ABOUT THE SPEAKER
Noy Thrupkaew - Global journalist
Noy Thrupkaew reports on human trafficking and the economics of exploitation through the lens of labor rights.

Why you should listen

Noy Thrupkaew writes on global issues on a local scale. The focus of her studies (and the subject of her forthcoming book) is human trafficking and the exploitative economic systems and corrupt officials behind it. She is a keen critic of the role of anti-trafficking organizations in the struggle against it, calling for long-range approaches that go beyond mere prohibition.

As an independent journalist, Thrupkaew has written for a wide variety of outlets including The Nation, National Geographic and The New York Times.

More profile about the speaker
Noy Thrupkaew | Speaker | TED.com
TED2015

Noy Thrupkaew: Human trafficking is all around you. This is how it works

Noy Thrupkaew: İnsan kaçakçılığı her yerde: Nasıl işliyor?

Filmed:
2,004,712 views

Manikür keyfimizin ya da karides ziyafetlerimizin arkasında fiyatları en düşük düzeyde tutmak için zorla çalıştırılan gizli bir iş gücü var. Noy Thrupkaew, gelişmekte olan ülkelerin yanı sıra ABD'de ve Avrupa'da yayılan insan kaçakçılığını araştırıyor ve dünyayı besleyen insanların nasıl bir emek sömürüsüne maruz kaldığını gösteriyor.
- Global journalist
Noy Thrupkaew reports on human trafficking and the economics of exploitation through the lens of labor rights. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
About 10 yearsyıl agoönce, I wentgitti throughvasitasiyla
a little bitbit of a hardzor time.
0
794
3357
On yıl önce zor zamanlar geçiriyordum.
Bu yüzden bir terapistle görüşmek istedim.
00:16
So I decidedkarar to go see a therapistterapist.
1
4175
2274
00:18
I had been seeinggörme her for a fewaz monthsay,
when she lookedbaktı at me one day and said,
2
6473
3722
Bir süre sonra terapistim bana dedi ki
00:22
"Who actuallyaslında raisedkalkık you
untila kadar you were threeüç?"
3
10219
2844
"Üç yaşına gelene kadar sana kim baktı?"
00:26
SeemedGörünüyordu like a weirdtuhaf questionsoru.
I said, "My parentsebeveyn."
4
14202
2944
Garip bir soruydu. ''Ailem'' dedim.
00:29
And she said, "I don't think
that's actuallyaslında the casedurum;
5
17890
3258
''Böyle olduğunu sanmıyorum,
00:33
because if it were,
6
21172
1157
aksi hâlde...
00:34
we'devlenmek be dealingmuamele with things that are
faruzak more complicatedkarmaşık than just this."
7
22353
3822
şimdi çok daha karmaşık
durumlarla uğraşıyor olurduk."
00:38
It soundedkulağa like the setupKurulum to a jokeşaka,
but I knewbiliyordum she was seriousciddi.
8
26906
3581
Şaka yapmıyordu
ve ciddi olduğunu biliyordum.
00:42
Because when I first startedbaşladı seeinggörme her,
9
30948
2252
Çünkü ona ilk gittiğim zamanlarda
00:45
I was tryingçalışıyor to be
the funniestkomik personkişi in the roomoda.
10
33224
2606
sürekli espri yapmaya çalışıyordum.
00:47
And I would try and crackçatlak these jokesŞakalar,
but she caughtyakalandı on to me really quicklyhızlı bir şekilde,
11
35854
4158
Ama o bunu asla kaçırmıyor,
00:52
and wheneverher ne zaman I trieddenenmiş to make a jokeşaka,
she would look at me and say,
12
40036
3777
ne zaman espri yapmaya çalışsam
bana bakarak
00:55
"That is actuallyaslında really sadüzgün."
13
43837
3130
''Aslında ne kadar üzücü,'' diyordu.
00:58
(LaughterKahkaha)
14
46991
1897
(Gülüşmeler)
01:00
It's terriblekorkunç.
15
48912
1176
Korkunç bir durum.
01:02
So I knewbiliyordum I had to be seriousciddi,
and I askeddiye sordu my parentsebeveyn
16
50557
3487
Durum ciddiydi
ve aileme sormaya karar verdim.
01:06
who had actuallyaslında raisedkalkık me
untila kadar I was threeüç?
17
54068
2574
Üç yaşına kadar beni kim büyütmüştü?
01:08
And to my surprisesürpriz, they said
18
56666
2374
Beklemediğim bir cevap geldi.
01:11
my primarybirincil caregiverCaregiver had been
a distantuzak relativebağıl of the familyaile.
19
59064
3750
"Uzaktan bir akrabamız."
01:15
I had calleddenilen her my auntieTeyze.
20
63291
2000
Ona teyzecik diyordum.
01:18
I rememberhatırlamak my auntieTeyze so clearlyAçıkça,
21
66502
2085
Teyzeciğimi çok net hatırlıyorum,
01:20
it feltkeçe like she had been partBölüm of my life
when I was much olderdaha eski.
22
68611
3223
sanki büyüdüğümde de
hayatımın bir parçasıydı.
01:24
I rememberhatırlamak the thickkalın, straightDüz hairsaç,
23
72312
2327
Kalın, dümdüz saçları vardı,
01:26
and how it would come around
me like a curtainperde
24
74663
2262
öyle ki beni kucağına alırken
sanki bir tül gibi üzerime inerdi.
01:28
when she bentbükülmüş to pickalmak me up;
25
76949
1341
01:30
her softyumuşak, southerngüney ThaiTay dili accentAksan;
26
78314
2538
Güneye özgü yumuşak bir aksan.
01:32
the way I would clingyapışmak to her,
27
80876
1830
Ondan kopmak istemez,
01:34
even if she just wanted to go
to the bathroombanyo
28
82730
2119
banyoya gittiğinde
ya da yemek yerken bile
01:36
or get something to eatyemek.
29
84873
1238
bırakmak istemezdim.
01:38
I lovedsevilen her, but [with] the ferocityvahşet
that a childçocuk has sometimesara sıra
30
86922
3606
Sevginin aynı zamanda bırakmayı
gerektirdiğini anlayana kadar,
01:42
before she understandsanlar that love
alsoAyrıca requiresgerektirir lettingicar go.
31
90552
4918
onu taparcasına seviyordum.
01:48
But my clearestNET and sharpesten keskin
memorybellek of my auntieTeyze,
32
96807
3436
Ama teyzeciğime dair
en açık, en keskin anım
01:52
is alsoAyrıca one of my first
memorieshatıralar of life at all.
33
100267
2963
aynı zamanda hayatımın
unutulmaz anlarından ilki olacaktı.
01:56
I rememberhatırlamak her beingolmak beatendövülmüş and slappedtokatladı
by anotherbir diğeri memberüye of my familyaile.
34
104345
4754
Ailemdeki birinin onu dövdüğünü,
tokatladığını hatırlıyorum.
02:01
I rememberhatırlamak screamingbağıran hystericallydeli gibi
and wantingeksik it to stop,
35
109686
2897
Deli gibi bağırır, durmasını isterdim.
02:04
as I did everyher singletek time it happenedolmuş,
36
112607
2774
Ama yeniden yeniden olurdu.
02:07
for things as minorküçük as wantingeksik
to go out with her friendsarkadaşlar,
37
115405
2737
Hem de ufak tefek nedenlerden;
arkadaşlarıyla çıkmak istediğinde
02:10
or beingolmak a little lategeç.
38
118166
1444
ya da eve geç kaldığında.
02:12
I becameoldu so hystericalisterik over her treatmenttedavi,
39
120856
2412
Bu muamele karşısında
aklımı kaybedecek gibi olurdum.
02:15
that eventuallysonunda, she was just
beatendövülmüş behindarkasında closedkapalı doorskapılar.
40
123292
4210
Öyle ki onu sonunda
kapalı kapılar ardında dövmeye başladılar.
02:21
Things got so badkötü for her
that eventuallysonunda she ranran away.
41
129634
3064
İşler çığırından çıktı
ve kaçmaktan başka çaresi kalmadı.
02:25
As an adultyetişkin, I learnedbilgili latersonra
42
133424
1572
Sonradan öğrendiğime göre,
02:27
that she had been just 19
when she was broughtgetirdi over from ThailandTayland
43
135020
4227
Tayland'dan ABD'ye getirildiğinde
19'una yeni girmişti
02:31
to the StatesBirleşik to carebakım for me,
on a touristturist visavize.
44
139271
2978
ve turist vizesiyle geldiği
bu yerde bana bakacaktı.
02:35
She woundyara up workingçalışma
in IllinoisIllinois for a time,
45
143674
2057
Tayland'a dönmeden önce
bir süre için Illinois'de çalıştı
02:37
before eventuallysonunda returningdönen to ThailandTayland,
46
145755
2430
02:40
whichhangi is where I ranran into her again,
at a politicalsiyasi rallyRalli in BangkokBangkok.
47
148209
3920
ve onunla tekrar karşılaşmam da
Bangkok'taki siyasi bir gösteride oldu.
02:45
I clungsarıldı to her again, as I had
when I was a childçocuk,
48
153159
3433
Çocukken yaptığım gibi
ona sıkıca sarıldım,
02:48
and I let go, and then
I promisedsöz verdim that I would call.
49
156616
3571
sonra arayacağıma söz vererek
ondan ayrıldım.
02:53
I never did, thoughgerçi.
50
161079
1492
Ama aramadım.
02:55
Because I was afraidkorkmuş if I said
everything that she meantdemek to me --
51
163536
4767
Çünkü korktum;
benim için taşıdığı önemi anlatırsam,
03:00
that I owedborçlu perhapsbelki the besten iyi partsparçalar
of who I becameoldu to her carebakım,
52
168327
4750
benliğimin en iyi yönlerini belki de
onun bakımıyla kazandığımı söylersem,
03:05
and that the wordskelimeler "I'm sorry"
were like a thimbleYüksük
53
173101
3088
"Üzgünüm" kelimesinin
hissettiğim tüm suçluluğu,
03:08
to bailKefalet out all the guiltsuçluluk
and shameutanç and rageöfke I feltkeçe
54
176213
4425
utancı ve öfkeyi
serbest bırakmasından korktum.
03:12
over everything she had enduredkatlandığımız
to carebakım for me for as long as she had --
55
180662
4471
Bana bakmak için
öyle çok şeye katlanmıştı ki...
03:18
I thought if I said those wordskelimeler to her,
I would never stop cryingağlıyor again.
56
186410
4539
Ona bunları söylersem,
gözyaşlarımı asla durduramayacaktım.
03:24
Because she had savedkaydedilmiş me.
57
192304
2000
Çünkü o beni kurtarmıştı.
03:26
And I had not savedkaydedilmiş her.
58
194870
2611
Bense onu kurtarmamıştım.
03:32
I'm a journalistgazeteci, and I've been writingyazı
and researchingaraştırma humaninsan traffickingkaçakçılık
59
200877
3444
Gazeteciyim ve sekiz yıldan uzun süredir
insan kaçakçılığını araştırıyor,
yazılar yazıyorum.
03:36
for the pastgeçmiş eightsekiz yearsyıl or so,
60
204345
2101
03:38
and even so, I never put togetherbirlikte
this personalkişisel storyÖykü
61
206470
3951
Ama bu kişisel hikâyemi
yakın bir zamana kadar
03:42
with my professionalprofesyonel life
untila kadar prettygüzel recentlyson günlerde.
62
210445
3046
profesyonel yaşamıma
hiç dâhil etmedim.
03:46
I think this profoundderin disconnectbağlantıyı kes
actuallyaslında symbolizessimgeler
63
214234
3319
Bu derin kopukluğun aslında
insan kaçakçılığına bakış açımızı
03:49
mostçoğu of our understandinganlayış
about humaninsan traffickingkaçakçılık.
64
217577
2707
büyük ölçüde
tanımladığını düşünüyorum.
03:52
Because humaninsan traffickingkaçakçılık is faruzak more
prevalentyaygın, complexkarmaşık and closekapat to home
65
220977
5627
Çünkü insan kaçakçılığı,
çoğumuzun düşündüğünden daha yaygın,
03:58
than mostçoğu of us realizegerçekleştirmek.
66
226628
1612
çok daha karmaşık ve bize yakın.
04:01
I spentharcanmış time in jailshapishanelerinde and brothelsgenelevler,
67
229377
1992
Hapishanelere ve genelevlere gittim,
04:03
interviewedgörüşülen hundredsyüzlerce of survivorsHayatta kalanlar
and lawhukuk enforcementzorlama, NGOSİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ workersişçiler.
68
231393
3558
yüzlerce mağdurla, emniyet yetkilileriyle
ve STK çalışanlarıyla görüştüm.
04:07
And when I think about what we'vebiz ettik donetamam
about humaninsan traffickingkaçakçılık,
69
235578
2977
İnsan kaçakçılığı hakkında
neler yaptığımıza bakınca
04:10
I am hugelyderece disappointedhayal kırıklığına uğramış.
70
238579
1904
büyük bir umutsuzluğa kapılıyorum.
04:13
PartlyKısmen because we don't even talk
about the problemsorun right at all.
71
241284
3357
Bu sorunu doğru düzgün
konuşmuyoruz bile.
04:18
When I say "humaninsan traffickingkaçakçılık,"
72
246185
1802
''İnsan kaçakçılığı'' dediğimde
04:20
mostçoğu of you probablymuhtemelen don't think
about someonebirisi like my auntieTeyze.
73
248011
3240
teyzeciğiminki gibi bir hikâye
muhtemelen çoğunuzun aklına gelmez.
04:23
You probablymuhtemelen think
about a younggenç girlkız or womankadın,
74
251834
2717
Daha çok acımasız bir tüccarın
fuhuşa zorladığı bir kadın
04:26
who'skim been brutallyvahşice forcedzorunlu
into prostitutionfuhuş by a violentşiddetli pimppezevenk.
75
254575
3432
ya da bir genç kız düşünürsünüz.
04:31
That is realgerçek sufferingçile,
and that is a realgerçek storyÖykü.
76
259009
3616
Gerçek bir acı ve gerçek bir öykü.
Ama buna yönelik öfkemin nedeni,
04:35
That storyÖykü makesmarkaları me angrykızgın
77
263578
1283
04:36
for faruzak more than just the realitygerçeklik
of that situationdurum, thoughgerçi.
78
264885
3441
kesinlikle durumun gerçekliğinden
daha fazlası.
Gazeteci olarak birbirimize karşı
dili nasıl kullandığımızı, bu hikâyeyi
04:41
As a journalistgazeteci, I really carebakım about how
we relateilgili to eachher other throughvasitasiyla languagedil,
79
269560
4812
04:46
and the way we tell that storyÖykü,
with all the gorykanlı, violentşiddetli detaildetay,
80
274396
3691
bütün dehşeti, şiddeti,
tahrik ediciliğiyle
nasıl anlattığımızı önemsiyorum ve buna
"yaralarına bak" gazeteciliği diyorum.
04:50
the salaciousmüstehcen aspectsyönleri -- I call that
"look at her scarsyara izleri" journalismgazetecilik.
81
278111
5038
Bu öyküyü bir kandırmaca
gibi kullanıyoruz;
04:55
We use that storyÖykü to convinceikna etmek ourselveskendimizi
82
283782
2258
04:58
that humaninsan traffickingkaçakçılık is a badkötü man
doing a badkötü thing to an innocentmasum girlkız.
83
286064
4614
insan kaçakçılığı, masum bir kıza
kötülük yapan kötü bir adamdır.
05:03
That storyÖykü letsHaydi us off the hookkanca.
84
291328
1896
Bu şekilde sorundan kurtuluyoruz.
Bu öykü, suçlu olabileceğimiz
yapısal eşitsizliği veya fakirliği,
05:05
It takes away all the societaltoplumsal contextbağlam
that we mightbelki be indictedsuçlanan for,
85
293248
3738
yani tüm toplumsal bağlamı siliyor.
05:09
for the structuralyapısal inequalityeşitsizlik,
or the povertyyoksulluk,
86
297010
2159
Göç önündeki engeller de buna dâhil.
05:11
or the barriersengeller to migrationgöç.
87
299193
1753
05:13
We let ourselveskendimizi think
88
301689
1151
İnsan kaçakçılığının,
zorla fuhuştan ibaret olmadığını
kabul etmiyoruz.
05:14
that humaninsan traffickingkaçakçılık is only
about forcedzorunlu prostitutionfuhuş,
89
302864
3576
Gerçekte ise,
05:18
when in realitygerçeklik,
90
306464
1515
05:20
humaninsan traffickingkaçakçılık is embeddedgömülü
in our everydayher gün liveshayatları.
91
308003
3483
insan kaçakçılığı gündelik hayatın
tam içinde yer alıyor.
Daha iyi açıklamaya çalışayım.
05:24
Let me showgöstermek you what I mean.
92
312771
1373
05:26
ForcedZorla prostitutionfuhuş accountshesapları for
22 percentyüzde of humaninsan traffickingkaçakçılık.
93
314996
4249
Zorla fuhuş, insan kaçakçılığının
yüzde 22'sini oluşturuyor.
Zorla çalıştırma oranı
resmi olarak yüzde 10.
05:31
TenOn percentyüzde is in state-Devlet-
imposeddayatılan forcedzorunlu laboremek.
94
319828
3971
Ama yüzde 68 gibi büyük bir oran,
eşya üretmek ve çoğumuzun
05:35
but a whoppingokkalı 68 percentyüzde
is for the purposeamaç of creatingoluşturma the goodsmal
95
323823
4163
05:40
and deliveringteslim the servicesHizmetler
that mostçoğu of us relygüvenmek on everyher day,
96
328010
4630
her gün beklediği hizmetleri
sunmak amaçlarından kaynaklanıyor.
Tarım, ev işi ve inşaat
gibi sektörler buna örnek.
05:44
in sectorsSektörler like agriculturaltarım work,
domesticyerli work and constructioninşaat.
97
332664
4176
Yani gıda, bakım ve barınma ihtiyaçları.
05:49
That is foodGıda and carebakım and shelterbarınak.
98
337298
3083
05:53
And somehowbir şekilde, these mostçoğu essentialgerekli workersişçiler
99
341067
2362
İşe bakın ki
hayati önemdeki bu işçiler
bugün dünyanın en düşük ücretli
ve en fazla sömürülenleri arasında.
05:55
are alsoAyrıca amongarasında the world'sDünyanın en mostçoğu underpaidaz maaş
and exploitedistismar todaybugün.
100
343453
4143
İnsan kaçakçılığı, bir insanı
zorla çalıştırmak için kullanılan
06:01
Humanİnsan traffickingkaçakçılık is the use
of forcekuvvet, frauddolandırıcılık or coercionzorlama
101
349430
4463
06:05
to compelmecbur anotherbir diğeri person'skişiler laboremek.
102
353917
2000
kaba kuvvet, sahtekarlık veya baskıdır.
06:08
And it's foundbulunan in cottonpamuk fieldsalanlar,
and coltanColtan minesmayınlar,
103
356470
2774
Bunu Norveç ve İngiltere'deki
pamuk tarlalarında, koltan madenlerinde
06:11
and even cararaba washesyıkar in NorwayNorveç and Englandİngiltere.
104
359268
2538
hatta oto yıkama yerlerinde görebiliriz.
06:14
It's foundbulunan in U.S. militaryaskeri
basesbazlar in IraqIrak and AfghanistanAfganistan.
105
362245
3570
Irak ve ABD'deki askeri üslerde.
Tayland'ın balıkçılık sektöründe.
06:18
It's foundbulunan in Thailand'sTayland'ın fishingBalık tutma industrysanayi.
106
366171
2142
06:20
That countryülke has becomeolmak the largesten büyük
exporterihracatçı of shrimpkarides in the worldDünya.
107
368726
3908
Bu ülke, bugün dünyanın
en büyük karides ihracatçısıdır.
06:25
But what are the circumstanceskoşullar
108
373248
2326
Ama nasıl oluyor da
06:27
behindarkasında all that cheapucuz
and plentifulbol shrimpkarides?
109
375598
3010
bu kadar ucuz,
bol karides elde ediliyor?
Tayland ordusu,
Burmalı ve Kamboçyalı göçmenleri
06:31
ThaiTay dili militaryaskeri were caughtyakalandı sellingsatış
BurmeseBirmanya and CambodianKamboçya migrantsgöçmenler
110
379724
4241
balıkçı teknelerine satarken yakalandı.
06:35
ontoüstüne fishingBalık tutma boatstekneler.
111
383989
1360
Bu tekneler suya açıldı,
insanlar çalıştırıldı
06:37
Those fishingBalık tutma boatstekneler were takenalınmış out,
the menerkekler put to work,
112
385944
3097
06:41
and they were thrownatılmış overboarddenize
if they madeyapılmış the mistakehata of fallingdüşen sickhasta,
113
389065
3652
ve kaçakçılara karşı çıkmak
ya da hasta olmak gibi
bir hata yaptıklarında denize atıldı.
06:44
or tryingçalışıyor to resistdirenmek theironların treatmenttedavi.
114
392741
1984
Yakalanan balıklar karidesleri
beslemek için kullanıldı.
06:47
Those fishbalık were then used to feedbesleme shrimpkarides,
115
395368
2495
Karidesler dünyanın en büyük
dört toptancısına satıldı:
06:49
The shrimpkarides were then soldsatıldı
to fourdört majormajör globalglobal retailersperakendeciler:
116
397887
4434
06:54
CostcoCostco, TescoTesco, WalmartWalmart and CarrefourCarrefour.
117
402345
4187
Costco, Tesco, Walmart ve Carrefour.
İnsan kaçakçılığı,
bundan daha küçük bir ölçekte
07:01
Humanİnsan traffickingkaçakçılık is foundbulunan
on a smallerdaha küçük scaleölçek than just that,
118
409251
3199
ve tahmininizin ötesindeki
yerlerde görülüyor.
07:04
and in placesyerler you would
never even imaginehayal etmek.
119
412474
2198
07:07
TraffickersKaçakçılar have forcedzorunlu younggenç people
to drivesürücü icebuz creamkrem truckskamyonlar,
120
415016
2985
Kaçakçılar, gençleri
dondurma kamyonları sürdürmeye
ya da gezici korolarda
şarkı söylemeye zorlamakta.
07:10
or to singşarkı söyle in touringgezici boys'çocukların choirskorolar.
121
418025
2145
07:12
TraffickingTicareti has even been foundbulunan
in a hairsaç braidingörgü salonSalon in NewYeni JerseyJersey.
122
420953
3413
Kaçakçılığa New Jersey'deki
kuaförlerde bile rastlanıyor.
Ve inanılmaz bir plan işliyor.
07:16
The schemedüzen in that casedurum was incredibleinanılmaz.
123
424942
2087
07:19
The traffickersKaçakçılar foundbulunan younggenç familiesaileleri
who were from GhanaGana and TogoTogo,
124
427522
6101
Kaçakçılar, Gana ve Togo'dan
genç aileler buldular ve sonra
07:25
and they told these familiesaileleri that
"your daughterskız çocukları are going to get
125
433647
3342
"kızlarınıza ABD'de
güzel bir eğitim vereceğiz," dediler.
07:29
a fine educationEğitim in the UnitedAmerika StatesBirleşik."
126
437013
2107
07:31
They then locatedbulunan winnerskazananlar
of the greenyeşil cardkart lotteryPiyango,
127
439718
2658
Yeşil kart çekilişini
kazananları buldular
ve onlara, "Size yardım edelim.
07:34
and they told them, "We'llWe'll help you out.
128
442400
2861
07:37
We'llWe'll get you a planeuçak ticketbilet.
We'llWe'll payödeme your feesharç.
129
445285
2979
Uçak biletinizi alırız.
Masrafları da karşılarız.
07:40
All you have to do is take
this younggenç girlkız with you,
130
448288
2972
Sizden tek istediğimiz,
bu genç kızı yanınıza alıp
kardeşiniz ya da karınız
olduğunu söylemeniz," dediler.
07:43
say that she's your sisterkız kardeş or your spouse.
131
451284
2518
07:46
OnceBir kez everyoneherkes arrivedgeldi in NewYeni JerseyJersey,
the younggenç girlskızlar were takenalınmış away,
132
454998
3263
New Jersey'ye varır varmaz
genç kızları aldılar
07:50
and put to work for 14-hour-saat daysgünler,
133
458285
2559
ve beş yıl boyunca haftada yedi gün
07:52
sevenYedi daysgünler a weekhafta, for fivebeş yearsyıl.
134
460868
2890
günde 14 saat çalıştırdılar.
Kaçakçılara hemen hemen
dört milyon dolar kazandırdılar.
07:56
They madeyapılmış theironların traffickersKaçakçılar
nearlyneredeyse fourdört millionmilyon dollarsdolar.
135
464154
3830
08:02
This is a hugeKocaman problemsorun.
136
470345
1698
Bu çok büyük bir sorun.
Peki, bu konuda ne yaptık?
08:04
So what have we donetamam about it?
137
472491
1666
Çözümü ceza yargılama
sistemine bıraktık.
08:07
We'veBiz ettik mostlyçoğunlukla turneddönük
to the criminaladli justiceadalet systemsistem.
138
475049
2433
08:10
But keep in mindus, mostçoğu victimskurbanlar of humaninsan
traffickingkaçakçılık are poorfakir and marginalizedmarjinal.
139
478386
4008
Ama kaçakçılar çoğunlukla fakir
ve dışlanmış kurbanlar seçer.
08:14
They're migrantsgöçmenler, people of colorrenk.
140
482418
2006
Göçmenleri ya da Avrupalı olmayanları.
08:16
SometimesBazen they're in the sexseks tradeTicaret.
141
484448
1682
Bazen seks ticaretinde
karşımıza çıkarlar.
08:18
And for populationspopülasyonları like these,
142
486634
2166
Ve bu insanlar için,
ceza yargılama sistemi
genelde çözümden çok
08:20
the criminaladli justiceadalet systemsistem is
too oftensık sık partBölüm of the problemsorun,
143
488824
3038
08:23
ratherdaha doğrusu than the solutionçözüm.
144
491886
1452
sorunun bir parçasıdır.
Bangladeş'ten ABD'ye kadar
birçok ülkede yapılan sayısız çalışmada
08:26
In studyders çalışma after studyders çalışma, in countriesülkeler rangingarasında değişen
from BangladeshBangladeş to the UnitedAmerika StatesBirleşik,
145
494444
4645
seks ticareti araştırıldı ve görüşülen
insanların yüzde 20 ila 60'ı
08:31
betweenarasında 20 and 60 percentyüzde of the people
in the sexseks tradeTicaret who were surveyedAnketin
146
499113
4737
sadece geçen sene polisin tecavüzüne
ya da saldırısına uğradığını bildirdi.
08:35
said that they had been rapedtecavüz or assaultedsaldırıya
by the policepolis in the pastgeçmiş yearyıl aloneyalnız.
147
503874
4668
Fuhuş sektöründeki insanlar,
ki buna zorlananlar da dâhil,
08:42
People in prostitutionfuhuş, includingdahil olmak üzere people
who have been traffickedticareti into it,
148
510302
3667
fuhuş nedeniyle sürekli ceza alıyorlar.
08:45
regularlydüzenli olarak receiveteslim almak multipleçoklu
convictionsmahkumiyet for prostitutionfuhuş.
149
513993
3321
08:49
HavingSahip that criminaladli recordkayıt makesmarkaları it
so much more difficultzor
150
517809
3064
Böyle bir sabıka kaydı ise,
kişi çok istese bile
08:52
to leaveayrılmak povertyyoksulluk, leaveayrılmak abusetaciz,
or leaveayrılmak prostitutionfuhuş,
151
520897
3897
fakirlikten, suistimalden
ya da fuhuştan kurtulmayı
08:56
if that personkişi so desiresarzuları.
152
524818
1852
çok daha zorlaştırıyor.
09:00
Workersİşçiler outsidedışında of the sexseks sectorsektör --
153
528296
1936
Seks sektörü dışındaki işçiler,
09:02
if they try and resistdirenmek theironların treatmenttedavi,
they riskrisk deportationsınır dışı etme.
154
530256
4028
kaçakçılara direnmeye kalkarsa
sınır dışı edilme riskiyle karşılaşıyor.
09:07
In casedurum after casedurum I've studiedokudu,
employersİşverenler have no problemsorun
155
535146
3182
İncelediğim pek çok hadisede
işverenlerin kendilerine direnenleri
tehdit etmek ya da
ülkeden göndermek için
09:10
callingçağrı on lawhukuk enforcementzorlama
to try and threatentehdit or deportsınır dışı
156
538352
3443
09:13
theironların strikingdikkat çekici traffickedticareti workersişçiler.
157
541819
2030
polise başvurmada hiçbir zorluk
yaşamadıklarını gördüm.
09:16
If those workersişçiler runkoş away,
158
544718
1754
Bu işçiler kaçarsa,
09:18
they riskrisk becomingolma partBölüm of the great masskitle
of undocumentedbelgesiz workersişçiler
159
546496
4712
kayıt dışı işçi yığınının
bir parçası olma riskiyle karşılaşıyor
ve yakalandıklarında diğerleri gibi
yargının keyfiyetine takılıp kalıyorlar.
09:23
who are alsoAyrıca subjectkonu to the whimswhims
of lawhukuk enforcementzorlama if they're caughtyakalandı.
160
551232
3452
09:29
LawHukuk enforcementzorlama is supposedsözde to identifybelirlemek
victimskurbanlar and prosecutedava traffickersKaçakçılar.
161
557670
5190
Güvenlik güçlerinin görevi, kurbanları
tespit edip kaçakçıları yargılamaktır.
Fakat insan kaçakçılığı mağduru olan
dünyadaki tahmini 21 milyon kişi arasında,
09:36
But out of an estimatedtahmini 21 millionmilyon victimskurbanlar
of humaninsan traffickingkaçakçılık in the worldDünya,
162
564033
4686
50.000'den daha az insana
ulaştılar ve yardım ettiler.
09:40
they have helpedyardım etti and identifiedtespit
fewerDaha az than 50,000 people.
163
568743
4416
Bu durum, oransal olarak
09:45
That's like comparingkarşılaştıran
164
573742
1619
09:47
the populationnüfus of the worldDünya
to the populationnüfus of LosLos AngelesAngeles,
165
575385
3871
dünya nüfusunun Los Angeles
nüfusuyla karşılaştırılması gibi bir şey.
09:51
proportionallyorantılı olarak speakingkonuşuyorum.
166
579280
1301
09:53
As for convictionsmahkumiyet, out of an estimatedtahmini
5,700 convictionsmahkumiyet in 2013,
167
581997
6422
Mahkumlara gelince, 2013'teki
5700 mahkumiyette insan kaçakçıları
sayıca 500'ü bile geçmiyor.
10:00
fewerDaha az than 500 were for laboremek traffickingkaçakçılık.
168
588443
2835
10:03
Keep in mindus that laboremek traffickingkaçakçılık
169
591976
1692
Durum şu:
10:05
accountshesapları for 68 percentyüzde
of all traffickingkaçakçılık,
170
593692
3166
İnsan kaçakçılığı, tüm kaçakçılığın
%68'ini oluştururken
10:08
but fewerDaha az than 10 percentyüzde
of the convictionsmahkumiyet.
171
596882
3063
mahkumiyet oranı %10'dan daha az.
Bir uzman şöyle demişti: "Kaçakçılık,
ihtiyaç hırsla karşılaştığında yaşanır."
10:14
I've heardduymuş one expertuzman say that traffickingkaçakçılık
happensolur where need meetskarşılayan greedhırs.
172
602161
4490
10:19
I'd like to addeklemek one more elementeleman to that.
173
607523
2270
Buna ben de bir şey eklemek istiyorum.
Kaçakçılık, işçilere korunma
ve örgütlenme hakkı verilmeyen
10:22
TraffickingTicareti happensolur in sectorsSektörler where
workersişçiler are excludedhariç from protectionskorumaları,
174
610772
4155
10:26
and deniedinkar the right to organizedüzenlemek.
175
614951
2288
sektörlerde yaşanır.
Kaçakçılık, mevcut koşullardan
kopuk değildir.
10:29
TraffickingTicareti doesn't happenolmak in a vacuumvakum.
176
617874
2161
10:32
It happensolur in systematicallysistematik olarak
degradedbozulmuş work environmentsortamları.
177
620538
3507
Sistematik olarak değeri düşürülen
çalışma ortamlarında olur.
10:37
You mightbelki be thinkingdüşünme,
178
625249
1151
Belki de şöyle düşünüyorsunuz:
10:38
oh, she's talkingkonuşma about failedbaşarısız oldu statesdevletler,
or war-tornSavaş yorgunu statesdevletler, or --
179
626424
3101
Ah, başarısız ya da
savaş mağlubu ülkelerden bahsediyor.
Aslında ABD'den bahsediyorum.
10:41
I'm actuallyaslında talkingkonuşma
about the UnitedAmerika StatesBirleşik.
180
629549
2103
Nasıl olduğunu açıklayayım.
10:44
Let me tell you what that looksgörünüyor like.
181
632270
2000
10:47
I spentharcanmış manyçok monthsay researchingaraştırma
a traffickingkaçakçılık casedurum calleddenilen GlobalKüresel HorizonsUfuklar,
182
635342
3493
yüzlerce Taylandlı
tarım işçisinin dâhil olduğu
''Global Horizons'' adındaki
bir vakada aylarca çalıştım.
10:50
involvingiçeren hundredsyüzlerce of ThaiTay dili farmÇiftlik workersişçiler.
183
638859
2326
10:53
They were sentgönderilen all over the StatesBirleşik,
to work in HawaiiHawaii pineappleananas plantationstarlaları,
184
641209
3592
ABD'de nerede işe ihtiyaç varsa
gönderildiler.
10:56
and WashingtonWashington appleelma orchardsmeyve bahçeleri,
and anywhereherhangi bir yer the work was neededgerekli.
185
644825
3101
Hawaii'deki ananas tarlaları
ve Washington'daki elma bahçeleri gibi.
11:00
They were promisedsöz verdim threeüç yearsyıl
of solidkatı agriculturaltarım work.
186
648555
4324
Üç yıllık tarım işi
olacağına dair söz aldılar.
Böylece, hesaplanmış bir risk aldılar.
11:04
So they madeyapılmış a calculatedhesaplanan riskrisk.
187
652903
1920
11:06
They soldsatıldı theironların landarazi, they soldsatıldı
theironların wives'eşlerin jewelrytakı,
188
654847
3082
Topraklarını sattılar,
eşlerinin mücevherlerini sattılar.
11:09
to make thousandsbinlerce in recruitmentİşe Alım feesharç
for this companyşirket, GlobalKüresel HorizonsUfuklar.
189
657953
4146
Ve Global Horizons denen şirkete
devasa istihdam ücretleri ödediler.
11:14
But oncebir Zamanlar they were broughtgetirdi over,
190
662776
1828
ABD'ye getirilmeleriyle
11:16
theironların passportsPasaportlar were confiscatedel koydu.
191
664628
2025
pasaportlarına el konulması bir oldu.
11:18
Some of the menerkekler were beatendövülmüş
and heldbekletilen at gunpointsilah.
192
666677
2621
Bazı erkekleri dövdüler
ve silah doğrulttular.
11:21
They workedişlenmiş so hardzor
they faintedbayıldı in the fieldsalanlar.
193
669791
2622
O kadar fazla çalıştılar ki
tarlalarda düşüp bayıldılar.
11:26
This casedurum hitvurmak me so hardzor.
194
674138
2224
Tüm bunlar bana çok ağır geldi.
Evime döndükten sonra
11:29
After I camegeldi back home,
195
677572
2081
11:31
I was wanderinggöçebe throughvasitasiyla the groceryBakkal storemağaza,
and I frozedondu in the produceüretmek departmentbölüm.
196
679677
4025
bir gün markette dolaşırken
rafların önünde donakaldım.
11:36
I was rememberinganımsama the over-the-topOver--top mealsyemek
the GlobalKüresel HorizonsUfuklar survivorsHayatta kalanlar
197
684688
3396
Global Horizons mağdurlarının,
onlarla her görüşmeye gittiğimde
11:40
would make for me everyher time
I showedgösterdi up to interviewröportaj them.
198
688108
2827
benim için hazırladıkları
yemekleri hatırlamıştım.
11:44
They finishedbitmiş one mealyemek with this plateplaka
of perfectmükemmel, long-stemmeduzun saplı strawberriesçilek,
199
692521
4902
Bir keresinde tatlı olarak
kocaman, leziz bir çilek tabağını uzatıp
11:49
and as they handedeli them to me, they said,
200
697447
2513
bana şöyle dediler:
"Bunlar ABD'de sevdiğiniz birileriyle
birlikte yediğiniz çileklerden değil mi?
11:51
"Aren'tDeğil these the kindtür of strawberriesçilek
you eatyemek with somebodybirisi specialözel
201
699984
3232
11:55
in the StatesBirleşik?
202
703240
1157
Bunları sizin için toplayan
11:57
And don't they tastedamak zevki so much better
203
705091
1810
11:58
when you know the people
whosekimin handseller pickedseçilmiş them for you?"
204
706925
3588
elleri bildiğinizde
daha leziz olmuyorlar mı?"
12:06
As I stooddurdu in that groceryBakkal storemağaza weekshaftalar
latersonra, I realizedgerçekleştirilen I had no ideaFikir
205
714016
4231
Haftalar sonra o markette dikilirken
12:10
of who to thank for this plentybol,
206
718271
2176
tüm bunlar için kime
teşekkür etmem gerektiğini
12:12
and no ideaFikir of how
they were beingolmak treatedişlenmiş.
207
720471
2000
ve işçilerin maruz kaldığı
muameleyi hiç bilmediğimi fark ettim.
12:15
So, like the journalistgazeteci I am, I startedbaşladı
diggingkazma into the agriculturaltarım sectorsektör.
208
723569
4489
Ben de bir gazeteci olarak
tarım sektörüne iyice daldım
ve bulduğum tarla sayısı çok fazla,
buna göre işçi denetçileri çok azdı.
12:20
And I foundbulunan there are too manyçok fieldsalanlar,
and too fewaz laboremek inspectorsmüfettişleri.
209
728423
4315
12:25
I foundbulunan multipleçoklu layerskatmanlar
of plausiblemakul deniabilityinkar
210
733119
2850
Sorumluluğun reddi bir zincir
hâlinde uzanıyordu:
yetiştiriciden dağıtımcıya,
üretenden -Tanrı bilir- daha kimlere.
12:27
betweenarasında growerÜretici and distributorDistribütör
and processorişlemci, and God knowsbilir who elsebaşka.
211
735993
4060
12:32
The GlobalKüresel HorizonsUfuklar survivorsHayatta kalanlar had been
broughtgetirdi to the StatesBirleşik
212
740988
2866
Global Horizons mağdurları
geçici bir misafir işçi programıyla
12:35
on a temporarygeçici guestKonuk workerişçi programprogram.
213
743878
2239
ABD'ye getirilmişlerdi.
Misafir işçi programı
birinin yasal statüsünü
12:38
That guestKonuk workerişçi programprogram
tieskravatlar a person'skişiler legalyasal statusdurum
214
746979
3633
işverenine bağlar
12:42
to his or her employerişveren,
215
750636
1642
ve işçiyi örgütlenme hakkından
mahrum kılar.
12:44
and deniesyalanladı that workerişçi
the right to organizedüzenlemek.
216
752302
3659
12:48
MindZihin you, noneYok of what I am describingaçıklayan
about this agriculturaltarım sectorsektör
217
756717
4252
Gördüğünüz gibi, tarım sektörü
ya da misafir işçi programıyla ilgili
anlattıklarım aslında
insan kaçakçılığı değil;
12:52
or the guestKonuk workerişçi programprogram
is actuallyaslında humaninsan traffickingkaçakçılık.
218
760993
3522
hepsi yasal açıdan
kabul edilen şeyler.
12:57
It is merelysadece what we find
legallyyasal olarak tolerabletolere edilebilir.
219
765234
3904
13:02
And I would arguetartışmak this is
fertilebereketli groundzemin for exploitationistismar.
220
770305
3326
Ve ben bunun sömürüye
açıkça zemin hazırladığını düşünüyorum.
13:06
And all of this had been hiddengizli to me,
before I had trieddenenmiş to understandanlama it.
221
774187
4011
Olup biteni anlamaya çalışmadan
önce hiçbir şeyden haberim yoktu.
13:11
I wasn'tdeğildi the only personkişi
grapplingfilika with these issuessorunlar.
222
779741
2708
Bu sorunları dert edinen
tek kişi değildim.
13:15
PierrePierre OmidyarOmidyar, founderkurucu of eBayeBay,
223
783045
2164
eBay'in kurucusu Pierre Omidyar,
13:17
is one of the biggesten büyük anti-traffickingAnti-ticareti
philanthropistshayırsever in the worldDünya.
224
785233
3840
dünyada insan kaçakçılığı mücadelesine
destek veren en önemli kişilerdendir.
Ama o bile farkında olmadan
Global Horizons olayındaki
13:21
And even he woundyara up accidentallyyanlışlıkla
investingyatırım nearlyneredeyse 10 millionmilyon dollarsdolar
225
789544
5141
en kötü çalışma şartlarına
sahip olduğu bildirilen
13:26
in the pineappleananas plantationfidanlık citedatıf
as havingsahip olan the worsten kötü workingçalışma conditionskoşullar
226
794709
3660
ananas tarlalarına neredeyse
10 milyon dolar yatırdı.
13:30
in that GlobalKüresel HorizonsUfuklar casedurum.
227
798393
2604
Durumu fark ettiğinde
karısıyla birlikte dehşete düştüler
13:34
When he foundbulunan out, he and his wifekadın eş
were shockedşok and horrifieddehşete kapılmış,
228
802464
3970
ve gazetede yayımlanmak üzere
bir yazı yazdılar.
13:38
and they woundyara up writingyazı
an op-edkürsü for a newspapergazete,
229
806458
2593
13:41
sayingsöz that it was up to all of us
to learnöğrenmek everything we can
230
809075
3899
Sundukları ürünlerin iş gücü
ve tedarik zinciri hakkında
olabildiğince bilgi sahibi olmanın
sorumluluğunu kabul ediyorlardı.
13:44
about the laboremek and supplyarz chainszincirler
of the productsÜrünler that we supportdestek.
231
812998
3810
13:49
I totallybütünüyle agreeanlaşmak.
232
817909
1692
Kesinlikle aynı fikirdeyim.
İş gücü ve tedarik zincirlerinde
13:53
What would happenolmak
if eachher one of us decidedkarar
233
821160
2613
13:55
that we are no longeruzun going
to supportdestek companiesşirketler
234
823797
2557
sömürüye göz yuman şirketleri
her birimiz ayrı ayrı
13:58
if they don't eliminateelemek exploitationistismar
from theironların laboremek and supplyarz chainszincirler?
235
826378
3566
desteklememeye karar versek ne olurdu?
14:02
If we demandedtalep lawsyasalar callingçağrı for the sameaynı?
236
830326
2701
Hukukun da aynı şeyi
yapmasını talep etsek?
Şirket CEO'ları şöyle dese ne olurdu:
14:05
If all the CEOsCEO'ları out there decidedkarar
237
833729
2898
İş süreçlerimizi araştıracağız
ve daha fazla sessiz kalmayacağız.
14:08
that they were going to go throughvasitasiyla
theironların businessesişletmeler and say, "no more"?
238
836651
3502
14:13
If we endedbitti recruitmentİşe Alım feesharç
for migrantgöçmen workersişçiler?
239
841046
2793
Göçmen işçilerden alınan
istihdam ücretlerine son versek?
Misafir işçilere her türlü
tehdidi ortadan kaldırarak
14:16
If we decidedkarar that guestKonuk workersişçiler
should have the right to organizedüzenlemek
240
844574
3111
14:19
withoutolmadan fearkorku of retaliationmisilleme?
241
847709
1516
örgütlenme hakkı tanısak?
14:21
These would be decisionskararlar heardduymuş
around the worldDünya.
242
849968
3642
Dünyanın alması gereken
kararlar bunlar olmalı.
Adil ticaretle şeftali alıp
"bugünlük yeter," demek
14:26
This isn't a mattermadde of buyingalış
a fair-tradeFair-Trade peachşeftali
243
854729
2244
14:29
and callingçağrı it a day, buyingalış
a guilt-freesuçluluk zonebölge with your moneypara.
244
857007
4157
ve paranızla suçsuz bir bölge
satın almak sorunu çözmez.
14:33
That's not how it worksEserleri.
245
861188
1578
İşler böyle yürümüyor.
Yapılması gereken;
bilerek ya da bilmeyerek
14:35
This is the decisionkarar to changedeğişiklik
a systemsistem that is brokenkırık,
246
863402
4026
bunca zamandır göz yumduğumuz
ve faydalandığımız
14:39
and that we have unwittinglyfarkında olmadan but willinglyisteyerek
247
867452
3511
14:42
allowedizin ourselveskendimizi to profitkâr from
and benefityarar from for too long.
248
870987
4124
yoz bir sistemi değiştirmeye
kararlı olmaktır.
14:49
We oftensık sık dwellyaşamak on humaninsan traffickingkaçakçılık
survivors'hayatta kalanların victimizationkurban.
249
877435
3920
Kaçakçılığa maruz kalanların mağduriyeti
üzerinde fazlaca dururuz.
Ama benim onlarla ilgili
tecrübem bu değil.
14:54
But that is not my experiencedeneyim of them.
250
882303
2363
14:57
Over all the yearsyıl that I've
been talkingkonuşma to them,
251
885725
2357
Onlarla görüştüğüm tüm o yıllarda,
bana en beter günlerimizden
daha fazlası olduğumuzu öğrettiler.
15:00
they have taughtöğretilen me that we are
more than our worsten kötü daysgünler.
252
888106
3320
15:03
EachHer one of us is more
than what we have livedyaşamış throughvasitasiyla.
253
891941
3270
Bizler yaşadığımız güçlüklerden
çok daha fazlasıyız.
Özellikle insan kaçakçılığına
rağmen hayatta kalanlar.
15:08
EspeciallyÖzellikle traffickingkaçakçılık survivorsHayatta kalanlar.
254
896183
2078
15:10
These people were the mostçoğu resourcefulbecerikli
and resilientesnek and responsiblesorumluluk sahibi
255
898746
3623
Bu insanlar, toplulukları içindeki
en becerikli, dayanıklı
ve sorumlu insanlar.
15:14
in theironların communitiestopluluklar.
256
902393
1159
15:16
They were the people that you
would take a gamblekumar on.
257
904022
2654
Birlikte risk almaktan
çekinmeyeceğiniz insanlar.
Rahatça şunu dersiniz:
"Yüzüklerimi satacağım;
15:19
You'dOlur say, I'm gongGong to sellsatmak my ringshalkalar,
because I have the chanceşans
258
907084
3182
böylece sizi daha iyi bir
geleceğe gönderme fırsatım olur."
15:22
to sendgöndermek you off to a better futuregelecek.
259
910290
2201
Onlar umudun elçileriydi.
15:25
They were the emissariesTemsilciler of hopeumut.
260
913390
2126
Hayatta kaldılar
ama kurtarılmaya ihtiyaçları yok.
15:29
These survivorsHayatta kalanlar don't need savingtasarruf.
261
917371
2978
Dayanışmaya ihtiyaçları var
çünkü günümüzdeki
15:32
They need solidarityDayanışma,
because they're behindarkasında
262
920731
3044
15:35
some of the mostçoğu excitingheyecan verici
socialsosyal justiceadalet movementshareketler out there todaybugün.
263
923799
3747
en heyecan verici sosyal adalet
hareketlerinin arkasındalar.
15:40
The nanniesdadılar and housekeepershizmetçi
who marchedyürüdü with theironların familiesaileleri
264
928766
2937
Aileleri ve işverenleriyle
birlikte yürüyen
15:43
and theironların employers'İşveren familiesaileleri --
265
931727
1900
dadılar ve ev temizlikçileri...
15:45
theironların activismaktivizm got us
an internationalUluslararası treatyAntlaşması
266
933651
2918
Bu aktivizm, bizi
ev hizmeti sunan işçi hakları hakkında
uluslararası bir anlaşmaya götürdü.
15:48
on domesticyerli workers'işçi rightshaklar.
267
936593
1886
Seks sektöründe çalışmaya
zorlanan Nepalli kadınlar...
15:51
The NepaliNepal dili womenkadınlar who were traffickedticareti
into the sexseks tradeTicaret --
268
939284
3995
birleştiler ve bir karar verdiler:
15:55
they camegeldi togetherbirlikte, and they decidedkarar
269
943303
1747
kaçakçılık mağdurlarının
öncülüğünde yönetilecek olan,
15:57
that they were going to make the world'sDünyanın en
first anti-traffickingAnti-ticareti organizationorganizasyon
270
945074
3597
16:00
actuallyaslında headedbaşlı and runkoş
by traffickingkaçakçılık survivorsHayatta kalanlar themselveskendilerini.
271
948695
3576
dünyanın ilk insan kaçakçılığı
karşıtı örgütünü kuracaklardı.
16:05
These IndianHint shipyardTersane workersişçiler
were traffickedticareti
272
953681
2778
Hindistanlı tersane işçileri,
kasırganın vurduğu Katrina'da
çalıştırılmak üzere götürüldüler.
16:08
to do post-Hurricanesonrası kasırga KatrinaKatrina
reconstructionyeniden yapılanma.
273
956483
2691
Sınır dışı edilmekle tehdit edildiler;
yine de iş anlaşmalarını bozdular
16:11
They were threatenedtehdit with deportationsınır dışı etme,
but they brokekırdı out of theironların work compoundbileşik
274
959541
3774
16:15
and they marchedyürüdü from NewYeni OrleansOrleans
to WashingtonWashington, D.C.,
275
963339
3379
ve emek sömürüsünü protesto
etmek için New Orleans'tan
16:18
to protestprotesto laboremek exploitationistismar.
276
966742
2239
Washington, D.C.,'ye yürüdüler.
16:21
They cofoundedcofounded an organizationorganizasyon calleddenilen
the NationalUlusal GuestKonuk Workerİşçi Allianceİttifak,
277
969778
3515
''National Guest Worker Alliance'' adında
bir örgüt kurdular
16:25
and throughvasitasiyla this organizationorganizasyon,
they have woundyara up helpingyardım ediyor other workersişçiler
278
973317
4684
ve bununla diğer işçilere yardım
etmeye, Walmart ve Hershey fabrikalarının
tedarik zincirlerindeki
sömürü ve suistimalleri
16:30
bringgetirmek to lightışık exploitationistismar
and abusesihlalleri in supplyarz chainszincirler
279
978025
4398
16:34
in WalmartWalmart and Hershey'sHershey's factoriesfabrikalar.
280
982447
1668
gün yüzüne çıkarmaya başladılar.
Adalet Bakanlığı, davalarına
bakmayı reddettiyse de
16:36
And althougholmasına rağmen the DepartmentBölümü
of JusticeAdalet declinedreddetti to take theironların casedurum,
281
984139
4181
bir grup insan hakları avukatı
bu şubattaki davalardan ilkini kazandı
16:40
a teamtakım of civilsivil rightshaklar lawyersavukatları wonwon
the first of a dozendüzine civilsivil suitstakım elbise
282
988344
4242
ve müvekkillerine
14 milyon dolar kazandırdı.
16:44
this FebruaryŞubat, and got
theironların clientsistemciler 14 millionmilyon dollarsdolar.
283
992610
3906
Hayata tutunan bu insanlar,
tanımadıkları başka insanlar
16:50
These survivorsHayatta kalanlar are fightingkavga
for people they don't even know yethenüz,
284
998260
4257
ve diğer işçiler için, adil bir dünya
umudu için mücadele ediyor.
16:54
other workersişçiler, and for the possibilityolasılık
of a just worldDünya for all of us.
285
1002541
4351
16:59
This is our chanceşans to do the sameaynı.
286
1007626
2000
Aynı şeyi yapmak için
biz de bu fırsata sarılabiliriz.
17:02
This is our chanceşans to make the decisionkarar
287
1010716
2183
Bu bir fırsat ve vereceğimiz kararla
17:04
that tellsanlatır us who we are,
as a people and as a societytoplum;
288
1012923
3833
insan ve toplum olarak kim olduğumuzu,
refahımızın başka insanların
acılarına bağlı oldukça
17:08
that our prosperityrefah is no
longeruzun prosperityrefah,
289
1016778
2847
17:11
as long as it is pinnedSabitlenmiş
to other people'sinsanların painAğrı;
290
1019649
3873
refah olamayacağını,
hayatlarımızın sıkı sıkı
birbirine sarılı olduğunu
17:15
that our liveshayatları are
inextricablyayrılmaz wovendokuma togetherbirlikte;
291
1023561
3604
ve farklı bir tercih yapmaya
gücümüzün yettiğini söylemiş olacağız.
17:19
and that we have the powergüç
to make a differentfarklı choiceseçim.
292
1027193
3888
17:26
I was so reluctantisteksiz to sharepay
my storyÖykü of my auntieTeyze with you.
293
1034217
4803
Sizlere teyzeciğimi anlatmayı
pek istemiyordum.
17:31
Before I startedbaşladı this TEDTED processsüreç
and climbedtırmandı up on this stageevre,
294
1039976
2977
TED konuşması için hazırlanmaya
ve bu sahneye çıkmadan önce,
17:34
I had told literallyharfi harfine a handfulavuç
of people about it,
295
1042977
2976
teyzeciğimi birkaç insana
gerçek anlamıyla anlatmıştım
17:37
because, like manyçok a journalistgazeteci,
296
1045977
1952
çünkü birçok gazeteci gibi
kendimle ilgili konuşmaktansa,
sizin hikâyelerinizi öğrenmek
17:39
I am faruzak more interestedilgili in learningöğrenme
about your storieshikayeleri
297
1047953
2890
17:42
than sharingpaylaşım much,
if anything, about my ownkendi.
298
1050867
3218
daha fazla ilgimi çekiyor.
Bu konuda gazeteciliğimin
gerektirdiklerini de yapmadım.
17:47
I alsoAyrıca haven'tyok donetamam my journalisticgazetecilik
duenedeniyle diligencedurum tespiti on this.
299
1055273
2945
Talep ettiğim
bir yığın belgeyi yayımlamadım,
17:50
I haven'tyok issuedVeriliş my mountainsdağlar
of documentbelge requestsistekler,
300
1058242
2404
17:52
and interviewedgörüşülen everyoneherkes and theironların motheranne,
301
1060670
2237
annesi gibi görüşmediğim insanlar var
17:54
and I haven'tyok foundbulunan my auntieTeyze yethenüz.
302
1062931
2000
ve teyzeciğimi hâlâ bulmadım.
17:57
I don't know her storyÖykü
of what happenedolmuş, and of her life now.
303
1065241
4828
Hikâyesinin nasıl geliştiğini,
şimdi ne yaptığını bilmiyorum.
18:02
The storyÖykü as I've told it to you
is messydağınık and unfinishedbitmemiş.
304
1070781
3380
Onunla ilgili anlattıklarım
dağınık ve henüz tamamlanmamış.
Ama bunun, insan kaçakçılığı
açısından içinde bulunduğumuz
18:06
But I think it mirrorsaynalar the messydağınık
and unfinishedbitmemiş situationdurum we're all in,
305
1074914
4852
dağınık ve bitmemiş durumu
yansıttığını düşünüyorum.
18:11
when it comesgeliyor to humaninsan traffickingkaçakçılık.
306
1079790
2000
Hepimiz bu soruna bulaştık.
18:14
We are all implicatedkarıştığı in this problemsorun.
307
1082523
2714
Ama bu demektir ki
aynı zamanda çözümün parçasıyız.
18:18
But that meansanlamına geliyor we are all
alsoAyrıca partBölüm of its solutionçözüm.
308
1086291
4487
18:24
FiguringEndam out how to buildinşa etmek a more
just worldDünya is our work to do,
309
1092241
4114
Önümüzde, nasıl daha adil bir dünya
kuracağımızı anlamak var.
18:28
and our storyÖykü to tell.
310
1096379
1901
Anlatacağımız hikâye bu olmalı.
Yani, baştan beri
yapmış olmamız gereken
18:31
So let us tell it the way
we should have donetamam,
311
1099289
2388
ne varsa yapmalıyız.
18:33
from the very beginningbaşlangıç.
312
1101701
1563
18:35
Let us tell this storyÖykü togetherbirlikte.
313
1103801
2756
Bu hikâyeyi birlikte anlatalım.
Çok teşekkürler.
18:39
Thank you so much.
314
1107518
1309
18:40
(ApplauseAlkış)
315
1108851
6849
(Alkışlar)
Translated by Burcu Uluçay
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Noy Thrupkaew - Global journalist
Noy Thrupkaew reports on human trafficking and the economics of exploitation through the lens of labor rights.

Why you should listen

Noy Thrupkaew writes on global issues on a local scale. The focus of her studies (and the subject of her forthcoming book) is human trafficking and the exploitative economic systems and corrupt officials behind it. She is a keen critic of the role of anti-trafficking organizations in the struggle against it, calling for long-range approaches that go beyond mere prohibition.

As an independent journalist, Thrupkaew has written for a wide variety of outlets including The Nation, National Geographic and The New York Times.

More profile about the speaker
Noy Thrupkaew | Speaker | TED.com