ABOUT THE SPEAKER
Elif Shafak - Novelist
Elif Shafak explicitly defies definition -- her writing blends East and West, feminism and tradition, the local and the global, Sufism and rationalism, creating one of today's most unique voices in literature.

Why you should listen

Elif Shafak is an award-winning novelist and the most widely read female writer in Turkey. She is also a political commentator and an inspirational public speaker.

She writes in both Turkish and English and has published 15 books, 10 of which are novels, including the bestselling The Bastard of IstanbulThe Forty Rules of Love and her most recent, Three Daughters of Eve. Her books have been published in 48 languages. She is published by Penguin in the UK and represented by Curtis Brown globally.

Shafak is a TEDGlobal speaker, a member of Weforum Global Agenda Council on Creative Economy in Davos and a founding member of ECFR (European Council on Foreign Relations). She has been awarded the title of Chevalier des Arts et des Lettres in 2010 by the French government.

She has been featured in and contributes to major newspapers and periodicals around the world, including the Financial Times, The Guardian, the New York Times, the Wall Street Journal, Der Spiegel and La Repubblica.  

Shafak has an academic background and has taught at various universities in Turkey, UK and USA. She holds a degree in International Relations, a masters degree in gender and women's studies and a PhD in political science. She is known as a women's rights, minority rights and LGBT rights advocate.

Shafak has been longlisted for the Orange Prize, MAN Asian Prize, the Baileys Prize and the IMPAC Dublin Award, and shortlisted for the Independent Foreign Fiction Prize and RSL Ondaatje Prize. She sat on the judging panel for the Independent Foreign Fiction Prize (2013); Sunday Times Short Story Award (2014, 2015), 10th Women of the Future Awards (2015); FT/Oppenheimer Funds Emerging Voices Awards (2015, 2016); Baileys Women’s Prize for Fiction (2016) and Man Booker International Prize (2017).

As a public speaker, Shafak is represented by The London Speaker Bureau and Chartwell Speakers and Penguin Speakers Bureau. She lives in London.

More profile about the speaker
Elif Shafak | Speaker | TED.com
TEDGlobal>NYC

Elif Shafak: The revolutionary power of diverse thought

Elif Şafak: Farklı düşüncelerin devrimci gücü

Filmed:
4,647,250 views

Romancı Elif Şafak, "demokrasinin vazgeçilmez olduğunu popülist demagoglardan öğreneceğiz" diyor. "Tecrit yanlılarından küresel dayanışmayı ve kabilecilerden de kozmopolit olmanın güzelliğini". Bir Türk olan Elif Şafak farklılıkları kaybetmenin ne getirebileceğine birinci elden şahit olmuş biri ve otoriter yönetimlere karşı çoğulculuğun gücünü biliyor. Yaptığı tutkulu ve kişisel konuşmada politikanın, duyguların ve kimliklerimizin ikicil (ya siyah, ya beyaz) olmadığını söylüyor ve "bir insan asla ve asla karmaşıklıktan korktuğu için sessiz kalmamalı" diyor.
- Novelist
Elif Shafak explicitly defies definition -- her writing blends East and West, feminism and tradition, the local and the global, Sufism and rationalism, creating one of today's most unique voices in literature. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
"Can you tastedamak zevki wordskelimeler?"
0
1033
2260
"Kelimelerin tadını alabiliyor musun?"
00:15
It was a questionsoru
that caughtyakalandı me by surprisesürpriz.
1
3980
3056
Soruya hazırlıksız yakalanmıştım.
00:19
This summeryaz, I was givingvererek a talk
at a literaryedebi festivalFestivali,
2
7060
3111
Bu yaz konuşmacı olarak
bir edebiyat festivalindeydim
00:22
and afterwardssonradan, as I was signingimza bookskitaplar,
3
10195
2676
ve konuşmadan sonra kitap imzalıyordum,
00:24
a teenagegenç girlkız camegeldi with her friendarkadaş,
4
12895
2679
yanında arkadaşıyla genç bir kız geldi
00:27
and this is what she askeddiye sordu me.
5
15598
2033
ve bana bu soruyu sordu.
00:29
I told her that some people
experiencedeneyim an overlapüst üste gelmek in theironların sensesduyular
6
17655
4817
Kıza bazı insanlarda duyuların birbiri
içine geçebildiğini ve böylece
renklerin seslerini duyabildiklerini
00:34
so that they could hearduymak colorsrenkler
7
22496
1827
veya sesleri görebildiklerini
00:36
or see soundssesleri,
8
24347
1528
00:37
and manyçok writersyazarlar were fascinatedbüyülenmiş
by this subjectkonu, myselfkendim includeddahil.
9
25899
5438
ve bu konunun ben dahil pek çok yazarı
büyülediğini anlatmaya başlamıştım ki
00:43
But she cutkesim me off, a bitbit impatientlysabırsızlıkla,
and said, "Yeah, I know all of that.
10
31361
4869
sabırsızlanıp sözümü kesti ve
"Evet, biliyorum bunları.
00:48
It's calleddenilen synesthesiaSinestezi.
We learnedbilgili it at schoolokul.
11
36254
2741
Buna sinestezi deniyor,
okulda öğrenmiştik.
00:51
But my momanne is readingokuma your bookkitap,
12
39566
2429
Ama annem sizin kitaplarınızı okur,
00:54
and she saysdiyor there's lots
of foodGıda and ingredientsmalzemeler
13
42019
3451
kitaplarınızda bol bol yemekler
ve yemek malzemeleri oluyormuş,
00:57
and a long dinnerakşam yemegi scenefaliyet alani, sahne in it.
14
45494
1884
uzun yemek sahneleri
anlatıyormuşsunuz
00:59
She getsalır hungry at everyher pagesayfa.
15
47402
2166
ve bunları okudukça acıkıyor.
01:01
So I was thinkingdüşünme,
16
49592
1546
Yani aklıma şu gelmişti;
01:03
how come you don't
get hungry when you writeyazmak?
17
51162
2232
bunları yazarken siz acıkmıyor musunuz?
01:05
And I thought maybe,
maybe you could tastedamak zevki wordskelimeler.
18
53418
3568
Sonra da, belki de siz kelimelerin
tadını alabiliyorsunuz diye düşündüm.
01:09
Does it make senseduyu?"
19
57010
1444
Mantıklı mı söylediklerim? " dedi.
01:10
And, actuallyaslında, it did make senseduyu,
20
58881
2175
Yani, aslında çok mantıklıydı;
01:13
because ever sincedan beri my childhoodçocukluk,
21
61080
2107
çünkü çocukluğumdan beri
01:15
eachher lettermektup in the alphabetalfabe
has a differentfarklı colorrenk,
22
63211
3673
alfabedeki her harfin bana göre
farklı bir rengi vardır
01:18
and colorsrenkler bringgetirmek me flavorstatlar.
23
66908
2529
ve renkler bana tatları çağrıştırır.
01:21
So for instanceörnek, the colorrenk purplemor
is quiteoldukça pungentkeskin, almostneredeyse perfumedparfümlü,
24
69461
5606
Mesela mor renk, epeyce acımsı,
neredeyse kokulu bir renktir
01:27
and any wordskelimeler that I associateilişkilendirme with purplemor
25
75091
3817
ve bu nedenle, mor ile ilişkilendirdiğim
01:30
tastedamak zevki the sameaynı way,
26
78932
2166
her kelime aynı tadı verir.
01:33
suchböyle as "sunsetgün batımı" -- a very spicybaharatlı wordsözcük.
27
81122
3821
Örneğin, "gün batımı"
bol acılı bir kelimedir.
01:37
But I was worriedendişeli that if I tell
all of this to the teenagergenç,
28
85451
4698
Ancak endişem şuydu ki;
kıza bütün bunları anlatmaya kalksam
01:42
it mightbelki soundses eitherya too abstractsoyut
29
90173
2150
ya çok soyut kalacaklardı
01:44
or perhapsbelki too weirdtuhaf,
30
92347
2764
ya da fazlasıyla tuhaf.
01:47
and there wasn'tdeğildi enoughyeterli time anyhowNasıl olsa,
31
95135
1740
Ayrıca bunu yapmaya vakit de yoktu;
01:48
because people were waitingbekleme in the queuekuyruk,
32
96899
2261
insanlar kuyrukta bekliyordu.
01:51
so it suddenlyaniden feltkeçe like
what I was tryingçalışıyor to conveyiletmek
33
99184
4532
Birden, aslında anlatmaya
çalıştığım şeyin o ortamda
01:55
was more complicatedkarmaşık and detailedDetaylı
34
103740
3049
anlatılamayacak kadar karmaşık
01:58
than what the circumstanceskoşullar
allowedizin me to say.
35
106813
3901
ve ayrıntılı olduğunu fark ettim
02:03
And I did what I usuallygenellikle do
in similarbenzer situationsdurumlar:
36
111572
4227
ve böyle durumlarda
başıma gelen şey oldu:
02:07
I stammeredkekeledi, I shutkapamak down,
and I stoppeddurduruldu talkingkonuşma.
37
115823
3605
Kekelemeye başladım,
kendimi kapattım ve sustum.
02:11
I stoppeddurduruldu talkingkonuşma because
the truthhakikat was complicatedkarmaşık,
38
119452
4166
Sustum, çünkü bu karmaşık bir gerçekti
02:15
even thoughgerçi I knewbiliyordum, deepderin withiniçinde,
39
123642
2427
ve üstelik bir kişinin
karmaşıklıktan korkup
02:18
that one should never, ever
remainkalmak silentsessiz for fearkorku of complexitykarmaşa.
40
126093
5788
sessiz kalmasını asla onaylamayacağımı
ta derinden bilirken, ben sessiz kaldım.
02:24
So I want to startbaşlama my talk todaybugün
41
132522
1861
Bu nedenle konuşmama,
02:26
with the answerCevap that I was not ableyapabilmek
to give on that day.
42
134407
3521
o gün cevaplayamadığım o soruya
cevap vererek başlamak istiyorum.
02:29
Yes, I can tastedamak zevki wordskelimeler --
43
137952
2297
Evet, kelimelerin tadını alabiliyorum
02:32
sometimesara sıra, that is, not always,
44
140273
2140
-yani bazen, her zaman değil-
02:34
and happymutlu wordskelimeler have
a differentfarklı flavorlezzet than sadüzgün wordskelimeler.
45
142437
4024
ve mutlu kelimelerin tadı
mutsuz olanlardan farklı.
02:38
I like to explorekeşfetmek: What does
the wordsözcük "creativityyaratıcılık" tastedamak zevki like,
46
146485
4667
Bunları keşfetmek hoşuma gidiyor:
"Yaratıcılık" kelimesinin tadı nasıldır
02:43
or "equalityeşitlik,"
47
151176
2014
veya "eşitlik"
02:45
"love," "revolutiondevrim?"
48
153214
2446
"aşk", "devrim"?
02:47
And what about "motherlandVatan?"
49
155684
2134
Peki, ya "ana vatan"?
02:50
These daysgünler, it's particularlyözellikle
this last wordsözcük that troublessorunları me.
50
158358
4244
Özellikle son kelime şu sıralar
bana zahmetli geliyor.
02:54
It leavesyapraklar a sweettatlı tastedamak zevki on my tonguedil,
51
162626
2569
Dilimde, tarçın, biraz gül suyu
ve sarı elma gibi
02:57
like cinnamonTarçın, a bitbit of rosegül waterSu
52
165219
3386
tatlı bir çeşni bırakıyor
03:00
and goldenaltın appleselma.
53
168629
1400
03:02
But underneathaltında, there's a sharpkeskin tangtıngırtı,
54
170053
3198
ama altında ısırgan ve karahindiba gibi
03:05
like nettlesNettles and dandelionkarahindiba.
55
173275
2600
keskin, kekre bir tat saklıyor.
03:07
The tastedamak zevki of my motherlandVatan, TurkeyTürkiye,
56
175899
3287
Benim ana vatanım Türkiye'nin tadı
03:11
is a mixturekarışım of sweettatlı and bitteracı.
57
179210
3914
tatlıyla acının bir karışımı.
03:15
And the reasonneden why I'm tellingsöylüyorum you this
58
183730
1942
Bunu size neden anlatıyorum,
03:17
is because I think
there's more and more people
59
185696
2423
çünkü; galiba ana vatanları
03:20
all around the worldDünya todaybugün
60
188143
1792
hakkında benzer karmaşık duygular
03:21
who have similarlybenzer şekilde mixedkarışık emotionsduygular
61
189959
2865
besleyen insanların sayısı
03:24
about the landstoprakları they come from.
62
192848
2272
dünyada gün geçtikçe artıyor.
03:27
We love our nativeyerli countriesülkeler, yeah?
63
195144
2661
Hepimiz ana vatanını sever değil mi?
03:29
How can we not?
64
197829
1200
Nasıl sevmeyiz ki !
03:31
We feel attachedekli to the people,
the culturekültür, the landarazi, the foodGıda.
65
199053
4441
Oradaki insanlarla, kültürle, toprakla,
yemeklerle güçlü bağlarımız vardır.
Fakat bir yandan da
03:35
And yethenüz at the sameaynı time,
66
203518
1192
03:36
we feel increasinglygiderek frustratedhayal kırıklığına uğramış
by its politicssiyaset and politicianssiyasetçiler,
67
204734
5682
memleketin politikası ve siyasetçilerine
moralimiz öyle bir bozulur ki
03:42
sometimesara sıra to the pointpuan
of despairumutsuzluk or hurtcanını yakmak or angeröfke.
68
210440
4943
bazen umutsuzluk, kırgınlık
hattâ öfkeye bile kapılabiliriz.
03:48
I want to talk about emotionsduygular
69
216088
2128
Duygular ve duygusal zekâmızı
03:50
and the need to boostalttan yukarıya ittirmek
our emotionalduygusal intelligencezeka.
70
218240
3733
geliştirmemiz gerektiğinden
bahsetmek istiyorum.
03:53
I think it's a pityyazık
71
221997
1151
Ana akım siyaset bilimcilerin
03:55
that mainstreamana akım politicalsiyasi theoryteori
paysöder very little attentionDikkat to emotionsduygular.
72
223172
6003
bu konuya bu kadar az ilgi göstermesi,
ne acıklı bir durum.
04:01
OftentimesOftentimes, analystsAnalistler and expertsuzmanlar
are so busymeşgul with dataveri and metricsölçümleri
73
229199
5594
Analizciler ve uzmanlar verilere
ve ölçümlere öyle dalmışlar ki
04:06
that they seemgörünmek to forgetunutmak
those things in life
74
234817
2937
ölçülmesi ve istatistiksel modellerle
kümelendirilmesi belki de
04:09
that are difficultzor to measureölçmek
75
237778
1834
imkânsız olan
04:11
and perhapsbelki impossibleimkansız to clusterküme
underaltında statisticalistatistiksel modelsmodeller.
76
239636
5265
hayattaki diğer şeyleri
unutmuş görünüyorlar.
04:16
But I think this is a mistakehata,
for two mainana reasonsnedenleri.
77
244925
3365
Bence iki büyük nedenden
ötürü, bu bir hata.
04:20
FirstlyÖncelikle, because we are emotionalduygusal beingsvarlıklar.
78
248314
2842
Birincisi; biz duygusal varlıklarız.
04:23
As humaninsan beingsvarlıklar,
I think we all are like that.
79
251180
3523
Sanıyorum insanoğlu olarak
hepimiz öyleyiz.
04:26
But secondlyikinci olarak, and this is newyeni,
80
254727
2674
İkinci neden; bu yeni bir şey,
04:29
we have enteredgirdi
a newyeni stageevre in worldDünya historytarih
81
257425
3655
dünya tarihinde yeni bir döneme girdik
04:33
in whichhangi collectivetoplu sentimentsduyguları
guidekılavuz and misguideyanlış yönlendirmek politicssiyaset
82
261104
6019
ve bu yeni dönemde siyasete yön veren şey
artık kollektif (toplumsal) duygular,
04:39
more than ever before.
83
267147
2780
bu kadarı hiç görülmemişti.
04:41
And throughvasitasiyla socialsosyal mediamedya
and socialsosyal networking,
84
269951
3120
Sosyal medya ve sosyal ağlar yoluyla
04:45
these sentimentsduyguları are furtherayrıca amplifiedamplifiye,
85
273095
2886
bu duygular iyice körükleniyor,
04:48
polarizedpolarize, and they travelseyahat
around the worldDünya quiteoldukça fasthızlı.
86
276005
3726
kutuplaşmalar yaratılıyor
ve hızla dünyaya yayılıyor.
04:52
OursBizim is the ageyaş of anxietyanksiyete, angeröfke,
87
280315
3915
Bizim çağımız kaygı, öfke
04:56
distrustgüvensizlik, resentmentkızgınlık
88
284254
2514
güvensizlik, gücenmişlik
ve sanırım bolca korku çağı.
04:58
and, I think, lots of fearkorku.
89
286792
1624
Ancak şöyle bir durum var:
05:01
But here'sburada the thing:
90
289112
1295
05:02
even thoughgerçi there's plentybol of researchAraştırma
about economicekonomik factorsfaktörler,
91
290431
4775
Ekonomik faktörler konusunda
çok miktarda araştırma olmasına rağmen
05:07
there's relativelyNispeten fewaz studiesçalışmalar
about emotionalduygusal factorsfaktörler.
92
295230
4941
duygusal faktörler konusundaki
araştırmaların sayısı oldukça az.
05:12
Why is it that we underestimateAzımsamak
feelingsduygular and perceptionsalgılamalar?
93
300195
5144
Duyguları ve algıları
neden küçümsüyoruz?
05:17
I think it's going to be one
of our biggesten büyük intellectualentellektüel challengeszorluklar,
94
305363
3990
Sanırım bu bizim en zor
entellektüel sınavlarımızdan biri olacak
05:21
because our politicalsiyasi systemssistemler
are repletedolu with emotionsduygular.
95
309377
5300
çünkü politik sistemlerimiz
ağzına kadar duyguyla dolu.
05:26
In countryülke after countryülke,
96
314701
1806
Her gün bir başka ülkede
05:28
we have seengörüldü illiberalSarkozystes politicianssiyasetçiler
exploitingistismar these emotionsduygular.
97
316531
5412
dar kafalı politikacıların bu duyguları
sömürmeye başladığını görüyoruz.
05:33
And yethenüz withiniçinde the academiaAkademi
and amongarasında the intelligentsiaaydınlar,
98
321967
3618
Ancak yine de, akademik çevrelerimiz
ve aydınlarımız,
05:37
we are yethenüz to take emotionsduygular seriouslycidden mi.
99
325609
3566
duyguları ciddiye almaya yanaşmıyor.
Bence ciddiye almalıyız.
05:41
I think we should.
100
329199
1274
05:42
And just like we should focusodak
on economicekonomik inequalityeşitsizlik worldwideDünya çapında,
101
330497
3865
Tıpkı dünyadaki ekonomik
eşitsizliğe eğilmemiz gerektiği gibi
05:46
we need to payödeme more attentionDikkat
to emotionalduygusal and cognitivebilişsel gapsboşluklar worldwideDünya çapında
102
334386
6616
dünyadaki duygusal ve zihinsel (bilişsel)
ayrışmalara da dikkat etmeli ve bunu
nasıl gidereceğimizi düşünmeliyiz
05:53
and how to bridgeköprü these gapsboşluklar,
103
341026
1810
05:54
because they do mattermadde.
104
342860
2403
çünkü bunlar gerçekten önemli.
05:57
YearsYıl agoönce, when I was still
livingyaşam in IstanbulIstanbul,
105
345734
2750
Yıllar önce, hâlâ İstanbul'da yaşarken
06:00
an AmericanAmerikan scholarbilim adamı workingçalışma on
womenkadınlar writersyazarlar in the MiddleOrta EastDoğu
106
348508
4036
Orta Doğulu kadın yazarlar üzerine
araştırma yapan bir Amerikalı akademisyen
06:04
camegeldi to see me.
107
352568
1404
benimle görüşmeye gelmişti.
Görüşmenin bir yerinde
şöyle bir şey söyledi:
06:06
And at some pointpuan
in our exchangedeğiş tokuş, she said,
108
354504
2525
"Neden bir feminist olduğunuzu anlıyorum
06:09
"I understandanlama why you're a feministfeminist,
109
357053
1956
06:11
because, you know, you livecanlı in TurkeyTürkiye."
110
359033
2965
yani biliyorsunuz işte;
yaşadığınız yer Türkiye"
Şöyle cevap vermiştim;
06:14
And I said to her,
111
362529
1158
06:15
"I don't understandanlama
why you're not a feministfeminist,
112
363711
2248
" Ama ben sizin neden bir feminist
olmadığınızı
06:17
because, you know, you livecanlı in AmericaAmerika."
113
365983
2252
anlamıyorum yani biliyorsunuz işte;
yaşadığınız yer Amerika"
06:20
(LaughterKahkaha)
114
368259
2520
(Kahkahalar)
06:22
(ApplauseAlkış)
115
370803
2962
(Alkışlar)
06:25
And she laughedgüldü.
116
373789
1866
Sadece güldü ve
espri yaptığımı sandı,
06:28
She tookaldı it as a jokeşaka,
117
376290
1584
06:29
and the momentan passedgeçti.
118
377898
1819
üzerinde durmadık..
06:31
(LaughterKahkaha)
119
379741
1897
(Kahkahalar)
06:33
But the way she had dividedbölünmüş the worldDünya
into two imaginaryhayali campskampları,
120
381662
4910
Ama onun dünyayı kafasında
bu şekilde hayali ve birbirine zıt
06:38
into two oppositekarşısında campskampları --
121
386596
1943
kamplara bölmesi
06:40
it botheredrahatsız me and it stayedkaldı with me.
122
388563
2640
canımı sıktı ve sıkıntı
bir süre geçmedi.
06:43
AccordingAccording to this imaginaryhayali mapharita,
123
391227
2496
Bu hayali haritaya göre
06:45
some partsparçalar of the worldDünya
were liquidsıvı countriesülkeler.
124
393747
3522
dünyadaki bazı ülkeler
çalkantılı ülkelerdi.
06:49
They were like choppydalgalı watersdeniz
not yethenüz settledyerleşik.
125
397293
3270
Bunlar henüz durulmamış
çalkantılı sular gibiydi.
06:52
Some other partsparçalar of the worldDünya,
namelyyani the WestBatı,
126
400587
3311
Dünyanın diğer kısımları ise,
yani Batı oluyordu,
06:55
were solidkatı, safekasa and stablekararlı.
127
403922
3305
durulmuş, güvenli ve istikrarlıydı.
06:59
So it was the liquidsıvı landstoprakları
that neededgerekli feminismFeminizm
128
407251
3314
Dolayısıyla feminizme, eylemlere ve
insan haklarına ihtiyacı olan da
07:02
and activismaktivizm and humaninsan rightshaklar,
129
410589
2397
yine bu çalkantılı ülkelerdi
ve tabii, bu ülkelerde doğan
07:05
and those of us who were
unfortunateşanssız enoughyeterli
130
413010
2398
aramızdaki bahtsızlar da
07:07
to come from suchböyle placesyerler
131
415432
1812
07:09
had to keep strugglingmücadele
for these mostçoğu essentialgerekli valuesdeğerler.
132
417268
4774
temel haklar ve değerler için
mücadeleye devam etmek zorundaydı.
Ama bir umut da vardı;
07:14
But there was hopeumut.
133
422066
1187
07:15
SinceBeri historytarih movedtaşındı forwardileri,
134
423277
1807
Tarih hep ileri doğru gittiğinden
07:17
even the mostçoğu unsteadykararsız landstoprakları
would somedaybirgün catchyakalamak up.
135
425108
4389
en düzeni bozuk ülkeler bile
bir gün bu açığı kapatacaktı.
07:21
And meanwhileo esnada, the citizensvatandaşlar of solidkatı landstoprakları
136
429521
2998
Ve bu esnada
durulmuş ülke vatandaşları
07:24
could take comfortkonfor
in the progressilerleme of historytarih
137
432543
4172
tarihteki gelişmelerin
ve liberal düzenin kazandığı zaferin
07:28
and in the triumphzafer of the liberalliberal ordersipariş.
138
436739
3250
tadını çıkarıyor olacaklardı.
07:32
They could supportdestek the strugglesmücadeleler
of other people elsewherebaşka yerde,
139
440013
3963
Tabii ki, başka yerlerdeki insanların
mücadelelerine destek olabilirlerdi,
07:36
but they themselveskendilerini
did not have to strugglemücadele
140
444000
3526
ancak kendileri artık
demokrasi mücadelesi
07:39
for the basicstemel bilgiler of democracydemokrasi anymoreartık,
141
447550
3328
yapmak zorunda değildiler,
07:42
because they were beyondötesinde that stageevre.
142
450902
2647
o aşamayı çoktan geride bırakmışlardı.
07:46
I think in the yearyıl 2016,
143
454704
2445
Galiba 2016 yılında
07:49
this hierarchicalhiyerarşik geographyCoğrafya
was shatteredparamparça to piecesparçalar.
144
457173
4318
bu coğrafi hiyerarşi
paramparça oldu.
07:54
Our worldDünya no longeruzun followsşu
this dualisticikici patternmodel
145
462324
4090
Dünyamız artık iki kutuplu bir
görüntü vermiyor. Eskiden,
07:58
in the scholar'sBilgin'ın mindus, if it ever did.
146
466438
3109
en azından aydınların kafasında, öyleydi.
08:02
Now we know that historytarih
does not necessarilyzorunlu olarak movehareket forwardileri.
147
470056
4359
Şimdi şunu anladık ; tarihin
illede ileri doğru gitmesi gerekmiyor.
08:06
SometimesBazen it drawsberabere circlesçevreler,
148
474439
1923
Bazen daireler çiziyor,
08:08
even slidesslaytlar backwardsgeriye doğru,
149
476386
1957
bazen geriye bile gidiyor
08:10
and that generationsnesiller
can make the sameaynı mistakeshatalar
150
478367
2947
ve bazı kuşaklar büyük dedelerinin
08:13
that theironların great-grandfathersbüyük dedeleri had madeyapılmış.
151
481338
2834
yaptığı hataların aynını yapabiliyor.
08:16
And now we know that there's no suchböyle thing
152
484196
2607
Şunu da anladık ki ; öyle
08:18
as solidkatı countriesülkeler
versuse karşı liquidsıvı countriesülkeler.
153
486827
3807
durulmuş ülkeler çalkantılı ülkeler
ayrımı da yokmuş.
08:22
In factgerçek, we are all livingyaşam
in liquidsıvı timeszamanlar,
154
490658
4444
Aslında hepimiz çalkantılı
zamanlar yaşıyoruz
08:27
just like the lategeç ZygmuntZygmunt BaumanBauman told us.
155
495126
3647
tıpkı müteveffa Zygmunt Bauman'ın
bize söylediği gibi.
08:30
And BaumanBauman had anotherbir diğeri
definitiontanım for our ageyaş.
156
498797
3192
Bauman'ın bizim çağımız için
başka bir tanımı daha vardı:
08:34
He used to say we are all going
to be walkingyürüme on movinghareketli sandskum taneleri.
157
502013
5642
"Hepimiz kendimizi, kayan kumların
üzerinde yürürken bulacağız" derdi.
08:40
And if that's the casedurum, I think,
158
508232
2234
Eğer durum buysa, ki sanırım bu,
08:42
it should concernilgilendirmek us womenkadınlar more than menerkekler,
159
510490
3301
öyleyse biz kadınlar, erkeklerden
daha fazla endişeli olmalıyız
08:45
because when societiestoplumlar
slidekaymak backwardsgeriye doğru into authoritarianismotoriter,
160
513815
4090
çünkü bir ülke ve toplum
otoriter bir yönetim biçimine kaydığında
08:49
nationalismmilliyetçilik or religiousdini fanaticismfanatizm,
161
517929
2796
ister milliyetçilik,
isterse dini fanatizm olsun,
08:52
womenkadınlar have much more to losekaybetmek.
162
520749
2867
en çok kaybedenler kadınlar olur.
08:55
That is why this needsihtiyaçlar
to be a vitalhayati momentan,
163
523640
2821
İşte bu nedenle, sadece küresel
haklar mücadelesi bakımından
08:58
not only for globalglobal activismaktivizm,
164
526485
2191
değil, bana göre küresel kadın kardeşliği
09:00
but in my opiniongörüş,
for globalglobal sisterhoodKardeşlik as well.
165
528700
3859
bakımından da çok önemli bir andayız.
09:04
(ApplauseAlkış)
166
532583
4679
(Alkışlar)
09:12
But I want to make a little confessionitiraf
before I go any furtherayrıca.
167
540735
3348
Sözlerime devam etmeden önce
küçük bir itirafta bulunmak istiyorum.
09:16
UntilKadar recentlyson günlerde, wheneverher ne zaman I tookaldı partBölüm in
an internationalUluslararası conferencekonferans or festivalFestivali,
168
544107
5181
Yakın zamanlara kadar ne zaman
uluslararası bir konferans veya
09:21
I would be usuallygenellikle one
of the more depressedbunalımlı speakershoparlörler.
169
549312
4191
festivale katılsam, oradaki en keyifsiz
konuşmacılardan biri ben oluyordum.
09:25
(LaughterKahkaha)
170
553527
1258
(Kahkahalar)
09:26
HavingSahip seengörüldü how our dreamsrüyalar of democracydemokrasi
and how our dreamsrüyalar of coexistencebir arada bulunma
171
554809
5824
çünkü Türkiye'deki demokrasi
ve birlikte var olma hayallerimizin
nasıl ezildiğine şahit oluyordum,
09:32
were crushedezilmiş in TurkeyTürkiye,
172
560657
1963
09:34
bothher ikisi de graduallykademeli olarak but alsoAyrıca
with a bewilderingşaşırtıcı speedhız,
173
562644
4229
adım adım ama şaşırtıcı
bir hızla eziliyorlardı
09:38
over the yearsyıl I've feltkeçe
quiteoldukça demoralizeddemoralize.
174
566897
2990
ve yıllar geçtikçe moralim
daha da bozuluyordu.
09:41
And at these festivalsfestivaller there would be
some other gloomykasvetli writersyazarlar,
175
569911
4113
Ve bu festivallerde kederli başka
yazarlar da oluyordu
09:46
and they would come from placesyerler
suchböyle as EgyptMısır, NigeriaNijerya, PakistanPakistan,
176
574048
4919
ve bu yazarlar Mısır, Nijerya,
Pakistan, Bangladeş,
09:50
BangladeshBangladeş, PhilippinesFilipinler,
ChinaÇin, VenezuelaVenezuela, RussiaRusya.
177
578991
4466
Filipinler, Çin, Venezuella ve
Rusya gibi yerlerden geliyordu.
Birbirimize halden anlayan
tebessümler atıyorduk
09:56
And we would smilegülümseme
at eachher other in sympathysempati,
178
584036
2353
09:58
this camaraderiedostluk of the doomedölüme mahkum.
179
586413
2097
kader mahkumu yoldaşlar gibiydik.
10:00
(LaughterKahkaha)
180
588534
1742
(Kahkahalar)
Bize ULEVKEYAK diyebilirdiniz:
10:03
And you could call us WADWICWADWIC:
181
591165
2204
10:05
WorriedEndişeli and DepressedDepresif
WritersYazarlar InternationalUluslararası ClubClub.
182
593393
4118
Uluslararası Endişeli ve
Kederli Yazarlar Kulübü
10:09
(LaughterKahkaha)
183
597535
1722
(Kahkahalar)
Ama sonra bir şeyler
değişmeye başladı;
10:11
But then things beganbaşladı to changedeğişiklik,
184
599281
1771
10:13
and suddenlyaniden our clubkulüp becameoldu more popularpopüler,
185
601076
3963
bizim kulüp aniden popüler oldu
10:17
and we startedbaşladı to have newyeni membersüyeler.
186
605063
2509
ve yeni üyeler kazanmaya başladık
10:19
I rememberhatırlamak --
187
607596
1449
Hatırlıyorum da-
10:21
(LaughterKahkaha)
188
609069
1621
(Kahkahalar)
10:23
I rememberhatırlamak GreekYunanca writersyazarlar and poetsşairler
joinedkatıldı first, camegeldi on boardyazı tahtası.
189
611555
4699
Hatırlıyorum da, ilk gelen yeniler
Yunan şair ve yazarlardı
sonra bunları Macarlar ve
Polonyalılar (Lehler) takip etti
10:28
And then writersyazarlar from HungaryMacaristan and PolandPolonya,
190
616825
3757
10:32
and then, interestinglyilginç biçimde, writersyazarlar
from AustriaAvusturya, the NetherlandsHollanda, FranceFransa,
191
620606
5472
ve daha sonra, çok ilginçtir,
Avusturyalılar, Hollandalılar
10:38
and then writersyazarlar from the UKİNGİLTERE,
where I livecanlı and where I call my home,
192
626102
4435
ve Fransızlar geldi derken, yaşadığım
ve evim dediğim İngiltere'den ve ayrıca
10:42
and then writersyazarlar from the USAABD.
193
630561
2935
Amerika'dan yazarlar kulübe katıldı.
Uluslarının kaderinden ve dünyanın
10:46
SuddenlyAniden, there were more of us
194
634667
2043
10:48
feelingduygu worriedendişeli about
the fatekader of our nationsmilletler
195
636734
2783
geleceğinden endişe duyan
10:51
and the futuregelecek of the worldDünya.
196
639541
2262
bizlerin sayısı birden bire artmıştı.
10:53
And maybe there were more of us now
197
641827
2506
Belki de şu anda, ana vatanında
10:56
feelingduygu like strangersyabancı insanlar
in our ownkendi motherlandsAnavatanlar.
198
644357
3444
kendini yabancı hisseden bizler
daha da çoğalmışızdır, kim bilir.
Sonra acayip bir şey oldu.
11:00
And then this bizarretuhaf thing happenedolmuş.
199
648624
2177
11:02
Those of us who used to be
very depressedbunalımlı for a long time,
200
650825
3487
Aramızdaki uzun süredir
çok kederli olmaya alışık olanlarda
11:06
we startedbaşladı to feel lessaz depressedbunalımlı,
201
654336
2722
keder hafiflemeye başladı,
11:09
whereasbuna karşılık the newcomersyeni gelenler,
they were so not used to feelingduygu this way
202
657082
3702
halbuki acemilerde, yani böyle
hissetmeye henüz alışamayanlarda
keder ve depresyon iyice dip yapmıştı
11:12
that they were now even more depressedbunalımlı.
203
660808
2052
11:14
(LaughterKahkaha)
204
662884
1095
(Kahkahalar)
11:16
So you could see writersyazarlar
from BangladeshBangladeş or TurkeyTürkiye or EgyptMısır
205
664003
4838
Yani, Bangladeşli, Türk veya Mısırlı
bir yazarın, AB' den çıkmış İngiltereli
11:20
tryingçalışıyor to consoleKonsol theironların colleaguesmeslektaşlar
206
668865
3430
veya Trump (seçim) şoku yaşayan Amerikalı
11:24
from BrexitBrexit Britainİngiltere
or from post-electionseçim sonrası USAABD.
207
672319
4459
bir meslektaşını teselli
etmeye uğraştığını görebilirsiniz.
11:28
(LaughterKahkaha)
208
676802
1639
(Kahkahalar)
11:31
But jokingŞaka asidebir kenara,
209
679230
1247
Şaka bir yana,
11:32
I think our worldDünya is fulltam
of unprecedentedeşi görülmemiş challengeszorluklar,
210
680501
4397
Sanırım dünyamız emsali
görülmemiş zorluklarla karşı karşıya
11:36
and this comesgeliyor with an emotionalduygusal backlashtepki,
211
684922
3038
ve bunlar beraberinde duygusal
bir geri tepme getiriyor.
11:39
because in the faceyüz of high-speedyüksek hız changedeğişiklik,
212
687984
2221
Her şeyin hızla değiştiği bu dünyada
11:42
manyçok people wishdilek to slowyavaş down,
213
690229
2067
pek çok insan yavaşlamak istiyor.
11:44
and when there's too much unfamiliarityyabancılık,
214
692320
2568
İnsan, etrafı aşina olmadığı
bir sürü şeyle
11:46
people long for the familiartanıdık.
215
694912
2437
çevrildiğinde tanıdık bir şeylere
hasret duyar
11:49
And when things get too confusingkafa karıştırıcı,
216
697373
2246
ve her şey çok karmaşıklaştığında
11:51
manyçok people craveyalvarmak simplicitybasitlik.
217
699643
3040
çoğu insan sadeliğe hasret duyar.
11:54
This is a very dangeroustehlikeli crossroadskavşak,
218
702707
2437
Bu çok tehlikeli bir yol ayrımı,
11:57
because it's exactlykesinlikle where the demagoguedemagog
entersgirer into the pictureresim.
219
705168
5327
çünkü bir demagog (kışkırtıcı)
tam burada devreye girer.
12:03
The demagoguedemagog understandsanlar
how collectivetoplu sentimentsduyguları work
220
711447
3867
Demagog denilen adam-
evet genelde bir erkektir-
12:07
and how he -- it's usuallygenellikle a he --
can benefityarar from them.
221
715338
4637
toplumsal duyguları ve bunlardan
kendine çıkar sağlamayı iyi bilir.
12:11
He tellsanlatır us that we all
belongait in our tribeskabileler,
222
719999
3590
Bize, hepimiz aynı kabiledeniz
ve hepimiz ve her şey aynı olursa
12:15
and he tellsanlatır us that we will be saferdaha güvenli
if we are surroundedçevrili by samenessaynılık.
223
723613
5109
bu herkesin güvenliği için daha iyi
olacaktır gibi şeyler söyler.
12:21
DemagoguesDemagoji come in all sizesboyutları
and in all shapesşekiller.
224
729345
2760
Demagog karşımıza
her tür kılıkta çıkabilir.
12:24
This could be the eccentricEksantrik leaderlider
of a marginalmarjinal politicalsiyasi partyParti
225
732129
4311
Bu kişi Avrupa'da bir yerde
marjinal bir partinin
aykırı lideri de olabilir,
12:28
somewherebir yerde in EuropeEurope,
226
736464
1336
12:29
or an Islamistİslamcı extremistaşırı imamİmam
preachingvaaz dogmaDogma and hatredkin,
227
737824
5722
veya dogma ve nefret nutukları
atan bir aşırı dinci de olabilir
12:35
or it could be a whitebeyaz supremacistüstünlükçü
Nazi-admiringNazi hayran oratorhatip somewherebir yerde elsebaşka.
228
743570
5700
ya da başka bir yerdeki Nazi hayranı,
aryan (beyaz) ırkçısı hatip de olabilir.
12:41
All these figuresrakamlar, at first glancebakış --
they seemgörünmek disconnectedbağlantı kesildi.
229
749294
4152
Bu tipler ilk bakışta
birbirleriyle ilgisiz gibi görünür
12:45
But I think they feedbesleme eachher other,
230
753470
2400
ama aslında bunlar birbirini besler
12:47
and they need eachher other.
231
755894
2043
ve birbirlerine muhtaçtırlar.
Bütün dünyada aynıdır,
12:50
And all around the worldDünya,
232
758687
1216
12:51
when we look at how demagoguesdemagoji talk
and how they inspireilham vermek movementshareketler,
233
759927
5765
bu demagogların konuşma tarzına
ve insanları nasıl harekete geçirdiklerine
12:57
I think they have one
unmistakablehatasız qualitykalite in commonortak:
234
765716
4330
baktığımızda, bence çok net bir
ortak noktaları olduğu görülür:
13:02
they stronglyşiddetle, stronglyşiddetle dislikesevmemek pluralityçoğulculuk.
235
770070
4486
Çoğulculuktan sonuna kadar nefret ederler.
13:06
They cannotyapamam dealanlaştık mı with multiplicityçokluk.
236
774580
2742
Çeşitlilikle ne yapacaklarını bilemezler.
13:09
AdornoAdorno used to say,
237
777848
1598
Adorno şöyle demişti;
13:11
"Intoleranceİntoleransı of ambiguitybelirsizlik is the signişaret
of an authoritarianotoriter personalitykişilik."
238
779470
6112
" Muğlaklığa (belirsizliğe) tahammül
edememek otoriter kişilik işaretidir ".
Ama kendime şunu soruyorum:
13:18
But I asksormak myselfkendim:
239
786709
1338
13:20
What if that sameaynı signişaret,
240
788071
1963
Ya bu aynı işaret,
13:22
that sameaynı intoleranceintoleransı of ambiguitybelirsizlik --
241
790058
3153
bu belirsizliğe gösterilen tahammülsüzlük,
13:25
what if it's the markişaret of our timeszamanlar,
of the ageyaş we're livingyaşam in?
242
793235
5372
içinde yaşadığımız bütün bu çağın
bir göstergesi, karakteri ise?
13:30
Because whereverher nerede I look,
I see nuancesnüanslar witheringSoldurma away.
243
798631
3864
Ne yana baksam nüansların (küçük fark)
yok olduğunu görüyorum.
13:34
On TVTV showsgösterileri, we have
one anti-somethingAnti-bir şey speakerkonuşmacı
244
802519
4034
TV ye bakıyorum; bir tane
bir şeye karşı olan konuk
13:38
situatedbulunan againstkarşısında a pro-somethingPro-bir şey speakerkonuşmacı.
245
806577
3220
karşısında o şeyin taraftarı konuk.
Tabii ya, reytingler güzel.
13:41
Yeah? It's good ratingsderecelendirme.
246
809821
1484
Hatta birbirlerine bağırıp
çağırınca daha da iyi oluyor.
13:43
It's even better
if they shoutNot at eachher other.
247
811329
2748
13:46
Even in academiaAkademi, where our intellectakıl
is supposedsözde to be nourishedbeslenen,
248
814101
4551
Akademisyenler bile, ki onlardan
anlayışımızı geliştirmeleri bekleniyor,
13:50
you see one atheistateist scholarbilim adamı
competingrakip with a firmlysıkıca theistdinsiz scholarbilim adamı,
249
818676
6275
bakıyorsunuz ateist bir hoca Tanrı'ya
inanan (deist) bir hocayla çekişiyor
13:56
but it's not a realgerçek intellectualentellektüel exchangedeğiş tokuş,
250
824975
2964
ama gerçek bir entelektüel fikir
alışverişi yok
13:59
because it's a clashçatışma
betweenarasında two certaintieskesinlik.
251
827963
3440
çünkü bu iki kesinlik
arasındaki bir çarpışma.
14:04
I think binaryikili oppositionsmuhalefet are everywhereher yerde.
252
832183
4512
Sanırım ikili karşıtlıklar
(ya siyah, ya beyaz) her yeri sardı.
14:08
So slowlyyavaşça and systematicallysistematik olarak,
253
836719
2521
Yavaş ama sistematik bir biçimde
14:11
we are beingolmak deniedinkar the right
to be complexkarmaşık.
254
839264
4562
bileşik (komplike/mürekkep)
olma hakkımızı elimizden aldılar.
14:16
IstanbulIstanbul, BerlinBerlin, NiceGüzel, ParisParis, BrusselsBrüksel,
255
844485
3603
İstanbulda, Berlinde, Niste, Brükselde
14:20
DhakaDhaka, BaghdadBağdat, BarcelonaBarcelona:
256
848112
2646
Dakkada, Bağdatta, Barselonada
14:22
we have seengörüldü one horriblekorkunç
terrorterör attacksaldırı after anotherbir diğeri.
257
850782
3879
birbiri ardına korkunç terör
saldırıları gördük.
14:26
And when you expressekspres your sorrowüzüntü,
and when you reacttepki againstkarşısında the crueltyacımasızlık,
258
854685
4392
Üstelik üzüntünüzü ve gaddarlığa
olan tepkinizi dile getirdiğinizde de
14:31
you get all kindsçeşit of reactionsreaksiyonları,
259
859101
1842
sosyal medya üzerinden
14:32
messagesmesajları on socialsosyal mediamedya.
260
860967
2055
her türden pek çok tepki alıyorsunuz.
14:35
But one of them is quiteoldukça disturbingrahatsız edici,
261
863046
1836
Fakat bu tepkilerden biri, özellikle
14:36
only because it's so widespreadyaygın.
262
864906
2198
rahatsız edici nedeni ise
çok yaygın olması
14:39
They say, "Why do you feel sorry for them?
263
867128
3526
Şöyle söylüyorlar:
"Onlar için neden üzülüyorsun ki?
Onlar için neden üzülüyorsun?
14:43
Why do you feel sorry for them?
264
871572
2180
14:45
Why don't you feel sorry
for civilianssivil in YemenYemen
265
873776
2942
Neden Yemendeki siviller
için üzülmüyorsun
14:48
or civilianssivil in SyriaSuriye?"
266
876742
2088
veya Suriyedekiler için?"
14:51
And I think the people
who writeyazmak suchböyle messagesmesajları
267
879973
2400
Sanıyorum bu tür mesajları
yazan insanlar
14:54
do not understandanlama
268
882397
1456
bizim, Orta Doğu, Avrupa,
14:55
that we can feel sorry for
and standdurmak in solidarityDayanışma with
269
883877
5047
Asya, Amerika,
her nerede olursa olsun
terörizm kurbanları için eşit derecede
ve aynı anda üzüldüğümüzü
15:00
victimskurbanlar of terrorismterörizm and violenceşiddet
in the MiddleOrta EastDoğu, in EuropeEurope,
270
888948
4621
ve onlarla dayanışma içinde olduğumuzu
15:05
in AsiaAsya, in AmericaAmerika, whereverher nerede, everywhereher yerde,
271
893593
2936
15:08
equallyaynı derecede and simultaneouslyeşzamanlı.
272
896553
2151
anlamıyorlar.
15:11
They don't seemgörünmek to understandanlama
that we don't have to pickalmak one painAğrı
273
899184
3734
Bir acıyı veya bir yeri bütün
diğerlerine tercih etmediğimizi
15:14
and one placeyer over all othersdiğerleri.
274
902942
3653
anlıyor gibi görünmüyorlar.
15:19
But I think this is what
tribalismtribalism does to us.
275
907040
3583
Sanırım bunu bize
yaptıran şey kabilecilik.
15:22
It shrinksküçülür our mindszihinler, for sure,
276
910647
2309
Kesinlikle anlayışımızı köreltiyor
15:24
but it alsoAyrıca shrinksküçülür our heartskalpler,
277
912980
2122
ama aynı zamanda kalbimizi de,
15:27
to suchböyle an extentderece that we becomeolmak numbuyuşmuş
to the sufferingçile of other people.
278
915126
5802
öyle köreltiyor ki, diğer insanların
ıstırabına kayıtsız kalıyoruz.
15:33
And the sadüzgün truthhakikat is,
we weren'tdeğildi always like this.
279
921700
2964
Hüzün veriyor söylemek ama;
biz hep böyle değildik.
15:36
I had a children'sçocuk bookkitap out in TurkeyTürkiye,
280
924688
4012
Türkiye'de bir çocuk kitabı çıkarmıştım
15:40
and when the bookkitap was publishedyayınlanan,
I did lots of eventsolaylar.
281
928724
2975
ve kitap basıldığında epeyce
faaliyet yapmıştım.
15:43
I wentgitti to manyçok primarybirincil schoolsokullar,
282
931723
1610
İlk okullara gitmiştim
15:45
whichhangi gaveverdi me a chanceşans to observegözlemlemek
youngerdaha genç kidsçocuklar in TurkeyTürkiye.
283
933357
3892
ve Türkiyedeki küçük çocukları
gözlemleme şansı bulmuştum.
15:49
And it was always amazingşaşırtıcı to see
how much empathyempati, imaginationhayal gücü
284
937273
4842
Bu çocukların büyük bir empati
yeteneği, hayal gücü ve cüretkârlığa
sahip olduğunu görmek
hayranlık vericiydi.
15:54
and chutzpahküstahlık they have.
285
942139
1440
15:55
These childrençocuklar are much more inclinedeğimli
to becomeolmak globalglobal citizensvatandaşlar
286
943603
4027
O yaşlarda bir milliyetçi
olmaktan çok, küresel bir
dünya vatandaşı olmaya eğilimliydiler.
15:59
than nationalistsMilliyetçiler at that ageyaş.
287
947654
2506
16:02
And it's wonderfulolağanüstü to see,
when you asksormak them,
288
950184
2097
Ve ne olmak istediklerini
sorduğunuzda, cevapları;
16:04
so manyçok of them want
to be poetsşairler and writersyazarlar,
289
952305
3091
genellikle şair ve yazar olmaktı
16:07
and girlskızlar are just as confidentkendine güvenen as boysçocuklar,
290
955420
3398
ve kızların öz güveni
en az erkekler kadar yüksekti,
belki de daha yüksekti.
16:10
if not even more.
291
958842
1386
16:12
But then I would go to highyüksek schoolsokullar,
292
960806
2179
Ama sonra liselere giderdim
ve her şey tamamıyla değişmiş olurdu.
16:15
and everything has changeddeğişmiş.
293
963009
1815
16:16
Now nobodykimse wants to be a writeryazar anymoreartık,
294
964848
2166
Artık hiç biri bir yazar
olmak istemezdi,
16:19
now nobodykimse wants to be a novelistroman yazarı anymoreartık,
295
967038
2436
artık hiç biri bir romancı
olmak istemezdi
16:21
and girlskızlar have becomeolmak timidürkek,
296
969498
2754
ve kızlar artık ürkek,
16:24
they are cautiousdikkatli, guardedkorunan,
297
972276
2134
dikkatli ve temkinliydi,
16:26
reluctantisteksiz to speakkonuşmak up in the publichalka açık spaceuzay,
298
974434
3240
düşüncelerini açıkça söylemeye isteksizdi
16:29
because we have taughtöğretilen them --
299
977698
1676
çünkü onlara bunu biz öğretmiştik.
16:31
the familyaile, the schoolokul, the societytoplum --
300
979398
2449
Aile, okul, toplum,
16:33
we have taughtöğretilen them
to erasesilmek theironların individualitybireysellik.
301
981871
3487
onlara kişiliklerini
yok etmeyi öğrettik.
16:38
I think EastDoğu and WestBatı,
302
986046
1321
Doğu ve Batı
16:39
we are losingkaybetme multiplicityçokluk,
303
987391
2556
biz çeşitliliğimizi,
farklılıklarımızı kaybediyoruz
16:41
bothher ikisi de withiniçinde our societiestoplumlar
and withiniçinde ourselveskendimizi.
304
989971
4537
hem toplumlar olarak
hem bireyler olarak.
16:46
And cominggelecek from TurkeyTürkiye,
I do know that the losskayıp of diversityçeşitlilik
305
994532
4211
Bir Türk olarak farklılıkların
kaybedilmesi ne demek iyi bilirim,
16:50
is a majormajör, majormajör losskayıp.
306
998767
2487
çok çok büyük bir kayıptır.
16:53
TodayBugün, my motherlandVatan becameoldu
the world'sDünyanın en biggesten büyük jailerGardiyan
307
1001278
3327
Bugün benim ana vatanım
gazeteciler için dünyanın
16:56
for journalistsgazeteciler,
308
1004629
1340
en büyük hapishanesi,
16:57
surpassinggeride bırakarak even China'sÇin'in sadüzgün recordkayıt.
309
1005993
3789
Çin'in o kötü rekorunu bile geçti.
17:02
And I alsoAyrıca believe that what happenedolmuş
over there in TurkeyTürkiye
310
1010290
5394
Ve orada, Türkiye'de olanlar
bence her yerde olabilir.
17:07
can happenolmak anywhereherhangi bir yer.
311
1015708
1453
17:09
It can even happenolmak here.
312
1017185
2438
Burada bile olabilir.
17:11
So just like solidkatı countriesülkeler
was an illusionyanılsama,
313
1019647
4226
Durulmuş ülkeler terimi
nasıl bir yanılgı ise
17:15
singularTekil identitieskimlikler is alsoAyrıca an illusionyanılsama,
314
1023897
4311
tekil kişilik de öyle bir yanılgıdır.
17:20
because we all have
a multiplicityçokluk of voicessesleri insideiçeride.
315
1028232
5244
Hepimiz içimizde birden çok
ses taşırız.
17:26
The Iranianİran, the PersianFarsça poetşair, HafizHâfız (şair),
316
1034045
3341
İranlı Fars şair Hafız
17:29
used to say, "You carrytaşımak in your soulruh
everyher ingredientMadde necessarygerekli
317
1037410
5384
şöyle demişti : " Ruhunda, varoluşunu
neşeye çevirmek için gereken
17:34
to turndönüş your existencevaroluş into joysevinç.
318
1042818
2881
her renk vardır.
17:37
All you have to do
is to mixkarıştırmak those ingredientsmalzemeler."
319
1045723
3255
Tek yapman gereken
bu renkleri birbirine karıştırmaktır"
17:41
And I think mixkarıştırmak we can.
320
1049489
1977
Sanırım bunu yapabiliriz.
17:43
I am an IstanbuliteFetihden,
321
1051490
3112
Ben İstanbulluyum
17:46
but I'm alsoAyrıca attachedekli to the BalkansBalkanlar,
322
1054626
2163
ama aynı zamanda Balkanlarla
17:48
the AegeanAegean, the MediterraneanMediterranean,
323
1056813
2400
Egeyle, Akdenizle, Orta Doğuyla
17:51
the MiddleOrta EastDoğu, the LevantLevant.
324
1059237
2300
Levantenlerle de bağım var.
17:53
I am a EuropeanAvrupa by birthdoğum, by choiceseçim,
325
1061561
2771
Doğuştan Avrupalıyım ve desteklemeyi
17:56
the valuesdeğerler that I upholdkorumak.
326
1064356
2240
seçtiğim değerler onlar.
17:58
I have becomeolmak a LondonerLondralı over the yearsyıl.
327
1066620
2573
Zaman içinde bir Londralı oldum.
18:01
I would like to think of myselfkendim
as a globalglobal soulruh, as a worldDünya citizenvatandaş,
328
1069217
4740
Kendimi küresel bir insan, bir dünya
vatandaşı, göçebe ve gezgin bir hikâyeci
18:05
a nomadgöçebe and an itinerantseyyar storytellermasalcı.
329
1073981
3995
olarak görmek hoşuma gidiyor.
18:10
I have multipleçoklu attachmentsekleri,
just like all of us do.
330
1078000
3757
Bir çok bağım ve ilgim var
tıpkı hepimizin olduğu gibi
18:13
And multipleçoklu attachmentsekleri
mean multipleçoklu storieshikayeleri.
331
1081781
3990
ve bir çok ilgi demek
bir çok hikâye demektir.
18:18
As writersyazarlar, we always
chaseChase storieshikayeleri, of coursekurs,
332
1086628
4709
Biz yazarlar şüphesiz,
hep öykü peşinde koşarız
18:23
but I think we are alsoAyrıca
interestedilgili in silencessessizliği,
333
1091361
3094
ama galiba suskunluk da ilgimizi çekiyor
yani hakkında konuşmadığımız şeyler;
18:26
the things we cannotyapamam talk about,
334
1094479
2059
18:28
politicalsiyasi taboostabular, culturalkültürel taboostabular.
335
1096562
2973
politik tabular ve kültürel tabular.
18:31
We're alsoAyrıca interestedilgili in our ownkendi silencessessizliği.
336
1099559
3247
Ayrıca kendi suskunluğumuzla da
ilgileniriz.
18:35
I have always been very vocalvokal
about and writtenyazılı extensivelyyaygın olarak
337
1103560
4091
Azınlık hakları, kadın hakları
ve LGTB hareketi konularında
18:39
about minorityazınlık rightshaklar, women'sBayanlar rightshaklar,
338
1107675
3045
sesimi hep yükselttim ve
18:42
LGBTLGBT rightshaklar.
339
1110744
1605
pek çok şey yazdım.
18:44
But as I was thinkingdüşünme about this TEDTED Talk,
340
1112800
3069
Ama bu TED konuşmasını düşünürken
18:47
I realizedgerçekleştirilen one thing:
341
1115893
1563
bir şeyi fark ettim:
18:49
I have never had the couragecesaret
to say in a publichalka açık spaceuzay
342
1117480
4910
İnsanların önünde bir biseksüel
olduğumu söyleme cesaretini,
18:54
that I was bisexualbiseksüel myselfkendim,
343
1122414
3203
hiç gösterememiştim.
18:57
because I so fearedkorkulan the slanderiftira
344
1125641
3127
Çamur atılmasından, damgalanmaktan
19:00
and the stigmastigma and the ridiculealay
345
1128792
2508
alaya alınmaktan ve tabii
bunları izleyecek olan
19:03
and the hatredkin that was sure to followtakip et.
346
1131324
2881
nefretten, çok korkuyordum.
19:06
But of coursekurs, one should never,
ever, remainkalmak silentsessiz
347
1134800
4542
Bir insan asla ve asla
karmaşıklık korkusuyla
19:11
for fearkorku of complexitykarmaşa.
348
1139366
2266
sessiz kalmamalıdır.
19:14
(ApplauseAlkış)
349
1142662
4963
(Alkışlar)
19:22
And althougholmasına rağmen I am
no strangeryabancı to anxietieskaygıları,
350
1150503
3303
Kaygı bana hiç yabancı
bir duygu olmasa da
19:25
and althougholmasına rağmen I am talkingkonuşma here
about the powergüç of emotionsduygular --
351
1153830
3746
ve burada duyguların
gücünden bahsediyor olsam da
19:29
I do know the powergüç of emotionsduygular --
352
1157600
2052
-duyguların gücünü iyi bilirim-
19:31
I have discoveredkeşfedilen over time
353
1159676
1927
Zamanla şunu anladım:
19:33
that emotionsduygular are not limitlesssınırsız.
354
1161627
2150
duygular sınırsız değil.
19:35
You know? They have a limitsınır.
355
1163801
1754
Yani, onların da bir sınırı var.
19:37
There comesgeliyor a momentan --
356
1165579
1275
An gelir,
19:38
it's like a tippingboşaltma pointpuan
or a thresholdeşik --
357
1166878
2123
kırılma noktandır, bir eşiğe gelirsin
19:41
when you get tiredyorgun of feelingduygu afraidkorkmuş,
358
1169025
3123
an gelir, yorulursun korkmaktan,
19:44
when you get tiredyorgun of feelingduygu anxiousendişeli.
359
1172172
2672
an gelir, bıkarsın kaygıyla yaşamaktan
19:46
And I think not only individualsbireyler,
360
1174868
1895
ve galiba sadece bireylerin değil
19:48
but perhapsbelki nationsmilletler, too,
have theironların ownkendi tippingboşaltma pointsmakas.
361
1176787
4551
ama belki uluslarında da
bir kırılma noktası vardır.
19:53
So even strongergüçlü than my emotionsduygular
362
1181865
2728
Duygularımdan daha güçlü olan şey ise;
19:56
is my awarenessfarkında olma
363
1184617
1901
benim farkındalığımdır
19:58
that not only genderCinsiyet, not only identityKimlik,
364
1186542
3649
çalkantılı olan sadece cinsiyetler
sadece kimlikler değildir
20:02
but life itselfkendisi is fluidsıvı.
365
1190215
2841
hayatın kendisi bir çalkantıdır.
20:05
They want to dividebölmek us into tribeskabileler,
366
1193651
2714
Bizi kabilelere bölmek istiyorlar
20:08
but we are connectedbağlı acrosskarşısında borderssınırlar.
367
1196389
2978
ama biz sınırların ötesinden bağlıyız.
Kesinliği, ya siyahı ya beyazı övüyorlar
20:11
They preachvaaz certaintykesinlik,
368
1199391
1678
20:13
but we know that life has plentybol of magicsihirli
369
1201093
3601
ama biz hayatın belirsizlik ve başka
renklerle dolu olduğunu biliyoruz.
20:16
and plentybol of ambiguitybelirsizlik.
370
1204718
2046
İkiliği kışkırtıp,
ikisinden biri ol diyorlar
20:18
And they like to incitetahrik dualitiesikilikleri,
371
1206788
2791
20:21
but we are faruzak more nuancednüanslı than that.
372
1209603
3428
ama bizim farklarımız ikiden çok fazla.
20:25
So what can we do?
373
1213560
1519
Peki, ne yapabiliriz?
20:27
I think we need to go back to the basicstemel bilgiler,
374
1215103
2318
Sanırım temel şeylere geri dönmeliyiz
20:29
back to the colorsrenkler of the alphabetalfabe.
375
1217445
2748
alfabenin renklerine geri dönmeliyiz.
20:32
The LebaneseLübnan poetşair
KhalilHalil GibranGibran used to say,
376
1220217
3760
Lübnanlı şair Khalil Gibran
şöyle demişti:
20:36
"I learnedbilgili silenceSessizlik from the talkativekonuşkan
377
1224001
2793
" Susmayı, gevezelerden
20:38
and tolerancehata payı from the intoleranthoşgörüsüz
378
1226818
2440
tahammülü, tahammülsüzlerden
20:41
and kindnessnezaket from the unkindHiç hoş değil."
379
1229282
2846
nezaketi de nobran kişilerden öğrendim."
20:44
I think it's a great mottosloganı for our timeszamanlar.
380
1232152
2601
Bence yaşadığımız çağ için
şahane bir düstur.
20:47
So from populistpopülist demagoguesdemagoji, we will learnöğrenmek
381
1235274
3461
Öyleyse, popülist demagoglardan,
demokrasinin
20:50
the indispensabilityfıkrası of democracydemokrasi.
382
1238759
2716
vazgeçilmez olduğunu öğreneceğiz.
20:53
And from isolationistsisolationists, we will learnöğrenmek
the need for globalglobal solidarityDayanışma.
383
1241499
4734
Tecrit yanlılarından,
küresel dayanışma ihtiyacını öğreneceğiz.
20:58
And from tribaliststribalists, we will learnöğrenmek
the beautygüzellik of cosmopolitanismkozmopolitlik
384
1246257
5481
Kabilecilerden,
kozmopolit olmanın ve çeşitliliğin
21:03
and the beautygüzellik of diversityçeşitlilik.
385
1251762
2832
güzelliğini öğreneceğiz.
21:07
As I finishbitiş, I want to leaveayrılmak you
with one wordsözcük, or one tastedamak zevki.
386
1255403
5234
Sözlerimi bitirirken size
bir kelime, bir tat, bırakmak istiyorum.
21:12
The wordsözcük "yurtYurt" in TurkishTürkçe
meansanlamına geliyor "motherlandVatan."
387
1260661
3685
Türçede "yurt" kelimesi
"ana vatan" anlamına gelir,
21:16
It meansanlamına geliyor "homelandvatan."
388
1264370
1671
"memleket" anlamına gelir.
21:18
But interestinglyilginç biçimde, the wordsözcük alsoAyrıca meansanlamına geliyor
389
1266065
2279
Fakat bu kelime ilginç bir şekilde
21:20
"a tentçadır used by nomadicgöçebe tribeskabileler."
390
1268368
3269
"göçer çadırı" anlamına da gelir.
21:24
And I like that combinationkombinasyon,
because it makesmarkaları me think
391
1272146
3058
Bu bileşimi seviyorum
çünkü bana, ana vatanların
21:27
homelandsyurtlarından do not need
to be rootedköklü in one placeyer.
392
1275228
4076
tek bir yere kök salıp, sabit kalmasının
gerekmediğini düşündürüyor.
21:31
They can be portabletaşınabilir.
393
1279328
1464
Onu taşıyabiliriz,
21:32
We can take them with us everywhereher yerde.
394
1280816
2709
onu gittiğimiz her yere
yanımızda götürebiliriz.
21:35
And I think for writersyazarlar, for storytellersöykü anlatan kimse,
395
1283549
2923
Ve bence yazarlar için hikâyeciler için
21:38
at the endson of the day,
396
1286496
1412
son tahlilde
21:39
there is one mainana homelandvatan,
397
1287932
2425
tek bir hakiki ana vatan vardır
21:42
and it's calleddenilen "StorylandStoryland."
398
1290381
2322
ve ona "Hikâye Ülkesi" deniyor
21:45
And the tastedamak zevki of that wordsözcük
399
1293143
2300
ve bu kelimenin tadı
21:47
is the tastedamak zevki of freedomözgürlük.
400
1295467
2304
özgürlüğün tadıdır.
21:49
Thank you.
401
1297795
1303
Teşekkürler
21:51
(ApplauseAlkış)
402
1299122
6033
(Alkışlar)
Translated by berat güven
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Elif Shafak - Novelist
Elif Shafak explicitly defies definition -- her writing blends East and West, feminism and tradition, the local and the global, Sufism and rationalism, creating one of today's most unique voices in literature.

Why you should listen

Elif Shafak is an award-winning novelist and the most widely read female writer in Turkey. She is also a political commentator and an inspirational public speaker.

She writes in both Turkish and English and has published 15 books, 10 of which are novels, including the bestselling The Bastard of IstanbulThe Forty Rules of Love and her most recent, Three Daughters of Eve. Her books have been published in 48 languages. She is published by Penguin in the UK and represented by Curtis Brown globally.

Shafak is a TEDGlobal speaker, a member of Weforum Global Agenda Council on Creative Economy in Davos and a founding member of ECFR (European Council on Foreign Relations). She has been awarded the title of Chevalier des Arts et des Lettres in 2010 by the French government.

She has been featured in and contributes to major newspapers and periodicals around the world, including the Financial Times, The Guardian, the New York Times, the Wall Street Journal, Der Spiegel and La Repubblica.  

Shafak has an academic background and has taught at various universities in Turkey, UK and USA. She holds a degree in International Relations, a masters degree in gender and women's studies and a PhD in political science. She is known as a women's rights, minority rights and LGBT rights advocate.

Shafak has been longlisted for the Orange Prize, MAN Asian Prize, the Baileys Prize and the IMPAC Dublin Award, and shortlisted for the Independent Foreign Fiction Prize and RSL Ondaatje Prize. She sat on the judging panel for the Independent Foreign Fiction Prize (2013); Sunday Times Short Story Award (2014, 2015), 10th Women of the Future Awards (2015); FT/Oppenheimer Funds Emerging Voices Awards (2015, 2016); Baileys Women’s Prize for Fiction (2016) and Man Booker International Prize (2017).

As a public speaker, Shafak is represented by The London Speaker Bureau and Chartwell Speakers and Penguin Speakers Bureau. She lives in London.

More profile about the speaker
Elif Shafak | Speaker | TED.com