ABOUT THE SPEAKER
Heather Lanier - Essayist, poet
Heather Lanier illuminates truths about the human condition that speak to both the head and the heart.

Why you should listen

As an essayist and a poet, Heather Lanier's work spans a range of subjects, from parenting and disability to pop culture and religion. She is the author of two award-winning poetry chapbooks, The Story You Tell Yourself and Heart-Shaped Bed in Hiroshima, along with the nonfiction book, Teaching in the Terrordome: Two Years in West Baltimore with Teach For America, which MacArthur Genius Deborah Meier called "a heart-wrenching … much-needed account." She has received an Ohio Arts Council Individual Excellence Award and a Vermont Creation Grant.

In her viral Vela Magazine essay, "SuperBabies Don't Cry," Lanier chronicles her daughter's diagnosis of a rare chromosomal syndrome and explores the ways pregnant women are pressured to create perfect humans. As a mother and a disability advocate, she shines a light on ableist attitudes, encourages readers to see disability as an aspect of diversity, and marvels at the strange beauty of being human. Her book about raising her daughter is forthcoming from Penguin Press and Piatkus / Little, Brown UK. She writes a related blog here, and teaches writing at Southern Vermont College.

More profile about the speaker
Heather Lanier | Speaker | TED.com
TED@BCG Milan

Heather Lanier: "Good" and "bad" are incomplete stories we tell ourselves

Heather Lanier: 'İyi' ve 'kötü' kendimize anlattığımız tamamlanmamış hikâyelerdir

Filmed:
2,298,877 views

Heather Lanier'in kızı Fiona, gelişimsel gecikmelere neden olan genetik bir durum olan Wolf-Hirschhorn sendromuna sahip - ancak bu durum Fiona'yı ve onun gibi diğer çocukları ne trajik hale getirir, ne melek yapar ne de diğer klişelerle tanımlar. Nadir bir kızı yetiştirmenin güzel, karmaşık, neşeli ve zorlu yolculuğuyla ilgili bu konuşmada, Lanier hayatı iyi yada kötü yapan tüm varsayımlarımızı sorguluyor, bize normal görünmeyen ne varsa düzeltmek için çareler aramak yerine hayatı olduğu gibi kabul etmek konusunda bize meydan okuyor.
- Essayist, poet
Heather Lanier illuminates truths about the human condition that speak to both the head and the heart. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
There's an ancienteski parablekıssa
about a farmerçiftçi who lostkayıp his horseat.
0
900
4091
Atını kaybeden bir çiftçiyle ilgili
eski bir hikâye vardır.
00:17
And neighborsKomşular camegeldi over to say,
"Oh, that's too badkötü."
1
5015
3374
Komşuları gelir ve
'İşte bu çok kötü.' derler.
Çiftçi; 'İyi mi kötü mü söylemek zor' der.
00:20
And the farmerçiftçi said,
"Good or badkötü, hardzor to say."
2
8413
3369
00:24
DaysGün latersonra, the horseat returnsdöner
and bringsgetiriyor with it sevenYedi wildvahşi horsesatlar.
3
12649
5510
Günler sonra, kaybolan at
yedi yabani at ile birlikte geri döner.
00:30
And neighborsKomşular come over to say,
"Oh, that's so good!"
4
18183
3617
Ve komşular yeniden gelip
'İşte bu çok iyi.' derler.
00:33
And the farmerçiftçi just shrugsomuz silkiyor
and saysdiyor, "Good or badkötü, hardzor to say."
5
21824
5105
Çiftçi omuz silker ve der ki;
'İyi mi kötü mü, söylemek zor.'
00:39
The nextSonraki day, the farmer'sçiftçi sonoğul
ridessürmek one of the wildvahşi horsesatlar,
6
27579
4072
Ertesi gün, çiftçinin oğlu
yabani atlardan birine biner,
00:43
is thrownatılmış off and breakssonları his legbacak.
7
31675
2486
at onu üzerinden atar ve bacağı kırılır.
00:46
And the neighborsKomşular say,
"Oh, that's terriblekorkunç luckşans."
8
34185
3305
Ve komşular 'İşte bu kötü talih.'
00:49
And the farmerçiftçi saysdiyor,
"Good or badkötü, hardzor to say."
9
37514
4107
Ve çiftçi der ki;
'İyi mi kötü mü, söylemek zor.'
00:54
EventuallySonunda, officersgörevlileri come
knockingvurma on people'sinsanların doorskapılar,
10
42587
2671
Sonunda memurlar gelir ve
evlerin kapılarını çalar,
00:57
looking for menerkekler to drafttaslak for an armyordu,
11
45282
2659
askere almak için erkek ararlar.
00:59
and they see the farmer'sçiftçi sonoğul and his legbacak
and they passpas him by.
12
47965
3573
Çiftçinin oğlunun kırık bacağını görürler
ve onu es geçerler.
01:03
And neighborsKomşular say,
"OohOoh, that's great luckşans!"
13
51562
2556
Ve komşular der ki; 'İşte bu iyi talih!'
01:06
And the farmerçiftçi saysdiyor,
"Good or badkötü, hardzor to say."
14
54142
4488
Ve çiftçi der ki;
'İyi mi kötü mü, söylemek zor.'
01:11
I first heardduymuş this storyÖykü 20 yearsyıl agoönce,
15
59136
2447
Bu hikâyeyi ilk kez
20 yıl önce duydum.
01:13
and I have sincedan beri applieduygulamalı it 100 timeszamanlar.
16
61607
2587
Ve o günden bugüne 100 kere doğru çıktı.
01:16
Didn't get the job I wanted:
17
64218
1925
İstediğim işe giremedim;
01:18
good or badkötü, hardzor to say.
18
66734
1409
iyi mi kötü mü, söylemek zor.
01:20
Got the job I wanted:
19
68905
2369
İstediğim işe girdim;
01:23
good or badkötü, hardzor to say.
20
71298
2127
iyi mi kötü mü söylemek zor.
01:25
To me, the storyÖykü is not about
looking on the brightparlak sideyan
21
73972
3254
Benim için, hikâye
Polyannacılık oynamakla ilgili değil
01:29
or waitingbekleme to see how things turndönüş out.
22
77250
2386
ya da bekleyip işlerin nasıl
değiştiğini görmekle.
01:32
It's about how eageristekli we can be
to labeletiket a situationdurum,
23
80055
3683
Durumu sınıflandırmak için
dikkatimizi yargılamaya vermek konusunda
01:35
to put concretebeton around it by judgingyargılamak it.
24
83762
2782
nasıl da istekli olabileceğimizle ilgili.
01:38
But realitygerçeklik is much more fluidsıvı,
25
86901
3067
Ancak gerçek çok daha akıcı
01:41
and good and badkötü are oftensık sık
incompletetamamlanmamış storieshikayeleri that we tell ourselveskendimizi.
26
89992
4846
ve iyi ya da kötü, sık sık kendimize
anlattığımız tamamlanmamış hikâyelerdir.
01:46
The parablekıssa has been my warninguyarı
27
94862
2390
Bu kıssadan hisse benim için
"iyi ya da kötü"nün,
01:49
that by grippingkavrama tightlysıkıca
to the storyÖykü of good or badkötü,
28
97276
3624
hikâyesine sıkı sıkıya tutunmakla
ilgili bir uyarıcı oldu.
01:52
I closekapat down my abilitykabiliyet
to trulygerçekten see a situationdurum.
29
100924
3754
Bir olayı gerçek hâliyle görme
yeteneğimi kapatıyorum.
01:56
I learnöğrenmek more when I proceedilerlemek
and loosengevşetin my gripkavrama
30
104702
3610
Yargılamadığımda ve sadece akışına
bıraktığımda daha fazla öğreniyorum,
02:00
and proceedilerlemek openlyaçıkça
with curiositymerak and wondermerak etmek.
31
108336
3298
merak ve ilgi ile açık bir
şekilde devam ettiğimde.
02:04
But sevenYedi yearsyıl agoönce,
32
112415
2634
Ancak yedi sene önce,
02:07
when I was pregnanthamile with my first childçocuk,
33
115073
2099
ilk çocuğuma hamileyken,
02:09
I completelytamamen forgotUnuttun this lessonders.
34
117196
2820
bu dersi tamamen unuttum.
02:12
I believedinanılır I knewbiliyordum
wholeheartedlyNe mutlu Türküm diyene what was good.
35
120471
3149
Tüm kalbimle neyin iyi olduğuna
yürekten inanıyordum.
02:15
When it camegeldi to havingsahip olan kidsçocuklar,
36
123644
1709
Konu çocuk sahibi olmaya geldiğinde
02:17
I thought that good
was some versionversiyon of a superbabysuperbaby,
37
125377
3512
iyi olanın olağanüstü derecede kusursuz
bir bebek olduğunu düşünüyordum,
02:20
some ultrahealthyultrahealthy humaninsan
who possesseddeli not a singletek flawkusur
38
128913
3964
ufacık bir noksanlığı dahi olmayan
ultra sağlıklı bir insan,
02:24
and would practicallypratikte weargiyinmek a capepelerin
flyinguçan into her superherosüper kahraman futuregelecek.
39
132901
4749
neredeyse süper ötesi geleceğine
peleriniyle uçarak süzülen bir kahraman.
02:29
I tookaldı DHADHA pillshaplar to ensuresağlamak that my babybebek
had a super-high-functioningsüper yüksek işleyişi,
40
137674
4747
Bebeğimin süper ötesi bir gelişime sahip
olduğundan emin olmak için, DHA hapı aldım
02:34
supersmartsupersmart brainbeyin,
41
142445
1285
süper zeki beyin,
02:35
and I ateyemek yedi mostlyçoğunlukla organicorganik foodGıda,
42
143754
2673
çoğunlukla organik beslendim,
02:38
and I trainedeğitilmiş for a medication-freeilaç ücretsiz laboremek,
43
146451
2555
ilaçsız doğum için hazırlandım
02:41
and I did manyçok other things
44
149030
1821
ve daha birçok başka şeyler yaptım,
02:42
because I thought these things
would help me make not just a good babybebek,
45
150875
4226
çünkü düşündüm ki, bu gibi şeyler
benim sadece iyi bir bebeğe değil,
02:47
but the besten iyi babybebek possiblemümkün.
46
155125
2465
mümkün olan en iyi
bebeğe sahip olmamı sağlayacak.
02:50
When my daughterkız evlat FionaFiona was borndoğmuş,
she weighedtartılır 4 poundspound, 12 ouncesons,
47
158693
4689
Kızım Fiona doğduğunda kilosu
4 pound, 12 onstu
ya da 2,15 kilogramdı.
02:55
or 2.15 kilogramskilogram.
48
163406
2776
Doktoru böyle küçük doğmasının
02:58
The pediatriciançocuk doktoru said there were only
two possiblemümkün explanationsaçıklamalar
49
166514
3892
sadece iki açıklaması olacağını söyledi.
03:02
for her tinyminik sizeboyut.
50
170430
1618
03:04
"EitherHer iki," he said, "it's badkötü seedtohum,"
51
172072
3085
Ya 'kötü tohum'
ya da 'kötü toprak'.
03:07
"or it's badkötü soiltoprak."
52
175744
1619
Ne dediğini anlayamayacak kadar
03:09
And I wasn'tdeğildi so tiredyorgun from laboremek
to losekaybetmek the threadiplik of his logicmantık:
53
177773
4843
yorgun değildim, doktora göre
yeni doğmuş bebeğim
03:14
my newbornYeni doğan, accordinggöre to the doctordoktor,
54
182640
2295
kötü bir hasattı.
03:16
was a badkötü plantbitki.
55
184959
1694
Sonunda öğrendim ki, kızım
03:19
EventuallySonunda, I learnedbilgili that my daughterkız evlat
had an ultra-rareUltra-nadir chromosomalKromozom conditionşart
56
187873
4259
Wolf-Hirschhorn isminde çok nadir bir
kromozomal sendroma sahipti.
03:24
calleddenilen Wolf-HirschhornKurt-Hirschhorn syndromesendrom.
57
192156
2016
Dördüncü kromozomunda bir parça ekstikti.
03:26
She was missingeksik a chunkyığın
of her fourthdördüncü chromosomekromozom.
58
194196
3204
03:29
And althougholmasına rağmen my daughterkız evlat was good --
59
197830
3185
Buna rağmen kızım iyiydi,
hayattaydı,
03:33
she was alivecanlı,
60
201039
1357
03:34
and she had brandmarka newyeni babybebek skincilt
61
202420
2057
tazecik bir bebek cildi vardı,
03:36
and the mostçoğu awarefarkında onyxOnyx eyesgözleri --
62
204501
3443
her şeyin farkında o parlak gözler.
03:39
I alsoAyrıca learnedbilgili that people
with her syndromesendrom
63
207968
2120
Onunla aynı sendroma sahip insanların
belirgin gelişimsel gecikmelerinin,
03:42
have significantönemli developmentalgelişimsel
delaysgecikmeler and disabilitiesEngelli.
64
210112
3294
engellerinin olduğunu öğrendim.
03:45
Some never learnöğrenmek to walkyürümek or talk.
65
213430
2804
Bazıları yürümeyi ve konuşmayı
hiç öğrenememişti.
03:48
I did not have the equanimitytemkin
of the farmerçiftçi.
66
216747
3405
Bende çiftçinin soğukkanlılığı yoktu.
Durum benim için su götürmez
şekilde kötüydü.
03:52
The situationdurum lookedbaktı
unequivocallytümden badkötü to me.
67
220176
3977
03:56
But here'sburada where the parablekıssa is so usefulişe yarar,
68
224177
3227
İşte tam bu hikâyenin çok
kullanışlı olduğu bir andaydım.
Çünkü teşhisten haftalar sonra
umutsuzluğa kapılmıştım,
03:59
because for weekshaftalar after her diagnosisTanı,
I feltkeçe grippedkavradı by despairumutsuzluk,
69
227428
5001
hikâyede takılı kalmıştım
her şey trajik görünüyordu.
04:04
lockedkilitli in the storyÖykü
that all of this was tragictrajik.
70
232453
3816
04:08
RealityGerçeklik, thoughgerçi -- thankfullyneyse ki --
is much more fluidsıvı,
71
236293
3765
Gerçeğin kendisi ise,
neyse ki, çok daha akışkandı
ve alınacak çok ders vardı.
04:12
and it has much more to teachöğretmek.
72
240082
2590
Benim bebeğim olan
bu gizemli varlığı tanımaya
04:15
As I startedbaşladı to get to know
this mysteriousgizemli personkişi who was my kidçocuk,
73
243413
4767
başladığım anda, trajedinin
ağır havası hafifledi.
04:20
my fixedsabit, tightsıkı storyÖykü of tragedytrajedi loosenedgevşetti.
74
248204
4153
Kızımın regi sevdiği ortaya çıktı,
04:24
It turneddönük out my girlkız lovedsevilen reggaeReggae,
75
252381
2369
eşim, minik bedenine müziğe göre
04:26
and she would smirksırıtıp when my husbandkoca
would bouncehemen çıkma her tinyminik bodyvücut up and down
76
254774
3912
ritim verdiğinde gülümsüyordu.
04:30
to the rhythmritim.
77
258710
1180
04:31
Her onyxOnyx eyesgözleri eventuallysonunda turneddönük
the mostçoğu stunningçarpıcı LakeGöl TahoeTahoe bluemavi,
78
259914
4686
Akik gözleri müthiş bir Tahoe
nehri mavisine dönüyordu,
gözleri büyük bir sevinçle diğer
insanların gözleriyle buluşuyordu.
04:36
and she lovedsevilen usingkullanma them to gazebakışları intentlydikkatle
into other people'sinsanların eyesgözleri.
79
264624
4366
Beş aylık olduğunda başını diğer
bebekler gibi tutamıyordu
04:41
At fivebeş monthsay oldeski, she could not
holdambar her headkafa up like other babiesbebekler,
80
269376
3807
ama o derin ve tutkulu
göz temasını kurabiliyordu.
04:45
but she could holdambar this deepderin,
intentniyet eyegöz contacttemas.
81
273207
2987
Bir arkadaşım 'Şu ana dek gördüğüm
farkındalığı en yüksek bebek' dedi.
04:48
One friendarkadaş said, "She's the mostçoğu
awarefarkında babybebek I've ever seengörüldü."
82
276568
4308
Ben onun sakinliğini
bir armağan olarak görüyorken
04:53
But where I saw the gifthediye
of her calmsakin, attentiveözenli presencevarlık,
83
281513
3965
04:57
an occupationalMesleki therapistterapist who camegeldi
over to our houseev to work with FionaFiona
84
285502
4353
Fiona için çalışmak üzere evimize
gelen terapist
onu, nörolojik olarak donuk
bir çocuk olarak görüyordu.
05:01
saw a childçocuk who was neurologicallynörolojik dulldonuk.
85
289879
2762
Fiona henüz yan tarafına
dönemediği için bu terapist
05:04
This therapistterapist was especiallyözellikle disappointedhayal kırıklığına uğramış
86
292665
3276
cidden hayal kırıklığına uğramıştı,
05:07
that FionaFiona wasn'tdeğildi rollingyuvarlanan over yethenüz,
87
295965
2380
bebeğimizin sinir sistemini
uyandırmamız gerektiğini söyledi.
05:10
and so she told me we neededgerekli
to wakeuyanmak her neurologynöroloji up.
88
298369
3259
05:13
One day she leanedeğildi over
my daughter'skız çocukları bodyvücut,
89
301652
2919
Bir gün kızıma doğru yöneldi,
küçücük omuzlarını tuttu,
05:16
tookaldı her tinyminik shouldersomuzlar,
90
304595
1494
itip kakarak uyansana uyansana dedi.
05:18
jostledjostled her and said, "WakeUyku modundan çıkarma up! WakeUyku modundan çıkarma up!"
91
306113
2864
İlk yıl evimize birkaç farklı
terapist geldi gitti
05:21
We had a fewaz therapiststerapistler
visitziyaret etmek our houseev that first yearyıl,
92
309738
3101
ve genellikle odaklandıkları şey
bebeğimde neyin kötü olduğuydu.
05:24
and they usuallygenellikle focusedodaklı on what
they thought was badkötü about my kidçocuk.
93
312863
3726
Bense Fiona sağ elini kullanmaya
başladığında gerçekten mutluydum,
05:28
I was really happymutlu when
FionaFiona startedbaşladı usingkullanma her right handel
94
316613
2930
içi doldurulmuş oyuncak
bir koyunu eline aldığında
05:31
to bullykabadayı a danglingsarkan stuffeddolma sheepkoyun,
95
319567
2729
ama terapist çocuğumun
sol eline takılıp kalmıştı.
05:34
but the therapistterapist was fixatedsabitlenmiş
on my child'sçocuğun left handel.
96
322320
3683
Fiona'nın bu elini pek sık
kullanmama eğilimi vardı
05:38
FionaFiona had a tendencyeğilim
not to use this handel very oftensık sık,
97
326027
3092
ve bu elindeki parmaklarını
çapraz yapıyordu.
05:41
and she would crossçapraz
the fingersparmaklar on that handel.
98
329143
2868
Terapist bir atel kullanalım dedi
05:44
So the therapistterapist said
we should devisevasiyetle a splintAteli,
99
332035
2900
05:46
whichhangi would robsoymak my kidçocuk of the abilitykabiliyet
to actuallyaslında use those fingersparmaklar,
100
334959
4145
ancak o zaman da bu parmaklarını
kullanmaktan mahrum kalacaktı
ama hiç değilse onları normal bir
görüntüye kavuşmaya zorlayacaktı.
05:51
but it would at leasten az forcekuvvet them
into some positionpozisyon that lookedbaktı normalnormal.
101
339128
3587
05:55
In that first yearyıl, I was startingbaşlangıç
to realizegerçekleştirmek a fewaz things.
102
343516
2960
Bu ilk yılda birkaç şey fark ettim.
Bir, eski hikâye bir yana,
çocuğumun terapistleri çok kötüydü.
05:58
One: ancienteski parablesöyküler asidebir kenara,
my kidçocuk had some badkötü therapiststerapistler.
103
346500
3918
(Gülüşmeler)
06:02
(LaughterKahkaha)
104
350442
1049
İki, bir seçim yapmalıydım.
06:03
Two: I had a choiceseçim.
105
351515
1632
Kırmızı ya da mavi hapı
seçmesi söylenen kişi gibi.
06:05
Like a personkişi offeredsunulan to swallowyutmak
a redkırmızı pillhap or a bluemavi pillhap,
106
353171
4094
Kızımın farklılıklarını kötü
olarak görmeyi seçebilirdim.
06:09
I could chooseseçmek to see
my daughter'skız çocukları differencesfarklar as badkötü;
107
357289
3609
06:12
I could strivegayret towardkarşı the goalhedef
that her therapiststerapistler calleddenilen,
108
360922
3328
Terapistlerinin söylediği şekliyle;
'Asla bilemezdin'
06:16
"You'dOlur never know."
109
364274
1186
deyip kendimi parçalamaya
devam edebilirdim.
06:17
They lovedsevilen to patsıvazlama themselveskendilerini on the back
when they could say about a kidçocuk,
110
365484
3470
Terapistler çocuk otistik, farklı
veya gelişim geriliği mi
06:20
"You'dOlur never know he was 'delayed''gecikmiş'
or 'autistic''otistik' or 'different' farklı.'"
111
368978
4602
olacak asla bilemezsin dediklerinde
kendilerine pay çıkarmaya bayılırlar.
06:25
I could believe that the good pathyol
was the pathyol that erasedsildim
112
373604
3831
İyi olan yolun, farklılıkları
mümkün olduğunca
silen yol olduğuna inanabilirdim.
06:29
as manyçok differencesfarklar as possiblemümkün.
113
377459
2189
Tabii ki bu yıkıcı bir bakış açısı olurdu,
06:32
Of coursekurs, this would have been
a disastrousfelaket pursuitkovalama,
114
380610
2808
çünkü hücresel düzeyde,
kızımın nadir genleri vardı.
06:35
because at the cellularhücresel levelseviye,
my daughterkız evlat had rarenadir blueprintsplanları.
115
383442
4227
Diğer insanlar gibi olmak
için tasarlanmamıştı.
06:39
She wasn'tdeğildi designedtasarlanmış
to be like other people.
116
387693
2535
06:42
She would leadöncülük etmek a rarenadir life.
117
390252
1716
Nadir bir hayat sürecekti.
Yani başka bir seçeneğim vardı;
nörolojik farklılıkların ve
06:44
So, I had anotherbir diğeri choiceseçim:
I could dropdüşürmek my storyÖykü
118
392465
3887
gelişimsel gecikmelerin ve
engelli olmanın kötü olduğunu
06:48
that neurologicalnörolojik differencesfarklar
and developmentalgelişimsel delaysgecikmeler and disabilitiesEngelli
119
396376
5282
söyleyen hikâyemi bırakabilirdim,
bu aynı zamanda
06:53
were badkötü,
120
401682
1159
06:54
whichhangi meansanlamına geliyor I could alsoAyrıca dropdüşürmek my storyÖykü
that a more able-bodiedgüçlü kuvvetli life was better.
121
402865
5896
sağlam vücudun daha iyi olduğuna dair
hikâyemi de bırakmam demekti.
Bir hayatı iyi veya kötü yapan şeyler
hakkındaki kültürel ön yargılarımı bırakıp
07:00
I could releaseserbest bırakmak my culturalkültürel biasesönyargıların
about what madeyapılmış a life good or badkötü
122
408785
4903
basit bir şekilde kızımın hayatını
olduğu gibi izlemem demek oluyordu,
07:05
and simplybasitçe watch
my daughter'skız çocukları life as it unfoldedgelişeceğini
123
413712
3584
07:09
with opennessaçıklık and curiositymerak.
124
417320
2512
açıklık ve merakla.
Bir öğleden sonra sırt üstü uzanmış
07:12
One afternoonöğleden sonra she was lyingyalan söyleme on her back,
125
420593
2055
halının üstünde sırtını
kambur yapmış,
07:14
and she archedkemerli her back on the carpethalı
126
422672
3140
dilini ağzından dışarı çıkarmış,
07:17
stucksıkışmış her tonguedil
out of the sideyan of her mouthağız
127
425836
2952
gövdesini göbeği üzerinde çevirebilmişti.
07:20
and managedyönetilen to torqueTork
her bodyvücut ontoüstüne her bellygöbek.
128
428812
3517
Sonra yere kapaklandı,
sırtının üzerinde tekrar döndü
07:24
Then she tippeduçlu over
and rolledhaddelenmiş back ontoüstüne her back,
129
432866
2687
ve tekrar aynı hakereti yapmayı başardı,
07:27
and oncebir Zamanlar there, she managedyönetilen
to do it all over again,
130
435577
3125
12 poundluk bedenini bir
kahve masasının altına yuvarladı.
07:30
rollingyuvarlanan and wigglingkıpır kıpır her 12-pound-pound selföz
underaltında a coffeeKahve tabletablo.
131
438726
3864
Önce orada sıkıştı zannettim
07:34
At first, I thought
she'do ediyorum gottenkazanılmış stucksıkışmış there,
132
442614
2748
ama sonra gözünün
bir şeye takıldığını gördüm:
07:37
but then I saw her reachingulaşan for something
that her eyegöz had been on all alonguzun bir:
133
445386
5113
Siyah bir elektrik kablosu.
07:42
a blacksiyah electricelektrik cordkordon.
134
450523
1646
Bir yaşına gelmişti.
07:44
She was a yearyıl oldeski.
135
452626
1948
Onun yaşındaki diğer bebekler
ayağa kalkabiliyor ve emekleyebiliyorlardı
07:46
Other babiesbebekler her ageyaş were for sure
pullingçeken up to standdurmak and toddlingtoddling around,
136
454598
5133
en azından bazıları.
07:51
some of them.
137
459755
1300
Bazılarına bebeğimin
durumu kötü gelebilir,
07:53
To some, my kid'sçocuğun situationdurum lookedbaktı badkötü:
138
461897
3511
bir yaşında sadece
yuvarlanabilen bir bebek.
07:57
a one-year-oldbir yaşında who could only rollrulo.
139
465432
1897
Salla gitsin!
07:59
But screwvida that.
140
467353
1170
Çocuğum yuvarlanma
özgürlüğünün tadını çıkarıyordu.
08:00
My kidçocuk was enjoyingkeyfi the newyeni,
limberkadar esnek freedomözgürlük of mobilityhareketlilik.
141
468547
4700
Bayram ediyordum.
08:05
I rejoicedsevindi.
142
473271
1150
O öğleden sonra gördüğüm, elektrik
kablosunu çekiştiren bir bebekti,
08:07
Then again, what I watchedizledi that afternoonöğleden sonra
was a babybebek yankingkopyalama on an electricelektrik cordkordon,
143
475326
4575
bilirsiniz işte,
08:11
so you know,
144
479925
1190
iyi mi kötü mü, söylemek zor.
08:13
good or badkötü, hardzor to say.
145
481139
1566
(Gülüşmeler)
08:14
(LaughterKahkaha)
146
482729
1150
Hayatı neyin iyi ya da
kötü yaptığıyla ilgili
08:16
I startedbaşladı seeinggörme
that when I releasedyayınlandı my gripkavrama
147
484967
3110
ön yargılarımı bıraktığımda
08:20
about what madeyapılmış a life good or badkötü,
148
488101
2343
kızımın hayatının nasıl
geliştiğini izlemeye başladım
08:22
I could watch my daughter'skız çocukları life unfoldaçılmak
and see what it was.
149
490468
3905
ve ne kadar güzel olduğunu,
08:27
It was beautifulgüzel,
150
495151
1404
evet karmaşıktı,
08:28
it was complicatedkarmaşık,
151
496579
1536
neşe dolu ve zor
08:31
joyfulneşeli, hardzor --
152
499176
2099
diğer bir deyişle, insan olma deneyiminin
başka bir ifadesiydi.
08:33
in other wordskelimeler: just anotherbir diğeri expressionifade
of the humaninsan experiencedeneyim.
153
501299
5729
En sonunda, ailece Amerika'da
yeni bir eyalete taşındık.
08:40
EventuallySonunda, my familyaile and I movedtaşındı
to a newyeni statebelirtmek, bildirmek in AmericaAmerika,
154
508490
3197
Ve yeni bir grup terapistle
tanışacak kadar da şanslıydık.
08:43
and we got luckyşanslı with a brand-newyepyeni
batchyığın of therapiststerapistler.
155
511711
3893
Bu seferki terapsitler, çocuğumda neyin
eksik olduğuna odaklanmadılar.
08:47
They didn't focusodak on
all that was wrongyanlış with my kidçocuk.
156
515628
3438
Kızımın farklılıklarını, onarılması
gereken problemler olarak görmediler.
08:51
They didn't see her differencesfarklar
as problemssorunlar to fixdüzeltmek.
157
519090
3025
08:54
They acknowledgedkabul etti her limitationssınırlamaları,
158
522139
2499
Kızımın sınırlı yanlarının farkındaydılar.
Ama aynı zamanda
güçlü taraflarını da gördüler
08:56
but they alsoAyrıca saw her strengthsgüçlü,
159
524662
2659
ve onu olduğu gibi
değerlendirdiler ve kabul ettiler.
08:59
and they celebratedünlü her for who she was.
160
527345
2831
Amaçları Fiona'yı mümkün olduğunca
normalleştirmek değildi,
09:02
TheirOnların goalhedef wasn'tdeğildi to make FionaFiona
as normalnormal as possiblemümkün;
161
530931
3508
amaçları onu mümkün olduğunca
bağımsız hâle getirmekti,
09:06
theironların goalhedef was simplybasitçe to help her
be as independentbağımsız as possiblemümkün
162
534463
3555
böylece potansiyelini
değerlendirebilecekti.
09:10
so that she could fulfillyerine getirmek her potentialpotansiyel,
howeverancak that lookedbaktı for her.
163
538042
4313
Ancak toplumun geneli engellilerle
ilgili bu açık tutuma sahip değil.
09:14
But the culturekültür at largegeniş does not take
this openaçık attitudetutum about disabilitiesEngelli.
164
542883
5628
Doğuştan gelen farkılıklara
'doğum kusuru' diyoruz,
09:20
We call congenitalKonjenital differencesfarklar
"birthdoğum defectskusurları,"
165
548535
3468
sanki tüm insanoğlu, tek bir fabrikadan
çıkan ürünmüş gibi.
09:24
as thoughgerçi humaninsan beingsvarlıklar
were objectsnesneleri on a factoryfabrika linehat.
166
552027
3478
Arkadaşımızın down sendromlu
bebeği olduğunu öğrendiğimizde
09:27
We mightbelki offerteklif pityingacıyan expressionsifade
167
555878
2303
ona acıyan gözlerle bakabiliriz.
09:30
when we learnöğrenmek that a colleagueçalışma arkadaşı
had a babybebek with Down syndromesendrom.
168
558205
3298
İntihar eden bir tekerlekli sandalye
kullanıcısı hakkındaki film gişe rekoru
09:33
We hailSelam olsun a blockbustergişe rekorları kıran filmfilm
about a suicidalintihara meyilli wheelchairtekerlekli sandalye userkullanıcı,
169
561527
4008
kırdığında filmi övebiliriz,
gerçek bir tekerlekli sandalyeli
09:37
despiterağmen the factgerçek that actualgerçek
wheelchairtekerlekli sandalye userskullanıcılar tell us
170
565559
3395
filmdeki klişenin haksız ve
zararlı olduğunu söylese bile.
09:40
that stereotypeklişe is unfairhaksız and damagingzarar.
171
568978
3245
Bazen sağlık kurumlarımız hangi hayatın
yaşamaya değmez olduğuna karar verir.
09:44
And sometimesara sıra our medicaltıbbi institutionskurumlar
decidekarar ver what liveshayatları are not worthdeğer livingyaşam.
172
572247
5115
Mesela Amelia Rivera
konusunda olduğu gibi,
09:49
SuchBöyle is the casedurum with AmeliaAmelia RiveraRivera,
173
577386
2433
kızımla aynı sendroma sahip bir kız.
09:51
a girlkız with my daughter'skız çocukları sameaynı syndromesendrom.
174
579843
2209
2012 yılında,
Amerika'nın ünlü bir çocuk hastanesi
09:54
In 2012, a famousünlü AmericanAmerikan
children'sçocuk hospitalhastane
175
582076
3922
Amelia'nın hayatını kurtaracak
olan böbrek nakli hakkını reddetti,
09:58
initiallybaşlangıçta deniedinkar AmeliaAmelia the right
to a lifesavinghayat kurtarıcı kidneyböbrek transplantOrgan nakli
176
586022
4600
çünkü onların kayıtlarına göre
10:02
because, accordinggöre to theironların formform,
177
590646
1964
kızda zekâ geriliği vardı.
10:04
as it said, she was "mentallyzihinsel retardedgeri zekalı."
178
592634
2869
İşte bir kültürde engellilerin
hikâyelerinin kötü
10:07
This is the way that the storyÖykü
of disabilitiesEngelli as badkötü manifestsbildirimleri
179
595527
3842
yazılması böyledir.
10:11
in a culturekültür.
180
599393
1426
Ama şaşırtıcı derecede
karşıt bir teori daha var,
10:12
But there's a surprisinglyşaşırtıcı biçimde
insidioussinsi counterstorycounterstory --
181
600843
3816
hikâye, özellikle zihinsel
engelli insanlar iyidir,
10:16
the storyÖykü, especiallyözellikle, that people
with intellectualentellektüel disabilitiesEngelli are good
182
604683
4647
çünkü onlar bize sihirli bir şeyler
öğretmek için buradalar
10:21
because they are here
to teachöğretmek us something magicalbüyülü,
183
609354
3267
veya her zaman meleksiler ve tatlılar.
10:24
or they are inherentlydoğal olarak angelicmelek
and always sweettatlı.
184
612645
4308
Engellilere karşı ayrımcılık yapan
mecazı duymuşsunuzdur:
10:28
You have heardduymuş this ableistableist tropemecaz before:
185
616977
3375
Down sendromlu çocuk,
Tanrı'nın özel çocuğudur
10:32
the boyoğlan with Down syndromesendrom
who'skim one of God'sTanrı'nın specialözel childrençocuklar,
186
620376
3876
veya yürüteçli ve iletişim cihazlı kız
10:36
or the girlkız with the walkeryürüteç
and the communicationiletişim devicecihaz
187
624276
3829
küçük ve değerli bir melektir.
10:40
who is a preciousdeğerli little angelmelek.
188
628129
1740
Bu hikâye, kızımın hayatında
10:42
This storyÖykü rearsrears its headkafa
in my daughter'skız çocukları life
189
630422
2307
Noel zamanında,
10:44
around ChristmastimeNoel,
190
632753
1245
bazı insanlar baş döndürücü
şekilde pozitif olduklarında
10:46
when certainbelli people get positivelypozitif olarak giddysersem
191
634022
2384
kızımda melek kanatları ve hale
10:48
at the thought of seeinggörme her
in angel'sAngel'ın wingskanatlar and a haloHalo
192
636430
3206
görme düşüncelerinde kendini gösteriyor.
10:51
at the pageantgeçit alayı.
193
639660
1428
10:53
The insinuationima is that these people
don't experiencedeneyim the stickyyapışkan complexitieskarmaşıklıklar
194
641112
5456
Sözün özü, bu insanlar,
insan olma deneyiminin
karmaşıklığını yaşamıyorlar.
10:58
of beingolmak humaninsan.
195
646592
1460
Ve bazen de, özellikle bebekken
11:00
And althougholmasına rağmen at timeszamanlar,
especiallyözellikle as a babybebek,
196
648457
2477
kızım, o melek görünümlü bebek
11:02
my daughterkız evlat has, in factgerçek, lookedbaktı angelicmelek,
197
650958
3189
değişik davranışlar sergilemeye başladı,
11:06
she has grownyetişkin into the typetip of kidçocuk
198
654171
2334
diğer çocuklar gibi sinsi şeyler
yapmaya başladı,
11:08
who does the rascallyalçakça things
that any other kidçocuk does,
199
656529
3285
mesela dört yaşındayken, iki
yaşındaki kız kardeşini itip kakmak gibi.
11:11
suchböyle as when she, at ageyaş fourdört,
shoveditti her two-year-oldiki-yıl-yaşlı sisterkız kardeş.
200
659838
4982
Kızımın canınızı sıkma hakkı var,
11:17
My girlkız deserveshak ediyor the right
to annoyrahatsız the hellcehennem out of you,
201
665643
3251
herhangi diğer bir çocuk gibi.
11:20
like any other kidçocuk.
202
668918
1359
Bir insanı, trajik ya da melek,
iyi ya da kötü
11:23
When we labeletiket a personkişi tragictrajik or angelicmelek,
203
671532
3533
11:27
badkötü or good,
204
675089
2090
diye etiketlediğimizde,
11:29
we robsoymak them of theironların humanityinsanlık,
205
677203
1930
onların insanlıklarını çalarız,
bu etiketle gelen sadece
karmaşa ve çözümsüzlük değildir,
11:31
alonguzun bir with not only the messinessmessiness
and complexitykarmaşa that that titleBaşlık bringsgetiriyor,
206
679750
4271
onların haklarını ve
haysiyetlerini de çalarız.
11:36
but the rightshaklar and dignitiesdignities as well.
207
684045
2579
Kızım bana bir şeyler
öğretmek için gelmedi,
11:40
My girlkız does not existvar olmak to teachöğretmek me things
208
688228
2562
hiçbirimize
11:42
or any of us things,
209
690814
1417
ama kesinlikle bana öğrettiği şeyler var:
11:44
but she has indeedaslında taughtöğretilen me:
210
692255
2162
Bir, 10 kiloluk bir
insan evladı günde kaç tane
11:46
numbernumara one, how manyçok
mozzarellaMozzarella peyniri cheesepeynir stickssopa
211
694441
2982
mozerella peynir çubuğu yiyebilir
11:49
a 22-pound-pound humaninsan beingolmak
can consumetüketmek in one day --
212
697447
3468
ki kayıtlara geçsin, beş tane
11:52
whichhangi is fivebeş, for the recordkayıt;
213
700939
2549
ve iki, hayatı neyin iyi yaptığıyla
ilgili kültürel inançlarımı
11:55
and two, the gifthediye of questioningsorgulama
my culture'skültürün beliefsinançlar
214
703512
5191
sorgulama armağanı
12:00
about what makesmarkaları a life good
215
708727
2219
ve tabii neyin kötü yaptığıyla ilgili.
12:02
and what makesmarkaları life badkötü.
216
710970
1617
Altı yıl önce bana,
kızımın iletişim kurmak için
12:04
If you had told me sixaltı yearsyıl agoönce
217
712990
2976
bazen iPad uygulaması
kullanacağını söyleseydiniz,
12:07
that my daughterkız evlat would sometimesara sıra use
and iPadiPad appUygulamanın to communicateiletişim kurmak,
218
715990
3625
bunun üzücü olduğunu söyleyebilirdim.
12:11
I mightbelki have thought that was sadüzgün.
219
719639
2270
Ama şimdi Fiona'nın eline
binlerce kelime ile dolu bir
12:14
But now I recallhatırlama the first day
I handedeli FionaFiona her iPadiPad,
220
722644
3596
iPad verdiğim günü hatırlıyorum da
12:18
loadedyüklü with a thousandbin wordskelimeler,
221
726264
2717
her bir kelime minik bir simge veya
küçük bir kare ile temsil ediliyordu.
12:21
eachher representedtemsil by a tinyminik little iconikon
or little squarekare on her iPadiPad appUygulamanın.
222
729005
5138
Hatırlıyorum, bazı terapistler
beklentimin çok yüksek olduğu,
12:26
And I recallhatırlama how boldcesur and hopefulumutlu it feltkeçe,
223
734167
3138
kızımın bu hedefleri tutturamayabileceği
ile ilgili beni uyardıklarında bile
12:29
even as some of her therapiststerapistler said
that my expectationsbeklentileri were way too highyüksek,
224
737329
5134
ne kadar cesur ve umut doluydum
12:34
that she would never be ableyapabilmek
to hitvurmak those tinyminik targetshedefler.
225
742487
3336
ve kızım minicik başparmağını
kullanarak sevdiği kelimelerin
12:38
And I recallhatırlama watchingseyretme in awehuşu
as she graduallykademeli olarak learnedbilgili
226
746276
4193
tuşlarına bastığında,
mesela regi ve peynir gibi
12:42
to flexFlex her little thumbbaşparmak
227
750493
2169
ve ağzının henüz söyleyemediği diğer
yüz kelimenin tuşlarına bastığında
12:44
and hitvurmak the buttonsdüğmeleri to say
wordskelimeler she lovedsevilen,
228
752686
3052
12:47
like "reggaeReggae" and "cheesepeynir"
229
755762
2999
nasıl da hayranlık içinde
onu izlediğimi hatırlıyorum.
12:50
and a hundredyüz other wordskelimeler she lovedsevilen
that her mouthağız couldn'tcould yethenüz say.
230
758785
3515
Sonra ona daha az eğlenceli
kelimeleri öğretmemiz gerekti
12:55
And then we had to teachöğretmek her
less-fundaha az eğlenceli wordskelimeler, prepositionsedatlar --
231
763216
2897
karşı, üstünde, içinde gibi edatları
12:58
wordskelimeler like "of" and "on" and "in."
232
766137
2885
ve bunun üzerinde birkaç hafta çalıştık.
13:01
And we workedişlenmiş on this for a fewaz weekshaftalar.
233
769046
2270
Sonra akrabalarla hep birlikte yemek
13:03
And then I recallhatırlama sittingoturma
at a diningyemek roomoda tabletablo
234
771340
3400
masasına oturduğumuzu
13:06
with manyçok relativesakrabaları,
235
774764
1981
ve öylesine bir anda
13:08
and, aproposyerinde of absolutelykesinlikle nothing,
236
776769
3110
Fiona iPad'ini aldı ve dedi ki
13:11
FionaFiona used her iPadiPad appUygulamanın to say,
237
779903
3425
'kakamız tuvalette'
13:15
"poopkaka in toilettuvalet."
238
783352
2818
(Gülüşmeler)
13:18
(LaughterKahkaha)
239
786194
1234
İyi ya da kötü, söylemek zor.
13:20
Good or badkötü, hardzor to say.
240
788168
1856
(Gülüşmeler)
13:22
(LaughterKahkaha)
241
790048
1150
Çocuğum bir insan, hepsi bu.
13:23
My kidçocuk is humaninsan, that's all.
242
791584
2377
Ve bu çok anlamlı.
13:25
And that is a lot.
243
793985
1574
Teşekkürler.
13:28
Thank you.
244
796268
1277
(Alkışlar)
13:29
(ApplauseAlkış)
245
797569
3832
Translated by Emel Cakir
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Heather Lanier - Essayist, poet
Heather Lanier illuminates truths about the human condition that speak to both the head and the heart.

Why you should listen

As an essayist and a poet, Heather Lanier's work spans a range of subjects, from parenting and disability to pop culture and religion. She is the author of two award-winning poetry chapbooks, The Story You Tell Yourself and Heart-Shaped Bed in Hiroshima, along with the nonfiction book, Teaching in the Terrordome: Two Years in West Baltimore with Teach For America, which MacArthur Genius Deborah Meier called "a heart-wrenching … much-needed account." She has received an Ohio Arts Council Individual Excellence Award and a Vermont Creation Grant.

In her viral Vela Magazine essay, "SuperBabies Don't Cry," Lanier chronicles her daughter's diagnosis of a rare chromosomal syndrome and explores the ways pregnant women are pressured to create perfect humans. As a mother and a disability advocate, she shines a light on ableist attitudes, encourages readers to see disability as an aspect of diversity, and marvels at the strange beauty of being human. Her book about raising her daughter is forthcoming from Penguin Press and Piatkus / Little, Brown UK. She writes a related blog here, and teaches writing at Southern Vermont College.

More profile about the speaker
Heather Lanier | Speaker | TED.com