ABOUT THE SPEAKER
Danielle Wood - Space engineer and development scholar
Danielle Wood designs satellites and space technology applications that contribute to sustainable development.

Why you should listen

Dr. Danielle Wood has published extensive, novel research findings on emerging space activity in Africa, Latin America and South East Asia; advised senior leaders in the US government on technology policy and led teams of engineers and scientists to create satellite systems that contribute to public safety. As of January 2018, Dr. Wood directs the Space Enabled Research Group and serves as an Assistant Professor at the Media Lab in the Massachusetts Institute of Technology in Cambridge, Massachusetts, USA. The Mission of the Space Enabled research group is to advance justice in earth's complex systems using designs enabled by space. At Space Enabled, Wood designs innovative systems that harness space technology that support work toward the United Nations Sustainable Development Goals.

Wood's research also develops systems analysis tools to improve decision making during the design of complex systems. Most recently, she worked as the Applied Sciences Manager within the Earth Science Division of Goddard Space Flight Center. Previously, she served as Special Assistant and Advisor to the Deputy Administrator at NASA Headquarters in Washington, DC. Prior to working at NASA, Wood held positions at the Aerospace Corporation, Johns Hopkins University and the United Nations Office of Outer Space Affairs. She studied at the Massachusetts Institute of Technology, where she earned a PhD in engineering systems, SM in aeronautics and astronautics, SM in technology policy and SB in aerospace engineering.

More profile about the speaker
Danielle Wood | Speaker | TED.com
TEDNYC

Danielle Wood: 6 space technologies we can use to improve life on Earth

Danielle Wood: Dünya'daki yaşamı güzelleştirmek için kullanabileceğimiz 6 uzay teknolojisi

Filmed:
1,279,925 views

Danielle Wood uzay keşfinin faydalarını nadir kişiler, zenginler ya da seçkinlere sınırlayan engelleri ortadan kaldırmak için çalıştığı yer olan MIT'nin medya laboratuvarındaki Etkin Uzay araştırma ekibine liderlik ediyor. Yardım kuruluşlarına bilgi sağlayacak gözlem uydularından Dünya'daki sağlık hizmetlerini geliştirmek için kullanılabilecek yer çekimsiz ortam üzerine tıbbi araştırmaya kadar, uzay keşfi için geliştirilmiş, Dünya genelinde sürdürülebilir gelişime katkı sağlayacak 6 teknolojiyi tanıtıyor. ''Uzay tam anlamıyla tüm insanların yararına olan sürdürülebilir gelişim için kullanışlıdır,'' diyor Wood.
- Space engineer and development scholar
Danielle Wood designs satellites and space technology applications that contribute to sustainable development. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
I was 17 when I choseseçti my careerkariyer.
0
810
3912
Kariyerimi seçtiğimde 17 yaşındaydım.
00:17
I was standingayakta outsidedışında
1
5587
2389
Sıcak bir Florida gecesi
00:20
on a hotSıcak summeryaz night in FloridaFlorida
2
8000
2277
dışarıda dikiliyordum
00:23
and just a fewaz milesmil from the oceanokyanus.
3
11238
2327
ve okyanustan birkaç mil uzaktaydım.
00:26
I was waitingbekleme for a miraclemucize to happenolmak.
4
14728
3397
Bir mucizenin olmasını bekliyordum.
00:31
That summeryaz, I was privilegedayrıcalıklı
to work as an internStajyer
5
19540
3822
O yaz, Kennedy Uzay Merkezi'nde
stajyer olarak çalışma ayrıcalığını
yaşamıştım
00:35
at NASA'sNASA'ın KennedyKennedy SpaceUzay CenterMerkezi,
6
23386
1883
00:37
and the miraclemucize I was waitingbekleme for
7
25919
2261
ve beklediğim mucize
00:40
was the launchbaşlatmak
of the ColumbiaColumbia SpaceUzay ShuttleServisi
8
28204
3521
bilim insanlarının kara delikleri
incelemesine olanak sağlayacak
00:43
carryingtaşıma the ChandraChandra X-RayX-ışını ObservatoryGözlemevi,
9
31749
3153
bir teleskop olan Chandra X-Işını
Gözlemcisini taşıyan
00:47
a telescopeteleskop that would allowizin vermek scientistsBilim adamları
to peerakran into the edgekenar of blacksiyah holesdelikler.
10
35486
6332
Kolombiya Uzay Mekiğinin fırlatılmasıydı.
00:54
The entiretüm skygökyüzü filleddolu with lightışık.
11
42712
3005
Bütün gökyüzünü ışık kapladı.
00:58
And it was as if it was daytimegündüz
in the middleorta of the night.
12
46998
3272
Sanki gecenin ortasında gündüz gibiydi.
01:03
SoonYakında, we could feel the rumbleRumble
of the enginesmotorlar vibratingTitreşimli in our chestsgöğüsler.
13
51149
3845
Aniden, motorların göğüs kafesimizi
titreten gürültüsünü hissettik.
01:08
And it wasn'tdeğildi a miraclemucize;
14
56003
1581
Bu bir mucize değildi
01:10
it was the combinedkombine effortçaba
of a teamtakım of thousandsbinlerce of people
15
58316
4017
bu imkansız görüneni gerçekleştirmek için
01:14
who workedişlenmiş togetherbirlikte
16
62357
1291
birlikte çalışan
01:15
to make was seemedgibiydi impossibleimkansız a realitygerçeklik.
17
63672
3284
binlerce kişilik bir ekibin
ortak çabasıydı.
01:19
And I wanted to joinkatılmak that teamtakım.
18
67991
3729
Bu ekibe katılmak istedim.
01:24
So I decidedkarar to applyuygulamak to a universityÜniversite
where I could studyders çalışma aerospaceHavacılık ve uzay engineeringmühendislik.
19
72872
4295
Bu yüzden uzay mühendisliği okuyabileceğim
bir üniversiteye başvurmaya karar verdim.
01:29
And the followingtakip etme yearyıl,
20
77644
1340
Sonraki yıl
01:31
I startedbaşladı at MITMIT
in my engineeringmühendislik trainingEğitim
21
79008
2564
MIT'de mühendislik eğitimime başladım
01:33
and joinedkatıldı a studentÖğrenci projectproje
buildingbina spaceuzay robotsrobotlar.
22
81596
2742
ve uzay robotları yapan
bir öğrenci projesine katıldım.
01:37
And everything was going as I plannedplanlı,
23
85146
1879
Her şey planladığım gibi gidiyordu
01:39
exceptdışında I was confusedŞaşkın
about something importantönemli.
24
87841
4638
kafamı karıştıran önemli bir şeyi
saymazsak.
01:45
Now, my confusionkarışıklık aroseortaya çıkan
in my summeryaz breakssonları.
25
93768
3087
Kafa karışıklığım yaz tatillerinde
ortaya çıkıyordu.
01:49
I traveledseyahat to a schoolokul in KenyaKenya,
26
97474
2768
Kenya'da bir okula gittim
01:52
and there I volunteeredgönüllü
with girlskızlar agesyaşlar fivebeş to 17,
27
100915
4644
ve orada 5 ila 17 yaşındaki kızlar için
gönüllü oldum
01:57
givingvererek them lessonsdersler in Englishİngilizce
and mathmatematik and scienceBilim.
28
105583
4685
onlara İngilizce, Matematik ve Fen
dersi veriyordum.
02:03
And they taughtöğretilen me songsşarkılar in SwahiliSvahili dili.
29
111143
2758
Onlar da bana Svahili dilinde
şarkılar öğrettiler.
02:07
And mostlyçoğunlukla, I just spentharcanmış time
gettingalma to know the girlskızlar,
30
115290
3554
Genelde, bu kızları tanıyarak
ve onların varlığının tadını çıkararak
02:10
enjoyingkeyfi theironların presencevarlık.
31
118868
1257
vakit geçirdim.
02:12
And I saw that these girlskızlar
and the leadersliderler in theironların communitytoplum,
32
120754
4094
Fark ettim ki, bu kızlar ve onların
toplumlarındaki liderleri
02:16
they were overcomingüstesinden importantönemli barriersengeller
33
124872
2906
bu kızların hayattaki en iyi şanslara
sahip olmalarına
02:19
to allowizin vermek these girlskızlar to have
the besten iyi possiblemümkün chancesşansı in life.
34
127802
3837
imkan sağlamak için zorlu engellerin
üstesinden geliyorlar.
02:24
And I wanted to joinkatılmak that teamtakım.
35
132556
3811
Bu ekibe katılmak istedim.
02:28
I wanted to be partBölüm of a teamtakım
that would help breakkırılma down barriersengeller
36
136931
3057
Engelleri yerle bir eden ve tüm dünyadaki
kızların hayatlarını
02:32
and improveiyileştirmek the liveshayatları
of girlskızlar around the worldDünya.
37
140012
2569
güzelleştiren ekibin bir parçası
olmak istedim.
02:34
But I was worriedendişeli that studyingders çalışıyor
aerospaceHavacılık ve uzay engineeringmühendislik
38
142605
3068
Uzay mühendisliğinin en yararlı uğraş
02:37
wasn'tdeğildi the mostçoğu usefulişe yarar.
39
145697
1481
olduğu ile ilgili endişeliydim.
02:39
I was worriedendişeli this teamtakım in KenyaKenya
couldn'tcould use the technologyteknoloji
40
147202
3160
Kenya'daki bu ekibin
uzay hakkında öğrendiğim bu teknolojiyi
02:42
I was learningöğrenme about spaceuzay.
41
150386
1601
kullanamayacağından endişeliydim.
02:45
But thankfullyneyse ki, I still learnedbilgili
that I was wrongyanlış.
42
153305
3144
Neyse ki, hatalı olduğumu anladım.
02:49
I camegeldi back and internedstaj yaptım at NASANASA again,
43
157457
2359
Geri döndüm ve NASA'da tekrar staj yaptım.
02:51
and this time,
44
159840
1158
Bu kez bir danışman
02:53
a mentorakıl hocası taughtöğretilen me
45
161022
1825
Kenya'nın uzay teknolojisini
02:54
that countriesülkeler like KenyaKenya had been usingkullanma
spaceuzay technologyteknoloji for decadeson yıllar
46
162871
6175
on yıllardır ülkelerindeki bu yaşamları
03:01
to improveiyileştirmek the liveshayatları
in theironların ownkendi countriesülkeler.
47
169070
2561
güzelleştirmek için kullandığını öğretti.
03:03
And then I knewbiliyordum that I could have
a careerkariyer in spaceuzay
48
171655
3530
Anladım ki uzay ve gelişim üzerine
03:07
and in developmentgelişme.
49
175209
1574
bir kariyerim olabilirdi.
03:09
This ideaFikir is not newyeni.
50
177859
1358
Bu yeni bir fikir değil.
03:11
In factgerçek, in 1967, the nationsmilletler
of the worldDünya camegeldi togetherbirlikte
51
179825
4200
Aslına bakarsanız, 1967'de, dünya ulusları
Dış Uzay Antlaşması'nı
03:16
to writeyazmak the OuterDış SpaceUzay TreatyAntlaşması.
52
184049
2743
imzalamak için bir araya geldiler.
03:19
This treatyAntlaşması madeyapılmış a boldcesur statementaçıklama,
53
187607
2662
Antlaşma ''Dış uzayın keşfi ve kullanımı
03:22
sayingsöz, "The explorationkeşif
and use of outerdış spaceuzay
54
190293
4062
ekonomik ve bilimsel gelişim seviyesine
bakılmaksızın
03:26
should be carriedtaşınan on
for the benefityarar of all peopleshalklar,
55
194379
3576
tüm insanlığın faydası için
yapılmalıdır.''
03:30
irrespectivebakılmaksızın of theironların levelseviye
of economicekonomik or scientificilmi developmentgelişme."
56
198573
4894
şeklinde çarpıcı bir ifadeye
yer vermişti.
03:37
We have not trulygerçekten livedyaşamış up to this idealideal,
57
205089
2357
İnsanlar on yıllardır bunu
gerçeğe dönüştürmek
03:39
althougholmasına rağmen people have workedişlenmiş
for decadeson yıllar to make this a realitygerçeklik.
58
207470
3219
için çalışsalar da tam olarak
bu ideale göre yaşamıyoruz.
03:43
ForcesKuvvetler suchböyle as colonialismsömürgecilik and racismırkçılık
59
211826
3506
Sömürgecilik, ırkçılık ve
cinsiyet eşitsizliği gibi kuvvetler
03:47
and genderCinsiyet inequalityeşitsizlik
60
215880
1737
birçok kişiyi uzayın faydalarından
03:50
have actuallyaslında excludedhariç manyçok people
from the benefitsfaydaları of spaceuzay
61
218260
3525
mahrum bıraktı ve bizim uzayın
nadir kişiler, zenginler
03:54
and causedneden oldu us to believe
that spaceuzay is for the fewaz
62
222751
3541
ya da seçkinler için olduğuna inanmamıza
03:58
or the richzengin or eliteseçkinler.
63
226316
2226
neden oldu.
04:01
But we cannotyapamam affordparası yetmek this attitudetutum,
64
229731
2454
Fakat bu duyarsızlığın bedelini ödeyemeyiz
04:04
because the worldDünya is engagednişanlı
in a vitalhayati missionmisyon
65
232209
3131
çünkü dünya herkes için yaşamı
güzelleştirmeyi
04:07
to improveiyileştirmek life for everyoneherkes.
66
235364
2004
hedefleyen önemli bir görevle meşgul.
04:10
Our roadyol mapharita for this missionmisyon comesgeliyor
from the 17 SustainableSürdürülebilir DevelopmentGeliştirme GoalsGol
67
238260
5789
Bu görev için yol haritamız Birleşmiş
Milletler'in 17 Sürdürülebilir
04:16
of the UnitedAmerika NationsMilletler.
68
244073
1365
Gelişim Hedefinden geliyor.
04:17
All the memberüye statesdevletler
of the UnitedAmerika NationsMilletler have agreedkabul
69
245808
2699
Birleşmiş Milletler'in tüm üye devletleri
bunların
04:20
that these are prioritiesöncelikler
betweenarasında now and 2030.
70
248531
3306
günümüz ile 2030 arasında
öncelikler olduğunda karar kıldı.
04:24
These goalshedefleri give us our keyanahtar momentsanlar
and opportunitiesfırsatlar of our time --
71
252526
5174
Bu hedefler bize hayatımızın önemli
anlarını ve fırsatlarını sunar.
04:30
opportunitiesfırsatlar to endson extremeaşırı povertyyoksulluk,
72
258323
2971
Şiddetli yoksulluğu sona erdirecek,
04:33
to insuresigorta that everyoneherkes has accesserişim
to foodGıda and cleantemiz waterSu.
73
261318
4547
herkesin yiyeceğe ve temiz suya
ulaşabileceğini temin edecek fırsatlar...
04:39
We mustşart pursuesürdürmek these goalshedefleri
as a globalglobal communitytoplum.
74
267720
3276
Bu hedeflerin peşinden
global bir topluluk olarak gitmeliyiz.
04:43
And technologyteknoloji from spaceuzay
supportsdestekler sustainablesürdürülebilir developmentgelişme.
75
271861
4470
Uzay teknolojisi sürdürülebilir gelişimi
destekler.
04:48
In factgerçek, there are sixaltı spaceuzay servicesHizmetler
76
276891
3019
Aslına bakarsanız, Sürdürülebilir Gelişim
Hedeflerinin
04:51
that can help us pursuesürdürmek
the SustainableSürdürülebilir DevelopmentGeliştirme GoalsGol.
77
279934
3793
peşinden gitmemize yardım edecek
6 uzay servisi var.
04:56
Over the nextSonraki fewaz minutesdakika,
let's explorekeşfetmek these sixaltı servicesHizmetler,
78
284709
3253
Gelin birkaç dakikada bu 6 servisi
keşfedelim ve bu hedeflerin
04:59
and see examplesörnekler of just a fewaz
of the goalshedefleri they help supportdestek.
79
287986
3519
birkaçının desteklediği örnekleri görelim.
05:03
You readyhazır?
80
291529
1185
Hazır mısınız?
05:05
OK.
81
293104
1158
Pekâlâ.
05:06
Communicationİletişim satellitesuydular providesağlamak accesserişim
to phonetelefon and internetInternet servicehizmet
82
294286
4193
Haberleşme uyduları,dünyanın hemen her
yerinde telefon ve internet servislerine
05:10
to almostneredeyse any locationyer on EarthDünya.
83
298503
1738
ulaşımı sağlar.
05:12
This is particularlyözellikle importantönemli
duringsırasında timeszamanlar of disasterafet recoveryKurtarma.
84
300622
3516
Bu özellikle felaketten kurtarma
zamanlarında önemlidir.
05:16
When TyphoonTayfun HaiyanHaiyan
struckvurdu the PhilippinesFilipinler,
85
304523
3518
Haiyan tayfunu Filipinler'i vurduğunda,
05:20
the localyerel communicationiletişim networksağlar
neededgerekli to be repairedonarılmış,
86
308065
2774
yerel haberleşme ağlarının tamir edilmesi
gerekti
05:22
and teamstakımlar broughtgetirdi in inflatableşişme
communicationiletişim antennasantenler
87
310863
3308
ve ekipler uydulara bağlanabilen
şişirilebilir antenler
05:26
that could linkbağlantı to satellitesuydular.
88
314195
1990
getirdiler.
05:28
This was usefulişe yarar duringsırasında the time
of repaironarım and recoveryKurtarma.
89
316209
2577
Bu tamir ve kurtarma esnasında işe yaradı.
05:31
PositioningKonumlandırma satellitesuydular
tell us where we are
90
319453
3330
Konumlandırma uyduları, antenlerin
yerlerini belirleyerek yerimizi
05:34
by tellingsöylüyorum us where they are.
91
322807
1856
söylemiş oluyorlardı.
Bilim insanları bu teknolojiyi
nesli tükenmekte olan
05:37
ScientistsBilim adamları can use this technologyteknoloji
to trackiz endangerednesli tehlike altında olan wildlifeyaban hayatı.
92
325835
4228
vahşi yaşamı izlemek için kullanabilirler.
05:42
This turtleKaplumbağa has been fitteduygun with a systemsistem
93
330727
2510
Bu kaplumbağa, konumlandırma uydularından
05:45
that allowsverir it to receiveteslim almak locationyer
informationbilgi from positioningkonumlandırma satellitesuydular,
94
333261
4565
konum bilgilerini almayı sağlayacak
ve bunları haberleşme uyduları
05:49
and they sendgöndermek the locationyer
informationbilgi to scientistsBilim adamları
95
337850
2573
vasıtasıyla bilim insanlarına gönderecek
05:52
viaüzerinden communicationiletişim satellitesuydular.
96
340447
1574
bir sistem ile donatıldı.
05:55
ScientistsBilim adamları can use this knowledgebilgi
to then make better policiespolitikaları
97
343112
3151
Bilim insanları bunu daha iyi planlar
yapmak, bu hayvanları nasıl
05:58
and help determinebelirlemek
how to keep these animalshayvanlar alivecanlı.
98
346287
2410
yaşatacaklarını belirlemek için
kullanabilirler.
06:02
EarthDünya observationgözlem satellitesuydular.
99
350460
2101
Yeryüzü gözlem uyduları.
06:04
They tell us what's going on
in our environmentçevre.
100
352928
2594
Bize çevremizde olup biteni anlatıyorlar.
06:07
Right now, there are about 150 satellitesuydular
101
355546
3498
An itibariyle, 60'ın üstünde devlet kurumu
06:11
operatedameliyat by over 60 governmenthükümet agenciesajanslar,
102
359068
2782
tarafından kullanılan 150'ye yakın
uydu var
06:13
and these are just
those observinggözleme the EarthDünya.
103
361874
2219
ve bunlar sadece Dünya'yı gözlemleyenler.
06:16
And meanwhileo esnada, companiesşirketler
are addingekleme to this listliste.
104
364117
2395
Tabii şirketler listeye yenilerini
ekliyorlar.
06:19
MostÇoğu of the governmentshükümetler providesağlamak the dataveri
from the satellitesuydular for freeücretsiz onlineinternet üzerinden.
105
367157
3837
Devletlerin çoğu,online olarak uydulardan
ücretsiz bilgi elde ediyorlar.
06:23
Some of these satellitesuydular
providesağlamak imagesGörüntüler like this,
106
371018
3178
Uydulardan bazıları, bunun gibi,
bir kamerada görebileceğin
06:26
that showgöstermek what you would see
from a camerakamera.
107
374220
2412
fotoğraflar sağlıyorlar.
06:28
This is an imagegörüntü showinggösterme
agriculturaltarım landarazi in KansasKansas.
108
376656
2941
Bu Kansas'taki
tarımsal alanı gösteren bir fotoğraf.
06:32
HoweverAncak, the majorityçoğunluk
of the EarthDünya observationgözlem satellitesuydular
109
380742
2885
Yine de, yeryüzü gözlem uydularının çoğu
06:35
don't take picturesresimler at all.
110
383651
2223
tam anlamıyla fotoğraf çekmiyorlar.
06:37
They take measurementsölçümler.
111
385898
1527
Ölçüm yapıyorlar.
06:39
And they combinebirleştirmek these measurementsölçümler
with complexkarmaşık computerbilgisayar modelsmodeller
112
387449
3101
Bu ölçümleri karmaşık
bilgisayar modelleriyle birleştiriyorlar
06:42
and make beautifulgüzel,
globalglobal visualizationsgörselleştirmeler suchböyle as this one,
113
390574
3279
ve bunun gibi okyanus akıntılarını
06:45
showinggösterme the oceanokyanus currentsakımlar
114
393877
1906
ve sıcaklığını gösteren
06:47
and the temperaturesıcaklık
of the oceanokyanus, globallyküresel.
115
395807
2024
evrensel görselleştirmeler oluşturuyorlar.
06:51
Or we can look at the salttuz and smokeduman
and dusttoz in the atmosphereatmosfer,
116
399275
5892
Ya da atmosferdeki tuzu, dumanı ve tozu
06:59
or the rainfallyağış miktarı and snowfallkar yağışı, globallyküresel,
117
407561
2675
veya yağmur ve kar yağışını
evrensel olarak görebiliriz.
07:05
as well as the annualyıllık cycledevir of vegetationbitki örtüsü
on landarazi and in the oceanokyanus.
118
413085
5001
Tıpkı karadaki ve okyanustaki
yıllık bitkilenmeyi görebildiğimiz gibi.
07:12
Now, scientistsBilim adamları can take this informationbilgi
about the rainfallyağış miktarı and the vegetationbitki örtüsü
119
420065
4362
Artık bilim insanları yağmur yağışı
ve bitkilenme hakkında
07:16
and use it to understandanlama
120
424451
1390
bilgi elde edebiliyorlar
07:17
what areasalanlar on EarthDünya are in dangerTehlike
of a faminekıtlık or a droughtkuraklık
121
425865
3765
bunu Dünya'da hangi alanların kıtlık
ve kuraklık tehlikesinde olduğunu anlamak
07:21
and providesağlamak that informationbilgi
to aidyardım organizationsorganizasyonlar
122
429654
2642
için kullanabiliyorlar, bu bilgiyi
yardım kuruluşlarına
07:24
so they can be preparedhazırlanmış with foodGıda aidyardım
before the hungeraçlık becomesolur severeşiddetli.
123
432320
3817
sağlayabiliyorlar böylece onlar açlık
ciddileşmeden besin hazırlığı yapıyorlar.
07:28
In spaceuzay, we have an orbitingyörüngesindeki laboratorylaboratuvar
on the InternationalUluslararası SpaceUzay Stationİstasyonu.
124
436900
4842
Uzayda, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda
yörüngeli bir laboratuvarımız var.
07:34
The vehiclearaç and everything insideiçeride
are in a formform of freeücretsiz falldüşmek
125
442653
3028
Bu araç ve içindeki her şey
Dünya etrafında
07:37
around the EarthDünya,
126
445705
1151
serbest düşüş hâlindeler
07:38
and they don't experiencedeneyim
the effectEfekt of gravityyerçekimi.
127
446880
2330
ve yer çekiminden etkilenmiyorlar.
07:42
And because of this,
we call it "microgravitymikrogravite."
128
450219
2262
Bu sebeple ona ''yer çekimsiz ortam''
diyoruz.
07:45
When astronautsastronotlar are
in the microgravitymikrogravite environmentçevre,
129
453412
2463
Astronotlar yer çekimsiz ortamdayken
07:47
theironların bodiesbedenler reacttepki
as if they're agingyaşlanma rapidlyhızla.
130
455899
3512
vücutları hızla yaşlanıyor gibi
tepki veriyor.
07:51
TheirOnların boneskemikler and muscleskaslar weakenzayıflatmak,
131
459888
2416
Kemikleri ve kasları zayıflıyor
07:54
and theironların cardiovascularkardiyovasküler systemsistem
and theironların immunebağışık systemsistem changedeğişiklik.
132
462328
3554
kalp ve dolaşım ile
bağışıklık sistemleri değişiyor.
07:59
As scientistsBilim adamları studyders çalışma how to keep
astronautsastronotlar healthysağlıklı in spaceuzay,
133
467052
3248
Bilim insanları astronotları uzayda
sağlıklı tutma konusunda
08:02
we can take the exercisesegzersizleri and techniquesteknikleri
we use for astronautsastronotlar
134
470324
3308
çalıştıkları için, astronotlar için
kullandığımız egzersizleri
08:05
and transferaktarma them to people on EarthDünya
135
473656
1952
ve teknikleri sağlık gelişimi için
08:07
to improveiyileştirmek our healthsağlık here.
136
475632
1397
insanlara aktarabiliriz.
08:09
OftenKez, as we developgeliştirmek technologyteknoloji
for astronautsastronotlar and explorationkeşif
137
477465
3471
Astronotlar,uzay araçları ve keşif için
sürekli teknoloji
08:12
or for spacecraftuzay aracı,
138
480960
1270
geliştirdiğimizden
08:14
we can alsoAyrıca transferaktarma those inventionsbuluşlar
to improveiyileştirmek life on EarthDünya.
139
482254
3559
bu yenilikleri Dünya'daki yaşamı
geliştirmek için de kullanabiliriz.
08:17
Here'sİşte one of my favoritesSık Kullanılanlar.
140
485837
1334
Bu benim favorilerimden.
08:19
It's a waterSu filtrationFiltrasyon systemsistem,
141
487195
1756
Bu bir su arıtma sistemi
08:20
and a keyanahtar componentbileşen of it
is basedmerkezli on the technologyteknoloji
142
488975
3023
ve temel bir kısmı uzay istasyonunda
08:24
to filterfiltre wastewateratıksu on the spaceuzay stationistasyon.
143
492022
2063
suyu arıtma teknolojisi üzerine kurulu.
08:26
It's now beingolmak used around the worldDünya.
144
494439
1781
Günümüzde tüm dünyada kullanılıyor.
08:28
SpaceUzay is alsoAyrıca an infinitesonsuz sourcekaynak
of inspirationilham,
145
496795
3418
Uzay aynı zamanda
eğitim araştırma, astronomi
08:32
throughvasitasiyla educationEğitim,
146
500237
1181
ve asırlık deneyim
08:33
throughvasitasiyla researchAraştırma and astronomyastronomi
147
501442
1634
yıldız gözleme sayesinde
08:35
and that age-oldasırlık experiencedeneyim of stargazingyıldızlara.
148
503100
3132
sonsuz bir ilham kaynağıdır.
08:38
Now, countriesülkeler around the worldDünya
are engagingçekici in advancingilerleyen
149
506818
3279
Günümüzde dünya genelinde ülkeler
08:42
theironların ownkendi developmentgelişme
150
510121
1176
mühendislik
08:43
by increasingartan theironların localyerel knowledgebilgi
of engineeringmühendislik and scienceBilim and spaceuzay.
151
511321
3847
bilim ve uzay bilgilerini artırarak
gelişimlerini ilerletmekle meşguller.
08:47
Let's meetkarşılamak some of the world'sDünyanın en
newestEn yeni satelliteuydu engineersmühendisler.
152
515644
3867
Şimdi en yeni uydu mühendislerinden
bazılarını tanıyalım.
08:52
This is ElykaElyka AbelloAbello, from VenezuelaVenezuela.
153
520149
3151
Bu Venezuela'dan Elyka Abello.
08:56
ElykaElyka is trainingEğitim as a satelliteuydu engineermühendis
154
524264
3058
Elyka Venezuela'daki
ulusal uydu programında
08:59
as partBölüm of her nationalUlusal
satelliteuydu programprogram in VenezuelaVenezuela.
155
527346
2816
uydu mühendisi olarak çalışıyor.
09:02
She has designedtasarlanmış a softwareyazılım toolaraç
156
530750
1822
Ekibine mühendislik için
09:04
that allowsverir her teamtakım to better designdizayn
the powergüç systemssistemler for engineeringmühendislik.
157
532596
3751
daha iyi tasarım sağlayan
bir yazılım dizayn etti.
09:10
This is AdelAdel Castillo-DuranCastillo-Duran,
158
538036
2815
Bu Filipinler'den
Adel Castillo-Duran.
09:12
from the PhilippinesFilipinler.
159
540875
1150
09:14
AdelAdel is bothher ikisi de a meteorologistmeteoroloji uzmanı
and a satelliteuydu engineermühendis,
160
542474
3007
Adel hem bir meteoroloji uzmanı
hem de uydu mühendisi
09:17
and she useskullanımları dataveri from satellitesuydular
in her weatherhava forecastingtahmini.
161
545505
3376
ve hava tahminlerinde uydulardan
veri kullanıyor.
09:22
And finallyen sonunda, meetkarşılamak HalaHala.
162
550549
1573
Son olarak, Hala'yı tanıyalım.
09:24
HalaHala is from the SudanSudan,
163
552708
1618
Hala Sudan'dan
09:26
and as she was studyingders çalışıyor electricalelektrik
engineeringmühendislik as an undergraduateLisans
164
554350
3240
ve Hartum'da üniversite öğrenicisi olarak
elektrik mühendisliği
09:29
in KhartoumKhartoum,
165
557614
1159
okurken
09:30
she and severalbirkaç studentsöğrencilerin decidedkarar
to buildinşa etmek theironların ownkendi satelliteuydu.
166
558797
3156
o ve birkaç arkadaşı
kendi uydularını yapmaya karar verdiler.
09:33
And latersonra, HalaHala earnedkazanılan a scholarshipburs
to studyders çalışma satelliteuydu engineeringmühendislik
167
561977
4374
Daha sonra, Hala mastır seviyesinde
uydu mühendisliği
09:38
at the graduatemezun olmak levelseviye.
168
566375
1316
okumak için hak kazandı.
09:41
These storieshikayeleri that I've sharedpaylaşılan with you
169
569093
2274
Sizinle paylaştığım bu hikâyeler
09:43
all illustrateörneklemek that spaceuzay trulygerçekten is usefulişe yarar
for sustainablesürdürülebilir developmentgelişme
170
571391
4113
gösteriyor ki uzay, sürdürülebilir gelişim
ve tüm insanların yararı için
09:47
for the benefityarar of all peopleshalklar.
171
575528
1774
hakikaten faydalı.
09:50
But we have more work to do,
172
578016
1743
Ama yapacak daha çok işimiz var
09:52
because there are still barriersengeller
that excludehariç tut people from spaceuzay
173
580487
3730
çünkü hâlâ insanları uzaydan
mahrum eden ve bu teknolojinin
09:56
and limitsınır the impactdarbe of this technologyteknoloji.
174
584241
2143
etkisini kısıtlayan engeller var.
09:59
For manyçok people,
EarthDünya observationgözlem dataveri is complexkarmaşık.
175
587402
3595
Birçok kişi için,
yeryüzü gözlem verileri karmaşıktır.
10:03
And satelliteuydu communicationiletişim
servicesHizmetler are too expensivepahalı.
176
591576
2712
Uydu haberleşme servisleri çok pahalı.
10:06
And microgravitymikrogravite researchAraştırma
just appearsbelirir to be inaccessibleerişilemez.
177
594966
3475
Yer çekimsiz ortam araştırması
ulaşılamaz gibi görünüyor.
10:11
This is what motivatesmotive eder my work
as a professorprofesör at MIT'sMIT MediaMedya LabLaboratuvar.
178
599611
4798
MIT'nin medya laboratuvarındaki çalışmamı
harekete geçiren de bu.
10:16
I've recentlyson günlerde foundedkurulmuş a newyeni researchAraştırma groupgrup
calleddenilen SpaceUzay EnabledEtkin.
179
604840
5155
Yakın zamanda Etkin Uzay adında
yeni bir araştırma ekibi kurdum.
10:22
We are workingçalışma to teargözyaşı down these barriersengeller
that limitsınır the benefitsfaydaları of spaceuzay.
180
610829
4339
Uzayın faydalarını sınırlayan engelleri
ortadan kaldırmak için çalışıyoruz.
10:27
And we're alsoAyrıca going to developgeliştirmek
the futuregelecek applicationsuygulamaları
181
615699
2648
Aynı zamanda sürdürülebilir gelişime
10:30
that will continuedevam et to contributekatkıda bulunmak
to sustainablesürdürülebilir developmentgelişme.
182
618371
3280
katkı sağlamaya devam edecek
yeni nesil uygulamalar geliştireceğiz.
10:34
We'llWe'll keep on this work
183
622533
1608
Uzayın insanlığın faydası için
10:36
untila kadar we can trulygerçekten say that spaceuzay
is for the benefityarar of all peopleshalklar,
184
624165
4176
olduğunu ve hepimizin
uzaya erişebildiğini
10:40
and we are all spaceuzay enabledetkin.
185
628834
3138
içtenlikle söyleyebilene kadar
bu işi sürdüreceğiz.
10:44
Thank you.
186
632815
1159
Teşekkürler.
10:45
(ApplauseAlkış)
187
633998
2626
(Alkışlar)
Translated by HUSEYİN YALİM
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Danielle Wood - Space engineer and development scholar
Danielle Wood designs satellites and space technology applications that contribute to sustainable development.

Why you should listen

Dr. Danielle Wood has published extensive, novel research findings on emerging space activity in Africa, Latin America and South East Asia; advised senior leaders in the US government on technology policy and led teams of engineers and scientists to create satellite systems that contribute to public safety. As of January 2018, Dr. Wood directs the Space Enabled Research Group and serves as an Assistant Professor at the Media Lab in the Massachusetts Institute of Technology in Cambridge, Massachusetts, USA. The Mission of the Space Enabled research group is to advance justice in earth's complex systems using designs enabled by space. At Space Enabled, Wood designs innovative systems that harness space technology that support work toward the United Nations Sustainable Development Goals.

Wood's research also develops systems analysis tools to improve decision making during the design of complex systems. Most recently, she worked as the Applied Sciences Manager within the Earth Science Division of Goddard Space Flight Center. Previously, she served as Special Assistant and Advisor to the Deputy Administrator at NASA Headquarters in Washington, DC. Prior to working at NASA, Wood held positions at the Aerospace Corporation, Johns Hopkins University and the United Nations Office of Outer Space Affairs. She studied at the Massachusetts Institute of Technology, where she earned a PhD in engineering systems, SM in aeronautics and astronautics, SM in technology policy and SB in aerospace engineering.

More profile about the speaker
Danielle Wood | Speaker | TED.com