ABOUT THE SPEAKER
Taiye Selasi - Author
In her writings, Taiye Selasi explores our relationship to our multiple identities.

Why you should listen

A writer and photographer of Nigerian and Ghanaian descent, born in London and raised in Boston, now living in Rome and Berlin, who has studied Latin and music, Taiye Selasi is herself a study in the modern meaning of identity. In 2005 she published the much-discussed (and controversial) essay "Bye-Bye, Babar (Or: What Is an Afropolitan?)," offering an alternative vision of African identity for a transnational generation. Prompted by writer Toni Morrison, the following year she published the short story "The Sex Lives of African Girls" in the literary magazine Granta.

Her first novel Ghana Must Go, published in 2013, is a tale of family drama and reconciliation, following six characters and spanning generations, continents, genders and classes.

More profile about the speaker
Taiye Selasi | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2014

Taiye Selasi: Don't ask where I'm from, ask where I'm a local

Taiye Selasi: Bana nereli olduğumu değil, nereye ait olduğumu sorun

Filmed:
3,010,490 views

Birisi size nereli olduğunuzu sorduğunda, ne cevap vereceğinizi bilemediğiniz oldu mu? Yazar Taiye Selasi birden fazla aidiyete sahip olan, büyüdüğü kasabada, şu an yaşadığı şehirde yahut başka birkaç yerde kendisini evinde hisseden insanlar adına konuşuyor. "Nasıl bir ülkeye ait olabilirim? diye soruyor ve devam ediyor: "İnsanoğlu nasıl olur da tek bir kavrama ait olabilir?"
- Author
In her writings, Taiye Selasi explores our relationship to our multiple identities. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
Last yearyıl, I wentgitti on my first bookkitap tourtur.
0
999
2612
Geçtiğimiz sene ilk kitap turuma çıktım.
00:16
In 13 monthsay, I flewuçtu to 14 countriesülkeler
1
4271
3318
13 ay içinde 14 ülkeye uçtum
00:19
and gaveverdi some hundredyüz talksgörüşmeler.
2
7613
2309
ve yüzlerce konuşma yaptım.
00:22
EveryHer talk in everyher countryülke
3
10462
2513
Her ülkedeki konuşmalarım
00:24
beganbaşladı with an introductionGiriş,
4
12999
1976
bir girizgâhla başladı
00:26
and everyher introductionGiriş beganbaşladı,
alasNe yazık ki, with a lieYalan:
5
14999
4825
ve her girizgâh ise maalesef bir yalanla:
00:32
"TaiyeTaiye SelasiSelasi comesgeliyor
from GhanaGana and NigeriaNijerya,"
6
20567
3321
"Taiye Selasi Ganalı ve Nijeryalı"
00:35
or "TaiyeTaiye SelasiSelasi comesgeliyor
from Englandİngiltere and the StatesBirleşik."
7
23912
4079
ya da "Taiye Selasi İngiltereli
ve Amerikalı".
00:40
WheneverNe zaman I heardduymuş this openingaçılış sentencecümle,
8
28428
2547
Bu açılış cümlesini ne zaman duysam,
00:42
no mattermadde the countryülke that concludedsonucuna it --
9
30999
2565
hangi ülke ile bittiğinden
bağımsız şekilde --
00:45
Englandİngiltere, AmericaAmerika, GhanaGana, NigeriaNijerya --
10
33588
2387
İngiltere, Amerika, Gana, Nijerya --
00:47
I thought, "But that's not truedoğru."
11
35999
2572
"Ama bu doğru değil" diye düşündüm.
00:51
Yes, I was borndoğmuş in Englandİngiltere
and grewbüyüdü up in the UnitedAmerika StatesBirleşik.
12
39127
3999
Evet, ben İngiltere'de doğdum ve
Amerika Birleşik Devletleri'nde büyüdüm.
00:55
My mumAnnem, borndoğmuş in Englandİngiltere,
and raisedkalkık in NigeriaNijerya,
13
43436
3347
Annem İngiltere'de doğdu
ve Nijerya'da yetişti,
00:58
currentlyşu anda liveshayatları in GhanaGana.
14
46807
1984
şu anda Gana'da yaşıyor.
01:00
My fatherbaba was borndoğmuş in GoldAltın CoastSahil,
a Britishİngiliz colonykoloni,
15
48815
4225
Babam ise bir İngiliz kolonisi olan
Gold Coast'da doğup
01:05
raisedkalkık in GhanaGana,
16
53064
1585
Gana'da büyüdü
01:06
and has livedyaşamış for over 30 yearsyıl
in the Kingdomİngiltere of SaudiSuudi ArabiaArabistan.
17
54673
4107
ve son 30 yıldır da Suudi Arabistan
Krallığı'nda yaşıyor.
01:10
For this reasonneden, my introducersistekleri
alsoAyrıca calleddenilen me "multinationalçok uluslu."
18
58804
5163
Bu sebepten ötürü beni takdim eden kişiler
beni "çok uluslu" olarak da tanıttılar.
01:16
"But NikeNike is multinationalçok uluslu," I thought,
19
64498
3968
"Ancak Nike çok ulusludur" diye düşündüm,
01:20
"I'm a humaninsan beingolmak."
20
68490
1991
"Bense bir insanım".
01:23
Then, one fine day, mid-tourOrta Tur,
21
71124
3160
Sonra günlerden bir gün, turun ortasında,
01:26
I wentgitti to LouisianaLouisiana, a museummüze in DenmarkDanimarka
22
74308
3476
Danimarka'da, yazar Colum McCann
ile aynı sahneyi paylaştığım
01:29
where I sharedpaylaşılan the stageevre
with the writeryazar ColumColum McCannMcCann.
23
77808
3328
Louisiana Müzesi'ne gittim.
01:33
We were discussingtartışılması the rolerol
of localityyerellik in writingyazı,
24
81580
2890
Yazıda yerelliğin rolü ile
ilgili konuşuyorduk
01:36
when suddenlyaniden it hitvurmak me.
25
84494
2179
ve bir anda aklıma bir şey dank etti.
01:39
I'm not multinationalçok uluslu.
26
87157
1985
Ben çok uluslu değilim.
01:41
I'm not a nationalUlusal at all.
27
89166
2996
Ben uluslu da değilim.
01:44
How could I come from a nationulus?
28
92186
2372
Nasıl olur da bir milletten gelebilirim?
01:46
How can a humaninsan beingolmak come from a conceptkavram?
29
94999
3341
İnsanoğlu nasıl olur da bir
kavramdan gelmiş olabilir?
01:50
It's a questionsoru that had been botheringrahatsız me
for going on two decadeson yıllar.
30
98745
4293
Bu, beni 20 yıldır sıkan bir soruydu.
01:55
From newspapersgazeteler, textbooksders kitapları, conversationskonuşmaları,
31
103403
3173
Gazetelerden, ders kitaplarından,
sohbetlerden
01:58
I had learnedbilgili to speakkonuşmak of countriesülkeler
32
106600
2262
ülkeler sanki sonsuz, tekil,
02:00
as if they were eternalsonsuz, singularTekil,
naturallydoğal olarak occurringmeydana gelen things,
33
108886
4763
doğal olarak oluşan şeylermiş
gibi konuşmayı öğrendim.
02:05
but I wonderedmerak:
34
113673
1857
Ancak merak ediyordum:
02:07
to say that I camegeldi from a countryülke
35
115554
1772
Bir ülkeden geldiğini söylemek,
02:09
suggestedönerdi that the countryülke
was an absolutekesin,
36
117350
3015
o ülkenin bir mutlak
olduğunu öne sürüyordu,
02:12
some fixedsabit pointpuan in placeyer in time,
37
120389
2682
sabit bir noktada, bir zamanda ve yerde,
02:15
a constantsabit thing, but was it?
38
123095
2348
değişmez bir şey gibi, peki böyle miydi?
02:18
In my lifetimeömür, countriesülkeler
had disappearedkayboldu -- CzechoslovakiaÇekoslovakya;
39
126191
4626
Yaşadığım süre boyunca, ülkeler
yok oldular, Çekoslovakya gibi;
02:22
appearedortaya çıktı -- Timor-LesteDoğu Timor;
failedbaşarısız oldu -- SomaliaSomali.
40
130841
4359
yeni ülkeler kuruldu, Doğu Timor gibi;
başarısız oldular, Somali gibi.
02:27
My parentsebeveyn camegeldi from countriesülkeler
that didn't existvar olmak when they were borndoğmuş.
41
135224
4274
Benim ailem, o dönem henüz var
olmayan ülkelerde doğdular.
02:31
To me, a countryülke -- this thing that could
be borndoğmuş, dieölmek, expandgenişletmek, contractsözleşme --
42
139522
6310
Benim için ülke dediğimiz şey -- doğan,
ölen, genişleyen, daralan bir kavram --
02:37
hardlyzorlukla seemedgibiydi the basistemel
for understandinganlayış a humaninsan beingolmak.
43
145856
3421
insanoğlunu anlamaya zoraki bir
temel teşkil ediyor gibi göründü
02:41
And so it camegeldi as a hugeKocaman reliefkabartma
to discoverkeşfetmek the sovereignegemen statebelirtmek, bildirmek.
44
149602
5154
ve sonunda egemen bir devletin
keşfi muazzam bir rahatlama getirdi.
02:47
What we call countriesülkeler are actuallyaslında
45
155232
1938
Ülkeleri tanımlama şekillerimiz aslında
02:49
variousçeşitli expressionsifade
of sovereignegemen statehoodDevlet,
46
157194
2649
egemen devletçilik anlayışının
çeşitli varyasyonları,
02:51
an ideaFikir that camegeldi into fashionmoda
only 400 yearsyıl agoönce.
47
159867
3864
yalnızca 400 sene önce
moda olmuş bir düşünce.
02:56
When I learnedbilgili this, beginningbaşlangıç my
mastersyüksek lisans degreederece in internationalUluslararası relationsilişkiler,
48
164295
4886
Uluslararası İlişkiler yüksek lisansıma
başladığım zaman bunu öğrendiğimde,
03:01
I feltkeçe a sortçeşit of surgedalgalanma of reliefkabartma.
49
169205
2369
bir çeşit rahatlama hissetmiştim.
03:03
It was as I had suspectedşüpheli.
50
171598
2246
Tam da şüphelendiğim gibiydi.
03:06
HistoryGeçmiş was realgerçek, cultureskültürler were realgerçek,
51
174352
3671
Tarih gerçekti, kültürler de öyle;
03:10
but countriesülkeler were inventedicat edildi.
52
178047
2514
ancak ülkeler birer icattı.
03:13
For the nextSonraki 10 yearsyıl, I soughtaranan
to re-Re- or un-defineBM-tanımlamak myselfkendim,
53
181022
4461
Sonraki 10 sene, kendimi tekrar tanımlamak
veya tanımlamamak için arayıştaydım,
03:17
my worldDünya, my work, my experiencedeneyim,
54
185507
2468
dünyam, işim, yaşanmışlıklarım,
03:19
beyondötesinde the logicmantık of the statebelirtmek, bildirmek.
55
187999
2175
devlet mantığının ötesindeydi.
03:22
In 2005, I wroteyazdı an essaykompozisyon,
"What is an AfropolitanAfropolitan,"
56
190198
4539
2005 senesinde kültürü ülkeye ayrıcalıklı
tutan bir kimliğin tasvirini yaptığım
03:26
sketchingçizimi out an identityKimlik
that privilegedayrıcalıklı culturekültür over countryülke.
57
194761
5268
"Afropolitan nedir" diye
bir deneme yazdım.
03:32
It was thrillingheyecan verici how manyçok people
could relateilgili to my experiencedeneyim,
58
200053
4519
Bu kadar çok insanın yaşadığım tecrübe
ile bağlantı kurabildiğini görmek
aşırı heyecan vericiydi,
03:36
and instructionalöğretim how manyçok othersdiğerleri
didn't buysatın almak my senseduyu of selföz.
59
204596
4977
benlik algımı kabul etmeyenleri
görmek de bir o kadar öğreticiydi.
03:42
"How can SelasiSelasi claimİddia to come from GhanaGana,"
one suchböyle criticeleştirmen askeddiye sordu,
60
210224
5000
"Selasi, Gana pasaportu ile gezmenin
getirdiği aşağılanmayı yaşamamışken
03:47
"when she's never knownbilinen the indignitiesbasamağı
61
215248
2268
nasıl Ganalı olduğunu iddia eder?"
03:49
of travelingseyahat abroadyurt dışı
on a GhanianGhanian passportpasaport?"
62
217540
2713
diye bir eleştirel soru da soruldu.
03:52
Now, if I'm honestdürüst,
63
220777
2198
Dürüst olmak gerekirse,
soruyu soran kişinin ne demek
istediğini anlıyordum.
03:54
I knewbiliyordum just what she meantdemek.
64
222999
1432
03:56
I've got a friendarkadaş namedadlı LaylaLayla
who was borndoğmuş and raisedkalkık in GhanaGana.
65
224999
3449
Gana'da doğup büyüyen Layla
isimli bir arkadaşım var.
04:00
Her parentsebeveyn are third-generationüçüncü nesil
GhaniansGhanians of LebaneseLübnan descentiniş.
66
228472
4542
Ailesi, Lübnan kökenli olan
üçüncü jenerasyon Ganalılar.
04:05
LaylaLayla, who speakskonuşur fluentakıcı TwiTwi,
knowsbilir AccraAccra like the back of her handel,
67
233506
5000
Layla, akıcı bir şekilde Twi dilini konuşabilen,
Accra'yı avucunun içi gibi bilen biriydi;
04:10
but when we first metmet yearsyıl agoönce,
I thought, "She's not from GhanaGana."
68
238530
4735
ancak kendisi ile
yıllar evvel tanıştığımızda,
"Ganalı değildir" diye düşünmüştüm.
04:15
In my mindus, she camegeldi from LebanonLübnan,
69
243648
2587
Accra'nın kenar bölgelerinde
meydana gelen bütün yaşanmışlıklarına
04:18
despiterağmen the patentpatent factgerçek
that all her formativebiçimlendirici experiencedeneyim
70
246259
3716
dair tescilli gerçeklere rağmen
o benim için Lübnanlıydı.
04:21
tookaldı placeyer in suburbanbanliyö AccraAccra.
71
249999
1845
04:24
I, like my criticseleştirmenler,
72
252376
2342
Ben, aldığım eleştirilerdeki gibi,
04:26
was imagininghayal some GhanaGana
where all GhanaiansPetrol had brownkahverengi skincilt
73
254742
5530
Gana'yı tüm Ganalıların kahverengi derili
olduğu ve İngiliz pasaportuna
04:32
or noneYok heldbekletilen U.K. passportsPasaportlar.
74
260296
2511
sahip olmadıkları bir yer
olarak hayal ediyordum.
04:35
I'd fallendüşmüş into the limitingsınırlayıcı traptuzak
75
263219
2207
Ben de bir ülkeden gelmenin koyduğu
04:37
that the languagedil of cominggelecek
from countriesülkeler setskümeler --
76
265450
3171
o sınırlayıcı tuzağa düşmüştüm --
04:40
the privilegingprivileging of a fictionkurgu,
the singularTekil countryülke,
77
268645
3731
bir kurgunun, tek ülke ayrıcalığının
insan deneyimi gerçeğinden üstün olması.
04:44
over realitygerçeklik: humaninsan experiencedeneyim.
78
272400
3209
Colum McCann ile o gün konuşurken,
sonunda jeton düşmüştü.
04:48
SpeakingKonuşma with ColumColum McCannMcCann that day,
the pennykuruş finallyen sonunda droppeddüştü.
79
276363
4666
04:53
"All experiencedeneyim is localyerel," he said.
80
281433
2744
"Tüm yaşanmışlıklar yereldir" dedi McCann.
04:56
"All identityKimlik is experiencedeneyim," I thought.
81
284788
3603
"Tüm kimlikler birer yaşanmışlıktır"
diye düşündüm ben de.
05:00
"I'm not a nationalUlusal,"
I proclaimedilan onstagesahnede.
82
288836
3461
"Ben ulusal değilim" diye ifade ettim
kendimi sahnede,
05:04
"I'm a localyerel. I'm multi-localbirden çok yerel."
83
292710
2800
"Ben lokalim, multi-lokalim"
05:07
See, "TaiyeTaiye SelasiSelasi comesgeliyor
from the UnitedAmerika StatesBirleşik," isn't the truthhakikat.
84
295876
4147
Gördünüz mü, "Taiye Selasi
Amerikalı" gerçek değil.
05:12
I have no relationshipilişki
with the UnitedAmerika StatesBirleşik,
85
300452
2777
Birleşik Devletler ile hiçbir
bağım bulunmuyor,
05:15
all 50 of them, not really.
86
303253
2165
50 eyaletin hiçbirisi ile, gerçekten.
05:17
My relationshipilişki is with BrooklineBrookline,
the townkasaba where I grewbüyüdü up;
87
305831
3783
Benim ilişkim Brookline ile,
büyüdüğüm kasabayladır;
05:21
with NewYeni YorkYork CityŞehir, where I startedbaşladı work;
88
309638
2541
New York City ile,
çalışmaya başladığım şehirle;
05:24
with LawrencevilleLawrenceville,
where I spendharcamak ThanksgivingŞükran günü.
89
312203
2784
Lawrenceville ile,
Şükran Günü'nü geçirdiğim yerle.
05:27
What makesmarkaları AmericaAmerika home for me
is not my passportpasaport or accentAksan,
90
315797
5240
Amerika'yı benim evim yapan şey,
pasaportum ya da aksanım değil;
05:33
but these very particularbelirli experiencesdeneyimler
91
321061
2636
ancak bu belirleyici tecrübeler
05:35
and the placesyerler they occurmeydana.
92
323721
1958
ve bunun geçtiği yerler oluyor.
05:38
DespiteRağmen my pridegurur in EweEwe culturekültür,
93
326076
2731
Ewe kültürüme dair duyduğum kıvanca,
05:40
the BlackSiyah StarsYıldız,
and my love of GhanaianGanalı foodGıda,
94
328831
3144
Kara Yıldızlar ve Gana yemeklerine
olan sevgime rağmen,
05:43
I've never had a relationshipilişki
with the RepublicCumhuriyeti of GhanaGana, writferman largegeniş.
95
331999
4358
benim Gana Cumhuriyeti ile
belirgin hiçbir bağım olmadı.
05:48
My relationshipilişki is with AccraAccra,
where my motheranne liveshayatları,
96
336738
3655
Accra ile benim bağım, annemin yaşadığı
05:52
where I go eachher yearyıl,
97
340417
1611
ve her sene gittiğim yer olması,
05:54
with the little gardenBahçe in DzorwuluDzorwulu
where my fatherbaba and I talk for hourssaatler.
98
342052
4396
Dzorwulu'da babam ile saatlerce
konuştuğumuz o küçük bahçe olması.
05:59
These are the placesyerler
that shapeşekil my experiencedeneyim.
99
347209
2962
Buralar benim yaşam deneyimimi
şekillendiren yerler oldular.
06:02
My experiencedeneyim is where I'm from.
100
350607
2349
Benim nereli olduğumun tecrübesi.
06:05
What if we askeddiye sordu, insteadyerine
of "Where are you from?" --
101
353999
3379
Ya "Nerelisin" diye sormak yerine
06:09
"Where are you a localyerel?"
102
357782
1804
"Nereye aitsin" diye sorsaydık?
06:11
This would tell us so much more
about who and how similarbenzer we are.
103
359610
4413
Bu bize kim olduğumuzu ve ne kadar
benzer olduğumuzu daha fazla gösterirdi.
06:16
Tell me you're from FranceFransa,
and I see what, a setset of clichClichés?
104
364047
4584
Bana Fransalı olduğunuzu söylediğinizde
ne görmeliyim? Klişeler sürüsü mü?
06:20
Adichie'sAdichie'nın dangeroustehlikeli singletek storyÖykü,
the mythefsane of the nationulus of FranceFransa?
105
368655
4240
Adichie'nin tehlikeli tek hikâyesindeki
gibi bir türden Fransız
ulusuna ait mitler mi?
06:25
Tell me you're a localyerel of FezFez and ParisParis,
106
373355
3234
Bana Fez yahut Paris yerlisi
olduğunuzu, daha da iyisi
06:28
better yethenüz, GoutteGoutte d'Ord'Or, and I see
a setset of experiencesdeneyimler.
107
376613
4365
Goutte d'Or'lu olduğunuzu söyleyin
ve ben bir sürü yaşanmışlık görebileyim.
06:33
Our experiencedeneyim is where we're from.
108
381002
2973
Nereli olduğumuz aslında
bizim yaşanmışlıklarımızdır.
06:35
So, where are you a localyerel?
109
383999
2047
Peki siz nereye aitsiniz?
06:38
I proposeteklif etmek, önermek a three-stepÜç adım testÖlçek.
110
386070
2071
Üç aşamalı bir test sunuyorum bunun için.
06:40
I call these the threeüç "R’s":
ritualsritüeller, relationshipsilişkiler, restrictionskısıtlamalar.
111
388601
5661
Ben bu testi 3R testi
olarak isimlendiriyorum:
Alışkanlıklar (Rituels), Bağlar (Relationships),
Kısıtlamalar (Restrictions).
06:46
First, think of your dailygünlük ritualsritüeller,
whateverher neyse they mayMayıs ayı be:
112
394619
3914
İlk olarak günlük ritüellerinizi düşünün,
ne olursa olsunlar:
06:50
makingyapma your coffeeKahve, drivingsürme to work,
113
398557
2033
Kahve yapmak, aracınızla işe gitmek,
06:52
harvestinghasat your cropsbitkileri,
sayingsöz your prayersnamaz.
114
400614
2876
ekin biçmek, dua etmek.
06:55
What kindtür of ritualsritüeller are these?
115
403514
2222
Ne türden alışkanlıklar bunlar?
06:57
Where do they occurmeydana?
116
405760
1453
Bunlar nerede oluşur?
06:59
In what cityŞehir or citiesşehirler in the worldDünya
do shopkeepersesnaf know your faceyüz?
117
407237
4639
Dünyanın hangi şehrinde yahut
şehirlerinde dükkânlar sizi tanıyorlar?
07:04
As a childçocuk, I carriedtaşınan out fairlyoldukça standardstandart
suburbanbanliyö ritualsritüeller in BostonBoston,
118
412582
4393
Bir çocuk olarak Boston'da annemin
Londra'dan ve Lagos'tan
getirdiği alışkanlıkların
düzenlenmiş şekilleri olan
07:08
with adjustmentsayarlamalar madeyapılmış for the ritualsritüeller
my motheranne broughtgetirdi from LondonLondra and LagosLagos.
119
416999
4631
oldukça standart banliyö
alışkanlıkları yerine getiriyordum.
07:13
We tookaldı off our shoesayakkabı in the houseev,
120
421654
1847
Eve girerken ayakkabımızı çıkarırdık,
07:15
we were unfailinglymizacı vardı
politekibar with our eldersyaşlılar,
121
423525
2690
bizden büyüklere hiçbir hataya mahal
vermeden nezaket gösterirdik,
07:18
we ateyemek yedi slow-cookedyavaş pişirilmiş, spicybaharatlı foodGıda.
122
426239
2237
elektrikli tencerede yavaş pişen
baharatlı yemekler yerdik.
07:20
In snowykarlı NorthKuzey AmericaAmerika,
oursbizim were ritualsritüeller of the globalglobal SouthGüney.
123
428865
4696
Karlı Kuzey Amerika'da global bir
Güney'in alışkanlıklarını yaşıyorduk.
07:26
The first time I wentgitti to DelhiDelhi
or to southerngüney partsparçalar of Italyİtalya,
124
434132
3843
Delhi'ye ya da Güney İtalya'ya ilk gittiğimde
07:29
I was shockedşok by how at home I feltkeçe.
125
437999
2336
kendimi nasıl evimde hissettiğimi
görünce çok şaşırdım.
07:32
The ritualsritüeller were familiartanıdık.
126
440359
2131
Alışkanlıklar çok tanıdıktı.
07:34
"R" numbernumara one, ritualsritüeller.
127
442975
2103
Birinci "R", alışkanlıklar (rituals).
07:37
Now, think of your relationshipsilişkiler,
of the people who shapeşekil your daysgünler.
128
445578
4114
Şimdi günlerinizi şekillendiren insanlarla
olan bağlarınızla ilgili düşünün.
07:42
To whomkime do you speakkonuşmak at leasten az oncebir Zamanlar a weekhafta,
129
450065
2540
En azından haftada bir gün
konuştuğunuz insanlar,
07:44
be it faceyüz to faceyüz or on FaceTimeFaceTime?
130
452629
2800
yüz yüze veya FaceTime'da olsun.
07:47
Be reasonablemakul in your assessmentdeğerlendirme;
131
455453
1706
Bu değerlendirmenizde
makul olmaya çalışın,
07:49
I'm not talkingkonuşma about
your FacebookFacebook friendsarkadaşlar.
132
457183
2857
zira Facebook arkadaşlarınızdan
bahsetmiyorum.
07:52
I'm speakingkonuşuyorum of the people who shapeşekil
your weeklyhaftalık emotionalduygusal experiencedeneyim.
133
460064
4283
Bir haftanızı duygusal anlamda
şekillendiren insanlardan bahsediyorum.
07:56
My motheranne in AccraAccra,
my twinikiz sisterkız kardeş in BostonBoston,
134
464371
2604
Accra'daki annem,
Boston'daki ikiz kız kardeşim,
07:58
my besten iyi friendsarkadaşlar in NewYeni YorkYork:
135
466999
2042
New York'taki en iyi arkadaşlarım:
08:01
these relationshipsilişkiler are home for me.
136
469065
2345
Bu bağlar benim için birer yuva gibi.
08:03
"R" numbernumara two, relationshipsilişkiler.
137
471822
2287
İki numaralı "R", Bağlar (Relationships).
08:06
We're localyerel where we carrytaşımak out
our ritualsritüeller and relationshipsilişkiler,
138
474665
4310
Bizler alışkanlıklarımızı ve bağlarımızı
devam ettirdiğimiz yerlere aitiz,
08:10
but how we experiencedeneyim our localityyerellik
139
478999
2742
ancak yerel aidiyetimizi yaşama şeklimiz
08:13
dependsbağlıdır in partBölüm on our restrictionskısıtlamalar.
140
481765
3286
bazı kısıtlamalarımıza da bağlıdır.
08:17
By restrictionskısıtlamalar, I mean,
where are you ableyapabilmek to livecanlı?
141
485075
2843
Kısıtlamalar derken, bahsettiğim şey
"Nerede yaşayabilirsin?"
08:19
What passportpasaport do you holdambar?
142
487942
2033
"Hangi ülkenin pasaportunu taşıyorsun?"
08:21
Are you restrictedkısıtlı by, say, racismırkçılık,
from feelingduygu fullytamamen at home where you livecanlı?
143
489999
5267
Irkçılık gibi bir şeyden dolayı yaşadığınız
yerde kendinizi evinizde hissetmekten;
08:27
By civilsivil warsavaş, dysfunctionalişlevsel olmayan governanceYönetim,
economicekonomik inflationenflasyon,
144
495290
4263
sivil savaş, işlevsiz bir yönetim,
ekonomik enflasyon sayesinde,
08:31
from livingyaşam in the localityyerellik
where you had your ritualsritüeller as a childçocuk?
145
499577
4398
bir çocuk olarak
alışkanlıklarınızı sürdürdüğünüz
çevrede yaşamaktan kısıtlanıyor musunuz?
08:36
This is the leasten az sexyseksi of the R’s,
146
504396
2597
Bu da en az seksi R,
08:39
lessaz lyriclirik than ritualsritüeller and relationshipsilişkiler,
147
507017
2958
alışkanlıklar ve
bağlardan daha az şiirsel;
08:41
but the questionsoru takes us pastgeçmiş
"Where are you now?"
148
509999
3310
ancak soru bizi
"Şu an neredesin?" sorusundan
08:45
to "Why aren'tdeğil you there, and why?"
149
513333
3024
"Neden orada değilsin
ve neden?" sorusuna götürüyor.
08:49
RitualsRitüeller, relationshipsilişkiler, restrictionskısıtlamalar.
150
517174
2837
Alışkanlıklar, bağlar ve kısıtlamalar.
08:52
Take a pieceparça of paperkâğıt
151
520503
1525
Bir parça kâğıt alın ve
08:54
and put those threeüç wordskelimeler
on topüst of threeüç columnssütunlar,
152
522052
3292
ve sütunlara ayırarak bu üç kelimeyi
sütunların başına yazın,
08:57
then try to filldoldurmak those columnssütunlar
as honestlydürüstçe as you can.
153
525368
3316
sonra üç sütunu da tüm dürüstlüğünüzle
doldurmaya çalışın.
09:01
A very differentfarklı pictureresim
of your life in localyerel contextbağlam,
154
529041
4161
Yerel bağlamda hayatınızın,
09:05
of your identityKimlik as a setset of experiencesdeneyimler,
155
533226
3414
tecrübeler ile şekillenmiş kimliğinizin
çok farklı bir resmi
09:08
mayMayıs ayı emergeçıkmak.
156
536664
1160
ortaya çıkabilir.
09:09
So let's try it.
157
537848
1216
Hadi deneyelim.
09:11
I have a friendarkadaş namedadlı OluOlu.
158
539088
1765
Olu isimli bir arkadaşım var.
09:12
He's 35 yearsyıl oldeski.
159
540877
1595
Kendisi 35 yaşında.
09:14
His parentsebeveyn, borndoğmuş in NigeriaNijerya,
camegeldi to GermanyAlmanya on scholarshipsBurslar.
160
542496
3945
Ailesi Nijerya'da doğmuş ve
burs ile Almanya'ya yerleşiyor.
09:18
OluOlu was borndoğmuş in NurembergNürnberg
and livedyaşamış there untila kadar ageyaş 10.
161
546465
3561
Olu Nuremberg'de doğuyor ve
10 yaşına kadar orada yaşıyor.
09:22
When his familyaile movedtaşındı to LagosLagos,
he studiedokudu in LondonLondra,
162
550050
2793
Ailesi Lagos'a yerleştiği zaman,
Olu Londra'da okuyor
09:24
then camegeldi to BerlinBerlin.
163
552867
1425
ve daha sonra da Berlin'e geliyor.
09:26
He lovessever going to NigeriaNijerya --
164
554316
2659
Nijerya'ya gitmeyi çok seviyor --
09:28
the weatherhava, the foodGıda, the friendsarkadaşlar --
165
556999
2634
havası, yemekleri, arkadaşları --
09:31
but hateskinler the politicalsiyasi corruptionbozulma there.
166
559657
2514
ancak politik yolsuzluklardan
nefret ediyor.
09:34
Where is OluOlu from?
167
562655
1200
Olu nereli?
09:36
I have anotherbir diğeri friendarkadaş namedadlı UdoUdo.
168
564426
2191
Udo isimli başka bir arkadaşım var.
09:38
He's alsoAyrıca 35 yearsyıl oldeski.
169
566641
1507
O da 35 yaşında.
09:40
UdoUdo was borndoğmuş in Córdobardoba,
in northwestKuzey Batı ArgentinaArjantin,
170
568624
3199
Córdoba'da, Kuzeybatı Arjantin'de doğuyor,
09:43
where his grandparentsBüyükanne ve büyükbaba migratedgöç
from GermanyAlmanya, what is now PolandPolonya,
171
571847
3188
büyükanne ve büyükbabası
şimdi Polonya olan
09:47
after the warsavaş.
172
575059
1428
o tarihteki Almanya'dan
savaş sonrası oraya kaçmış.
09:48
UdoUdo studiedokudu in BuenosBuenos AiresAires,
and ninedokuz yearsyıl agoönce camegeldi to BerlinBerlin.
173
576511
3882
Udo Buenos Aires'te okuyor ve
9 yıl önce Berlin'e yerleşiyor.
09:52
He lovessever going to ArgentinaArjantin --
the weatherhava, the foodGıda, the friendsarkadaşlar --
174
580417
4201
Arjantin'e gitmeyi çok seviyor --
havası, yemekleri ve arkadaşları --
09:56
but hateskinler the economicekonomik corruptionbozulma there.
175
584642
2460
ancak ekonomik yolsuzluklardan
nefret ediyor.
09:59
Where is UdoUdo from?
176
587467
1938
Udo nereli?
10:01
With his blondesarışın hairsaç and bluemavi eyesgözleri,
UdoUdo could passpas for GermanAlmanca,
177
589429
3633
Sarı saçları ve mavi gözleri ile
Alman sayılabilir;
10:05
but holdstutar an ArgentinianArjantin passportpasaport,
so needsihtiyaçlar a visavize to livecanlı in BerlinBerlin.
178
593086
4056
ancak Arjantin pasaportu taşıyor
ve Berlin'e gitmesi için
vizeye ihtiyaç duyuyor.
10:09
That UdoUdo is from ArgentinaArjantin
has largelybüyük oranda to do with historytarih.
179
597166
4309
Udo'nun Arjantinli olması
büyük oranda tarihle ilgili,
10:13
That he's a localyerel
of BuenosBuenos AiresAires and BerlinBerlin,
180
601499
3157
Buenos Aires ve Berlin'in yerlisi olması
10:16
that has to do with life.
181
604680
1785
yaşamla ilgili.
10:18
OluOlu, who looksgörünüyor NigerianNijerya,
needsihtiyaçlar a visavize to visitziyaret etmek NigeriaNijerya.
182
606774
4201
Nijeryalı gibi görünen Olu ise Nijerya'ya
gitmek için vizeye ihtiyaç duyuyor.
10:22
He speakskonuşur YorubaYoruba dili with an Englishİngilizce accentAksan,
183
610999
2391
İngiliz aksanı ile Yoruba konuşuyor
10:25
and Englishİngilizce with a GermanAlmanca one.
184
613414
2079
ve Alman aksanı ile İngilizce.
10:27
To claimİddia that he's
"not really NigerianNijerya," thoughgerçi,
185
615517
2541
Ancak kendisinin "gerçekten Nijeryalı"
olmadığını söylemek
10:30
deniesyalanladı his experiencedeneyim in LagosLagos,
186
618082
2328
Lagos'taki yaşanmışlıklarını,
10:32
the ritualsritüeller he practiceduygulanan growingbüyüyen up,
187
620434
2183
büyürken taşıdığı alışkanlıkları,
10:34
his relationshipilişki with familyaile and friendsarkadaşlar.
188
622641
2429
ailesi ve arkadaşları ile olan bağlarını
inkâr etmek olacaktır.
10:37
MeanwhileBu arada, thoughgerçi LagosLagos
is undoubtedlyHiç şüphesiz one of his homesevler,
189
625531
3921
Şüphesiz Lagos onun
evlerinden birisi olsa da,
10:41
OluOlu always feelshissediyor restrictedkısıtlı there,
190
629476
2499
Olu kendisini orada kendini
kısıtlanmış hissediyor,
10:43
not leasten az by the factgerçek that he's gayeşcinsel.
191
631999
2269
özellikle eşcinsel olması
bunun sebeplerinden birisi.
10:47
BothHer ikisi de he and UdoUdo are restrictedkısıtlı
by the politicalsiyasi conditionskoşullar
192
635228
3722
Hem o, hem de Udo politik şartlar
sebebi ile kendilerini
10:50
of theironların parents'Anne babamın countriesülkeler,
193
638975
1653
ailelerinin ülkelerinde
kısıtlanmış hissediyor,
10:52
from livingyaşam where some of theironların
mostçoğu meaningfulanlamlı ritualsritüeller
194
640652
2984
en anlamlı alışkanlıklarının
10:55
and relationshipsilişkiler occurmeydana.
195
643660
1950
ve bağlarının kurulduğu yerde yaşarken.
10:57
To say OluOlu is from NigeriaNijerya
and UdoUdo is from ArgentinaArjantin
196
645634
4101
Olu'nun Nijeryalı, Udo'nun ise Arjantinli
olduğunu söylemek
11:01
distracts-dikkatini dağıtan from theironların commonortak experiencedeneyim.
197
649759
2113
ortak yaşanmışlıkları bir kenara iter.
11:03
TheirOnların ritualsritüeller, theironların relationshipsilişkiler,
and theironların restrictionskısıtlamalar are the sameaynı.
198
651896
3615
Alışkanlıkları, bağları ve
kısıtlamaları aynıdır oysaki.
11:08
Of coursekurs, when we asksormak,
"Where are you from?"
199
656146
2414
Elbette "Nerelisin?" diye sorduğumuz zaman
11:10
we're usingkullanma a kindtür of shorthandsteno.
200
658584
1921
bir tür kısaltma kullanmış oluyoruz.
11:12
It's quickerhızlı to say "NigeriaNijerya"
than "LagosLagos and BerlinBerlin,"
201
660529
3927
"Nijerya" demek, "Lagos ve Berlin"
demekten daha hızlı
11:16
and as with GoogleGoogle MapsHaritalar,
we can always zoomyakınlaştırma in closeryakın,
202
664916
3831
ve Google Harita ile ülkeden şehre,
şehirden muhite giderek
11:20
from countryülke to cityŞehir to neighborhoodKomşuluk.
203
668771
2460
daha yakınlaştırabiliriz.
11:23
But that's not quiteoldukça the pointpuan.
204
671255
2293
Ama esas mevzu bu değil.
11:26
The differencefark betweenarasında
"Where are you from?"
205
674310
2589
"Nerelisin" ve "Nereye aitsin?"
11:28
and "Where are you a localyerel?"
206
676923
1516
soruları arasındaki fark,
11:30
isn't the specificityözgüllük of the answerCevap;
207
678463
2962
cevabın belirlilik ifade etmesi değil;
11:33
it's the intentionniyet of the questionsoru.
208
681449
2115
sorunun maksadı aslında.
11:36
ReplacingDeğiştirme the languagedil of nationalityMilliyet
with the languagedil of localityyerellik askssorar us
209
684040
5141
Milliyetin dili yerine
aidiyetin dilini koymak
11:41
to shiftvardiya our focusodak
to where realgerçek life occursoluşur.
210
689206
3691
odak noktamızı gerçek yaşamın
oluştuğu yöne çevirmemizi sağlar.
11:45
Even that mostçoğu gloriousşanlı expressionifade
of countryhoodcountryhood, the WorldDünya CupKupası,
211
693349
4217
Dünya Kupası gibi ülke kimliğinin
böylesine ihtişamlı bir ifadesi bile
11:49
givesverir us nationalUlusal teamstakımlar comprisedoluşan
mostlyçoğunlukla of multilocalmultilocal playersoyuncu.
212
697590
5696
bize multi yerel oyunculardan
oluşmuş millî bir takımı verir.
11:55
As a unitbirim of measurementÖlçüm
for humaninsan experiencedeneyim,
213
703659
2517
Yaşam deneyimi için
bir ölçü birimi olarak
11:58
the countryülke doesn't quiteoldukça work.
214
706200
2775
ülke pek de bir işe yaramıyor.
12:00
That's why OluOlu saysdiyor, "I'm GermanAlmanca,
but my parentsebeveyn come from NigeriaNijerya."
215
708999
3853
İşte bu yüzden Olu "Ben Almanım,
ancak ailem Nijeryalı" diyor.
12:05
The "but" in that sentencecümle
beliesgizleyen the inflexibilityesneksizliği of the unitsbirimler,
216
713249
5356
Bu cümledeki "ancak" birimlerin
katılığını yok ediyor,
12:10
one fixedsabit and fictionalkurgusal entityvarlık
bumpingçarpmak up againstkarşısında anotherbir diğeri.
217
718629
4138
bir sabit ve kurgusal mevcudiyet,
birbiriyle çarpışıyor.
12:15
"I'm a localyerel of LagosLagos and BerlinBerlin,"
suggestsanlaşılacağı overlappingörtüşen experiencesdeneyimler,
218
723164
4422
"Ben Lagos ve Berlin'in yerlisiyim"
birbiri ile örtüşen yaşanmışlıkları,
12:19
layerskatmanlar that mergebirleşmek togetherbirlikte,
that can't be deniedinkar or removedçıkarıldı.
219
727610
4225
birbirine kaynaşan,
inkâr edilemeyen yahut
ortadan kaldırılamayan
katmanları gösteriyor.
12:24
You can take away my passportpasaport,
220
732176
2232
Pasaportumu elimden alabilirsiniz,
12:26
but you can't take away my experiencedeneyim.
221
734432
2107
ama deneyimlerimi benden alamazsınız.
12:28
That I carrytaşımak withiniçinde me.
222
736563
2111
Onu yanımda taşıyorum.
12:30
Where I'm from comesgeliyor whereverher nerede I go.
223
738698
2642
Nereli olduğum benimle birlikte gelir.
12:34
To be clearaçık, I'm not suggestingdüşündüren
that we do away with countriesülkeler.
224
742253
3367
Açıklayıcı olması açısından, ben ülkeleri
ortadan kaldırmayı önermiyorum.
12:37
There's much to be said
for nationalUlusal historytarih,
225
745645
2133
Ulusal tarih hakkında
söylenecek çok fazla şey var,
12:39
more for the sovereignegemen statebelirtmek, bildirmek.
226
747803
1961
egemen devlet için
söylenecek daha fazlası.
12:41
CultureKültür existsvar in communitytoplum,
and communitytoplum existsvar in contextbağlam.
227
749788
4697
Kültür toplumun içinde var olur
ve toplum bağlam içinde var olur.
12:46
GeographyCoğrafya, traditiongelenek, collectivetoplu memorybellek:
these things are importantönemli.
228
754509
3966
Coğrafya, gelenek, kollektif bellek:
Bunlar önemli kavramlar.
12:51
What I'm questioningsorgulama is primacyönceliği.
229
759006
2508
Benim sorguladığım ise öncelikler.
12:53
All of those introductionstanıtımları on tourtur
beganbaşladı with referencereferans to nationulus,
230
761999
4664
Kitap turundaki tüm girizgâhlar, nereli
olduğum dinleyicilere kim olduğumu
12:58
as if knowingbilme what countryülke I camegeldi
from would tell my audienceseyirci who I was.
231
766687
4323
gösteriyormuşçasına milliyete
vurgu yaparak başlıyordu.
13:03
What are we really seekingarayan, thoughgerçi,
when we asksormak where someonebirisi comesgeliyor from?
232
771510
3905
Peki birine nereli olduğunu sorduğumuzda
tam olarak aradığımız şey nedir?
13:07
And what are we really seeinggörme
when we hearduymak an answerCevap?
233
775439
2941
Cevabı duyduğumuzda
tam olarak ne görürüz?
13:10
Here'sİşte one possibilityolasılık:
234
778999
1271
İşte bir olasılık:
13:12
basicallytemel olarak, countriesülkeler representtemsil etmek powergüç.
235
780294
2770
Basit bir tanımla,
ülkeler gücü temsil ederler.
13:15
"Where are you from?"
MexicoMeksika. PolandPolonya. BangladeshBangladeş. LessDaha az powergüç.
236
783588
4575
"Nerelisin?"
Meksika, Polonya, Bangladeş. Az güç.
13:20
AmericaAmerika. GermanyAlmanya. JapanJaponya. More powergüç.
237
788671
3494
Amerika, Almanya, Japonya. Çok güç.
13:24
ChinaÇin. RussiaRusya. AmbiguousBelirsiz.
238
792189
2887
Çin, Rusya. Muğlak.
13:27
(LaughterKahkaha)
239
795703
1660
(Kahkahalar)
13:29
It's possiblemümkün that withoutolmadan realizingfark it,
we're playingoynama a powergüç gameoyun,
240
797387
3661
Farkında olmadan aslında bir güç
oyunu oynamamız muhtemel,
13:33
especiallyözellikle in the contextbağlam
of multi-ethnicçok etnik countriesülkeler.
241
801072
3341
özellikle çoklu-etnik
ülkeler bağlamında.
13:36
As any recentson immigrantGöçmen knowsbilir,
242
804437
2269
Yeni göçmenlerin hepsinin bildiği gibi,
13:38
the questionsoru "Where are you from?"
or "Where are you really from?"
243
806731
4244
"Nerelisin? yahut
"Aslen nerelisin?" soruları
13:42
is oftensık sık codekod for "Why are you here?"
244
810999
2469
aslında "Neden buradasın?" sorusu
için bir kodlama oluyor.
13:46
Then we have the scholarbilim adamı
WilliamWilliam Deresiewicz'sDeresiewicz'ın writingyazı
245
814324
3112
Seçkin Amerikan üniversiteleri
hakkında yazan eğitimci
13:49
of eliteseçkinler AmericanAmerikan collegeskolejler.
246
817460
1773
William Deresiewicz şöyle der:
13:51
"StudentsÖğrenciler think that
theironların environmentçevre is diverseçeşitli
247
819257
3151
"Öğrenciler yaşadıkları çevrede birisi
Missouri'den, bir başkası Pakistan'dan
13:54
if one comesgeliyor from MissouriMissouri
and anotherbir diğeri from PakistanPakistan --
248
822432
3255
olduğunda bunu çeşitlilik
olarak görüyorlar,
13:57
never mindus that all of theironların parentsebeveyn
are doctorsdoktorlar or bankersbankacılar."
249
825711
4038
ailelerinin doktor yahut bankacı
olduğunu düşünmeden".
14:02
I'm with him.
250
830114
1159
Kendisi ile hemfikirim.
14:03
To call one studentÖğrenci AmericanAmerikan,
anotherbir diğeri PakistaniPakistan,
251
831297
3471
Bir öğrenciyi Amerikalı, diğerini ise
Pakistanlı olarak kimliklendirip,
14:06
then triumphantlyzafer claimİddia
studentÖğrenci bodyvücut diversityçeşitlilik
252
834792
3261
daha sonra da muzaffer bir şekilde
öğrencilerin çeşitliliğinden bahsetmek,
14:10
ignoresyok sayar the factgerçek that these studentsöğrencilerin
are localsyerliler of the sameaynı milieuçevre.
253
838077
3643
bu öğrencilerin aynı sosyal çevreye
aidiyetini göz ardı ediyor.
14:13
The sameaynı holdstutar truedoğru on the other endson
of the economicekonomik spectrumspektrum.
254
841744
3349
Ekonomik spektrumun
diğer ucu için de bu doğru.
14:17
A MexicanMeksika gardenerBahçıvan in LosLos AngelesAngeles
and a NepaliNepal dili housekeeperkahya in DelhiDelhi
255
845593
4672
Los Angeles'taki Meksikalı bahçıvan
ve Delhi'deki Nepalli bir temizlikçi
14:22
have more in commonortak
in termsşartlar of ritualsritüeller and restrictionskısıtlamalar
256
850289
3823
milliyetlerinin ifade ettiklerinden çok,
kısıtlamalar ve alışkanlıklar bağlamında
14:26
than nationalityMilliyet impliesanlamına gelir.
257
854136
1786
çok daha fazla ortak yöne sahipler.
14:27
PerhapsBelki de my biggesten büyük problemsorun
with cominggelecek from countriesülkeler
258
855946
3595
Belki de bir ülkeden gelmekle ilgili
en büyük problemim
14:31
is the mythefsane of going back to them.
259
859565
1714
ona geri dönmekle ilgili mittir.
14:33
I'm oftensık sık askeddiye sordu if I planplan
to "go back" to GhanaGana.
260
861303
3095
Gana'ya bir gün geri dönme planım
olup olmadığı sıkça sorulur bana.
14:36
I go to AccraAccra everyher yearyıl,
but I can't "go back" to GhanaGana.
261
864422
4320
Accra'ya her sene gidiyorum,
ancak Gana'ya geri dönemem.
14:40
It's not because I wasn'tdeğildi borndoğmuş there.
262
868766
1801
Bunun sebebi orada
doğmamış olmam değil.
14:42
My fatherbaba can't go back, eitherya.
263
870591
2333
Babam da doğduğu,
14:44
The countryülke in whichhangi he was borndoğmuş,
264
872948
2027
ancak artık var olmayan
14:46
that countryülke no longeruzun existsvar.
265
874999
2334
ülkesine geri dönemez.
14:49
We can never go back to a placeyer
and find it exactlykesinlikle where we left it.
266
877357
3835
Bıraktığımız yerlere geri dönüp,
onu asla aynı şekilde bulamayız.
14:53
Something, somewherebir yerde
will always have changeddeğişmiş,
267
881216
2848
Bir şeyler, bir yerler
her zaman değişecektir,
14:56
mostçoğu of all, ourselveskendimizi.
268
884088
1896
çoğunlukla da bizler.
14:58
People.
269
886738
1222
İnsanlar.
14:59
FinallySon olarak, what we're talkingkonuşma
about is humaninsan experiencedeneyim,
270
887985
2547
Sonuç olarak, konuştuğumuz şey
insanların yaşanmışlıkları,
15:02
this notoriouslyRootkitler and gloriouslytarz olarak
disorderlydüzensiz affairilişki.
271
890556
3863
bu olumlu yahut olumsuz yaşanan
düzensiz meseleleri.
15:06
In creativeyaratıcı writingyazı,
localityyerellik bespeaksbespeaks humanityinsanlık.
272
894888
3398
Yaratıcı yazımda aidiyet,
insanlığa seslenir.
15:10
The more we know
about where a storyÖykü is setset,
273
898310
2277
Hikâyenin nerede şekillendiğini bildikçe,
15:12
the more localyerel colorrenk and texturedoku,
274
900611
2364
yerel renkleri ve özellikleri,
15:14
the more humaninsan
the characterskarakterler startbaşlama to feel,
275
902999
2477
karakterler daha bir
insancıl gelmeye başlar,
15:17
the more relatablerelatable, not lessaz.
276
905500
2276
daha fazla bağ kurulabilir, daha az değil.
15:19
The mythefsane of nationalUlusal identityKimlik
and the vocabularykelime hazinesi of cominggelecek from
277
907800
4444
Ulusal kimlik ve bir yerden gelmeye dair
söz dağarcığı efsanesi,
15:24
confuseskarıştırır us into placingyerleştirme ourselveskendimizi
into mutuallykarşılıklı olarak exclusiveözel categorieskategoriler.
278
912268
4962
kendimizi birbirini dışlayan kategorilere
konumlandırırken kafamızı bulandırıyor.
15:29
In factgerçek, all of us are multiMulti --
multi-localbirden çok yerel, multi-layeredçok katmanlı.
279
917254
4305
Aslında, hepimiz birer çokluyuz --
çok kimlik sahibi, çok katmanlıyız.
15:33
To beginbaşla our conversationskonuşmaları
with an acknowledgementalındı bildirimi of this complexitykarmaşa
280
921583
3784
Konuşmalarımıza bu karmaşıklığın
farkındalığı ile başlamak,
15:37
bringsgetiriyor us closeryakın togetherbirlikte, I think,
not furtherayrıca apartayrı.
281
925391
3581
bence bizi birbirimize daha da
yakınlaştırıyor, uzaklaştırmıyor.
15:40
So the nextSonraki time that I'm introducedtanıtılan,
282
928996
3302
Bir dahaki sefere tanıtılırken,
15:44
I'd love to hearduymak the truthhakikat:
283
932322
1849
gerçeği duymak isterim:
15:46
"TaiyeTaiye SelasiSelasi is a humaninsan beingolmak,
like everybodyherkes here.
284
934195
4007
"Taiye Selasi bir insan,
buradaki herkes gibi.
15:50
She isn't a citizenvatandaş of the worldDünya,
but a citizenvatandaş of worldsdünyalar.
285
938226
4058
O bir dünya vatandaşı değil,
dünyaların vatandaşı.
15:54
She is a localyerel of NewYeni YorkYork,
RomeRoma and AccraAccra."
286
942308
2761
New York'un, Roma'nın, Accra'nın yerlisi."
15:57
Thank you.
287
945411
1161
Teşekkürler.
15:58
(ApplauseAlkış)
288
946596
4403
(Alkış)
Translated by Yusuf Pasha
Reviewed by Eren Gokce

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Taiye Selasi - Author
In her writings, Taiye Selasi explores our relationship to our multiple identities.

Why you should listen

A writer and photographer of Nigerian and Ghanaian descent, born in London and raised in Boston, now living in Rome and Berlin, who has studied Latin and music, Taiye Selasi is herself a study in the modern meaning of identity. In 2005 she published the much-discussed (and controversial) essay "Bye-Bye, Babar (Or: What Is an Afropolitan?)," offering an alternative vision of African identity for a transnational generation. Prompted by writer Toni Morrison, the following year she published the short story "The Sex Lives of African Girls" in the literary magazine Granta.

Her first novel Ghana Must Go, published in 2013, is a tale of family drama and reconciliation, following six characters and spanning generations, continents, genders and classes.

More profile about the speaker
Taiye Selasi | Speaker | TED.com