ABOUT THE SPEAKER
Sisonke Msimang - Writer, activist
Sisonke Msimang untangles the threads of race, class and gender that run through the fabric of African and global culture.

Why you should listen

Sisonke Msimang tells stories about justice and human rights. In the early part of her career, Msimang set up a fund fight for people whose health had been compromised by their race, class and gender identities. In 2008 she became the executive director of the Open Society Initiative for Southern Africa, responsible for making grants on human rights projects. Msimang is now the head of programs at the Centre for Stories, a new initiative that collects, preserves and shares stories about migrants, refugees and diverse people and places linked to the Indian Ocean Rim.

Msimang has been awarded a number of fellowships including from Yale University, the University of the Witwatersrand and the Aspen Institute. She also contributes regularly to the New York Times, Newsweek, the Guardian and a range of other outlets. You can watch her Moth talk on the power of listening here.

More profile about the speaker
Sisonke Msimang | Speaker | TED.com
TEDWomen 2016

Sisonke Msimang: If a story moves you, act on it

Sisonke Msimang: Bir Hikâye Sizi Teşvik Ediyorsa, Harekete Geçin

Filmed:
1,365,356 views

Yazar Sisonke Msimang; hikâyeler gereklidir, fakat göründükleri kadar büyülü değillerdir, diyor. Bu eğlenceli ve düşüncelerle dolu konuşmada Msimang hikâye anlatımının önemini sorguluyor ve gerçeklerin yok oluşuna ışık tutuyor. Dinlemenin eylemle karıştırıldığı önemli bir zamanda Msimang, bizleri telefonlarımızı kapatmaya, ekranlarımızdan uzaklaşmaya ve bir adalet planı yaratmak için gerçek dünyaya adım atmaya davet ediyor.
- Writer, activist
Sisonke Msimang untangles the threads of race, class and gender that run through the fabric of African and global culture. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
So earlierdaha erken this yearyıl,
0
760
1616
Bu yılın başlarında
00:14
I was informedbilgili that I would be
doing a TEDTED Talk.
1
2400
3816
bir TED konuşması
yapacağımın bilgisini aldım.
00:18
So I was excitedheyecanlı, then I panickedPanik,
2
6240
1976
Heyecanlandım, panikledim,
00:20
then I was excitedheyecanlı, then I panickedPanik,
3
8240
2016
sonra heyecanlandım, sonra panikledim,
00:22
and in betweenarasında the excitementheyecan
and the panickingPanik,
4
10280
2536
heyecan ve panik arasında
00:24
I startedbaşladı to do my researchAraştırma,
5
12840
2296
araştırmamı yapmaya
başladım ve öncelikli olarak
00:27
and my researchAraştırma primarilyÖncelikle consistedoluşuyordu
of GooglingGoogling how to give a great TEDTED Talk.
6
15160
4456
Google'da iyi bir TED
konuşmasının nasıl yapıldığını araştırdım.
00:31
(LaughterKahkaha)
7
19640
1216
(Gülüşmeler)
00:32
And interspersedserpiştirilmiş with that,
8
20880
1656
Bununla birlikte Google'da
00:34
I was GooglingGoogling ChimamandaChimamanda NgoziNgozi AdichieAdichie.
9
22560
2696
Chimamanda Ngozi Adichie'yi araştırdım.
00:37
How manyçok of you know who that is?
10
25280
1616
O'nu kaçınız tanıyor?
00:38
(CheersAlkış)
11
26920
2776
(Tezahüratlar)
00:41
So I was GooglingGoogling her
because I always GoogleGoogle her
12
29720
2335
Google'da onu araştırdım,
çünkü bunu hep yaparım,
00:44
because I'm just a fanyelpaze,
13
32080
1256
çünkü bir hayranıyım ve
00:45
but alsoAyrıca because she always has
importantönemli and interestingilginç things to say.
14
33360
3616
çünkü daima söyleyecek
önemli ve ilginç şeyleri vardır.
00:49
And the combinationkombinasyon of those searchesaramalar
15
37000
3456
Bu araştırmaların sonucunda
00:52
kepttuttu leadingönemli me to her talk
16
40480
2616
tek bir hikâyenin tehlikeleri ve
00:55
on the dangerstehlikeleri of a singletek storyÖykü,
17
43120
3176
bazı insanları anlamak için tek bir açıdan
00:58
on what happensolur
when we have a solitarysoliter lenslens
18
46320
3376
baktığımız zaman
neler olduğu üzerine yaptığı
01:01
throughvasitasiyla whichhangi to understandanlama
certainbelli groupsgruplar of people,
19
49720
2496
konuşmasına yönlendim,
01:04
and it is the perfectmükemmel talk.
20
52240
1960
muhteşem bir konuşma.
01:07
It's the talk that I would have givenverilmiş
if I had been famousünlü first.
21
55720
4336
Ondan önce meşhur olsaydım,
bu konuşmayı ben yapardım.
01:12
(LaughterKahkaha)
22
60080
2176
(Gülüşmeler)
01:14
You know, and you know,
like, she's AfricanAfrika and I'm AfricanAfrika,
23
62280
3376
Biliyorsunuz, o Afrikalı,
ben de Afrikalıyım ve
01:17
and she's a feministfeminist and I'm a feministfeminist,
24
65680
1936
o bir feminist,
ben de bir feministim,
01:19
and she's a storytellermasalcı
and I'm a storytellermasalcı,
25
67640
2176
o bir hikâye anlatıcı
ve ben de öyleyim,
yani gerçekten benim
konuşmammış gibi geldi.
01:21
so I really feltkeçe like it's my talk.
26
69840
1816
01:23
(LaughterKahkaha)
27
71680
2736
(Gülüşmeler)
01:26
So I decidedkarar that I was going
to learnöğrenmek how to codekod,
28
74440
3296
Ve karar verdim, kodlamayı öğrenecektim,
01:29
and then I was going to hackkesmek the internetInternet
29
77760
2016
sonra internet
korsanlığını öğrenecektim ve
01:31
and I would take down all the copieskopyalar
of that talk that existedvar,
30
79800
3736
bu konuşmanın tüm kopyalarını bulup onları
01:35
and then I would memorizeezberlemek it,
31
83560
1416
ezberleyecek ve buraya gelip
01:37
and then I would come here
and deliverteslim etmek it as if it was my ownkendi speechkonuşma.
32
85000
3256
kendi konuşmammış gibi sunacaktım.
01:40
So that planplan was going really well,
exceptdışında the codingkodlama partBölüm,
33
88280
3176
Kodlama kısmı hariç,
plan gayet iyi gidiyordu ve sonra
01:43
and then one morningsabah a fewaz monthsay agoönce,
34
91480
3896
birkaç ay önce, bir sabah
01:47
I wokeuyandı up
35
95400
1576
haberlerde
01:49
to the newshaber that the wifekadın eş
of a certainbelli presidentialCumhurbaşkanlığı candidateaday
36
97000
5456
bir başkan adayının eşinin şöyle bir
01:54
had givenverilmiş a speechkonuşma that --
37
102480
2976
konuşma yaptığını duydum --
01:57
(LaughterKahkaha)
38
105480
1936
(Gülüşmeler)
01:59
(ApplauseAlkış)
39
107440
2560
(Alkışlar)
02:04
that soundedkulağa eerilyürkütücü like a speechkonuşma
givenverilmiş by one of my other favesfaves,
40
112960
4616
-- bu ürkütücüydü, diğer favorim olan
Michelle Obama'nın yaptığı konuşmalardan
02:09
MichelleMichelle ObamaObama.
41
117600
1216
birisine benziyordu.
02:10
(CheersAlkış)
42
118840
2096
(Tezahüratlar)
02:12
And so I decidedkarar that I should
probablymuhtemelen writeyazmak my ownkendi TEDTED Talk,
43
120960
4016
Böylece kendi TED konuşmamı
yazmam gerektiğine karar verdim
02:17
and so that is what I am here to do.
44
125000
2496
ve bunun için de buradayım.
02:19
I'm here to talk about
my ownkendi observationsgözlemler about storytellinghikaye anlatımı.
45
127520
4320
Hikâye anlatımı üzerine
gözlemlerimden bahsetmek için buradayım.
02:24
I want to talk to you
about the powergüç of storieshikayeleri, of coursekurs,
46
132640
3976
Elbette hikâyelerin gücünden
bahsetmek istiyorum, fakat aynı zamanda
02:28
but I alsoAyrıca want to talk
about theironların limitationssınırlamaları,
47
136640
2936
özellikle toplumsal
adaletle ilgilenenler için, hikâyelerin
02:31
particularlyözellikle for those of us
who are interestedilgili in socialsosyal justiceadalet.
48
139600
4040
kısıtlamalarından da bahsetmek istiyorum.
02:36
So sincedan beri AdichieAdichie gaveverdi that talk
sevenYedi yearsyıl agoönce,
49
144280
2896
Adichie yedi yıl önce
bu konuşmayı yaptığından beri,
02:39
there has been a boomBoom in storytellinghikaye anlatımı.
50
147200
2256
hikâye anlatımında bir patlama yaşanıyor.
02:41
StoriesHikayeler are everywhereher yerde,
51
149480
2736
Her yerde hikâyeler var ve
02:44
and if there was a dangerTehlike
in the tellingsöylüyorum of one tiredyorgun oldeski talemasal,
52
152240
3936
eğer eski bir masalı
anlatmak tehlikeli bir şeyse, o zaman
02:48
then I think there has got to be
lots to celebratekutlamak about the flourishingBayındır
53
156200
4336
birçok hikâyenin ve sesin ortaya
çıkması konusunda da kutlanacak
02:52
of so manyçok storieshikayeleri and so manyçok voicessesleri.
54
160560
2776
çok şey olduğunu düşünüyorum.
02:55
StoriesHikayeler are the antidotepanzehir to biasönyargı.
55
163360
2800
Hikâyeler, önyargının panzehiridir.
02:58
In factgerçek, todaybugün, if you are middleorta classsınıf
and connectedbağlı viaüzerinden the internetInternet,
56
166960
5056
Aslında günümüzde orta sınıf bir
bireyseniz ve internet bağlantınız varsa,
03:04
you can downloadindir storieshikayeleri
at the touchdokunma of a buttondüğme
57
172040
3136
bir tıkla ya da bir dokunuşla
03:07
or the swipetokatlamak of a screenekran.
58
175200
1376
hikâyeler indirebilirsiniz.
03:08
You can listen to a podcastPodcast
59
176600
1816
Kalküta'da Dalit olarak büyümenin nasıl
03:10
about what it's like
to growbüyümek up DalitDalit in KolkataKolkata.
60
178440
3896
bir şey olduğu hakkında
bir yayın dinleyebilirsiniz.
03:14
You can hearduymak an indigenousyerli
man in AustraliaAvustralya
61
182360
2496
Avustralya'da yerli
bir adamın itibar ve gururla
03:16
talk about the trialsdenemeler and triumphszafer
of raisingyükselen his childrençocuklar in dignityhaysiyet
62
184880
4096
çocuk yetiştirme denemeleri
ve zaferlerinden bahsedişini
03:21
and in pridegurur.
63
189000
1336
dinleyebilirsiniz.
03:22
StoriesHikayeler make us falldüşmek in love.
64
190360
1976
Hikâyeler bizi âşık ederler.
03:24
They healiyileşmek riftsuçurumları and they bridgeköprü dividesböler.
65
192360
3176
Çatlakları iyileştirir
ve parçaları birleştirirler.
03:27
StoriesHikayeler can even make it easierDaha kolay for us
66
195560
1856
Hatta hikâyeler, toplumumuzda
03:29
to talk about the deathsölümler
of people in our societiestoplumlar
67
197440
2656
önemli olmayan insanların
ölümleri hakkında konuşmamızı
03:32
who don't mattermadde,
because they make us carebakım.
68
200120
2456
bile kolaylaştırabilir,
çünkü önemsememizi sağlar.
03:34
Right?
69
202600
1200
Değil mi?
03:36
I'm not so sure,
70
204800
1256
Çok emin değilim ve
03:38
and I actuallyaslında work for a placeyer
calleddenilen the CentreMerkezi for StoriesHikayeler.
71
206080
3080
aslında Hikâye Merkezi
adlı bir yer için çalışıyorum.
03:41
And my job is to help to tell storieshikayeleri
72
209840
4416
İşimse bir siyah olmanın veya
bir Müslüman olmanın, bir göçmen
03:46
that challengemeydan okuma mainstreamana akım narrativesanlatılar
about what it meansanlamına geliyor to be blacksiyah
73
214280
3536
olmanın ya da daima konuşulan
bu kategorilere ait birisi olmanın
03:49
or a MuslimMüslüman or a refugeemülteci
or any of those other categorieskategoriler
74
217840
3056
ne anlama geldiği hakkında,
yaygın anlatımlara meydan okuyan
03:52
that we talk about all the time.
75
220920
3016
hikâyelerin anlatılmasına yardım etmek.
03:55
But I come to this work
76
223960
1216
Fakat bu işe uzun süren
03:57
after a long historytarih
as a socialsosyal justiceadalet activisteylemci,
77
225200
3496
bir toplumsal adalet
aktivistliği döneminden sonra ulaştım
04:00
and so I'm really interestedilgili in the waysyolları
78
228720
2136
ve insanların kurgusal olmayan
04:02
that people talk
about nonfictionkurgusal olmayan storytellinghikaye anlatımı
79
230880
2696
hikâyelerden, eğlenceden
fazlasıymış gibi, toplumsal
04:05
as thoughgerçi it's about
more than entertainmenteğlence,
80
233600
2336
eylem için hızlandırıcı olmakla
ilgiliymiş gibi
04:07
as thoughgerçi it's about beingolmak
a catalystkatalizatör for socialsosyal actionaksiyon.
81
235960
2960
bahsetme biçimleriyle ilgileniyorum.
04:11
It's not uncommonnadir to hearduymak people say
82
239560
2656
İnsanların, hikâyelerin
dünyayı daha iyi bir yer hâline
04:14
that storieshikayeleri make
the worldDünya a better placeyer.
83
242240
3000
getirdiğini söylemeleri
alışılmamış bir şey değildir.
04:18
IncreasinglyGiderek, thoughgerçi, I worryendişelenmek
that even the mostçoğu poignantdokunaklı storieshikayeleri,
84
246960
3216
Fakat gittikçe, en üzücü
hikâyelerin bile, özellikle de kimsenin
04:22
particularlyözellikle the storieshikayeleri about people
who no one seemsgörünüyor to carebakım about,
85
250200
3936
ilgilenmediği insanlar hakkındaki
hikâyelerin, toplumsal adalete doğru
04:26
can oftensık sık get in the way
of actionaksiyon towardskarşı socialsosyal justiceadalet.
86
254160
3416
eylem yoluna girebilme
ihtimali beni endişelendiriyor.
04:29
Now, this is not because
storytellersöykü anlatan kimse mean any harmzarar.
87
257600
3816
Bunun nedeni hikâye
anlatıcıların zarar vermesi değil.
04:33
QuiteOldukça the contraryaksi.
88
261440
1256
Tam tersi.
04:34
StorytellersÖykü anlatan kimse are oftensık sık do-goodershayırsever
like me and, I suspectşüpheli, yourselveskendiniz.
89
262720
4240
Hikâye anlatıcılar genelde,
benim gibi ve sizin gibi, iyi niyetlidir.
04:39
And the audiencesizleyiciler of storytellersöykü anlatan kimse
90
267600
3056
Ve bu anlatıcıların dinleyicileri de
04:42
are oftensık sık deeplyderinden compassionateşefkatli
and empatheticempatik people.
91
270680
3240
genelde derinden
şefkatli ve anlayışlı insanlardır.
04:46
Still, good intentionsniyetleri
can have unintendedistenmeyen consequencessonuçları,
92
274360
4816
Yine de, iyi niyet istenmeyen
sonuçlar doğurabilir ve bu hikâyelerin
04:51
and so I want to proposeteklif etmek, önermek that storieshikayeleri
are not as magicalbüyülü as they seemgörünmek.
93
279200
4040
göründükleri kadar büyülü
olmadıklarını söylemek istiyorum.
04:55
So threeüç -- because
it's always got to be threeüç --
94
283680
2896
Hikâyelerin muhakkak
dünyayı iyi bir yer hâline
04:58
threeüç reasonsnedenleri why I think
95
286600
2216
getirmediklerini düşünmemin
05:00
that storieshikayeleri don't necessarilyzorunlu olarak
make the worldDünya a better placeyer.
96
288840
4680
üç - çünkü hep üç olur -
nedeni var.
05:06
FirstlyÖncelikle, storieshikayeleri can createyaratmak
an illusionyanılsama of solidarityDayanışma.
97
294320
4056
Birincisi, hikâyeler bir
dayanışma illüzyonu yaratabilir.
05:10
There is nothing
like that feel-good-iyi-hisset factorfaktör you get
98
298400
2536
Dağa tırmandığınızı hissettiren veya
05:12
from listeningdinleme to a fantasticfantastik storyÖykü
99
300960
2136
ölüm hücresindeki bir mahkûma
05:15
where you feel like you
climbedtırmandı that mountaindağ, right,
100
303120
3376
arkadaşlık ettiğinizi hissettiren
fantastik bir hikâyeden aldığınız
05:18
or that you befriendedArkadaş
that deathölüm rowsıra inmatetutuklu.
101
306520
2840
iyi hissetme faktöründen
öte bir şey yoktur.
05:21
But you didn't.
102
309840
1416
Aslında yapmadınız.
05:23
You haven'tyok donetamam anything.
103
311280
1816
Hiçbir şey yapmadınız.
05:25
ListeningDinleme is an importantönemli
104
313120
1776
Sosyal eylem açısından dinlemek,
05:26
but insufficientyetersiz stepadım
towardskarşı socialsosyal actionaksiyon.
105
314920
2960
önemli fakat yetersiz bir adımdır.
05:31
Secondlyİkinci olarak, I think oftensık sık we are drawnçekilmiş
106
319120
2856
İkincisi, sempatik ve insan olan
05:34
towardskarşı characterskarakterler and protagonistskahramanları
107
322000
2936
karakterlere ve kahramanlara
05:36
who are likablesevimli and humaninsan.
108
324960
3456
sıklıkla kapıldığımızı düşünüyorum.
05:40
And this makesmarkaları senseduyu, of coursekurs, right?
109
328440
1896
Bu mantıklı geliyor, değil mi?
05:42
Because if you like someonebirisi,
then you carebakım about them.
110
330360
3056
Çünkü birisini severseniz,
onunla ilgilenirsiniz.
05:45
But the inverseters is alsoAyrıca truedoğru.
111
333440
1400
Fakat tam tersi de doğru.
05:47
If you don't like someonebirisi,
112
335400
1776
Birisini sevmezseniz,
05:49
then you don't carebakım about them.
113
337200
1936
onunla ilgilenmezsiniz.
05:51
And if you don't carebakım about them,
114
339160
1856
Onunla ilgilenmezseniz, kendinizi,
05:53
you don't have to see yourselfkendin
as havingsahip olan a moralmanevi obligationyükümlülük
115
341040
3896
onun hayatını şekillendiren
durumları düşünmek için gereken
05:56
to think about the circumstanceskoşullar
that shapedbiçimli theironların liveshayatları.
116
344960
3240
manevi yükümlülüğe sahipmiş
gibi görmek zorunda olmazsınız.
06:01
I learnedbilgili this lessonders
when I was 14 yearsyıl oldeski.
117
349000
3296
Ben bunu 14 yaşımdayken öğrendim.
06:04
I learnedbilgili that actuallyaslında,
you don't have to like someonebirisi
118
352320
2776
Aslında öğrendiğim şey şuydu;
insanların bilgeliğini görmek
06:07
to recognizetanımak theironların wisdombilgelik,
119
355120
1376
ve onların yanında olmak için,
06:08
and you certainlykesinlikle
don't have to like someonebirisi
120
356520
2096
insanları sevmenize
06:10
to take a standdurmak by theironların sideyan.
121
358640
1440
gerek yoktur.
06:12
So my bikebisiklet was stolençalıntı
122
360800
1800
Bisikletim çalınmıştı,
06:15
while I was ridingbinme it --
123
363520
1456
hem de ben üzerindeyken --
06:17
(LaughterKahkaha)
124
365000
1136
(Gülüşmeler)
06:18
whichhangi is possiblemümkün if you're
ridingbinme slowlyyavaşça enoughyeterli, whichhangi I was.
125
366160
3576
eğer yavaş sürüyorsanız
bu mümkündür, ben öyle yapıyordum.
06:21
(LaughterKahkaha)
126
369760
1496
(Gülüşmeler)
06:23
So one minutedakika
I'm cuttingkesim acrosskarşısında this fieldalan
127
371280
2976
Bir an, büyüdüğüm
yer olan Nairobi civarında
06:26
in the NairobiNairobi neighborhoodKomşuluk
where I grewbüyüdü up,
128
374280
2296
kestirmeden gidiyordum,
06:28
and it's like a very bumpyinişli çıkışlı pathyol,
129
376600
2456
çok tümsekli bir yoldu ve
06:31
and so when you're ridingbinme a bikebisiklet,
130
379080
1816
bisiklete binerken, aslında
06:32
you don't want to be like, you know --
131
380920
2256
şöyle olmasını istemezsiniz, bilirsiniz --
06:35
(LaughterKahkaha)
132
383200
1400
(Gülüşmeler)
06:38
And so I'm going like this,
slowlyyavaşça pedalingpedal,
133
386160
4616
Öyle gidiyordum,
yavaşça pedalı çevirerek ve
06:42
and all of a suddenani, I'm on the floorzemin.
134
390800
2576
birden kendimi yerde buldum.
06:45
I'm on the groundzemin, and I look up,
135
393400
2176
Yerdeydim, yukarıya baktım ve
06:47
and there's this kidçocuk peddlingufak away
in the getawaykaçış vehiclearaç,
136
395600
2776
bisiklet üzerinde kaçan bir çocuk gördüm,
06:50
whichhangi is my bikebisiklet,
137
398400
1496
bu benim bisikletimdi ve
06:51
and he's about 11 or 12 yearsyıl oldeski,
and I'm on the floorzemin,
138
399920
3256
çocuk 11 veya 12
yaşındaydı ve ben yerdeydim.
06:55
and I'm cryingağlıyor because I savedkaydedilmiş
a lot of moneypara for that bikebisiklet,
139
403200
2856
Ağlıyordum çünkü o
bisiklet için çok para biriktirmiştim,
06:58
and I'm cryingağlıyor and I standdurmak up
and I startbaşlama screamingbağıran.
140
406080
2576
ağlıyordum ve ayağa
kalkıp çığlık atmaya başladım.
07:00
Instinctİçgüdü stepsadımlar in,
and I startbaşlama screamingbağıran, "MwiziMwizi, mwizimwizi!"
141
408680
4256
İçgüdülerim devreye girdi ve
"Mwizi, mwizi!" diye bağırmaya başladım,
07:04
whichhangi meansanlamına geliyor "thiefhırsız" in SwahiliSvahili dili.
142
412960
1640
Svahilicede bu "hırsız" demek.
07:07
And out of the woodworksAğaç işleri,
all of these people come out
143
415560
5016
Ağaçların ardından
insanlar ortaya çıktı ve
07:12
and they startbaşlama to give chaseChase.
144
420600
1416
kovalamaya başladılar.
07:14
This is AfricaAfrika, so mobMafya justiceadalet in actionaksiyon.
145
422040
2256
Burası Afrika, halk adaleti
hareket hâlinde.
07:16
Right?
146
424320
1456
Değil mi?
07:17
And I roundyuvarlak the cornerköşe,
and they'veonlar ettik capturedyakalanan him,
147
425800
2776
Ve köşede onu sıkıştırdılar
07:20
they'veonlar ettik caughtyakalandı him.
148
428600
1456
ve yakaladılar.
07:22
The suspectşüpheli has been apprehendedtutuklandı,
149
430080
2056
Suçlu yakalandı ve
07:24
and they make him give me my bikebisiklet back,
150
432160
3576
bisikletimi geri vermesini ve
07:27
and they alsoAyrıca make him apologizeözür dilemek.
151
435760
1616
özür dilemesini sağladılar.
07:29
Again, you know,
typicaltipik AfricanAfrika justiceadalet, right?
152
437400
3576
Bilirsiniz, tipik
Afrika adaleti, değil mi?
07:33
And so they make him say sorry.
153
441000
1496
Özür dilemesini sağladılar.
07:34
And so we standdurmak there facingkarşı eachher other,
154
442520
2336
Orada yüz yüze duruyorduk,
07:36
and he looksgörünüyor at me, and he saysdiyor sorry,
155
444880
2936
bana baktı ve üzgün olduğunu söyledi
07:39
but he looksgörünüyor at me
with this unbridleddizginsiz furyöfke.
156
447840
3496
fakat bana aşırı kızgınlıkla bakıyordu.
07:43
He is very, very angrykızgın.
157
451360
3040
Çok, çok öfkeliydi.
07:47
And it is the first time that I have been
confrontedkarşı karşıya with someonebirisi
158
455440
3056
Temsil ettiğim şey yüzünden
beni sevmeyen birisiyle ilk kez
07:50
who doesn't like me
simplybasitçe because of what I representtemsil etmek.
159
458520
2616
karşılaştığım an buydu.
07:53
He looksgörünüyor at me
with this look as if to say,
160
461160
2056
Bana, şunu dermiş gibi bakıyordu;
07:55
"You, with your shinyparlak skincilt
and your bikebisiklet, you're angrykızgın at me?"
161
463240
3880
"Sen, parlak ciltli ve bisikletli,
bana kızgınsın öyle mi?"
08:01
So it was a hardzor lessonders
that he didn't like me,
162
469240
3256
Beni sevmediğini öğrenmek zor bir dersti,
08:04
but you know what, he was right.
163
472520
2056
ama biliyor musunuz, o haklıydı.
08:06
I was a middle-classOrta sınıf kidçocuk
livingyaşam in a poorfakir countryülke.
164
474600
3496
Fakir bir ülkede yaşayan
orta sınıf bir çocuktum ben.
08:10
I had a bikebisiklet, and he barelyzar zor had foodGıda.
165
478120
3240
Benim bisikletim vardı,
onun ise çok az yiyeceği vardı.
08:13
SometimesBazen, it's the messagesmesajları
that we don't want to hearduymak,
166
481760
2936
Bazen duymayı istediğimiz,
gizlendiğimiz yerden çıkmayı
08:16
the onesolanlar that make us
want to crawlyavaş ilerleme out of ourselveskendimizi,
167
484720
2496
istememizi sağlayan şey,
aslında duymak istemediğimiz
08:19
that we need to hearduymak the mostçoğu.
168
487240
2576
mesajlardır.
08:21
For everyher lovablesevimli storytellermasalcı
who stealstop çalma your heartkalp,
169
489840
3176
Kalbinizi çalan her
cana yakın hikâye anlatıcı için,
08:25
there are hundredsyüzlerce more
whosekimin voicessesleri are slurredSlurred and raggedhizalayıp düzensiz bırakmak,
170
493040
4376
sesleri kısılmış ve alay edilen,
böyle güzel kıyafetlerle bir sahneye
08:29
who don't get to standdurmak up on a stageevre
dressedgiyinmiş in fine clothesçamaşırlar like this.
171
497440
4680
çıkma noktasına gelemeyen
yüzlerce insan vardır.
08:34
There are a millionmilyon
angry-boy-on-a-bikekızgın-erkek-on-a-Bisiklet storieshikayeleri
172
502640
4296
Bisiklet üzerindeki kızgın çocuk
hikâyesinden milyonlarca vardır ve
08:38
and we can't affordparası yetmek to ignorealdırmamak them
173
506960
1656
sırf kahramanlarını sevmiyoruz diye
08:40
simplybasitçe because we don't like
theironların protagonistskahramanları
174
508640
3136
veya yetimhaneden alıp
eve getirdiğimiz çocuk o değil diye,
08:43
or because that's not the kidçocuk
that we would bringgetirmek home with us
175
511800
2936
onların hikâyelerini
08:46
from the orphanageyetimhane.
176
514760
1200
göz ardı edemeyiz.
08:48
The thirdüçüncü reasonneden that I think
177
516600
1856
Hikâyelerin dünyayı daha iyi
08:50
that storieshikayeleri don't necessarilyzorunlu olarak
make the worldDünya a better placeyer
178
518480
3616
bir yer hâline getirmediğini
düşünmemin üçüncü nedeni şu;
08:54
is that too oftensık sık we are so investedyatırım
in the personalkişisel narrativeöykü
179
522120
3456
kişisel anlatıma kendimizi
öyle çok kaptırıyoruz ki,
08:57
that we forgetunutmak
to look at the biggerDaha büyük pictureresim.
180
525600
2840
büyük resmi görmeyi unutuyoruz.
09:00
And so we applaudalkışlıyorum someonebirisi
181
528880
1896
Birileri bize utanç
09:02
when they tell us
about theironların feelingsduygular of shameutanç,
182
530800
2656
hislerinden bahsettiği
zaman onları takdir ediyoruz,
09:05
but we don't necessarilyzorunlu olarak
linkbağlantı that to oppressionbaskı.
183
533480
3160
fakat bunu baskıyla ilişkilendirmiyoruz.
09:09
We nodbaşını sallamak understandinglyanlayışla
when someonebirisi saysdiyor they feltkeçe smallküçük,
184
537080
3656
Birileri mahcup hissettiğini
söylediğinde anlayışla kafamızı sallıyoruz
09:12
but we don't linkbağlantı that to discriminationayrımcılık.
185
540760
2040
ama bunu ayrımcılıkla ilişkilendirmiyoruz.
09:15
The mostçoğu importantönemli storieshikayeleri,
especiallyözellikle for socialsosyal justiceadalet,
186
543600
2816
Özellikle de toplumsal
adalet için, en önemli hikâyeler
09:18
are those that do bothher ikisi de,
187
546440
1816
hem kişiseldir,
09:20
that are bothher ikisi de personalkişisel and allowizin vermek us
to explorekeşfetmek and understandanlama the politicalsiyasi.
188
548280
4760
hem de politik olanı
keşfedip anlamamızı sağlarlar.
09:25
But it's not just
about the storieshikayeleri we like
189
553920
2016
Fakat mesele yalnızca
sevdiğimiz hikâyelere karşı
09:27
versuse karşı the storieshikayeleri we chooseseçmek to ignorealdırmamak.
190
555960
1896
göz ardı ettiğimiz hikâyeler değil.
09:29
IncreasinglyGiderek, we are livingyaşam in a societytoplum
where there are largerdaha büyük forcesgüçler at playoyun,
191
557880
3936
Gitgide daha büyük güçlerin
oynadığı ve hikâyelerin,
09:33
where storieshikayeleri are actuallyaslında for manyçok people
beginningbaşlangıç to replacedeğiştirmek the newshaber.
192
561840
4360
haberlerin yerini almaya
başladığı bir toplumda yaşıyoruz.
09:38
Yeah?
193
566640
1216
Değil mi?
09:39
We livecanlı in a time where we are witnessingtanık
the declinedüşüş of factsGerçekler,
194
567880
3376
Gerçeklerin yok oluşuna şahit olduğumuz,
09:43
when emotionsduygular rulekural
195
571280
2216
duyguların ve analizlerin yönettiği
09:45
and analysisanaliz, it's kindtür of boringsıkıcı, right?
196
573520
3096
bir zamanda yaşıyoruz, sıkıcı, değil mi?
09:48
Where we valuedeğer what we feel
more than what we actuallyaslında know.
197
576640
4200
Bildiğimiz şeyden çok,
hissettiğimiz şeye değer veriyoruz.
09:54
A recentson reportrapor by the PewPew CenterMerkezi
on trendseğilimler in AmericaAmerika
198
582040
4296
Pew Center'a ait, Amerika'daki
eğilimler üzerine yazılan bir rapor,
09:58
indicatesgösterir that only 10 percentyüzde
of younggenç adultsyetişkinler underaltında the ageyaş of 30
199
586360
5776
30 yaş altındaki
gençlerin yalnızca %10'unun
10:04
"placeyer a lot of trustgüven in the mediamedya."
200
592160
3376
"medyaya çok güvendiğini" belirtiyor.
10:07
Now, this is significantönemli.
201
595560
1800
Şimdi, bu önemli.
10:09
It meansanlamına geliyor that storytellersöykü anlatan kimse
are gainingkazanma trustgüven
202
597840
2616
Halkın çoğunluğunun medyaya olan güveni
10:12
at preciselytam the sameaynı momentan
203
600480
1376
azalmaya başladığı anda,
10:13
that manyçok in the mediamedya
are losingkaybetme the confidencegüven in the publichalka açık.
204
601880
3320
hikâye anlatıcıların güven
kazandığı anlamına geliyor.
10:18
This is not a good thing,
205
606040
2576
Bu iyi bir şey değil,
10:20
because while storieshikayeleri are importantönemli
206
608640
1776
çünkü hikâyeler önemlidir ve birçok
10:22
and they help us
to have insightsanlayışlar in manyçok waysyolları,
207
610440
2216
açıdan sezgi sahibi olmamızı sağlarlar,
10:24
we need the mediamedya.
208
612680
1856
fakat medyaya ihtiyacımız var.
10:26
From my yearsyıl
as a socialsosyal justiceadalet activisteylemci,
209
614560
2496
Toplumsal adalet
aktivisti olduğum yıllardan
10:29
I know very well that we need
credibleinandırıcı factsGerçekler from mediamedya institutionskurumlar
210
617080
6096
biliyorum, medya kuruluşlarının,
güçlü hikâye anlatıcıların sesleriyle
10:35
combinedkombine with the powerfulgüçlü voicessesleri
of storytellersöykü anlatan kimse.
211
623200
4016
birleştirilmiş güvenilir
gerçeklerine ihtiyacımız var.
10:39
That's what pushesiter the needleiğne forwardileri
in termsşartlar of socialsosyal justiceadalet.
212
627240
3520
Toplumsal adalet anlamında
ibreyi döndüren şey budur.
10:43
In the finalnihai analysisanaliz, of coursekurs,
213
631840
2720
Son analizde, elbette,
10:48
it is justiceadalet
214
636480
1816
dünyayı daha iyi bir yer
10:50
that makesmarkaları the worldDünya a better placeyer,
215
638320
1736
hâline getiren şey adalettir,
10:52
not storieshikayeleri. Right?
216
640080
1960
hikâyeler değil. Değil mi?
10:55
And so if it is justiceadalet that we are after,
217
643080
3056
Ve peşinde olduğumuz şey adaletse eğer,
10:58
then I think we mustn'tgerek yok focusodak
on the mediamedya or on storytellersöykü anlatan kimse.
218
646160
3416
bence medyaya ya da hikâye
anlatıcılara odaklanmamalıyız.
11:01
We mustşart focusodak on audiencesizleyiciler,
219
649600
2696
Seyircilere, radyoyu açanlara,
11:04
on anyonekimse who has ever turneddönük on a radioradyo
220
652320
3096
internet yayını dinlemiş olanlara
11:07
or listeneddinlenen to a podcastPodcast,
221
655440
1816
odaklanmalıyız, yani
11:09
and that meansanlamına geliyor all of us.
222
657280
2096
bu hepimiz demek oluyor.
11:11
So a fewaz concludingsonuç thoughtsdüşünceler
223
659400
2136
Seyircilerin dünyayı daha iyi bir yer
11:13
on what audiencesizleyiciler can do
to make the worldDünya a better placeyer.
224
661560
3880
hâline getirmek için neler
yapabileceğine dair birkaç düşünce daha.
11:18
So firstlybirinci olarak, the worldDünya
would be a better placeyer, I think,
225
666000
3936
Birincisi, eğer seyirciler
daha meraklı ve daha şüpheci olup
11:21
if audiencesizleyiciler were more curiousMeraklı
and more skepticalşüpheci
226
669960
3576
sevdikleri hikâyeleri oluşturan
sosyal bağlam hakkında daha çok
11:25
and askeddiye sordu more questionssorular
about the socialsosyal contextbağlam
227
673560
2616
soru sorarlarsa eğer,
dünya daha iyi bir yer hâline
11:28
that createdoluşturulan those storieshikayeleri
that they love so much.
228
676200
3080
gelebilir diye düşünüyorum.
11:32
Secondlyİkinci olarak, the worldDünya
would be a better placeyer
229
680200
2256
İkincisi, seyirciler
hikâye anlatımının düşünsel
11:34
if audiencesizleyiciler recognizedtanınan
that storytellinghikaye anlatımı is intellectualentellektüel work.
230
682480
3680
bir iş olduğunu fark ederlerse,
dünya daha iyi bir yer hâline gelebilir.
11:39
And I think it would
be importantönemli for audiencesizleyiciler
231
687640
2936
Ayrıca seyircilerin en
sevdikleri web sitelerde daha fazla
11:42
to demandtalep more buttonsdüğmeleri
on theironların favoritesevdiğim websitesweb siteleri,
232
690600
5336
düğme talep etmelerinin
önemli olduğunu düşünüyorum,
11:47
buttonsdüğmeleri for exampleörnek that say,
233
695960
2696
örneğin, şöyle düğmeler;
11:50
"If you likedsevilen this storyÖykü,
234
698680
1616
"Eğer bu hikâyeyi sevdiyseniz,
11:52
clicktık here to supportdestek a causesebeb olmak
your storytellermasalcı believesinanır in."
235
700320
4056
hikâyeyi anlatanın inandığı bir
amacı desteklemek için buraya tıklayın."
11:56
Or "clicktık here to contributekatkıda bulunmak
to your storyteller'söykücü 's nextSonraki bigbüyük ideaFikir."
236
704400
5160
Veya "hikâye anlatıcının bir sonraki
büyük fikrini desteklemek için tıklayın."
12:02
OftenKez, we are committedtaahhüt to the platformsplatformlar,
237
710480
2576
Genelde kendimizi platformlara adıyoruz,
12:05
but not necessarilyzorunlu olarak
to the storytellersöykü anlatan kimse themselveskendilerini.
238
713080
2456
hikâyeyi anlatan kişilere değil.
12:07
And then lastlyson olarak, I think that audiencesizleyiciler
can make the worldDünya a better placeyer
239
715560
5096
Ve son olarak, seyircilerin
telefonlarını kapatarak, ekranlarından
12:12
by switchinganahtarlama off theironların phonestelefonlar,
240
720680
2080
uzaklaşarak ve güvenli görünenin
12:15
by steppingAdım away from theironların screensekranlar
241
723560
2016
ardındaki gerçek dünyaya adım atarak
12:17
and steppingAdım out into the realgerçek worldDünya
beyondötesinde what feelshissediyor safekasa.
242
725600
4480
dünyayı daha iyi bir yer hâline
getirebileceklerini düşünüyorum.
12:22
AliceAlice WalkerWalker has said,
243
730840
2016
Alice Walker şöyle demişti;
12:24
"Look closelyyakından at the presentmevcut
you are constructinginşa.
244
732880
3776
"Oluşturduğunuz şimdiki
zamana yakından bakın.
12:28
It should look like the futuregelecek
you are dreamingrüya görmek."
245
736680
3160
O, hayal ettiğiniz geleceğe benzemeli."
12:32
StorytellersÖykü anlatan kimse can help us to dreamrüya,
246
740640
2216
Hikâye anlatıcılar
hayal kurmamızı sağlayabilir
12:34
but it's up to all of us
to have a planplan for justiceadalet.
247
742880
3800
fakat bir adalet planına
sahip olmak, bizim elimizdedir.
12:39
Thank you.
248
747480
1216
Teşekkürler.
12:40
(ApplauseAlkış)
249
748720
4350
(Alkışlar)
Translated by Gözde Zülal Solak
Reviewed by Ramazan Şen

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Sisonke Msimang - Writer, activist
Sisonke Msimang untangles the threads of race, class and gender that run through the fabric of African and global culture.

Why you should listen

Sisonke Msimang tells stories about justice and human rights. In the early part of her career, Msimang set up a fund fight for people whose health had been compromised by their race, class and gender identities. In 2008 she became the executive director of the Open Society Initiative for Southern Africa, responsible for making grants on human rights projects. Msimang is now the head of programs at the Centre for Stories, a new initiative that collects, preserves and shares stories about migrants, refugees and diverse people and places linked to the Indian Ocean Rim.

Msimang has been awarded a number of fellowships including from Yale University, the University of the Witwatersrand and the Aspen Institute. She also contributes regularly to the New York Times, Newsweek, the Guardian and a range of other outlets. You can watch her Moth talk on the power of listening here.

More profile about the speaker
Sisonke Msimang | Speaker | TED.com