ABOUT THE SPEAKER
Susan David - Psychologist, researcher, author
Susan David, a Harvard Medical School psychologist, studies emotional agility: the psychology of how we can use emotion to bring forward our best selves in all aspects of how we love, live, parent and lead.

Why you should listen

What does it take internally, in the way we deal with our thoughts, emotions and stories, for us to thrive in a complex and changing world? How we respond to these inner experiences drives our actions, careers, relationships, happiness, health -- everything that matters in our lives. Susan David became fascinated by this question through first-hand experience of loss and resilience, while growing up in a country in which hate was legislated: apartheid South Africa.

David holds a PhD in the psychology of emotions, is an award-winning Harvard Medical School psychologist, and is ranked as one of the world's leading management thinkers. Her #1 Wall Street Journal bestselling book, Emotional Agility, describes the psychological skills critical to thriving in times of complexity and change. David is CEO of Evidence Based Psychology, on Harvard Medical School faculty, and a co-founder of the Institute of Coaching. Described as "a powerful speaker, visionary thinker and inspirational personality," she is an unwavering believer in the power of people to bring the best of who they are to themselves, their children, their organizations and their communities.

More profile about the speaker
Susan David | Speaker | TED.com
TEDWomen 2017

Susan David: The gift and power of emotional courage

Susan David: Duygusal cesaret yetenek ve gücü

Filmed:
6,509,711 views

Psikolog Susan David duygularımızla baş etme şeklimizin önemli olan her şeye şekil verdiğini anlatıyor: hareketlerimiz, kariyerlerimiz, ilişkilerimiz, sağlığımız ve mutluluğumuz. Bu derinden etkileyen mizahi ve muhtemelen hayat değiştirecek konuşmada, pozitifliği duygusal gerçekliğin üstünde tutan kültürü eleştirmekle birlikte duygusal çevikliğe dair güçlü stratejiler paylaşıyor. Paylaşmaya değer bir konuşma.
- Psychologist, researcher, author
Susan David, a Harvard Medical School psychologist, studies emotional agility: the psychology of how we can use emotion to bring forward our best selves in all aspects of how we love, live, parent and lead. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:13
HelloMerhaba, everyoneherkes.
0
1167
1190
Herkese merhaba.
00:15
SawubonaSawubona.
1
3531
1150
Sawubona.
00:20
In SouthGüney AfricaAfrika, where I come from,
2
8412
2206
Ülkem Güney Afrika'da
00:22
"sawubonasawubona" is the ZuluZulu dili wordsözcük for "helloMerhaba."
3
10642
2555
''Sawubona'' Zulu dilinde merhaba demek.
00:26
There's a beautifulgüzel and powerfulgüçlü
intentionniyet behindarkasında the wordsözcük
4
14122
2722
Kelimenin ardında çok güzel
ve güçlü bir niyet var
00:28
because "sawubonasawubona"
literallyharfi harfine translatedtercüme meansanlamına geliyor,
5
16868
2230
çünkü birebir çevrildiğinde anlamı
00:31
"I see you, and by seeinggörme you,
I bringgetirmek you into beingolmak."
6
19122
3291
''Seni görüyorum ve görerek
seni var olmaya davet ediyorum.''
00:35
So beautifulgüzel, imaginehayal etmek
beingolmak greetedkarşıladı like that.
7
23538
2920
O kadar güzel ki...
Bu şekilde selamlaştığınızı düşünün.
00:40
But what does it take
in the way we see ourselveskendimizi?
8
28093
2920
Peki kendimizi görmemiz için
ne gerekiyor?
00:43
Our thoughtsdüşünceler, our emotionsduygular and our storieshikayeleri
9
31037
2746
Giderek karmaşıklaşan ve kötüleyen dünyada
00:45
that help us to thrivegelişmek
10
33807
1332
gelişmemize yardım eden
00:47
in an increasinglygiderek complexkarmaşık
and fraughtdolu worldDünya?
11
35163
2950
duygu, düşünce ve yaşadıklarımız mı?
00:50
This crucialçok önemli questionsoru has been
at the centermerkez of my life'shayatın work.
12
38958
3825
Bu önemli soru hayatım boyunca
işimin merkezi oldu.
00:54
Because how we dealanlaştık mı
with our inner worldDünya drivessürücüler everything.
13
42807
3310
Çünkü iç dünyamızla mücadelemiz
her şeyi yönetiyor.
00:58
EveryHer aspectGörünüş of how we love, how we livecanlı,
14
46593
3190
Nasıl sevdiğimizden nasıl yaşadığımıza
01:01
how we parentebeveyn and how we leadöncülük etmek.
15
49807
2000
nasıl anne baba olup
nasıl liderlik yaptığımıza kadar.
01:04
The conventionalKonvansiyonel viewgörünüm
of emotionsduygular as good or badkötü,
16
52696
3785
Duygularımızın iyi veya kötü,
olumlu veya olumsuz
01:08
positivepozitif or negativenegatif,
17
56505
1667
olduğu görüşü
01:10
is rigidkatı.
18
58196
1150
kalıplaşmış.
01:11
And rigiditysertlik in the faceyüz
of complexitykarmaşa is toxictoksik.
19
59768
3283
Karmaşıklık arasında kalıplaşma
toksit gibidir.
01:16
We need greaterbüyük levelsseviyeleri
of emotionalduygusal agilityçeviklik
20
64093
3294
Gerçek dayanıklıklık
ve kendimizi geliştirmek için
01:19
for truedoğru resilienceesneklik and thrivinggelişen.
21
67411
2200
daha iyi bir duygusal çevikliğe
ihtiyacımız var.
Benim bu gereksinime olan yolculuğum
01:23
My journeyseyahat with this callingçağrı
22
71302
1683
01:25
beganbaşladı not in the hallowedKutsal hallssalonları
of a universityÜniversite,
23
73009
3618
bir üniversitenin koridorlarında değil,
01:28
but in the messydağınık, tenderihale business of life.
24
76651
2268
iş hayatının hassas,
dağınık ortamında başladı.
01:31
I grewbüyüdü up in the whitebeyaz suburbsbanliyöler
of apartheidırk ayrımı SouthGüney AfricaAfrika,
25
79728
3635
Ayrımcı Güney Afrika'nın
beyaz banliyölerinde büyüdüm,
01:35
a countryülke and communitytoplum
committedtaahhüt to not seeinggörme.
26
83387
3523
görmemeye odaklanmış
bir ülke ve topluluk.
01:38
To denialret.
27
86934
1150
İnkâra odaklı.
01:40
It's denialret that makesmarkaları 50 yearsyıl
of racistırkçı legislationmevzuat possiblemümkün
28
88578
4548
İnsanlar yanlış bir şey yapmadıklarına
kendilerini ikna ederken
01:45
while people convinceikna etmek themselveskendilerini
that they are doing nothing wrongyanlış.
29
93150
3372
50 yıllık ırkçı yasayı
mümkün kılan bir inkâr.
01:49
And yethenüz, I first learnedbilgili
of the destructiveyıkıcı powergüç of denialret
30
97461
3806
Yine de inkârın yıkıcı gücünü
ilk önce
01:53
at a personalkişisel levelseviye,
31
101291
1333
kişisel düzeyde yaşadım,
01:55
before I understoodanladım what it was doing
to the countryülke of my birthdoğum.
32
103117
4015
doğduğum ülkeye ne yaptığını
anlamamdan önce.
02:01
My fatherbaba diedvefat etti on a FridayCuma.
33
109850
1800
Babam bir Cuma günü ölmüştü.
02:04
He was 42 yearsyıl oldeski and I was 15.
34
112564
2200
42 yaşındaydı, bense 15.
02:07
My motheranne whisperedfısıldadı to me to go
and say goodbyeGüle güle to my fatherbaba
35
115802
2833
Okula gitmeden önce
annem babamla vedalaşmamı
02:10
before I wentgitti to schoolokul.
36
118659
1551
kulağıma fısıldamıştı.
02:12
So I put my backpacksırt çantası down
and walkedyürüdü the passagegeçit that ranran throughvasitasiyla
37
120234
3571
Sırt çantamı bıraktım
ve evimizin direği babamın
02:15
to where the heartkalp of our home
my fatherbaba layyatırmak dyingölen of cancerkanser.
38
123829
2897
kanserden ölmekte olduğu
yere doğru yol aldım.
02:19
His eyesgözleri were closedkapalı,
but he knewbiliyordum I was there.
39
127526
2790
Gözleri kapalıydı
ama orada olduğumu biliyordu.
02:22
In his presencevarlık, I had always feltkeçe seengörüldü.
40
130997
2631
O yanımdayken
hep görüldüğümü hissederdim.
02:26
I told him I lovedsevilen him,
41
134331
1452
Onu sevdiğimi söyledim,
02:27
said goodbyeGüle güle and headedbaşlı off for my day.
42
135807
2600
hoşçakal dedim ve yola koyuldum.
02:31
At schoolokul, I driftedsürüklendi from scienceBilim
to mathematicsmatematik to historytarih to biologyBiyoloji,
43
139984
4088
Okulda bilimden matematiğe,
tarihten biyoloji dersine geçerken
02:36
as my fatherbaba slippedkaydı from the worldDünya.
44
144096
2196
babam bu dünyadan gidiyordu.
02:38
From MayMayıs to JulyTemmuz to SeptemberEylül to NovemberKasım,
45
146889
2798
Mayıs ayından
Temmuz, Eylül ve Kasım ayına kadar,
02:41
I wentgitti about with my usualolağan smilegülümseme.
46
149711
2200
her zamanki gülümsememi takındım.
02:44
I didn't dropdüşürmek a singletek gradesınıf.
47
152251
1933
Tek bir not düşürmedim.
02:46
When askeddiye sordu how I was doing,
I would shrugomuz silkme and say, "OK."
48
154673
3666
Nasıl olduğum sorulduğunda
omuz silkip ''İyiyim'' diyordum.
02:51
I was praisedövdü for beingolmak stronggüçlü.
49
159292
2066
Güçlü olduğum için övgü alıyordum.
02:54
I was the masterana of beingolmak OK.
50
162108
2794
İyi olmanın efendisi olmuştum.
02:58
But back home, we struggledmücadele --
51
166673
1582
Ama evde işler kolay değildi --
03:00
my fatherbaba hadn'tolmasaydı been ableyapabilmek
to keep his smallküçük business going
52
168279
2766
babam hastalığı boyunca
küçük işletmesini
03:03
duringsırasında his illnesshastalık.
53
171069
1159
idare edememişti.
03:04
And my motheranne, aloneyalnız,
was grievingacı çekiyor the love of her life
54
172252
3031
Annem ise tek başına
hayatının aşkının yasını tutuyor,
03:07
tryingçalışıyor to raiseyükseltmek threeüç childrençocuklar,
55
175307
1477
üç çocuk büyütmeye çalışıyor,
03:08
and the creditorsalacaklılar were knockingvurma.
56
176808
1877
alacaklılar kapıya dayanıyordu.
03:11
We feltkeçe, as a familyaile, financiallymali
and emotionallyduygusal yönden ravagedperişan.
57
179355
3665
Aile olarak hem ekonomik
hem de manevi yönden hırpalanıyorduk.
03:15
And I beganbaşladı to spiralsarmal down,
isolatedyalıtılmış, fasthızlı.
58
183553
3972
Hızlı bir şekilde dönüş yaşamaya,
izole olmaya başladım.
03:20
I startedbaşladı to use foodGıda to numbuyuşmuş my painAğrı.
59
188798
3118
Acımı baskılaması için
yiyeceklere başvurdum.
03:24
BingingBinging and purgingtasfiye.
60
192733
1414
Aşırı yemek yiyordum.
03:26
RefusingReddeden to acceptkabul etmek
the fulltam weightağırlık of my griefkeder.
61
194893
3200
Acımın ağırlığını reddediyordum.
03:31
No one knewbiliyordum, and in a culturekültür
that valuesdeğerler relentlessacımasız positivitypozitifliği,
62
199125
4238
Kimse bilmiyordu
ve olumlu olmaya değer veren bir kültürde
03:35
I thought that no one wanted to know.
63
203387
2037
kimse bilmek dahi istemiyordu.
03:39
But one personkişi did not buysatın almak into
my storyÖykü of triumphzafer over griefkeder.
64
207339
4267
Ancak bir kişi benim bu
acıya rağmen zafer hikâyeme inanmadı.
03:44
My eighth-gradeSekizinci sınıf Englishİngilizce teacheröğretmen
fixedsabit me with burningyanan bluemavi eyesgözleri
65
212751
3517
8. sınıf öğretmenin tehditkâr
mavi gözlerle bana baktı
03:48
as she handedeli out blankboş notebooksdizüstü bilgisayarlar.
66
216292
2461
ve bana boş defterler verdi.
03:51
She said, "WriteYazma what you're feelingduygu.
67
219598
2533
''Ne hissediyorsan yaz'' dedi,
03:55
Tell the truthhakikat.
68
223106
1150
''Doğrularu söyle.
03:56
WriteYazma like nobody'sKimsenin readingokuma."
69
224876
2000
Kimse okumuyormuş gibi yaz.''
04:00
And just like that,
70
228093
1214
İşte bu şekilde
04:01
I was inviteddavet to showgöstermek up
authenticallyotantik to my griefkeder and painAğrı.
71
229331
3622
yas ve acımı göstermeye
davet edilmiştim.
04:05
It was a simplebasit actdavranmak
72
233395
2325
Basit bir işti
04:07
but nothing shortkısa of a revolutiondevrim for me.
73
235744
2610
ama benim için devrim gibiydi.
04:11
It was this revolutiondevrim
that startedbaşladı in this blankboş notebookNot defteri
74
239040
4301
30 yıl önce
o boş defterde başlayan
04:15
30 yearsyıl agoönce
75
243365
2239
bu devrim
04:17
that shapedbiçimli my life'shayatın work.
76
245628
1872
hayatımın işini şekillendirdi.
04:20
The secretgizli, silentsessiz
correspondenceYazışma with myselfkendim.
77
248117
3288
Kendimle gizli ve sessiz bir yazışma.
04:24
Like a gymnastjimnastikçi,
78
252656
1176
Tıpkı bir atlet gibi
04:25
I startedbaşladı to movehareket beyondötesinde
the rigiditysertlik of denialret
79
253856
4531
inkârın kalıplarından uzaklaşıp
04:30
into what I've now come to call
80
258411
2104
duygusal çeviklik diye adlandırdığım
04:32
emotionalduygusal agilityçeviklik.
81
260539
1532
bir konsepte ilerledim.
04:38
Life'sHayatın beautygüzellik is inseparableayrılmaz
from its fragilitykırılganlık.
82
266187
3222
Hayatın güzelliği
onun hassaslığından ayrılamaz.
04:43
We are younggenç untila kadar we are not.
83
271036
1933
Yaşlanana dek genç kalıyoruz.
Bir gün güzelliğimizle yolda yürürken
04:45
We walkyürümek down the streetssokaklar sexyseksi
84
273807
1873
04:47
untila kadar one day we realizegerçekleştirmek
that we are unseengörünmeyen.
85
275704
2869
bir zaman sonra
görülmediğimizi fark ediyoruz.
04:53
We naghasta yaşlı at our childrençocuklar and one day realizegerçekleştirmek
86
281488
2221
Çocuklarımıza kusur bulurken
fark ediyoruz ki
04:55
that there is silenceSessizlik
where that childçocuk oncebir Zamanlar was,
87
283733
2257
o çocuğun olduğu yerde
önceleri sessizlik vardı,
04:58
now makingyapma his or her way in the worldDünya.
88
286014
1969
şimdi o da dünyada bir iz bırakacak.
05:01
We are healthysağlıklı untila kadar a diagnosisTanı
bringsgetiriyor us to our kneesdizler.
89
289009
4928
Bir teşhis bizi dizlerimin önüne
çöktürene dek sağlıklıyız.
05:07
The only certaintykesinlik is uncertaintybelirsizlik,
90
295009
2342
Tek kesinlik belirsizlik
05:09
and yethenüz we are not navigatinggezinme
this frailtyzaaf successfullybaşarılı olarak or sustainablysürdürülebilir.
91
297375
3602
ama hâlâ bu kırılganlığı
başarılı bir şekilde yönlendiremiyoruz.
05:14
The WorldDünya HealthSağlık OrganizationOrganizasyon
tellsanlatır us that depressiondepresyon
92
302164
3008
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre
depresyon
05:17
is now the singletek leadingönemli causesebeb olmak
of disabilitysakatlık globallyküresel --
93
305196
3609
küresel çapta engelliliğin
önde gelen nedeni,
05:21
outstrippingoutstripping cancerkanser,
94
309585
1801
hem kanserin
05:23
outstrippingoutstripping heartkalp diseasehastalık.
95
311410
1669
hem de kalp hastalığının önünde.
05:26
And at a time of greaterbüyük complexitykarmaşa,
96
314411
4094
Büyük bir karmaşıklık durumunda,
05:30
unprecedentedeşi görülmemiş technologicalteknolojik,
politicalsiyasi and economicekonomik changedeğişiklik,
97
318529
3548
beklenmeyen teknolojik, siyasi
ve ekonomik değişimde
05:34
we are seeinggörme how people'sinsanların tendencyeğilim
98
322895
1777
insanların nasıl daha fazla
05:36
is more and more to lockkilitlemek down
into rigidkatı responsesyanıt-e doğru to theironların emotionsduygular.
99
324696
4111
duyguları içine kapanma eğiliminde
olduklarını görüyoruz.
05:42
On the one handel we mightbelki
obsessivelytakıntılı broodkara kara on our feelingsduygular.
100
330371
3067
Bir yandan hislerimiz üzerinde
düşünüp durabiliriz.
05:46
GettingBaşlarken stucksıkışmış insideiçeride our headskafalar.
101
334387
1833
Kendi aklımızda sıkışıp kalırız.
05:48
HookedÇengel on beingolmak right.
102
336735
1469
Her zaman haklıyızdır orada
05:51
Or victimizedmağdur by our newshaber feedbesleme.
103
339085
2127
ya da haber akışında mağdur oluruz.
05:55
On the other, we mightbelki
bottleşişe our emotionsduygular,
104
343124
2024
Diğer yandan duygularımızı
05:57
pushingitme them asidebir kenara
105
345172
1984
bir kenara koyup
05:59
and permittingerişimine izin verme only those emotionsduygular
deemedsayılır legitimatemeşru.
106
347180
3136
sadece makul olduğunu düşündüğümüz
duygulara izin veririz.
06:04
In a surveyanket I recentlyson günlerde conductedyürütülen
with over 70,000 people,
107
352068
3170
70.000'den fazla kişiyle
yaptığım bir anket sonucu
06:07
I foundbulunan that a thirdüçüncü of us --
108
355262
1734
üçte birimizin
06:09
a thirdüçüncü --
109
357704
1150
üçte birimiz
06:11
eitherya judgehakim ourselveskendimizi for havingsahip olan
so-calledsözde "badkötü emotionsduygular,"
110
359466
4900
sözde ''kötü duygular''a sahip
olduğumuz için kendimizi yargıladığımızı
06:16
like sadnessüzüntü,
111
364390
1794
örneğin üzüntü,
06:18
angeröfke or even griefkeder.
112
366208
1959
sinirlilik, hatta yas gibi,
06:22
Or activelyaktif try to pushit asidebir kenara
these feelingsduygular.
113
370057
3747
ya da bu hisleri ötelediğimizi gösteriyor.
06:27
We do this not only to ourselveskendimizi,
114
375273
1650
Bunu sadece kendimize değil,
06:28
but alsoAyrıca to people we love,
like our childrençocuklar --
115
376947
2254
çocuklarımız gibi
sevdiklerimize de yapıyoruz.
06:31
we mayMayıs ayı inadvertentlyyanlışlıkla shameutanç them
out of emotionsduygular seengörüldü as negativenegatif,
116
379225
4598
Negatif görülen hislerden
utanmalarına sebep oluyoruz,
06:35
jumpatlama to a solutionçözüm,
117
383847
2024
çözüme atlıyoruz
06:37
and failbaşarısız to help them
118
385895
1480
ve aslında değerli olan
06:39
to see these emotionsduygular
as inherentlydoğal olarak valuabledeğerli.
119
387399
3090
bu hisleri görmede
onlara yardımcı olamıyoruz.
06:45
NormalNormal, naturaldoğal emotionsduygular
are now seengörüldü as good or badkötü.
120
393030
5412
Normal, doğal duygular
bugün iyi veya kötü olarak ayrılıyor.
06:52
And beingolmak positivepozitif has becomeolmak
a newyeni formform of moralmanevi correctnessdoğruluk.
121
400474
4188
Pozitif olmak da yeni bir
etik doğruluk biçimine dönüştü.
06:59
People with cancerkanser are automaticallyotomatik olarak told
to just staykalmak positivepozitif.
122
407522
3871
Kanser hastalarına ilk söylenen şey
pozitif olmaları.
07:06
WomenKadınlar, to stop beingolmak so angrykızgın.
123
414434
2803
Kadınlara sinirli olmamaları söyleniyor.
07:11
And the listliste goesgider on.
124
419191
1400
Liste bu şekilde gidiyor.
07:14
It's a tyrannyzulüm.
125
422000
1414
Bu bir zorbalık.
07:16
It's a tyrannyzulüm of positivitypozitifliği.
126
424303
2147
Pozitifliğin dayatılması.
07:20
And it's cruelacımasız.
127
428752
1309
Acımasızca.
07:23
UnkindHiç hoş değil.
128
431021
1150
Kaba.
07:25
And ineffectiveetkisiz.
129
433260
1381
Ve etkisiz.
07:27
And we do it to ourselveskendimizi,
130
435728
2532
Bunu hem kendimize
07:30
and we do it to othersdiğerleri.
131
438284
1533
hem de başkalarına yapıyoruz.
07:33
If there's one commonortak featureözellik
132
441373
2697
Yanlış pozitiflik veya öteleştirmenin
07:36
of broodingdüşünceli, bottlingŞişeleme
or falseyanlış positivitypozitifliği, it's this:
133
444094
3651
ortak bir noktası varsa o da şu:
07:40
they are all rigidkatı responsesyanıt-e doğru.
134
448666
2413
hepsi kalıplaşmış tepkiler.
07:44
And if there's a singletek
lessonders we can learnöğrenmek
135
452586
2080
Ayrımcılığın kaçınılmazlığından
07:46
from the inevitablekaçınılmaz falldüşmek of apartheidırk ayrımı
136
454690
2793
çıkarabileceğimiz bir ders varsa
07:49
it is that rigidkatı denialret doesn't work.
137
457507
2685
bu, kalıplaşmış inkârın işe yaramadığı.
07:53
It's unsustainablesürdürülemez.
138
461642
1350
Sürdürülemez.
07:55
For individualsbireyler, for familiesaileleri,
139
463967
2864
Ne bireyler ve aileler
07:58
for societiestoplumlar.
140
466855
1150
ne de toplumlar.
08:00
And as we watch the icebuz capskapaklar melteritmek,
141
468783
4080
Buzulların eridiğini izledikçe
08:04
it is unsustainablesürdürülemez for our planetgezegen.
142
472887
2706
gezegenimiz için sürdürülemez
olduğunu görürüz.
08:09
ResearchAraştırma on emotionalduygusal suppressionbastırma showsgösterileri
143
477831
1865
Duygusal bastırma araştırmaları
08:11
that when emotionsduygular
are pusheditilmiş asidebir kenara or ignoredihmal,
144
479720
2968
duyguların öteleştirildiği veya
görmezden gelindiği durumlarda
08:14
they get strongergüçlü.
145
482712
1200
daha da güçlendiklerini gösteriyor.
08:16
PsychologistsPsikologlar call this amplificationamplifikasyon.
146
484664
2214
Psikologlar buna yükselme diyor.
08:18
Like that deliciouslezzetli chocolateçikolata cakekek
in the refrigeratorbuzdolabı --
147
486902
3252
Buzdolabındaki o leziz
çikolatalı kek gibi...
08:23
the more you try to ignorealdırmamak it ...
148
491061
1934
Siz görmezden geldikçe...
08:26
(LaughterKahkaha)
149
494124
3604
(Kahkahalar)
08:30
the greaterbüyük its holdambar on you.
150
498744
2158
üzerinizde daha çok etki yapacaktır.
08:34
You mightbelki think you're in controlkontrol
of unwantedistenmeyen emotionsduygular when you ignorealdırmamak them,
151
502619
3572
Görmezden geldiğinizde o duyguların
kontrol altında olduğunu sanıyorsunuz
08:38
but in factgerçek they controlkontrol you.
152
506215
2642
ama aslında onlar sizi kontrol ediyor.
08:42
Internalİç painAğrı always comesgeliyor out.
153
510127
2179
İç acı her zaman açığa çıkar.
08:45
Always.
154
513068
1150
Her zaman.
08:46
And who paysöder the pricefiyat?
155
514863
1532
Peki bedelini kim öder?
08:49
We do.
156
517244
1405
Biz.
08:50
Our childrençocuklar,
157
518673
1150
Çocuklarımız,
08:52
our colleaguesmeslektaşlar,
158
520696
1150
iş arkadaşlarımız,
08:55
our communitiestopluluklar.
159
523354
1150
topluluklarımız.
09:01
Now, don't get me wrongyanlış.
160
529354
1412
Beni yanlış anlamayın.
09:03
I'm not anti-happinessAnti-mutluluk.
161
531203
1638
Mutluluk karşıtı değilim.
09:06
I like beingolmak happymutlu.
162
534213
1309
Mutlu olmayı seviyorum.
09:07
I'm a prettygüzel happymutlu personkişi.
163
535546
1587
Çok da mutlu bir insanım.
09:10
But when we pushit asidebir kenara normalnormal emotionsduygular
to embracekucaklamak falseyanlış positivitypozitifliği,
164
538181
5777
Ancak yanlış pozitiflik adına
normal duyguları öteleştirdiğimizde
09:15
we losekaybetmek our capacitykapasite to developgeliştirmek skillsbecerileri
to dealanlaştık mı with the worldDünya as it is,
165
543982
5000
dünyayla başa çıkacak yetileri
geliştirecek kapasiteyi de kaybediyoruz,
09:22
not as we wishdilek it to be.
166
550013
1683
oysa istediğimiz bu değil.
09:24
I've had hundredsyüzlerce of people tell me
what they don't want to feel.
167
552950
3259
Yüzlerce insan bana ne hissetmek
istemedikerini söyledi.
09:29
They say things like,
168
557180
1698
Şöyle şeyler söylediler:
09:30
"I don't want to try because
I don't want to feel disappointedhayal kırıklığına uğramış."
169
558902
3142
''Denemek istemiyorum
çünkü hayal kırıklığı istemiyorum.''
09:35
Or, "I just want this feelingduygu to go away."
170
563022
3468
Veya ''Bu hissin gitmesini istiyorum.''
09:41
"I understandanlama," I say to them.
171
569235
1867
Onlara ''Anlıyorum'' diyorum,
09:44
"But you have deadölü people'sinsanların goalshedefleri."
172
572061
2200
''Fakat ölü bir insanın amaçları bunlar.''
09:47
(LaughterKahkaha)
173
575187
5350
(Kahkahalar)
09:52
(ApplauseAlkış)
174
580561
6293
(Alkışlar)
09:58
Only deadölü people
175
586878
2040
Yalnızca ölü insanlar
10:00
never get unwantedistenmeyen or inconveniencedrahatsız
by theironların feelingsduygular.
176
588942
3635
istenmeyen veya uygunsuz
hislere kapılırlar.
10:04
(LaughterKahkaha)
177
592601
1309
(Kahkahalar)
10:05
Only deadölü people never get stressedvurguladı,
178
593934
2296
Yalnızca ölü insanlar strese girmez,
10:09
never get brokenkırık heartskalpler,
179
597101
1600
kalpleri kırılmaz,
10:11
never experiencedeneyim the disappointmenthayal kırıklığı
that comesgeliyor with failurebaşarısızlık.
180
599196
3944
başarısızlıkla gelen
hayal kırıklığını yaşamazlar.
10:17
ToughZor emotionsduygular are partBölüm
of our contractsözleşme with life.
181
605195
3500
Zor duygular hayatla yaptığımız
anlaşmanın bir parçası.
10:21
You don't get to have a meaningfulanlamlı careerkariyer
182
609949
2325
Stres ve rahatsızlık yaşamadan
10:24
or raiseyükseltmek a familyaile
183
612298
1795
ne anlamlı bir kariyer yapabilir
10:26
or leaveayrılmak the worldDünya a better placeyer
184
614117
2778
ne aile yetiştirebilir
10:28
withoutolmadan stressstres and discomfortrahatsızlık.
185
616919
2118
ne de dünyaya bir iyilik yapabilirsiniz.
10:32
DiscomfortRahatsızlık is the pricefiyat of admissiongiriş
to a meaningfulanlamlı life.
186
620173
4880
Rahatsızlık anlamlı bir hayata
kabul edilmenin bedeli.
10:39
So, how do we beginbaşla to dismantleortadan kaldırmak rigiditysertlik
187
627561
2572
Peki bu kalıplaşmışlığı bozarak
10:42
and embracekucaklamak emotionalduygusal agilityçeviklik?
188
630157
2000
duygusal çevikliği nasıl başarırız?
10:45
As that younggenç schoolgirlkız öğrenci,
189
633791
1659
Okula gittiğim o genç yaşta,
10:47
when I leanedeğildi into those blankboş pagessayfalar,
190
635474
3367
o boş kağıtlara yönelirken
10:50
I startedbaşladı to do away with feelingsduygular
191
638865
2389
ne hissetmem gerektiğiyle ilgili
10:53
of what I should be experiencingyaşandığı.
192
641278
3118
hisleri kafamdan çıkarmaya çalışıp
10:57
And insteadyerine startedbaşladı to openaçık my heartkalp
to what I did feel.
193
645254
3346
gerçekten hissettiğim şeyi
açığa çıkarmaya başladım.
11:01
PainAğrı.
194
649103
1187
Acı.
11:02
And griefkeder.
195
650679
1150
Yas.
11:04
And losskayıp.
196
652838
1539
Kaybetme.
11:06
And regretpişman.
197
654401
1150
Pişmanlık.
11:09
ResearchAraştırma now showsgösterileri
198
657972
2581
Artık araştırmalar gösteriyor ki
11:12
that the radicalradikal acceptancekabul
of all of our emotionsduygular --
199
660577
3333
tüm duygularımızı
radikal bir şekilde kabullenmek,
11:15
even the messydağınık, difficultzor onesolanlar --
200
663934
1659
karışık ve zor olanlar dâhil,
11:17
is the cornerstonetemel taşı
to resilienceesneklik, thrivinggelişen,
201
665617
2747
dayanıklılık ve başarının
11:20
and truedoğru, authenticotantik happinessmutluluk.
202
668388
3141
gerçek mutluluğun temel taşı.
11:25
But emotionalduygusal agilityçeviklik is more
that just an acceptancekabul of emotionsduygular.
203
673268
4937
Duygusal çeviklik yalnızca duyguların
kabulunden çok daha fazlası.
11:30
We alsoAyrıca know that accuracydoğruluk mattershususlar.
204
678229
2150
Doğruluğun da önemli olduğunu biliyoruz.
11:33
In my ownkendi researchAraştırma,
I foundbulunan that wordskelimeler are essentialgerekli.
205
681228
4523
Kendi araştırmalarımda,
sözcüklerin çok önemli olduğunu gördüm.
11:37
We oftensık sık use quickhızlı and easykolay labelsetiketleri
to describetanımlamak our feelingsduygular.
206
685775
3032
Genellikle duygularımızı hızlı
ve basit kelimelerle etiketliyoruz.
11:40
"I'm stressedvurguladı" is the mostçoğu
commonortak one I hearduymak.
207
688831
2635
En sık duyduğum ''Stresliyim.''
11:43
But there's a worldDünya of differencefark
betweenarasında stressstres and disappointmenthayal kırıklığı
208
691490
3381
Stres ve hayal kırıklığı ile
11:46
or stressstres and that knowingbilme dreaddehşet
of "I'm in the wrongyanlış careerkariyer."
209
694895
3668
stres ve ''Yanlış kariyerdeyim.''
demek arasında dünya kadar fark var.
11:51
When we labeletiket our emotionsduygular accuratelytam olarak,
210
699804
1905
Duygularımızı doğru etiketlediğimizde
11:53
we are more ableyapabilmek to discernayırt
the precisekesin causesebeb olmak of our feelingsduygular.
211
701733
3409
hislerimizin asıl nedenini
çok daha iyi fark ediyoruz.
11:57
And what scientistsBilim adamları call
the readinessHazırlık potentialpotansiyel in our brainbeyin
212
705692
2988
Bilim insanlarının beynimizdeki
hazırlık potansiyeli dediği şey
12:00
is activatedaktif, allowingizin us
to take concretebeton stepsadımlar.
213
708704
3202
harekete geçerek
sağlam adımlar atmamızı sağlıyor.
12:04
But not just any stepsadımlar --
the right stepsadımlar for us.
214
712513
2905
Herhangi bir adım değil,
doğru adımı atmamızı sağlıyor.
12:07
Because our emotionsduygular are dataveri.
215
715442
2000
Çünkü duygularımız veri.
12:10
Our emotionsduygular containiçermek flashingyanıp sönen lightsışıklar
to things that we carebakım about.
216
718109
3949
Önemsediğimiz şeylere ışık tutuyorlar.
12:14
We tendeğiliminde not to feel stronggüçlü emotionduygu
217
722720
3071
Bizim dünyamızda
hiçbir anlamı olmayan şeylere
12:17
to stuffşey that doesn't mean
anything in our worldsdünyalar.
218
725815
3221
güçlü duygular sergilemiyoruz.
12:22
If you feel rageöfke when you readokumak the newshaber,
219
730251
2612
Haberleri izlediğinizde sinirleniyorsanız
12:24
that rageöfke is a signpostyön tabelası, perhapsbelki,
that you valuedeğer equityhisse senedi and fairnessAdalet --
220
732887
4249
eşitlik ve adalete
değer verdiğinizin işareti,
ayrıca hayatınızı o yönde
şekillendirmeniz için
12:29
and an opportunityfırsat to take activeaktif stepsadımlar
221
737760
1976
12:31
to shapeşekil your life in that directionyön.
222
739760
2206
aktif adımlar atmanız için bir fırsat.
12:35
When we are openaçık
to the difficultzor emotionsduygular,
223
743093
2183
Zor duygulara açık olduğumuz zaman,
12:37
we are ableyapabilmek to generateüretmek responsesyanıt-e doğru
that are values-aligneddeğerler uyumlu.
224
745300
3436
değerlerle bütünleşmiş
tepkiler ortaya çıkarabiliyoruz.
12:41
But there's an importantönemli caveatbilmeniz gereken.
225
749957
1985
Ancak önemli bir husus var.
12:43
EmotionsDuygular are dataveri,
they are not directivesyönergeleri.
226
751966
2420
Duygular veridir,
talimat değil.
12:46
We can showgöstermek up to and mineMayın
our emotionsduygular for theironların valuesdeğerler
227
754752
3142
Onları dinleme gereği hissetmeden
12:49
withoutolmadan needinggerek to listen to them.
228
757918
1928
duygularımızın değerini kullanabiliriz.
12:52
Just like I can showgöstermek up to my sonoğul
in his frustrationhüsran with his babybebek sisterkız kardeş --
229
760419
5293
Tıpkı oğlumun küçük kız kardeşine
duyduğu öfke gibi,
12:58
but not endorseonaylamaz his ideaFikir
that he getsalır to give her away
230
766673
2566
fakat onu alışveriş merkezinde gördüğü
ilk yabancıya verme isteğini
gerçekleştirmemesi gibi.
13:01
to the first strangeryabancı
he seesgörür in a shoppingalışveriş yapmak mallalışveriş Merkezi.
231
769263
2326
13:03
(LaughterKahkaha)
232
771613
1528
(Kahkahalar)
13:05
We ownkendi our emotionsduygular, they don't ownkendi us.
233
773165
3031
Duygulara biz sahibiz, onlar bize değil.
13:09
When we internalizeözümsemek the differencefark
betweenarasında how I feel in all my wisdombilgelik
234
777520
3803
Bilgeliğim içinde ne hissettiğim
ve değerlerle bütünleşmiş hareketlerde
13:13
and what I do in a values-aligneddeğerler uyumlu actionaksiyon,
235
781347
3913
ne yaptığım arasındaki
farkı özdeşleştirdiğimde
13:17
we generateüretmek the pathwaypatika to our besten iyi selvescanlarından
236
785284
3191
duygularımız aracılığıyla
en iyi hallerimize giden
13:20
viaüzerinden our emotionsduygular.
237
788499
1407
bir köprü kurmuş oluyoruz.
13:24
So, what does this look like in practiceuygulama?
238
792466
2733
Uygulamada bu nasıl oluyor peki?
13:28
When you feel a stronggüçlü, toughsert emotionduygu,
239
796474
1818
Güçlü, sert bir duyguya kapıldığınızda
13:30
don't raceyarış for the emotionalduygusal exitsçıkar.
240
798316
1975
o duygudan kurtulmak için acele etmeyin.
13:33
LearnBilgi edinin its contourskontür, showgöstermek up
to the journaldergi of your heartskalpler.
241
801203
3644
Sınırlarını öğrenin,
kalbinizin güncesine bir göz atın.
13:37
What is the emotionduygu tellingsöylüyorum you?
242
805625
1944
Bu duygu size ne söylüyor?
13:41
And try not to say "I am,"
as in, "I'm angrykızgın" or "I'm sadüzgün."
243
809570
3801
''Sinirliyim'' veya ''Üzgünüm''
gibi şeyler söylememeye çalışın.
13:45
When you say "I am"
244
813395
1159
''Buyum'' dediğiniz zaman
13:46
it makesmarkaları you soundses
as if you are the emotionduygu.
245
814578
2547
Duygu sizmişsiniz gibi oluyor.
13:49
WhereasOysa you are you,
and the emotionduygu is a dataveri sourcekaynak.
246
817149
2729
Oysa siz sizsiniz,
dugularınız ise veri.
13:52
InsteadBunun yerine, try to noticeihbar
the feelingduygu for what it is:
247
820577
2445
Var olan duguyu olduğu gibi
fark etmeye çalışın:
13:55
"I'm noticingfark that I'm feelingduygu sadüzgün"
248
823046
1688
''Üzüldüğümü fark ediyorum.''
13:56
or "I'm noticingfark that I'm feelingduygu angrykızgın."
249
824758
2022
veya ''Sinirlendiğimi fark ediyorum.''
14:00
These are essentialgerekli skillsbecerileri for us,
250
828037
2118
Bunlar bizim için çok önemli yetiler,
14:02
our familiesaileleri, our communitiestopluluklar.
251
830179
2255
ailemiz ve toplumlarımız için de.
14:04
They're alsoAyrıca criticalkritik to the workplaceiş yeri.
252
832458
2250
İşyerinde de oldukça önemliler.
14:08
In my researchAraştırma,
253
836132
1168
Araştırmamda,
14:09
when I lookedbaktı at what helpsyardım eder people
to bringgetirmek the besten iyi of themselveskendilerini to work,
254
837324
3539
insanların en iyi hallerini
ortaya çıkarmakta
14:12
I foundbulunan a powerfulgüçlü keyanahtar contributorKatılımcı:
255
840887
1674
önemli bir etken keşfettim:
14:14
individualizedbireyselleştirilmiş considerationdüşünce.
256
842585
1934
bireysel düşünce.
14:17
When people are allowedizin
to feel theironların emotionalduygusal truthhakikat,
257
845084
3762
İnsanlar duygusal gerçekliklerini
hissedebildiklerinde
14:20
engagementnişan, creativityyaratıcılık and innovationyenilik
flourishgüzelleşmek in the organizationorganizasyon.
258
848870
3467
yakınlaşma, yaratıcılık ve inovasyon
organizasyon içinde ortaya çıkıyor.
Çeşitlilik yalnızca insanlar değil,
14:25
DiversityÇeşitlilik isn't just people,
259
853661
1508
14:27
it's alsoAyrıca what's insideiçeride people.
260
855193
2341
onların içinde olanı da kapsıyor.
14:29
IncludingDahil olmak üzere diversityçeşitlilik of emotionduygu.
261
857558
2067
Duyguların çeşitliliği buna dâhil.
14:34
The mostçoğu agileÇevik, resilientesnek
individualsbireyler, teamstakımlar,
262
862425
3888
En çevik ve dayanıklı bireyler, ekipler,
14:38
organizationsorganizasyonlar, familiesaileleri, communitiestopluluklar
263
866337
2312
örgütler, aileler, topluluklar
14:40
are builtinşa edilmiş on an opennessaçıklık
to the normalnormal humaninsan emotionsduygular.
264
868673
2748
normal insan duyguları
açıklığında oluşturuluyor.
14:44
It's this that allowsverir us to say,
265
872189
2309
Bu da şunu söylememizi sağlıyor:
14:46
"What is my emotionduygu tellingsöylüyorum me?"
266
874522
2078
''Duygum bana ne söylüyor?''
14:48
"WhichHangi actionaksiyon will bringgetirmek me
towardskarşı my valuesdeğerler?"
267
876624
3057
''Beni değerlerime
hangi hareket götürecek?''
14:51
"WhichHangi will take me away from my valuesdeğerler?"
268
879705
2388
''Beni değerlerimden hangi hareket
alıkoyacak?''
14:55
EmotionalDuygusal agilityçeviklik is the abilitykabiliyet
to be with your emotionsduygular
269
883436
3729
Duygusal çeviklik duygularınızla
14:59
with curiositymerak, compassionmerhamet,
270
887189
2976
merak, anlayış
15:02
and especiallyözellikle the couragecesaret
to take values-connecteddeğerleri bağlı stepsadımlar.
271
890189
3766
ve özellikle cesaretle değerlere doğru
adım atma yeteneği.
15:07
When I was little,
272
895891
1166
Ben küçükken,
15:09
I would wakeuyanmak up at night
terrifieddehşete by the ideaFikir of deathölüm.
273
897081
2810
Ölümden korkarak
geceleri uyanırdım.
15:11
My fatherbaba would comfortkonfor me
with softyumuşak patspats and kissesöpücük.
274
899915
3032
Babam sırtıma vurarak ve beni öperek
rahatlamamı sağlardı.
15:15
But he would never lieYalan.
275
903677
1534
Ancak hiç yalan söylemezdi.
15:18
"We all dieölmek, SusieSusie," he would say.
276
906738
2118
''Hepimiz öleceğiz, Susie'' derdi.
15:21
"It's normalnormal to be scaredkorkmuş."
277
909780
1845
''Korkman normal.''
15:24
He didn't try to inventicat etmek
a bufferarabellek betweenarasında me and realitygerçeklik.
278
912483
3541
Ben ve gerçeklik arasına
bir tampon koymaya çalışmadı.
15:29
It tookaldı me a while to understandanlama
279
917037
1850
O gecelerde yaptığı rehberliğin
15:30
the powergüç of how he guideddestekli me
throughvasitasiyla those nightsgece.
280
918911
2588
ne kadar güçlü olduğunu anlamam
epey bir zaman aldı.
15:34
What he showedgösterdi me is that couragecesaret
is not an absenceyokluk of fearkorku;
281
922228
4133
Bana cesaretin
korkunun olmayışı değil,
15:39
couragecesaret is fearkorku walkingyürüme.
282
927579
2944
korkuya doğru yürümenin olduğunu gösterdi.
15:44
NeitherNe of us knewbiliyordum that in 10 shortkısa yearsyıl,
283
932791
2239
10 yıl gibi kısa bir süre içinde öleceğini
15:47
he would be gonegitmiş.
284
935054
1212
ikimiz de bilmiyorduk.
15:48
And that time for eachher of us
is all too preciousdeğerli
285
936950
2904
İkimiz için de bu zaman çok değerli
15:51
and all too briefkısa.
286
939878
1200
ve çok kısaydı.
15:54
But when our momentan comesgeliyor
287
942494
2793
Ancak kırılganlığımızla yüzleşeceğimiz
15:57
to faceyüz our fragilitykırılganlık,
288
945311
2198
o kaçınılmaz an
15:59
in that ultimatenihai time,
289
947533
1699
kapımıza dayandığında
16:01
it will asksormak us,
290
949256
1261
bize şunu soracak;
16:03
"Are you agileÇevik?"
291
951359
1300
''Hazır mısın?''
16:05
"Are you agileÇevik?"
292
953421
1150
''Hazır mısın?''
16:07
Let the momentan be an unreservedayrılmamış "yes."
293
955738
3444
O anın ''evet'' olmasına izin verin.
16:12
A "yes" borndoğmuş of a lifelongömür boyu
correspondenceYazışma with your ownkendi heartkalp.
294
960381
4301
Kalbinizle hayat boyu yazışmanızdan
doğan bir evet olsun.
16:17
And in seeinggörme yourselfkendin.
295
965784
1716
Ve kendinizi görmekten.
16:20
Because in seeinggörme yourselfkendin,
296
968839
2389
Çünkü kendinizi görerek
16:23
you are alsoAyrıca ableyapabilmek to see othersdiğerleri, too:
297
971252
2467
başkalarını da görüyorsunuz:
16:27
the only sustainablesürdürülebilir way forwardileri
298
975218
3423
kırılgan, güzel bir dünyada
16:30
in a fragilekırılgan, beautifulgüzel worldDünya.
299
978665
2626
ileriye doğru sürdürelecek tek yol.
16:34
SawubonaSawubona.
300
982972
1446
Sawubona.
16:36
And thank you.
301
984442
1167
Teşekkür ederim.
16:37
(LaughterKahkaha)
302
985633
1033
(Kahkahalar)
16:38
Thank you.
303
986690
1151
Teşekkür ederim.
16:39
(ApplauseAlkış)
304
987865
2270
(Alkışlar)
16:42
Thank you.
305
990159
1261
Teşekkür ederim.
16:43
(ApplauseAlkış)
306
991444
3976
(Alkışlar)
Translated by Cihan Ekmekçi
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Susan David - Psychologist, researcher, author
Susan David, a Harvard Medical School psychologist, studies emotional agility: the psychology of how we can use emotion to bring forward our best selves in all aspects of how we love, live, parent and lead.

Why you should listen

What does it take internally, in the way we deal with our thoughts, emotions and stories, for us to thrive in a complex and changing world? How we respond to these inner experiences drives our actions, careers, relationships, happiness, health -- everything that matters in our lives. Susan David became fascinated by this question through first-hand experience of loss and resilience, while growing up in a country in which hate was legislated: apartheid South Africa.

David holds a PhD in the psychology of emotions, is an award-winning Harvard Medical School psychologist, and is ranked as one of the world's leading management thinkers. Her #1 Wall Street Journal bestselling book, Emotional Agility, describes the psychological skills critical to thriving in times of complexity and change. David is CEO of Evidence Based Psychology, on Harvard Medical School faculty, and a co-founder of the Institute of Coaching. Described as "a powerful speaker, visionary thinker and inspirational personality," she is an unwavering believer in the power of people to bring the best of who they are to themselves, their children, their organizations and their communities.

More profile about the speaker
Susan David | Speaker | TED.com