ABOUT THE SPEAKER
Lera Boroditsky - Cognitive scientist
Lera Boroditsky is trying to figure out how humans get so smart.

Why you should listen

Lera Boroditsky is an associate professor of cognitive science at University of California San Diego and editor in chief of Frontiers in Cultural Psychology. She previously served on the faculty at MIT and at Stanford. Her research is on the relationships between mind, world and language (or how humans get so smart).

Boroditsky has been named one of 25 visionaries changing the world by the Utne Reader, and is also a Searle Scholar, a McDonnell scholar, recipient of an NSF Career award and an APA Distinguished Scientist lecturer. She once used the Indonesian exclusive "we" correctly before breakfast and was proud of herself about it all day.

More profile about the speaker
Lera Boroditsky | Speaker | TED.com
TEDWomen 2017

Lera Boroditsky: How language shapes the way we think

Lera Boroditsky: Dil, düşünce şeklimizi nasıl etkiliyor?

Filmed:
9,816,653 views

Dünyada yaklaşık 7.000 konuşulan dil var; bunların hepsi farklı ses, kelime dağarcığı ve yapıya sahip. Peki düşünce şeklimizi etkiliyorlar mı? Bilişsel bilim uzmanı Lera Boroditsky, sağ ve sol yerine coğrafi yönleri kullanan Avustralyalı Aborjin bir topluluktan mavi için birden fazla kelimeye sahip Rusça'ya kadar dilin bununla ilgili örneklerini paylaşıyor; cevap ise kesinlikle evet. Boroditsky'ye göre ''Dilbilimsel çeşitliliğin güzel yanı, insan zihninin ne kadar becerikli ve esnek olduğunu göstermesi. İnsan aklı bir değil, 7.000 bilişsel evren yarattı.''
- Cognitive scientist
Lera Boroditsky is trying to figure out how humans get so smart. Full bio

Double-click the English transcript below to play the video.

00:12
So, I'll be speakingkonuşuyorum to you
usingkullanma languagedil ...
0
940
2575
Sizinle dil sayesinde konuşuyorum,
00:16
because I can.
1
4090
1520
çünkü böyle bir yetim var.
00:17
This is one these magicalbüyülü abilitiesyetenekleri
that we humansinsanlar have.
2
5634
3153
Biz insanların sahip olduğu
büyüleyici yeteneklerden biri.
00:21
We can transmitiletmek really complicatedkarmaşık
thoughtsdüşünceler to one anotherbir diğeri.
3
9114
3952
Gerçekten karmaşık düşünceleri
birbirimize aktarabiliyoruz.
00:25
So what I'm doing right now is,
I'm makingyapma soundssesleri with my mouthağız
4
13479
3595
Aslında şu an yaptığım şey
nefes verirken
00:29
as I'm exhalingparçasıyla birlikte kullanılmalıdır.
5
17098
1215
ağzımla sesler çıkarmak.
00:30
I'm makingyapma tonessesleri and hissespuflama and puffsPuffs,
6
18337
2348
Bir dizi ton, üfleme
ve tıslama sesi çıkarıyorum
00:32
and those are creatingoluşturma
airhava vibrationstitreşimler in the airhava.
7
20709
3010
ve bu sesler
havada bir titreşim yaratıyor.
00:35
Those airhava vibrationstitreşimler are travelingseyahat to you,
8
23743
2446
Bu hava titreşimleri de size doğru giderek
00:38
they're hittingisabet your eardrumskulak zarı,
9
26213
1785
kulak zarlarınıza ulaşıyor
00:40
and then your brainbeyin takes
those vibrationstitreşimler from your eardrumskulak zarı
10
28022
4580
ve kulak zarınızdan gelen titreşimleri
beyniniz yorumlayarak
00:44
and transformsdönüşümler them into thoughtsdüşünceler.
11
32626
2753
onları düşüncelere çeviriyor.
00:48
I hopeumut.
12
36031
1151
Öyle umuyorum.
00:49
(LaughterKahkaha)
13
37206
1003
(Kahkahalar)
00:50
I hopeumut that's happeningolay.
14
38233
1157
Umarım öyle oluyordur.
00:51
So because of this abilitykabiliyet,
we humansinsanlar are ableyapabilmek to transmitiletmek our ideasfikirler
15
39414
4576
Bu yetenek sayesinde
devasa bir uzay ve zaman boyunca
00:56
acrosskarşısında vastgeniş reachesulaşır of spaceuzay and time.
16
44014
2692
insan olarak fikir aktarımı yaptık.
00:58
We're ableyapabilmek to transmitiletmek
knowledgebilgi acrosskarşısında mindszihinler.
17
46730
4536
Zihinler arası bilgi aktarabiliyoruz.
01:03
I can put a bizarretuhaf newyeni ideaFikir
in your mindus right now.
18
51290
3161
Şu anda tamamen tuhaf bir fikri
aklınıza sokabilirim.
01:06
I could say,
19
54475
1155
Şöyle bir şey mesela,
01:08
"ImagineHayal a jellyfishdenizanası waltzingVals in a librarykütüphane
20
56367
3208
''Kuantum mekaniği üstünde kafa yorarken
kütüphanede vals yapan
bir denizanası hayal edin.''
01:11
while thinkingdüşünme about quantumkuantum mechanicsmekanik."
21
59599
2176
01:13
(LaughterKahkaha)
22
61799
1398
(Kahkahalar)
01:15
Now, if everything has gonegitmiş
relativelyNispeten well in your life so faruzak,
23
63221
3028
Hayatınızda her şey
nispeten yolunda gitmişse
01:18
you probablymuhtemelen haven'tyok had
that thought before.
24
66273
2112
muhtemelen bunu daha önce
düşünmemişsinizdir.
01:20
(LaughterKahkaha)
25
68409
1002
(Kahkahalar)
01:21
But now I've just madeyapılmış you think it,
26
69435
1732
Ama ben dil aracılığıyla
01:23
throughvasitasiyla languagedil.
27
71191
1155
bunu düşünmenizi sağladım.
01:24
Now of coursekurs, there isn't just
one languagedil in the worldDünya,
28
72654
2724
Tabii dünyada yalnızca bir değil,
01:27
there are about 7,000 languagesdiller
spokenkonuşulmuş around the worldDünya.
29
75402
2645
yaklaşık 7.000 konuşulan dil var.
01:30
And all the languagesdiller differfarklılık
from one anotherbir diğeri in all kindsçeşit of waysyolları.
30
78071
3160
Tüm diller her açıdan
bir diğerinden farklıdır.
01:33
Some languagesdiller have differentfarklı soundssesleri,
31
81255
3091
Bazı dilerin farklı sesleri varken
01:36
they have differentfarklı vocabulariessözcük,
32
84370
1719
bazılarının farklı söz dağarcıkları
01:38
and they alsoAyrıca have differentfarklı structuresyapıları --
33
86113
2039
ve hatta farklı yapıları var --
01:40
very importantlyönemlisi, differentfarklı structuresyapıları.
34
88176
1887
çok önemli, farklı yapılar.
Bu da bizi şu soruya getiriyor:
01:42
That begsyalvarır the questionsoru:
35
90896
1192
01:44
Does the languagedil we speakkonuşmak
shapeşekil the way we think?
36
92112
2612
Dil, düşünce şeklimize yön veriyor mu?
01:46
Now, this is an ancienteski questionsoru.
37
94748
1572
Bu çok eski bir soru.
01:48
People have been speculatingspekülasyon
about this questionsoru foreversonsuza dek.
38
96344
3171
İnsanlar bunun cevabı hakkında
yüz yıllardır çıkarım yapıyorlar.
01:51
CharlemagneCharlemagne, HolyKutsal RomanRoma emperorimparator, said,
39
99539
2317
Kutsal Roma İmparatoru Charlemagne
01:53
"To have a secondikinci languagedil
is to have a secondikinci soulruh" --
40
101880
3036
''İkinci dili bilmek
ikinci ruha sahip olmaktır.'' demişti,
01:56
stronggüçlü statementaçıklama
that languagedil craftsel sanatları realitygerçeklik.
41
104940
2503
dilin yarattığı gerçeklikle ilgili
güçlü bir ifade.
01:59
But on the other handel,
ShakespeareShakespeare has JulietJuliet say,
42
107992
2990
Diğer yandan Shakespeare,
Juliet'e şunları söyletti:
02:03
"What's in a nameisim?
43
111006
1151
''İsmin nesi var ki?
02:04
A rosegül by any other nameisim
would smellkoku as sweettatlı."
44
112181
2334
İsmi farklı da olsa
gül yine güzel kokardı.''
02:07
Well, that suggestsanlaşılacağı that maybe
languagedil doesn't craftzanaat realitygerçeklik.
45
115504
3053
Bu da dilin belki de
gerçeklik yaratmadığını yansıtıyor.
02:10
These argumentsargümanlar have gonegitmiş
back and forthileri for thousandsbinlerce of yearsyıl.
46
118926
4006
Bu konu binlerce yıl
tekrar tekrar tartışıldı.
02:15
But untila kadar recentlyson günlerde,
there hasn'tdeğil sahiptir been any dataveri
47
123400
2731
Ancak son zamanlara kadar
soruya net bir cevap verecek
02:18
to help us decidekarar ver eitherya way.
48
126155
1556
yeterli veri olmamıştı.
Son zamanlarda, dünya üzerindeki
laboratuvarlarımızda
02:20
RecentlySon zamanlarda, in my lablaboratuvar
and other labslaboratuarları around the worldDünya,
49
128230
2452
02:22
we'vebiz ettik startedbaşladı doing researchAraştırma,
50
130706
1392
araştırma yapmaya başladık
02:24
and now we have actualgerçek scientificilmi dataveri
to weightartmak in on this questionsoru.
51
132122
4437
ve artık bu soru üzerinde çıkarım yapacak
gerçek bilimsel verilerimiz var.
02:28
So let me tell you about
some of my favoritesevdiğim examplesörnekler.
52
136918
2541
Sevdiğim bazı örnekleri
sizinle paylaşmak istiyorum.
02:31
I'll startbaşlama with an exampleörnek
from an AboriginalAborijin communitytoplum in AustraliaAvustralya
53
139846
3414
Birlikte çalışma şansı yakaladığım
Avustralyalı bir Aborjin topluluğu mesela.
02:35
that I had the chanceşans to work with.
54
143284
1728
02:37
These are the KuukKuuk ThaayorreThaayorre people.
55
145036
1743
Kuuk Thaayorre insanları.
02:38
They livecanlı in PormpuraawPormpuraaw
at the very westbatısında edgekenar of CapeCape YorkYork.
56
146803
3794
Cape York batı kıyısında
Pormpuraaw'da yaşıyorlar.
02:43
What's coolgüzel about KuukKuuk ThaayorreThaayorre is,
57
151351
2236
Bu halkta dikkatimi çeken şey,
02:45
in KuukKuuk ThaayorreThaayorre, they don't use
wordskelimeler like "left" and "right,"
58
153611
3058
kendi dillerinde ''sağ'' ve ''sol''
sözcüklerini kullanmamaları,
02:48
and insteadyerine, everything
is in cardinalKardinal directionstalimatlar:
59
156693
2684
bunun yerine her şey için
coğrafi yönleri kullanıyorlar:
02:51
northkuzeyinde, southgüney, eastDoğu and westbatısında.
60
159401
1424
Kuzey, Güney, Doğu, Batı.
02:53
And when I say everything,
I really mean everything.
61
161425
2535
Her şey derken
gerçekten her şeyi kastediyorum.
02:55
You would say something like,
62
163984
1551
Mesela şöyle bir ifade,
02:57
"Oh, there's an antkarınca
on your southwestgüneybatısında legbacak."
63
165559
2512
''Bacağının güneybatısında
bir karınca var.''
03:01
Or, "MoveHareket your cupFincan
to the north-northeastNorth-Northeast a little bitbit."
64
169178
2656
Veya ''bardağını biraz
kuzeydoğuya çeker misin?''
03:04
In factgerçek, the way that you say "helloMerhaba"
in KuukKuuk ThaayorreThaayorre is you say,
65
172404
3480
Hatta Kuuk Thaayorre dilinde
''merhaba'' demek bile böyle:
03:07
"WhichHangi way are you going?"
66
175908
1266
''Hangi yöne gidiyorsun?''
03:09
And the answerCevap should be,
67
177198
1332
Cevap şöyle olmalı;
03:11
"North-northeastNorth-Northeast in the faruzak distancemesafe.
68
179014
1772
''Kuzeydoğu yönünde uzağa.
03:12
How about you?"
69
180810
1321
Peki ya sen?''
03:14
So imaginehayal etmek as you're walkingyürüme
around your day,
70
182155
3132
Gün içinde yürürken
kendinizi düşünün,
03:17
everyher personkişi you greetselamlıyorum,
71
185311
1549
kiminle selamlaşsanız
03:18
you have to reportrapor your headingbaşlık directionyön.
72
186884
2071
gittiğiniz yönü söylemeniz lazım.
03:20
(LaughterKahkaha)
73
188979
1179
(Kahkahalar)
03:22
But that would actuallyaslında get you
orientedodaklı prettygüzel fasthızlı, right?
74
190182
3331
Aslında hızlı bir şekilde
yön duygunuzun gelişmesini sağlar.
03:25
Because you literallyharfi harfine
couldn'tcould get pastgeçmiş "helloMerhaba,"
75
193537
2960
Çünkü gideceğiniz yönü bilmiyorsanız
03:28
if you didn't know
whichhangi way you were going.
76
196521
2075
''merhaba''nın ötesine geçemezsiniz.
03:31
In factgerçek, people who speakkonuşmak languagesdiller
like this staykalmak orientedodaklı really well.
77
199969
3492
Dil kullanan insanlar
yön algısında çok iyiler.
03:35
They staykalmak orientedodaklı better
than we used to think humansinsanlar could.
78
203485
2925
Yön duyularını, sandığımızdan
çok daha iyi kullanıyorlar.
03:38
We used to think that humansinsanlar
were worsedaha da kötüsü than other creaturesyaratıklar
79
206840
2852
Biyolojik bir mazeret sebebiyle
insanların diğer yaratıklardan
daha kötü olduğunu sanıyorduk.
03:41
because of some biologicalbiyolojik excusebahane:
80
209716
1716
03:43
"Oh, we don't have magnetsmıknatıslar
in our beaksgagaları or in our scalesterazi."
81
211456
3325
''Gagalarımızda veya tüylerimizde
mıknatıslar yok ki...''
03:46
No; if your languagedil and your culturekültür
trainstrenler you to do it,
82
214805
2942
Ancak diliniz ve kültürünüz
bunu yapmanız için sizi eğitiyorsa
03:49
actuallyaslında, you can do it.
83
217771
1249
bunu yapabilirsiniz.
03:51
There are humansinsanlar around the worldDünya
who staykalmak orientedodaklı really well.
84
219044
3040
Dünyada yön algısını
çok iyi kullanan insanlar var.
03:54
And just to get us in agreementanlaşma
85
222108
2128
Bunun, bizim alışık olduğumuzdan
03:56
about how differentfarklı this is
from the way we do it,
86
224260
2595
ne kadar farklı olduğunu görmeniz için
03:58
I want you all to closekapat
your eyesgözleri for a secondikinci
87
226879
2764
bir anlığına gözlerinizi kapayın
04:02
and pointpuan southeastgüneydoğu.
88
230887
1353
ve güneydoğuyu gösterin.
04:04
(LaughterKahkaha)
89
232264
1710
(Kahkahalar)
04:05
Keep your eyesgözleri closedkapalı. PointNoktası.
90
233998
1578
Gözlerinizi kapayın ve gösterin.
04:10
OK, so you can openaçık your eyesgözleri.
91
238095
2017
Pekâlâ, açabilirsiniz.
04:12
I see you guys pointingişaret there,
there, there, there, there ...
92
240136
3779
Burayı, şurayı, arkayı...
Her yönü göstermişsiniz...
04:16
I don't know whichhangi way it is myselfkendim --
93
244529
1878
Neresi olduğunu ben de bilmiyorum.
04:18
(LaughterKahkaha)
94
246431
1664
(Kahkahalar)
04:20
You have not been a lot of help.
95
248119
1658
Pek yardımcı olamadınız.
04:21
(LaughterKahkaha)
96
249801
1317
(Kahkahalar)
04:23
So let's just say the accuracydoğruluk
in this roomoda was not very highyüksek.
97
251142
2920
Bu salondaki doğruluk oranı
pek yüksek değil diyebiliriz.
04:26
This is a bigbüyük differencefark in cognitivebilişsel
abilitykabiliyet acrosskarşısında languagesdiller, right?
98
254086
3360
Diller arasında inanılmaz bir
bilişsel farklılık var.
04:29
Where one groupgrup -- very
distinguishedseçkin groupgrup like you guys --
99
257470
3395
Sizin gibi çok seçkin bir grup
04:32
doesn't know whichhangi way is whichhangi,
100
260889
1563
doğru yönü bilemezken
04:34
but in anotherbir diğeri groupgrup,
101
262476
1336
farklı bir grupta
04:35
I could asksormak a five-year-oldbeş-yıl-yaşlı
and they would know.
102
263836
2290
5 yaşındaki bir çocuk
doğru yönü gösterebilir.
04:38
(LaughterKahkaha)
103
266150
1084
(Kahkahalar)
04:39
There are alsoAyrıca really bigbüyük differencesfarklar
in how people think about time.
104
267258
3420
İnsanların zaman algısı hakkında da
büyük farklılıklar var.
04:42
So here I have picturesresimler
of my grandfatherBüyük baba at differentfarklı agesyaşlar.
105
270702
4017
Büyükbabamın değişik yaşlardaki
resimlerini görüyorsunuz.
04:46
And if I asksormak an Englishİngilizce speakerkonuşmacı
to organizedüzenlemek time,
106
274743
3227
İngilizce konuşan birinden
zamana göre ayarlamasını istesem
04:49
they mightbelki layyatırmak it out this way,
107
277994
1485
dizilimi bu şekilde yapardı,
04:51
from left to right.
108
279503
1151
soldan sağa doğru.
04:52
This has to do with writingyazı directionyön.
109
280678
1831
Bu aslında yazı yönüyle ilgili.
04:54
If you were a speakerkonuşmacı of Hebrewİbranice or ArabicArapça,
110
282533
2026
İbranice veya Arapça konuşuyor olsanız
04:56
you mightbelki do it going
in the oppositekarşısında directionyön,
111
284583
2290
diğer yönden dizilim yapardınız,
04:58
from right to left.
112
286897
1150
sağdan sola doğru.
05:01
But how would the KuukKuuk ThaayorreThaayorre,
113
289578
1585
Peki bahsettiğim Aborjin halk,
05:03
this AboriginalAborijin groupgrup I just
told you about, do it?
114
291187
2394
Kuuk Thaayorre bunu nasıl yapardı?
''Sağ'' ve ''sol''
sözcüklerini kullanmıyorlar.
05:05
They don't use wordskelimeler
like "left" and "right."
115
293605
2118
05:07
Let me give you hintipucu.
116
295747
1492
İpucu vereyim.
05:09
When we satoturdu people facingkarşı southgüney,
117
297263
2551
İnsanları güneye doğru oturttuğumuzda,
05:11
they organizedörgütlü time from left to right.
118
299838
1858
zamanı soldan sağa ayarladılar.
05:14
When we satoturdu them facingkarşı northkuzeyinde,
119
302391
2183
Kuzeye doğru oturttuğumuzda
05:16
they organizedörgütlü time from right to left.
120
304598
1975
sağdan sola ayarladılar.
05:19
When we satoturdu them facingkarşı eastDoğu,
121
307026
2055
Doğuya doğru oturttuğumuzda ise
05:21
time camegeldi towardskarşı the bodyvücut.
122
309105
1740
zaman bedenlerinin önünden geçti.
05:23
What's the patternmodel?
123
311608
1311
Burada izledikleri yol ne?
05:26
EastDoğu to westbatısında, right?
124
314056
1699
Doğudan batıya, öyle değil mi?
05:27
So for them, time doesn't actuallyaslında
get lockedkilitli on the bodyvücut at all,
125
315779
3502
Onlar için zaman
bedenleri üstünde kilitli kalmıyor.
05:31
it getsalır lockedkilitli on the landscapepeyzaj.
126
319305
1540
Çevre üstünde kilitli kalıyor.
05:32
So for me, if I'm facingkarşı this way,
127
320869
1718
Örneğin, ben bu yöne bakıyorum,
05:34
then time goesgider this way,
128
322611
1157
o hâlde zaman böyle gidiyor
05:35
and if I'm facingkarşı this way,
then time goesgider this way.
129
323792
2473
ama bu yöne bakıyorsam
o zaman böyle gidiyor.
05:38
I'm facingkarşı this way, time goesgider this way --
130
326289
2000
Bu yöne baktığımda ise bu şekilde...
05:40
very egocentricben merkezci of me to have
the directionyön of time chaseChase me around
131
328313
3967
Vücudumu her dönderdiğimde
zaman yönünün beni takip etmesi
05:44
everyher time I turndönüş my bodyvücut.
132
332304
1640
oldukça ben merkezli.
05:46
For the KuukKuuk ThaayorreThaayorre,
time is lockedkilitli on the landscapepeyzaj.
133
334598
2647
Kuuk Thaayorre için
zaman çevre üstünde kilitli.
05:49
It's a dramaticallydramatik differentfarklı way
of thinkingdüşünme about time.
134
337269
2819
Zaman hakkında düşünmenin
oldukça farklı bir yolu.
05:52
Here'sİşte anotherbir diğeri really smartakıllı humaninsan trickhile.
135
340112
1911
İşte zekice düşünülmüş başka bir yöntem.
05:54
SupposeVarsayalım I asksormak you
how manyçok penguinsPenguenler are there.
136
342047
2213
Burada kaç tane penguen olduğunu sorsam
05:56
Well, I betbahis I know how you'dşimdi etsen solveçözmek
that problemsorun if you solvedçözülmüş it.
137
344958
3154
cevabı nasıl bulduğunuzu
çok iyi buluyorum.
06:00
You wentgitti, "One, two, threeüç,
fourdört, fivebeş, sixaltı, sevenYedi, eightsekiz."
138
348136
2827
''Bir, iki, üç, dört...''
diye saymaya başlıyorsunuz.
06:02
You countedsayılır them.
139
350987
1164
Onları sayıyorsunuz.
06:04
You namedadlı eachher one with a numbernumara,
140
352175
1609
Her biri için bir rakamınız var
06:05
and the last numbernumara you said
was the numbernumara of penguinsPenguenler.
141
353808
2636
ve söylediğiniz son rakam
penguenlerin sayısı.
06:08
This is a little trickhile
that you're taughtöğretilen to use as kidsçocuklar.
142
356468
2862
Bu bize çocukken öğretilen bir yöntem.
06:11
You learnöğrenmek the numbernumara listliste
and you learnöğrenmek how to applyuygulamak it.
143
359354
3051
Sayı listesini öğrenip
nasıl uygulayacağımızı görüyoruz.
06:14
A little linguisticdilbilimsel trickhile.
144
362787
1446
Bu, dilbilimsel bir yöntem.
06:16
Well, some languagesdiller don't do this,
145
364804
1677
Bazı dillerde bu yapılmıyor,
06:18
because some languagesdiller
don't have exactkesin numbernumara wordskelimeler.
146
366505
3149
çünkü bazı dillerde
tam sayı sözcükleri yok.
06:22
They're languagesdiller that don't have
a wordsözcük like "sevenYedi"
147
370039
2897
''Yedi, sekiz'' gibi sözcüklerin
06:24
or a wordsözcük like "eightsekiz."
148
372960
1401
olmadığı diller var.
06:27
In factgerçek, people who speakkonuşmak
these languagesdiller don't countsaymak,
149
375033
2658
Bu dilleri konuşan insanlar sayı saymıyor
06:29
and they have troublesorun
keepingkoruma trackiz of exactkesin quantitiesmiktarları.
150
377715
2997
ve bir şeyin tam miktarını
takip etmede zorluk yaşıyorlar.
06:32
So, for exampleörnek, if I asksormak you
to matchmaç this numbernumara of penguinsPenguenler
151
380736
3929
Örneğin buradaki penguen sayısıyla
06:36
to the sameaynı numbernumara of ducksördekler,
152
384689
2264
ördek sayısını eşleştirmenizi istesem
06:38
you would be ableyapabilmek to do that by countingsayma.
153
386977
2144
bunu sayarak yapardınız.
06:41
But folksarkadaşlar who don't have
that linguisticdilbilimsel traitözellik can't do that.
154
389145
3855
Bu dil yöntemine sahip olmayan insanlar
bunu yapamayacaklardır.
06:47
LanguagesDiller alsoAyrıca differfarklılık in how
they dividebölmek up the colorrenk spectrumspektrum --
155
395653
3154
Diller ayrıca renk spektrumu
konusunda da farklılık gösteriyor.
06:50
the visualgörsel worldDünya.
156
398831
1150
Yani görsel dünya.
Bazı dillerde renkler için
çok fazla kelime var,
06:52
Some languagesdiller have
lots of wordskelimeler for colorsrenkler,
157
400348
2152
bazılarında birkaç tane,
''koyu'' ve ''açık'' gibi.
06:54
some have only a coupleçift wordskelimeler,
"lightışık" and "darkkaranlık."
158
402524
2364
06:56
And languagesdiller differfarklılık in where they put
boundariessınırları betweenarasında colorsrenkler.
159
404912
3623
Diller, renkler arasında
sınır koyarken de farklılaşıyor.
07:00
So, for exampleörnek, in Englishİngilizce,
there's a worldDünya for bluemavi
160
408559
3215
Örneğin İngilizcede
mavi için bir kelimemiz var
07:03
that coverskapaklar all of the colorsrenkler
that you can see on the screenekran,
161
411798
3135
ve bu kelime ekranda gördüğünüz
tüm renkleri kapsıyor,
07:06
but in RussianRusça, there isn't a singletek wordsözcük.
162
414957
2006
diğer yandan Rusçada tek bir kelime yok.
07:08
InsteadBunun yerine, RussianRusça speakershoparlörler
have to differentiateayırt etmek
163
416987
2206
Rusçada bu renk için
farklı ifadeler sözkonusu,
07:11
betweenarasında lightışık bluemavi, "goluboygoluboy,"
164
419217
1471
''goluboy'' dedikleri açık mavi
07:12
and darkkaranlık bluemavi, "siniySiniy."
165
420712
1576
ve ''siniy'' dedikleri koyu mavi.
07:15
So RussiansRuslar have this lifetimeömür
of experiencedeneyim of, in languagedil,
166
423138
3983
Yani Ruslar hayatları boyunca
07:19
distinguishingayrım yapma these two colorsrenkler.
167
427145
1869
bu iki rengi ayırmayı öğreniyorlar.
07:21
When we testÖlçek people'sinsanların abilitykabiliyet
to perceptuallyperceptually discriminateayırımcılık these colorsrenkler,
168
429038
3963
Bu renkleri algılarıyla ayırmaları için
insanları test ettiğimizde,
Rusların bu dilbilimsel sınırları
07:25
what we find is that
RussianRusça speakershoparlörler are fasterDaha hızlı
169
433025
2521
çok daha hızlı belirlediklerini görüyoruz.
07:27
acrosskarşısında this linguisticdilbilimsel boundarysınır.
170
435570
1558
07:29
They're fasterDaha hızlı to be ableyapabilmek
to tell the differencefark
171
437152
2282
Açık ve koyu mavi arasındaki farkı
07:31
betweenarasında a lightışık and darkkaranlık bluemavi.
172
439458
1458
çok daha hızlı görüyorlar.
07:33
And when you look at people'sinsanların brainsbeyin
as they're looking at colorsrenkler --
173
441299
3264
İnsanlar renklere bakarken
onların beyinlerini incelediğinizde,
07:36
say you have colorsrenkler shiftingdeğişken slowlyyavaşça
from lightışık to darkkaranlık bluemavi --
174
444587
3335
nasıl renkleri yavaş yavaş
açıktan koyuya doğru düşünürsünüz,
07:40
the brainsbeyin of people who use
differentfarklı wordskelimeler for lightışık and darkkaranlık bluemavi
175
448798
4452
açık ve koyu mavi için farklı kelimeler
kullanan insanların beyni de
07:45
will give a surprisedşaşırmış reactionreaksiyon
as the colorsrenkler shiftvardiya from lightışık to darkkaranlık,
176
453274
3510
renkler açıktan koyuya doğru giderken
şaşırtıcı bir tepki veriyor,
07:48
as if, "OohOoh, something
has categoricallykategorik olarak changeddeğişmiş,"
177
456808
3182
kategorisel olarak bir şey değişmiş gibi,
07:52
whereasbuna karşılık the brainsbeyin
of Englishİngilizce speakershoparlörler, for exampleörnek,
178
460014
2446
örneğin İngilizce konuşanların beyinleri
07:54
that don't make
this categoricalKategorik distinctionayrım,
179
462484
2140
bu tür bir kategorisel ayırım yapmıyor,
07:56
don't give that surprisesürpriz,
180
464648
1196
bu tepkiyi de vermiyor,
07:57
because nothing is categoricallykategorik olarak changingdeğiştirme.
181
465868
2083
çünkü kategorisel olarak
değişen bir şey yok.
08:02
LanguagesDiller have all kindsçeşit
of structuralyapısal quirkstuhaflıklar.
182
470054
2504
Dillerde her tür yapısal özellik var.
08:04
This is one of my favoritesSık Kullanılanlar.
183
472582
1337
Bu, en sevdiklerimden biri.
08:05
Lots of languagesdiller have grammaticalgramatik genderCinsiyet;
184
473943
2432
Çoğu dilde dilbilimsel cinsiyet var;
08:08
everyher nounad, sıfat getsalır assignedatanmış a genderCinsiyet,
oftensık sık masculineeril or femininekadınsı.
185
476399
4630
her ismin bir cinsiyeti var,
genellikle eril ve dişil.
Bu cinsiyetler
dillerde farklılık gösteriyor.
08:13
And these genderscinsiyet differfarklılık acrosskarşısında languagesdiller.
186
481053
2057
08:15
So, for exampleörnek, the sunGüneş is femininekadınsı
in GermanAlmanca but masculineeril in Spanishİspanyolca,
187
483134
4541
Örneğin güneş Almancada dişil
ama İspanyolcada eril,
08:19
and the moonay, the reverseters.
188
487699
1348
ay ise bunun tam tersi.
08:21
Could this actuallyaslında have any
consequencesonuç for how people think?
189
489634
3462
Acaba bu insanların
düşünme şeklini etkiliyor mu?
08:25
Do GermanAlmanca speakershoparlörler think of the sunGüneş
as somehowbir şekilde more female-likeErkek gibi,
190
493120
3994
Almanca konuşanlar güneşi
daha feminen hayal ederken
08:29
and the moonay somehowbir şekilde more male-likeErkek gibi?
191
497138
1906
ayı daha maskulen mi hayal ediyorlar?
08:31
ActuallyAslında, it turnsdönüşler out that's the casedurum.
192
499767
1906
Cevap şu ki aynen öyle.
08:33
So if you asksormak GermanAlmanca and Spanishİspanyolca speakershoparlörler
to, say, describetanımlamak a bridgeköprü,
193
501697
5423
Almanca ve İspanyolca konuşanlardan
bir köprü tarif etmeleri istesek
08:39
like the one here --
194
507144
1436
buradaki gibi bir tane,
08:40
"bridgeköprü" happensolur to be grammaticallydilbilgisi açısından
femininekadınsı in GermanAlmanca,
195
508604
3349
köprü Almancada dişil bir sözcük
08:43
grammaticallydilbilgisi açısından masculineeril in Spanishİspanyolca --
196
511977
2156
İspanyolcada ise eril.
08:46
GermanAlmanca speakershoparlörler are more likelymuhtemelen
to say bridgesköprü are "beautifulgüzel," "elegantzarif"
197
514157
4318
Almanca konuşanlar muhtemelen
''güzel'' ve ''şık'' diye tarif ederler,
08:50
and stereotypicallyklişeleşmiş femininekadınsı wordskelimeler.
198
518499
2127
ve benzeri basmakalıp feminen sözcüklerle.
08:52
WhereasOysa Spanishİspanyolca speakershoparlörler
will be more likelymuhtemelen to say
199
520650
2509
İspanyolca konuşanlar ise
08:55
they're "stronggüçlü" or "long,"
200
523183
1546
''dayanıklı'' ve ''uzun'' gibi
08:56
these masculineeril wordskelimeler.
201
524753
1386
maskulen sözcükleri kullanır.
09:00
(LaughterKahkaha)
202
528849
1680
(Kahkahalar)
09:03
LanguagesDiller alsoAyrıca differfarklılık in how
they describetanımlamak eventsolaylar, right?
203
531396
4122
Olayları tarif ederken de
diller farklılık gösteriyor.
09:08
You take an eventolay like this, an accidentkaza.
204
536060
2346
Bu kaza gibi bir olayı ele alalım.
09:10
In Englishİngilizce, it's fine to say,
"He brokekırdı the vasevazo."
205
538430
2788
İngilizcede ''Vazoyu kırdı.''
diyebilirsiniz.
09:13
In a languagedil like Spanishİspanyolca,
206
541869
2544
İspanyolca gibi bir dilde ise
09:16
you mightbelki be more likelymuhtemelen
to say, "The vasevazo brokekırdı,"
207
544437
2847
muhtemelen ''Vazo kırıldı''
demeniz gerekir
09:19
or, "The vasevazo brokekırdı itselfkendisi."
208
547308
1561
veya ''Vazo kendiliğinden kırıldı.''
09:21
If it's an accidentkaza, you wouldn'tolmaz say
that someonebirisi did it.
209
549332
3222
Eğer bu bir kazaysa
birisi yaptı diye söylemezsiniz.
09:24
In Englishİngilizce, quiteoldukça weirdlygarip bir şekilde,
we can even say things like,
210
552578
3406
İngilizcede ''Kolumu kırdım.''
gibi bir cümle kurmak da
09:28
"I brokekırdı my armkol."
211
556008
1247
aslında oldukça tuhaf.
09:29
Now, in lots of languagesdiller,
212
557953
1834
Pek çok dilde,
09:31
you couldn'tcould use that constructioninşaat
unlessolmadıkça you are a lunaticdeli
213
559811
3171
kendi kolunuzu kırmaya çalışan
09:35
and you wentgitti out
looking to breakkırılma your armkol --
214
563006
2129
ve bunu başaran bir çılgın değilseniz
09:37
(LaughterKahkaha)
215
565159
1002
(Kahkahalar)
bu yapıyı kullanmazsınız.
09:38
and you succeededbaşarılı.
216
566185
1151
09:39
If it was an accidentkaza,
you would use a differentfarklı constructioninşaat.
217
567360
3264
Eğer bir kazaysa
başka bir yapı kullanırsınız.
09:42
Now, this has consequencessonuçları.
218
570648
1805
Bunun da bazı sonuçları var.
09:44
So, people who speakkonuşmak differentfarklı languagesdiller
will payödeme attentionDikkat to differentfarklı things,
219
572477
4188
Farklı diller konuşan insanlar
farklı şeylere dikkat verirler,
09:48
dependingbağlı on what theironların languagedil
usuallygenellikle requiresgerektirir them to do.
220
576689
3406
bu da kullandıkları dilin
gereksinimlerine göre değişir.
09:52
So we showgöstermek the sameaynı accidentkaza
to Englishİngilizce speakershoparlörler and Spanishİspanyolca speakershoparlörler,
221
580119
4172
Aynı kazayı İngilizce ve İspanyolca
konuşanlara gösteriyoruz,
09:56
Englishİngilizce speakershoparlörler will rememberhatırlamak who did it,
222
584315
3285
İngilizce konuşanlar
kimin yaptığını hatırlıyor,
10:00
because Englishİngilizce requiresgerektirir you
to say, "He did it; he brokekırdı the vasevazo."
223
588525
3414
çünkü İngilizcede
''O yaptı, Vazoyu o kırdı.'' diyoruz.
10:03
WhereasOysa Spanishİspanyolca speakershoparlörler mightbelki be
lessaz likelymuhtemelen to rememberhatırlamak who did it
224
591963
3203
İspanyolca konuşlar ise
eylemin kaza olduğu durumlarda
10:07
if it's an accidentkaza,
225
595190
1151
yapanı hatırlamıyor,
10:08
but they're more likelymuhtemelen to rememberhatırlamak
that it was an accidentkaza.
226
596365
2829
yine de bunun bir kaza olduğunu
daha iyi hatırlıyorlar.
10:11
They're more likelymuhtemelen
to rememberhatırlamak the intentionniyet.
227
599218
2436
Eylemin arkasındaki niyeti
daha iyi hatırlıyorlar.
10:13
So, two people watch the sameaynı eventolay,
228
601678
3083
Yani iki insan aynı olayı seyredip
10:16
witnesstanık the sameaynı crimesuç,
229
604785
2081
aynı suça tanık olduğunda
10:18
but endson up rememberinganımsama
differentfarklı things about that eventolay.
230
606890
3046
bu olayla ilgili
farklı şeyler hatırlayabilirler.
10:22
This has implicationsetkileri, of coursekurs,
for eyewitnessgörgü tanığı testimonytanıklık.
231
610564
3259
Görgü tanıklığında
bunun olası sonuçları oluyor tabii.
10:26
It alsoAyrıca has implicationsetkileri
for blamesuçlama and punishmentceza.
232
614590
2362
Suç ve ceza konusunda da
olası sonuçları var.
10:28
So if you take Englishİngilizce speakershoparlörler
233
616976
1807
İngilizce konuşan bir gruba
10:30
and I just showgöstermek you
someonebirisi breakingkırma a vasevazo,
234
618807
2164
size gösterdiğim vazo örneğini gösterip
10:32
and I say, "He brokekırdı the vasevazo,"
as opposedkarşıt to "The vasevazo brokekırdı,"
235
620995
3855
''Vazo kırıldı'' yerine
''Vazoyu kırdı'' dersem
10:37
even thoughgerçi you can witnesstanık it yourselfkendin,
236
625504
1913
buna bizzat tanık olduğunuz hâlde
10:39
you can watch the videovideo,
237
627441
1268
videoyu izleyip
10:40
you can watch the crimesuç againstkarşısında the vasevazo,
238
628733
2162
vazonun başına geleni gördüğünüz hâlde
birini cezalandırma
ihtimaliniz daha fazla,
10:44
you will punishcezalandırmak someonebirisi more,
239
632157
1767
10:45
you will blamesuçlama someonebirisi more
if I just said, "He brokekırdı it,"
240
633948
2853
''Vazo kırıldı'' yerine
''Vazoyu kırdı'' dediğim zaman
10:48
as opposedkarşıt to, "It brokekırdı."
241
636825
1493
birini suçlamaya meyilli olursunuz.
10:50
The languagedil guideskılavuzları
our reasoningmuhakeme about eventsolaylar.
242
638931
3323
Dil, olayların muhakemesini yapma
yetimize yön veriyor.
10:55
Now, I've givenverilmiş you a fewaz examplesörnekler
243
643996
2886
Dilin düşünce şeklimizi
nasıl biçimlendirdiğine dair
10:58
of how languagedil can profoundlyderinden
shapeşekil the way we think,
244
646906
3727
sizinle birkaç örnek paylaştım
11:02
and it does so in a varietyvaryete of waysyolları.
245
650657
2175
ve bunu çeşitli yollarla yapıyor.
11:04
So languagedil can have bigbüyük effectsetkileri,
246
652856
1931
Yani dilin büyük etkileri olabilir,
11:06
like we saw with spaceuzay and time,
247
654811
1742
uzay ve zaman örneğindeki gibi,
11:08
where people can layyatırmak out spaceuzay and time
248
656577
1906
insanlar uzay ve zamanı
11:10
in completelytamamen differentfarklı
coordinatekoordinat framesçerçeveler from eachher other.
249
658507
3241
birbirlerinden çok daha farklı
açılarda gösteriyorlar.
11:14
LanguageDil can alsoAyrıca have
really deepderin effectsetkileri --
250
662781
2234
Dilin çok derin etkileri de olabilir,
11:17
that's what we saw
with the casedurum of numbernumara.
251
665039
2184
sayı örneğinde bunu gördük.
11:19
HavingSahip countsaymak wordskelimeler in your languagedil,
252
667572
2043
Dilinizde sayma sözcüklerinin olması,
11:21
havingsahip olan numbernumara wordskelimeler,
253
669639
1220
rakamların olması,
11:22
opensaçılan up the wholebütün worldDünya of mathematicsmatematik.
254
670883
2561
adeta matematiğe açılan kapı.
11:25
Of coursekurs, if you don't countsaymak,
you can't do algebracebir,
255
673468
2503
Eğer sayı saymazsanız, matematik de olmaz,
11:27
you can't do any of the things
256
675995
1564
böyle bir salonu organize edip
11:29
that would be requiredgereklidir
to buildinşa etmek a roomoda like this
257
677583
2743
bu yayını gerçekleştirmeyi gerektiren
11:32
or make this broadcastYayın, right?
258
680350
2004
hiçbir şeyi yapamazsınız.
11:34
This little trickhile of numbernumara wordskelimeler
givesverir you a steppingAdım stonetaş
259
682836
2863
Sayıların varlığı, bilişsel dünyaya açılan
11:37
into a wholebütün cognitivebilişsel realmDiyar.
260
685723
1481
bir sıçrama tahtası sunuyor.
11:40
LanguageDil can alsoAyrıca have
really earlyerken effectsetkileri,
261
688420
2295
Dil, çok erken gelişen
etkilere de neden oluyor,
11:42
what we saw in the casedurum of colorrenk.
262
690739
2870
renk örneğinde gördüğümüz gibi.
11:46
These are really simplebasit,
basictemel, perceptualalgısal decisionskararlar.
263
694205
2494
Bunlar basit, algısal kararlar.
11:48
We make thousandsbinlerce of them all the time,
264
696723
2360
Bu şekilde binlerce karar veriyoruz
11:51
and yethenüz, languagedil is gettingalma in there
265
699107
1817
ama yine de dil olaya müdahele olarak
11:52
and fussingFüssing even with these tinyminik little
perceptualalgısal decisionskararlar that we make.
266
700948
4331
verdiğimiz küçük kararları bile etkiliyor.
11:58
LanguageDil can have really broadgeniş effectsetkileri.
267
706787
1859
Çok geniş çapta etkileri de var.
12:00
So the casedurum of grammaticalgramatik genderCinsiyet
mayMayıs ayı be a little sillysaçma,
268
708670
3228
Bu dilbilimsel cinsiyet saçma görünse de
12:03
but at the sameaynı time,
grammaticalgramatik genderCinsiyet appliesgeçerlidir to all nounssözcükler.
269
711922
3833
tüm isimlere uygulanan bir kural.
12:08
That meansanlamına geliyor languagedil can shapeşekil
how you're thinkingdüşünme
270
716061
2289
Yani bir isimle tarif edeceğiniz her şeyi
12:10
about anything that can be
namedadlı by a nounad, sıfat.
271
718374
2887
nasıl düşüneceğinize yön verebilir.
12:14
That's a lot of stuffşey.
272
722185
1329
Bu gerçekten çok şey.
12:16
And finallyen sonunda, I gaveverdi you an exampleörnek
of how languagedil can shapeşekil things
273
724449
3257
Son olarak da
üzerimize yük olan bir konuda
12:19
that have personalkişisel weightağırlık to us --
274
727730
1636
dilin nasıl etki yaptığını gördük,
12:21
ideasfikirler like blamesuçlama and punishmentceza
or eyewitnessgörgü tanığı memorybellek.
275
729390
2576
suç, ceza ve görgü tanığı konuları gibi.
12:23
These are importantönemli things
in our dailygünlük liveshayatları.
276
731990
2164
Bunlar günlük hayatımızdaki önemli şeyler.
12:28
Now, the beautygüzellik of linguisticdilbilimsel diversityçeşitlilik
is that it revealsortaya çıkarır to us
277
736153
5001
Dilbilimsel çeşitliliğin güzel yanı şu,
12:33
just how ingenioushünerli and how flexibleesnek
the humaninsan mindus is.
278
741178
3947
insan aklının ne kadar maharetli
ve esnek olduğunu gösteriyor.
12:37
Humanİnsan mindszihinler have inventedicat edildi
not one cognitivebilişsel universeEvren, but 7,000 --
279
745775
4531
İnsan aklı bir değil,
7.000 bilişsel dünya yarattı,
12:42
there are 7,000 languagesdiller
spokenkonuşulmuş around the worldDünya.
280
750330
2358
dünyada 7.000 konuşulan dil var.
12:46
And we can createyaratmak manyçok more --
281
754010
1677
Daha fazlasını da yaratabiliriz.
12:47
languagesdiller, of coursekurs, are livingyaşam things,
282
755711
3083
Diller yaşayan şeyler,
12:50
things that we can honebilemek
and changedeğişiklik to suittakım elbise our needsihtiyaçlar.
283
758818
3766
ihtiyaçlarımıza göre
değiştirebileceğimiz şeyler.
12:55
The tragictrajik thing is that we're losingkaybetme
so much of this linguisticdilbilimsel diversityçeşitlilik
284
763786
3483
İşin kötü yanı biz bu çeşitliliğin
büyük kısmını kaybediyoruz,
12:59
all the time.
285
767293
1151
hem de sürekli.
13:00
We're losingkaybetme about one languagedil a weekhafta,
286
768468
1892
Haftada yaklaşık bir dil kaybediyoruz
13:02
and by some estimatestahminler,
287
770384
1466
ve tahminlere göre,
13:03
halfyarım of the world'sDünyanın en languagesdiller
will be gonegitmiş in the nextSonraki hundredyüz yearsyıl.
288
771874
3267
önümüzdeki yüz yıl içinde
dünya dillerinin yarısı yok olacak.
13:07
And the even worsedaha da kötüsü newshaber is that right now,
289
775966
2822
Daha da kötüsü,
13:10
almostneredeyse everything we know about
the humaninsan mindus and humaninsan brainbeyin
290
778812
3708
insan aklı ve beyni hakkında
bildiğimiz her şey
13:14
is basedmerkezli on studiesçalışmalar of usuallygenellikle AmericanAmerikan
English-speakingİngilizce konuşan undergraduateslisans öğrencileri
291
782544
5028
genellikle üniversitelerdeki
İngilizce konuşan Amerikalı öğrencilerin
13:19
at universitiesüniversiteler.
292
787596
1324
çalışmaları üzerine kurulu.
13:22
That excludeshariç almostneredeyse all humansinsanlar. Right?
293
790742
3533
Bu da neredeyse tüm insanları
hariç tutuyor.
13:26
So what we know about the humaninsan mindus
is actuallyaslında incrediblyinanılmaz narrowdar and biasedönyargılı,
294
794299
4971
Yani insan aklı hakkında bildiklerimiz
inanılmaz düzeyde kısıtlı ve yanlı,
13:31
and our scienceBilim has to do better.
295
799294
3236
bilimin çok daha iyisini yapması lazım.
13:37
I want to leaveayrılmak you
with this finalnihai thought.
296
805987
2259
Sizi son bir düşünceyle
bırakmak istiyorum.
13:40
I've told you about how speakershoparlörler
of differentfarklı languagesdiller think differentlyfarklı olarak,
297
808270
3513
Değişik diller konuşan insanların
nasıl farklı düşündüklerini anlattım,
ama tabii bu konu başka yerdeki
insanların nasıl düşündüğü hakkında değil.
13:43
but of coursekurs, that's not about
how people elsewherebaşka yerde think.
298
811807
3284
13:47
It's about how you think.
299
815115
1419
Sizin nasıl düşündüğünüz hakkında.
13:48
It's how the languagedil that you speakkonuşmak
shapesşekiller the way that you think.
300
816558
3606
Konuştuğunuz dilin sizin düşüncelerinizi
nasıl şekillendirdiği hakkında.
13:53
And that givesverir you the opportunityfırsat to asksormak,
301
821070
2576
Bu da size
şu soruyu sorma fırsatını veriyor:
13:55
"Why do I think the way that I do?"
302
823670
2071
''Niçin böyle düşünüyorum?''
13:57
"How could I think differentlyfarklı olarak?"
303
825765
1596
''Nasıl daha farklı düşünebilirim?''
13:59
And alsoAyrıca,
304
827908
1365
Ayrıca,
14:01
"What thoughtsdüşünceler do I wishdilek to createyaratmak?"
305
829297
1727
''Nasıl düşünceler yaratmak istiyorum?''
14:03
Thank you very much.
306
831842
1159
Çok teşekkür ederim.
14:05
(ApplauseAlkış)
307
833025
2756
(Alkışlar)
Translated by Cihan Ekmekçi
Reviewed by Figen Ergürbüz

▲Back to top

ABOUT THE SPEAKER
Lera Boroditsky - Cognitive scientist
Lera Boroditsky is trying to figure out how humans get so smart.

Why you should listen

Lera Boroditsky is an associate professor of cognitive science at University of California San Diego and editor in chief of Frontiers in Cultural Psychology. She previously served on the faculty at MIT and at Stanford. Her research is on the relationships between mind, world and language (or how humans get so smart).

Boroditsky has been named one of 25 visionaries changing the world by the Utne Reader, and is also a Searle Scholar, a McDonnell scholar, recipient of an NSF Career award and an APA Distinguished Scientist lecturer. She once used the Indonesian exclusive "we" correctly before breakfast and was proud of herself about it all day.

More profile about the speaker
Lera Boroditsky | Speaker | TED.com