ABOUT THE SPEAKER
Andrew Solomon - Writer
Andrew Solomon writes about politics, culture and psychology.

Why you should listen

Andrew Solomon is a writer, lecturer and Professor of Clinical Psychology at Columbia University. He is president of PEN American Center. He writes regularly for The New Yorker and the New York Times.

Solomon's newest book, Far and Away: Reporting from the Brink of Change, Seven Continents, Twenty-Five Years was published in April, 2016. His previous book, Far From the Tree: Parents, Children, and the Search for Identity won the National Book Critics Circle award for nonfiction, the Wellcome Prize and 22 other national awards. It tells the stories of parents who not only learn to deal with their exceptional children but also find profound meaning in doing so. It was a New York Times bestseller in both hardcover and paperback editions. Solomon's previous book, The Noonday Demon: An Atlas of Depression, won the 2001 National Book Award for Nonfiction, was a finalist for the 2002 Pulitzer Prize and was included in The Times of London's list of one hundred best books of the decade. It has been published in twenty-four languages. Solomon is also the author of the novel A Stone Boat and of The Irony Tower: Soviet Artists in a Time of Glasnost.

Solomon is an activist in LGBT rights, mental health, education and the arts. He is a member of the boards of directors of the National LGBTQ Force and Trans Youth Family Allies. He is a member of the Board of Visitors of Columbia University Medical Center, serves on the National Advisory Board of the Depression Center at the University of Michigan, is a director of Columbia Psychiatry and is a member of the Advisory Board of the Depression and Bipolar Support Alliance. Solomon also serves on the boards of the Metropolitan Museum of Art, Yaddo and The Alex Fund, which supports the education of Romani children. He is also a fellow of Berkeley College at Yale University and a member of the New York Institute for the Humanities and the Council on Foreign Relations.

Solomon lives with his husband and son in New York and London and is a dual national. He also has a daughter with a college friend; mother and daughter live in Texas but visit often.


More profile about the speaker
Andrew Solomon | Speaker | TED.com
TEDMED 2013

Andrew Solomon: Love, no matter what

Andrew Solomon: Ne olursa olsun, sevgi

Filmed:
4,969,430 views

Temelde sizden daha farklı (deha, başka bir şekilde engelsiz, ya da suçlu olarak) olan bir çocuğu yetiştirmek nasıl bir şeydir? Bu usulca akan konuşmada, yazar Andrew Solomon görüştüğü onlarca ebeveynden öğrendiği şeyi paylaşıyor: Koşulsuz sevgi ve koşulsuz kabullenmenin arasındaki fark nedir?
- Writer
Andrew Solomon writes about politics, culture and psychology. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
"Even in purelyyalnızca non-religiousdin dışı termsşartlar,
0
381
4223
Dini olmayan herhangi bir ifadede bile,
00:16
homosexualityeşcinsellik representstemsil a misuseyanlış kullanım of the sexualcinsel facultyFakülte.
1
4604
6055
eşcinsellik istismar edilen bir cinsellik duyusunu temsil eder.
00:22
It is a patheticacıklı little second-rateikinci sınıf substitutevekil for realitygerçeklik --
2
10659
4626
Bu gerçekliğin ikinci sınıf bir gerçekliğin yer değiştirmesidir.
00:27
a pitiableAcınacak halde flightuçuş from life.
3
15285
2400
yaşamdan acınası bir kopuş.
00:29
As suchböyle, it deserveshak ediyor no compassionmerhamet,
4
17685
3823
Bu haliyle merhameti de hiç hak etmez.
00:33
it deserveshak ediyor no treatmenttedavi
5
21508
2562
tedavi edilmeye de layık değildir
00:36
as minorityazınlık martyrdomşehitlik,
6
24070
2767
azınlıkta kalan bu kurbanlık tehlikeli
00:38
and it deserveshak ediyor not to be deemedsayılır anything but a perniciouszararlı sicknesshastalık."
7
26837
6678
bir hastalıktan başka hiç bir bir yaklaşımı da hak etmez. "
00:45
That's from Time magazinedergi in 1966, when I was threeüç yearsyıl oldeski.
8
33515
5222
Bu 1966 yılındaki Time dergisinden bir alıntı, yani ben 3 yaşımdayken.
00:50
And last yearyıl, the presidentDevlet Başkanı of the UnitedAmerika StatesBirleşik
9
38737
3914
Ama geçen yıl, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı
00:54
camegeldi out in favoriyilik of gayeşcinsel marriageevlilik.
10
42651
2583
eşcinsel evliliği onaylar hale geldi.
00:57
(ApplauseAlkış)
11
45234
7449
(Alkışlar)
01:04
And my questionsoru is, how did we get from there to here?
12
52683
5702
Ve sorum şu, o günlerden buraya nasıl geldik?
01:10
How did an illnesshastalık becomeolmak an identityKimlik?
13
58385
4740
Nasıl oldu da bir hastalık kimlik haline geldi?
01:15
When I was perhapsbelki sixaltı yearsyıl oldeski,
14
63125
2960
Ben henüz altı yaşındayken
01:18
I wentgitti to a shoeayakkabı storemağaza with my motheranne and my brothererkek kardeş.
15
66085
2933
annem ve abimle ayakkabıcıya gitmiştik
01:21
And at the endson of buyingalış our shoesayakkabı,
16
69018
2407
Ve ayakkabılarımızı aldıktan sonra,
01:23
the salesmanSatıcı said to us that we could eachher have a balloonbalon to take home.
17
71425
3792
satıcı eve götürmek için ikimizin de birer balon alabileceğini söyledi.
01:27
My brothererkek kardeş wanted a redkırmızı balloonbalon, and I wanted a pinkpembe balloonbalon.
18
75217
5666
Kardeşim kırmızı bir balon aldı ve ben de pembe bir balon istedim.
01:32
My motheranne said that she thought I'd really ratherdaha doğrusu have a bluemavi balloonbalon.
19
80883
4915
Annem benim aslında mavi bir balon almamın daha iyi olacağını söyledi.
01:37
But I said that I definitelykesinlikle wanted the pinkpembe one.
20
85798
3136
Ama ben kesinlikle pembe isteğimi vurguladım.
01:40
And she remindedhatırlattı me that my favoritesevdiğim colorrenk was bluemavi.
21
88934
5419
Ve annem benim en sevdiğim rengin mavi olduğunu hatırlattı.
01:46
The factgerçek that my favoritesevdiğim colorrenk now is bluemavi, but I'm still gayeşcinsel --
22
94353
4790
Gerçek şu ki en sevdiğim renk hala mavi ama ben yine de eşcinselim --
01:51
(LaughterKahkaha) --
23
99143
3108
(Kahkahalar) --
01:54
is evidencekanıt of bothher ikisi de my mother'sannenin influenceetki and its limitssınırları.
24
102251
4372
ki bu da annemin benim üzerimdeki etkisinin nerelere varacağının kanıtı.
01:58
(LaughterKahkaha)
25
106623
2067
(Kahkahalar)
02:00
(ApplauseAlkış)
26
108690
6867
(Alkışlar)
02:07
When I was little, my motheranne used to say,
27
115557
2541
Ben daha küçükken annem derdi ki,
02:10
"The love you have for your childrençocuklar is like no other feelingduygu in the worldDünya.
28
118114
4536
"Çocuklarınız için beslediğiniz sevgi dünyadaki başka hiçbir duyguya benzemez"
02:14
And untila kadar you have childrençocuklar, you don't know what it's like."
29
122650
3345
Çocuklarınız oluncaya dek, bunun nasıl bir his olduğunu bilmezsiniz "
02:17
And when I was little, I tookaldı it as the greatestEn büyük complimentiltifat in the worldDünya
30
125995
3194
Ve çocukken, annemin, abime ve bana annelik yapmak hakkında söylediği
02:21
that she would say that about parentingEbeveynlik my brothererkek kardeş and me.
31
129189
2820
bu sözü dünyanın en güzel iltifatı olarak görüyordum.
02:24
And when I was an adolescentergen, I thought
32
132009
2628
Gençlik dönemimde, eşcinsel olduğum
02:26
that I'm gayeşcinsel, and so I probablymuhtemelen can't have a familyaile.
33
134637
3364
için bir aileye sahip olamayacağımı düşünürdüm.
02:30
And when she said it, it madeyapılmış me anxiousendişeli.
34
138001
2377
Bunu annem de söyleyince çok endişelenmiştim.
02:32
And after I camegeldi out of the closetdolap,
35
140378
1526
Ve eşcinsel olduğumu ilk kez açıklayınca da
02:33
when she continueddevam etti to say it, it madeyapılmış me furiousöfkeli.
36
141904
3200
bunu söylemeye devam etmesi beni oldukça kızdırıyordu.
02:37
I said, "I'm gayeşcinsel. That's not the directionyön that I'm headedbaşlı in.
37
145104
4141
Ben eşcinselim. Bu benim seçtiğim bir yol değil.
02:41
And I want you to stop sayingsöz that."
38
149245
3045
O yüzden bunu söylemekten vazgeçmenizi istiyorum." dedim.
02:47
About 20 yearsyıl agoönce, I was askeddiye sordu by my editorsEditörler at The NewYeni YorkYork TimesKez MagazineDergi
39
155013
5057
Yaklaşık 20 yıl önce, New York Times dergisi editörleri
02:52
to writeyazmak a pieceparça about deafSAĞIR culturekültür.
40
160070
2441
benden sağır kültürü hakkında bir şeyler yazmamı istediler.
02:54
And I was ratherdaha doğrusu takenalınmış abackşaşırmış.
41
162511
1837
Oldukça şaşırmıştım.
02:56
I had thought of deafnesssağırlık entirelyBaştan sona as an illnesshastalık.
42
164348
2195
Sağırlığın tamamen bir hastalık olduğunu düşüyordum.
02:58
Those poorfakir people, they couldn'tcould hearduymak.
43
166543
1726
Bu zavallı insanlar duyamıyordu.
03:00
They lackedyoksun hearingişitme, and what could we do for them?
44
168269
2774
İşitme yoksunuydular, onlar için ne yapabilirdik ki?
03:03
And then I wentgitti out into the deafSAĞIR worldDünya.
45
171043
2117
Ve sonra sağır dünyaya doğru yola koyuldum.
03:05
I wentgitti to deafSAĞIR clubskulüpleri.
46
173160
2391
İşime engelliler kulüplerinde takıldım.
03:07
I saw performancesperformansları of deafSAĞIR theatertiyatro and of deafSAĞIR poetryşiir.
47
175551
3920
Sağır tiyatrosundaki ve şiir alanındaki performansları izledim.
03:11
I even wentgitti to the MissBayan DeafSağır AmericaAmerika contestyarışma in NashvilleNashville, TennesseeTennessee
48
179471
6211
Hatta Nashville, Tennessee'deki insanların bozuk
03:17
where people complainedşikayet about that slurrybulamaç SouthernGüney signingimza.
49
185682
3844
Güneyli işaret dili hakkında şikayet ettikleri Sağır Amerikan Güzeli yarışmasına gittim.
03:21
(LaughterKahkaha)
50
189526
4256
(Kahkahalar)
03:25
And as I plungeddaldı deeperDaha derine and deeperDaha derine into the deafSAĞIR worldDünya,
51
193782
3927
Ve sağırların dünyasına girdikçe,
03:29
I becomeolmak convincedikna olmuş that deafnesssağırlık was a culturekültür
52
197709
3006
bunun bir kültür olduğuna gerçekten inanmaya başladım
03:32
and that the people in the deafSAĞIR worldDünya who said,
53
200715
2362
ve bu sağır dünyanın içindeki insanların,
03:35
"We don't lackeksiklik hearingişitme, we have membershipÜyelik in a culturekültür,"
54
203077
3367
"Biz işitme yoksunu değiliz, bir kültüre aitiz," demeleri
03:38
were sayingsöz something that was viableyaşayabilir.
55
206444
2577
bu kültürün gerçekten varlığını bağımsız olarak sürdürebildiğini gösteriyordu.
03:41
It wasn'tdeğildi my culturekültür,
56
209021
1505
Bu benim kültürüm değildi,
03:42
and I didn't particularlyözellikle want to rushacele off and joinkatılmak it,
57
210526
2718
aceleyle ayrılmak ya da katılmak istememiştim,
03:45
but I appreciatedtakdir that it was a culturekültür
58
213244
2831
ancak bunun bir kültür olmasına
03:48
and that for the people who were membersüyeler of it,
59
216075
2135
o kültürün içindeki insanlar için minnet duydum,
03:50
it feltkeçe as valuabledeğerli as LatinoLatino culturekültür or gayeşcinsel culturekültür or JewishYahudi culturekültür.
60
218210
6289
Latin kültürü, eşcinsel kültürü ya da Yahudi kültürü kadar değerli olduğunu hissetmiştim.
03:56
It feltkeçe as validgeçerli perhapsbelki even as AmericanAmerikan culturekültür.
61
224499
5000
Hatta belki de Amerikan kültürü kadar geçerliydi.
04:01
Then a friendarkadaş of a friendarkadaş of mineMayın had a daughterkız evlat who was a dwarfcüce.
62
229499
3414
Arkadaşımın arkadaşının çocuğu cüceydi.
04:04
And when her daughterkız evlat was borndoğmuş,
63
232913
1479
Ve çocuk doğduğunda, annesi
şu an kulağımda yankılanan sorularla
04:06
she suddenlyaniden foundbulunan herselfkendini confrontingkarşı karşıya questionssorular
64
234392
2316
yüzleşmek zorunda kalmıştı.
Bu çocukla ne yapacağım sorusu.
04:08
that now beganbaşladı to seemgörünmek quiteoldukça resonantrezonans to me.
65
236723
2787
"Aslında herkes gibisin sadece biraz daha kısasın?" mı demeliydi.
04:11
She was facingkarşı the questionsoru of what to do with this childçocuk.
66
239510
3867
Yoksa onun için bir çeşit cüce kimliği mi yaratmalıydı,
04:15
Should she say, "You're just like everyoneherkes elsebaşka but a little bitbit shorterdaha kısa?"
67
243377
3460
mesela cücelerin başına gelenler hakkında farkındalık
04:18
Or should she try to constructinşa etmek some kindtür of dwarfcüce identityKimlik,
68
246837
3215
kazanmak için Amerika'nın Küçük İnsanları grubuna mı girmeliydi?
04:22
get involvedilgili in the Little People of AmericaAmerika,
69
250052
2547
Ve o an bir çok sağır çocuğun işitme engeli
04:24
becomeolmak awarefarkında of what was happeningolay for dwarfsCüceler?
70
252599
2793
olmayan ebeveynlerinin olduğunu düşündüm.
04:27
And I suddenlyaniden thought,
71
255392
1601
Bu ebeveynler genelde çocuklarını iyileştirme eğilimindedirler.
04:28
mostçoğu deafSAĞIR childrençocuklar are borndoğmuş to hearingişitme parentsebeveyn.
72
256993
2219
Haliyle sağır insanlar o kültürü ve topluluğu gençliklerinde keşfederler.
04:31
Those hearingişitme parentsebeveyn tendeğiliminde to try to cureÇare them.
73
259212
2799
Bir çok eşcinselin ebeveynleri heteroseksüeldir.
04:34
Those deafSAĞIR people discoverkeşfetmek communitytoplum somehowbir şekilde in adolescenceErgenlik.
74
262011
4166
Bu heteroseksüel ebeveynler çocuklarını
04:38
MostÇoğu gayeşcinsel people are borndoğmuş to straightDüz parentsebeveyn.
75
266177
2349
dünyada yaygın olduğu şekilde olmalarını istiyorlar,
04:40
Those straightDüz parentsebeveyn oftensık sık want them to functionfonksiyon
76
268526
2448
haliyle homoseksüel insanlar kimliklerini daha sonra keşfediyorlar.
04:42
in what they think of as the mainstreamana akım worldDünya,
77
270974
2270
Ve işte arkadaşım, cüce kızının kimliği
04:45
and those gayeşcinsel people have to discoverkeşfetmek identityKimlik latersonra on.
78
273244
3604
için böyle sorularla uğraşıyordu.
04:48
And here was this friendarkadaş of mineMayın
79
276848
1616
Tekrar düşündüğüm şey şuydu:
04:50
looking at these questionssorular of identityKimlik with her dwarfcüce daughterkız evlat.
80
278464
3329
Kendini normal gören bir aile,
04:53
And I thought, there it is again:
81
281793
1776
ve sıradışı olan çocukları.
04:55
A familyaile that perceivesalgılar itselfkendisi to be normalnormal
82
283569
2566
2 çeşit kimlik olduğu fikrine ulaştım.
04:58
with a childçocuk who seemsgörünüyor to be extraordinaryolağanüstü.
83
286135
2370
Dikey kimlikler,
05:00
And I hatchedyumurtadan the ideaFikir that there are really two kindsçeşit of identityKimlik.
84
288505
4512
nesilden nesile geçiyorlar.
05:05
There are verticaldikey identitieskimlikler,
85
293017
1924
Etnik köken, çoğu kez milliyet, dil, bazen din.
05:06
whichhangi are passedgeçti down generationallygenerationally from parentebeveyn to childçocuk.
86
294941
2982
Bu çocuklarınızla ve ailelerinizle ortak noktalarınız.
05:09
Those are things like ethnicityEtnik Yapı, frequentlysık sık nationalityMilliyet, languagedil, oftensık sık religiondin.
87
297923
5603
Ve bazıları sıkıntılı olsa da,
05:15
Those are things you have in commonortak with your parentsebeveyn and with your childrençocuklar.
88
303526
4478
bunları tedavi etmek için bir çaba sarf edilmez.
05:20
And while some of them can be difficultzor,
89
308004
2273
Şu anki başkanımız beyaz olmamasına rağmen
05:22
there's no attemptgirişim to cureÇare them.
90
310277
2194
bunun Amerika Birleşik Devletleri'nde
05:24
You can arguetartışmak that it's harderDaha güçlü in the UnitedAmerika StatesBirleşik --
91
312471
3412
daha zor olduğunu iddia edebilirsiniz.
05:27
our currentşimdiki presidencyBaşkanlığı notwithstandingrağmen --
92
315883
1974
Ve tabi ki doğacak olan bir sonra neslin
05:29
to be a personkişi of colorrenk.
93
317857
1833
Afro-Amerikan ve Asyalı olup krem renkli ve
05:31
And yethenüz, we have nobodykimse who is tryingçalışıyor to ensuresağlamak
94
319690
2699
sarı saçlı olacağının garantisini veren kimse yok.
05:34
that the nextSonraki generationnesil of childrençocuklar borndoğmuş to African-AmericansAfrika-Amerikalı and AsiansAsyalılar
95
322389
3888
Arkadaş gruplarından öğreneceğiniz bazı kimlikleriniz de var.
05:38
come out with creamykrem skincilt and yellowSarı hairsaç.
96
326277
3389
Ben onlara yatay kimlikler diyorum,
05:41
There are these other identitieskimlikler whichhangi you have to learnöğrenmek from a peerakran groupgrup.
97
329666
4277
çünkü arkadaş grupları yatay deneyimlerdir.
05:45
And I call them horizontalyatay identitieskimlikler,
98
333943
2298
Bu kimlikler ailenize uzaktır haliyle onları
05:48
because the peerakran groupgrup is the horizontalyatay experiencedeneyim.
99
336241
2895
arkadaşlarınızda görüp keşfetmeniz gerekir.
05:51
These are identitieskimlikler that are alienyabancı to your parentsebeveyn
100
339136
2568
Ve insanların genelde tedavi etmeye çalıştıkları
05:53
and that you have to discoverkeşfetmek when you get to see them in peers.
101
341704
4185
kimlikler işte bu yatay kimliklerdir.
05:57
And those identitieskimlikler, those horizontalyatay identitieskimlikler,
102
345889
3085
Bu kimlikleriyle iyi geçinen
06:00
people have almostneredeyse always trieddenenmiş to cureÇare.
103
348974
3716
insanların geçtiği
06:04
And I wanted to look at what the processsüreç is
104
352690
2668
sürece bakmak istiyorum.
06:07
throughvasitasiyla whichhangi people who have those identitieskimlikler
105
355358
2217
Bence olması gereken 3 aşamalı
06:09
come to a good relationshipilişki with them.
106
357575
2728
bir kabullenme süreci var.
06:12
And it seemedgibiydi to me that there were threeüç levelsseviyeleri of acceptancekabul
107
360303
4253
Kendini kabul etme, ailenin kabulü ve sosyal çevrenin kabulü.
06:16
that neededgerekli to take placeyer.
108
364556
1439
Genelde aynı zamanda olmazlar.
06:17
There's self-acceptancekendini kabul, there's familyaile acceptancekabul, and there's socialsosyal acceptancekabul.
109
365995
5549
Çoğu zaman durumları daha sıkıntılı olan
06:23
And they don't always coincideaynı tarihte.
110
371544
1947
insanlar, aileleri onları oldukları gibi kabul etmeyince
06:25
And a lot of the time, people who have these conditionskoşullar are very angrykızgın
111
373491
4136
aileleri tarafından sevilmediklerini hissediyorlar.
06:29
because they feel as thoughgerçi theironların parentsebeveyn don't love them,
112
377627
3064
Ebeveyn ve çocuk arasındaki olması
06:32
when what actuallyaslında has happenedolmuş is that theironların parentsebeveyn don't acceptkabul etmek them.
113
380691
4299
gereken sevgi koşulsuz olandır.
06:36
Love is something that ideallyideal olarak is there unconditionallykayıtsız şartsız
114
384990
3166
Ancak kabullenme zaman alan bir süreçtir.
06:40
throughoutboyunca the relationshipilişki betweenarasında a parentebeveyn and a childçocuk.
115
388156
3047
Hep zaman alır.
06:43
But acceptancekabul is something that takes time.
116
391203
3266
Tanıdığım bir cücenin adı Clinton Brown'dı.
06:46
It always takes time.
117
394469
2235
Doğduğunda diastropik cücelik teşhisi konmuştu,
06:48
One of the dwarfsCüceler I got to know was a guy namedadlı ClintonClinton BrownBrown.
118
396704
4892
oldukça sıkıntılı bir durumdu,
06:53
When he was borndoğmuş, he was diagnosedtanısı with diastrophicdiastrophic dwarfismcücelik,
119
401596
3402
ve ailesine belki de hiç yürüyemeyeceği, hiç konuşamayacağı,
06:56
a very disablingdevre dışı bırakma conditionşart,
120
404998
1778
entellektüel bir kapasitinin olamayacağını,
06:58
and his parentsebeveyn were told that he would never walkyürümek, he would never talk,
121
406776
3406
belki de onları hiç tanımayacağını söylemişler.
07:02
he would have no intellectualentellektüel capacitykapasite,
122
410182
1975
Rahatça ölmesi için onu hastaneye
07:04
and he would probablymuhtemelen not even recognizetanımak them.
123
412157
2699
bırakmasını önermişler.
07:06
And it was suggestedönerdi to them that they leaveayrılmak him at the hospitalhastane
124
414856
3421
Annesi böyle bir şey yapmayacağını söylemiş.
07:10
so that he could dieölmek there quietlysessizce.
125
418277
2214
Ve oğlunu eve götürmüş.
07:12
And his motheranne said she wasn'tdeğildi going to do it.
126
420491
1964
Annesinin eğitim ve ekonomik anlamda pek bir
07:14
And she tookaldı her sonoğul home.
127
422455
1767
avantajı olmamasına rağmen ülkedeki cücelik
07:16
And even thoughgerçi she didn't have a lot of educationaleğitici or financialmali advantagesavantajları,
128
424222
3634
konusunda uzmanlaşmış en iyi doktoru bulmuş,
07:19
she foundbulunan the besten iyi doctordoktor in the countryülke
129
427856
1948
Clinton'ı kaydettirmiş.
07:21
for dealingmuamele with diastrophicdiastrophic dwarfismcücelik,
130
429804
2199
Çocukluğu boyunca 30 büyük
07:24
and she got ClintonClinton enrolledkayıtlı with him.
131
432003
2166
cerrahi operasyon geçirmiş.
07:26
And in the coursekurs of his childhoodçocukluk,
132
434169
2081
Sonuç olarak yürüyebildiği tüm bu
07:28
he had 30 majormajör surgicalcerrahi proceduresyordamlar.
133
436250
3073
süreç boyunca tüm zamanını
07:31
And he spentharcanmış all this time stucksıkışmış in the hospitalhastane
134
439323
2187
hastane geçirmek zorunda kalmış.
07:33
while he was havingsahip olan those proceduresyordamlar,
135
441510
1693
Hastanedeyken, derslerine yardımcı olması için özel öğretmenler gönderilmiş.
07:35
as a resultsonuç of whichhangi he now can walkyürümek.
136
443203
2408
O da gerçekten çok çalışmış çünkü yapacağı başka bir şey yokmuş.
07:37
And while he was there, they sentgönderilen tutorsÖğretmenler around to help him with his schoolokul work.
137
445611
4350
Ailesinden kimsenin daha önce yapamadığı
07:41
And he workedişlenmiş very hardzor because there was nothing elsebaşka to do.
138
449961
2829
şeyleri yapan bir hale gelmiş.
07:44
And he endedbitti up achievingelde at a levelseviye
139
452790
1747
Ailesinde üniversiteye giden ilk kişi o,
07:46
that had never before been contemplateddüşünürken by any memberüye of his familyaile.
140
454537
3575
kampüste yaşamış, onun sıradışı
07:50
He was the first one in his familyaile, in factgerçek, to go to collegekolej,
141
458112
3330
vücuduna uygun olarak döşenmiş arabasını kullanmış.
07:53
where he livedyaşamış on campuskampus and drovesürdü a specially-fittedözel olarak donatılmış cararaba
142
461442
3382
Bu hikayeyi bana annesi anlattı, bir gün eve gelmiş --
07:56
that accommodatedağırladı his unusualolağandışı bodyvücut.
143
464824
2784
o da yakınlardaki okulundaymış --
07:59
And his motheranne told me this storyÖykü of cominggelecek home one day --
144
467608
2963
"Park yerinde her zaman fark
08:02
and he wentgitti to collegekolej nearbyyakında --
145
470571
1765
edebileceğiniz arabasını gördüm." dedi. (Kahkahalar)
08:04
and she said, "I saw that cararaba, whichhangi you can always recognizetanımak,
146
472336
3087
"Diğerleri 180 boyundayken, onun 1 metre olduğunu öğrettim
08:07
in the parkingotopark lot of a barbar," she said. (LaughterKahkaha)
147
475423
4423
kendime. Diğerleri için 2 bira, onun için 4 biraydı."
08:11
"And I thought to myselfkendim, they're sixaltı feetayaklar talluzun boylu, he's threeüç feetayaklar talluzun boylu.
148
479846
4610
"Oraya gidip işlerini yarıda kesmek istemiyordum o yüzden
08:16
Two beersbira for them is fourdört beersbira for him."
149
484456
2300
eve gittim, cep telefonuna 8 mesaj bıraktım." dedi.
08:18
She said, "I knewbiliyordum I couldn'tcould go in there and interruptkesmek him,
150
486756
2613
"Sonra o doğduğunda birinin bana gelecekteki endişelerimin
08:21
but I wentgitti home, and I left him eightsekiz messagesmesajları on his cellhücre phonetelefon."
151
489369
4188
üniversite arkadaşlarıyla araba kullanması ve içki içmesi
08:25
She said, "And then I thought,
152
493557
1485
konusunda olacağını söylediğini düşündüm-- "
08:27
if someonebirisi had said to me when he was borndoğmuş
153
495042
2100
(Alkışlar)
08:29
that my futuregelecek worryendişelenmek would be that he'diçin ona go drinkingiçme and drivingsürme with his collegekolej buddiesarkadaşları -- "
154
497142
5613
"Onun bu kadar çekici, başarılı ve mükemmel
08:34
(ApplauseAlkış)
155
502755
8782
olması için ona yardım etmen konusunda ne düşünüyorsun?" diye sordum.
08:43
And I said to her, "What do you think you did
156
511537
2039
"Ne yaptım ki? Onu sevdim, bu kadar."
08:45
that helpedyardım etti him to emergeçıkmak as this charmingbüyüleyici, accomplishedbaşarılı, wonderfulolağanüstü personkişi?"
157
513576
4460
Clinton her zaman o ışığa sahipti.
08:50
And she said, "What did I do? I lovedsevilen him, that's all.
158
518036
4687
Babası ve ben bunu ilk görenlerden olduğumuz için çok şanslıydık.
08:54
ClintonClinton just always had that lightışık in him.
159
522723
3136
60'lardaki başka bir dergiden alıntı yapacağım.
08:57
And his fatherbaba and I were luckyşanslı enoughyeterli to be the first to see it there."
160
525859
6413
Bu 1968'den -- The Atlantic Monthly, liberal Amerika'nın sesi --
09:04
I'm going to quotealıntı from anotherbir diğeri magazinedergi of the '60s.
161
532272
3038
önemli bir bioetikçi tarafından yazılmış.
09:07
This one is from 1968 -- The AtlanticAtlantik MonthlyAylık, voiceses of liberalliberal AmericaAmerika --
162
535310
5694
"Down sendromlu bir çocuğu akıl hastanesine
09:13
writtenyazılı by an importantönemli bioethicistbioethicist.
163
541004
2804
göndermekle ilgili,
09:15
He said, "There is no reasonneden to feel guiltysuçlu
164
543808
3808
bu bir sanatoryuma göndermek de olabilir
09:19
about puttingkoyarak a Down syndromesendrom childçocuk away,
165
547616
3305
ya da daha ölüm kalım meselesi dahilinde olabilir.
09:22
whetherolup olmadığını it is put away in the senseduyu of hiddengizli in a sanitariumsanatoryum
166
550921
5059
Gerçekten üzücü, evet -- berbat. Ama ortada bir suç yok.
09:27
or in a more responsiblesorumluluk sahibi, lethalöldürücü senseduyu.
167
555980
3909
Suç sadece bir insana karşı saldırmaktır,
09:31
It is sadüzgün, yes -- dreadfulkorkunç. But it carriestaşır no guiltsuçluluk.
168
559889
4948
ve Down sendromlular insan değildir."
09:36
TrueGerçek guiltsuçluluk arisesortaya çıkan only from an offensesuç againstkarşısında a personkişi,
169
564837
4100
Eşcinsellerin tedavi edilmesi konusundaki ilerleme için
09:40
and a Down'sAşağı'nın is not a personkişi."
170
568937
4601
cidden çok mürekkep harcandı.
09:45
There's been a lot of inkmürekkep givenverilmiş to the enormousmuazzam progressilerleme that we'vebiz ettik madeyapılmış
171
573538
3941
Tavrımızın değişmesinin sebebi artık her gün manşetlerde olduğu gerçeği.
09:49
in the treatmenttedavi of gayeşcinsel people.
172
577479
2127
Ama diğer farklı insanları nasıl gördüğümüzü unuttuk,
09:51
The factgerçek that our attitudetutum has changeddeğişmiş is in the headlineshaber başlıkları everyher day.
173
579606
4036
mesela engelli insanları nasıl görüyorduk,
09:55
But we forgetunutmak how we used to see people who had other differencesfarklar,
174
583642
4696
onlara karşı ne kadar merhametsizdik.
10:00
how we used to see people who were disabledengelli,
175
588338
2138
Ve başardığımız bu değişim
10:02
how inhumaninsanlık dışı we heldbekletilen people to be.
176
590476
2913
önemsemediklerimiz kadar
10:05
And the changedeğişiklik that's been accomplishedbaşarılı there,
177
593389
1878
köklü bir değişim.
10:07
whichhangi is almostneredeyse equallyaynı derecede radicalradikal,
178
595267
1826
Röportaj yaptığım başka bir aile de, Tom ve Karen Robards,
10:09
is one that we payödeme not very much attentionDikkat to.
179
597093
2876
ilk çocukları Down sendromu teşhisini aldığında
10:11
One of the familiesaileleri I interviewedgörüşülen, TomTom and KarenKaren RobardsRobards,
180
599969
3952
genç ve başarılı New Yorlu bir çift olarak oldukça şaşırmışlar.
10:15
were takenalınmış abackşaşırmış when, as younggenç and successfulbaşarılı NewYeni YorkersYorklu,
181
603921
3728
Eğitim imkanlarının olması gerektiği gibi
10:19
theironların first childçocuk was diagnosedtanısı with Down syndromesendrom.
182
607649
3455
olamayacağını düşünüp 2 sınıflı küçük bir --
10:23
They thought the educationaleğitici opportunitiesfırsatlar for him were not what they should be,
183
611104
4086
merkez açmışlar ve Down sendromlu çocukları eğitmek için--
10:27
and so they decidedkarar they would buildinşa etmek a little centermerkez --
184
615190
3853
diğer ailelerle işe koyulmuşlar.
10:31
two classroomsderslik that they startedbaşladı with a fewaz other parentsebeveyn --
185
619043
3664
Bu merkez yıllardır binlerce zihinsel engelli
10:34
to educateEğitmek kidsçocuklar with D.S.
186
622707
2463
çocuğa eğitim verip
10:37
And over the yearsyıl, that centermerkez grewbüyüdü into something calleddenilen the CookeCooke CenterMerkezi,
187
625170
3900
şu an Cooke Center'a dönüşmüş.
10:41
where there are now thousandsbinlerce uponüzerine thousandsbinlerce
188
629070
2157
Atlantic Monthy'de çıkan o yazıdan beri Down sendromluların
10:43
of childrençocuklar with intellectualentellektüel disabilitiesEngelli who are beingolmak taughtöğretilen.
189
631227
3777
ortalama yaşam süresi 3 katına çıktı.
10:47
In the time sincedan beri that AtlanticAtlantik MonthlyAylık storyÖykü ranran,
190
635004
3138
Down sendromlu oyuncular, yazarlar, yetişkinliği
10:50
the life expectancybeklenti for people with Down syndromesendrom has tripledüçe.
191
638142
4173
boyunca tamamen bağımsız yaşamış kişiler bu deneyimi oluşturuyor.
10:54
The experiencedeneyim of Down syndromesendrom people includesiçerir those who are actorsaktörler,
192
642315
4759
Robards ailesi de bu alanda çok şey yaptılar.
10:59
those who are writersyazarlar, some who are ableyapabilmek to livecanlı fullytamamen independentlybağımsız olarak in adulthoodyetişkinlik.
193
647074
6053
Ve, "Pişman mısınız? Çocuğunuzun
11:05
The RobardsRobards had a lot to do with that.
194
653127
1875
Down sendromlu olmamasını ister miydiniz,
11:07
And I said, "Do you regretpişman it?
195
655002
1534
Bunu hiç duymamış olmayı diler miydiniz?" dediğimde,
11:08
Do you wishdilek your childçocuk didn't have Down syndromesendrom?
196
656536
2603
gariptir ki babası,
11:11
Do you wishdilek you'dşimdi etsen never heardduymuş of it?"
197
659139
1849
"David için, oğlumuz için üzülüyorum,
11:12
And interestinglyilginç biçimde his fatherbaba said,
198
660988
2367
çünkü David için, bu dünyada olmak için zor bir yoldu,
11:15
"Well, for DavidDavid, our sonoğul, I regretpişman it,
199
663355
2587
onun daha kolay bir hayatı olmasını isterdim.
11:17
because for DavidDavid, it's a difficultzor way to be in the worldDünya,
200
665942
3380
Ancak Down sendromlu herkesi kaybetseydik bunun felaket bir kayıp olacağını düşünüyorum."
11:21
and I'd like to give DavidDavid an easierDaha kolay life.
201
669322
2748
Karen Robards da, "Tom'a katılıyorum. Elimde olsa
11:24
But I think if we lostkayıp everyoneherkes with Down syndromesendrom, it would be a catastrophickatastrofik losskayıp."
202
672070
5100
David'e daha kolay bir hayat verebilmek için onu hemen iyileştirirdim
11:29
And KarenKaren RobardsRobards said to me, "I'm with TomTom.
203
677170
3431
Ama kendim için konuşmam gerekirse -- o, 23 yıl önce
11:32
For DavidDavid, I would cureÇare it in an instantanlık to give him an easierDaha kolay life.
204
680601
3941
doğduğunda, böyle bir noktaya geleceğimizi hiç düşünmemiştim --
11:36
But speakingkonuşuyorum for myselfkendim -- well, I would never have believedinanılır 23 yearsyıl agoönce when he was borndoğmuş
205
684542
5436
bu durum beni daha iyi daha yardımsever biri
11:41
that I could come to suchböyle a pointpuan --
206
689978
2010
yaptı ve hayatımı hiç olmadığı kadar anlamlı kıldı,
11:43
speakingkonuşuyorum for myselfkendim, it's madeyapılmış me so much better and so much kinderKinder
207
691988
4348
kendi adıma konuşuyorum, bunu dünyadaki hiçbir şeye değişmezdim."
11:48
and so much more purposefulamaca hizmet edecek in my wholebütün life,
208
696336
3034
Öyle bir anda yaşıyoruz ki, bunu ve bunun gibi durumları
11:51
that speakingkonuşuyorum for myselfkendim, I wouldn'tolmaz give it up for anything in the worldDünya."
209
699370
6409
toplumun kabul etmesi giderek artıyor.
11:57
We livecanlı at a pointpuan when socialsosyal acceptancekabul for these and manyçok other conditionskoşullar
210
705779
4385
Ancak yine yaşadığımız an, bu
12:02
is on the up and up.
211
710164
1738
durumlardan kurtulamamalarımızın
12:03
And yethenüz we alsoAyrıca livecanlı at the momentan
212
711902
1836
hiç hayal edemeyeceğimiz kadar çok olduğu bir an.
12:05
when our abilitykabiliyet to eliminateelemek those conditionskoşullar
213
713738
2891
Şu an Amerika'da doğan bir çok sağır bebeğe
12:08
has reachedulaştı a heightyükseklik we never imaginedhayal before.
214
716629
2608
koklea implantı yapılıyor, ki bu da
12:11
MostÇoğu deafSAĞIR infantsbebekler borndoğmuş in the UnitedAmerika StatesBirleşik now
215
719237
3144
beyine yerleştirilerek alıcıya bağlanır
12:14
will receiveteslim almak CochlearKoklear implantsimplantlar,
216
722396
1793
ve bu da duymayı ve konuşmayı sağlar.
12:16
whichhangi are put into the brainbeyin and connectedbağlı to a receiveralıcı,
217
724189
4815
Farelerde test edilen bir bileşim, BMN-111,
12:21
and whichhangi allowizin vermek them to acquirekazanmak a facsimileFaks of hearingişitme and to use oralOral speechkonuşma.
218
729004
5018
akonroplazi geninin aktivitesini engellemeye yardım ediyor.
12:26
A compoundbileşik that has been testedtest edilmiş in micefareler, BMN-BMN-111,
219
734022
4299
Akonroplazi cüceliğin en yaygın çeşidi,
12:30
is usefulişe yarar in preventingönlenmesi the actionaksiyon of the achondroplasiaAchondroplasia genegen.
220
738321
5053
ve akonroplazi genine sahip farelere bu bileşim verilince
12:35
AchondroplasiaAchondroplasia is the mostçoğu commonortak formform of dwarfismcücelik,
221
743374
2745
tamamen büyüdükleri görüldü.
12:38
and micefareler who have been givenverilmiş that substancemadde and who have the achondroplasiaAchondroplasia genegen,
222
746119
3967
İnsanlarda da denemeler çok yakında olacak.
12:42
growbüyümek to fulltam sizeboyut.
223
750086
1918
Hamilelik esnasında Down sendromu ihtimalini daha kolay daha hızlı
12:44
TestingTest in humansinsanlar is around the cornerköşe.
224
752004
2551
görebilen kan testleri var,
12:46
There are bloodkan teststestler whichhangi are makingyapma progressilerleme
225
754555
2256
insanlara bu hamilelikleri daha erken daha kolay bitirme
12:48
that would pickalmak up Down syndromesendrom more clearlyAçıkça and earlierdaha erken in pregnanciesgebelik than ever before,
226
756811
5495
fırsatı veriyor.
12:54
makingyapma it easierDaha kolay and easierDaha kolay for people to eliminateelemek those pregnanciesgebelik,
227
762306
5229
Sonuç olarak hem sosyal hem de tıbbi anlamda bir gelişme var.
12:59
or to terminatebitirmek them.
228
767550
1320
İkisine de inanıyorum.
13:00
And so we have bothher ikisi de socialsosyal progressilerleme and medicaltıbbi progressilerleme.
229
768870
4667
Sosyal sürecin çok anlamlı ve müthiş olduğunu düşünüyorum
13:05
And I believe in bothher ikisi de of them.
230
773537
1852
aynısı, tıbbi gelişmeler için de geçerli.
13:07
I believe the socialsosyal progressilerleme is fantasticfantastik and meaningfulanlamlı and wonderfulolağanüstü,
231
775389
4055
Ama bu gelişmelerin birinin diğerinden uzakta kalması tam bir trajedi.
13:11
and I think the sameaynı thing about the medicaltıbbi progressilerleme.
232
779444
3096
Anlattığım o 3 durumdaki gibi onların
13:14
But I think it's a tragedytrajedi when one of them doesn't see the other.
233
782540
4363
kesiştiğini görünce de,
13:18
And when I see the way they're intersectingkesişen
234
786903
2071
büyük operada kahramanımızın
13:20
in conditionskoşullar like the threeüç I've just describedtarif edilen,
235
788974
2214
kadın kahramana aşık olduğunu
13:23
I sometimesara sıra think it's like those momentsanlar in grandbüyük operaopera
236
791188
3650
kadın divanda ölürken anladığı zamana benzetiyorum.
13:26
when the herokahraman realizesanlar he lovessever the heroinekahraman
237
794838
2604
(Kahkahalar)
13:29
at the exactkesin momentan that she liesyalanlar expiringsüresi dolan on a divanDivan.
238
797442
4447
Tüm bu tedavileri bir bütün olarak düşünmeliyiz.
13:33
(LaughterKahkaha)
239
801889
2799
Genellikle ebeveynlerin sorunu
13:36
We have to think about how we feel about cureskürler altogethertamamen.
240
804688
3882
çocuklarımızda neleri onaylıyoruz,
13:40
And a lot of the time the questionsoru of parenthoodEbeveynlik is,
241
808570
2866
ve onlarda neleri tedavi ediyoruz? oluyor.
13:43
what do we validatedoğrulamak in our childrençocuklar,
242
811436
1852
Jim Sinclair, tanınmış otizm aktivisti,
13:45
and what do we cureÇare in them?
243
813288
1752
"Umarım çocuğum otizmli olmaz" deyince,
13:47
JimJim SinclairSinclair, a prominentönemli autismotizm activisteylemci, said,
244
815040
4171
aslında söyledikleri şey 'Umarım sahip olduğum çocuğum var olmaz
13:51
"When parentsebeveyn say 'I' Ben wishdilek my childçocuk did not have autismotizm,'
245
819211
4654
ve bunun yerine ben farklı, otizmli olmayan bir çocuğa sahip olurum.'
13:55
what they're really sayingsöz is 'I' Ben wishdilek the childçocuk I have did not existvar olmak
246
823865
4859
Tekrar düşünün. Varlığımız üzerine üzülmeniz bu şekilde algılanıyor.
14:00
and I had a differentfarklı, non-autisticOtistik childçocuk insteadyerine.'
247
828724
4019
Bir tedavi için yalvardığınızda böyle algılanıyor --
14:04
ReadOkuma that again. This is what we hearduymak when you mournyas over our existencevaroluş.
248
832743
4792
bizim için en sevgi dolu dileğiniz
14:09
This is what we hearduymak when you praydua etmek for a cureÇare --
249
837535
3202
bir gün böyle olmaktan vazgeçmemiz
14:12
that your fondestfondest wishdilek for us
250
840737
1905
ve sevebileceğiniz yabancıların bizim dışımızdaki insanlar olması.
14:14
is that somedaybirgün we will ceaseAteşkes to be
251
842642
2379
Bu gerçekten de uç bir bakış açısı,
14:17
and strangersyabancı insanlar you can love will movehareket in behindarkasında our facesyüzleri."
252
845021
5555
fakat iyileşmek değişmek ya da vazgeçilmek istemeyen
14:22
It's a very extremeaşırı pointpuan of viewgörünüm,
253
850576
3066
insanların var olduğu bir gerçeklikten bahsediyor.
14:25
but it pointsmakas to the realitygerçeklik that people engagetutmak with the life they have
254
853642
4129
Ne oldularsa öyle kalmak istiyorlar.
14:29
and they don't want to be curedtedavi or changeddeğişmiş or eliminatedelimine.
255
857771
4565
Bu proje için röportaj yaptığım ailelerden biri de
14:34
They want to be whoeverher kim it is that they'veonlar ettik come to be.
256
862336
3220
Columbine Katliamı'nın faillerinden Dylan Klebold'un ailesiydi.
14:37
One of the familiesaileleri I interviewedgörüşülen for this projectproje
257
865556
3800
Onları benimle konuşmaları için ikna etmem uzun sürdü,
14:41
was the familyaile of DylanDylan KleboldKlebold who was one of the perpetratorsfailleri of the ColumbineColumbine massacreKatliamı.
258
869356
5254
önce kabul ettiler, içlerinde anlatmadan duramadıkları
14:46
It tookaldı a long time to persuadeikna etmek them to talk to me,
259
874610
2795
bir hikaye vardı.
14:49
and oncebir Zamanlar they agreedkabul, they were so fulltam of theironların storyÖykü
260
877405
2764
Onlarla geçirdiğim ilk haftasonu -- bir çok haftasonundan ilki --
14:52
that they couldn'tcould stop tellingsöylüyorum it.
261
880169
1699
20 saatten uzun bir konuşma kaydetmiştim.
14:53
And the first weekendhafta sonu I spentharcanmış with them -- the first of manyçok --
262
881868
2617
Ve Pazar günü, hepimiz yorulmuştuk.
14:56
I recordedkaydedilmiş more than 20 hourssaatler of conversationkonuşma.
263
884485
3121
Mutfakta oturuyorduk. Sue Klebold akşam yemeğini hazırlıyordu.
14:59
And on SundayPazar night, we were all exhaustedbitkin.
264
887606
2263
"Eğer Dylan şu an burda olsaydı,
15:01
We were sittingoturma in the kitchenmutfak. SueSue KleboldKlebold was fixingsabitleme dinnerakşam yemegi.
265
889869
2886
sormak istediğiniz bir şey olur muydu?" dedim
15:04
And I said, "If DylanDylan were here now,
266
892755
2521
Ve babası, "Tabi ki olurdu.
15:07
do you have a senseduyu of what you'dşimdi etsen want to asksormak him?"
267
895276
2845
Ona ne yaptığını sandığını sorardım." dedi.
15:10
And his fatherbaba said, "I sure do.
268
898121
2368
Sue yere baktı, ve biraz düşündü.
15:12
I'd want to asksormak him what the hellcehennem he thought he was doing."
269
900489
3549
Daha sonra kafasını kaldırıp,
15:16
And SueSue lookedbaktı at the floorzemin, and she thought for a minutedakika.
270
904038
3638
"Annesi olduğum için ve kafasında böyle
15:19
And then she lookedbaktı back up and said,
271
907676
2179
bir şey olduğunu anlamadığım için beni affetmesini isterdim."
15:21
"I would asksormak him to forgiveaffetmek me for beingolmak his motheranne
272
909855
4063
Bir kaç yıl sonra onunla tekrar yemek yediğimde --
15:25
and never knowingbilme what was going on insideiçeride his headkafa."
273
913918
4424
yediğimiz yemeklerden sadece biri --
15:30
When I had dinnerakşam yemegi with her a coupleçift of yearsyıl latersonra --
274
918342
2968
"Bilirsin, ilk olduğunda, keşke hiç
15:33
one of manyçok dinnersakşam yemekleri that we had togetherbirlikte --
275
921310
1927
evlenmemiş hiç çocuk sahibi olmasaydım diye düşünmüştüm.
15:35
she said, "You know, when it first happenedolmuş,
276
923237
3410
Ohio'ya hiç gitmeseydim ve Tom'la yollarımız kesişmemiş olsaydı
15:38
I used to wishdilek that I had never marriedevli, that I had never had childrençocuklar.
277
926647
3808
bu çocuk hiç var olmayacaktı ve bu korkunç şey hiç olmayacaktı.
15:42
If I hadn'tolmasaydı gonegitmiş to OhioOhio StateDevlet and crossedçarpı pathsyolları with TomTom,
278
930455
3492
Ama daha sonra çocuklarımı çok sevdiğimi ve
15:45
this childçocuk wouldn'tolmaz have existedvar and this terriblekorkunç thing wouldn'tolmaz have happenedolmuş.
279
933947
3642
onlarsız bir hayat düşünemediğimi fark ettim.
15:49
But I've come to feel that I love the childrençocuklar I had so much
280
937589
4515
Diğer insanlara verdikleri acının farkındayım ve bu kesinlikle affedilemez,
15:54
that I don't want to imaginehayal etmek a life withoutolmadan them.
281
942104
3303
ama bana verdikleri bir acı da var." dedi.
15:57
I recognizetanımak the painAğrı they causedneden oldu to othersdiğerleri, for whichhangi there can be no forgivenessaf,
282
945407
4929
"Yani Dylan hiç doğmamış olsaydı, dünyanın daha
16:02
but the painAğrı they causedneden oldu to me, there is," she said.
283
950336
3464
iyi bir yer olacağını anladığım zamanlarda
16:05
"So while I recognizetanımak that it would have been better for the worldDünya
284
953800
3792
benim için daha iyi olmayacağını fark ettim."
16:09
if DylanDylan had never been borndoğmuş,
285
957592
2510
Yaptıkları şeyleri önlemek için her şeyi verebilecekleri
16:12
I've decidedkarar that it would not have been better for me."
286
960102
5482
şeylere neden olmuş çocuklara sahip tüm bu ailelerin
16:17
I thought it was surprisingşaşırtıcı how all of these familiesaileleri had all of these childrençocuklar with all of these problemssorunlar,
287
965584
6484
başlarına gelen şeylerde bu kadar anlam bulmaları çok şaşırtıcıydı.
16:24
problemssorunlar that they mostlyçoğunlukla would have donetamam anything to avoidönlemek,
288
972068
3033
Daha sonra, çocukları olanların sahip oldukları
16:27
and that they had all foundbulunan so much meaninganlam in that experiencedeneyim of parentingEbeveynlik.
289
975101
3819
çocukları hatalarına rağmen ne kadar çok sevdiklerini düşündüm.
16:30
And then I thought, all of us who have childrençocuklar
290
978920
3201
Parlak bir melek bir anda oturma odamın tavanına inip
16:34
love the childrençocuklar we have, with theironların flawskusurları.
291
982121
2692
tüm çocuklarımı almayı ve bana
16:36
If some gloriousşanlı angelmelek suddenlyaniden descendedindi throughvasitasiyla my livingyaşam roomoda ceilingtavan
292
984813
4256
daha iyi daha kibar, daha eğlenceli, daha hoş, daha zeki çocuklar vermeyi önerse
16:41
and offeredsunulan to take away the childrençocuklar I have
293
989069
2210
çocuklarıma sarılırdım ve bu zalim durumun bitmesi için dua ederdim.
16:43
and give me other, better childrençocuklar -- more politekibar, funnierdaha komik, nicerdaha güzel, smarterdaha akıllı --
294
991279
6594
Sonuç olarak cehennemde tutuşmayan pijamaları test ederken
16:49
I would clingyapışmak to the childrençocuklar I have and praydua etmek away that atrociousgaddarca spectaclegözlük.
295
997873
5105
sobanın karşısındaki çocuğumuzun alev almamasından emin
16:54
And ultimatelyen sonunda I feel
296
1002978
1992
olmak için
16:56
that in the sameaynı way that we testÖlçek flame-retardantalev pajamaspijama in an infernoInferno
297
1004970
3578
ailelerin bu aşırı farklılıklarla pazarlık etme hikayeleri
17:00
to ensuresağlamak they won'talışkanlık catchyakalamak fireateş when our childçocuk reachesulaşır acrosskarşısında the stovesoba, fırın, ocak,
298
1008548
4472
ebeveynliğin evrensel deneyimi üzerinde düşünmemizi sağlıyor,
17:05
so these storieshikayeleri of familiesaileleri negotiatingmüzakere these extremeaşırı differencesfarklar
299
1013020
4068
ki bu genelde çocuğunuza bakıp, 'nereden geldin?'
17:09
reflectyansıtmak on the universalevrensel experiencedeneyim of parentingEbeveynlik,
300
1017088
2681
sorusunu düşündüğünüz an.
17:11
whichhangi is always that sometimesara sıra you look at your childçocuk and you think,
301
1019769
4134
(Kahkahalar)
17:15
where did you come from?
302
1023903
2189
Bu bireysel farklılıklar böyle gizlenmişken, durum şuna dönüştü --
17:18
(LaughterKahkaha)
303
1026092
2454
sadece şizofreni ile uğraşan o kadar çok aile var,
17:20
It turnsdönüşler out that while eachher of these individualbireysel differencesfarklar is siloedsiloed --
304
1028546
4975
çocukları cinsiyetini değiştiren o kadar çok aile var,
17:25
there are only so manyçok familiesaileleri dealingmuamele with schizophreniaşizofreni,
305
1033521
2545
mucize bebeklere sahip aileler var --
17:28
there are only so manyçok familiesaileleri of childrençocuklar who are transgendertransgender,
306
1036066
2637
ve onlar da bir çok yönden engellerle karşılaşıyorlar --
17:30
there are only so manyçok familiesaileleri of prodigiesprodigies --
307
1038703
2194
tüm bu kategorilerde o kadar çok aile var ki
17:32
who alsoAyrıca faceyüz similarbenzer challengeszorluklar in manyçok waysyolları --
308
1040897
2284
düşündüğünüzde
17:35
there are only so manyçok familiesaileleri in eachher of those categorieskategoriler --
309
1043181
2690
ailelerinizle onların farklılık olarak gördüğü farklılıklarınız üzerindeki
17:37
but if you startbaşlama to think
310
1045871
1432
uzlaşma sürecinde farkettiğiniz şey bunun
17:39
that the experiencedeneyim of negotiatingmüzakere differencefark withiniçinde your familyaile
311
1047303
3566
neredeyse evrensel bir olgu olduğu oluyor.
17:42
is what people are addressingadresleme,
312
1050869
2030
İronik olarak, farklılıklarımız ve bu farklılıklarla uzlaşmamız
17:44
then you discoverkeşfetmek that it's a nearlyneredeyse universalevrensel phenomenonfenomen.
313
1052899
3737
bizi birleştiriyor.
17:48
Ironicallyİronik bir şekilde, it turnsdönüşler out, that it's our differencesfarklar, and our negotiationmüzakere of differencefark,
314
1056636
4635
Bu proje üstünde çalışırken çocuk sahibi olmaya karar verdim.
17:53
that unitebirleştirmek us.
315
1061271
2428
Bu bir çok insanı şaşırttı,
17:55
I decidedkarar to have childrençocuklar while I was workingçalışma on this projectproje.
316
1063699
5314
"Her şeyin kötüye gidebileceğini gördüğün bir
18:01
And manyçok people were astonishedhayret and said,
317
1069013
3116
çalışmanın tam ortasında nasıl çocuk sahibi olmaya karar verebilirsin?" dediler.
18:04
"But how can you decidekarar ver to have childrençocuklar
318
1072129
1848
"Her şeyin kötü gidebildiğine dair bir şey değil bu,
18:05
in the midstortasında of studyingders çalışıyor everything that can go wrongyanlış?"
319
1073977
4106
bu çalışmam her şey kötüye gidiyormuş gibi görünürken
18:10
And I said, "I'm not studyingders çalışıyor everything that can go wrongyanlış.
320
1078083
3230
bile ne kadar çok sevgi olabileceğine dair."
18:13
What I'm studyingders çalışıyor is how much love there can be,
321
1081313
3091
Gördüğüm engelli bir çocuk annesi hakkında çok düşündüm,
18:16
even when everything appearsbelirir to be going wrongyanlış."
322
1084404
4725
çocuğu bakıcı ihmali yüzünden ölen bir engelliydi.
18:21
I thought a lot about the motheranne of one disabledengelli childçocuk I had seengörüldü,
323
1089129
5635
Külleri gömüldüğünde, annesi,
18:26
a severelyağır disabledengelli childçocuk who diedvefat etti throughvasitasiyla caregiverCaregiver neglectihmal.
324
1094764
3772
"İki kere dolandırıldığım için af diliyorum,
18:30
And when his ashesküller were interredtarafından gömülen, his motheranne said,
325
1098536
2810
önce istediğim çocuğumu çaldılar şimdi de sevdiğim çocuğumu."
18:33
"I praydua etmek here for forgivenessaf for havingsahip olan been twiceiki defa robbedsoydular,
326
1101346
8034
Ve anladım ki geçerli bir niyeti olan herkes herhangi
18:41
oncebir Zamanlar of the childçocuk I wanted and oncebir Zamanlar of the sonoğul I lovedsevilen."
327
1109380
6056
bir çocuğu sevebilir.
18:47
And I figuredanladım it was possiblemümkün then for anyonekimse to love any childçocuk
328
1115436
4636
Eşim Minneapolis'teki lezbiyen arkadaşlarının
18:52
if they had the effectiveetkili will to do so.
329
1120072
2532
2 çocuğunun biyolojik babası.
18:54
So my husbandkoca is the biologicalbiyolojik fatherbaba of two childrençocuklar
330
1122604
5025
Üniversite yıllarından, şimdi boşanan ama çocuk sahibi olmak isteyen çok yakın bir arkadaşım vardı.
18:59
with some lesbianlezbiyen friendsarkadaşlar in MinneapolisMinneapolis.
331
1127629
2761
Bizim de onunla bir kız çocuğumuz var,
19:02
I had a closekapat friendarkadaş from collegekolej who'dkim olur gonegitmiş throughvasitasiyla a divorceboşanma and wanted to have childrençocuklar.
332
1130390
5824
anne kız Teksas'ta yaşıyorlar.
19:08
And so she and I have a daughterkız evlat,
333
1136214
1898
Eşimle de bizimle yaşayan bir oğlumuz var.
19:10
and motheranne and daughterkız evlat livecanlı in TexasTexas.
334
1138112
2211
Biyolojik babası benim, taşıyıcı annesi de
19:12
And my husbandkoca and I have a sonoğul who liveshayatları with us all the time
335
1140323
3239
Laura'ydı, Minneapolis'teki Oliver ve Lucy'nin
19:15
of whomkime I am the biologicalbiyolojik fatherbaba,
336
1143562
2384
lezbiyen annesi.
19:17
and our surrogatevekil for the pregnancygebelik was LauraLaura,
337
1145946
3920
(Alkışlar)
19:21
the lesbianlezbiyen motheranne of OliverOliver and LucyLucy in MinneapolisMinneapolis.
338
1149881
3048
Kısacası 3 eyaletteki 4 çocuğun 5 ebeveyni var.
19:24
(ApplauseAlkış)
339
1152929
8655
Benim ailemin varlığının kendi ailelerine
19:33
So the shorthandsteno is fivebeş parentsebeveyn of fourdört childrençocuklar in threeüç statesdevletler.
340
1161584
5464
sarstığını, zayıflattığını ya da zarar verdiğini düşünen insanlar var.
19:39
And there are people who think that the existencevaroluş of my familyaile
341
1167048
3356
Ve benim ailem gibi ailelerin varlığına
19:42
somehowbir şekilde undermineszayıflatan or weakenszayıflatır or damageshasar theironların familyaile.
342
1170404
4665
izin verilmemesini talep eden insanlar var.
19:47
And there are people who think that familiesaileleri like mineMayın
343
1175069
3628
Sevginin eksiltici örneklerini kabul etmem, sadece arttırıcı olanları.
19:50
shouldn'tolmamalı be allowedizin to existvar olmak.
344
1178697
1684
Gezegenin varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan
19:52
And I don't acceptkabul etmek subtractiveEksiltici modelsmodeller of love, only additivekatkı onesolanlar.
345
1180381
5655
tür çeşitliliğine inandığım gibi,
19:58
And I believe that in the sameaynı way that we need speciesTürler diversityçeşitlilik
346
1186036
3526
iyiliğin ekosterinin güçlenmesi için
20:01
to ensuresağlamak that the planetgezegen can go on,
347
1189562
2251
sevgi ve aile çeşitliliğine de ihtiyacımız olduğuna inanıyorum.
20:03
so we need this diversityçeşitlilik of affectionsevgi and diversityçeşitlilik of familyaile
348
1191813
4201
Oğlumuz doğduktan sonraki gün,
20:08
in ordersipariş to strengthengüçlendirmek the ecosphereEcosphere of kindnessnezaket.
349
1196014
4681
doktoru hastane odamıza girip, endişeli olduğunu söyledi.
20:12
The day after our sonoğul was borndoğmuş,
350
1200695
2370
Çocuğumuz bacağını düzgünce uzatamıyordu.
20:15
the pediatriciançocuk doktoru camegeldi into the hospitalhastane roomoda and said she was concernedilgili.
351
1203065
4572
Doktor bunun bir beyin hasarı sonucu yüzünden olabileceğini söyledi.
20:19
He wasn'tdeğildi extendinguzatma his legsbacaklar appropriatelyuygun olarak.
352
1207637
3133
Bacaklarını asimetrik bir şekilde uzatıyordu,
20:22
She said that mightbelki mean that he had brainbeyin damagehasar.
353
1210770
2909
bu da beyninde tümor olduğu anlamına gelebilirdi.
20:25
In so faruzak as he was extendinguzatma them, he was doing so asymmetricallyasimetrik olarak,
354
1213679
3361
Ayrıca kafası da oldukça büyüktü, bu da beyinde birikmiş suya işaret edebilirdi.
20:29
whichhangi she thought could mean that there was a tumortümör of some kindtür in actionaksiyon.
355
1217040
3863
Doktor bana bunları anlatırken,
20:32
And he had a very largegeniş headkafa, whichhangi she thought mightbelki indicatebelirtmek hydrocephalusHidrosefali.
356
1220903
4783
benim başımdan aşağı kaynar sular dökülüyordu.
20:37
And as she told me all of these things,
357
1225686
1630
Yıllardır engelli çocuklara sahip ebeveynlerin
20:39
I feltkeçe the very centermerkez of my beingolmak pouringdökme out ontoüstüne the floorzemin.
358
1227316
3995
bu deneyimlerinde buldukları anlamlar üzerine bir
20:43
And I thought, here I had been workingçalışma for yearsyıl
359
1231311
2343
kitap yazmaya çalışıyordum ancak yine de
20:45
on a bookkitap about how much meaninganlam people had foundbulunan
360
1233654
2549
onların arasına katılmak istemiyordum.
20:48
in the experiencedeneyim of parentingEbeveynlik childrençocuklar who are disabledengelli,
361
1236203
3533
Çünkü karşılaştığım şey bir hastalık fikriydi.
20:51
and I didn't want to joinkatılmak theironların numbernumara.
362
1239736
3900
Ve zamanın başlangıcından beri tüm ebeveynler gibi
20:55
Because what I was encounteringkarşılaşma was an ideaFikir of illnesshastalık.
363
1243636
2695
çocuklarımı hastalıktan korumak istedim.
20:58
And like all parentsebeveyn sincedan beri the dawnşafak of time,
364
1246331
2250
Aynı zamanda kendimi de hastalıktan korumak istiyordum.
21:00
I wanted to protectkorumak my childçocuk from illnesshastalık.
365
1248581
3346
Ve çalışmalarım sonucunda bildiğim şey şuydu:
21:03
And I wanted alsoAyrıca to protectkorumak myselfkendim from illnesshastalık.
366
1251927
3211
oğlumuzda ölçmeye başlayacağımız şeylerden birine
21:07
And yethenüz, I knewbiliyordum from the work I had donetamam
367
1255138
2560
rastlanırsa bu eninde sonunda onun kimliğine dönüşecekti,
21:09
that if he had any of the things we were about to startbaşlama testingtest yapmak for,
368
1257698
4107
ve onun kimliği benim de kimliğim olacaktı
21:13
that those would ultimatelyen sonunda be his identityKimlik,
369
1261805
3073
böylece bu hastalık çok farklı bir biçimde yayılacaktı.
21:16
and if they were his identityKimlik they would becomeolmak my identityKimlik,
370
1264878
4234
Onu MRI makinasına, CAT tarayıcına soktuk,
21:21
that that illnesshastalık was going to take a very differentfarklı shapeşekil as it unfoldedgelişeceğini.
371
1269112
4157
bir günlük çocuğumuzdan kal almalarına izin verdik.
21:25
We tookaldı him to the MRIMRI machinemakine, we tookaldı him to the CATKEDİ scannertarayıcı,
372
1273269
3031
Çaresiz hissediyorduk.
21:28
we tookaldı this day-oldbayat childçocuk and gaveverdi him over for an arterialArteryel bloodkan drawçekmek.
373
1276300
3998
5 saat sonunda,
21:32
We feltkeçe helplessçaresiz.
374
1280298
1194
beyninin tamamen temiz olduğunu söylediler
21:33
And at the endson of fivebeş hourssaatler,
375
1281492
1478
ve o zamana da kadar da bacaklarını düzgünce uzatabiliyordu.
21:34
they said that his brainbeyin was completelytamamen clearaçık
376
1282970
2224
Ve doktoruna neler olduğunu sorduğumda,
21:37
and that he was by then extendinguzatma his legsbacaklar correctlydoğru şekilde.
377
1285194
3010
oğlumuzun bacağına o sabah kramp girmiş olabileceğini söyledi.
21:40
And when I askeddiye sordu the pediatriciançocuk doktoru what had been going on,
378
1288204
2932
(Alkışlar)
21:43
she said she thought in the morningsabah he had probablymuhtemelen had a crampkramp.
379
1291136
4335
Ama annemin ne kadar haklı olduğunu düşünüyordum.
21:47
(LaughterKahkaha)
380
1295471
3565
Çocuğunuz için olan duygularınız,
21:51
But I thought how my motheranne was right.
381
1299036
7833
dünyadaki başka hiçbir şeye benzemiyor,
21:58
I thought, the love you have for your childrençocuklar
382
1306869
3495
ve çocuğunuz olana kadar bu hissi anlayamıyorsunuz.
22:02
is unlikeaksine any other feelingduygu in the worldDünya,
383
1310364
3330
Sanırım babalık sıfatına bir eksiklikle
22:05
and untila kadar you have childrençocuklar, you don't know what it feelshissediyor like.
384
1313694
6164
bağlandığım zaman çocuklar beni tuzağa düşürdüler.
22:11
I think childrençocuklar had ensnaredensnared me
385
1319858
2321
Ama bunu araştırma projeme bu kadar yoğunlaşana
22:14
the momentan I connectedbağlı fatherhoodbabalık with losskayıp.
386
1322179
3526
kadar fark etmiş olduğumdan emin değilim.
22:17
But I'm not sure I would have noticedfark that
387
1325705
1932
Çok fazla garip sevgiyle karşılaştım,
22:19
if I hadn'tolmasaydı been so in the thickkalın of this researchAraştırma projectproje of mineMayın.
388
1327637
5525
ve bu büyüleyici örnekleri oldukça doğal karşıladım.
22:25
I'd encounteredkarşılaşılan so much strangegarip love,
389
1333162
3232
Bu parlaklığın çok rezil hassasiyetleri bile aydınlattığını gördüm.
22:28
and I felldüştü very naturallydoğal olarak into its bewitchingbüyüleyici patternsdesenler.
390
1336394
3785
Bu 10 yıl boyunca, çekilmez bir sorumluluğun
22:32
And I saw how splendorSplendor can illuminateaydınlatmak even the mostçoğu abjectsefil vulnerabilitiesgüvenlik açıkları.
391
1340179
6727
korkutucu neşesine tanık oldum ve bunun
22:38
DuringSırasında these 10 yearsyıl, I had witnessedtanık and learnedbilgili
392
1346906
3806
nasıl geri kalan her şeyi ele geçirdiğini gördüm.
22:42
the terrifyingdehşet verici joysevinç of unbearabledayanılmaz responsibilitysorumluluk,
393
1350712
3492
Ve bazen görüştüğüm ailelerin budala olduğunu düşündüm,
22:46
and I had come to see how it conquersyener everything elsebaşka.
394
1354204
3532
nankör çocukları için köle olup, kendileri
22:49
And while I had sometimesara sıra thought the parentsebeveyn I was interviewinggörüşme were foolsAptallar,
395
1357736
4301
için mutsuzluktan üremiş kimlikler yaratmışlardı.
22:54
enslavingköleleştirme themselveskendilerini to a lifetime'sömür boyu journeyseyahat with theironların thanklessnankör childrençocuklar
396
1362037
4950
Araştırmam benim için bir prensip oluşturmuştu
22:58
and tryingçalışıyor to breeddoğurmak identityKimlik out of miserysefalet,
397
1366987
2949
bir gün onların yolculuğuna katılmak için kendimi hazır hissediyordum.
23:01
I realizedgerçekleştirilen that day that my researchAraştırma had builtinşa edilmiş me a planktahta
398
1369936
4636
Teşekkürler.
23:06
and that I was readyhazır to joinkatılmak them on theironların shipgemi.
399
1374572
3414
(Alkışlar)
23:09
Thank you.
400
1377986
1817
Teşekkürler.
23:11
(ApplauseAlkış)
401
1379803
5651
(Alkışlar)
Translated by Duygu Doğancıoğlu
Reviewed by Umut Kursun

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Andrew Solomon - Writer
Andrew Solomon writes about politics, culture and psychology.

Why you should listen

Andrew Solomon is a writer, lecturer and Professor of Clinical Psychology at Columbia University. He is president of PEN American Center. He writes regularly for The New Yorker and the New York Times.

Solomon's newest book, Far and Away: Reporting from the Brink of Change, Seven Continents, Twenty-Five Years was published in April, 2016. His previous book, Far From the Tree: Parents, Children, and the Search for Identity won the National Book Critics Circle award for nonfiction, the Wellcome Prize and 22 other national awards. It tells the stories of parents who not only learn to deal with their exceptional children but also find profound meaning in doing so. It was a New York Times bestseller in both hardcover and paperback editions. Solomon's previous book, The Noonday Demon: An Atlas of Depression, won the 2001 National Book Award for Nonfiction, was a finalist for the 2002 Pulitzer Prize and was included in The Times of London's list of one hundred best books of the decade. It has been published in twenty-four languages. Solomon is also the author of the novel A Stone Boat and of The Irony Tower: Soviet Artists in a Time of Glasnost.

Solomon is an activist in LGBT rights, mental health, education and the arts. He is a member of the boards of directors of the National LGBTQ Force and Trans Youth Family Allies. He is a member of the Board of Visitors of Columbia University Medical Center, serves on the National Advisory Board of the Depression Center at the University of Michigan, is a director of Columbia Psychiatry and is a member of the Advisory Board of the Depression and Bipolar Support Alliance. Solomon also serves on the boards of the Metropolitan Museum of Art, Yaddo and The Alex Fund, which supports the education of Romani children. He is also a fellow of Berkeley College at Yale University and a member of the New York Institute for the Humanities and the Council on Foreign Relations.

Solomon lives with his husband and son in New York and London and is a dual national. He also has a daughter with a college friend; mother and daughter live in Texas but visit often.


More profile about the speaker
Andrew Solomon | Speaker | TED.com