ABOUT THE SPEAKER
Gus Casely-Hayford - Cultural historian
Gus Casely-Hayford writes, lectures, curates and broadcasts about African culture.

Why you should listen

Dr. Gus Casely-Hayford is a curator and cultural historian who focuses on African culture. He has presented two series of The Lost Kingdoms of Africa for the BBC and has lectured widely on African art and culture, advising national and international bodies (including the United Nations and the Canadian, Dutch and Norwegian Arts Councils) on heritage and culture.

In 2005, Casely-Hayford deployed his leadership, curatorial, fundraising and communications skills to organize the biggest celebration of Africa that Britain has ever hosted; more than 150 organizations put on more than 1,000 exhibitions and events to showcase African culture. Now, he is developing a National Portrait Gallery exhibition that will tell the story of abolition of slavery through 18th- and 19th-century portraits -- an opportunity to bring many of the most important paintings of black figures together in Britain for the first time.

More profile about the speaker
Gus Casely-Hayford | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2017

Gus Casely-Hayford: The powerful stories that shaped Africa

Gus Casely-Hayford: Afrika'ya şekil veren güçlü hikayeler

Filmed:
1,248,246 views

Tarih sürüklenirken, bir imparatorluk bile unutulabilir. Bu geniş kapsamlı konuşmada, Gus Casely-Hayford, çok sık yazılmayan, kaybolan ve paylaşılmayan Afrika kökenli hikayeleri paylaşıyor. Esrarengiz kökenleri ve ileri mimarisi ile arkeologların kafasını karıştırmaya devam eden antik kent Büyük Zimbabwe'ye gidin. Veya muazzam zenginliği ile Timbuktu'nun efsanevi kütüphanelerini inşa eden Mali İmparatorluğu hükümdarı Mansa Musa'nın zamanına. Ve farkında olmadan gözden kaçırabileceğimiz diğer tarih derslerini düşünün.
- Cultural historian
Gus Casely-Hayford writes, lectures, curates and broadcasts about African culture. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
Now, HegelHegel -- he very famouslyünlü said
0
1007
2985
Hegel'in meşhur bir sözü var:
00:16
that AfricaAfrika was a placeyer withoutolmadan historytarih,
1
4016
2807
"Afrika tarihi, geçmişi,
00:18
withoutolmadan pastgeçmiş, withoutolmadan narrativeöykü.
2
6847
2088
öyküsü olmayan bir yerdi."
00:20
YetHenüz, I'd arguetartışmak that no other continentkıta
has nurturedbeslenen, has foughtkavga etti for,
3
8959
5828
Ancak, iddia ederim ki başka hiçbir kıta
tarihi ile bu kadar ilgilenmiş,
tarihi için savaşmış, tarihini daha uyumlu
bir şekilde kutlamış değildir.
00:26
has celebratedünlü its historytarih
more concertedlyconcertedly.
4
14811
3468
00:30
The strugglemücadele to keep
AfricanAfrika narrativeöykü alivecanlı
5
18303
3069
Afrika anlatılarını hayatta tutmak için
verilen mücadele
00:33
has been one of the mostçoğu consistenttutarlı
6
21396
2091
Afrika insanının en istikrarlı ve
00:35
and hard-foughtzor savaştı endeavorsçabaları
of AfricanAfrika peopleshalklar,
7
23511
2909
canla başla uğraştığı
mücadelelerinden biridir
00:38
and it continuesdevam ediyor to be so.
8
26444
1973
ve böyle olmaya da devam ediyor.
00:40
The strugglesmücadeleler enduredkatlandığımız and the sacrificeskurban
madeyapılmış to holdambar ontoüstüne narrativeöykü
9
28441
4711
Öykülere tutunmak için esaret,
sömürgecilik, ırkçılık, savaşlar
00:45
in the faceyüz of enslavementköleleştirme, colonialismsömürgecilik,
racismırkçılık, warssavaşlar and so much elsebaşka
10
33176
6049
karşısında zorluklara göğüs gerildi
ve kurbanlar verildi
ve pek çok başka şey
tarihimizin temelini oluşturan
00:51
has been the underpinningDestek narrativeöykü
11
39249
2011
00:53
of our historytarih.
12
41284
1269
öyküler olmuştur.
00:55
And our narrativeöykü has not just
survivedhayatta the assaultssaldırı
13
43434
3161
Ve öykülerimiz sadece
tarihin saldırılarına karşı
00:58
that historytarih has thrownatılmış at it.
14
46619
1795
hayatta kalmış değildir.
01:00
We'veBiz ettik left a bodyvücut of materialmalzeme culturekültür,
15
48438
3722
Maddi bir kültürü, artistik majistrali
01:04
artisticartistik magisterymagistery
and intellectualentellektüel outputçıktı.
16
52184
3893
ve düşünsel üretimi terk ettik.
01:08
We'veBiz ettik mappedeşlenen and we'vebiz ettik chartedmanyak
and we'vebiz ettik capturedyakalanan our historiesgeçmişleri
17
56101
4636
Haritaladık, grafiğe döktük
ve tarihlerimizi
01:12
in waysyolları that are the measureölçmek
of anywhereherhangi bir yer elsebaşka on earthtoprak.
18
60761
3782
yeryüzünün herhangi bir yerinde
ölçü olacak şekilde zapt ettik.
01:17
Long before the meaningfulanlamlı
arrivalvarış of EuropeansAvrupalılar --
19
65063
4556
Avrupalıların manidar
varışlarından çok önce
01:21
indeedaslında, whilstiken EuropeEurope was still
miredsaplanıp in its DarkKaranlık AgeYaş --
20
69643
3540
- aslında, Avrupa hâlâ Karanlık Çağı
içinde boğuşuyordu -
01:25
AfricansAfrikalılar were pioneeringöncü techniquesteknikleri
in recordingkayıt, in nurturingbesleyici historytarih,
21
73207
5384
Afrikalılar tarihi kaydetme,
koruma tekniklerine öncülük ediyor,
01:31
forgingSıcak dövme revolutionarydevrimci methodsyöntemleri
for keepingkoruma theironların storyÖykü alivecanlı.
22
79287
4773
hikâyelerini canlı tutmak için
devrimsel metodlar üretiyorlardı.
01:36
And livingyaşam historytarih, dynamicdinamik heritagemiras --
23
84823
2962
Ve yaşayan tarih, dinamik miras
01:39
it remainskalıntılar importantönemli to us.
24
87809
2312
bizim için önemini koruyor.
01:42
We see that manifestapaçık in so manyçok waysyolları.
25
90145
3720
Bu manifestoyu çok çeşitli
şekillerde görüyoruz.
01:46
I'm remindedhatırlattı of how, just last yearyıl --
you mightbelki rememberhatırlamak it --
26
94576
4848
Geçen sene hatırlatmıştım,
belki hatırlarsınız,
01:51
the first membersüyeler
27
99448
1171
El-Kaide'ye bağlı
01:52
of the alark Qaeda-affiliatedKaide bağlı AnsarEnsar DineDine
28
100643
2425
Ansar Dine'nin ilk üyeleri
01:55
were indictedsuçlanan for warsavaş crimessuçları
and sentgönderilen to the HagueLahey.
29
103092
3222
savaş suçu işlemekle suçlandı
ve Lahey'e gönderildi.
01:58
And one of the mostçoğu notoriousadı çıkmış
was AhmadAhmad al-FaqiAl-Faki,
30
106338
4558
Ve en kötü şöhretlilerinden
olan genç bir Malili,
02:02
who was a younggenç MalianMalili,
31
110920
1444
Ahmad Al-Faqi
02:04
and he was chargedyüklü, not with genocidesoykırım,
32
112388
2126
suçlu bulundu fakat soykırım
02:06
not with ethnicetnik cleansingtemizleyici,
33
114538
1916
veya etnik temizlikten değil,
02:08
but with beingolmak one
of the instigatorsinstigators of a campaignkampanya
34
116478
3815
Mali'nin en önemli kültürel
miraslarından bazılarının
02:12
to destroyyıkmak some of Mali'sMali mostçoğu
importantönemli culturalkültürel heritagemiras.
35
120317
4421
yok edilmesini azmettirenlerden biri
olmasından dolayı.
02:16
This wasn'tdeğildi vandalismvandalizm;
36
124762
1798
Bu vandalizm değildi;
02:18
these weren'tdeğildi thoughtlessdüşüncesiz actseylemler.
37
126584
2197
bunlar düşüncesizce
yapılan şeyler değildi.
02:21
One of the things that al-FaqiAl-Faki said
38
129389
1829
Kendisini mahkemeye
tanıtması istendiğinde
02:23
when he was askeddiye sordu
to identifybelirlemek himselfkendisi in courtmahkeme
39
131242
2933
Al-Faqi'nin söylediği şeylerden biri
02:26
was that he was a graduatemezun olmak,
that he was a teacheröğretmen.
40
134199
2863
bir üniversite mezunu olduğu,
bir öğretmen olduğuydu.
02:29
Over the coursekurs of 2012,
they engagednişanlı in a systematicsistematik campaignkampanya
41
137661
5633
2012 yılı boyunca, Mali'nin
kültürel mirasını yok etme gibi
02:35
to destroyyıkmak Mali'sMali culturalkültürel heritagemiras.
42
143318
3239
sistematik bir eyleme giriştiler.
02:39
This was a deeplyderinden considereddüşünülen wagingyürüten of warsavaş
43
147142
4325
Bu, derinlemesine düşünülmüş bir savaştı
02:43
in the mostçoğu powerfulgüçlü way
that could be envisagedöngörülen:
44
151491
2683
ve planlanan şuydu:
02:46
in destroyingtahrip narrativeöykü,
in destroyingtahrip storieshikayeleri.
45
154198
3362
öyküleri yok etmek,
hikayeleri yok etmek.
02:50
The attemptedteşebbüs destructionimha of ninedokuz shrinestürbelerin,
46
158210
3363
Dokuz tapınağı, merkez camiyi
02:53
the centralmerkezi mosqueCamii
47
161597
1494
ve belki de
02:55
and perhapsbelki as manyçok as 4,000 manuscriptsel yazmaları
48
163115
3493
4.000 kadar el yazmasını
yok etme teşebbüsü
02:58
was a considereddüşünülen actdavranmak.
49
166632
2343
planlı bir fiildi.
03:01
They understoodanladım the powergüç of narrativeöykü
to holdambar communitiestopluluklar togetherbirlikte,
50
169729
5352
Toplumları bir arada tutan
öykülerin gücünü anlamışlardı
03:07
and they converselytersine understoodanladım
that in destroyingtahrip storieshikayeleri,
51
175105
4218
ve buna karşılık hikayeleri yok ederek
03:11
they hopedümit they would destroyyıkmak a people.
52
179347
2915
bir insanı yok etmeyi umdular.
03:14
But just as AnsarEnsar DineDine
and theironların insurgencyisyan
53
182286
3497
Fakat tıpkı Ansar Dine gibi
onların ayaklanmaları da
03:17
were driventahrik by powerfulgüçlü narrativesanlatılar,
54
185807
3216
güçlü öykülerle yönlendiriliyor,
03:21
so was the localyerel population'shalkın defensesavunma
of TimbuktuTimbuktu and its librarieskütüphaneler.
55
189047
4357
aynı şekilde Timbuktu yerel nüfusunun
savunması ve kütüphaneleri de.
03:25
These were communitiestopluluklar who'veettik kim grownyetişkin up
with storieshikayeleri of the MaliMali Empireİmparatorluğu;
56
193428
4230
Bunlar Mali İmparatorluğu
hikayeleriyle büyüyen toplumlardı;
03:29
livedyaşamış in the shadowGölge
of Timbuktu'sTimbuktu'nın great librarieskütüphaneler.
57
197682
3161
Timbuktu'nun büyük kütüphanelerinin
gölgesinde yaşadılar.
03:32
They'dOnlar-cekti listeneddinlenen to songsşarkılar
of its originMenşei from theironların childhoodçocukluk,
58
200867
3857
Çocukluklarında kökenlerine ait
şarkılarını dinlediler
03:36
and they weren'tdeğildi about to give up on that
59
204748
2742
ve savaşmadan bundan vazgeçecek
03:39
withoutolmadan a fightkavga.
60
207514
1582
değillerdi.
03:41
Over difficultzor monthsay of 2012,
61
209120
3212
2012'nin zorlu aylarında,
03:44
duringsırasında the AnsarEnsar DineDine invasionistila,
62
212356
3952
Ansar Dine istilası sırasında
03:48
MaliansMalians, ordinarysıradan people,
riskedtehlikeye attı theironların liveshayatları
63
216332
3826
Malililer, sıradan insanlar,
hayatlarını riske atarak
03:52
to secretesalgılar and smugglekaçakçılık
documentsevraklar to safetyemniyet,
64
220182
3469
belgeleri güvenli bir yere kaçırdılar,
03:56
doing what they could
to protectkorumak historictarihi buildingsbinalar
65
224628
3306
tarihi binalarını korumak için
ellerinden geleni yaptılar
03:59
and defendsavunmak theironların ancienteski librarieskütüphaneler.
66
227958
2300
ve antik kütüphanelerini savundular.
04:02
And althougholmasına rağmen they weren'tdeğildi
always successfulbaşarılı,
67
230282
2654
Ve her zaman başarılı olamasalar da,
04:04
manyçok of the mostçoğu importantönemli manuscriptsel yazmaları
were thankfullyneyse ki savedkaydedilmiş,
68
232960
3683
şükür ki, en önemli
el yazmalarının çoğu kurtarıldı.
04:08
and todaybugün eachher one of the shrinestürbelerin
that was damagedhasarlı duringsırasında that uprisingayaklanma
69
236667
4905
Ve bugün, başkaldırı sırasında
zarar gören tapınakların her biri
04:13
have been rebuiltyeniden,
70
241596
1792
tekrar inşa edildi.
04:15
includingdahil olmak üzere the 14th-centuryinci yüzyıl mosqueCamii
that is the symbolicsembolik heartkalp of the cityŞehir.
71
243412
5218
Kentin sembolik kalbi olan
14. yüzyıl camisi de
04:20
It's been fullytamamen restoredgeri.
72
248654
1816
tamamen restore edildi.
04:22
But even in the bleakestkasvetli periodsdönemleri
of the occupationMeslek,
73
250494
4405
Fakat işgalin en kasvetli sıralarında bile
04:26
enoughyeterli of the populationnüfus of TimbuktuTimbuktu
simplybasitçe would not bowyay
74
254923
5393
Timbuktu'nun büyük çoğunluğu
al-Faqi gibi adamlara
04:32
to menerkekler like al-FaqiAl-Faki.
75
260340
1867
öylece boyun eğmemiştir.
04:34
They wouldn'tolmaz allowizin vermek theironların historytarih
to be wipedyok away,
76
262231
3063
Tarihlerinin silinmesine
izin vermemişlerdir
04:37
and anyonekimse who has visitedziyaret
that partBölüm of the worldDünya,
77
265318
3267
ve dünyanın o kısmını ziyaret edenler
04:40
they will understandanlama why,
78
268609
1828
neden hikâyelerin, öykülerin,
04:42
why storieshikayeleri, why narrativeöykü, why historiesgeçmişleri
are of suchböyle importanceönem.
79
270461
5133
tarihin bu kadar önemli olduğunu
anlayacaktır.
04:47
HistoryGeçmiş mattershususlar.
80
275618
2336
Tarih önemlidir.
04:49
HistoryGeçmiş really mattershususlar.
81
277978
2738
Tarih gerçekten önemlidir.
04:53
And for peopleshalklar of AfricanAfrika descentiniş,
82
281227
2236
Ve yüzyıllar boyunca öykülerinin
04:55
who have seengörüldü theironların narrativeöykü
systematicallysistematik olarak assaultedsaldırıya over centuriesyüzyıllar,
83
283487
5618
sistematik olarak saldırıya uğradığını
gören Afrika kökenli insanlar için
05:01
this is criticallyciddi olarak importantönemli.
84
289129
2527
bu son derece önemlidir.
05:04
This is partBölüm of a recurrenttekrarlayan echoEko
acrosskarşısında our historytarih
85
292131
4048
Bu, tarihimiz boyunca hikâyeleri,
tarihleri için direnen
05:08
of ordinarysıradan people makingyapma a standdurmak
for theironların storyÖykü, for theironların historytarih.
86
296203
5307
sıradan insanların tekrar eden
yankılarının bir parçası.
05:14
Just as in the 19thinci centuryyüzyıl,
87
302385
1669
Tıpkı 19. yüzyılda olduğu gibi,
05:16
enslavedköle peopleshalklar of AfricanAfrika
descentiniş in the CaribbeanKarayipler
88
304078
3969
Karayiplerde esir edilen
Afrika kökenli insanlar
05:20
foughtkavga etti underaltında threattehdit of punishmentceza,
89
308071
2314
cezalandırılma tehdidi altında,
05:22
foughtkavga etti to practiceuygulama theironların religionsdinler,
to celebratekutlamak CarnivalKarnaval,
90
310409
4151
inançlarını yaşamak,
bayramlarını kutlamak,
05:26
to keep theironların historytarih alivecanlı.
91
314584
2735
tarihlerini hayatta tutmak için savaştı.
05:29
OrdinarySıradan people were preparedhazırlanmış
to make great sacrificeskurban,
92
317343
3880
Sıradan insanlar büyük
fedakârlıklar yapmak için hazırdı
05:33
some even the ultimatenihai sacrificekurban,
93
321247
3226
ve hatta bazısı tarihleri için
05:36
for theironların historytarih.
94
324497
1390
bu uğurda canını verdi.
05:38
And it was throughvasitasiyla controlkontrol of narrativeöykü
95
326965
2445
Ve öykülerin kontrolü ile
05:41
that some of the mostçoğu devastatingyıkıcı
colonialsömürge campaignskampanyalar were crystallizedkristalize.
96
329434
4336
en yıkıcı sömürge mücadelelerinin
bazıları sonuç elde etti.
05:45
It was throughvasitasiyla the dominanceüstünlük
of one narrativeöykü over anotherbir diğeri
97
333794
3855
Bir öykünün diğerine üstünlüğü ile
05:49
that the worsten kötü manifestationstezahürleri
of colonialismsömürgecilik becameoldu palpablesomut.
98
337673
4555
sömürgeciliğin en kötü alametleri
belirgin hale geldi.
05:54
When, in 1874, the Britishİngiliz
attackedsaldırıya the AshantiAshanti,
99
342795
3893
1874'te İngilizler
Ashanti'ye saldırdığında,
05:58
they overranbaskında KumasiKumasi
and capturedyakalanan the AsanteheneAsantehene.
100
346712
3628
Kumasi'yi istila ettiler ve
Ashanti hükümdarını esir aldılar.
06:02
They knewbiliyordum that controllingkontrol territorybölge
and subjugatingsubjugating the headkafa of statebelirtmek, bildirmek --
101
350364
4773
Bölgeyi kontrol etmenin ve
devletin başına boyun eğdirmenin
06:07
it wasn'tdeğildi enoughyeterli.
102
355161
1557
yeterli olmadığını biliyorlardı.
06:08
They recognizedtanınan that
the emotionalduygusal authorityyetki of statebelirtmek, bildirmek
103
356742
3524
Devletin duygusal otoritesinin öykülerinde
06:12
layyatırmak in its narrativeöykü
104
360290
1823
ve onu temsil eden
06:15
and the symbolssemboller that representedtemsil it,
105
363118
2562
sembollerde yattığının
farkında varmışlardı,
06:17
like the GoldenAltın StoolTabure.
106
365704
1362
Altın Tabure gibi.
06:19
They understoodanladım that controlkontrol of storyÖykü
was absolutelykesinlikle criticalkritik
107
367706
5467
Bir kişiyi gerçekten kontrol etmede
hikâyenin kontrolünün
06:25
to trulygerçekten controllingkontrol a people.
108
373197
2247
çok önemli olduğunu anladılar.
06:27
And the AshantiAshanti understoodanladım, too,
109
375468
2079
Ashanti de bunu anladı ve
06:29
and they never were to relinquishvazgeçmek
the preciousdeğerli GoldenAltın StoolTabure,
110
377571
4410
değerli Altın Tabureden
asla vazgeçmediler,
06:34
never to completelytamamen
capitulateteslim to the Britishİngiliz.
111
382005
4585
ve İngilizlere asla
tamamen teslim olmadılar.
06:39
NarrativeAnlatı mattershususlar.
112
387289
2344
Öyküler önemlidir.
06:41
In 1871, KarlKarl MauchMauch'a, a GermanAlmanca geologistjeolog
workingçalışma in SouthernGüney AfricaAfrika,
113
389657
5658
1871'de, Güney Afrika'da çalışan
Alman Jeolog Karl Mauch,
06:47
he stumbledtökezledi acrosskarşısında
an extraordinaryolağanüstü complexkarmaşık,
114
395339
4057
sıradışı bir kompleks ile karşılaştı,
06:51
a complexkarmaşık of abandonedterkedilmiş stonetaş buildingsbinalar.
115
399420
2726
terk edilmiş bir taş bina kompleksi.
06:54
And he never quiteoldukça recoveredyeniden elde etmek
from what he saw:
116
402170
3316
Ve gördüğü şeyi asla unutamadı:
06:57
a graniteGranit, drystonedrystone cityŞehir,
117
405510
3233
bir granit, kuru duvar şehri,
07:00
strandedtelli on an outcroppatlak
aboveyukarıdaki an emptyboş savannahSavannah:
118
408767
3801
boş bir bozkırın üstündeki
bir mostraya gömülmüş halde:
07:04
Great ZimbabweZimbabve.
119
412592
1728
Büyük Zimbabwe.
07:07
And MauchMauch'a had no ideaFikir who was responsiblesorumluluk sahibi
120
415073
3492
Ve insanı hayrette bırakan
mimari bir başarıdan
07:10
for what was obviouslybelli ki
an astonishingşaşırtıcı featfeat of architecturemimari,
121
418589
5066
kimin sorumlu olduğuna dair
Mauch'un en ufak bir fikri yoktu,
07:15
but he feltkeçe sure of one singletek thing:
122
423679
3543
ama kendini bir şeyden emin hissediyordu:
07:19
this narrativeöykü neededgerekli to be claimediddia etti.
123
427246
3790
bu öyküye sahip çıkılmalıydı.
07:23
He latersonra wroteyazdı that the wroughtdövme
architecturemimari of Great ZimbabweZimbabve
124
431060
3844
Daha sonra Büyük Zimbabve mimarisinin
07:26
was simplybasitçe too sophisticatedsofistike,
125
434928
2739
çok sofistike olduğunu,
07:29
too specialözel to have
been builtinşa edilmiş by AfricansAfrikalılar.
126
437691
3533
Afrikalılar tarafından inşa edilemeyecek
kadar özel olduğunu yazdı.
07:33
MauchMauch'a, like dozensonlarca of EuropeansAvrupalılar
that followedtakip etti in his footstepsayak sesleri,
127
441248
4527
Mauch, onun ayak izini takip eden
onlarca Avrupalı gibi
07:37
speculatedileri sürüldü on who
mightbelki have builtinşa edilmiş the cityŞehir.
128
445799
2780
şehri kimin inşa etmiş
olabileceğine kafa yordu.
07:40
And one wentgitti as faruzak as to posityerine koymak,
129
448603
3214
Ve birisi ileri giderek şunları söyledi:
07:43
"I do not think that I am faruzak wrongyanlış
if I supposevarsaymak that that ruinharabe on the hillTepe
130
451841
5725
"Tepedeki harabenin Kral Süleyman'ın
Mabedinin bir kopyası olduğunu düşünerek
07:49
is a copykopya of KingKral Solomon'sSüleyman'ın TempleTapınak."
131
457590
2551
çok yanılmış olacağımı sanmıyorum."
07:52
And as I'm sure you know, MauchMauch'a,
132
460165
1731
Ve eminim ki, Mauch
07:53
he hadn'tolmasaydı stumbledtökezledi uponüzerine
KingKral Solomon'sSüleyman'ın TempleTapınak,
133
461920
2944
Kral Süleyman'ın Mabedine değil
07:56
but uponüzerine a purelyyalnızca AfricanAfrika
complexkarmaşık of buildingsbinalar
134
464888
3546
11. yüzyıldan sonra bütünüyle bir
Afrika uygarlığı tarafından inşa edilmiş
08:00
constructedinşa by a purelyyalnızca
AfricanAfrika civilizationmedeniyet
135
468458
3627
bütünüyle bir Afrika bina kompleksinde
08:04
from the 11thinci centuryyüzyıl onwardileriye.
136
472109
1956
bulunuyordu.
08:06
But like LeoLeo FrobeniusFrobenius,
a fellowadam GermanAlmanca anthropologistantropolog
137
474089
4151
Fakat Leo Frobenius gibi
bir Alman antropolog
08:10
who speculatedileri sürüldü some yearsyıl latersonra,
138
478264
2345
birkaç yıl sonra Nijerya Ife Başlarını
ilk defa gördüğünde
08:12
uponüzerine seeinggörme the NigerianNijerya IfeIFE HeadsKafaları
for the very first time,
139
480633
4007
şöyle düşündü:
08:16
that they mustşart have been artifactseserler
from the long-lostUzun zamandır kayıp kingdomkrallık of AtlantisAtlantis.
140
484664
5407
"Bunlar uzun süredir kayıp olan
Atlantis krallığının kalıntıları olmalı."
08:22
He feltkeçe, just like HegelHegel,
141
490095
2577
O da, tıpkı Hegel gibi
08:24
an almostneredeyse instinctiveiçgüdüsel need
to robsoymak AfricaAfrika of its historytarih.
142
492696
5739
içgüdüsel olarak Afrika'yı tarihinden
mahrum bırakma ihtiyacını hissetti.
08:31
These ideasfikirler are so irrationalirrasyonel,
143
499216
2406
Bu fikirler o kadar mantıksız
08:33
so deeplyderinden heldbekletilen,
144
501646
1813
ve bağnazca ki,
08:35
that even when facedyüzlü
with the physicalfiziksel archaeologyArkeoloji,
145
503483
3199
fiziksel arkeolojiyle
yüzleştirilseler bile
08:38
they couldn'tcould think rationallyrasyonel.
146
506706
2009
mantıklı düşünemiyorlardı.
08:40
They could no longeruzun see.
147
508739
1998
Artık göremiyorlardı.
08:42
And like so much of Africa'sAfrika'nın relationshipilişki
with EnlightenmentAydınlanma EuropeEurope,
148
510761
4181
Afrika'nın Aydınlanmış Avrupa
ile ilişkilerinde olduğu gibi,
08:46
it involvedilgili appropriationödenek, denigrationkötüleme
and controlkontrol of the continentkıta.
149
514966
5783
işin içinde el koyma, aşağılama
ve kıtanın kontrolü vardı.
08:52
It involvedilgili an attemptgirişim
to bendviraj narrativeöykü to Europe'sAvrupa'nın endsuçları.
150
520773
4740
İşin içinde anlatıları Avrupa'nın
çıkarlarına göre bükmek de vardı.
08:57
And if MauchMauch'a had really wanted
to find an answerCevap to his questionsoru,
151
525955
4193
Ve eğer Mauch "Büyük Zimbabve
veya büyük taş bina nereden geldi?"
09:02
"Where did Great ZimbabweZimbabve
or that great stonetaş buildingbina come from?"
152
530172
4654
sorusuna gerçekten
bir cevap bulmak isteseydi,
09:06
he would have neededgerekli to beginbaşla his questQuest
153
534850
2200
arayışına Büyük Zimbabve'nin
09:09
a thousandbin milesmil away from Great ZimbabweZimbabve,
154
537074
2689
1.600 km uzağından, kıtanın doğu ucu olan,
09:11
at the easterndoğu edgekenar of the continentkıta,
where AfricaAfrika meetskarşılayan the IndianHint OceanOkyanus.
155
539787
3819
Afrika'nın Hint Okyanusu ile
buluştuğu yerden başlaması gerekirdi.
09:15
He would have neededgerekli to traceiz
the goldaltın and the goodsmal
156
543630
3208
Bu gizemli kültürün büyüklük algısını
ve etkisini anlamak,
09:18
from some of the great tradingticari emporiaEmporia
of the SwahiliSvahili dili coastsahil to Great ZimbabweZimbabve,
157
546862
4815
kontrol altına alınan krallıklar ve
medeniyetler üzerinden Büyük Zimbabve'yi
09:23
to gainkazanç a senseduyu of the scaleölçek and influenceetki
158
551701
3459
siyasi, kültürel bir varlık olarak
09:27
of that mysteriousgizemli culturekültür,
159
555184
1880
resmetmek için,
09:29
to get a pictureresim of Great ZimbabweZimbabve
as a politicalsiyasi, culturalkültürel entityvarlık
160
557088
5182
Svahili sahilinden Büyük Zimbabve'ye kadar
09:34
throughvasitasiyla the kingdomskrallıklar and the civilizationsmedeniyetler
161
562294
3441
bazı büyük pazar yerlerindeki
altın ve eşyanın
09:37
that were drawnçekilmiş underaltında its controlkontrol.
162
565759
2459
izini süremesi gerekirdi.
09:40
For centuriesyüzyıllar, traderstüccarlar have been drawnçekilmiş
to that bitbit of the coastsahil
163
568242
5035
Yüzyıllardır, tüccarlar Hindistan,
Çin ve Orta Doğu gibi uzak yerlerden
09:46
from as faruzak away as IndiaHindistan
and ChinaÇin and the MiddleOrta EastDoğu.
164
574463
4746
sahilin o parçasına çekilmiştir.
09:51
And it mightbelki be temptingcazip to interpretyorumlamak,
165
579233
2687
Bu cazip olabilir --
09:53
because it's exquisitelyzarif
beautifulgüzel, that buildingbina,
166
581944
3110
çünkü o bina o kadar
zarif bir güzellik ki --
09:57
it mightbelki be temptingcazip to interpretyorumlamak it
167
585078
2988
onu zarif, sembolik bir mücevher,
10:00
as just an exquisiteenfes, symbolicsembolik jewelmücevher,
168
588090
3528
taştan muazzam bir ayin heykeli olarak
10:03
a vastgeniş ceremonialTören sculptureheykel in stonetaş.
169
591642
2888
yorumlamak cazip olabilir.
10:07
But the siteyer mustşart have been a complexkarmaşık
170
595022
3157
Fakat bu alan, bin yıllar boyunca
10:10
at the centermerkez of a significantönemli
nexusNexus of economiesekonomiler
171
598203
4555
bu bölgeyi tanımlayan
önemli bir ekonomik ilişkinin
10:14
that definedtanımlanmış this regionbölge for a millenniumMillennium.
172
602782
3081
merkezinde bir kompleks olmalıydı.
10:18
This mattershususlar.
173
606395
1716
Bu önemlidir.
10:20
These narrativesanlatılar mattermadde.
174
608135
2039
Bu öyküler önemli.
10:22
Even todaybugün, the fightkavga to tell our storyÖykü
is not just againstkarşısında time.
175
610198
5041
Bugün bile, hikâyemizi anlatma mücadelesi
sadece zamana karşı değildir.
10:27
It's not just againstkarşısında
organizationsorganizasyonlar like AnsarEnsar DineDine.
176
615263
3723
Sadece Ansar Dine gibi
örgütlere karşı değildir.
10:31
It's alsoAyrıca in establishingkurulması
a trulygerçekten AfricanAfrika voiceses
177
619010
4074
Yüzyıllar boyu dayatılan tarihlerden sonra
10:35
after centuriesyüzyıllar of imposeddayatılan historiesgeçmişleri.
178
623108
2848
gerçek bir Afrika sesi
tesis etme meselesidir.
10:38
We don't just have
to recolonizerecolonize our historytarih,
179
626775
3431
Tarihimizi sadece yeniden
kolonileştirmek değil
10:42
but we have to find waysyolları to buildinşa etmek back
the intellectualentellektüel underpinningDestek
180
630230
4874
Hegel'in olduğunu inkar ettiği
düşünsel desteği
tekrar inşa etmenin
yollarını bulmak zorundayız.
10:47
that HegelHegel deniedinkar was there at all.
181
635128
2185
10:49
We have to rediscoveryeniden keşfetmek AfricanAfrika philosophyFelsefe,
182
637866
2720
Afrika felsefesini, Afrika bakış açısını,
10:52
AfricanAfrika perspectivesbakış açıları, AfricanAfrika historytarih.
183
640610
4002
Afrika tarihini tekrar
keşfetmek zorundayız.
10:57
The floweringçiçekli of Great ZimbabweZimbabve --
it wasn'tdeğildi a freakanormal momentan.
184
645651
3510
Büyük Zimbabve'nin çiçek açması
garip bir an değildi.
11:01
It was partBölüm of a burgeoninggelişen changedeğişiklik
acrosskarşısında the wholebütün of the continentkıta.
185
649185
3973
Kıtanın tamamında gelişen
değişimin bir parçasıydı.
11:05
PerhapsBelki de the great exemplificationhomojenleştirme of that
was SundiataSundiata KeitaKeita,
186
653182
4326
Muhtemelen Batı Afrika'nın gördüğü
en büyük imparatorluk olan
11:09
the founderkurucu of the MaliMali Empireİmparatorluğu,
187
657532
2193
Mali İmparatorluğu'nun
kurucusu Sundiata Keita,
11:11
probablymuhtemelen the greatestEn büyük empireimparatorluk
that WestBatı AfricaAfrika has ever seengörüldü.
188
659749
3940
belki de bunun en büyük
örneğini oluşturmuştur.
11:15
SundiataSundiata KeitaKeita was borndoğmuş about 1235,
189
663713
3098
Sundiata Keita 1235 yılında doğdu,
11:18
growingbüyüyen up in a time of profoundderin fluxakı.
190
666835
3457
müthiş bir değişim zamanında büyüdü.
11:22
He was seeinggörme the transitiongeçiş
betweenarasında the BerberBerber dynastiesHanedanları to the northkuzeyinde,
191
670928
3848
Kuzeydeki Berberi hanedanları
arasındaki geçişi görüyor,
11:26
he mayMayıs ayı have heardduymuş about the riseyükselmek
of the IfeIFE to the southgüney
192
674800
3270
güneyde Ife'nin doğuşunu
ve belki hatta batıdaki
11:30
and perhapsbelki even the dominanceüstünlük
of the SolomaicSolomaic DynastyHanedanı
193
678094
5117
Etiyopya Solomon hanedanının egemenliğini
11:35
in EthiopiaEtiyopya to the eastDoğu.
194
683235
1703
duymuş olmalı.
11:37
And he mustşart have been awarefarkında
that he was livingyaşam throughvasitasiyla a momentan
195
685516
3636
Ve kıtamızda artan bir güvenin,
hızlı bir değişimin
11:41
of quickeninghızlanması changedeğişiklik,
196
689176
1695
olduğu bir dönemde
11:42
of growingbüyüyen confidencegüven in our continentkıta.
197
690895
2760
yaşadığının farkında olmalıydı.
11:46
He mustşart have been awarefarkında of newyeni statesdevletler
198
694370
3165
Büyük Zimbabve ve Swahili
sultanlıklarına kadar
11:49
that were buildingbina theironların influenceetki
199
697559
2464
etkilerini geliştiren,
11:52
from as faruzak afieldkırlara as Great ZimbabweZimbabve
and the SwahiliSvahili dili sultanatessaltanatları,
200
700047
5268
her biri doğrudan veya dolaylı olarak
kıtanın ötesini hedefleyen
11:57
eachher engagednişanlı directlydirekt olarak or indirectlydolaylı olarak
beyondötesinde the continentkıta itselfkendisi,
201
705339
6247
ve entelektüel ve kültürel miraslarını
güvence altına almak adına
12:03
eachher driventahrik alsoAyrıca to investyatırmak in securingsabitleme
theironların intellectualentellektüel and culturalkültürel legacymiras.
202
711610
5430
yatırım yapan yeni devletlerin
farkında olmalıydı.
12:09
He probablymuhtemelen would have engagednişanlı
in tradeTicaret with these peerakran nationsmilletler
203
717794
3428
Muhtemelen büyük orta çağ
Afrika ekonomilerinin
12:13
as partBölüm of a massivemasif continentalkıta nexusNexus
204
721246
3503
büyük bir kıta bağlantısının
parçası olarak
12:16
of great medievalOrtaçağ AfricanAfrika economiesekonomiler.
205
724773
2234
bu akran uluslarla
ticaret yapmakla ilgilenirdi.
12:19
And like all of those great empiresimparatorluklar,
206
727608
3599
Ve tüm bu büyük imparatorluklar gibi,
12:23
SundiataSundiata KeitaKeita investedyatırım in securingsabitleme
his legacymiras throughvasitasiyla historytarih
207
731231
5601
Sundiata Keita hikâyeyi kullanarak
mirasını tarihle güvence altına almaya
12:28
by usingkullanma storyÖykü --
208
736856
1602
yatırım yaptı.
12:31
not just formalizingformalizing
the ideaFikir of storytellinghikaye anlatımı,
209
739744
5693
Sadece öykü anlatma fikrini
şekillendirmekle kalmayıp,
12:37
but in buildingbina a wholebütün conventionKongre
210
745461
2677
imparatorluğu için bir anlatı
tesis etmenin
12:40
of tellingsöylüyorum and retellingyeniden anlatma his storyÖykü
211
748162
3361
anahtarı olarak
öyküsünü anlatan ve tekrarlayan
12:43
as a keyanahtar to foundingkurucu a narrativeöykü
212
751547
2417
tam bir düzen kurmaya.
12:45
for his empireimparatorluk.
213
753988
1595
12:47
And these storieshikayeleri, in musicalmüzikal formform,
214
755607
3345
Ve bu hikâyeler, müzikal formda,
12:50
are still sungSung todaybugün.
215
758976
3355
bugün hâlâ söyleniyor.
12:55
Now, severalbirkaç decadeson yıllar
after the deathölüm of SundiataSundiata,
216
763371
3304
Sundiata'nın ölümünden birkaç on yıl sonra
12:58
a newyeni kingkral ascendedyükselmiş the thronetaht,
217
766699
2399
tahta yeni bir kral oturdu,
13:01
MansaMansa MusaMusa, its mostçoğu famousünlü emperorimparator.
218
769122
4163
en meşhur hükümdar olan Mansa Musa.
13:05
Now, MansaMansa MusaMusa is famedünlü
for his vastgeniş goldaltın reservesrezervler
219
773309
3157
Mansa Musa, büyük altın
rezervleri ve elçilerini
13:08
and for sendinggönderme envoyselçileri to the courtsmahkemeler
of EuropeEurope and the MiddleOrta EastDoğu.
220
776490
4017
Avrupa ve Orta Doğu saraylarına
göndermekle ünlüdür.
13:13
He was everyher bitbit as ambitiousiddialı
as his predecessorsÖncel,
221
781238
4023
O, tam da ataları kadar hırslıydı,
13:17
but saw a differentfarklı kindtür of routerota
of securingsabitleme his placeyer in historytarih.
222
785285
4267
ama tarihteki yerini güvenceye almada
farklı bir yol seçti.
13:21
In 1324, MansaMansa MusaMusa
wentgitti on pilgrimageHac to MeccaMekke,
223
789576
4007
1324'te, Mansa Musa Mekke'ye hacca gitti
13:25
and he traveledseyahat
with a retinueberaberindekiler of thousandsbinlerce.
224
793607
3331
ve beraberindeki
binlerce kişiyle seyahat etti.
13:28
It's been said that 100 camelsDeveler
eachher carriedtaşınan 100 poundspound of goldaltın.
225
796962
6658
Her biri 45 kilo altın taşıyan
100 deve olduğu söyleniyor.
13:35
It's been recordedkaydedilmiş that he builtinşa edilmiş
a fullytamamen functioningişleyen mosqueCamii
226
803644
3516
Kayıtlara göre seyahati sırasında
13:39
everyher FridayCuma of his tripgezi,
227
807184
2167
her Cuma tam teçhizatlı
bir cami yaptırıyormuş
13:41
and performedgerçekleştirilen so manyçok actseylemler of kindnessnezaket,
228
809375
3121
ve o kadar izzet-i ikramda bulunmuş ki
13:44
that the great BerberBerber chroniclertarihçi,
Ibnİbn BattutaBattuta, wroteyazdı,
229
812520
3839
büyük Berberi tarihçi
İbn Batuta şöyle yazmış:
13:48
"He floodedsular altında CairoCairo with kindnessnezaket,
230
816383
2959
"Kahire'ye nezaketle sel gibi aktı,
13:51
spendingharcama so much in the marketspiyasalar
of NorthKuzey AfricaAfrika and the MiddleOrta EastDoğu
231
819366
3537
Kuzey Afrika ve Orta Doğu pazarlarında
çok fazla harcama yaptı,
13:54
that it affectedetkilenmiş the pricefiyat of goldaltın
into the nextSonraki decadeonyıl."
232
822927
4188
öyle ki bu, sonraki on yılın
altın değerini etkiledi."
14:00
And on his returndönüş,
233
828081
1547
Ve geri dönüş yolunda
14:01
MansaMansa MusaMusa memorializedmemorialized his journeyseyahat
234
829652
3446
Mansa Musa, seyahatini
14:05
by buildingbina a mosqueCamii
at the heartkalp of his empireimparatorluk.
235
833885
5257
imparatorluğun kalbinde bir cami
inşa ettirerek anıtlaştırmıştır.
14:11
And the legacymiras of what he left behindarkasında,
236
839792
2646
Ve arkasında bıraktığı miras,
14:14
TimbuktuTimbuktu,
237
842462
1677
Timbuktu,
14:16
it representstemsil one of the great bodiesbedenler
of writtenyazılı historicaltarihi materialmalzeme
238
844163
5260
Afrikalı bilginler tarafından üretilen
yazılı tarihi malzemelerinden
birini temsil eder:
14:21
producedüretilmiş by AfricanAfrika scholarsbilim adamları:
239
849447
2183
14:23
about 700,000 medievalOrtaçağ documentsevraklar,
240
851654
3222
ilmi çalışmalar ve mektupların bulunduğu
14:26
rangingarasında değişen from scholarlybilimsel worksEserleri to lettersharfler,
241
854900
3199
daha çok aileler tarafından korunan
14:30
whichhangi have been preservedkorunmuş
oftensık sık by privateözel householdshane.
242
858123
3048
yaklaşık 7.000 ortaçağ belgesi.
14:33
And at its peakzirve,
in the 15thinci and 16thinci centuriesyüzyıllar,
243
861195
3483
Ve zirve zamanlar olan
15. ve 16. yüzyılda
14:36
the universityÜniversite there was as influentialetkili
244
864702
3988
oradaki üniversite
Avrupa'daki herhangi bir
eğitim kuruluşu kadar etkiliydi
14:40
as any educationaleğitici
establishmentKuruluş in EuropeEurope,
245
868714
3046
14:43
attractingçeken about 25,000 studentsöğrencilerin.
246
871784
2994
ve 25.000 öğrenci orada eğitim almak
için geliyordu.
14:46
This was in a cityŞehir
of around 100,000 people.
247
874802
3566
Burası yaklaşık 100.000
kişilik bir şehirdi.
14:50
It cementedçimentolu TimbuktuTimbuktu
as a worldDünya centermerkez of learningöğrenme.
248
878392
5178
Bu Timbuktu'yu eğitimin merkezi
olarak pekiştirdi.
14:55
But this was a very particularbelirli
kindtür of learningöğrenme
249
883594
4207
Fakat bu İslam odaklı ve güdümlü
14:59
that was focusedodaklı and driventahrik by IslamIslam.
250
887825
3228
çok özel bir tür eğitimdi.
15:03
And sincedan beri I first visitedziyaret TimbuktuTimbuktu,
251
891594
2243
Ve Timbuktu'yu ilk ziyaretimden beri
15:05
I've visitedziyaret manyçok other
librarieskütüphaneler acrosskarşısında AfricaAfrika,
252
893861
2861
Afrika genelinde birçok
kütüphaneyi ziyaret ettim
15:08
and despiterağmen Hegel'sHegel'in viewgörünüm
that AfricaAfrika has no historytarih,
253
896746
5295
ve Hegel'in Afrika'nın tarihi olmadığı
görüşüne rağmen
15:14
not only is it a continentkıta
with an embarrassmentsıkıntı of historytarih,
254
902065
4213
tarihinden utanç duyan değil,
15:18
it has developedgelişmiş unrivaledrakipsiz systemssistemler
for collectingtoplama and promotingteşvik it.
255
906302
4830
onu toplama ve bunu tanıtma konusunda
eşsiz bir sistem geliştiren bir kıtadır.
15:23
There are thousandsbinlerce of smallküçük archivesarşiv,
256
911634
2821
Ortada binlerce küçük arşiv,
15:26
textileTekstil drumdavul storesdepolar,
257
914479
1898
el yazmaları ve maddi kültürün
saklandığı kaplardan fazlası olan
15:28
that have becomeolmak more than repositoriesdepoları
of manuscriptsel yazmaları and materialmalzeme culturekültür.
258
916401
4871
kumaş davul satılan mağazalar var.
15:33
They have becomeolmak fontsyazı tipleri
of communaltoplumsal narrativeöykü,
259
921296
3139
Onlar halk öykülerinin kaynağı,
15:36
symbolssemboller of continuitysüreklilik,
260
924459
2260
sürekliliğin sembolleri oldular
15:38
and I'm prettygüzel sure that manyçok
of those EuropeanAvrupa philosophersfilozoflar
261
926743
3126
ve oldukça eminim ki
Afrika düşünsel geleneğini sorgulayan
15:41
who questionedsorguya an AfricanAfrika
intellectualentellektüel traditiongelenek
262
929893
3497
Avrupa'lı filizofların çoğu
15:45
mustşart have, beneathaltında theironların prejudicesönyargılar,
263
933414
2877
önyargılarının altında,
15:48
been awarefarkında of the contributionkatkı
of Africa'sAfrika'nın intellectualsaydınlar
264
936315
5191
Afrikalı fikir adamlarının
Batı ilmine katkılarının
15:53
to WesternWestern learningöğrenme.
265
941530
1333
farkında olmalılar.
15:54
They mustşart have knownbilinen
266
942887
1238
Akdeniz'i yönlendiren
15:56
of the great NorthKuzey AfricanAfrika
medievalOrtaçağ philosophersfilozoflar
267
944149
2828
büyük Kuzey Afrika ortaçağ filozoflarını
15:59
who had driventahrik the MediterraneanMediterranean.
268
947001
2492
biliyor olmalılar.
16:01
They mustşart have knownbilinen about
and been awarefarkında of
269
949517
3111
Hristiyanlığın bir parçası olan
bu geleneği,
16:04
that traditiongelenek that is partBölüm
of ChristianityHıristiyanlık, of the threeüç wisebilge menerkekler.
270
952940
5029
üç müneccim kralı biliyor
ve onların farkında olmalılardı.
16:09
And in the medievalOrtaçağ perioddönem,
BalthazarBalthazar, that thirdüçüncü wisebilge man,
271
957993
3989
Ve ortaçağ döneminde,
üçüncü müneccim olan Baltazar,
16:14
was representedtemsil as an AfricanAfrika kingkral.
272
962006
2703
Afrika kralı olarak temsil edildi.
16:16
And he becameoldu hugelyderece popularpopüler
273
964733
2604
Ve o, Eski Dünya ilminin
16:19
as the thirdüçüncü intellectualentellektüel legbacak
of OldEski WorldDünya learningöğrenme,
274
967361
3985
üçüncü düşünsel ayağı olarak
son derece popüler oldu,
16:23
alongsideyanında EuropeEurope and AsiaAsya, as a peerakran.
275
971370
3498
Avrupa ve Asya'nın yanı sıra,
bir eş olarak.
16:27
These things were well-knowniyi bilinen.
276
975652
3876
Bunların hepsi iyi biliniyordu.
16:31
These communitiestopluluklar
did not growbüyümek up in isolationyalıtım.
277
979552
3624
Bu topluluklar fanusta büyümediler.
16:35
Timbuktu'sTimbuktu'nın wealthservet and powergüç developedgelişmiş
because the cityŞehir becameoldu
278
983200
4109
Timbuktu'nun serveti ve gücü büyüdü
çünkü şehir kazançlı kıtalar arası
ticaret yollarının merkezi oldu.
16:39
a hubmerkez of lucrativekazançlı
intercontinentalInterContinental tradeTicaret routesrotalar.
279
987333
4080
16:43
This was one centermerkez
280
991437
2166
Bu, sınırsız,
16:45
in a borderlessKenarlıksız, transcontinentalKıtalararası,
281
993627
2550
kıtalar arası, iddialı,
16:48
ambitiousiddialı, outwardlydıştan focusedodaklı,
confidentkendine güvenen continentkıta.
282
996201
3887
dışa odaklanmış, kendine güvenen
kıtanın bir merkeziydi.
16:52
BerberBerber merchantstüccarlar,
they carriedtaşınan salttuz and textilesTekstil
283
1000874
3922
Berberi tüccarlar tuz ve tekstil ürünleri
16:56
and newyeni preciousdeğerli goodsmal and learningöğrenme
down into WestBatı AfricaAfrika
284
1004820
3800
ve çölden Batı Afrika'ya
yeni, değerli eşyalar
17:00
from acrosskarşısında the desertçöl.
285
1008644
2556
ve bilgi taşıyorlardı.
17:03
But as you can see from this mapharita
286
1011224
3471
Fakat Mansa Musa'dan kısa bir süre sonra
17:06
that was producedüretilmiş a little time
after the life of MansaMansa MusaMusa,
287
1014719
4245
üretilen bu haritada görebileceğiniz gibi,
17:10
there was alsoAyrıca a nexusNexus
of sub-SaharanSahra tradeTicaret routesrotalar,
288
1018988
4602
Afrika'nın fikirleri ve geleneklerinin
17:15
alonguzun bir whichhangi AfricanAfrika ideasfikirler and traditionsgelenekler
289
1023614
3260
Timbuktu'nun düşünsel değerine eklendiği
17:18
addedkatma to the intellectualentellektüel
worthdeğer of TimbuktuTimbuktu
290
1026898
3623
ve çöllerden Avrupa'ya uzanan
17:22
and indeedaslında acrosskarşısında the desertçöl to EuropeEurope.
291
1030545
2980
Sahra altı ticaret yolları
birliği de vardı.
17:26
ManuscriptsEl yazmaları and materialmalzeme culturekültür,
292
1034420
3730
El yazmaları ve maddi kültür,
17:30
they have becomeolmak fontsyazı tipleri
of communaltoplumsal narrativeöykü,
293
1038174
4927
onlar halk öykülerinin kaynağı,
17:35
symbolssemboller of continuitysüreklilik.
294
1043125
2043
sürekliliğin sembolleri oldular.
17:37
And I'm prettygüzel sure that
those EuropeanAvrupa intellectualsaydınlar
295
1045192
4711
Ve oldukça eminim ki,
tarihimizi hor gören
17:41
who castoyuncular aspersionsaspersions on our historytarih,
296
1049927
3734
bu Avrupalı fikir adamları
17:45
they knewbiliyordum fundamentallyesasen
about our traditionsgelenekler.
297
1053685
3915
esasında geleneklerimizi biliyorlardı.
17:50
And todaybugün, as stridenttiz forcesgüçler
like AnsarEnsar DineDine and BokoBoko HaramHaram
298
1058155
4710
Ve bugün, Ansar Dine ve
Boko Haram gibi katı güçlerin
17:54
growbüyümek popularpopüler in WestBatı AfricaAfrika,
299
1062889
1913
Batı Afrika'da popüler olmasının nedeni
17:56
it's that spiritruh of trulygerçekten indigenousyerli,
dynamicdinamik, intellectualentellektüel defiancemeydan okuma
300
1064826
5610
kadim geleneğin işine yarayan
yerli, dinamik, düşünsel
başkaldırı ruhudur.
18:02
that holdstutar ancienteski
traditionsgelenekler in good steadyerine.
301
1070460
2954
18:05
When MansaMansa MusaMusa madeyapılmış TimbuktuTimbuktu his capitalBaşkent,
302
1073438
3199
Mansa Musa Timbuktu'yu başkent yaparken,
18:08
he lookedbaktı uponüzerine the cityŞehir
as a MediciMedici lookedbaktı uponüzerine FlorenceFloransa:
303
1076661
3978
şehre Medici'nin Floransa'ya
baktığı gibi baktı,
18:12
as the centermerkez of an openaçık, intellectualentellektüel,
entrepreneurialgirişimci empireimparatorluk
304
1080663
5059
yani, çeşitli yerlerden gelen
büyük fikirlerin geliştiği
18:17
that thrivedbüyüdü on great ideasfikirler
whereverher nerede they camegeldi from.
305
1085746
3317
açık, düşünsel, girişimci bir
imparatorluğun merkezi.
18:21
The cityŞehir, the culturekültür,
306
1089087
2249
Bu bölgenin kenti, kültürü
18:23
the very intellectualentellektüel DNADNA of this regionbölge
307
1091360
3118
ve düşünsel DNA'sı
18:26
remainskalıntılar so beautifullygüzel
complexkarmaşık and diverseçeşitli,
308
1094502
3693
o kadar güzel bir şekilde
karmaşık ve çeşitli kalmıştır ki,
18:30
that it will always remainkalmak, in partBölüm,
309
1098219
2669
kısmen İslam öncesi,
yerli geleneklerden türeyen
18:32
locatedbulunan in storytellinghikaye anlatımı traditionsgelenekler
that derivetüretmek from indigenousyerli,
310
1100912
4312
hikâye anlatım geleneklerinde
18:37
pre-Islamicİslam öncesi traditionsgelenekler.
311
1105248
1765
kain olacaktır.
18:39
The highlybüyük ölçüde successfulbaşarılı formform of IslamIslam
that developedgelişmiş in MaliMali becameoldu popularpopüler
312
1107037
5607
Mali'de gelişen İslam'ın
son derece başarılı biçimi,
bu özgürlükleri ve bu özünde olan
18:44
because it acceptedkabul edilmiş those freedomsözgürlükler
313
1112668
2049
18:46
and that inherentdoğal culturalkültürel diversityçeşitlilik.
314
1114741
2482
kültürel çeşitliliği kabul ettiği için
rağbet gördü.
18:49
And the celebrationkutlama of that complexitykarmaşa,
315
1117247
2427
Ve bu karmaşıklığın kutlanması,
18:51
that love of rigorouslytitizlikle
contestedyarış arasında discoursesöylev,
316
1119698
4025
sert bir şekilde tartışılan
söylemin sevgisi,
18:55
that appreciationtakdir of narrativeöykü,
317
1123747
1844
anlatının takdir edilmesi,
18:57
was and remainskalıntılar, in spitenispet of everything,
318
1125615
3274
her şeye rağmen
Batı Afrika'nın kalbindeydi
19:00
the very heartkalp of WestBatı AfricaAfrika.
319
1128913
3410
ve hâlâ mevcut.
19:04
And todaybugün, as the shrinestürbelerin and the mosqueCamii
vandalizedtahrip by AnsarEnsar DineDine
320
1132347
4582
Ve bugün, Ansar Dine tarafından
tahrip edilen türbeler ve camiler
19:08
have been rebuiltyeniden,
321
1136953
1157
yeniden inşa edildiği gibi,
19:10
manyçok of the instigatorsinstigators
of theironların destructionimha have been jailedhapis.
322
1138134
3827
yıkımları azmettirenlerin
birçoğu hapsedildi.
19:13
And we are left with powerfulgüçlü lessonsdersler,
323
1141985
2902
Ve güçlü dersler edindik.
19:16
remindedhatırlattı oncebir Zamanlar again
of how our historytarih and narrativeöykü
324
1144911
4356
Bir kez daha tarih ve öykülerimizin
19:21
have heldbekletilen communitiestopluluklar
togetherbirlikte for millenniabin yıl,
325
1149291
3907
toplumları nasıl binlerce yıldır
bir arada tuttuğu,
19:25
how they remainkalmak vitalhayati
in makingyapma senseduyu of modernmodern AfricaAfrika.
326
1153222
3726
modern Afrika'yı anlamada nasıl
hayati önem taşıdıklarını hatırladık.
19:29
And we're alsoAyrıca remindedhatırlattı
327
1157906
1510
Ayrıca bu kendine güvenen,
19:31
of how the rootskökleri of this confidentkendine güvenen,
intellectualentellektüel, entrepreneurialgirişimci,
328
1159440
5024
entelektüel, girişimci, dışa dönük,
19:36
outward-facingdışa dönük, culturallykültürel porousgözenekli,
tariff-freetarife ücretsiz AfricaAfrika
329
1164488
4784
kültürel açıdan geçişken,
gümrüksüz Afrika'nın köklerinin
bir zamanlar dünya için nasıl
gıpta nedeni olduğunu hatırladık.
19:41
was oncebir Zamanlar the envykıskançlık of the worldDünya.
330
1169296
2466
19:44
But those rootskökleri, they remainkalmak.
331
1172181
2570
Fakat bu kökler, hâlâ mevcut.
19:46
Thank you very much.
332
1174775
1213
Çok teşekkür ederim.
19:48
(ApplauseAlkış)
333
1176012
4150
(Alkışlar)
Translated by Ramazan Şen
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Gus Casely-Hayford - Cultural historian
Gus Casely-Hayford writes, lectures, curates and broadcasts about African culture.

Why you should listen

Dr. Gus Casely-Hayford is a curator and cultural historian who focuses on African culture. He has presented two series of The Lost Kingdoms of Africa for the BBC and has lectured widely on African art and culture, advising national and international bodies (including the United Nations and the Canadian, Dutch and Norwegian Arts Councils) on heritage and culture.

In 2005, Casely-Hayford deployed his leadership, curatorial, fundraising and communications skills to organize the biggest celebration of Africa that Britain has ever hosted; more than 150 organizations put on more than 1,000 exhibitions and events to showcase African culture. Now, he is developing a National Portrait Gallery exhibition that will tell the story of abolition of slavery through 18th- and 19th-century portraits -- an opportunity to bring many of the most important paintings of black figures together in Britain for the first time.

More profile about the speaker
Gus Casely-Hayford | Speaker | TED.com