ABOUT THE SPEAKER
Nabila Alibhai - Place-maker
Nabila Alibhai leads inCOMMONS, a new cultural production lab focused on invigorating public spaces and inspiring collective responsibility for our cultural and environmental heritage.

Why you should listen

Nabila Alibhai is the founder of inCOMMONS, an organization that develops and invigorates public spaces and builds collective leadership. inCOMMONS's New York-based sister company, limeSHIFT, uses the same principles and embeds artists into workplaces to make them more happy, purposeful and creative. She recently authored "How Colour Replaces Fear," a chapter in the book Art & The City, about art that heals divisions and unites communities.

Currently, inCOMMONS's main projects are Colour in Faith, a neighborhood solidarity project through art; building an inclusive sculptural space with Nairobi City County; experimenting with art and healing; and looking for partners to create urban sweet spaces for our greatest gardeners: (pollinators) bees, hummingbirds and butterflies. limeSHIFT is working with New York City's Carnegie Hall on a traveling installation called Espejismo.

Alibhai had a 13-year career working on different aspects of conflict transformation from communications to health and resilience. She has worked on projects in Afghanistan, Pakistan, Kenya, Tanzania, the United States and Switzerland. She has held positions in the Aga Khan Development Network, the United Nations and the International Organization for Migration. As a Research Fellow in MIT's Special Program for Urban and Regional Studies, she advanced her efforts to influence health, security and community solidarity through public spaces. She is now based in her home country of Kenya. 

 

More profile about the speaker
Nabila Alibhai | Speaker | TED.com
TEDGlobal 2017

Nabila Alibhai: Why people of different faiths are painting their houses of worship yellow

Nabila Alibhai: Farklı inançtaki insanların ibadet yerlerini sarıya boyama nedeni

Filmed:
1,156,460 views

Dini sınırlar üzerindeki ayrılıklar derinleşiyor ve ne kadar ortak noktamız olduğundan gitgite daha çok şüphe ediyoruz. Nasıl cesurca ve açıkta bir arada durabiliriz? Çalışma arkadaşı Yazmany Arboleda'nın bir fikrinden esinlenen, mekan yaratıcı Nabila Alibhai ve iş arkadaşları farklı dinlerden insanları, birbirlerinin ibadethanelerini dayanışma göstergesi olarak sarıya boyamaları için bir araya getiren bir toplumsal sanat projesi olan "İnançtaki Renk"i yarattı. "Biz, insan ailesinin bir araya gelip bize zarar vermek isteyenlerden daha net ve daha güçlü bir mesaj gönderebileceğini kanıtladık" diyor Alibhai.
- Place-maker
Nabila Alibhai leads inCOMMONS, a new cultural production lab focused on invigorating public spaces and inspiring collective responsibility for our cultural and environmental heritage. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
We livecanlı in a time of fearkorku,
0
760
2000
Korku çağında yaşıyoruz.
00:15
and our responsetepki to fearkorku
can eitherya be to contractsözleşme
1
3800
3376
Ve korkuya tepkimiz ya
geri çekilip
00:19
and attemptgirişim to guardbekçi ourselveskendimizi
2
7200
1800
kendimizi korumaya çalışmak ya da
00:22
or to extenduzatmak ourselveskendimizi,
holdambar on to eachher other,
3
10000
3136
kendimizi zorlamak,
birbirimize tutunmak ve korkularımızla,
00:25
and faceyüz our fearsendişe togetherbirlikte.
4
13160
1760
birlikte yüzleşmek olabilir.
00:28
What is your instinctiçgüdü?
5
16160
1440
Sizin içgüdünüz ne diyor?
00:30
What do you see more of in the worldDünya?
6
18680
1920
Dünyada daha çok neyi görüyorsunuz?
00:34
The problemsorun with the first approachyaklaşım
7
22240
1976
İlk yaklaşımdaki sorun,
00:36
is that in our mountingMontaj isolationyalıtım,
8
24240
2336
kendi artan yalnızlığımızda,
00:38
we dividebölmek ourselveskendimizi from othersdiğerleri.
9
26600
2616
kendimizi diğerlerinden ayırıyor olmamız.
00:41
Our senseduyu of isolationyalıtım growsbüyür,
10
29240
2416
Yalnızlık duygumuz büyüyor,
00:43
because our imaginationhayal gücü
goesgider into overdriveOverdrive
11
31680
2136
çünkü hayal gücümüz,
artık bağımızın olmadığı
00:45
about the people and the spacesalanlarda
that we no longeruzun engagetutmak with.
12
33840
3536
insanlar ve mekanlar üzerinde
yoğunlaşıyor.
00:49
Our senseduyu of othernessötekilik growsbüyür,
and we losekaybetmek empathyempati.
13
37400
3440
Ötekilik duygumuz büyüyor
ve empati yeteneğimizi kaybediyoruz.
00:54
TodayBugün I'm going to tell you
about a groupgrup of people
14
42560
2416
Bugün size, bir insan grubundan
bahsedeceğim;
00:57
that tookaldı the globalglobal
challengemeydan okuma of terrorismterörizm
15
45000
2136
küresel terörizme göğüs germiş
00:59
and beganbaşladı creatingoluşturma spacesalanlarda
where strangersyabancı insanlar connectbağlamak in solidarityDayanışma.
16
47160
4680
ve yabancıların dayanışmayla bağ kurduğu
alanlar yaratmaya başlamış bir grup.
01:04
My ownkendi obsessiontakıntı with what I see
as irrationalirrasyonel divisionsbölümler beganbaşladı as a childçocuk.
17
52920
3840
Mantıksız ayrılık olarak gördüğüm şeylere
olan takıntım ben çocukken başladı.
01:09
As a fourth-generationdördüncü nesil
KenyanKenya MuslimMüslüman of IndianHint originMenşei,
18
57840
4176
4. kuşak bir Hindistan kökenli
Kenyalı Müslüman olarak,
01:14
it botheredrahatsız me that in fourdört generationsnesiller,
19
62040
1936
dört nesil boyunca, ailemde
01:16
there wasn'tdeğildi a singletek
marriageevlilik in my familyaile
20
64000
2056
küçük dini toplumumuzun dışından biriyle
01:18
outsidedışında of my smallküçük religiousdini communitytoplum.
21
66080
2120
tek bir evlilliğin olmaması
beni rahatsız etti.
01:20
And I wonderedmerak what that was about.
22
68880
1680
Ve bunun nedenini merak ettim.
01:23
Was it fearkorku?
23
71600
1776
Korku muydu?
01:25
Was it racismırkçılık?
24
73400
1320
Irkçılık mıydı?
01:28
Was it culturalkültürel preservationkoruma?
25
76240
1560
Kültürü koruma mıydı?
01:30
Did it have something
to do with colonialismsömürgecilik?
26
78760
2096
Sömürgecilikle bir ilgisi
var mıydı?
01:34
CertainlyKesinlikle, we didn't sharepay a lot
of the sameaynı publichalka açık spacesalanlarda with othersdiğerleri.
27
82240
3880
Şüphesiz, diğerleriyle aynı
kamusal alanların birçoğunu paylaşmadık.
Bu ayrılıklar beni derinden rahatsız etti
ve kariyer tercihlerimi yönlendirdi.
01:39
These divisionsbölümler botheredrahatsız me deeplyderinden,
and they drovesürdü my careerkariyer choicesseçimler.
28
87680
3560
01:44
When I was 20, the US embassieselçilikler
in KenyaKenya and TanzaniaTanzanya were bombedbombalanmış.
29
92400
5040
Ben 20 yaşındayken, Kenya ve Tanzanya'daki
ABD Elçilikleri bombalandı.
01:51
A yearyıl latersonra, I was on my way
to the MiddleOrta EastDoğu
30
99080
2256
Bir yıl sonra, Orta Doğu için
yola çıktım,
01:53
to studyders çalışma conflictfikir ayrılığı resolutionçözüm.
31
101360
1480
anlaşmazlık çözümü okumak için.
01:55
And then from that pointpuan on,
32
103880
1376
Ve o noktadan sonra,
01:57
it wasn'tdeğildi very hardzor for me
to find insecuregüvensiz environmentsortamları to work in,
33
105280
3536
içinde çalışması güvenli olmayan
yerler bulmaz pek zor değildi çünkü,
02:00
because the worldDünya was quicklyhızlı bir şekilde shiftingdeğişken
34
108840
1856
terör çağı olarak
bildiğimiz bu dönemde
02:02
in what we now know
as the time of terrorismterörizm.
35
110720
2320
dünya hızlıca değişiyordu.
02:05
I was in WashingtonWashington, DCDC
when 9/11 happenedolmuş,
36
113920
3256
11 Eylül saldırı olduğunda
Washington DC'deydim
02:09
and then I movedtaşındı back home
to KenyaKenya to work with refugeesmülteciler
37
117200
3456
ve sonra mültecilerle birlikte çalışmak
üzere evime, Kenya'ya geri döndüm
02:12
and then latersonra workedişlenmiş in PakistanPakistan
38
120680
2136
ardından da Pakistan
02:14
and in AfghanistanAfganistan.
39
122840
1480
ve Afganistan'da çalıştım.
02:18
In all of these placesyerler, what I noticedfark
40
126120
2656
Bu yerlerin hepsinde,
02:20
was how importantönemli physicalfiziksel spacesalanlarda are
41
128800
2536
fiziksel alanların, güvende
02:23
to makingyapma us feel safekasa
42
131360
2376
iyi ve oraya ait hissetmemizde
02:25
and well
43
133760
1296
ne kadar önemli olduğunun
02:27
and like we belongait.
44
135080
1200
farkına vardım.
02:29
In 2013, I camegeldi back home
to NairobiNairobi from AfghanistanAfganistan.
45
137760
3520
2013'te, Afganistan'dan Nairobi'ye, evime
geri geldim.
02:34
Al-ShabaabAl-Shabaab operativesoperatörler
had besiegedkuşatılmış WestgateWestgate shoppingalışveriş yapmak centermerkez,
46
142640
3136
Eş-Şebab gizli örgüt üyeleri,
Westgate alışveriş merkezini kuşatmış
02:37
killingöldürme 67 people
in a day of uttermutlak horrorkorku.
47
145800
4000
ve o dehşet dolu günde
67 insanı öldürmüştü.
02:44
SoonYakında after that,
48
152040
1896
Bunun üzerinden çok geçmeden,
Nairobi'nin nasıl değişmeye
başladığını görebiliyordum,
02:45
I could see how NairobiNairobi
was beginningbaşlangıç to changedeğişiklik,
49
153960
2456
02:48
and it was beginningbaşlangıç to feel
more like the fearkorku and terror-wearyTerör yorgunu
50
156440
4936
daha önce çalıştığım
korku ve terörden yorgun düşmüş,
02:53
and war-tornSavaş yorgunu citiesşehirler that I had workedişlenmiş in.
51
161400
2520
savaştan zarar görmüş şehirler gibi
olmaya başlamıştı.
02:57
And NairobiNairobi continuesdevam ediyor to growbüyümek
in fear-drivenkorku temelli waysyolları.
52
165240
3320
Nairobi, korkunun egemen olduğu
yollarla büyümeye devam ediyor.
03:01
We see more wallsduvarlar, more barriersengeller,
53
169320
2536
Daha çok duvar, daha çok bariyer ve
03:03
more securitygüvenlik.
54
171880
1240
güvenlik görüyoruz.
03:06
And like other partsparçalar of the worldDünya,
55
174000
1656
Ve dünyanın başka bölgeleri gibi,
03:07
we are experiencingyaşandığı
an erosionerozyon of humaninsan connectionbağ.
56
175680
4160
insan bağı erozyonu ile
karşı karşıyayız.
03:12
DivisionsBölümler alonguzun bir
religiousdini lineshatlar are deepeningderinleştirilmesi,
57
180320
3096
Dini sınırlar üzerindeki ayrılıklar
derinleşiyor
03:15
and we're doubtingşüphe more and more
how much we have in commonortak.
58
183440
3520
ve ne kadar ortak noktamız olduğundan
gitgide daha çok şüphe ediyoruz.
03:20
We are at a pivotalçok önemli time
59
188600
1296
İnsanlığa olan güvenimizi
03:21
when we need to restoregeri
our confidencegüven in humanityinsanlık
60
189920
3536
yeniden inşa etmemiz, cesurca ve açıkça
birlikte durmamız gereken
03:25
and standdurmak boldlycesaretle and visiblygözle görülür togetherbirlikte.
61
193480
2880
çok önemli bir dönemdeyiz.
03:29
So in 2014, I broughtgetirdi togetherbirlikte
a groupgrup of people in NairobiNairobi
62
197880
2776
Yapabileceklerimizi konuşmak
için 2014'te, Nairobi'de
03:32
to figureşekil out what to do:
63
200680
1240
bir grupla bir araya geldik:
03:34
publichalka açık intellectualsaydınlar, diplomatsDiplomatlar,
artistssanatçılar, developmentgelişme workersişçiler.
64
202680
4960
tanınmış entelektüeller, diplomatlar,
sanatçılar ve geliştirme çalışanları.
03:40
And the groupgrup articulatedBelden kırma modeller
our challengemeydan okuma as threefoldüç katı:
65
208520
3280
Ve grup, bu zorlu görevimiz için
üç nokta belirledi:
03:45
one, to reclaimıslah the cityŞehir
from the narrativeöykü of terrorismterörizm
66
213000
3936
1) Şehri, terörle anılmaktan kurtarıp
03:48
and back into the handseller
of the people that livecanlı there;
67
216960
3216
orada yaşayan insanların kontrolüne
bırakmak,
03:52
two, introducetakdim etmek a languagedil
beyondötesinde raceyarış, tribekabile or religiondin
68
220200
4056
2) Farklılıklarımızı aşmamıza
yardımcı olacak
03:56
that would help us
transcendaşmak our differencesfarklar;
69
224280
3376
ırk, kabile veya dinin
ötesinde bir dil sunmak;
03:59
and threeüç, providesağlamak a gesturejest
that would help restoregeri empathyempati
70
227680
4536
3) Empati, muhabbet ve güvenin
inşasına yardımcı olacak
04:04
and conversationkonuşma and trustgüven.
71
232240
2360
bir davranış sunmak.
04:08
One of the people in this groupgrup
was an artistsanatçı and architectmimar,
72
236520
2976
Bu gruptakilerden biri sanatçı
ve mimar,
04:11
YazmanyYazmany ArboledaArboleda.
73
239520
1680
Yazmany Arboleda'ydı.
04:14
He and I have collaboratedişbirliği
in other partsparçalar of the worldDünya
74
242040
2776
Dünyanın başka yerlerinde
yıllar boyunca
04:16
over manyçok yearsyıl.
75
244840
1576
birlikte çalıştık.
04:18
He has a historytarih
76
246440
1536
Kentsel çevreleri bozup,
04:20
of disruptingengellemeden urbankentsel environmentsortamları
77
248000
2536
inanılmaz güzel yollarla
04:22
and makingyapma strangersyabancı insanlar connectbağlamak
78
250560
1656
yabancılar arasında
04:24
in incredibleinanılmaz, beautifulgüzel
and spectacularmuhteşem waysyolları.
79
252240
3160
bağ kurduğu bir geçmişi var.
04:28
He had an ideaFikir.
80
256880
1736
Onun bir fikri vardı.
04:30
The ideaFikir was to unitebirleştirmek people
of differentfarklı faithsinanç
81
258640
3136
Fikir şuydu:
04:33
by gettingalma them to paintboya
eachher other'sdiğer en housesevler of worshipibadet,
82
261800
3176
birbirlerinin ibadet yerlerini,
04:37
mosquesCamiler, templestapınaklar, synagoguessinagog, churcheskiliseler,
83
265000
3696
camileri, tapınakları, sinagogları
ve kiliseleri,
04:40
paintboya them yellowSarı
84
268720
1936
sevgi adına sarıya boyayarak,
farklı inançtan
04:42
in the nameisim of love.
85
270680
1360
insanları birleştirmek.
04:46
By focusingodaklanma on iconssimgeler of faithinanç,
86
274160
3336
İnancın simgelerine odaklanarak,
insanların, inançlarının
04:49
we would get people to reexaminereexamine
the truedoğru essenceöz of theironların faithinanç,
87
277520
4056
gerçek özünün ne olduğunu; nezaket,
cömertlik ve dostlukta paylaştığımız
04:53
the commonortak beliefinanç that we sharepay
in kindnessnezaket, generositycömertlik and friendshipdostluk.
88
281600
3880
ortak inanışı yeniden değerlendirmelerini
sağlayabilecektik.
04:58
By creatingoluşturma pathwaysyolları
betweenarasında housesevler of worshipibadet
89
286800
3016
Bir mahalledeki ibadethaneler
arasında
05:01
withiniçinde one neighborhoodKomşuluk,
90
289840
1616
bağlar kurarak
05:03
we would createyaratmak islandsadaları of stabilityistikrar
91
291480
1896
tehditlere karşı koyabilecek
05:05
and networksağlar of people
92
293400
1416
istikrar adaları
05:06
that could withstanddayanmak threatstehditler.
93
294840
2520
ve insan grupları oluşturmak.
05:10
And neighborsKomşular, by pickingtoplama up
a paintbrushboya fırçası with other neighborsKomşular,
94
298160
3520
Komşularıyla birlikte ellerine
boya fırçası alarak,
05:14
would engagetutmak not just with theironların headskafalar
95
302720
2016
komşular yalnızca kafalarıyla değil
elleri ve kalpleriyle
bağ kurabileceklerdi.
05:16
but with theironların handseller
and with theironların heartskalpler.
96
304760
2320
05:20
And the paintedboyalı buildingsbinalar would becomeolmak
sculpturesheykeller in the landscapepeyzaj
97
308320
3136
Ve boyanan binalar, bir arada duran,
05:23
that speakkonuşmak of people
from very differentfarklı backgroundsarka
98
311480
2656
çok farklı geçmişe sahip insanları
anlatan bir bölgedeki
05:26
that standdurmak togetherbirlikte.
99
314160
1200
mimarı eserler olabilirdi.
05:29
We'dBiz istiyorsunuz call the projectproje "ColourRenk in Faithİnanç."
100
317520
2000
Projenin ismi "İnanıştaki Renk" olacaktı.
05:32
We lovedsevilen the ideaFikir and we immediatelyhemen
beganbaşladı approachingyaklaşıyor housesevler of worshipibadet:
101
320400
4056
Bu fikre bayıldık ve hemen
ibadethanelere ulaşmaya başladık:
05:36
churcheskiliseler, templestapınaklar, mosquesCamiler, synagoguessinagog.
102
324480
2776
kiliseler, tapınaklar, camiler ve
sinagoglar.
05:39
DoorKapı to doorkapı, we wentgitti
to more than 60 rabbishahamlar,
103
327280
2656
Kapı kapı dolaşıp, 60'tan fazla
hahama, imama,
05:41
imamsİmam, pastorspapazlar and priestsrahipler.
104
329960
2520
papaz ve rahibe ulaştık.
05:45
As you can imaginehayal etmek,
105
333160
1456
Tahmin edebileceğiniz gibi,
05:46
bringinggetiren these communitiestopluluklar togetherbirlikte
106
334640
1696
bu toplulukları bir araya getirmek,
önyargıların, evrensel bir
korku "salgını" ile dayatıldığı bu dönemde
05:48
when prejudicesönyargılar are reinforcedtakviyeli
by a globalglobal pandemicyaygın of fearkorku
107
336360
3216
05:51
is not easykolay.
108
339600
1256
pek de kolay değil.
05:52
It was complicatedkarmaşık.
109
340880
1200
Karmaşıktı da.
05:55
We were confrontedkarşı karşıya
with the hierarchyhiyerarşi of decision-makingkarar verme
110
343560
2656
Dini kurumlar içersindeki
karar verme hiyerarşisiyle
05:58
withiniçinde religiousdini establishmentsişyerlerinde.
111
346240
1680
karşı karşıya kaldık.
06:00
For exampleörnek, with CatholicKatolik churcheskiliseler,
112
348520
2496
Mesela, Katolik kiliselerde,
06:03
we were told that the archbishopBaşpiskopos
would have to make the decisionkarar.
113
351040
3296
bize, kararı başpiskoposun vermek
zorunda olduğu söylendi.
06:06
And so we wroteyazdı a lettermektup
to the archbishopBaşpiskopos.
114
354360
2096
Böylelikle başpiskoposa bir mektup yazdık.
06:08
We wroteyazdı a lettermektup to the VaticanVatikan.
115
356480
1800
Vatikan'a bir mektup yazdık.
Hala yanıt vermelerini bekliyoruz.
06:10
We're still waitingbekleme to hearduymak back.
116
358840
1576
06:12
(LaughterKahkaha)
117
360440
1856
(Kahkaha)
06:14
And with other housesevler of worshipibadet,
118
362320
2056
Diğer ibadethanelere gelince,
06:16
we were told that the patronsmüşterilerin,
the people that payödeme for the buildingbina
119
364400
3176
bina, binanın inşası ve
badanası için
06:19
and the constructioninşaat
and the paintingboyama of the buildingsbinalar
120
367600
2536
ödeme yapan patronların
karar vermesi gerektiği söylendi.
06:22
would have to make a decisionkarar.
121
370160
1440
Koşulsuz sivil eylemlerin önünde
06:25
And then we camegeldi head-to-headkafa kafaya
122
373000
1456
06:26
with the long legacymiras
of missionaryMisyoner and donordonör dependencebağımlılık
123
374480
2696
engel oluşturan, yıllardır süren
misyoner ve bağışçıya
06:29
that so impedesengellemektedir
unconditionalkoşulsuz civickent actionaksiyon,
124
377200
3296
olan bağımlılıkla kafa kafaya geldik
06:32
and we learnedbilgili this the hardzor way.
125
380520
1896
ve bunu da yaşayarak öğrendik.
06:34
There was one communitytoplum
126
382440
1576
Her konuşmamızda, bizden
06:36
that in our repeatedtekrarlanan conversationskonuşmaları
would keep askingsormak us
127
384040
3336
minnet duyamamızı isteyip duran
06:39
to appreciateanlamak them.
128
387400
1600
bir topluluk vardı.
06:41
And so we would keep going back
129
389760
2016
Ve biz de sürekli geri gidip,
06:43
and tellingsöylüyorum them that we appreciateanlamak them,
130
391800
2176
onlara minnet duyduğumuzu söyledik
06:46
and of coursekurs,
131
394000
1816
ve tabii ki,
06:47
if we didn't appreciateanlamak them,
we wouldn'tolmaz be here.
132
395840
3040
eğer durum öyle olmasaydı,
burada olmazdık bile.
06:53
And then we learnedbilgili
painfullyacı lategeç in the gameoyun
133
401080
2496
Sonra, bu projede çok sonradan
öğrendik ki,
06:55
that the wordsözcük "appreciationtakdir"
is codekod for gettingalma paidödenmiş to participatekatılmak.
134
403600
4560
"minnettarlık" kelimesi, katılım için
ücret ödenmesi anlamına geliyormuş.
07:01
And so we challengedmeydan them
135
409480
1960
Onları biraz zorladık
07:04
and we askeddiye sordu the questionsoru,
136
412600
1816
ve şu soruyu sorduk:
07:06
"So what will it costmaliyet?
137
414440
1240
"Ne kadara mal olacak?
07:08
How much could we payödeme you?
138
416640
1600
Size ne kadar para verebiliriz?
07:11
And if we payödeme for your faithinanç,
is it really faithinanç?"
139
419760
2720
Ve inancınız için para ödersek
bu gerçekten inanç mıdır?"
07:15
We startedbaşladı the projectproje
askingsormak the questionsoru,
140
423840
2616
Biz bu projeye,
şunu sorarak başladık,
07:18
"Where does your faithinanç livecanlı?"
141
426480
2176
"İnancınız nerede yaşıyor?"
07:20
And here we foundbulunan ourselveskendimizi
askingsormak the questionsoru,
142
428680
2256
Ve o noktada kendimizi
şunu sorarken bulduk,
07:22
"How much does your faithinanç costmaliyet?"
143
430960
1720
"İnancınızın maliyeti nedir?"
07:26
But the mostçoğu difficultzor issuekonu
was the perceivedalgılanan riskrisk of standingayakta apartayrı.
144
434280
3880
Ama en zor mesele,
tahmin edilen, ayrılma riskiydi.
07:30
We had one synagoguesinagog
that flat-outson sürat refusedreddetti to participatekatılmak
145
438680
3896
Bir sinagog, projeye katılmayı
anında reddetti
07:34
because it fearedkorkulan
drawingçizim attentionDikkat to itselfkendisi
146
442600
2216
çünkü dikkatleri üzerine çekmekten ve
07:36
and becomingolma a targethedef.
147
444840
1200
hedef olmaktan korktular.
07:39
SimilarlyBenzer şekilde, we had a mosqueCamii
that alsoAyrıca fearedkorkulan becomingolma a targethedef.
148
447000
3240
Benzer şekilde, bir cami de
hedef olmaktan korktu.
07:43
And these fearsendişe are justifiedhaklı.
149
451600
1880
Bunlar haklı korkular.
07:47
And yethenüz, there were 25 housesevler of worshipibadet
that pledgedsözü verdi to participatekatılmak.
150
455480
5160
Ama yine de, 25 ibadethane
katılacaklarına dair söz verdi.
07:53
(ApplauseAlkış)
151
461360
5376
(Alkış)
07:58
These boldcesur leadersliderler tookaldı the gesturejest
and reinforcedtakviyeli it with theironların ownkendi meaninganlam.
152
466760
4496
Bu cesur liderler, bu fikri
kendi yorumlarıyla güçlendirdiler.
08:03
For some, it was to tell the worldDünya
that they're not terroriststeröristler.
153
471280
2960
Bazıları için bu, dünyaya terörist
olmadıklarını söylemekti.
08:06
For othersdiğerleri, it was to welcomeHoşgeldiniz people
throughvasitasiyla theironların doorskapılar to asksormak questionssorular.
154
474920
4080
Diğerleri için, sorusu olanlara
kapılarını açmaktı.
08:11
And for some, it was to bridgeköprü the gapboşluk
155
479640
1856
Bazıları için ise bu, eski ve
08:13
betweenarasında the olderdaha eski
and the youngerdaha genç generationnesil,
156
481520
2136
yeni nesil arasındaki boşluğu
kapatmaktı,
08:15
whichhangi by the way is something that
manyçok faithsinanç are grapplingfilika with right now.
157
483680
4496
bu arada bu, birçok inancın çözmeye
çalıştığı bir sorun.
08:20
And for some it was simplybasitçe
to buildinşa etmek neighborhoodKomşuluk solidarityDayanışma
158
488200
3816
Bazıları için, korkulan
seçim şiddeti öncesinde,
08:24
in advanceilerlemek of fearedkorkulan electionseçim violenceşiddet.
159
492040
2200
sadece mahalle dayanışması
oluşturmaktı.
08:27
When askeddiye sordu why yellowSarı,
160
495880
1536
Neden sarı diye sorulduğunda,
08:29
one imamİmam beautifullygüzel said,
161
497440
2256
bir imam çok güzel yanıtladı:
08:31
"YellowSarı is the colorrenk of the sunGüneş.
162
499720
1920
"Sarı, Güneş'in rengidir.
08:34
The sunGüneş shinesparlar on us all equallyaynı derecede.
163
502400
2536
Güneş hepimizin üzerine
eşit doğar.
08:36
It does not discriminateayırımcılık."
164
504960
1520
Ayrımcılık yapmaz."
08:39
He and othersdiğerleri spreadYAYILMIŞ the wordsözcük
throughvasitasiyla theironların congregationscemaat
165
507480
2696
O imam ve diğerleri bunu
cemaatleri ve
08:42
and over the radioradyo.
166
510200
1216
radyo yoluyla yaydılar.
08:43
MunicipalBelediye governmenthükümet officialsYetkililer
steppedbasamaklı forwardileri and helpedyardım etti
167
511440
2695
Belediye idari teşkilat çalışanları
öne çıkıp,
08:46
with permitsizinler and with conveningtoplanması
civilsivil societytoplum organizationsorganizasyonlar.
168
514159
4177
izin ve sivil toplum örgütlerini
toplanmaya çağırmada yardımcı oldular.
08:50
A paintboya companyşirket donatedbağışladı
a thousandbin literslitre of yellowSarı paintboya
169
518360
3616
Bir boya firması, sadece bizim için
yapılmış, bin litre sarı boya
08:54
mixedkarışık especiallyözellikle for us
in what they now call "optimisticiyimser yellowSarı."
170
522000
3616
bağışladı ve artık ona "iyimser sarı"
diyorlar.
08:57
(LaughterKahkaha)
171
525640
1296
(Kahkaha)
08:58
(ApplauseAlkış)
172
526960
5056
(Alkış)
09:04
And a poetryşiir collectivetoplu
joinedkatıldı forcesgüçler with a universityÜniversite
173
532040
3256
Bir şiir topluluğu bir üniversiteyle
güçlerini birşleştirip
09:07
and hostedbarındırılan a seriesdizi of tweetTweet chatssohbetler
174
535320
2256
bir dizi tweet sohbeti
düzenledi ve ülkeyi
inanç meseleleri üzerinde
düşünmeye zorladılar,
09:09
that challengedmeydan the nationulus
on issuessorunlar of faithinanç,
175
537600
2176
09:11
our faithinanç not just
in the contextbağlam of religiondin,
176
539800
2656
yalnızca dini anlamda inancımızı
değil;
09:14
but our faithinanç in politicianssiyasetçiler
and tribekabile and nationulus,
177
542480
3696
politikacılara, kabileye ve millete
olan inancımızı,
09:18
our faithinanç in the olderdaha eski generationnesil
and in the youngerdaha genç generationnesil.
178
546200
3680
eski ve yeni nesile olan
inancımızı düşündürdüler.
09:23
And then ColourRenk in Faithİnanç
was launchedbaşlattı at a gallerygaleri eventolay
179
551360
3856
Ardından, İnançtaki Renk'in bir galeri
etkinliğiyle açılışı yapıldı.
09:27
that inviteddavet an incredibleinanılmaz mixkarıştırmak
of gallerygoersgallerygoers
180
555240
3496
Bu etkinliğe çok farklı galeri
katılımcı grupları,
09:30
and religiousdini leadersliderler
and artistssanatçılar and businesspeopleiş adamları.
181
558760
3800
dini liderler, sanatçılar ve
iş insanları katıldı.
09:35
AlreadyZaten, even before
pickingtoplama up a paintbrushboya fırçası,
182
563560
2656
Daha boya fırçalarını elimize bile
almadan,
09:38
we had accomplishedbaşarılı so much
of the conversationkonuşma and connectionbağ
183
566240
4216
umduğumuz sohbet ve bağın çoğunu
09:42
that we had hopedümit for.
184
570480
1240
çoktan elde etmiştik.
09:45
And then we beganbaşladı to paintboya.
185
573000
2280
Sonra, boyamaya başladık.
09:49
MuslimsMüslümanlar stooddurdu by ChristiansHıristiyanlar
186
577920
2136
Müslümanlar, Hristiyanların, ateistlerin
09:52
and atheistsateistler and agnosticsagnostikler and HindusHindular
187
580080
3216
agnostiklerin ve Hinduların yanında
09:55
and paintedboyalı a mosqueCamii yellowSarı.
188
583320
3040
bir camiyi sarıya boyadılar.
10:02
And then they all camegeldi togetherbirlikte again
and paintedboyalı a churchkilise yellowSarı,
189
590040
3760
Sonra yeniden bir araya gelip
bir kiliseyi sarıya boyadılar,
10:07
and then anotherbir diğeri mosqueCamii,
190
595120
2096
ardından başka bir camiyi,
10:09
and then anotherbir diğeri churchkilise.
191
597240
1240
ve sonra başka bir kiliseyi.
10:11
PoetsŞairler and musiciansmüzisyenler
performedgerçekleştirilen while we paintedboyalı.
192
599840
2600
Biz boyarken, şair ve müzisyenler
performans sergiledi.
10:15
We paintedboyalı in NairobiNairobi,
193
603160
2136
Nairobi'de boyadık,
10:17
and then we paintedboyalı in MombasaMombasa.
194
605320
1800
sonra Mombasa'da boyadık.
10:20
The localyerel and internationalUluslararası pressbasın
did featuresÖzellikler on ColourRenk in Faithİnanç
195
608840
3856
Yerel ve uluslararası basın
İngilizce, Fransızca,
10:24
in Englishİngilizce and FrenchFransızca and SwahiliSvahili dili
196
612720
3016
Svahili, İspanyolca ve Somali dillerinde
10:27
and Spanishİspanyolca and SomaliSomali.
197
615760
1960
İnançtaki Renk üzerine
özel yayın yaptı.
10:30
CNNCNN highlightedvurgulanmış ColourRenk in Faithİnanç
as a way of bringinggetiren communitiestopluluklar togetherbirlikte.
198
618400
5040
CNN, İnançtaki Renk'i toplulukları
birleştirmenin bir yolu olarak tanımladı.
10:37
And our socialsosyal mediamedya platformsplatformlar litAydınlatılmış up,
199
625520
2856
Sosyal medya platformlarımız,
daha da fazla insan arasında
10:40
connectingbağlantı more and more people.
200
628400
2536
bağlantı kurup ışıldamaya başladı.
10:42
And these neighborsKomşular
continueddevam etti to staykalmak in touchdokunma.
201
630960
3080
Ve bu komşular iletişim
halinde kaldılar.
10:46
There are some that are pursuingpeşinde
politicssiyaset with a platformplatform of peaceBarış,
202
634840
3616
Barış platformuyla
politikaya girenler var,
10:50
and we have communitiestopluluklar
as faruzak as ArgentinaArjantin and the US
203
638480
3056
Arjantin ve ABD kadar uzak,
10:53
and as closekapat as MaliMali and RwandaRuanda
204
641560
2256
Mali ve Rwanda kadar yakın yerlerden
10:55
that are askingsormak for our help.
205
643840
1816
yardımımızı isteyen topluluklar var.
10:57
And we would love to help.
206
645680
1560
Biz seve seve yardım ederiz.
10:59
It's our dreamrüya that this projectproje,
this ideaFikir, spreadsyayılır acrosskarşısında the worldDünya,
207
647960
4176
Hayalimiz, bu projenin, bu fikrin
bizim yardımımızla veya bizsiz
11:04
with or withoutolmadan our supportdestek.
208
652160
1640
dünya üzerinde yayılması.
11:07
ColourRenk in Faithİnanç is literallyharfi harfine highlightingVurgulama
those who mean well in yellowSarı.
209
655480
4560
İnançtaki Renk, tam anlamıyla sarıyla
iyi niyet gösterenlere vurgu yapıyor.
11:13
ColourRenk in Faithİnanç is bindingbağlama
neighborhoodsmahalleler togetherbirlikte,
210
661000
2536
İnançtaki Renk, komşuları
bir araya getiriyor,
11:15
and it's our hopeumut
that when threatstehditler come knockingvurma,
211
663560
2496
ve biz umuyoruz ki tehditler
kapıya geldiğinde,
11:18
they will collectivelytopluca
siftelemek factgerçek from rumorsöylenti
212
666080
2376
onlar hep birlikte hakikati
söylentiden eleyip
11:20
and standdurmak in solidarityDayanışma.
213
668480
1680
dayanışma içinde kalacaklar.
11:23
We'veBiz ettik provenkanıtlanmış that the humaninsan familyaile
can come togetherbirlikte and sendgöndermek a messagemesaj
214
671320
3656
Biz, insan ailesinin bir araya gelip
bize zarar vermek isteyenlerden
11:27
faruzak brighterdaha parlak and more powerfulgüçlü
215
675000
2376
daha net ve daha güçlü
11:29
than the voicessesleri of those
that wishdilek to do us harmzarar.
216
677400
2840
bir mesaj gönderebileceğini kanıtladık.
11:33
ThoughYine de fearkorku is infectiousbulaşıcı,
217
681320
1696
Korku bulaşıcı olsa dahi,
11:35
we are showinggösterme that so is hopeumut.
218
683040
2200
biz umudun da bulaşıcı olduğunu
gösteriyoruz.
11:38
Thank you.
219
686840
1256
Teşekkür ederim.
11:40
(ApplauseAlkış)
220
688120
6120
(Alkış)
Translated by Ozge Demirci-Richardson
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Nabila Alibhai - Place-maker
Nabila Alibhai leads inCOMMONS, a new cultural production lab focused on invigorating public spaces and inspiring collective responsibility for our cultural and environmental heritage.

Why you should listen

Nabila Alibhai is the founder of inCOMMONS, an organization that develops and invigorates public spaces and builds collective leadership. inCOMMONS's New York-based sister company, limeSHIFT, uses the same principles and embeds artists into workplaces to make them more happy, purposeful and creative. She recently authored "How Colour Replaces Fear," a chapter in the book Art & The City, about art that heals divisions and unites communities.

Currently, inCOMMONS's main projects are Colour in Faith, a neighborhood solidarity project through art; building an inclusive sculptural space with Nairobi City County; experimenting with art and healing; and looking for partners to create urban sweet spaces for our greatest gardeners: (pollinators) bees, hummingbirds and butterflies. limeSHIFT is working with New York City's Carnegie Hall on a traveling installation called Espejismo.

Alibhai had a 13-year career working on different aspects of conflict transformation from communications to health and resilience. She has worked on projects in Afghanistan, Pakistan, Kenya, Tanzania, the United States and Switzerland. She has held positions in the Aga Khan Development Network, the United Nations and the International Organization for Migration. As a Research Fellow in MIT's Special Program for Urban and Regional Studies, she advanced her efforts to influence health, security and community solidarity through public spaces. She is now based in her home country of Kenya. 

 

More profile about the speaker
Nabila Alibhai | Speaker | TED.com