ABOUT THE SPEAKER
Sydney Chaffee - Educator
Sydney Chaffee believes that teachers and students can change the world together.

Why you should listen

As the 2017 National Teacher of the Year, Sydney Chaffee traveled the world to advocate for education as a transformative tool to help young people create more just societies. Chaffee teaches ninth grade Humanities at Codman Academy Charter Public School in Boston, MA and is a National Board Certified Teacher.

(Photo: Edwin Yoo)

More profile about the speaker
Sydney Chaffee | Speaker | TED.com
TEDxBeaconStreet

Sydney Chaffee: How teachers can help kids find their political voices

Sydney Chaffee: Öğretmenler çocukların siyasi görüşlerini bulmada nasıl yardımcı olur

Filmed:
1,356,564 views

Eğitimci Sydney Chaffee "Sosyal adalet okullarımızdadır." görüşünde. Bu cesur konuşma, bize eğitimin öğrencilere aktivizmle ilgilenmeleri ve önemli akademik ve hayat becerilerini edinmede öğretmenin etkisini gösteriyor. Bizden eğitimin öğrencilerin kendi fikirlerini bulmalarında nasıl yardımcı olabileceği konusunda tekrar düşünmemizi istiyor. "Eğitim daima siyasi bir eylem olacaktır" diyor ve ekliyor "Öğrencilerimizin gücünden korkmamalıyız. Onların güçleri yarınları daha iyi hâle getirmeye katkıda bulunacaktır."
- Educator
Sydney Chaffee believes that teachers and students can change the world together. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
To me, socialsosyal justiceadalet is a simplebasit conceptkavram.
0
1897
3064
Bana göre, sosyal adalet
basit bir kavramdır.
Toplumdaki herkesin haklar, fırsatlar
ve kaynaklara erişim bakımından
00:16
It's the notionkavram
that all people in a societytoplum
1
4985
2437
00:19
deservehak etmek fairadil and equitableparasal olmayan rightshaklar,
opportunitiesfırsatlar and accesserişim to resourceskaynaklar.
2
7446
5348
eşitliği hak etmeleri kavramıdır.
Ama bu konu tartışmalı ve şüpheli olmuştur
00:25
But it's becomeolmak
controversialtartışmalı and nebulousbelirsiz,
3
13270
3041
çünkü sosyal adalet için
çalışmanın aslında ne olduğu
00:28
because we'vebiz ettik stoppeddurduruldu talkingkonuşma
4
16335
1433
00:29
about what workingçalışma
for socialsosyal justiceadalet actuallyaslında looksgörünüyor like.
5
17792
3646
hakkında konuşmayı bıraktık.
Sosyal adalet için çalışmak
şu şekilde olabilir...
00:34
WorkingÇalışma for socialsosyal justiceadalet
can look like this ...
6
22350
2342
ya da bu şekilde.
00:37
or this.
7
25592
1150
Böyle de olabilir
00:39
It can look like this ...
8
27255
1468
ya da böyle
00:41
or it can look like this ...
9
29452
1742
ya da en sevdiğim şekliyle
00:43
or my favoritesevdiğim ...
10
31218
1899
böyle de görünebilir.
00:45
it can look like that.
11
33141
1840
Benim öğrencilerim.
00:47
Those are my studentsöğrencilerin,
12
35543
1239
Bir öğretmen olarak görevimi ya da
önceliklerimi açıklamam istendiğinde
00:48
and wheneverher ne zaman I'm askeddiye sordu to articulateifade
my work or my prioritiesöncelikler as a teacheröğretmen,
13
36806
4231
00:53
I explainaçıklamak that I believe educationEğitim
can be a toolaraç for socialsosyal justiceadalet.
14
41061
5106
eğitimin sosyal adalet için
bir araç olabileceğini söylüyorum.
00:59
But a fewaz monthsay agoönce, I loggedoturum
ontoüstüne TwitterTwitter -- as I do --
15
47282
3643
Ama birkaç ay önce -hep olduğu gibi-
Twitter'a girdiğimde
bir öğretmenin konuyu
şöyle ele aldığını gördüm.
01:02
and I saw that a fellowadam teacheröğretmen
had takenalınmış issuekonu with that beliefinanç.
16
50949
3998
"Öğretmenler" dedi "sosyal adalet
savaşçıları olmamalıdır,
01:07
"TeachersÖğretmenler," he said,
"should not be socialsosyal justiceadalet warriorssavaşçı,
17
55521
4418
01:11
because the purposeamaç
of educationEğitim is to educateEğitmek."
18
59963
2979
çünkü eğitimin amacı eğitmektir."
01:15
And he endedbitti his argumenttartışma by sayingsöz,
19
63630
2335
İddiasını şöyle bitirmiş:
01:17
"I teachöğretmek my subjectkonu."
20
65989
2035
"Ben kendi alanımı öğretiyorum."
Ama ben bu basitleştirmeye
katılmıyorum
01:20
But I rejectReddet that simplificationbasitleştirme,
21
68816
2873
çünkü öğretmenler sadece
ders anlatmıyor,
01:23
because teachersöğretmenler
don't just teachöğretmek subjectskonular,
22
71713
3245
insanlara öğretiyoruz.
01:26
we teachöğretmek people.
23
74982
1231
01:28
When our studentsöğrencilerin
walkyürümek into our classroomsderslik,
24
76988
3445
Öğrencilerimiz sınıflarımıza girdiğinde
kimliklerini de getiriyorlar.
01:32
they bringgetirmek theironların identitieskimlikler with them.
25
80457
2174
01:34
Everything they experiencedeneyim in our roomsOdalar
is boundciltli up in historicaltarihi contextbağlam,
26
82655
4405
Sınıflarımızda yaşadıkları her şey
tarihi bir bütünlük oluşturur.
Eğer eğitimin boşa
gittiği fikrinde ısrar edersek
01:39
and so if we insistısrar that educationEğitim
happensolur in a vacuumvakum,
27
87084
3529
öğrencilerimize zarar veriyoruz.
01:42
we do our studentsöğrencilerin a disservicekötülük.
28
90637
1984
Eğitimin aslında önemli olmadığını
öğretiyoruz onlara.
01:45
We teachöğretmek them that educationEğitim
doesn't really mattermadde,
29
93304
2977
01:48
because it's not relevantuygun
to what's happeningolay all around them.
30
96305
3106
Çünkü eğitim etraflarındaki olaylarla
alâkalı değil.
01:52
And what's happeningolay all around them?
31
100468
1772
Peki, çevrelerinde neler oluyor?
01:55
Well, racismırkçılık for one.
32
103101
1841
Mesela ırkçılık ilk sırada.
01:57
AccordingAccording to resultsSonuçlar
of the ImplicitÖrtülü AssociationDerneği TestTest,
33
105263
3084
Örtük EğitimTesti sonuçlarına göre,
02:00
fullytamamen 88 percentyüzde of whitebeyaz people harboredharbored
subconsciousbilinçaltı biasesönyargıların againstkarşısında blacksiyah people,
34
108371
6284
beyaz insanların tam %88'i, siyahilerin
çok zeki olmadıkları, daha tembel
02:06
believinginanan them to be lessaz intelligentakıllı,
lazierüşeniklik and more dangeroustehlikeli than whitesBeyazlar.
35
114679
5782
ve daha tehlikeli olduklarını düşünerek
bilinçsiz bir ön yargı barındırıyor.
İşte bu da size ülkemizdeki
tarihi ve sistematik
02:12
And that's just one concretebeton exampleörnek
of the insidioussinsi effectsetkileri
36
120485
3817
02:16
of historictarihi and systemicsistemik racismırkçılık
on our countryülke.
37
124326
3136
ırkçılığın etkilerinin somut bir örneği.
Daha fazla kanıt için tutuklanma
oranlarına,
02:19
For more evidencekanıt,
we could look at incarcerationhapsetme ratesoranları;
38
127959
3350
02:23
we could look at statisticsistatistik on policepolis
violenceşiddet againstkarşısında blacksiyah people;
39
131333
3298
polisin siyahilere uyguladığı
şiddet istatistiklerine
ve eğitimdeki fırsat eşitsizliklerine
bakabiliriz.
02:26
we could look at the opportunityfırsat
gapboşluk in educationEğitim --
40
134655
2436
02:29
so yeah, socialsosyal justiceadalet
belongsaittir in our schoolsokullar.
41
137115
4101
Yani evet, bizim okullarımızda
sosyal adalet var.
02:34
SocialSosyal justiceadalet should be a partBölüm
of the missionmisyon of everyher schoolokul
42
142139
3717
“Herkes için özgürlük ve adalet” sözünün
bir slogandan daha fazlası
olmasını istiyorsak, sosyal adalet
02:37
and everyher teacheröğretmen in AmericaAmerika,
43
145880
2145
02:40
if we want "libertyözgürlük and justiceadalet for all"
to be more than a slogansloganı ...
44
148049
3833
Amerika’daki her okul ve öğretmenin
misyonunun bir parçası olmalıdır.
Çünkü okullar, çocukların aktif vatandaş
olmaları ve dünyayı değiştirmek için
02:45
because schoolsokullar are crucialçok önemli placesyerler
for childrençocuklar to becomeolmak activeaktif citizensvatandaşlar
45
153176
5037
gerekli olan becerileri öğrenmeleri
için önemli yerlerdir.
02:50
and to learnöğrenmek the skillsbecerileri and the toolsaraçlar
that they need to changedeğişiklik the worldDünya.
46
158237
4173
Peki bu beceriler neler?
02:54
So what are those skillsbecerileri?
47
162906
1215
02:56
OK, here'sburada a secretgizli:
48
164442
1661
Tamam, işte bir sır:
02:58
manyçok of the skillsbecerileri that people need
49
166127
1800
Bizi adalete götüren değişim türlerini
02:59
to orchestrateorkestraya uyarlamak the kindsçeşit of changedeğişiklik
that will leadöncülük etmek to justiceadalet
50
167951
3078
düzenlemek için gereken becerilerin çoğu,
03:03
are alreadyzaten builtinşa edilmiş
into the work of schoolsokullar.
51
171053
2462
uzun süredir okullarımızın bir parçası.
03:05
Things like problem-solvingSorun çözme,
52
173539
2315
Problem çözme, eleştirel düşünme,
işbirliği, tahammül gibi şeyler,
03:07
criticalkritik thinkingdüşünme,
collaborationişbirliği, perseveranceazim --
53
175878
2317
bunların hiçbirisi tek başına
devrim niteliğinde değildir.
03:10
noneYok of that should be
revolutionarydevrimci on its ownkendi.
54
178219
2550
Bunu, tarihi anlama
becerimizle birleştirelim,
03:13
CombineBirleştirmek that with the abilitykabiliyet
to understandanlama historytarih
55
181502
3076
fakat hepimizin hemfikir olduğu statik
ve nesnel bir anlatım olarak değil,
03:16
not as one staticstatik and objectiveamaç narrativeöykü
on whichhangi we all agreeanlaşmak,
56
184602
4946
sayısız yorumun olabileceği
03:21
but as a seriesdizi of intertwinediç içe eventsolaylar
57
189572
2700
iç içe geçmiş olaylar serisi
olarak düşünelim.
03:24
about whichhangi there can be
countlesssayısız interpretationsYorumlar.
58
192296
2702
Eğer tarihi sadece öğretmektense,
03:27
If we deliberatelykasten chooseseçmek
to explorekeşfetmek historytarih with our studentsöğrencilerin
59
195525
3327
öğrencilerimizle keşfetmeyi seçersek,
03:30
ratherdaha doğrusu than just teachöğretmek it,
60
198876
1790
onlara tarihin süregelen bir alan
olduğunu anlamalarında yardımcı oluruz
03:32
we help them understandanlama
that historytarih is ongoingdevam eden
61
200690
2766
03:35
and that it's connectedbağlı
to currentşimdiki movementshareketler for justiceadalet.
62
203480
3412
ve bu, bizim adalet
akımlarımızla bağlantılı olur.
Kendilerinin yaşayan tarihin içinde
03:38
And we help them see themselveskendilerini
as potentialpotansiyel playersoyuncu
63
206916
2750
potansiyel birer oyuncu
olduklarını görmelerini sağlarız.
03:41
withiniçinde a livingyaşam historytarih.
64
209690
1754
03:44
So those are the skillsbecerileri I'm talkingkonuşma about
65
212694
1961
Bunlar, çocuklara adaletin
nasıl işlediğini görmelerinde
03:46
when I say that educationEğitim can be a placeyer
66
214679
2112
eğitimin nasıl bir yeri olduğunu
03:48
to help kidsçocuklar learnöğrenmek
how to work for justiceadalet.
67
216815
2396
anlatırken bahsettiğim beceriler.
03:52
But maybe the reasonneden
68
220583
1279
Belki de Twitter eleştirmenimin
03:53
that my TwitterTwitter criticeleştirmen
wasn'tdeğildi happymutlu with that ideaFikir
69
221886
3147
bana katılmamasının sebebi
03:57
is because he doesn't agreeanlaşmak
with my definitiontanım of justiceadalet.
70
225057
2868
adalet tanımlarımızın uyuşmamasıdır.
Yeterince makul.
04:00
FairAdil enoughyeterli.
71
228496
1176
04:01
Maybe he and I don't see
eyegöz to eyegöz, politicallypolitik olarak.
72
229696
2368
Belki de politik olarak
aynı fikirde değilizdir.
Ama şu var:
04:04
But here'sburada the thing:
73
232724
1649
Amacımız öğrencilerimizin bizimle
aynı fikirde olmaları değil,
04:06
our aimamaç is to encourageteşvik etmek studentsöğrencilerin
to articulateifade theironların ownkendi opinionsgörüşler,
74
234397
4797
kendi fikirlerini söylemeleri için
onlara cesaret vermektir.
04:11
not to coercezorlamak them into agreeingkabul with us,
75
239218
2443
04:13
so it actuallyaslında doesn't mattermadde
if he and I agreeanlaşmak.
76
241685
3015
Bu yüzden bizim anlaşmamızın
bir önemi yok.
04:17
What mattershususlar is that we're helpingyardım ediyor
studentsöğrencilerin have those conversationskonuşmaları
77
245208
3256
Önemli olan öğrencilerimizin
birbirleriyle konuşmalarıdır.
04:20
with eachher other.
78
248488
1150
04:22
And that meansanlamına geliyor that as adultsyetişkinler,
79
250027
1429
Ve bu da bizim yetişkinler olarak
04:23
we need to learnöğrenmek how to becomeolmak
effectiveetkili facilitatorskolaylaştırıcılar
80
251480
3062
onların aktifliğini yönlendirmede
etkili olmayı öğrenmemiz anlamına gelir.
04:26
of our students'öğrencilerin activismaktivizm.
81
254566
1621
04:28
We'veBiz ettik got to help them learnöğrenmek
how to have really trickyhileli conversationskonuşmaları,
82
256576
3508
Onlara nasıl güzel konuşmaları
gerektiğini öğretmeliyiz,
farklı fikirleri göstermeli
04:32
we have to exposemaruz bırakmak them
to differentfarklı opinionsgörüşler,
83
260108
3192
ve okulda öğrendiklerinin
04:35
and we have to help them see
84
263324
1977
dünyayla olan bağlantılarını
görmelerini sağlamalıyız.
04:37
how what they're learningöğrenme in schoolokul
connectsbağlandığı to the worldDünya outsidedışında.
85
265325
3165
Şimdi bunun bir örneğine bakalım.
04:41
So here'sburada an exampleörnek of that.
86
269230
1528
04:42
EveryHer yearyıl, my studentsöğrencilerin studyders çalışma
the historytarih of apartheidırk ayrımı in SouthGüney AfricaAfrika
87
270782
3493
Öğrencilerim her yıl,
örnek adaletsizlik incelemesi olarak
Güney Afrika’daki ırkçılığın tarihi
üzerine çalışır.
04:46
as a casedurum studyders çalışma of injusticeadaletsizlik.
88
274299
1870
Bilmeyenler için,
04:48
Now for those of you who don't know,
89
276750
1715
Güney Afrika’daki ırk ayrımı
vahşi bir sistemdir.
04:50
apartheidırk ayrımı was a brutallyvahşice racistırkçı systemsistem,
90
278489
2097
Burada beyazların yönettiği hükümette,
04:52
and the white-ruledBeyaz karar verdi governmenthükümet
in SouthGüney AfricaAfrika imposeddayatılan racistırkçı lawsyasalar
91
280610
3420
ten renklerinin problem yarattığı
ırkçı kanunlar yürürlükteydi.
04:56
to oppressbaskı yapmak people of colorrenk,
92
284054
1799
04:57
and if you resisteddirendi those lawsyasalar,
you riskedtehlikeye attı jailhapis time, violenceşiddet or deathölüm.
93
285877
4006
Bu kanunlarda ısrarcı olsaydık, hapis,
şiddet ve ölümleri göze almış olurduk.
Amerika da dâhil,
05:02
And around the worldDünya,
other countries'ülkelerin governmentshükümetler,
94
290459
3934
dünyadaki diğer hükûmetler,
05:06
includingdahil olmak üzere oursbizim in the UnitedAmerika StatesBirleşik,
95
294417
2085
bu kanunları kaldırmakta
05:08
hesitatedtereddüt to sanctionyaptırım
SouthGüney AfricaAfrika, because ...
96
296526
3097
tereddüt ettik çünkü …
05:11
well ...
97
299647
1151
Güney Afrika’nın kaynaklarından
faydalanıyorduk.
05:12
we benefitedyararlandı from its resourceskaynaklar.
98
300822
1732
05:15
So in 1976, the SouthGüney AfricanAfrika
governmenthükümet passedgeçti a newyeni lawhukuk
99
303214
4325
1976’da Güney Afrika hükûmeti,
oradaki tüm öğrencilerin
05:19
whichhangi requiredgereklidir that all studentsöğrencilerin
in SouthGüney AfricaAfrika
100
307563
2469
beyazların dili olan
ve çoğu siyahinin
baskıcı olarak ele aldığı
05:22
learnöğrenmek in the languagedil AfrikaansAfrikaner,
101
310056
2148
05:24
whichhangi was a whitebeyaz languagedil,
102
312228
1378
Hollanda lehçesini öğrenmeleri için
05:25
and manyçok blacksiyah SouthGüney AfricansAfrikalılar
referredsevk to that languagedil
103
313630
2572
yeni bir kanun çıkardı.
05:28
as the languagedil of the oppressorbaskıcı.
104
316226
1950
05:30
So not surprisinglyşaşırtıcı biçimde,
105
318784
1151
Beklendiği gibi,
bu yasayla, ten rengi farklı olan
öğrencilere haksızlık yapıldı.
05:31
studentsöğrencilerin of colorrenk
were outragedçileden at this lawhukuk.
106
319959
2137
05:34
They alreadyzaten attendedkatıldı segregatedayrılmış schoolsokullar
107
322738
2479
Öğrenciler aşırı kalabalık,
kaynak eksikliği olan
05:37
with overcrowdedkalabalık classroomsderslik,
108
325241
2055
ve açıkça ırkçı bir müfredatla
05:39
a lackeksiklik of resourceskaynaklar
109
327320
1364
05:40
and a franklyaçıkçası racistırkçı curriculumMüfredat,
110
328708
2083
zaten ayrılmış şekilde
ders yapıyordu.
05:42
and now they were beingolmak told to learnöğrenmek
111
330815
1769
Ne öğretmenlerinin
ne de kendilerinin konuştuğu
05:44
in a languagedil neitherne they
norne de theironların teachersöğretmenler spokekonuştu.
112
332608
3088
bir dili öğrenmeleri söyleniyordu.
05:48
So on the morningsabah of JuneHaziran 16, 1976,
113
336652
3618
16 Haziran 1976 sabahında,
Soweto şehrinde
05:52
thousandsbinlerce of kidsçocuklar
from the townshipİlçesi of SowetoSoweto
114
340294
2987
binlerce çocuk protesto için
okulu terketti.
05:55
walkedyürüdü out of schoolsokullar.
115
343305
1558
05:56
And they marchedyürüdü peacefullybarışçıl
throughvasitasiyla the streetssokaklar to protestprotesto the lawhukuk.
116
344887
3515
Yasayı protesto etmek için
barış içinde caddelerde ilerledi.
Bir kavşakta
polisle karşılaştılar.
06:01
At an intersectionkesişim,
they metmet up with the policepolis,
117
349384
2809
Çocuklar geri dönmek istemediğinde
06:04
and when the kidsçocuklar refusedreddetti to turndönüş back,
118
352217
2154
polisler köpeklerle karşılık verdi
06:06
the policepolis officersgörevlileri setset dogsköpekler on them ...
119
354395
2372
ve ateş açtı...
06:09
and then they openedaçıldı fireateş ...
120
357888
1538
Böylece Soweto ayaklanması
bir trajediyle son buldu.
06:12
and the SowetoSoweto uprisingayaklanma endedbitti in tragedytrajedi.
121
360818
2350
Irkçılık bu olaydan sonra
20 yıl kadar daha devam etti.
06:16
ApartheidIrk ayrımı itselfkendisi didn't endson
untila kadar almostneredeyse 20 yearsyıl latersonra,
122
364131
3807
Ama Soweto’daki çocukların eylemi
Güney Afrika’daki olaylara karşı
06:21
but the activismaktivizm of those kidsçocuklar
in SowetoSoweto profoundlyderinden changeddeğişmiş
123
369039
4295
06:25
the way the worldDünya viewedbakıldı
what was happeningolay in SouthGüney AfricaAfrika.
124
373358
3604
dünyanın bakış açısını
son derece değiştirdi.
06:29
NewsHaberler outletsçıkışları all around the worldDünya
publishedyayınlanan this photoFotoğraf
125
377922
3173
Tüm dünyadaki haber bültenleri,
Soweto’da polis tarafından öldürülen
06:33
of 13-year-old-yaşında HectorHector PietersonPieterson,
126
381119
2164
ilk kişilerden olan 13 yaşındaki
Hector Pieterson’ın
06:35
who was one of the first people
killedöldürdü by policepolis in SowetoSoweto,
127
383307
3665
bu fotoğrafını yayınladı.
06:38
and it becameoldu nearlyneredeyse impossibleimkansız
to ignorealdırmamak the brutalityvahşeti
128
386996
3064
Böylece ırkçılık rejiminin gaddarlığını
görmezden gelmek
neredeyse imkânsız hâle geldi.
06:42
of the apartheidırk ayrımı regimerejim.
129
390084
1734
06:43
In the monthsay and the yearsyıl
that followedtakip etti the SowetoSoweto uprisingayaklanma,
130
391842
3255
Soweto ayaklanmasını
takip eden yıllar içinde
daha fazla ülke
ırkçılığı bitirmek için
06:47
more and more countriesülkeler
exertedsarf politicalsiyasi and economicekonomik pressurebasınç
131
395121
3270
Güney Afrika hükümeti üzerinde
politik ve ekonomik baskı uyguladı.
06:50
on the SouthGüney AfricanAfrika governmenthükümet
to endson apartheidırk ayrımı,
132
398415
2880
Bu büyük ölçüde Soweto çocuklarının
eyleminin sonucuydu.
06:53
and it was largelybüyük oranda duenedeniyle to the activismaktivizm
of those kidsçocuklar in SowetoSoweto.
133
401319
4464
Her yıl öğrencilerim bu olayı öğrenir.
06:59
So everyher yearyıl my kidsçocuklar learnöğrenmek about this.
134
407833
2730
07:02
And invariablyher zaman, they startbaşlama
to drawçekmek connectionsbağlantıları
135
410587
2998
Sürekli kendileriyle
bu çocuklar arasında
bağlantılar kurmaya başlarlar.
07:05
betweenarasında those kidsçocuklar
in SowetoSoweto and themselveskendilerini.
136
413609
2359
07:08
And they startbaşlama to asksormak themselveskendilerini
137
416486
1757
Kendilerine ne tür siyasi güç
ve birimlere
07:10
what kindtür of politicalsiyasi powergüç
and agencyAjans they have.
138
418267
3341
sahip olduklarını
sormaya başlarlar.
07:14
They asksormak themselveskendilerini whetherolup olmadığını
there would ever be a reasonneden
139
422345
2776
Kendilerine, gelecek nesillerin
daha adil bir dünyada
yaşamaları için
07:17
they would riskrisk theironların liveshayatları
140
425145
1926
hayatlarını tehlikeye atıp
atamayacaklarını soruyorlar.
07:19
so that a futuregelecek generationnesil
could livecanlı in a more just worldDünya.
141
427095
3176
Bence en samimi olanı,
kendilerine her yıl yetişkinlerin
07:22
And mostçoğu profoundlyderinden for me,
everyher singletek yearyıl,
142
430813
3200
07:26
they asksormak themselveskendilerini whetherolup olmadığını adultsyetişkinler
will ever listen to theironların voicessesleri.
143
434037
5312
onları dinleyip
dinlemeyeceklerini sormaları.
07:32
A fewaz yearsyıl agoönce,
144
440788
1151
Birkaç yıl önce, müdürüm bana
07:33
my principalAsıl adı got an anonymousanonim emailE-posta
from one of our studentsöğrencilerin.
145
441963
3333
öğrencilerimin birinden
isimsiz bir mail aldı.
Bu mail, ertesi gün öğrencilerin
07:37
It informedbilgili him that the followingtakip etme day,
146
445681
1872
protesto yapacaklarına dair
onu bilgilendiriyordu.
07:39
the studentsöğrencilerin plannedplanlı
to walkyürümek out of schoolokul.
147
447577
2230
07:42
This was in the wakeuyanmak
of MichaelMichael Brown'sBrown'ın deathölüm
148
450263
2196
Bu, Ferguson’da Michael Brown’un
ölümünün ardından oldu.
07:44
in FergusonFerguson, MissouriMissouri,
149
452483
1150
Öğrenciler
Siyahi Yaşamlar Önemlidir eylemine
07:45
and the studentsöğrencilerin were planningplanlama
to joinkatılmak a walkoutgrev and marchMart
150
453657
3123
destek için
07:48
in supportdestek of the BlackSiyah LivesYaşıyor
MatterMadde movementhareket.
151
456804
2366
yürüyüşe katılmayı planlıyorlardı.
07:51
So at this pointpuan,
152
459622
1151
Bu noktada, okuldaki kadro
07:52
the staffpersonel at the schoolokul
had a decisionkarar to make.
153
460797
2198
bir karar vermeliydi.
07:55
Would we use our authorityyetki and our powergüç
to try to controlkontrol the studentsöğrencilerin
154
463363
4101
Otoritemizi ve gücümüzü
çocukları engellemek için mi
kullanmalıydık
07:59
and preventönlemek them from leavingayrılma,
155
467488
1667
yoksa 9. sınıftan beri öğrettiğimiz
sosyal adalet ilkelerini
08:01
or would we supportdestek them
156
469179
2178
08:03
as they put into practiceuygulama
the principlesprensipler of socialsosyal justiceadalet
157
471381
3116
hayata geçirmeleri için
08:06
that we had taughtöğretilen them about
sincedan beri the ninth-gradedokuzuncu sınıf yearyıl?
158
474521
3118
onları desteklemeli miydik?
08:10
So the nextSonraki morningsabah,
the kidsçocuklar left schoolokul entr massehep birlikte
159
478412
2722
Ertesi sabah, çocuklar
okuldan topluca çıkıp toplandılar.
08:13
and they gatheredtoplanmış on the lawnçim.
160
481158
1555
08:14
And one of the seniorsyaşlılar
jumpedatladı up on a picnicpiknik tabletablo
161
482737
2604
Son sınıf öğrencilerinden biri,
bir piknik masasına çıktı
08:17
and wentgitti over safetyemniyet expectationsbeklentileri.
162
485365
1944
ve güvenlik beklentilerini anlattı.
08:19
(LaughterKahkaha)
163
487333
1008
(Gülme)
Alt sınıflar bunu çok ciddiye aldılar.
08:20
And the youngerdaha genç kidsçocuklar
tookaldı it very seriouslycidden mi.
164
488365
2247
Öğretmenler ve kadro olarak,
08:22
And as teachersöğretmenler and as staffpersonel we told them,
165
490636
2530
“Tamam, güvende olun” dedik
08:25
"OK, be safekasa,"
166
493190
1292
ve yürümelerini izledik.
08:26
and we watchedizledi as they marchedyürüdü off.
167
494506
1933
08:28
The kidsçocuklar who choseseçti to staykalmak
spentharcanmış that afternoonöğleden sonra in classsınıf.
168
496808
3580
Kalmayı seçen çocuklar da
zamanlarını sınıflarında geçirdiler.
Protestonun değerlerini tartıştılar,
08:32
They debatedtartışma konusu the meritsyararları of protestprotesto,
169
500412
2181
08:34
they talkedkonuştuk about the historytarih
of the BlackSiyah LivesYaşıyor MatterMadde movementhareket,
170
502617
3100
Siyahi Hayatlar Önemlidir hareketi
hakkında konuştular
ve derslerine devam ettiler.
08:37
and they wentgitti on
with classessınıflar as scheduledZamanlanmış.
171
505741
2009
Gitmeyi seçenlerse, şehir genelindeki
öğrenci grevine katıldılar
08:39
And those who choseseçti to leaveayrılmak
participatedkatıldı in a citywideCitywide studentÖğrenci walkoutgrev
172
507774
4297
ve adalet için ortak düşüncelerini
söylediler.
08:44
and raisedkalkık theironların collectivetoplu
voiceses for justiceadalet.
173
512095
2637
Zamanlarını nerede
geçirirlerse geçirsinler,
08:47
But no mattermadde where they choseseçti
to spendharcamak the afternoonöğleden sonra,
174
515810
3002
çocuklarımız o gün
değerli dersler öğrendiler.
08:50
our kidsçocuklar learnedbilgili
valuabledeğerli lessonsdersler that day.
175
518836
2620
08:54
They learnedbilgili that the adultsyetişkinler
in theironların liveshayatları would supportdestek them
176
522521
2933
Hayatlarındaki yetişkinlerin,
güvenlikleri için endişelenseler bile
08:57
even as we worriedendişeli for theironların safetyemniyet.
177
525478
2289
kendilerini desteklediklerini gördüler.
Onlara nasıl, ne zaman ve hatta
neden protesto edeceklerini
09:00
And they learnedbilgili that they didn't need us
to tell them how or when
178
528395
3195
anlatmamız için bize ihtiyaçları
olmadığını gördüler.
09:03
or even why to protestprotesto.
179
531614
1738
09:05
They learnedbilgili that they were membersüyeler
of a communitytoplum of younggenç people
180
533911
3096
Daha eşit bir toplumun
ortak bir vizyonla
genç topluluğun üyesi olduklarını
09:09
with a sharedpaylaşılan visionvizyon
of a more equitableparasal olmayan societytoplum,
181
537031
3048
ve bu toplumda kendi güçleri
olduğunu öğrendiler.
09:12
and they learnedbilgili that they had powergüç
withiniçinde that societytoplum.
182
540103
2810
09:15
They learnedbilgili that eventsolaylar
like the SowetoSoweto uprisingayaklanma
183
543893
2318
Ayrıca, Soweto ayaklanması gibi olayların
09:18
are not ancienteski historytarih,
184
546235
2219
eski bir tarih olmadığı
ve trajediyle sonlanmak zorunda
olmadığını da öğrendiler.
09:20
and they don't have to endson in tragedytrajedi.
185
548478
2268
Bu, eğitimin sosyal adalet için
bir araç olmasının bir örneği.
09:23
And that's what educationEğitim as a toolaraç
for socialsosyal justiceadalet can look like.
186
551882
4271
09:29
And here'sburada the thing:
187
557349
1151
İşte:
çocuklarımız bu iş için hazır.
09:30
our kidsçocuklar are readyhazır for this kindtür of work.
188
558524
2053
09:32
So in 2015,
189
560601
1171
2015'te,
yeni gelen birinci sınıflara
anket yapıldı.
09:33
incominggelen collegekolej freshmenBirinci sınıf were surveyedAnketin,
190
561796
2247
yüzde 8,5’i, okul hayatları boyunca
09:36
and 8.5 percentyüzde of them said
191
564067
2351
bir protestoda yer almanın
09:38
that there was a "very good chanceşans"
they would participatekatılmak in a protestprotesto
192
566442
3334
çok iyi bir fırsat olduğunu söyledi.
09:41
sometimebazen duringsırasında theironların collegekolej careerkariyer.
193
569800
1891
Bu çok etkileyici görünmeyebilir.
09:43
That mightbelki not seemgörünmek very impressiveetkileyici,
194
571715
2152
Ama 1967’den beri
öğrencilerin büyük çoğunluğunun
09:45
but considerdüşünmek the factgerçek
195
573891
1201
09:47
that it's the largesten büyük numbernumara
of studentsöğrencilerin to say that sincedan beri 1967.
196
575116
4160
bu fikirde olduğunu göz önüne alın.
Bu çocukların %75’i
zorluk yaşayan insanlara
09:52
And 75 percentyüzde of those kidsçocuklar
197
580073
1739
09:53
said that helpingyardım ediyor other people
who are havingsahip olan difficultyzorluk
198
581836
2625
yardım etmenin onlar için
“çok önemli” veya “temel” amaçları
olduğunu söyledi.
09:56
was a "very importantönemli"
or "essentialgerekli" goalhedef for them.
199
584485
2431
09:58
Again, the highesten yüksek numbernumara of people
to say that sincedan beri the lategeç 1960s.
200
586940
3514
Ve yine, 1960’lardan beri
insanlar en çok bunu söylemekte.
10:02
And researchAraştırma showsgösterileri us that workingçalışma
for justiceadalet doesn't just followtakip et
201
590984
4963
Araştırma, adalet çalışmalarının
sadece daha önce bahsettiğim
becerileri oluşturmakla kalmadığını,
10:07
from buildingbina all those skillsbecerileri
I talkedkonuştuk about earlierdaha erken --
202
595971
2628
başka türlü de ilerlediğini
gösteriyor.
10:10
it actuallyaslında goesgider the other way, too.
203
598623
1749
Yani adalet için çalışmak
ve etkinlikle uğraşmak,
10:12
So workingçalışma for justiceadalet,
engagingçekici in activismaktivizm,
204
600396
3086
öğrencilere liderlik,
eleştirel düşünme gibi
10:15
helpsyardım eder studentsöğrencilerin buildinşa etmek skillsbecerileri
like leadershipliderlik and criticalkritik thinkingdüşünme,
205
603506
4264
becerileri edinmede yardımcı oluyor.
10:19
and it correlatesbağıntılar positivelypozitif olarak
with theironların politicalsiyasi participationkatılım
206
607794
3107
Bu, politik katılımları,
vatandaşlık sorumlulukları
10:22
and theironların civickent engagementnişan
207
610925
1374
ve topluma adanmışlıklarıyla
olumlu yönde bağlantılı oluyor.
10:24
and theironların commitmenttaahhüt
to theironların communitiestopluluklar latersonra in life.
208
612323
2620
Başka bir deyişle,
10:26
So in other wordskelimeler,
209
614967
1472
öğrenciler bize sosyal adaletin
onlar için önemli olduğunu,
10:28
studentsöğrencilerin are tellingsöylüyorum us
that socialsosyal justiceadalet mattershususlar to them
210
616463
3869
araştırmacılar da bunun öğrencilerin
öğrenmesine yardımcı olduğunu söylüyor.
10:32
and researchersaraştırmacılar are tellingsöylüyorum us
that it helpsyardım eder studentsöğrencilerin learnöğrenmek.
211
620356
3455
10:36
So now it's up to us to listen,
212
624530
2643
Bu yüzden dinlemek bize kalmış
ve bu kolay olmayabilir.
10:39
and that mightbelki not be easykolay.
213
627197
1836
10:41
In 1976, one of those kidsçocuklar
who participatedkatıldı in the SowetoSoweto uprisingayaklanma,
214
629984
4416
1976'da Soweto ayaklanmasına
katılan çocuklardan biri,
bu olayın siyahi çocukları ve ailelerinin
10:46
he said that that eventolay
representedtemsil divorceboşanma
215
634424
2643
ayrılığını temsil ettiğini söyledi.
10:49
betweenarasında blacksiyah childrençocuklar and theironların familiesaileleri,
216
637091
2026
Çünkü aileler onları ırkçılık kuralları
altında yetiştirdi.
10:51
because theironların familiesaileleri
had grownyetişkin up underaltında apartheidırk ayrımı,
217
639141
2580
Serbestçe konuşmanın ne kadar
tehlikeli olduğunu biliyorlardı.
10:53
and they knewbiliyordum how dangeroustehlikeli
it was to speakkonuşmak out.
218
641745
2239
Çocuklarının gizlenmesini
ve güvende kalmasını istiyorlardı.
10:56
They wanted theironların kidsçocuklar
to layyatırmak lowdüşük and staykalmak safekasa.
219
644008
2427
10:58
And when our kidsçocuklar threatenedtehdit to walkyürümek out,
220
646459
1970
Çocuklarımız eylemle tehdit ettiğinde
11:00
a lot of the adultsyetişkinler in our communitytoplum
were really conflictedÇakışan, too.
221
648453
3461
toplumdaki pek çok yetişkin de
çelişkideydi.
Bazılarımız onların şiddetle
karşılaşabileceğinden,
11:04
Some of us worriedendişeli that they mightbelki
encounterkarşılaşma violenceşiddet.
222
652515
2918
diğerleri de eylem yapacakları
için endişeliydi.
11:07
Other people worriedendişeli
that they would walkyürümek out
223
655457
2154
Ama neyi protesto ettiklerini
tam olarak bilmiyorlardı.
11:09
but they wouldn'tolmaz really know
why they were protestingprotesto eden.
224
657635
2572
Birkaç öğrenci ailesinin de
içinde olduğu kişiler,
11:12
And some, includingdahil olmak üzere
some students'öğrencilerin familiesaileleri,
225
660231
2080
okul öğrencilerin gitmesini
engellemek için
11:14
were really angrykızgın
that the schoolokul hadn'tolmasaydı donetamam more
226
662335
2357
daha fazlasını yapmadığından
çok öfkeliydi.
11:16
to preventönlemek them from leavingayrılma.
227
664716
1402
11:18
And all of those fearsendişe that adultsyetişkinler have
about gettingalma this stuffşey wrongyanlış --
228
666142
4232
Yetişkinlerin bu konuyu yanlış anlamasına
sebep olan tüm korkular
hepsi, tümüyle bir anlam ifade etmekte.
11:22
all of those fearsendişe make totalGenel Toplam senseduyu.
229
670833
2015
Ancak bu korkulara rağmen,
11:25
But despiterağmen those fearsendişe,
230
673680
2121
öğrencilerimize onları
dinleyeceğimizi
11:27
we have got to provekanıtlamak to our studentsöğrencilerin
that we will listen to theironların voicessesleri
231
675825
4642
ve değişimi etkileyecek güçleri
olduğunu kanıtlamalıyız.
11:32
and that they do have the powergüç
to effectEfekt changedeğişiklik.
232
680491
2931
Öğrencilerimizi daha adil bir dünya için
11:36
It's our responsibilitysorumluluk
to equipdonatmak our studentsöğrencilerin
233
684058
3292
ihtiyaçları doğrultusunda gerekli araç
ve becerilerle donatmak
11:39
with the toolsaraçlar and the skillsbecerileri
that they need
234
687374
2518
bizim sorumluluğumuz.
11:41
to insistısrar on a more equitableparasal olmayan worldDünya --
235
689916
2265
11:44
and then sometimesara sıra,
to get out of theironların way,
236
692811
2796
Bazen de sınırlarını aşıp
önem verdikleri bu becerileri
11:47
and let them applyuygulamak those skillsbecerileri
to things that they carebakım about.
237
695631
3450
uygulamalarına izin vermeliyiz.
Bu vizyona uyarak yaşamak
11:52
LivingYaşam up to that visionvizyon
is going to requiregerektirir
238
700830
3120
esnek olmamızı gerektirecek.
11:55
that we are flexibleesnek,
239
703974
1562
Ve de yaratıcı olmamızı.
11:57
and it's going to requiregerektirir
that we're creativeyaratıcı.
240
705560
2175
11:59
It's going to requiregerektirir
that we're bravecesur enoughyeterli
241
707759
2215
Karşı görüşleri yasadışı bırakmak
ve susturmak isteyenlerin
12:01
to standdurmak up in the faceyüz of people
who try to silenceSessizlik
242
709998
3524
karşısında durabilmek için
12:05
or delegitimizeyalan dissentingmuhalif voicessesleri.
243
713546
2430
yeterince cesur olmamızı gerektirecek.
12:08
And hardestEn zor of all,
244
716304
1247
Bunların en zoru;
12:09
it's going to requiregerektirir acceptingkabul etme the factgerçek
that sometimesara sıra we will be the onesolanlar
245
717575
4365
bazen öğrencilerimizin
baş kaldırdığı kişiler olacağımız
gerçeğini kabul etmemiz gerektiği.
12:13
our studentsöğrencilerin will rebelasi againstkarşısında.
246
721964
1976
12:15
(LaughterKahkaha)
247
723964
1370
(Gülüşmeler)
12:17
SometimesBazen they're going to pointpuan out waysyolları
in whichhangi systemssistemler that we have createdoluşturulan,
248
725358
4040
Bazen eşitsizlikte
payımız olan,
bizim de suçlu olduğumuz
ve bizim yarattığımız sisteme
12:21
or in whichhangi we are complicitsuç,
249
729422
1688
12:23
contributekatkıda bulunmak to inequityeşitsizliği.
250
731134
1893
dikkat çekecekler.
12:25
It's going to be uncomfortablerahatsız,
and it's going to be painfulacı verici
251
733051
2997
Kendi varsayım ve inançlarımızı
sorgulayarak bizi zorladıklarında
12:28
as they pushit us to questionsoru
our ownkendi assumptionsvarsayımlar and beliefsinançlar.
252
736072
3656
rahatsız edici ve acı verici olacak.
Ama ya çocuklarımızın ayaklanma
hakkındaki düşüncelerini değiştirirsek?
12:32
But what if we changedeğişiklik the way we think
about rebellionisyan in our kidsçocuklar?
253
740519
4014
Çocuklarımız ayaklandığında,
12:37
When our kidsçocuklar rebelasi --
254
745842
1378
12:39
when they thoughtfullydüşünceli pushit back
againstkarşısında our ideasfikirler
255
747244
2697
bizim fikirlerimizi
nazikçe geri çevirdiklerinde,
ya da yaptığımız şeylerin
yöntemini istemediklerinde
12:41
or the way that we do things,
256
749965
1783
12:43
what if we choseseçti to see that as a signişaret
that we're doing something right
257
751772
4345
bir şeyleri doğru yaptığımızın
bir işareti olarak
ve onların bağımsızlaştıklarını
görmeyi seçersek?
12:48
and that they're becomingolma liberatedkurtarılmış?
258
756141
2019
12:51
I know it would be easierDaha kolay
259
759474
1836
Çocukların makalelerinde veya sınavlarda
12:53
if theironların criticalkritik thinkingdüşünme skillsbecerileri
manifestedkendini gösteren in more convenientuygun waysyolları --
260
761334
4122
eleştirel düşünme becerilerini
daha uygun yollarla
12:57
on theironların essaysdenemeler
or theironların standardizedStandart teststestler --
261
765480
2953
ortaya koymalarının
daha kolay olduğunu biliyorum.
13:00
I get it --
262
768457
1150
Anlıyorum.
13:01
but conveniencekolaylık and justiceadalet
do not oftensık sık go handel in handel.
263
769631
3682
Ama uygunluk ve adalet
genelde bir arada yürümez.
13:05
And when our kidsçocuklar learnöğrenmek to think
criticallyciddi olarak about the worldDünya around them,
264
773671
3587
Çocuklar dünya hakkında eleştirel
düşünmeyi öğrendiklerinde
13:09
they becomeolmak the kindsçeşit of engagednişanlı citizensvatandaşlar
265
777282
2650
gördükleri adaletsizliği fark eden
ve sorgulayan
13:11
who will recognizetanımak and questionsoru
injusticeadaletsizlik when they see it
266
779956
3311
ve bir şeyler yapmaya çalışan
ilgili vatandaşlar hâline gelirler.
13:15
and work to do something about it.
267
783291
1786
13:17
WelcomingKarşılama rebellionisyan into our schoolsokullar
is going to requiregerektirir some rethinkingtekrar düşünme
268
785980
4162
Okullarımızda ayaklanmayı
hoş karşılamak, bazılarımız için
öğrettiklerimiz ve öğrenilenler hakkında
tekrar düşünmeyi gerektirecek.
13:22
about what teachingöğretim
and learningöğrenme look like,
269
790166
2203
13:24
because there's this misconceptionyanlış kanı
270
792393
2025
Çünkü şöyle bir yanlış yargı var:
13:26
that if we give studentsöğrencilerin any wiggleOynat roomoda,
they're going to walkyürümek all over us
271
794442
3983
Eğer öğrencilerimize esneklik payı
verirsek bize karşı ayaklanacaklar,
sınıflar ve yemek masaları
tamamen bir kaos ortamına dönecek.
13:30
and classroomsderslik and dinnerakşam yemegi tablestablolar
will devolvedevolve into totalGenel Toplam chaoskaos.
272
798449
4797
Onların sessiz ve pasif bir şekilde
oturup bizden bilgi almalarını beklersek
13:35
And if we expectbeklemek kidsçocuklar to sitoturmak silentlysessizce
and passivelypasif receiveteslim almak knowledgebilgi from us,
273
803270
5818
13:41
then theironların voicessesleri will always
feel overwhelmingezici.
274
809112
3203
fikirleri daima baskı altında kalacak.
13:45
But if we acceptkabul etmek insteadyerine
that learningöğrenme is sometimesara sıra messydağınık,
275
813488
4919
Ancak, bunun yerine öğrenmenin
bazen dağınık olduğunu,
bazen beyin fırtınası yapmak için
fırsatlar gerektiğini,
13:50
that is requiresgerektirir opportunitiesfırsatlar
to brainstormbeyin fırtınası and messdağınıklık up
276
818431
3579
dağılıp tekrar denenmesi gerektiğini,
13:54
and try again,
277
822034
1521
13:55
that our kidsçocuklar dislikesevmemek chaoskaos
and want to learnöğrenmek
278
823579
3075
öğrencilerin okula geldiklerinde
kaostan hoşlanmadıklarını
13:58
when they come to schoolokul,
279
826678
1981
ve öğrenmek istediklerini
kabul edersek
14:00
then we can setset up schoolsokullar
to facilitatekolaylaştırmak that kindtür of learningöğrenme.
280
828683
3726
o zaman bu tür öğrenmeyi
destekleyen okullar kurabiliriz.
Bana bir iyilik yapın
ve bir saniyeliğine gözlerinizi kapatın.
14:05
So do me a favoriyilik and closekapat
your eyesgözleri for a secondikinci
281
833015
2811
14:07
and imaginehayal etmek schoolsokullar
where teachersöğretmenler are thought partnersortaklar,
282
835850
4388
Öğretmenlerin düşünce arkadaşı olduğu,
öğrencilerin karmaşık ve zor konularla
uğraşmasına izin verildiği,
14:12
lettingicar studentsöğrencilerin grapplekıskaç
with complexkarmaşık, hardzor issuessorunlar
283
840262
3987
illa doğru cevapların verilmesi
gerekmediği bir okul düşünün.
14:16
and not necessarilyzorunlu olarak givingvererek them
the right answerscevaplar.
284
844273
2783
14:20
And imaginehayal etmek schoolsokullar
where we let studentsöğrencilerin make choicesseçimler --
285
848482
3888
Hayal edin: öğrencilere kendi
seçimlerini yapmalarına izin verdiğimiz,
bunun için onlara
yeterince güvendiğimiz
14:24
we trustgüven them enoughyeterli to do that
286
852394
2298
ve seçimlerinin sonuçlarıyla
yüzleşmelerini sağladığımız bir okul.
14:26
and we let them experiencedeneyim
the consequencessonuçları of those choicesseçimler.
287
854716
3388
14:31
ImagineHayal schoolsokullar where
we let studentsöğrencilerin be humansinsanlar,
288
859714
4764
Tüm bu karmaşıklık
ve bununla gelen belirsizlik içinde
14:36
with all of the messinessmessiness
and the uncertaintybelirsizlik
289
864502
2711
onların insan olmasına
izin verdiğimiz bir okul düşünün.
14:39
that is boundciltli to come with that.
290
867237
1930
14:42
WhateverNe olursa olsun you just imaginedhayal,
291
870900
1759
Ne hayal ederseniz edin.
14:45
it's not mythicalefsanevi,
292
873509
2192
Bu hayali bir şey değil.
14:47
it's not unrealisticallygerçek olamayacak kadar idealisticidealist,
293
875725
3633
Gerçekçi olmayan idealistik bir şey değil.
14:51
because teachersöğretmenler all over the countryülke
are alreadyzaten pushingitme the boundariessınırları
294
879382
5082
Çünkü tüm ülkedeki öğretmenler,
öğretme ve öğrenmenin
çocuklar için harika sonuçlarıyla
algılanışının
14:56
of what teachingöğretim
and learningöğrenme can look like
295
884488
2014
sınırlarını epeydir zorluyor.
14:58
with amazingşaşırtıcı resultsSonuçlar for kidsçocuklar.
296
886526
2214
15:00
They're doing that
in all kindsçeşit of schoolsokullar,
297
888764
2282
Bunu her tür okulda yapıyorlar.
15:03
and there are countlesssayısız modelsmodeller
for teachersöğretmenler who want to get better
298
891070
3337
Öğrencilerinin öğrenmesine daha özgün,
merak uyandıran ve çekici şekilde
15:06
at helpingyardım ediyor studentsöğrencilerin learnöğrenmek
in a way that's more authenticotantik
299
894431
3252
yardım etmede daha iyi olmak
isteyen öğretmenler için
15:09
and engagingçekici and empoweringgüçlendirici.
300
897707
2310
sayısız model var.
Geçenlerde bir kitap okuyordum.
15:13
I was a readingokuma a bookkitap recentlyson günlerde,
301
901837
1572
15:15
it's calleddenilen "The StudentsÖğrenciler Are Watchingİzlerken,"
302
903433
1953
Adı "Öğrenciler İzliyor."
Ted ve Nancy Sizer tarafından yazılmış.
15:17
and it was by TedTed and NancyNancy SizerBüyüklük,
303
905410
1635
15:19
and in that bookkitap, they said
that the work of educationEğitim
304
907069
2607
Kitapta eğitim işinin,
"saygı, dürüstlük ve bütünlük"
gibi kavramlar serisi olarak
15:21
is oftensık sık describedtarif edilen as a seriesdizi of nounssözcükler,
305
909700
2369
tanımlandığını söylüyorlar.
15:24
like "respectsaygı," "honestyDürüstlük," "integritybütünlük."
306
912093
3047
Bu kelimelerin kulağa
etkileyici geldiğini de ekliyorlar.
15:27
And they say those nounssözcükler
soundses really impressiveetkileyici,
307
915164
3762
Ancak sık sık, pratikte aslında bir şey
ifade etmede başarısız oluyorlar.
15:30
but oftensık sık, they failbaşarısız
to actuallyaslında mean anything in practiceuygulama.
308
918950
3793
Ama fiillerin aktif,
15:35
But verbsfiiller, they say, are "activeaktif,
309
923084
2589
daha zahmetli
olduğunu
15:37
no lessaz demandingzahmetli
310
925697
1522
15:39
but requiringgerektiren constantsabit engagementnişan.
311
927243
2513
ama devam eden katılım
gerektirdiğini söylüyorlar.
15:42
VerbsFiiller are not structuresyapıları
but, ratherdaha doğrusu, enginesmotorlar."
312
930440
3494
Fiiller yapılar değil
daha çok motorlardır.
Okuduğum kadarıyla şunu merak ettim:
15:46
And so as I readokumak that, I wonderedmerak:
313
934618
1673
Öğretmenler olarak adaleti işimizi
sürdüren bir motora nasıl döndürebiliriz?
15:48
How do we make justiceadalet into an enginemotor
drivingsürme our work as teachersöğretmenler?
314
936315
5245
Adaletin fiil formu nedir?
15:54
What's the verbfiil formform of justiceadalet?
315
942478
2681
Sanırım Cornel West'in herkesçe bilinen
şu sözünde cevap bulunabilir:
15:58
I think there mightbelki be an answerCevap
to be foundbulunan in the wordskelimeler of CornelKenan WestBatı,
316
946618
3456
"Adalet toplumdaki aşka benzer."
16:02
who famouslyünlü said that "justiceadalet
is what love looksgörünüyor like in publichalka açık."
317
950098
4245
Toplumdaki çalışkan
tüm İngilizce öğretmenlerim
16:07
And all of my nerdyinek Englishİngilizce
teachersöğretmenler in the crowdkalabalık
318
955544
2850
bu kelimenin hem sevmek
hem de sevgi anlamına geldiğini bilir.
16:10
know that love can be a nounad, sıfat and a verbfiil.
319
958418
2975
16:14
SchoolOkul has to be biggerDaha büyük.
320
962653
2763
Okul daha büyük olmalı.
"Sadece alanımı öğretirim."den
daha fazla anlam ifade etmeli.
16:17
It has to mean more
than "I teachöğretmek my subjectkonu."
321
965970
4398
Okul, insanlara dünyayı
daha iyi bir yer hâline getirmeyi
16:23
SchoolOkul has to be about teachingöğretim people
322
971059
3471
16:26
to changedeğişiklik the worldDünya for the better.
323
974554
2271
öğrettiğimiz bir yer olmalı.
Eğer buna inanırsak
16:30
If we believe that,
324
978132
1310
16:31
then teachingöğretim will always be
a politicalsiyasi actdavranmak.
325
979466
3195
öğretme her zaman
siyasi bir eylem olacaktır.
Öğrencilerimizin gücünden korkmamalıyız.
16:36
We can't be afraidkorkmuş of our students'öğrencilerin powergüç.
326
984296
3097
16:40
TheirOnların powergüç will help them
make tomorrowyarın better.
327
988185
3469
Onların gücü yarınları daha iyi yapacak.
Ama bunu yapabilmeleri için
16:43
But before they can do that,
328
991678
1338
16:45
we have to give them chancesşansı
to practiceuygulama todaybugün.
329
993040
2836
onlara ilk önce bugün
pratik yapma imkânı vermeliyiz.
16:49
And that practiceuygulama
should startbaşlama in our schoolsokullar.
330
997001
3570
Bu pratik de bizim
okullarımızda başlamalı.
16:53
Thank you very much.
331
1001578
1151
Çok teşekkürler.
16:54
(ApplauseAlkış)
332
1002753
3556
(Alkış)
Translated by Gaye Yavuz
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Sydney Chaffee - Educator
Sydney Chaffee believes that teachers and students can change the world together.

Why you should listen

As the 2017 National Teacher of the Year, Sydney Chaffee traveled the world to advocate for education as a transformative tool to help young people create more just societies. Chaffee teaches ninth grade Humanities at Codman Academy Charter Public School in Boston, MA and is a National Board Certified Teacher.

(Photo: Edwin Yoo)

More profile about the speaker
Sydney Chaffee | Speaker | TED.com