ABOUT THE SPEAKER
David Brooks - Op-ed columnist
Writer and thinker David Brooks has covered business, crime and politics over a long career in journalism.

Why you should listen

David Brooks became an Op-Ed columnist for The New York Times in September 2003. He is currently a commentator on "The PBS Newshour," NPR’s "All Things Considered" and NBC's "Meet the Press."

He is the author of Bobos in Paradise and The Social Animal. In April 2015, he released with his fourth book, The Road to Character, which was a #1 New York Times bestseller.

Brooks also teaches at Yale University, and is a member of the American Academy of Arts & Sciences.

Born on August 11, 1961 in Toronto, Canada, Brooks graduated a bachelor of history from the University of Chicago in 1983. He became a police reporter for the City News Bureau, a wire service owned jointly by the Chicago Tribune and Sun-Times.

He worked at The Washington Times and then The Wall Street Journal for nine years. His last post at the Journal was as Op-ed Editor. Prior to that, he was posted in Brussels, covering Russia, the Middle East, South Africa and European affairs. His first post at the Journal was as editor of the book review section, and he filled in as the Journal's movie critic.

He also served as a senior editor at The Weekly Standard for 9 years, as well as contributing editor for The Atlantic and Newsweek.

More profile about the speaker
David Brooks | Speaker | TED.com
TED2019

David Brooks: The lies our culture tells us about what matters -- and a better way to live

David Brooks: Kültürümüzün bize söylediği yalanlar ve yaşamak için daha iyi bir yol

Filmed:
3,776,568 views

Bizim topluluğumuz sosyal bir krizin ortasında, diyor köşe yazarı ve yazar David Brooks: ''Biz izole edilmiş ve parçalanmış bir vadide hapsolduk. Nasıl dışarı çıkma yolunu bulacağız?'' Brooks'un Amerika'da yaptığı yolculuklara -ve ''örücüler'' olarak bilinen olağanüstü insanlarla tanışmalarına- dayanan konuşmasında Brooks kendi kültürel devrime bakış açısını masaya yatırıyor ve bizi daha fazla anlamlı, amaçlı ve zevk veren hayatlar sürmemiz için güçlendiriyor.
- Op-ed columnist
Writer and thinker David Brooks has covered business, crime and politics over a long career in journalism. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
So, we all have badkötü seasonsmevsim in life.
0
911
2108
Bazen hayatta
kötü geçen dönemlerimiz olur.
00:15
And I had one in 2013.
1
3754
1920
Ben bu dönemi 2013 yılında yaşadım.
00:18
My marriageevlilik had just endedbitti,
2
6373
1346
Evliliğim yeni bitmişti
00:19
and I was humiliatedaşağılanmış
by that failedbaşarısız oldu commitmenttaahhüt.
3
7743
2652
ve bu başarısız
birliktelikte aşağılanmıştım.
00:22
My kidsçocuklar had left home for collegekolej
or were leavingayrılma.
4
10419
2802
Çocuklarım üniversite için
evden ayrılıyorlardı.
Çoğunlukla muhafazakâr dönemde büyüdüm
00:26
I grewbüyüdü up mostlyçoğunlukla
in the conservativemuhafazakâr movementhareket,
5
14045
2323
00:28
but conservatismmuhafazakarlık had changeddeğişmiş,
6
16392
1600
ama muhafazakârlık değişti
00:30
so I lostkayıp a lot of those friendsarkadaşlar, too.
7
18016
1992
ve bir sürü arkadaşımı da kaybettim.
00:32
And so what I did is,
I livedyaşamış aloneyalnız in an apartmentapartman,
8
20441
2989
Yaptığım şey ise
bir dairede yalnız yaşamak
00:35
and I just workedişlenmiş.
9
23454
1200
ve sadece çalışmaktı.
00:37
If you openedaçıldı the kitchenmutfak drawersçekmeceler
where there should have been utensilsmutfak eşyaları,
10
25417
3413
Çekmeceleri açtığınızda
mutfak eşyaları olması gerekliyken
00:40
there were Post-itPost it notesnotlar.
11
28854
1523
benimkiler Post-it ile doluydu.
00:42
If you openedaçıldı the other drawersçekmeceler
where there should have been platesplakaları,
12
30916
3215
Tabakların dizili olması gereken
diğer raflarda ise
zarflar vardı.
00:46
I had envelopesZarflar.
13
34155
1150
00:47
I had work friendsarkadaşlar, weekdayhafta içi friendsarkadaşlar,
but I didn't have weekendhafta sonu friendsarkadaşlar.
14
35885
3397
İş ve haftaiçi arkadaşlarım vardı
fakat haftasonu için yalnızdım.
00:51
And so my weekendshafta sonları
were these long, howlinginleyen silencessessizliği.
15
39942
3600
Bu yüzden haftasonlarım uzun
ve uğultulu sessizliklerden ibaretti.
00:56
And I was lonelyyalnız.
16
44268
1372
Yapayalnızdım.
00:58
And lonelinessyalnızlık, unexpectedlybeklenmedik,
camegeldi to me in the formform of --
17
46395
3573
Yalnızlık, beklenmedik bir şekilde bana
01:02
it feltkeçe like fearkorku,
a burningyanan in my stomachmide.
18
50399
2849
bir korku, karnımda bir yanma ile
hissettiriyordu kendisini.
01:05
And it feltkeçe a little like drunkennessSarhoş,
19
53272
2681
Biraz da sarhoşluk gibi
yanlış kararlar aldırıyordu,
01:07
just makingyapma badkötü decisionskararlar,
just fluidityakışkanlık, lackeksiklik of solidityKesintisizlik.
20
55977
4930
hayatın akışınına kapılmıştım
ve sağlam bir duruşum yoktu.
01:13
And the painfulacı verici partBölüm of that momentan
was the awarenessfarkında olma
21
61911
3266
Bu zamanın en acılı yanı ise
farkına varmaktı.
01:17
that the emptinessboşluk in my apartmentapartman
was just reflectiveyansıtıcı of the emptinessboşluk
22
65201
3403
Dairemdeki boşluk ise
içimdeki boşluğun bir yansımasıydı,
01:20
in myselfkendim,
23
68628
1599
01:22
and that I had fallendüşmüş for some of the liesyalanlar
that our culturekültür tellsanlatır us.
24
70251
3727
ve kültürümüzdeki
bazı yalanlara inanmıştım.
01:27
The first lieYalan is that
careerkariyer successbaşarı is fulfillingyerine.
25
75196
3409
İlk yalan kariyer başarısının
tatmin edici olmasıydı.
01:30
I've had a fairadil bitbit of careerkariyer successbaşarı,
26
78629
1837
Ben debir hayli
kariyer başarısı edindim
01:32
and I've foundbulunan that it helpsyardım eder me avoidönlemek
the shameutanç I would feel
27
80490
2838
ve fark ettim ki kariyer olası bir
başarısızlıkta duyacağım
01:35
if I feltkeçe myselfkendim a failurebaşarısızlık,
28
83352
1674
utançtan uzaklaşmamı sağlıyordu.
01:37
but it hasn'tdeğil sahiptir givenverilmiş me any positivepozitif good.
29
85050
2531
Fakat bu bana olumlu bir şey vermedi.
01:40
The secondikinci lieYalan is I can make myselfkendim happymutlu,
30
88201
3596
İkinci yalan ise
eğer bir zafer daha kazanırsam
01:44
that if I just winkazanmak one more victoryzafer,
31
92484
2080
kendimi mutlu edebileceğimdi.
01:46
losekaybetmek 15 poundspound, do a little more yogaYoga,
32
94588
3491
6-7 kilo ver, biraz daha fazla yoga yap
01:50
I'll get happymutlu.
33
98103
1150
böylece mutlu olursun.
01:51
And that's the lieYalan of self-sufficiencykendi kendine yeterlilik.
34
99743
2318
Bu sadece kendi kendine
yeterliliğin yalanıydı.
Ölüm döşeğindeki birinin de
size söyleyebileceği gibi
01:54
But as anybodykimse
on theironların deathbedölüm döşeğinde will tell you,
35
102419
2682
01:57
the things that make people happymutlu
is the deepderin relationshipsilişkiler of life,
36
105125
3264
insanları mutlu eden
hayattaki derin ilişkilerdir,
02:00
the losingkaybetme of self-sufficiencykendi kendine yeterlilik.
37
108413
2067
kendi kendine yetmekten vazgeçmektir.
02:03
The thirdüçüncü lieYalan is the lieYalan
of the meritocracymeritokrasiye.
38
111804
2667
Üçüncü yalan ise meristokrasi inancıydı.
02:07
The messagemesaj of the meritocracymeritokrasiye
is you are what you accomplishbaşarmak.
39
115591
3199
Meristokrasinin mesajına göre
başardığınız şeysiniz.
02:11
The mythefsane of the meritocracymeritokrasiye
is you can earnkazanmak dignityhaysiyet
40
119133
2467
Meritokraside yanlış bilinen ise şu:
Saygın markalara tutunabilirseniz
itibar kazanabilirsiniz.
02:13
by attachingtakılarak yourselfkendin
to prestigiousprestijli brandsmarkalar.
41
121624
2610
02:16
The emotionduygu of the meritocracymeritokrasiye
is conditionalKoşullu love,
42
124258
2805
Meristokrasinin duygusu koşullu sevgidir;
02:19
you can "earnkazanmak" your way to love.
43
127087
1855
nasıl seveceğinizi "kazanabilirsiniz."
02:20
The anthropologyantropoloji of the meritocracymeritokrasiye
is you're not a soulruh to be purifiedsaf,
44
128966
3421
Meristokrasinin antropolojisinde ise
saflaştırılacak bir ruh değil
02:24
you're a setset of skillsbecerileri to be maximizedekranı.
45
132411
2468
artırılabilecek bir
yetenekler bütünüsüzdür.
02:26
And the evilkötülük of the meritocracymeritokrasiye
46
134903
1849
Meritokrasinin kötü düşüncesine göre,
02:28
is that people who'veettik kim achievedelde
a little more than othersdiğerleri
47
136776
2658
başkalarından biraz daha fazla
şey başaran insanlar
02:31
are actuallyaslında worthdeğer
a little more than othersdiğerleri.
48
139458
2286
aslında onlardan biraz daha
fazlasını hak ediyorlardır.
02:34
And so the wagesücret of singünah are singünah.
49
142141
1863
Böylece günahın ödemesi yine günahtır.
02:36
And my sinsgünahları were the sinsgünahları of omission-ihmal-
50
144815
1884
Benim günahlarım ise ihmal,
02:38
not reachingulaşan out,
failinghata to showgöstermek up for my friendsarkadaşlar,
51
146723
2468
arkadaşlarım ihtiyaç duyduğunda
orada olamamak,
02:41
evasionkaçırma, avoidingkaçınma conflictfikir ayrılığı.
52
149215
1515
mazeretler, tartışmadan kaçınmak.
02:43
And the weirdtuhaf thing was
that as I was fallingdüşen into the valleyvadi --
53
151560
3128
Garip olan şeyse
bir vadiye düşüyor gibiydim,
02:46
it was a valleyvadi of disconnectionbağlantı kesme --
54
154712
1704
bağlantı kopukluğu olan bir vadi
02:48
a lot of other people
were doing that, too.
55
156440
2034
ve birçok insan da bunu yaşıyordu.
02:51
And that's sortçeşit of
the secretgizli to my careerkariyer;
56
159014
2009
Kariyerimin sırrı ise
bu tür yaşadığım çoğu şeyin
02:53
a lot of the things that happenolmak to me
57
161047
1773
diğer insanların da her zaman
başına geliyor olması.
02:54
are always happeningolay
to a lot of other people.
58
162844
2158
02:57
I'm a very averageortalama personkişi
with aboveyukarıdaki averageortalama communicationiletişim skillsbecerileri.
59
165026
3194
Ben ortalama üstü becerileri olan
çok ortalama bir insanım.
(Kahkahalar)
03:00
(LaughterKahkaha)
60
168244
1103
03:01
And so I was detachedbağımsız.
61
169371
1466
Ben tarafsızdım.
03:03
And at the sameaynı time,
a lot of other people were detachedbağımsız
62
171252
3262
Aynı zamanda, diğer insanlar da tarafsız,
03:06
and isolatedyalıtılmış and fragmentedparçalanmış
from eachher other.
63
174538
2515
birbirleri tarafından parçalanmış
ve izoleydiler.
03:09
Thirty-five35 percentyüzde of AmericansAmerikalılar
over 45 are chronicallyKronik lonelyyalnız.
64
177077
3080
45 yaşını geçmiş Amerikalıların
%35'i kronik olarak yalnız.
03:12
Only eightsekiz percentyüzde of AmericansAmerikalılar
reportrapor havingsahip olan meaningfulanlamlı conversationkonuşma
65
180181
3341
Amerikalıların yalnızca %8'i
komşularıyla anlamlı
sohbet ettiklerini bildiriyorlar.
03:15
with theironların neighborsKomşular.
66
183546
1150
03:16
Only 32 percentyüzde of AmericansAmerikalılar
say they trustgüven theironların neighborsKomşular,
67
184720
2825
Amerikalıların yalnızca %32'si
komşularına güveniyor,
03:19
and only 18 percentyüzde of millennialsMillennials.
68
187569
2254
ayrıca sadece %18'i milenyum kuşağından.
03:21
The fastest-growinghızlı büyüyen
politicalsiyasi partyParti is unaffiliatedunaffiliated.
69
189847
2441
En hızlı büyüyen politik parti
bağımsız olan.
03:24
The fastest-growinghızlı büyüyen religiousdini
movementhareket is unaffiliatedunaffiliated.
70
192312
2587
En hızlı büyüyen din
yine bağımsız olan.
03:26
DepressionDepresyon ratesoranları are risingyükselen,
mentalzihinsel healthsağlık problemssorunlar are risingyükselen.
71
194923
2976
Depresyon oranları
ve zihinsel sağlık problemleri artıyor.
03:29
The suicideintihar rateoran has risenyükseldi
30 percentyüzde sincedan beri 1999.
72
197923
3241
İntihar oranı ise 1999'dan beri %30 arttı.
03:33
For teengenç suicidesintihar
over the last severalbirkaç yearsyıl,
73
201188
2176
Ergenlikte intihar oranı
geçen birkaç senede,
03:35
the suicideintihar rateoran has risenyükseldi by 70 percentyüzde.
74
203388
2659
%70 oranında yükseldi.
03:39
Forty-fiveKırk beş thousandbin AmericansAmerikalılar
killöldürmek themselveskendilerini everyher yearyıl;
75
207249
2675
45 bin Amerikalı her sene
kendisini öldürüyor;
03:41
72,000 dieölmek from opioidopioid addictionsbağımlılık;
76
209948
2230
72 bin kişi opioid bağımlılığından ölüyor,
03:44
life expectancybeklenti is fallingdüşen, not risingyükselen.
77
212202
3349
beklenen yaşam süresi
gittikçe düşüyor, artmıyor.
03:48
So what I mean to tell you,
I flewuçtu out here to say
78
216985
2587
Yani anlatmak istediğim şey,
şunu anlatmak için geldim,
03:51
that we have an economicekonomik crisiskriz,
we have environmentalçevre crisiskriz,
79
219596
2928
ekonomik bir krizdeyiz,
çevresel bir krizdeyiz
03:54
we have a politicalsiyasi crisiskriz.
80
222548
1365
ve siyasi bir krizdeyiz.
03:55
We alsoAyrıca have a socialsosyal
and relationalilişkisel crisiskriz;
81
223937
2079
Ayrıca sosyal ve ilişki krizlerimiz var;
03:58
we're in the valleyvadi.
82
226040
1339
biz o vadideyiz.
03:59
We're fragmentedparçalanmış from eachher other,
83
227403
1603
Birbirimizi paramparça ettik.
04:01
we'vebiz ettik got cascadesCascades of liesyalanlar
cominggelecek out of WashingtonWashington ...
84
229030
2592
Washington'dan gelen
yalanlar şelalerimiz var.
04:03
We're in the valleyvadi.
85
231646
1333
Biz öyle bir vadideyiz ki.
04:05
And so I've spentharcanmış the last fivebeş yearsyıl --
86
233466
1977
Son beş yıl boyunca şunu düşündüm:
04:07
how do you get out of a valleyvadi?
87
235467
1514
Bir vadiden nasıl kurtuluruz?
04:09
The GreeksYunanlılar used to say,
"You sufferacı çekmek your way to wisdombilgelik."
88
237356
3113
Yunanlıların söylediği gibi
"Bilgelik yolunda acı çekiyorsun."
04:13
And from that darkkaranlık perioddönem where I startedbaşladı,
I've had a fewaz realizationsgerçekleşmeleri.
89
241006
3660
Bu karanlık noktadan başlayarak
birkaç şey fark ettim.
04:17
The first is, freedomözgürlük sucksberbat bir şey.
90
245228
2921
İlki, bağımsızlığın berbat bir şey olduğu.
04:20
EconomicEkonomik freedomözgürlük is OK,
politicalsiyasi freedomözgürlük is great,
91
248998
2674
Ekonomik bağımsızlık tamam,
politik bağımsızlık iyi
04:23
socialsosyal freedomözgürlük sucksberbat bir şey.
92
251696
1801
ama sosyal bağımsızlık berbat.
04:26
The unrootedKöksüz man is the adriftbaşıboş man.
93
254036
2327
Köklendirilmemiş insan başıboş biridir.
04:28
The unrootedKöksüz man is the unrememberedhatırlanmayan rüya man,
because he's uncommittedKaydedilme -miş to things.
94
256387
3983
Köklendirilmemiş insan hatırlanmaz
çünkü kendini bir şeylere adamamış.
04:32
FreedomÖzgürlük is not an oceanokyanus
you want to swimyüzmek in,
95
260776
3534
Bağımsızlık yüzmek isteyeceğiniz
bir okyanus değil,
04:36
it's a rivernehir you want to get acrosskarşısında,
96
264334
1730
karşıya geçmek için bir ırmak.
04:38
so you can commitişlemek and plantbitki yourselfkendin
on the other sideyan.
97
266088
2666
Böylece sadece kendinizi
karşıya geçmeye adayabilirsiniz.
04:41
The secondikinci thing I learnedbilgili
98
269270
1659
Öğrendiğim ikinci şey,
04:42
is that when you have
one of those badkötü momentsanlar in life,
99
270953
2596
hayatta kötü bir şeyler
yaşadığınız bir dönemde
04:45
you can eitherya be brokenkırık,
100
273573
1295
kırılmış da olabilir
04:46
or you can be brokenkırık openaçık.
101
274892
1539
kırılıp açılmış da olabilirsiniz.
04:48
And we all know people who are brokenkırık.
102
276905
1826
Kalbi kırık olan insanları biliyoruz.
04:50
They'veOnlar ettik enduredkatlandığımız some painAğrı
or griefkeder, they get smallerdaha küçük,
103
278755
2516
Bazı acılara katlanmışlar
ve küçülmüş hissediyorlar,
04:53
they get angrierdaha sinirli, resentfuliçerlemiş,
they lashKirpik out.
104
281295
2380
daha sinirli, içerlemiş
ve saldırgan oluyorlar.
04:55
As the sayingsöz is,
105
283699
1155
Söyleyişte olduğu gibi,
04:56
"PainAğrı that is not transformeddönüştürülmüş
getsalır transmittedaktarılan."
106
284878
2698
''Dönüştürülemeyen acı iletilir.''
04:59
But other people are brokenkırık openaçık.
107
287927
1829
Fakat diğer insanlar kırılıp açılmış.
05:03
Suffering'sAcı çeken great powergüç
is that it's an interruptionkesinti of life.
108
291125
3101
Acı çekmenin büyük gücü
hayata bir süre ara vermektir.
05:06
It remindshatırlatır you you're not the personkişi
you thought you were.
109
294250
2769
Size düşündüğünüz gibi bir
insan olmadığınızı hatırlatır.
05:09
The theologianteolog PaulPaul TillichTillich said
110
297043
1537
İlahitayçı Paul Tillich,
05:10
what sufferingçile does is it carvesaçmaktadır throughvasitasiyla
what you thought was the floorzemin
111
298604
3417
''Acı çekerken içinden geçtiğiniz kat
05:14
of the basementBodrum kat of your soulruh,
112
302045
1383
aslında ruhunuzun temelidir,
05:15
and it carvesaçmaktadır throughvasitasiyla that,
revealingaçıklayıcı a cavityboşluğu belowaltında,
113
303452
2510
içinden geçtikçe yeni bir boşluk oluşur,
05:17
and it carvesaçmaktadır throughvasitasiyla that,
revealingaçıklayıcı a cavityboşluğu belowaltında.
114
305986
2492
içinden geçtikçe yeni bir boşluk oluşur.
05:20
You realizegerçekleştirmek there are depthsderinlikleri of yourselfkendin
you never anticipatedbeklenen,
115
308502
3009
Önceden fark etmediğiniz
derinliklerle karşılaşırsınız,
05:23
and only spiritualmanevi and relationalilişkisel foodGıda
will filldoldurmak those depthsderinlikleri.
116
311535
2951
yalnızca ruhsal ve dinsel besinler
bu derinlikleri doldurur.
05:28
And when you get down there,
you get out of the headkafa of the egobenlik
117
316173
2968
Buraya geri döndüğünüzdeyse,
egodan sıyrılın
05:31
and you get into the heartkalp,
118
319165
1682
ve kalbinizin içine yerleşin,
05:32
the desiringisteyen heartkalp.
119
320871
1762
arzulayan kalbinize yerleşin.
05:34
The ideaFikir that what we really yearnözlemek for
is longingözlem and love for anotherbir diğeri,
120
322657
3631
Birine duyduğumuz özlem
ve sevgi düşüncesi,
05:38
the kindtür of thing that LouisLouis dede BerniBernièresRes
describedtarif edilen in his bookkitap,
121
326312
3046
Louis de Bernières'in kitabında
tanımladığı şey gibidir.
05:41
"CaptainKaptan Corelli'sCorelli 'nin MandolinMandolin."
122
329382
1898
''Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini''
05:43
He had an oldeski guy talkingkonuşma to his daughterkız evlat
123
331304
1979
Yaşlı bir adam
05:45
about his relationshipilişki with his lategeç wifekadın eş,
124
333307
2018
kızına eski eşiyle ilişkisini anlatıyor
05:47
and the oldeski guy saysdiyor,
125
335349
1387
ve yaşlı adam diyor ki
05:48
"Love itselfkendisi is whateverher neyse is leftoverArtık
when beingolmak in love is burnedyanmış away.
126
336760
3698
''Sevgi, artık aşk yanıp
kül olduğunda geriye kalandır.
05:52
And this is bothher ikisi de an artSanat
and a fortunateşanslı accidentkaza.
127
340482
2857
Bu bir sanat ve şanslı bir kaza aslında.
05:55
Your motheranne and I had it.
128
343704
1683
Annen ve ben bu duyguları yaşadık.
05:57
We had rootskökleri that grewbüyüdü
towardskarşı eachher other undergroundyeraltı,
129
345411
2539
Yeraltına karşı büyüyen köklerimiz,
05:59
and when all the prettygüzel blossomsçiçekleri
had fallendüşmüş from our branchesdalları,
130
347974
2929
dallardan sarkan güzel çiçeklerimiz vardı,
06:02
we discoveredkeşfedilen that we are
one treeağaç and not two."
131
350927
2452
ve fark ettik ki biz tek bir ağacız,
iki tane değil.
06:05
That's what the heartkalp yearnsyearns for.
132
353696
1873
Bu kalplerin özlem duyduğu şey.
06:07
The secondikinci thing
you discoverkeşfetmek is your soulruh.
133
355593
2761
Kalbinde ikinci fark edeceğiniz
şey ruhunuzdur.
06:10
Now, I don't asksormak you to believe in God
or not believe in God,
134
358932
2878
Şu an size Tanrı'ya inanıp
inanmadığınızı sormuyorum.
06:13
but I do asksormak you to believe
that there's a pieceparça of you
135
361834
2587
Bilin ki sizin bir parçanızın şekli,
büyüklüğü, rengi
06:16
that has no shapeşekil, sizeboyut, colorrenk or weightağırlık,
136
364445
1976
ve kilosu yoktur ama bu ölçüsüz şey size
06:18
but that givesverir you
infinitesonsuz dignityhaysiyet and valuedeğer.
137
366445
2926
sonsuz bir haysiyet ve değer katar.
06:21
RichZengin and successfulbaşarılı people
don't have more of this
138
369395
2357
Zengin ve başarılı insanlarda
başarısız olanlardan
daha fazlası yoktur.
06:23
than lessaz successfulbaşarılı people.
139
371776
1365
06:25
SlaveryKölelik is wrongyanlış because
it's an obliterationobliterasyonu of anotherbir diğeri soulruh.
140
373974
3182
Kölelik yanlıştır çünkü bu,
başka bir ruhu yok etmektir.
06:29
RapeTecavüz is not just an attacksaldırı
on a bunchDemet of physicalfiziksel moleculesmoleküller,
141
377180
2834
Tecavüz, bazı fiziksel moleküllere
saldırıda bulunmaktan,
06:32
it's an attemptgirişim to insulthakaret
anotherbir diğeri person'skişiler soulruh.
142
380038
2928
daha fazlası diğer bir insanın ruhuna
hakaret teşebbüsüdür.
06:34
And what the soulruh does
is it yearnsyearns for righteousnessdoğruluk.
143
382990
3046
Sonrasında ruh ne mi yapar?
Doğruluk için özlem duyar.
06:38
The heartkalp yearnsyearns for fusionfüzyon with anotherbir diğeri,
the soulruh yearnsyearns for righteousnessdoğruluk.
144
386060
3579
Kalp diğerleriyle kaynaşmayı özler,
ruh ise dürütslüğü özler.
06:41
And that led to my thirdüçüncü realizationgerçekleşme,
whichhangi I borrowedödünç aldım from EinsteinEinstein:
145
389663
3285
Böylece Einstein'dan ödünç aldığım üçüncü
farkındalığım oluştu.
06:45
"The problemsorun you have
is not going to be solvedçözülmüş
146
393655
2486
''Sahip olduğunuz sorun
06:48
at the levelseviye of consciousnessbilinç
on whichhangi you createdoluşturulan it.
147
396165
2714
kendi yarattığınız
bilinç seviyeniz ile çözülemez.
06:50
You have to expandgenişletmek
to a differentfarklı levelseviye of consciousnessbilinç."
148
398903
3873
Farklı bir bilinç düzeyine çıkmalısınız.''
06:54
So what do you do?
149
402800
1214
Peki siz ne yapıyorsunuz?
06:56
Well, the first thing you do
is you throwatmak yourselfkendin on your friendsarkadaşlar
150
404038
3110
Pekala, yapacağınız ilk şey
kendinizi arkadaşlarınıza fırtlatmak
06:59
and you have deeperDaha derine conversationskonuşmaları
that you ever had before.
151
407172
2961
ve daha önce hiç bahsetmediğiniz
en derin konuları konuşmak.
07:02
But the secondikinci thing you do,
152
410157
1357
Ama yapacağınız ikinci şey,
07:03
you have to go out aloneyalnız
into the wildernessçöl.
153
411538
2134
kalabalıkların içine
yalnız dışarı çıkmak.
07:05
You go out into that placeyer
where there's nobodykimse there to performyapmak,
154
413696
3072
Gösteri yapacak hiçkimsenin
olmadığı bir alana gidip
07:08
and the egobenlik has nothing to do,
and it crumblesparçalanan,
155
416792
2380
ego hiçbir şey yapamayıp parçalanıyorken
07:11
and only then are you capableyetenekli
of beingolmak lovedsevilen.
156
419196
2159
işte o zaman sevilebilirsiniz.
07:13
I have a friendarkadaş who said
that when her daughterkız evlat was borndoğmuş,
157
421712
3337
Bir arkadaşım vardı, kızı doğduğu zaman
07:17
she realizedgerçekleştirilen that she lovedsevilen her
more than evolutionevrim requiredgereklidir.
158
425073
3603
kızını evrimin gerektirdiğinden daha çok
sevdiğini fark ettiği söylemişti.
07:21
(LaughterKahkaha)
159
429041
1143
(Kahkahalar)
07:22
And I've always lovedsevilen that.
160
430208
1405
Her zaman bunu sevmişimdir.
07:23
(ApplauseAlkış)
161
431637
1142
(Alkışlar)
07:24
Because it talksgörüşmeler about the peaceBarış
that's at the deepderin of ourselfkendimiz,
162
432803
2957
Çünkü bu bizim içimizden gelen huzur,
birbirimize duyduğumuz
tanımlanamayan ilgi ile açıklanabilir.
07:27
our inexplicableaçıklanamaz carebakım for one anotherbir diğeri.
163
435784
2705
07:30
And when you touchdokunma that spotyer,
you're readyhazır to be rescuedkurtarıldı.
164
438513
2944
O noktaya dokunduğunuz anda,
kurtarılmaya hazırsınız demektir.
07:33
The hardzor thing about
when you're in the valleyvadi
165
441815
2316
Vadideyken en zor şey
07:37
is that you can't climbtırmanış out;
166
445300
1348
dışarı tırmanamamaktır,
07:38
somebodybirisi has to reachulaşmak in and pullÇek you out.
167
446672
2157
birisi size ulaşmalı ve dışarı çekmeli.
07:41
It happenedolmuş to me.
168
449331
1155
Ben bunu yaşadım.
07:42
I got, luckilyiyi ki, inviteddavet over to a houseev
by a coupleçift namedadlı KathyKathy and DavidDavid,
169
450510
3527
Şanslıyım ki Kathy ve David
adında bir çift beni bir eve davet etti
07:46
and they were --
170
454061
1405
ve onlar...
07:48
They had a kidçocuk in the DCDC
publichalka açık schoolokul, his name'sAdım SantiSanti.
171
456196
2675
Santi adında DC devlet okuluna
giden bir çocukları vardı.
07:50
SantiSanti had a friendarkadaş
who neededgerekli a placeyer to staykalmak
172
458895
2102
Santi'nin kalacak yer arayan
bir arkadaşı vardı
07:53
because his momanne had some healthsağlık issuessorunlar.
173
461021
1866
çünkü annesinin
zihinsel sağlığı bozulmuştu.
07:54
And then that kidçocuk had a friendarkadaş
and that kidçocuk had a friendarkadaş.
174
462911
2682
Bu çocuk bir arkadaş edindi.
O da başka bir arkadaş.
07:57
When I wentgitti to theironların houseev sixaltı yearsyıl agoönce,
175
465617
2008
Evlerine altı sene önce gittiğim zaman,
07:59
I walkyürümek in the doorkapı, there's like
25 around the kitchenmutfak tabletablo,
176
467649
2897
kapıya doğru yürüdüm,
mutfak masasında yaklaşık 25 kişi,
08:02
a wholebütün bunchDemet sleepinguyuyor
downstairsalt kat in the basementBodrum kat.
177
470570
2349
ve aşağıda bodrumda
uyuyan bir grup daha vardı.
08:04
I reachulaşmak out to introducetakdim etmek myselfkendim to a kidçocuk,
178
472943
2063
Kendimi bir çocuğa tanıtmak için uzandım,
08:07
and he saysdiyor, "We don't really
shakesallamak handseller here.
179
475030
2604
şöyle söyledi:
''Aslında burada el sıkışmıyoruz.
08:10
We just hugsarılmak here."
180
478331
1448
Sarılıyoruz.''
08:12
And I'm not the huggiesthuggiest guy
on the faceyüz of the earthtoprak,
181
480323
2976
Ve ben de kucaklaşmayı pek sevmem
08:15
but I've been going back to that home
everyher ThursdayPerşembe night when I'm in townkasaba,
182
483323
3579
ama şehirde olduğum süre zarfında
her perşembe akşamı evlerine giderdim,
08:18
and just huggingsarılma all those kidsçocuklar.
183
486926
1544
bütün o çocuklara sarılırdım.
08:20
They demandtalep intimacysamimiyet.
184
488494
1885
Onlar samimiyet istiyorlardı.
08:22
They demandtalep that you behaveDavranmak in a way
where you're showinggösterme all the way up.
185
490403
3610
Sonuna kadar davrandığınız şekli
korumanızı talep ediyorlardı.
08:26
And they teachöğretmek you a newyeni way to livecanlı,
186
494442
1794
Onlar yeni ve kültürel hastalıklara
08:28
whichhangi is the cureÇare
for all the illshastalıklar of our culturekültür
187
496260
2301
tedavi olabilecek bir çare öğretiyorlardı.
08:30
whichhangi is a way of directdirekt --
really puttingkoyarak relationshipilişki first,
188
498585
2946
En başa insanlarla olan
ilişkileri koyan bir çare,
08:33
not just as a wordsözcük, but as a realitygerçeklik.
189
501555
3170
sadece kelime olarak değil,
tam olarak gerçek.
08:37
And the beautifulgüzel thing is,
these communitiestopluluklar are everywhereher yerde.
190
505557
4071
Güzel olan ise,
bu topluluklar her yerdeler.
08:41
I startedbaşladı something at the AspenTitrek kavak InstituteEnstitüsü
calleddenilen "WeaveÖrgü: The SocialSosyal FabricKumaş."
191
509652
3647
Aspen Enstitüsü'nde bir şey başlattım:
''Weave: The Social Fabric.''
08:45
This is our logologo here.
192
513323
1156
Logomuz burada.
08:46
And we plopPlop into a placeyer and we find
weaversdokumacılar anywhereherhangi bir yer, everywhereher yerde.
193
514503
3733
Biz bir yere cup diye atladık
ve her yerde örücüleri bulduk.
08:50
We find people like AsiahaAsya ButlerButler,
who grewbüyüdü up in --
194
518761
2517
Asiaha Butler gibi insanlar buluyoruz,
08:54
who livedyaşamış in ChicagoChicago, in EnglewoodEnglewood,
in a toughsert neighborhoodKomşuluk.
195
522056
2817
Chicago'da, Englewood'da,
şartları zor mahallelerde yaşayanlar.
08:56
And she was about to movehareket
because it was so dangeroustehlikeli,
196
524897
2953
Orası çok tehlikeli olduğu için
taşınmayı düşünüyordu
09:00
and she lookedbaktı acrosskarşısında the streetsokak
and she saw two little girlskızlar
197
528173
2868
ve caddenin karşısına baktı,
iki küçük kız gördü,
09:03
playingoynama in an emptyboş lot
with brokenkırık bottlesşişeler,
198
531065
2076
kırık camlarla dolu arsada oynuyorlardı,
09:05
and she turneddönük to her husbandkoca
and she said, "We're not leavingayrılma.
199
533165
3182
ve eşine dönüp dedi ki ''Taşınmıyoruz.
09:08
We're not going to be just anotherbir diğeri familyaile
that abandonterk that."
200
536371
2976
Bu durumu görmezden
gelen bir aile olmayacağız.''
09:11
And she GoogledGoogled "volunteergönüllü in EnglewoodEnglewood,"
and now she runskoşar R.A.G.E.,
201
539371
3208
''Englewood'da gönüllülük''ü
Google'da aradı ve R.A.G.E. adında
09:14
the bigbüyük communitytoplum organizationorganizasyon there.
202
542603
1797
orada büyük bir organizasyon yönetiyor.
09:16
Some of these people
have had toughsert valleysvadiler.
203
544424
2979
Bu insanlardan bazıları
çok zorlu vadileri gördüler.
09:19
I metmet a womankadın namedadlı SarahSarah in OhioOhio
who camegeldi home from an antiquingEskitme tripgezi
204
547427
3705
Ohio'da evine antik geziden dönen
Sarah adında bir kadınla tanıştım
09:23
and foundbulunan that her husbandkoca
had killedöldürdü himselfkendisi and theironların two kidsçocuklar.
205
551156
3762
ve kocasının iki çocuğunu öldürüp
sonra da intihar etmiş olduğunu öğrendim.
09:27
She now runskoşar a freeücretsiz pharmacyeczane,
she volunteersgönüllüler in the communitytoplum,
206
555815
3380
Şimdi onun ücretsiz bir eczanesi var
ve topluluktaki gönüllülerden biri.
09:31
she helpsyardım eder womenkadınlar copebaşa çıkmak
with violenceşiddet, she teachesöğretir.
207
559219
2992
Şimdi kadınlara şiddetle nasıl
başa çıkılacağını öğretiyor.
09:34
She told me, "I grewbüyüdü from this
experiencedeneyim because I was angrykızgın.
208
562235
3064
Bana dedi ki ''Deneyimim
sayesinde büyüdüm çünkü kızgındım.''
09:37
I was going to fightkavga back againstkarşısında
what he trieddenenmiş to do to me
209
565323
2770
Onun bana yapmaya
çalıştığı şeyle savaşacaktım,
09:40
by makingyapma a differencefark in the worldDünya.
210
568117
1746
dünyada değişim yaratarak.
09:41
See, he didn't killöldürmek me.
211
569887
2055
Bak, o beni öldürmedi.
09:43
My responsetepki to him is,
212
571966
1185
Ona şunu söylemiştim.
09:45
'WhateverNe olursa olsun you meantdemek to do to me,
screwvida you, you're not going to do it.'"
213
573175
4196
''Bana yapmaya çalıştığın şeye
lanet olsun, asla başaramayacaksın.''
09:50
These weaversdokumacılar are not livingyaşam
an individualisticbireysel life,
214
578029
3373
Bu örücüler
bireysel bir hayat yaşamıyorlardı,
09:53
they're livingyaşam a relationistOtomotiv life,
they have a differentfarklı setset of valuesdeğerler.
215
581426
3373
Onların ilişkili bir hayatları vardı
ve hayat değerleri farklıydı.
09:56
They have moralmanevi motivationsmotivasyonları.
216
584823
1420
Manevi motivasyonları var.
09:58
They have vocationalMesleki certitudekatiyet,
they have plantedekili themselveskendilerini down.
217
586267
3128
Mesleki sertifikaları var,
kendilerini yetiştirdiler.
10:01
I metmet a guy in YoungstownYoungstown, OhioOhio,
218
589419
1587
Youngstown, Ohio'da biriyle tanıştım.
10:03
who just heldbekletilen up a signişaret
in the townkasaba squarekare,
219
591030
2031
Kent meydanında bir pankart açmıştı:
10:05
"DefendSavunmak YoungstownYoungstown."
220
593085
1151
''Youngstown'ı Koru''
10:06
They have radicalradikal mutualitykarşılıklılık,
221
594260
1873
Onların radikal karışıklıkları var
10:08
and they are geniusesdahiler at relationshipilişki.
222
596157
2533
ve ilişkilerde dahiler.
10:11
There's a womankadın namedadlı MaryMary GordonGordon
223
599180
1675
Mary Gordon adında bir kadın var,
10:12
who runskoşar something
calleddenilen RootsKökleri of EmpathyEmpati.
224
600879
2123
Roots of Emphaty diye
bir organizasyonu yönetiyor.
10:15
And what they do is they take
a bunchDemet of kidsçocuklar, an eighthsekizinci gradesınıf classsınıf,
225
603026
3265
Yaptıkları şey bir grup çocuğu,
bir sekizinci sınıfı alıp
10:18
they put a momanne and an infantbebek,
226
606315
1739
bir anne ve bir küçük çocuğu koyup
10:20
and then the studentsöğrencilerin have to guesstahmin
what the infantbebek is thinkingdüşünme,
227
608078
3024
küçük çocuğun ne düşündüğünü
öğrencilere tahmin ettiriyorlar,
10:23
to teachöğretmek empathyempati.
228
611126
1151
empatiyi öğretmek için.
10:24
There was one kidçocuk in a classsınıf
who was biggerDaha büyük than the restdinlenme
229
612301
3106
Sınıfta diğerlerinden biraz daha
büyük bir çocuk vardı,
10:27
because he'diçin ona been heldbekletilen back,
been throughvasitasiyla the fosterbeslemek carebakım systemsistem,
230
615431
3583
çünkü bakıcı aile dönemi süresince
okuldan geri kalmıştı,
10:31
seengörüldü his momanne get killedöldürdü.
231
619038
1626
annesinin cinayetine tanık olmuştu.
10:32
And he wanted to holdambar the babybebek.
232
620688
1881
Bu çocuk, bebeği tutmak istedi.
10:34
And the momanne was nervoussinir
because he lookedbaktı bigbüyük and scarykorkutucu.
233
622593
2635
Anne korkmuştu çünkü
çocuk büyük ve ürkütücüydü.
10:37
But she let this kidçocuk,
DarrenDarren, holdambar the babybebek.
234
625252
2595
Ama anne, Darren'a
bebeği tutması için izin verdi.
10:39
He heldbekletilen it, and he was great with it.
235
627871
1849
Çocuğu tuttu ve bunu gayet iyi yaptı.
10:43
He gaveverdi the babybebek back and startedbaşladı
askingsormak questionssorular about parenthoodEbeveynlik.
236
631014
3486
Bebeği geri verdiği zaman ebeveyinlik
ile ilgili sorular sormaya başladı.
10:47
And his finalnihai questionsoru was,
237
635015
1929
Son sorusu ise
10:48
"If nobodykimse has ever lovedsevilen you,
do you think you can be a good fatherbaba?"
238
636968
3301
''Hiçkimsenin seni sevmediğini
bilsen iyi bir baba olabilir miydin?''
10:52
And so what RootsKökleri of EmpathyEmpati does
239
640642
1667
Roots of Empathy'nin yaptığı şey
10:54
is they reachulaşmak down and they grabkapmak
people out of the valleyvadi.
240
642333
2720
oraya ulaşmak
ve insanları vadiden kurtarmak.
10:57
And that's what weaversdokumacılar are doing.
241
645077
1853
Örücülerin de yaptığı bu.
11:01
Some of them switchşalter jobsMeslekler.
242
649300
2187
Bazıları mesleklerini değiştiriyorlar.
11:03
Some of them staykalmak in theironların sameaynı jobsMeslekler.
243
651950
2531
Bazıları ise aynı işte devam ediyorlar.
11:06
But one thing is,
they have an intensityyoğunluk to them.
244
654982
2500
Ama değişmeyen şey,
onlara için enerji dolular.
11:09
I readokumak this --
245
657982
1383
Şunu okudum,
11:11
E.O. WilsonWilson wroteyazdı a great bookkitap
calleddenilen "NaturalistDoğabilimci," about his childhoodçocukluk.
246
659389
5987
E.O. Wilson çocukluğunu anlatan
''Natüralist'' isimli bir kitap yazdı.
11:17
When he was sevenYedi,
his parentsebeveyn were divorcingBoşanmaktan.
247
665712
2699
Yedi yaşındayken ebeveynleri boşanıyor.
11:21
And they sentgönderilen him
to ParadiseCennet BeachBeach in NorthKuzey FloridaFlorida.
248
669291
3167
Ve onu Kuzey Florida'da
Cennet Sahili'ne gönderiyorlar.
11:24
And he'diçin ona never seengörüldü the oceanokyanus before.
249
672482
1836
O daha önce hiç okyanus
11:26
And he'diçin ona never seengörüldü a jellyfishdenizanası before.
250
674731
2331
veya denizanası görmemiş.
11:29
He wroteyazdı, "The creatureyaratık was astonishingşaşırtıcı.
It existedvar beyondötesinde my imaginationhayal gücü."
251
677086
4091
Şunu yazıyor, ''Yaratık çok şaşırtıcıydı.
Hayal gücümün ötesindeydi.''
11:33
He was sittingoturma on the dockDock one day
252
681596
1661
Rıhtımda otururken bir gün
11:35
and he saw a stingrayStingray
floatkayan nokta beneathaltında his feetayaklar.
253
683281
2737
bir vatozun, ayağının
altında yüzdüğünü görüyor.
11:38
And at that momentan, a naturalistdoğa bilimci was borndoğmuş
in the awehuşu and wondermerak etmek.
254
686365
4080
O anda hem hayranlık ve merak içinde
bir natüralist doğuyor.
11:42
And he makesmarkaları this observationgözlem:
255
690469
2145
Bu gözlemi yapıyor:
11:44
that when you're a childçocuk,
256
692638
1217
Bir çocukken
11:45
you see animalshayvanlar at twiceiki defa the sizeboyut
as you do as an adultyetişkin.
257
693879
3147
hayvanları, yetişkinliğinize kıyasla
iki kat büyük görürsünüz.
11:50
And that has always impressedetkilendim me,
258
698162
1774
Bu her zaman bana ilham oldu
11:51
because what we want as kidsçocuklar
is that moralmanevi intensityyoğunluk,
259
699960
4760
çünkü çocukken hep
manevi bir tutku isteriz,
11:56
to be totallybütünüyle givenverilmiş ourselveskendimizi
over to something
260
704744
2944
kendimizi tamamen bir şeye vermeyi
11:59
and to find that levelseviye of vocationMeslek.
261
707712
2334
ve o meslek seviyesini bulmayı.
12:02
And when you are around these weaversdokumacılar,
262
710480
1969
Bu örücülerin yanındayken
12:04
they see other people
at twiceiki defa the sizeboyut as normalnormal people.
263
712473
2968
onlar başkalarını, normal insanlardan
iki kat büyük görüyorlar.
12:07
They see deeperDaha derine into them.
264
715465
1733
İçlerindeki derinlikleri görüyorlar.
12:09
And what they see is joysevinç.
265
717997
2158
Ve karşılaştıkları şey keyif.
12:13
On the first mountaindağ of our life,
when we're shootingçekim for our careerkariyer,
266
721315
3404
Hayatımızın ilk dağında,
kariyeri yakalamaya çalışırken
12:16
we shootateş etme for happinessmutluluk.
267
724743
2159
mutluluğa ulaşmaya çalışıyoruz.
12:19
And happinessmutluluk is good,
it's the expansiongenişleme of selföz.
268
727649
3047
Mutluluk güzeldir,
bireysel bir açılım gibi.
12:22
You winkazanmak a victoryzafer,
269
730720
1746
Bir zafer kazanırsınız,
12:24
you get a promotiontanıtım,
your teamtakım winskazanç the SuperSüper BowlKase,
270
732490
3993
terfi edersiniz, takımınız
Super Bowl ödülünü kazanır,
12:28
you're happymutlu.
271
736507
1150
mutlu olursunuz.
12:30
JoySevinç is not the expansiongenişleme of selföz,
it's the dissolvingeriterek of selföz.
272
738149
3721
Keyif, insanın rahatlaması
değildir, dağılmasıdır.
12:34
It's the momentan when the skincilt barrierbariyer
disappearskaybolur betweenarasında a motheranne and her childçocuk,
273
742764
4238
Anne ve çocuk arasındaki
ten duvarının kalktığı andır,
12:39
it's the momentan when a naturalistdoğa bilimci
feelshissediyor just freeücretsiz in naturedoğa.
274
747026
3309
bir natüralistin yalnızca
doğada özgür olmasıdır.
12:43
It's the momentan where you're so lostkayıp
in your work or a causesebeb olmak,
275
751232
2945
Bir amaca veya işinize
kendini kaptırdığınız andır,
12:46
you have totallybütünüyle self-forgottenkendini unutulmuş.
276
754201
2000
tamamen kendinizi unutmuşsunuzdur.
12:48
And joysevinç is a better thing
to aimamaç for than happinessmutluluk.
277
756649
2886
Keyif, mutluluktan fazlasını
hedeflemekten daha güzeldir.
12:51
I collecttoplamak passagespasajlar of joysevinç,
of people when they losekaybetmek it.
278
759559
3041
İnsanlar keyfi kaybettiğinde
ona giden geçitler topluyorum.
12:54
One of my favoritesevdiğim is from ZadieZadie SmithSmith.
279
762624
2247
Favorilerimden biri Zadie Smith.
12:56
In 1999, she was in a LondonLondra nightclubgece kulübü,
280
764895
3310
1999 yılında, Londra'da bir gece kulübünde
13:00
looking for her friendsarkadaşlar,
wonderingmerak ediyor where her handbagel çantası was.
281
768229
3095
arkadaşlarını ararken çantasını bulamıyor
13:03
And suddenlyaniden, as she writesyazıyor,
282
771348
2103
Ve aniden, onun da yazdığı gibi
13:05
"... a rail-thinDemiryolu-ince man with enormousmuazzam eyesgözleri
reachedulaştı acrosskarşısında a seadeniz of bodiesbedenler
283
773475
3322
''ipince, büyük gözlü bir adam
kalabalık arasında
13:08
for my handel.
284
776821
1176
elime uzandı.
13:10
He kepttuttu askingsormak me the sameaynı thing
over and over, 'Are' Vardır you feelingduygu it?'
285
778021
3739
Hep aynı soruyu sordu,
''Onu hissediyor musun?''
13:13
My ridiculousgülünç heelstopuk were killingöldürme me,
I was terrifieddehşete that I mightbelki dieölmek,
286
781784
3849
Abartılı topuklularım beni öldürüyordu,
o gece ölebileceğimden korktum,
13:17
yethenüz I feltkeçe simultaneouslyeşzamanlı
overwhelmedboğulmuş with delightzevk
287
785657
2448
aynı zamanda keyiften
boğulmuş durumdaydım,
13:20
that 'Can' Can I KickTekme It?'
should happenolmak to be playingoynama
288
788129
2311
''Can I Kick It'' çalıyor olmalıydı,
13:22
on this precisekesin momentan
in the historytarih of the worldDünya
289
790464
2346
dünya geçmişindeki bu kusursuz anda
13:24
on the soundses systemsistem,
290
792834
1155
ve ses sisteminde,
13:26
and it was now morphinggeçişin
into 'Teen' Genç SpiritRuh.'
291
794013
2128
şimdi de ''Teen Spirit''
çalmaya başlamıştı.
13:28
I tookaldı the man'sadam handel,
the topüst of my headkafa blewpatladı away,
292
796165
3158
Adamın elimi tuttum,
kafamın üstü uçtu gitti,
13:31
we danceddans, we danceddans,
we gaveverdi ourselveskendimizi up to joysevinç."
293
799347
3400
dans ettik ve kendimizi
zevke teslim ettik.
13:35
And so what I'm tryingçalışıyor to describetanımlamak
is two differentfarklı life mindsetsmindsets.
294
803680
3806
Söylemeye çalıştığım şey
iki tür zihniyet vardır.
13:39
The first mountaindağ mindsetzihniyet, whichhangi is about
individualbireysel happinessmutluluk and careerkariyer successbaşarı.
295
807998
4468
İlki dağ zihniyeti, bireysel mutluluk
ve kariyer başarısı hakkında.
13:44
And it's a good mindsetzihniyet,
I have nothing againstkarşısında it.
296
812490
2563
Bu iyi bir zihniyet, buna karşı değilim.
13:47
But we're in a nationalUlusal valleyvadi,
297
815077
2294
Ama evrensel bir vadideyiz
13:49
because we don't have
the other mindsetzihniyet to balancedenge it.
298
817395
2833
çünkü bunu dengeleyecek
başka bir zihniyetimiz yok.
13:52
We no longeruzun feel good
about ourselveskendimizi as a people,
299
820252
2563
Kendimizi bir insan
olarak iyi hissedemiyoruz,
13:54
we'vebiz ettik lostkayıp our definingtanımlarken
faithinanç in our futuregelecek,
300
822839
2690
geleceği tanımlayan inancımızı yitirmişiz,
13:57
we don't see eachher other deeplyderinden,
we don't treattedavi etmek eachher other as well.
301
825553
3382
birbirimizi derinden görmüyoruz,
iyi davranmıyoruz.
14:01
And we need a lot of changesdeğişiklikler.
302
829538
1991
Bir sürü değişime ihtiyacımız var.
14:03
We need an economicekonomik changedeğişiklik
and environmentalçevre changedeğişiklik.
303
831553
2706
Ekonomik değişime ve çevresel değişime
ihtiyacımız var.
14:06
But we alsoAyrıca need a culturalkültürel
and relationalilişkisel revolutiondevrim.
304
834902
2945
Ayrıca kültürel ve ilişkisel
devrimlere de ihtiyacımız var.
14:09
We need to nameisim the languagedil
of a recoveredyeniden elde etmek societytoplum.
305
837871
4270
Kurtarılmış bir toplumun
dilini adlandırmamız gerek.
14:14
And to me, the weaversdokumacılar
have foundbulunan that languagedil.
306
842553
2738
Ve bana göre, örücüler
bu dili çoktan bulmuşlar.
14:17
My theoryteori of socialsosyal changedeğişiklik
is that societytoplum changesdeğişiklikler
307
845593
3101
Benim sosyal değişim teorime göre
14:20
when a smallküçük groupgrup of people
find a better way to livecanlı,
308
848718
2645
eğer küçük bir topluluk
daha iyi yaşamaya karar verirse
14:23
and the restdinlenme of us copykopya them.
309
851387
1675
diğerleri de kopyalar ve değişir.
14:25
And these weaversdokumacılar have foundbulunan
a better way to livecanlı.
310
853765
2638
Bu örücüler daha iyi yaşamanın
bir yolunu bulmuşlar.
14:28
And you don't have to theorizeFarzet about it.
311
856427
1953
Bunu kuramlaştırmak zorunda değilsiniz.
14:30
They are out there as communitytoplum buildersinşaatçılar
all around the countryülke.
312
858404
3229
Onlar ülkenin her yanında
topluluk kurucuları.
14:34
We just have to shiftvardiya our liveshayatları a little,
313
862277
2277
Bizim hayatlarımızı
değiştirmemiz gerekiyor.
14:36
so we can say, "I'm a weaverWeaver,
we're a weaverWeaver."
314
864578
2731
böylece şunu diyebiliriz
''Ben örücüyüm, biz örücüleriz.''
14:39
And if we do that,
315
867999
1366
Ve bunu yaparsak
14:42
the holedelik insideiçeride ourselveskendimizi getsalır filleddolu,
316
870079
2349
içimizdeki boşluk doldurulur
14:44
but more importantönemli,
the socialsosyal unityBirlik getsalır repairedonarılmış.
317
872452
2825
ama en önemlisi
sosyal birliktelik düzeltilir.
14:47
Thank you very much.
318
875301
1167
Çok teşekkür ederim.
14:48
(ApplauseAlkış)
319
876492
4065
(Alkışlar)
Translated by Aslı Lidya Çıtak
Reviewed by Cihan Ekmekçi

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
David Brooks - Op-ed columnist
Writer and thinker David Brooks has covered business, crime and politics over a long career in journalism.

Why you should listen

David Brooks became an Op-Ed columnist for The New York Times in September 2003. He is currently a commentator on "The PBS Newshour," NPR’s "All Things Considered" and NBC's "Meet the Press."

He is the author of Bobos in Paradise and The Social Animal. In April 2015, he released with his fourth book, The Road to Character, which was a #1 New York Times bestseller.

Brooks also teaches at Yale University, and is a member of the American Academy of Arts & Sciences.

Born on August 11, 1961 in Toronto, Canada, Brooks graduated a bachelor of history from the University of Chicago in 1983. He became a police reporter for the City News Bureau, a wire service owned jointly by the Chicago Tribune and Sun-Times.

He worked at The Washington Times and then The Wall Street Journal for nine years. His last post at the Journal was as Op-ed Editor. Prior to that, he was posted in Brussels, covering Russia, the Middle East, South Africa and European affairs. His first post at the Journal was as editor of the book review section, and he filled in as the Journal's movie critic.

He also served as a senior editor at The Weekly Standard for 9 years, as well as contributing editor for The Atlantic and Newsweek.

More profile about the speaker
David Brooks | Speaker | TED.com