi just restoringgeri yükleme her sightgörme,
221
633506
4651
Mama Jane içinse,
sadece görmeye başlamak değil
10:50
it meantdemek the opportunityfırsat to restoregeri hopeumut,
222
638181
3004
umutlarını, neşesini
10:53
to restoregeri joysevinç
223
641209
1769
ve itibarını da
10:55
and to restoregeri dignityhaysiyet.
224
643002
1778
geri kazanma şansı anlamına geliyordu.
10:57
(MusicMüzik)
225
645457
5684
(Müzik)
11:09
Thank you.
226
657230
1199
Teşekkürler.
11:10
(ApplauseAlkış)
227
658453
3217
Translated by Zülfer Telli
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Andrew Bastawrous - Eye surgeon, inventor
Andrew Bastawrous studies eye health -- and builds accessible new tools to bring eye care to more people.

Why you should listen

Andrew Bastawrous is cofounder and CEO of Peek Vision, a social impact organization that uses smartphone technology to radically increase access to eye care in some of the most challenging places in the world. Bastawrous is also an ophthalmologist (eye surgeon) and Associate Professor in International Eye Health at the London School of Hygiene and Tropical Medicine.

Peek's vision app, Peek Acuity, is being used to transform eye health in more than 150 countries. The organization ran one of the top-ten all-time Indiegogo crowd-funding campaigns in the health sector -- for Peek Retina, a smartphone ophthalmoscope -- and was voted "best social-impact start-up in Europe" by Google and McKinsey in 2016. All prize money has been re-invested in Peek.

Bastawrous is working with astrophysicists to crowdsource retinal data; with National Geographic explorers to reach isolated communities; and with artists and activists to advocate for eye care globally. He and his wife Madeleine have established a social enterprise healthy bakery in Kenya that provides employment, with profits paying for eye care.

In 2018, Bastawrous was invited to deliver the Commonwealth Address in the presence of the British Royal Family, where he announced the creation of a new one-billion-dollar Vision Catalyst Fund -- a new vision for international aid.

More profile about the speaker
Andrew Bastawrous | Speaker | TED.com